28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 EYLÜL 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Yatış İzzet Özdamar: ‘‘Evet, yan gelip yatıyorlar ama Recep’in sandığı gibi değil; toprağın iki metre altında, yüzü kıbleye dönük yatıyorlar!’’ TÜRKİYE’NİN bir zamanlar yine Amerika’nın baskısıyla Kore’ye asker göndermesi ve evlatlarını dünyanın öteki ucunda yitirmesi üzerine Nâzım Hikmet’in dönemin Başbakanı Adnan Menderes’e seslendiği bir şiiri vardı: Diyet. Büyük Usta’nın Diyet şiiri şu günlerde yeniden gündemde; elden ele, ekrandan ekrana dolaşıyor. Ancak bir farkla... Dizelerde adı geçen şahıslardan ‘‘Adnan Bey’’i ‘‘Recep Bey’’ ve Eisenhower’ı da George W. Bush okumak gerekiyor: Okuyalım: ‘‘Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,/ iki gözünüzle bakarsınız,/ iki kurnaz,/ iki hayın,/ ve zeytini yağlı iki gözünüzle/ bakarsınız kürsüden Meclis’e kibirli kibirli/ ve topraklarına Gazilere sağlık kısıtlaması getirilmiş... ‘‘Yan gelip yatmasınlar diyedir!’’ DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Medyada haber sıralaması: 1 Lübnan’a gidecek asker. 2 Güneydoğu’dan gelen şehit! Kına Anıl Öçal: ‘‘Evladını ellerine kına yakıp askere gönderen anneler, ABD’den gelecek kınayı yakmak için uygun birinin müsait bir organını aramaktadır!’’ çiftliklerinizin/ ve çek defterinize. Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,/ iki elinizle okşarsınız,/ iki tombul,/ iki ak,/ vıcık vıcık terli iki elinizle/ okşarsınız pomadlı saçlarınızı,/ dövizlerinizi,/ ve memelerini metreslerinizin. İki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey,/ iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı,/ iki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower’in,/ ve bütün kaygınız/ iki bacağınızın arkadan birleştiği yeri/ halkın tekmesinden korumaktır. Benim gözlerimin ikisi de yok./ Benim ellerimin ikisi de yok./ Benim bacaklarımın ikisi de yok./ Ben yokum./ Beni, üniversiteli yedek Diyet subayı,/ Kore’de harcadınız, Adnan Bey. Elleriniz itti beni ölüme,/ vıcık vıcık terli, tombul elleriniz. Gözleriniz şöyle bir baktı arkamdan/ ve ben al kan içinde ölürken/ çığlığımı duymamanız için/ kaçırdı bacaklarınız sizi arabanıza bindirip. Ama ben peşinizdeyim, Adnan Bey,/ ölüler otomobilden hızlı gider,/ kör gözlerim,/ kopuk ellerim,/ kopuk bacaklarımla peşinizdeyim. Diyetimi istiyorum Adnan Bey,/ göze göz,/ ele el,/ bacağa bacak,/ diyetimi istiyorum,/ alacağım da. Nâzım’ın öngörüsü doğru çıktı. Adnan Bey’in sonu epey dramatik oldu. ‘‘Ama demokratik değildi’’ diyenler olabilir! Onlara ‘‘hangi demokrasi’’ diye sormalı: Amerika’nın bugün de kullandığı ihraç fazlası demokrasi mi?.. Acımasız ve Yabancı!.. Bir günde sekiz şehit vermiş Türkiye Cumhuriyeti’nin yüreğine kor düşmüş yurttaşı, kente konut açılışı yapmaya gelen Başbakan’a feryat ediyor: Sayın Başbakanım, şehit cenazesi görmek istemiyoruz artık... Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı yanıt veriyor: Canım kardeşim, askerlik herhalde yan gelip yatma yeri değildir!.. Buna ‘‘gaf’’ diyenler oldu, ‘‘çam devirdi’’ yorumunu yapanlar oldu, ‘‘aslında şöyle söylemek istemişti’’ vıcıklığıyla yaltaklananlar dahi oldu... Ama bence asıl sorulması gereken şuydu: Bir insana hangi ruh hali, böylesine acımasız, böylesine soğuk, böylesine uzak, böylesine yabancı bir cümleyi söyletebilir?.. Bu feryada verilebilecek yüz milyon değişik yanıt olsa, yukarıdaki yanıt bunların arasında olmazdı, olamazdı... Çünkü böyle bir yanıt kimsenin aklına bile gelmezdi, gelemezdi!.. Bir insan, bir yurttaş olarak, duygu ve düşüncelerini yansıtabilme şansına sahip bir yazar olarak, suç oluşturmayacak bir tepki ne olabilir diye çok düşündüm... Alt satırda yer alan sözcük, düşündüklerim arasında en hafif olanıydı: Utanç verici!.. Ya ğ m u r E k i m SESSİZ SEDASIZ (!) Beyoğlu Belediyesi’nin Kefken kampı AKP’Lİ Beyoğlu Belediyesi, Kefken’de bir koyu 29 yıllığına kamudan kiralayıp ‘‘gençlik kampı’’ açmış, bir sivil toplum kuruluşunun projesi kapmasında 50 genç kampa gitmiş. Bakın sonra neler olmuş: ‘‘Proje kapsamında Yunan gençleri kampta ağırladık. Fakat Yunanlar gelmeden önce biz Türkler denize girecektik ki kamp müdürü kızlarla erkeklerin birlikte denize giremeyeceklerini açıkladı. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın da dahil olduğu inanılmaz gergin tartışmalar yaşadık. Bu konuyu kısmen aştık Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Halk Işık İşgüden: ‘‘Sıkma başı halkoyuna sunmak isteyenler Lübnan’a asker göndermeyi de halka sorsalardı ya!’’ Gülhan Elmas: ‘‘Türkiye’nin Ortadoğu’daki rolü konusundaki Kofi Annan politikaları, kendileri gibi koftiden!’’ Kofti ama bu kez de bizleri havuza sokmadılar. Belediye Başkanın’ın mantığı denizin kamp alanı dışında olduğu, havuzunun ise kampın malı olduğuydu ve mallarını kullandırtmadılar. Ayrıca kızlarla erkeklerin ayrı binadaki odalarına sabah haberleşmek için girmesine bile izin vermediler. Fakat Yunanlar gelince AKP’nin bütün yasaklarının icabına baktılar.’’ Acı ama gerçek: Türk gençleri de çağdışı kafalara karşı en az Yunan gençleri kadar cesur olmak durumundadır. Bukalemun! İşte bu başbakanın başında bulunduğu partinin 340 milletvekilinin oyuyla Türk askeri Lübnan’a gidiyor... Halkın yüzde 84’ünün, tüm muhalefetin ve Cumhurbaşkanı’nın karşı olduğu tezkere AKP oylarıyla dün TBMM’den geçti. Yani, bu tezkereye sıçrayacak bir damla kandan dahi artık bu başbakan, bu Dışişleri bakanı ve bu milletvekilleri sorumlu olacaktır!.. Yalnız onlar mı? Hayır, ‘‘Lübnan harekâtına’’ cansiperane omuz veren, kalemlerinden kan damlayan ‘‘gazeteciler’’ de var tabii! Onlardan birkaçının düşüncelerine yer verelim, verelim ki yarın yazacakları, söyleyecekleri ‘‘yeni fikirleri’’ ile karşılaştırma yapma olanağımız olsun... Küçük, kavruk, korkularıyla yaşayan, sadece kendisiyle meşgul, başkalarının sorunlarını paylaşmayan ve yabancılara hep kuşkuyla bakan bir Türkiye mi, yoksa bölgede rolünü oynayan, elindeki en önemli kart sayılan silahlı kuvvetlerini gerektiğinde uluslararası sahneye sokmaktan çekinmeyen ciddi bir lider ülke mi istiyorsunuz? Kararınızı buna göre verin. Mehmet Ali Birand Posta Ortadoğu’da çatışan tüm taraflar varlığını talep ederken ve bizzat BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Türkiye’ye resmen katkı için başvurmuş ve bu başvurusunu BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararına dayandırmışken; yani Türkiye ‘‘uluslararası hukuk sistemi içinde” kendisinden ‘‘rol talebi’’ne muhatap olmuşken; hiçbir hükümet bunu elinin tersiyle itemez. İttiği takdirde, Türkiye’nin dış politikasının geleceğini ve onunla birlikte kendi güvenliğini ‘‘ipotek’’ altına sokmuş olur. O bakımdan, hükümet doğru davranmaktadır. Cengiz Çandar Bugün Cepheler yine aynı. Türkiye’nin Lübnan’daki barış gücüne asker vermesi gerektiğini yazan ilk iki gazeteci Cengiz Çandar ve bendim. Bu görüşümde ısrarlıyım. Türkiye, Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesine bir yerden müdahil olmalıdır. Yoksa bu bölgede hiç söz sahibi olamayacağız... Benim diyeceğim şu: AKP, cesur davranmalı. Muhalefetin bu dedikoducu siyasetine teslim olmamalı. Farklı ve büyük siyasetçi olmak için fırsat arıyorsanız, işte fırsat... Ertuğrul Özkök Hürriyet ??? İşte böyle!.. Yukarıdaki bu görüşlerle ilgili söylenecek çok şey, sorulacak çok soru var. Silahlı Kuvvetler’i aynı ünlü spekülatör Soros gibi ‘‘iyi bir ihraç ürünü’’ olarak gören mantığı sorgulamak, Türkiye’nin kendisinden istenen ‘‘rol talebi’’ni reddederse kimin güvenliğinin ‘‘ipotek’’ altına sokulmuş olacağını sormak, Ortadoğu’nun şekillenmesinde söz sahibi olmanın ne anlama geldiğinin açıklamasını istemek gibi!.. Ama sormayacağım ve büyük bir merakla birkaç ay sonra aynı kalemlerin ne yazacağını bekleyeceğim... Bugünkü yazdıklarıyla karşılaştırıp sonra da sizlerle paylaşacağım... Bukalemun nasıl olunuyor, görün diye!.. e posta: umitzileli?gmail.com Bir başbakan vardı canı sıkılan: Tezkere çıktı sıkıntı bitti. Turkaskerim! Türkiye’yi Ateşe Atmak, İhanettir! ALPASLAN BERKTAY İnsanlığın yüz karası bir dram şu anda Ortadoğu’da yaşanıyor. Bölgeye saldıran ABD, suç ortağı İsrail ile Lübnan’da. Bizi de suçuna alet etmek istiyor. Başbakanlık koltuğundaki kişi buna dünden razı. ‘‘Gidin derlerse gideriz. Gitmeyin derlerse gitmeyiz’’ diye açık bono veren, kendisi. Bu sözler, Irak için de, sonrası için de geçerli. Emre hazır! Bush ‘‘Lübnan’a gidin!’’ derse gidecek. ‘‘Katillerinizin ardından gitmeyin!’’ derse, gitmeyecek! Kıbrıs’ı verin demişler, verecek! Zaten Güney Kıbrıs gemileri yıl sonunda limanlarımızda. O, söz dinliyor, Bush’un bir dediğini iki etmiyor! Bu gidişin adı da ‘‘insanca yardım’’ olacak; şarkın ezilenlerine karşı İncirlik’ten Irak’ta ABD’ye, Lübnan’da İsrail’e verilen destek için A. Gül’ün dediği gibi.. Ama giden, o değil.. Mehmetçik Lübnan’da, Tayyip Erdoğan Washington’da.. Böylece, kendini bağışlatacak, bekleme odasında aylar süren bir bekletilişten sonra huzura kabul edilme onuruna kavuşacak. Böylece, Çankaya’da imametin yolu açılacak! Uluslararası spekülatör Soros, ‘‘Türkiye’nin ihraç edebileceği tek şey, askerdir’’ dedi. Erdoğan da bunu doğrulamaya mı çalışıyor? Türk askeri, ABD’nin emrinde ‘‘hazır kuvvet’’ mi? Bir oraya, olmadı, buraya... Türk askeri çok mu ucuz? Onu bol keseden harcamak isteyenler, ona layık mı? Yurdu için gözünü kırpmadan ölen, ölebilecek olan Mehmetçik, ABD’nin Gurka askeri değil! Onu ne hakla, hangi sıfatla Lübnan’a gönderiyorsunuz? Kimden yana, kimin emrindesiniz? Bush ne derse yapacak mısınız? Bu kez durum, Kore’ye asker göndermekten de beter. Ateş, Türkiye’nin dibinde. Atatürk’ün yarattığı barış bölgesi, oldu bir yangın yeri. Bölgenin saygın ülkesi Türkiye, dostuna, komuşusuna düşman edilecek, kendisi ateşe atılacak. Türkiye’yi ateşe atmak ihanettir! ABD, Lübnan’da da bir ‘‘koalisyon güçleri’’ uydurup başkalarını ateşe sürecektir. ‘‘Gitmeyin derlerse gitmeyiz’’ diyor Tayyip Erdoğan. Bush da ‘‘Kandil Dağı’na gidemezsin’’ diyor zaten. Erdoğan da gitmiyor. Irak’taki kırmızı çizgi ne oldu, var mı idi ki? Fırıldağın kırmızı çizgisi olmaz. Türk askerinin başına çuval geçirilmiş. A. Gül, ‘‘Wolfowitz haklı! Rumsfeld haklı!’’ diyor. Ebu Garib’teki işkenceler basında sergileniyor, ‘‘Demokrasinin zaferi!’’ diyebiliyor! Aralarında kendisininkinin de bulunduğu 22 ülkenin sınırlarının değiştirileceği haritanın başında, can ciğer dostu ‘‘Condi’’ ile kendi kuyunu kendin kaz dedirtmecesine ‘‘Ortak Stratejik Vizyon’’ çalışması yapıyor! Lübnan’dan cenazeler gelmeye başlayınca ne yapacaksınız? Ülkeyi uçuruma sürüklüyorsunuz. Bunun hesabını nasıl vereceksiniz? KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com ACI KAYBIMIZ Cumhuriyet Mahallesi sakini, sevgili dostumuz, ağabeyimiz SEDAT ALTAN’ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Ailesi ve dostlarına başsağlığı dileriz. ALİ SEYDİ ŞAHİN BİLAL İLHAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7 Eylül www.mumtazarikan.com Haliç Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrenci kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. BAHAR KOCA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ IX. yüzyıl1 da Azerbaycan’da bir 2 halk hareketi 3 olarak ortaya çıkan, dinsel 4 öğelerin yanı 5 sıra siyasal 6 öğeler de içe7 ren mezhep. 2/ Yöntem... 8 Briçte kaza 9 nılan her ele 1 2 3 4 5 6 7 8 9 verilen ad. 3/ Deniz1 M A Ğ L O V A U li’nin bir ilçesi... OlÖ D EM İ Ş ta ya da tuzağa ko 2 A V nulan yem. 4/ Mar 3 E Ş E K G O B İ mara Bölgesi’nde 4 S A D E K A R İ A Ş I O K R bir göl... Bir nota. 5/ 5 T E S E F E ‘‘Dinle sana bir 6 R E A R OMA edeyim / Hatırdan 7 O V A gönülden geçici ol 8 İ B İ S B O Y ma’’ (Karacaoğlan). 9 O N A T B İ R A 6/ Tahıl yığını... Parmak ya da el kaldırarak verilen oy. 7/ Tümör... Doğu Anadolu’da bir göl. 8/ Sürünün önünden giderek ona kılavuzluk eden koç. 9/ Hamur tahtası... İyi bakım ve ilaç tedavisi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Padişah alayla camiye giderken yoldaki yoksullara onun adına sadaka dağıtan görevli. 2/ Temel nitelikte olan... Enerji. 3/ Vicdan... Bir şeyin esas tutulan yüzü. 4/ Yabancı... Baryum elementinin simgesi... Hatay ilinde bir ırmak. 5/ Sağgörü. 6/ Bireyler arasında ortak simgeler sistemiyle gerçekleştirilen anlam ve bilgi alışverişi. 7/ 19611967 yılları arasında Doğan Avcıoğlu yönetiminde yayımlanan haftalık siyasal dergi... Söz, konuşma. 8/ Konut... Bir makyaj malzemesi... Çıplak vücut resmi. 9/ Mitoloji. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear