14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2006 SALI 6 HABERLER Sümerolog Çığ ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği’ iddiasıyla yargılanıyor SALI ORHAN BURSALI ‘Tarih’e dava açtılar HİLAL KÖSE Büyük Düşünmenin Adı Türkiye’de büyük düşünmenin adı ne sizce? Fazla kafa yormayın, ‘‘vizyoner’’ gazeteci yazarlarımızdan bir kısmı bu adı koymuş durumdalar: Lübnan’a asker göndermek! Bunlardan biri, asker göndermeye karşı çıkanları ‘‘vizyonsuzluk’’la bile suçlayabiliyor! Orada bir dünya sorunu varken, siz küçük hesaplar içinde kalırsanız, global davranmamış ve büyük düşünmemiş olursunuz, diyor... Bir diğer, her zaman yükselen küresel güçlerin eteklerine tutunan, Pentagon’un savaşçı yazarına göre, hatta asker gönderirsek ‘‘süper lig’’e çıkarız, göndermezsek ikinci ligde oynarız... Irak savaşına da girmemizi isteyenler, şimdi içlerinden ‘‘İyi ki Meclis reddetti’’ diyorlardır.. Fakat güncel politik çıkarlar, iktidar ve ABD yanlılığı ve düşünce bağımlılığı, onlara yine ‘‘Haydi savaşa!’’ dedirtiyor! İnsanın biraz yüzü kızarmaz mı? Kızarmaz, çünkü bu konu ülkemiz ‘‘aydın’’ının bağımsız ve özgür düşünce üretkenliğiyle ilgili temel bir sorunu! Eh, Bangladeş de vizyoner davranıp asker göndereceğine göre, artık Müslüman bir kardeşimizi süper ligde at oynatırken göreceğiz ve sevineceğiz demektir! Onlar, bunu bir teselli olarak kabul etmezler?! ??? Yazının konusu, Lübnan savaşına katılıp katılmamak değil! Bu konuda yeni bir şey söylenecek nokta yok gibi! Artık sadece taraflar var! Bir yanda AKP ve yandaşı basın ve kalemşorları ile ABD yanlıları, öte yanda ise milletin büyük çoğunluğu! Üzerinde durulması gereken, ‘‘büyük düşünmenin adı’’! Liberal aydınlarımızın, ‘‘büyük düşünmek’’ ile, kayıtsız şartsız ABD yanlılığını ve savaşa bir şekilde taraf olmayı özdeşleştirmiş olmaları... Bir de kayıtsız şartsız AB’ciliği! Peki, bunlar ‘‘düşünce üretimi’’ mi? Bunlar, sadece, hem de her ne pahasına olursa olsun, Türkiye’nin ekonomi, demokrasi, kalkınma gibi temel sorunlarını başkalarına havale etme tutumu! ‘‘Kalkınma, demokrasi, insan hakları mı? Vizyonumuz AB olursa bunlar otomatikman çözülecektir! Peki almazlarsa? Almaları için her şeyi yap!’’ Vizyoner bir bakışımız: ‘‘ABD’nin eteklerine yapış! Onunla uygun askeri adımlar at! Yoksa IMF, Dünya Bankası ipleri gerer, kriz yaratır, biz de ayvayı yeriz...’’ Bizim liberal aydınımız bir konuda müthiş üretkendir: Mandacılık reçetelerini tarihsel bohçasından çıkartır, köşesine taşır! Genç Cumhuriyet tarihimizden öğreneceği bir şey yoktur! Ama tarihimizde, Türkiye’yi bir yere getirememiş, sürekli geriletmiş ne kadar olumsuzluk varsa, düşünce olarak sürekli oralardan beslenir! ??? ‘‘Büyük vizyonerler’’, hiçbir ‘‘büyük’’ ülkenin veya kulüp üyeliğinin, ülkemiz temel sorunlarını çözemeyeceğini, 50 yıllık tarihsel geçmişimizde göremiyor! Mesela, bazı bilimsel ve teknolojik önceliklere ağırlık versek, Türkiye ekonomisi ileridekilere yetişebilir mi? Ekonomik kalkınma, dolayısıyla refah ve demokrasi, acaba ‘‘kaynak’’ sorunu mu, yoksa ‘‘beyin’’ sorunu mu? Çin, Brezilya, Uzakdoğu ülkeleri ekonomilerini nasıl bu derece tepelere tırmandırıyor? Çin’in gelecek onyıllarda ABD’yi bile mezara gömme teorilerinin dayanakları neler? Türkiye kendi güçlerini nasıl harekete geçirebilir? AB, ekonomisini neden tırmandıramıyor? ??? Köşebaşlarını tutan ve düşünce büyüklüklerini ve vizyonerliklerini ancak Lübnan’a asker göndermekle örtüştüren kamuoyu oluşturucuların, AKP ve benzeri iktidarların, mutlak AB’ciler ve sürekli ABD yanlılarının elinde, Türkiye, bağımlı, ekonomik sorunları yüzünden özgür hareket edemeyen küçük ülke olarak kalacaktır! Çağımızda büyüklük ve küçüklük, ne yazık ki, ordunun gücü, nüfus veya pazar büyüklüğü gibi ‘‘ikincilüçüncül’’ kavramlarla ifade edilmiyor! Beyin gücü ve üretkenliği ile, bu alanda özkaynaklarınızı ekonomiye katabilmenizle; yenilikçi, teknoloji ve bilime dayalı bir ekonomik, siyasal ve toplumsal yapı oluşturmanızla.. ilgili, Büyük Ülke kavramı... Ne yazık ki böyle! Dünyaca ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, ‘‘Vatandaşlık Tepkilerim’’ adlı kitabında türbanı eleştirdiği için ‘‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama’’ suçlarından yargılanıyor. Sümer tabletlerinden çözdüğü bilgiler nedeniyle mahkemelik olan 93 yaşındaki Çığ, dinci istismarın çoğalmasıyla namus cinayetlerinin de arttığına dikkat çekiyor. Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı, İstanbul Üniversitesi’nin fahri doktorluk unvanı verdiği Çığ ile Analiz Yayıncılık’ın Sorumlu Müdürü İsmet Öğütücü’nün TCY’nin 216/2 ve 218. maddeleri gereğince 9 aydan 1.5 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep ediyor. Türban geleneğinin Sümerler’deki uygulanışını anlatmasında suç unsuru olduğu ileri sürülen Çığ, hakkında böyle bir dava açılmasına şaşırdığını ifade ediyor. Kitaptaki mektupları daha önce yazdığını, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiğini, diğerinin ise 1997 yılında Bilim ve Ütopya dergisinde yayımlandığını belirten Çığ, Muazzez İlmiye Çığ. Herkesin sorumluluk taşıması gerektiğini vurgulayan Çığ, ‘‘Atatürkçüyüm demekle olmaz. Bu yaşta nereye çağırırlarsa gidiyorum. Tedavi için yaranın ne olduğunun öğrenilmesi şart’’ diyor. Eskiden töre cinayetinin de bu kadar olmadığını dile getiren Çığ, şöyle devam ediyor: ‘‘Son zamanlarda dincilik gittikçe arttı. Namus kisvesi altında erkekler dilediklerini yapacaklar, insanlığın namusu kadının üzerinde. Olur mu böyle şey?’’ şadıklarını dile getiriyor. Çığ, ‘‘Bu din, iman değil. Bu hiçbir şey. İman insanın üstünde başında değil vicdanındadır. İnsan evvela dürüst olacak” diyor. Türban değil bohça Kitabında Sümerler’de 5 bin yıl önceki mabet fahişeliğinin geri gelip gelmediğini sorgulayan Çığ, tanrı görevi olarak mabetlerde seks işçiliği yapan kadınların diğerlerinden ayrılmaları için başlarını örttüklerini anlatıyor. İslamda ise Peygamberin eşleri ve kızlarının fark edilmesi adına ortaya çıktığını dile getiren Çığ, ‘‘Türban değil bohça diyorum. Şimdi moda oldu, rahibeler gibi bant da geçiriyorlar kafalarına. Başı bohçalı, imam nikâhı ile seks yapıyorlar’’ diyor. Günümüzde imam nikâhının, yasalara karşı gelmek, kadın ve çocuk haklarını çiğnemek ve Allah’ı kandırmak anlamına geldiğini söyleyen Çığ, şöyle devam ediyor: ‘‘Sümerler 4 bin yıl önce bir yığın tanrıları varken mahkemede evleniyorlardı. Belgesi olmayan evlilikler kabul edilmiyordu. Allah’ı sokağa indirdiler. Benim inandığım Allah adına iş yapmaya, onun avukatlığını yapmaya hakları var mı?’’ şikâyetçi için ‘‘Bu insanlara acıyorum. Onları maalesef biz yetiştirdik. Kafalarını hurafelerle doldurduk. Bir kabahatleri yok’’ diyor. Birçok gencin Kuran kurslarında, imam hatip okullarında kontrol edilmediklerini; aydınların, siyasetçilerin, ‘‘Bu çocuklar ne yapıyor’’ deme diklerini dile getiriyor. İstanbul’un varoşlarına yerleşen çaresiz ailelere tarikatların el koyduğunu dile getiren Çığ, ‘‘Bunun sorumlusu ise bizim aydınlar. Demokrasi adına tarikatlar bile savunuldu’’ diye konuşuyor. Liselerde, üniversitelerde fakir ve çalışkan kızların parayla tarikatlara bağlandıklarını anlatan Çığ, ailelerin de bu duruma ekonomik rahatlama adına göz yumduklarını söylüyor. Başkalarının zoruyla başlarını bağlayan genç kızların, dar etekler, yüksek topuklu ayakkabılarla süslenerek aslında bir çelişkiyi ya Okullar açılana kadar D100 Karayolu’ndaki çalışmaların bitirilmesi amaçlanıyor Trafik çilesine bir hafta ara ? E5 Karayolu üzerindeki toplu taşıma araçları için yapılan yan yol çalışmalarının okullar açılmadan tamamlanması öngörülürken, Metrobus çalışması ise yıl sonuna dek sürecek. ÖZLEM GÜVEMLİ 20 NOKTADA İNŞAAT VAR Okulların kapanması ile birlikte yaz döneminde hızlanan altyapı, bakım onarım ve inşaat çalışmaları, her gün İstanbul trafiğine çıkanları çıldırma noktasına getirdi. E5 Karayolu üzerindeki toplu taşıma araçları için yapılan yan yol çalışmalarının okullar açılmadan tamamlanması öngörülürken, Metrobus çalışması ise yıl sonuna dek sürecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin okullar açılana kadar tamamlanamayacak yol çalışmaları için de ilginç bir çözümü var: ‘‘Okulların açıldığı ilk hafta yol çalışmalarına ara verilecek, daha sonra kalan çalışmalara kontrollü olarak devam edilecek.’’ İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. Rafet Bozdoğan, İstanbul’da şu an yaklaşık 70 adet yol yapım çalışmasının bulunduğunu, bunların yüzde 30’unun ağustos sonunda, yüzde 2025’inin eylülün 15’ine kadar, geri kalanının da ekim ayı sonunda bitirilmesinin hedeflendiğini söyledi. Mart ayında toplu temel atma töreni ile başlayan çalışmaların okulların kapanmasının ardından yaz aylarında hız kazandığını anlatan Bozdoğan, ‘‘Yol ve kavşak yapım çalışmaları yaz sezonuna sığmadı. Ama E5 Karayolu üzerindeki yan yol çalışmalarını okullar açılmadan bitireceğiz. Metrobus çalışması ise yıl sonuna kadar devam edecek. Trafiği fazla etkilemeyecek metrobus çalışmaları’’ dedi. Yol yapım çalışmalarının teknik olarak eylül sonunda bitirilmesinin zorunlu olduğunu, kış döneminde çalışma yapılamadığını anlatan Bozdoğan, İGDAŞ, İSKİ, Telekom gibi kurumlara da altyapı çalışmalarını bir an önce bitirmeleri için talimat verdiklerini söyledi. En yoğun ilk hafta Bozdoğan, eylül sonuna kadar bitirilemeyen çalışmaların da okulların açıldığı ilk hafta durdulacağını ifade ederek ‘‘En yoğun hafta ilk hafta olduğu için çalışmaları durduracağız. İlk haftadan sonra çalışmalarımız kontrollü olarak sürecek. Şu an süren yapım çalışmalarımızın yaklaşık yüzde 20’si eylül sonuna sarkabilir’’ diye konuştu. Bozdoğan, asfaltlama, yağmur suyu kanalı tamiri gibi bakımonarım çalışmalarının sayısının da 1000’i bulduğunu belirterek ‘‘Bunlar 12 günlük çalışmalar. Çoğu trafiği etkilememesi için gece yapılıyor. Bu çalışmaların yüzde 80’i eylülün 15’ine kadar tamamlanacak’’ dedi. İstanbul’da süren çalışmalar 1. Kâğıthane İlçesi Genç OsmanTalatpaşa Caddeleri Araç Altgeçit, Yol ve Altyapı İnşaatı 2. Haramidere TEM Bağlantı Yolu Altgeçidi ve Katılım Kolları İnşaatı 3. Halkalı Gümrükyolu Kavşak Düzenleme ve Altyapı İnşaatı 4. Beyoğlu Piyale Paşa Kavşağı ve Ortak Altyapı İnşaatı 5. Güngören Eski Londra Asfaltı Eşref Bitlis Caddesi Kavşak İnşaatı 6. Küçükçekmece Halkalı İstasyon Caddesi ile Fevzi Çakmak Caddesi Kavşak ve Yol Yapım İnşaatı 7. Maltepe Büyükyalı E5 Kavşağı ve Bağlantı Yolları İnşaatı 8. Küçükçekmece Meydanı TCDD Üstgeçidi Bağlantı Yolları İnşaatı 9. Üsküdar Hastaneler Önü E5 Karayolu Köprülü Kavşak ve Bağlantı Yolları İnşaatı 10. Silivri Selimpaşa Kınalı D100 Devletyolu Silivri Geçişi Fener Deresi Kuzey Güney Yanyol Köprü İnşaatı 11. Sultanbeyli Fatih Bulvarı Araç Altgeçidi Yol ve Meydan Düzenleme İnşaatı 12. Sultanbeyli Çeşme Durağı Kavşağı TEM İlave Köprü, Yol ve Kavşak Düzenleme İnşaatı 13. Esenyurt Doğan Araslı Caddesi Fatih Sanayi Kavşağı Altgeçit İnşaatı 14. Esenyurt Doğan Araslı Caddesi Mezarlık Kavşağı İnşaatı 15. Güngören İlçesi Mehmet Akif Kavşağı ve Çevresi Yol ve Ortak Altyapı İnşaatı 16. Küçükçekmece Atatürk Caddesi (Garanti Bankası) Y5 Yolu Kesişim Kavşağı 17. Çobançeşme Küçükçekmece Arası E5 İlave Yol Düzenleme İnşaatı 18. Topkapı Çobançeşme Arası E5 İlave Yol Düzenleme İnşaatı 19. Çatalca Gökçeali Demir Yolu Üstgeçit İnşaatı 20. Çatalca İzzettin Yolu İstasyon Yanı Demiryolu Üstgeçidi İnşaatı obursali?cumhuriyet.com.tr Bugün ve yarın trafiğe kapalı yollar ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları nedeniyle bugün ve yarın bazı yolların trafiğe kapatılacağını açıkladı. Yapılan açıklamada bugün saat 13.30’dan yarın 16.00’ya kadar Mahmutbey KöprüsüHabipler Yolu (Sultançiftliği yolu), yarın ise saat 07.00 ile 16.00 arasında Vatan Caddesi ile Vatan Caddesi’ne çıkan yollar Topkule, Mahmutbey Köprüsü, Vatan, Oğuzhan, ve Milliyet Caddeleri, Vatan Caddesi kesişim noktası Mahmutbey yolu; saat 08.0016.00 arasında Mahmutbey köprüsü ile Sultanbeyli Kavşağı arasında kalan yollar, saat 07.00’den tören bitimine kadar ise Üsküdar Meydanı’ndan Harem sahil yolu ve Harem’den sahil yolunun araç trafiğine kapatılacağı açıklandı. Merter’deki inşaat çalışmaları nedeniyle yurttaşlar büyük zorluklar yaşıyorlar. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) ÇEV Başkanı, Türk eğitiminin gerici baskıyla karşı karşıya olduğunu söyledi Dinci kuşatma korkutuyor İstanbul Haber Servisi Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı Gülseven Yaşer, laik Cumhuriyetin büyük bir kuşatma altında olduğunu vurgulayarak Türk eğitim sisteminin çöktüğünü ve rejime düşman kuşaklar yetişmesinin aracı haline geldiğini söyledi. Yaşer, ‘‘Türkiye’yi yöneten örgütlü, kararlı ve birbirine çıkar bağıyla bağlı azınlık, örgütsüz, çekingen ve kararsız çoğunluğu kuşatma altına aldı. Cumhuriyetçi yurttaşlar hep birlikte ayağa kalkmazsa, yarın çok geç olacak’’ dedi. Türk eğitimindeki dinci kuşatmanın olağanüstü boyutlara ulaştığını, geride bıraktığımız dönemde MEF Dershaneleri’nin eğitime ara vermesinin, bu durumun acı bir örneği olduğunu anımsatan Yaşer, ‘‘MEF’in kurucu başkanı İbrahim Arıkan, Cumhuriyet ilkelerine yürekten bağlı bir insandır. Dershanesi de öyleydi. Ama öyle bir açmazla karşılaştı ki, bu kararı almak zorunda kaldı’’ diye konuştu. Yaşer, tarikat ve cemaatlere bağlı okullar ile kursların denetlenemediğini, bu okullardaki öğrenci ve velilere büyük baskılar yapıldığını söyledi. 1950 sonrasında ülkemizi yönetenlerin gelinen noktada sorumlu ve suçlu olduklarının altını çizen Yaşer, şöyle devam etti: “Bu hükümet döneminde 3 bin okul müdürü ve 3 bin 500 müdür yardımcısı değişti. Yerlerine atananların büyük bölümü imam okulu çıkışlı. İmam okullarında okuyanlar da bizim çocuklarımız ama orada nasıl bir eğitim verildiğini biliyoruz. İş dünyası, üniversiteler, medya, sendikalar ve aydınlarımız yapmaları gerekeni yeterince yapmıyorlar.’’ Uğur Kılıç cinayeti davası ? BURSA (AA) Uludağ’da, 1995 yılında eski eşi Nuriye Uğur Kılıç’ı öldürttüğü iddia edilen Alaattin Çakıcı’nın yargılanmasına devam edildi. Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın dünkü duruşmasına, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan sanık Alaattin Çakıcı katılmazken, avukatı Muammer Demirbaş hazır bulundu. Mahkeme heyeti, sanık avukatının 4 celse önceki isteği üzerine RTÜK aracılığıyla bazı kuruluşlardan gelen ve dava dosyasına konulan Nuriye Uğur Kılıç ile ilgili görüntü kasetlerinin, çözülmesi için Bursa Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilmesini kararlaştırarak duruşmayı erteledi. Savcıları göreve çağırdı Cumhuriyet savcılarını göreve çağıran Yaşer, savcıların unvanlarının önündeki Cumhuriyet kelimesinin hakkını vermeleri gerektiğini vurguladı. ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear