24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 2006 PERŞEMBE 2 ‘‘Siyaset dört yıla yakın bir süredir ne yazık ki bir kaza sonucu, kendini bilmez bir siyasi kadronun eline geçti! Hukuka, yasalara, anayasaya, devletin geleneklerine, çoğunluğun isteklerine, eğilimlerine, hatta feryatlarına aldırmayan bir anlayış sergilenir oldu... Siyaset, ‘değiştim değişmedim’ diye körebe oynayan, oynatan bu kadronun elinde bir hokkabazlığa dönüştü.’’ DSP Genel Sekreteri yazar Ahmet Tan... (Güvercin dergisinden) ‘‘Türk ordusunun geleneksel ve anayasal konumunun Türkiye için bir nevi kendisine özgü ayrıcalığımız ve milli üstünlüğümüz olduğu muhakkak... Zaten bunun için de dışardan ve içerden gücünü, etkisini azaltmak istiyorlar. Keşke dünya koşulları ve muhitimiz orduya, ordulara ihtiyaç olmasını hissettirmese, bugün, bunu söylemek mümkün mü?’’ Yargıtay Onursal Başkanı Vural Savaş... (Yeniden Müdafaai Hukuk Dergisi’nden) ??? ‘‘Neden Köy Enstitüleri’nde yetişenlerin yüzde 99’u eğitimini aldıkları görevlerde kaldılar da, imam hatiplerde okuyanların yüzde 92’si ezan OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL İlginç Birkaç Alıntı... okumaktan, cemaatle sıraya girip namaz kıldırmaktan kaçtı? Çünkü, bir mesleksel bilinçlenme ve meslek ahlakı sorunudur... Din odaklı eğitim öğretim nitelikli insan değil, niceliksel ve mihaniki insan üretir.’’ Ali Dündar (‘‘Kemalizmin Yol Haritası’’ adlı kitabından.) ??? ‘‘Türkiye bir İslam ülkesi midir, Avrupa ülkesi midir tartışmasının olduğu doğrudur. Ne var ki bu tartışma, Avrupa’dan değil Türkiye’yi bir İslam ülkesi yapmaya çalışan bizim kendi akıllılarımızdan kaynaklanmaktadır. Çünkü bu kesim Türkiye’yi bir şeriat devletine çevirmek ve Avrupa’dan koparmak hayaliyle yanıp tutuşmaktadır.’’ Prof. Dr. Erol Manisalı (‘‘Askeri Darbeden Sivil Darbeye’’ adlı kitabından) ??? ‘‘20. yüzyılın tek bir gerçeğini hatırlamak doğru konumlanmaya gir mek için yeterlidir. Emperyalizm çağında bütün devrimler emperyalizme karşı vatan savunmasında gerçekleşmiştir. En başta saltanatı yıkan Türk devrimi istiklal savaşının içinde oldu. Yani devrim, bir ülkede emperyalizme karşı mücadelenin, başka bir deyişle vatan savunmasının ürünü olacaktır.’’ Doğu Perinçek (Aydınlık dergisinden) ??? ‘‘İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı gerçekte o yapmamıştır. Büyükşehir Alarko’dan yönetilmiştir. Yahudi lobileri ve masonik yapılanma Nurettin Sözen’i devirmiş ve RTE’ye büyükşehir başkanlığını ikram etmiştir. RTE ile bir Siyonist konsey uşağı figüran rolündedir. RTE’nin en önemli misyonu TC devletinin mührünü başkalarının eline vermesidir. RTE’ye hiçbir zaman başbakanlık yaptırılmamıştır. Çünkü bunu yapamayacak kadar yetersiz olduğu aynel yakin görülmüştür.’’ M. Sami Aydoğan (Milli Çözüm dergisi) ??? Son günlerde kimi dergilerden, yayınlardan, kitaplardan ilginç bularak not ettiğim parçalar... Bir Yazara Saygı Daver DARENDE Emekli Diplomat PENCERE Kim Hayal Görüyor?.. Hitler halt etsin!.. Führer bizim yanımızda solda sıfır kalır. Meğer biz ne kadar da çok soykırım yapmışız!.. Ermeni soykırımı.. Süryani soykırımı.. Pontus soykırımı.. Kim söylüyor bunu?.. Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu raporunda bu deyişler ve suçlamalar yer almış... Başka?.. Neler de neler?.. Raporda ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı... ? Denebilir ki: AP’nin kıymeti harbiyesi yoktur, ne söylerse boştur... İş öyle değil!.. Türkiye’nin kendine yer aradığı bir topluluktan yükselen bu sesler, Amerika’sıyla Avrupası’yla, Batı’nın bize dönük yüzündeki olumsuzluğun yazılı bir rapora yansımış dışavurumudur... ? Peki, bu kadar köktenci bir olumsuzluk nereden kaynaklanıyor?.. Tarihten.. Hıristiyanlıktan.. Batı’da Müslümanlığa karşı gittikçe yükselen düşmanlık duygularından.. Türklere karşı öteden beri var olan önyargılarından.. ABD’nin Türkiye’ye Ortadoğu’da biçtiği işlevin yarattığı yankılardan.. AB ile ABD’nin Anadolu’ya yaklaşımlarını üst üste koyduğumuz zaman ortaya şu soru çıkıyor: Batı ile geçmişteki gibi bir hesaplaşmaya girmek zorunluluğu mu ortaya çıkacak?.. ? Anadolu’nun kuzeydoğusunda bir Ermenistan devleti kuruldu... Türkiye’nin güneydoğusunda bir Kürdistan devleti kuruldu... Batıda, nazar değmesin, bir Yunanistan var... Güneyde Kıbrıs Rum devleti... Amerika ve Avrupa’da YunanRum diasporası... Yine Amerika ve Avrupa’da Ermenistan diasporası... 1919’da Türkiye’yi işgal eden Batı’nın içinde ‘ukde’ kalan duyguları da bu coğrafyaya katarsak AP cihetinde üretilen raporun kaynağı ve gerekçesi ortaya çıkar... ? Amerika PKK terör örgütünü Türkiye’ye karşı bir vurucu güç olarak kullanıyor... Türkiye’deki AKP iktidarı Amerikan desteğinden yoksun kaldığı gün çöker... Oyun içinde oyun... Sonuçta hiç kimse ‘AP raporunun kıymeti harbiyesi yoktur’ diye konuşmasın; kendi kendisini aldatmış, halkı da oyalamış olur... Başbakan Tayyip rapor üzerine yine uzun uzadıya yorum yapmış... Demiş ki: ‘‘ AP kararlarının bağlayıcılığı yoktur, hayalle uğraşıyorlar...’’ RTE yanılıyor... Başbakan’ın bizzat kendisi hayal görüyor; dileriz ki uyanıp gerçekleri gördüğü zaman iş işten geçmiş olmasın... D eğerli romancı, öykücü dostum Muzaffer Buyrukçu’nun acılarla dolu ölümü içimi titretti, derin bir hüzne kapıldım. Oktay Akbal’ın dediği gibi Buyrukçu, ‘‘Acı’’nın yazarıydı, halkımızın sesiydi, onu en verimli çağında yitirdik. Buyrukçu’yu çok arayacağız. Ne acıdır ki toplumumuz böyle büyük bir yazarın değerini bilemedi, onu acılı dünyasında kaderiyle baş başa bıraktı. Muzaffer Buyrukçu’yu Ankara’da, 1995 yılının mayıs ayında bir raslantı sonucu tanıdım. İlk kitabım ‘‘İstanbul Üzerine Çeşitlemeler’’in yayımlandığı günlerde Cumhuriyet’in Kitap Eki’nde (2 Mart 1995) Muzaffer Buyrukçu imzasıyla bir sayfalık eleştirisini okuyunca heyecanlandım, bu değerli yazarımızı, dostları aracılığı ile bularak evinde ziyaret ettim. Bu ziyaret, yıllar sürecek dostluğun başlangıcı oldu. Ankara’daki beraberliğimizi, Körfez Lokantası’nda yaptığımız söyleşileri unutamıyorum. Kalemi gibi konuşması da coşkulu idi. Onun konuş masını doyumsuz bir zevkle dinlerdim. Olağanüstü hoşgörülü idi. Sevecen bakışlarıyla konuşmasına renk katarak anılarını anlatırdı. Toplumsal olayları yakından izleyen gerçek bir vakanüvis idi. Paris’teki görevime atandığım günlerde ‘‘Dünden Bugüne (Günlükler)’’yi bana imzaladı. Muzaffer Buyrukçu bu başyapıtında yazarları, şairleri, sanatçıları, edebiyatçı dostlarını ve onlarla birlikte geçirdiği günleri ele alır, konuşmalarını, tartışmalarını ayrıntılı bir biçimde anlatır. Son görüşmemizde, bir meslektaşımın kitabıyla ilgili sözleri şöyleydi (aynı sözleri Cumhuriyet Kitap Eki’ndeki eleştirisinde de yazmıştı): ‘‘Oysa ben hazır böyle önemli, soylu bir işe girişmişken, devletin onurunu zedelemeden, Dışişleri’nin bilinmeyen yanlarını, yapının katmanlarındaki el sürülmemiş evrenlerinin, o evrenlerde batan ve doğan güneşlerin, fıkra, öykü, anı adları altında okura sunulmasını isterdim. Neyse bir gün belki de bu isteğim de karşılanır.’’ ??? TÜMA Y HOTEL BİTEZ YALISI / BODRUM YÜZME HAVUZU, DENİZE 60 METRE, BİLARDO, MASA TENİSİ, LANGIRT, DART GAME, ODALARDA KLİMA, MİNİ BAR, FÖN, TV SABAH VE AKŞAM AÇIK BÜFE 5 ÇAYI VE KURABİYE 06 YAŞ ÇOCUK FREE 712 YAŞ ÇOCUK 25 YTL TAM PANSİYON KİŞİ BAŞI 40 YTL 0 252 363 79 30 www.tumayhotel.com CUMHURİYET 02 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear