24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 2006 ÇARŞAMBA 6 AVRUPA GÜRAY ÖZ S Gazete fiyatıyla ölçülmez ayın İlhan Selçuk, Birkaç gün önceki yazınızda özet olarak; Cumhuriyet’e fiyat ayarlaması koşullarının oluştuğunu, bu konuda okuyucuların okuyucu sayfasına görüşlerini bildirmelerini istediniz. Ben de elli yıllık bir Cumhuriyet okuru olarak görüşlerimi bildirmek istedim. Elli yıllık okuyucu olarak geçmiş dönemde bilinen iki malum vaka dolayısıyla ben de herkes gibi gazeteyi terk ettim. Ve koşullar normale döndüğünde derhal gazeteyi bıraktığım yerden okumaya başladım. Cumhuriyet okuru öyle fiyat ayarlaması sebebiyle gazetesine kırılmaz. Ne zaman ki gazete gazete olmaktan çıkar, ikinci cumhuriyetçi mandacı tayfasının eline geçer, o zaman iş değişir. Sizler, bize layık bir gazete için her türlü fedakârlığa katlanıyorsunuz; onca şehit verdiniz, saldırılara uğradınız, bütün karşılaştığınız güçlüklere rağmen dimdik ayakta kalmayı ve dünyanın en muhteşem gazetesini hazırlamayı sürdürüyorsunuz. Cumhuriyet okuru için az şey mi bu, ki ben başka bir gazeteye elimi bile sürmeyi kendime yediremem; sevdiğim diğer gazete yazarlarını internetten okurum. Gazetenin fiyatını BİR YTL ’ye çıkarmanızı öneriyorum, Cumhuriyet okurunun profilini bilirim; Cumhuriyet okuru evinin insanıdır, gece hayatı yoktur, çoğunluğu sigara içmez, Amerikan gazozuna para vermez, yani gereksiz masrafı yoktur. Cavit ARAZ Değiştirmek Değiştirilmek Gerçekler karmaşık ve inatçıdırlar. Aynı zamanda değiştirilmeye müstahaktırlar. İnsanoğlunun sorumluluğu onları değiştirmektir. Ortadoğu’daki etken ve edilgen, savaşçı ya da sığıntı politik güçlere, ortada dönüp duran hile ve desiseye şöyle bir bakın. Kargaşayı, kaosu göreceksiniz. Tablodaki aktörlerin iç içe geçmişliği, tuluatları ya da rol çalmaları ise, durumu daha da karmaşık hale getiriyor. ??? Ortadoğu’ya çıplak gözle ya da dürbünle bakanlar, dürbünün tersini deneyenler, hepsi, hepsi aynı fikirde birleşiyorlar: Bölgede ABD’yi, neoconları, Bush’u seven bir Allah’ın kulu yoktur! Meydanlar ABD emperyalizmini telin eden mitinglere ev sahipliği yapıyor, yollar aşınmasa da öfkeli yürüyüşlerin ayak sesleriyle inliyor. Daha da önemlisi silahlar konuşuyor. Irak’ta direniş bir gün bile susmamıştır. Tam tersine her geçen gün şiddetini arttırma eğilimindedir. ABD’yi sevmeyen Şiiler, bölge çapında ABD ile kıyasıya bir kavgaya girişmişlerdir. Bölgede etkin bir güç olmaya soyunmuş İran ve Hizbullah bu kavgada başı çekiyor. Irak’ta, İran’ın dinsel otoritesine bağlı Şiiler, ABD ile işbirliğini, deyim uygunsa ‘‘geçici yol arkadaşlığını’’ savunuyor, şiddeti direnişçi Sünnilere yöneltiyorlar. Bu çok bilinmeyenli denklem içinde Iraklı Kürtler de, ABD ve İsrail ile işbirliği içinde bir ‘‘ulusal’’ devlet yaratma peşindedirler. Başarı şansını yüksek görüyorlar. Gerçekten de Irak’ın parçalanması, Kürt, Şii ve Sünni ağırlıklı devletlerin ortaya çıkması artık yakın geleceğin bir konusudur. Direniş ‘‘başarıya’’ ulaştığında, yani ABD çekip gittiğinde, parçalanmış Irak, canına okunmuş Ortadoğu zafer kazanmış olacak mı? Doğrusu kuşkuludur. Üstelik bu devletlerin, Kürt devleti dahil, birer din devleti olarak şekillenmesi kuvvetle muhtemeldir. Peki, bütün bunlar, Ortadoğu halklarındaki Amerikan karşıtlığını değersizleştirir mi? Değersizleştirmez. Ama hemen ulaşılabilecek bir zaferi de işaret etmez. Çünkü ‘‘ümmet’’ten ‘‘millet’’e geçemeyen direniş, kalıcı bir zafere kapı açmaz. Ulus olma bilincini yakalayamayan antiamerikanizm, Amerikan politikalarına boyun eğmeyi engelleyemez. Kaldı ki, kendi ülkemizden biliyoruz, ulus olma bilinci sınıflar meselesine yükselmediği, uluslararası sermaye ile kapışmadığı sürece emperyalistlerin karşısında dik durmak kolay olmuyor. ??? Ortadoğu’da Türkiye açısından daha başka karmaşık durumlar da vardır. Biz bir yandan emperyalistlerle savaşan direnişçilerle dayanışma içinde olmak, İsrail’e karşı Hamas’ın hükümet ortağı olduğu Filistin’in var olma hakkını savunmak, Lübnan’da hükümet üyesi Hizbullah’ın milislerine saldıran, Lübnan’ı yakıp yıkan zorba İsrail’e karşı çıkmak zorundayız. Ama aynı zamanda İsrail’e yönelmiş ırki ve dinsel nefrete de prim vermemeliyiz. Öte yandan ülkemizde gittikçe palazlanan, savundukları sistem ve yöntem bakımından Hamas’tan, Hizbullah’tan farklı olmayan şeriatçı tırmanışla da amansız bir mücadeleyi sürdürmek durumundayız. Karışık mı? Evet karışık, ama gerçeği görmenin ve değiştirmenin başka yolu yok. ??? Peki, gerçeği değiştirmenin, sağlıklı bir bakışa sahip olabilmenin anahtarı nerede? Sis içinde olduğumuz ve puslu havayı seven kurtlar arasında dolaştığımız kesindir de, anahtarın kayıp olduğu doğru değildir. Anahtarlardan ilki, nerede ve kime karşı olduğumuz sorusuna açık bir cevap verebilmektir. İkincisi ise, gerçeğin değişme, değiştirilme sürecinin, bizzat o sürecin içinde emperyalistler ve taşeronları ile mücadele edenleri ileriye doğru değiştirebileceğini görmektir. Geriliği savunan her akımla ödünsüz savaşarak, bu değişime destek olmak gerektiğini unutmamaktır. ‘‘Hayır, bunlar kapıyı açmaz’’ mı diyorsunuz? Sosyalpolitik gelişmelerde ‘‘garantili hizmet’’ yoktur. Yalnızca olup biteni bilmekte ve gerçeği değiştirmeyi denemekte yarar vardır. eposta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet’in savaşımı Y apılan bir araştırmaya göre Türk basınının değeri 3.200 ABD doları imiş!.. Peki ‘‘Cumhuriyet’’ bu değerlendirmenin içinde yer almakta mıdır? Cumhuriyet gazetesi kurulduğundan bugüne dek sömürgeciliğe savaş açan, ulusal bağımsızlıktan yana olan, tekil devleti, Atatürk devrimlerini, laik yapıyı savunan Türkiye’nin tek gerçek gazetesidir. Onun değeri maddi olarak hiçbir şeyle ölçülemez. Eğer bu yapılmak isteniyorsa ulusal onur, ulusal bilinç ve tam bağımsızlık yolunda Cumhuriyet gazetesinin yazarları ve çalışanları ile okurları ile verdiği savaşıma bakılmalıdır. Bu uğurda saldırılara maruz kalmış, derin acılar çekmiş, yaşamını yitirmiş yurtseverleri hatırlamalıdır. Cumhuriyet gazetesinin paha biçilmez bir değerde olduğu unutulmamalıdır. Mehmet Can ŞENİŞ Gazetemize sahip çıkacağız S ayın İlhan Selçuk Bey, Ben sade bir vatandaş, sade bir okurum. Cumhuriyet’in yaşaması da en büyük dileğim. Okurluğum eski. Olanaklarım ölçüsünde günde iki gazete alıyorum. Ama medyanın içinde bulunduğu karmaşayı da yakından görüyorum. Bazılarına güvenilmeyeceği inancındayım. Bu durumda ne yapacağız? Sorun bence basit. Cumhuriyet’e daha fazla sahip çıkacağız. Nasıl olacak bu? Fiyat artışı önerinizi destekleyerek. Ama belli bir ölçüde. Gün gelir, ‘‘Yüz verelim’’, ‘‘Beş yüz verelim’’, ‘‘Fiyatı bin olsun’’ sözleri havada kalır. Normal yurttaşın mali gücünü göz önünde bulundurmak zorundayız. Makulü gazete yönetimi bulacaktır. İnanıyoruz. Yalnız, bir okur olarak gazetede gördüğüm bazı sorunlar var. Ekler doyurucu. Fakat bazı yazılar çok uzun. (Haberlerden söz etmiyorum.) Emeklinin bile zamanı elvermiyor bu yazıların tamamını okumaya. Bu işe, sürekli yazanlardan başlamak gerekir. Biraz daha kısa ve öz tutsunlar. Sonra bir başka önemli sorun: İkinci sayfa, adeta daha önceden yapılmış sözlü bir anlaşmayla sanki parsellenmiş gibi. Bu sayfa, devamlı 10 15 kişinin malı olmuş görüntüsünde. Hep aynı insanlar. Ben yazar değilim. Ama o uzun yazılar, bazen gündemin çok gerisinde kalmış konular, bitmeyen aynı görüşler insanı sıkıyor. Bu yüzden okunmuyor da. Kuşkusuz o yazarlar değerlidir, ama ikinci sayfanın daha renklendirilmesi, yazarlarının çoğaltılması gerekir. Yazıların sizin, Oktay Akbal’ın, Mümtaz Soysal’ın yazıları gibi kısa ve öz olması gerekir. Anafikrin o yazılarda ayrıntı haline geldiği unutulmamalı. Bir de yazarlarınızdan bazılarının TSK karşıtları olduğu iddiaları yaygın. Bu bize yakışmaz. Size de. Biz Cumhuriyet’e sahip çıkarız. Ama siz de lütfen uyarı ve eleştirilerimizi doğru ve uygun bulursanız dikkate alın. Saygılar efendim. Banu UĞUROK Atatürk’ün 87 yıllık öngörüsü Türkiye Muharip Gaziler Derneği Adana Şube binasına Atatürk’ün doğumunun 125. yılı dolayısıyla Türk Bayrağı’yla birlikte asılan Atatürk’e ait sözler onun öngörülerinin doğruluğunu kanıtlıyor. Ayda bir değiştirilen sözlerden ikisi, meraklı sorular ve tepkiler nedeniyle artık değiştirilmezken dernek binasının doğu yanında Atatürk’ün Aralık 1920’de söylediği ‘‘Hükümetin yaptığı işler olumsuz olup da millet itiraz etmez ve düşürmezse bütün kusur ve kabahatlara katılmış demektir’’, batı tarafında ise 16 Ocak 1923 tarihinde söylediği ‘‘Düşmanlarımız çetindir. Memleketimizi bir müstemleke haline getirmeye çalışıyorlar. Bizim mücadelemiz bitmemiştir’’ sözleri yer alıyor. Dernek Başkanı Emekli Binbaşı Tamer Uman, ‘‘Atatürk’ün her söylediği sözün her devir için bir anlamı vardır’’ derken, ADD Şube Başkanı Ahmet Duman da ‘‘Atatürk’ün söylediği her söz, her dönemde, her zaman için geçerlidir. 100 yıl da, 200 yıl da geçse üzerinden onun sözleri geçerli olacaktır. Nitekim gördüğünüz gibi bugünler için söylenmiş, bugün ülkemizde yaşananları iyi vurgulayan çok önemli sözler’’ diye konuştu. AKP’nin yarattığı gerginlik ürkiye çok gergin günler yaşıyor. Bu gerginlik, AKP hükümeti yönetimi ele aldığından beri peşimizi bir türlü bırakmadı. Şunu da belirtmeliyiz ki, Türkiye’de dönen oyunların üzerine hiçbir basın organı, gazetemiz Cumhuriyet kadar eğilmemiştir. Bence artık sadece Cumhuriyet gazetesi değil, tüm Türkiye, bu sıkıntılı günlere dur diyebilmek için el ele vermelidir. Başımızdakiler, ülkemizi emperyalist güçlerin sömürgesi yapabilmek için büyük mücadele veriyorlar. Başbakan, hiç sıkılmadan bir terör örgütüne destek veren şahsı savunacak açıklamalar yapabiliyor. Kendisinin bu hareketleri başbakan kimliğine hiç yakışmamaktadır. Türkiye’nin büyük bir çoğunluğu; özellikle küçük esnaf, çiftçi, emekçi parasızlıktan sürünürken; çoğu işyeri gün boyunca hiç T Cumhuriyet’in Cumhuriyeti ayın Selçuk, siz sadece Cumhuriyet’i Cumhuriyet gibi yönetin. Ben orta gelirin altında bir gelire sahip birisi olarak gazetemi okumak için dört yıl önce sigarayı bıraktım. Okuma güçlüğüne düşersem bu sefer üç ayda bir ailecek gittiğimiz sinemaya altı ayda bir gideriz. Ama Cumhuriyet’i kimse bana bıraktıramaz. Bir lira veya iki lira olsa da inan ki fark etmez. Türkiye’nin değil dünyanın en pahalı gazetesini okumak bana gurur verir. Yeter ki siz özen gösterin, haydan gelen huya gitmesin. Dostça kalın. Yusuf EROĞLU S satış yapmadan kepenklerini indirirken, halkın seçtiği ve halkı temsil eden milletvekilleri kendi çıkarlarıyla ilgili isteklerde bulunuyorlar. Yaşadıkları lüks hayatla hâlâ yetinmiyorlar. Türkiye ekonomik açıdan adeta ikiye bölünmüş durumda. Yönetenler de dahil olmak üzere bir kesim aşırı beslenebilirken büyük bir çoğunluk açlık sınırında ve hatta bu sınırın altında yaşamaya çalışmaktadır. Ülkemizde çok ciddi oranda bir gelir dağılımı adaletsizliği söz konusudur. Unakıtan’ın kaçak villalarını, Başbakan’ın açıklamaya yanaşmadığı servetini unutamadık. Tüm bunlara rağmen, Başbakan, emekçi kesimi hiç sıkılmadan haksız yere azarlayabiliyor. İnsanlar yaşadıkları sorunları Başbakan’a anlatmaya kalktıklarında küçük düşürücü davranışlara maruz kalıyorlar. Başbakan, türban ve imam hatip mezunları söz konusu olduğunda her koşulda onların haklarını savunuyor, sıra üreticiye geldiğinde ise demokrasi kurallarını ihmal etmekten geri kalmıyor. Başbakan’ın bu ve benzeri hareketleri toplumda ikilik yaratıyor. Başbakan kendisini halk arasında dayanışma sağlayabilecek bir lider olarak tanıtarak; cumhurbaşkanlığına, Atatürk’ün makamına layık olduğunu düşünmektedir!.. Artık halk, gelecek seçimde kendine gelmeli ve doğru kararlar vererek ülkeyi bu karanlık günlerden kurtarmalıdır. Bilindiği üzere AKP hükümeti dört kişiden sadece birinin oyuna sahiptir. Yani azınlık denebilecek bir oy oranıyla tüm ülkeyi yönetmektedir. Tüm kamuoyu gerekeni yapmalı, ülkemizi güzel günlere çıkarmalıdır... Tuğçe KAYAAL Gerçeğin aynası 21. Ahkâm keserek dini istismar ediyorlar lkemizi yöneten devlet adamlarının son yıllarda kendilerini din konusunda sorumlu kabul ederek İslam üzerine ahkâm kesmeleri, İslamı tanımlama girişimleri ve vaaz vermeye yeltenmeleri moda oldu. Sanki ülkemizde dine, inananlara, ibadet edenlere baskı varmış gibi bir tutum içine girmeleri ise esef vericidir. Bir devlet adamı dinsel vecibelerini yerine getirebilir. Namaz kılar, oruç tutar, haca gider, zekâtını verir. Elbette buna kimsenin bir diyeceği olamaz ve olmamalıdır. Ama onların Müslümanlığın bir koruyucu meleği gibi ortaya çıkmaları dinin istismarından başka bir şey ‘Değişen bir şey yok!’ 927 yılında kaybettiğimiz şair ve yazar Süleyman Nazif, günümüzden yaklaşık bir asır önce Hz. İsa’ya, ümmetini hicveden bir mektupla seslenmiş.. Kendilerini uygarlığın beşiği olarak gören, emperyalist emellerine, ulusal hak ve çıkarlarını koruyarak engel olan herkesi barbarlıkla suçlayan Batı dünyasının, aradan geçen bu kadar zamanda dünyaya yaşattıkları savaşların, katliamların ve soykırımların yanı sıra, halen Irak ve Afganistan’da demokrasi, insan hakları ve özgürlükler (!) adına katlandıkları fedakârlıklar (!), Filistin’de ve Lübnan’da katliam yapan İsrail’in kendini savunma 1 Bir masal B Bana bir masal anlat Başbakanım içinde Kıbrısım olsun. Bana bir masal anlat içinde tüm ulusum, ulusumun toprakları ve Akdeniz’le Ege olsun.. yanlış politikalarla yabancının değil, benim aydınlık, barış yanlısı ulusumun olsun. Her türlü yanlıştan uzak, din ve dini politikaları devletten ayrı tutan çağdaş, tam anlamıyla Batı’yla bütünleşen, aynı zamanda içerdeki sorunları avcunun içi gibi bilen ve ona karşı bir duruş, bir hükmediş, bir çözüm tarzı olan Başbakanım olsun. Sıkmabaş politikasıyla, ucuz kelime oyunlarıyla bir yerlere gelinemeyeceğini, ülkeyi de ileri götüremeyeceğini bilsin. Volkan GÖLCE CUMHURİYET 06 K KOŞULLAR Ü değildir. İslam üzerine ahkâm kesmelerini anlamaya da olanak yoktur. Devlet adamlarımız İslamın ne olduğunu halka anlatmak yerine, ülke sorunlarıyla uğraşmalıdırlar. Osmanlı döneminde bile padişahların hacca gitmesine, en yetkili din adamı olan şeyhülislamlar tarafından bizzat karşı çıkılmış ‘‘Padişahlara hac etmek lazım değildir. Onların yerlerinde oturup adaleti yerine getirmeleri evladır’’ fetvası verilmiştir. Artık din oyunu aktörleri Türkiye’de sahneyi terk etmelidirler. En doğru olan şey insanları inançlarıyla baş başa bırakmaktır. Zeki ARIKAN hakkına gösterdikleri anlayış (!) göz önüne alındığında o günden bugüne değişen fazla bir şey olmadığı, sadece teknolojik gelişime bağlı olarak öldürme araçlarında büyük bir ilerleme kaydettikleri görülmektedir. Sonuç olarak 20. yüzyılın ‘‘Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarı’’ 21. yüzyılda da dünyayı sömürmek iştahından bir şey kaybetmediğini, küreselleşme yalanı altında ve bu defa porselen dişlerini göstererek acımasızca ve hayâsızca sergilemeye devam etmektedir. Süleyman Nazif’in yaklaşık 100 yıl önce kaleme aldığı mektup, ne yazık ki güncelliğini korumaktadır. Reşit ÇAĞIN 07.2006 tarihli Cumhuriyet gazetesinin üçüncü sayfasında Mehmetçik Dershanesi isimli küçük bir haber çıktı. Haber küçük ama aslında manşette yazılması gereken, Atatürk’ün 70 yıl önce söylediği ‘‘Türk milleti zekidir!..’’ sözünün doğru olduğunu ispatlayan çok önemli bir haber. Sınavlarda en başarısız iller arasında yer alan Ağrı’da 1. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nın açtığı Mehmetçik Dershanesi’nin ortaya çıkardığı haber, Türkiye gerçeğinin aynasıdır. Dershane yetkililerinin beyanı şöyle: ‘‘Ortaöğretim Kurumları Sınavı’na hazırlanan 51 öğrenci ile ÖSS’ye hazırlanan 40 öğrencinin tamamı istedikleri okulları kazanmayı başardılar. Öğrencilerimizin sınavlarda almış oldukları puanlar, Ağrı ili ortalamasının iki katı’’ diyorlar. Bazı bencil beyinler ve şartlanmış kafalar bu yaratıcı gücün önünü kesmeseler ülkemiz yeryüzü cenneti olur. Beyler lütfen, insanlık adına, vatan uğruna gençlerimizi uyutmayın. Biraz insanlık varsa, gençlerin başarısı için yardımcı olun!.. H. Esat YAVUZTÜRK Cumhuriyet, sayfalarını CUMOK’lara açtı. ‘‘Söz Okurun’’ sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer veriyoruz. CUMOK’lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülke yayın yaşamına yepyeni katkılarda bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin yerel ve genel sorunlarını yansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine inanıyoruz. ADD ve ÇYDD’nin var oluşlarını hızlandıracak iletişim ağının ‘‘Söz Okurun’’ sayfasında gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz. posta?cumhuriyet.com.tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear