26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2006 PAZARTESİ 4 HABERLER Alparslan Arslan’ın babası İdris Arslan gazetemizi hedef gösterdi, TTB Başkanı Özok savcıları göreve çağırdı 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Cumhuriyet’e kin kustu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danış tiğini belirten Arslan, buna karşın ‘‘Ama betay ve gazetemize yönelik saldırıların faili nim oğlum genç. Ben bir eğitimci olarak oğAlparslan Arslan’ın babası emekli ilköğretim luma bazı milli ve manevi duygular vermeye çalıştım. Bayrağa saldırı yamüfettişi İdris Arslan, Cumpıldığında gösterilmesi gerehuriyet’i hedef gösterdi. İdken tepkinin, bu millete ait deris Arslan gazetemizde yağerlere saldırıldığında da gösyımlanan karikatürün oğluterilmesi gerekir. Tabii ki hunun psikolojisini bozduğukuk çerçevesinde’’ diye konu, eylemleri bu nedenle gernuştu. çekleştirdiğini savunarak ‘‘Tahrik olursa taciz de olur’’ Cumhuriyet’i hedef dedi. Türkiye Barolar Birligösterdi ği (TBB) Başkanı Özdemir Arslan oğlunun çok başaÖzok, Arslan’ın açıklamalarılı bir insan olduğunu da rına karşı cumhuriyet savcıileri sürerken gazetemizde larının görevlerini yapacakyer alan karikatürlerin Allarını söyledi. parslan Arslan’ı kötü etkileAlparslan Arslan’ın baba? Eski ilköğretim diğini savundu. İdris Arslan sı İdris Arslan, Milliyet gamüfettişi İdris Arslan, ‘‘Domuza başörtüsü giydirzetesine yaptığı açıklamamek ne demek? Sizi anlayaoğlunun bombalı da, türbanın da İstiklal Marşı ve bayrak gibi ‘‘milletin desaldırılarına ve cinayetine mıyorum. Aramızdaki fark bakış açılarımız. Kendi değeri’’ olduğunu savundu. İdgerekçe olarak yabancılaşma. Ben ris Arslan, oğlunun saldırıCumhuriyet’te yayımlanan ğerlerine millete ters gelecek şeyler ları gerçekleştirmesine, karikatürü gösterdi. yapmam. Oğlum da böyleCumhuriyet gazetesinde yadir’’ dedi. yımlanan karikatürün neden olduğunu iddia etti. Alpars‘Savcılar gerekeni lan Arslan’ın milletin değeryapacaktır’ lerine saygısızlık edildiği TBB Başkanı Özdemir için eylemleri gerçekleştirÖzok, bir baba ve annenin diğini ileri süren İdris Arsfarklı düşünmesinin normal lan, şunları söyledi: olabileceğini belirtirken şun‘‘Milletin değerlerine sayları söyledi: gılı olun. Domuza başörtüsü ‘‘Ama burada şiddeti kıgiydirmeyin demek istiyonayan, bireysel şiddeti eleştirum. İlk günler olayın neren, toplumun huzuru, barıdenlerini bilmiyordum. Medşı ve geleceği için mesajlar yaya, değerlere dikkat etmezverilmesini beklerdik. An? TTB Başkanı Özdemir seniz, gençlerin hayatına mal cak söylenen hiçbir gerekçe, olur demek istedim. SaldırıÖzok, Arslan’ın şiddeti hele hele bir avukatın, başları tasvip etmiyorum. Tahsavunan sözlerine tepki ka birini yok etmesini haklı rik olursa taciz de olur. Keşgöstererek, savcıların çıkaramaz. Bizim ilkemiz ke tahrik olmasaydı, bunlagerekeni yapacağına yurtta barış dünyada barışrı yapmasaydı, yüreğim parinandığını belirtti. tır. Şiddetle kınıyoruz.’’ çalanıyor. Parçaları bir araKimsenin bir diğerini yok ya getirdiğimde, domuza baetmesiyle düzenin sağlanaşörtüsü giydirilmesinden dolayı çok rahatsız olmuş, psikolojisi bozulmuş, mayacağını belirten Özok, şiddet ve dayateylemi tetiklemiş. Ben hukukçulardan kari manın da kimin lehine gelişeceğinin hiçbir katür nedeniyle dava açmasını bekliyordum, zaman önceden belirlenemeyeceğini vurguama olmadı. Boşluk doğduğu için sonuç bu du ladı. Özok, Arslan’ın açıklamalarıyla ilgili ‘‘Mutlaka cumhuriyet savcıları görevini yaparuma geldi, bakın.’’ Her şeyin hukuk yoluyla çözülmesi gerek caktır’’ diye konuştu. Dünyanın En İyi Matematikçisi... Ali Nesin’i yıllar öncesinde tanıştıran babası Aziz Nesin, ‘‘Ali, demişti. Amerika’dan yeni döndü.’’ Sesindeki sevgi dolu titreşim, duygularını açıklıyordu. Ali Nesin Amerika’da matematikle uğraşıyordu. Sonra ülkesine döndü. Şimdi üniversitede matematik profesörü olarak görev yapıyor ama asıl büyük işi, topluma matematiği sevdirmek ve Nesin Vakfı’nı yaşatmak. Kendisini bilime ve toplum hizmetine adamış, açık sözlü bir düşünür Ali Nesin. ‘‘Matematik Dünyası’’ adında bir dergi çıkartıyor ve derginin satışı umulduğundan çok yüksek. İşte bu derginin 2005 Kış sayısında Ali Nesin’in bir başyazısı var. Çok öğretici olan bu yazıyı aktarıyorum. Üniversite giriş sınavlarında alınan çok düşük matematik puanlarının topluma öğretmesi gereken her şeyi bu yazı çok güzel açıklıyor. Söz Ali Nesin’in: ‘‘Matematik Dünyası sayesinde gençleri ve sorunlarını oldukça yakından tanıma şansına sahip oluyorum. Yurdun dört bir yanından sürekli mesajlar geliyor. Çok şey çok çabuk değişiyor belki ama gelen mesajlardan gençlerin en başat sorunlarının hiç değişmediği anlaşılıyor. Toplumda yerini bulma ve söz sahibi olma, kendini tanıma ve yeteneklerini keşfedip geliştirme, hayatın anlamı, kişiliğini kanıtlama... Güvensizlik, bilinmezlik ve gelecek kaygısı, yani ‘ben neyim, kimim ve neyi nasıl yapacağım’ derdi. Bir yandan bağımsızlığını kazanma isteği, diğer yanda yalnızlık korkusu... Eğer kültür düzeyinden, toplumsal sınıftan ve yaşanan coğrafyadan bağımsız olarak her kuşak yaşamının aynı döneminde aynı sorunlarla becelleşiyorsa burada bir doğa yasası ve bir bilim dalı olmalı. Bu bilimin adı da, olsa olsa Hayat Bilimi olabilir. Hayat bilgisi diye bir ders de vardır nitekim... Ne iddialı bir addır bu! Hayat bilgisi! Daha ötesi yok ve olamaz... Hayata, yani her şeye dair bir ders. Oysa dersin içeriğinin hayatla ilgisi pek yoktur ve bana soracak olursanız bundan daha sıkıcı ve gereksiz bir ders olamaz. Gençlerin sorunları, adı bu olan bir derste de tartışılmazsa hiçbir yerde tartışılmaz. Nitekim tartışılmıyor da. Posta kutuma gelen mesajlardan bir örnek: ‘Dünyanın en iyi matematikçisi olmak istiyorum. Ne yapmalıyım?’. (md@math.bilgi.edu.tr) İçinde gıdım cevher kırıntısı olan her gencin açıkça itiraf etmese de benzer hayalleri vardır. Benzer hayalleri olmayanlardan da toplum köle olarak faydalanır. Bu tür hayalleri olanların pek azı dünyanın en iyi bilmem necisi olmak için gerekeni yapar, gerisi tembeller ordusunda saflarını alır. Gerekeni yapanlar ise bir zaman sonra hayatın gerçeğini öğrenirler, daha doğrusu (ucuz edebiyat diliyle, ama buraya cuk oturuyor) hayatın acı gerçeği suratlarına bir tokat gibi çarpar: ‘Dünyanın en iyisi’ diye bir mertebe olmadığı gibi, dünyanın en iyilerinden biri bile olamadıklarını ve hiçbir zaman da olamayacaklarını anlarlar. Bir iki yıl bunalıma girdikten sonra kös kös bu gerçekle yaşamayı öğrenirler. Sorulan soru yanlış. Daha da önemlisi, sorunun kendisi, hedeflediği amaç önünde bir engeldir: Kendini başkalarıyla kıyaslamaktan daha çap düşürücü ve insanı küçültücü bir şey herhalde yoktur. Kendini başkalarıyla kıyaslayan vasat olmaktan kurtulamaz. Doğru soru şudur: Dünyanın en iyi ‘ben’i olmak için ne yapmalıyım? Bugün dünden daha iyi miyim? Kendimi aştım mı? Başka bir yere geldim mi? Daha mı fazla şey biliyorum ve anlıyorum? Vs. Aşılması gereken çıta başkaları değil, kendimiz olmalıyız. Dürüst ve yaratıcı kişilerin tek rakibi ve önlerindeki tek engel kendileridir. Hayat Bilgisi’nden çakan, matematikten geçemez!’’ email:erdalatak@gmail.com erdalatak@superonline.com www.erdalatabek.com DİSK’in kurucularından ve genel başkanlarından, TİP’in kurucularından, milletvekili ve işçi sınıfı önderi Kemal Nebioğlu, hayatı boyunca emek ve özgürlük mücadelesinin en ön saflarında yer aldı. Emekçi önderi Nebioğlu bugün uğurlanıyor İstanbul Haber Servisi Türkiye Devrim nucusu ve sendikal yaşamın saygın bir temci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) silcisi olarak her zaman anılacağını’’ belirtkurucularından ve genel başkanlarından, es ti. Nebioğlu’nun ‘‘Çok zor koşullarda emek ki TİP kurucularından, milletvekili, işçi sı dünyasının bağımsızlık, demokrasi, özgürlük mücadelesine omuz vernıfı önderi Kemal Nebioğlu diğini’’ anımsatan Baykal, bugün İstanbul’da son yolcu? Nebioğlu için ilk tören başsağlığı mesajında luğuna uğurlanacak. DİSK’in Şişli’deki genel ‘‘DİSK’in kuruluş çalışmaNebioğlu için ilk tören kurucusu olduğu DİSK’in Şiş merkezinde düzenlenecek. larına özveri ve kararlılıkla li’deki Genel Merkezi’nde Nebioğlu, daha sonra Şişli katılan, arkadaşlarıyla birCamii’nde ikindi vakti likte temeline ilk harcı koyan saat 15.30’da düzenlenecek. Nebioğlu, daha sonra Şişli kılınacak cenaze namazının Kemal Nebioğlu, örnek müCamii’nde ikindi vakti kılı ardından toprağa verilecek. cadelesi, kararlılığı ve özverisiyle her zaman anılacaktır’’ nacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa dedi. Emek dünyasının üzüntüsünü paylaşverilecek. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, tığını ifade eden Baykal, Nebioğlu ailesi ve yayımladığı mesajda Kemal Nebioğlu’nun, DİSK yönetimini telefonla arayarak partisi ‘‘örgütlenme özgürlüğünün kararlı bir savu ve kendi adına acısını dile getirdi. VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Eski Devlet, Milli Savunma ve Adalet Bakanımız 20 ve 21. Dönem Trabzon Milletvekili Tarım Alanındaki Sancılar... Tarımdan gelen şikâyetler artık miting alanlarına, çatışmalara kadar uzandı. Bugüne kadar sesi pek çıkmayan üreticiler seslerini yükseltmeye başladılar. Tarım gibi her alanda başka sorunları olan bir konuyu bir yazı içinde anlatabilmek mümkün değil. Bu nedenle bu konudaki bazı satır başlarına dikkat çekmek istiyoruz. Bir çiftçi arkadaşımla yaşadıkları sorunları konuştuk. O bana bu alandaki temel sıkıntıları anlattı: Tarımdaki en temel sorunlardan birisi altyapının yetersiz oluşu. Yol ve sulama şebekeleri, depolama tesisleri, enerji iletim hatları ciddi dönüşümün arifesinde olan tarım alanlarında ihtiyaca cevap vermiyor. İkinci sorun toprak mülkiyetindeki aşırı parçalanma. Veraset sistemiyle arazilerin aileler arasında parçalanarak tarımsal ekonomi açısından aşırı küçülmesi, ekonomik olmayan boyutlara inmesi. Örneğin arazisi bölünerek 10 dönüme düşmüş olan çiftçi, zaten olumsuz doğal olaylardan aşırı etkilenen arazisini tek ürünle ayakta tutmaya çalışıyor. Dolu, aşırı sıcaklık, don gibi olaylar onun imkânlarını iyice daraltıyor. O sene hiçbir gelir elde edemiyor. Tarımda sigorta sistemi de henüz uygulanmadığı için bitme noktasına geliyor. Devletin tarımı destekleme politikası ise yetersiz kalıyor. Devlet, bir yıl içinde varlığının yüzde 40’ı ve üstünü yitiren çiftçiye afet yardımı yapıyor. Bu yardım daha çok borç ve zirai kredi ertelemesi şeklinde oluyor. Ancak çiftçi bütün gelirini kaybettiği için faizcilerden para almak zorunda kalıyor. Ziraat Bankası’na borcunu yatıramayınca kısırdöngünün esiri haline geliyor. Küçük toprak sahibi olmak ve kooperatif benzeri örgütsel yapının da yaygınlaşmaması çiftçiyi çaresiz hale getiriyor. ??? Türkiye, tarım alanında doğal ve coğrafi avantajlara sahip. Bu nedenle rekabet edebilme şansı yüksek. Ancak, ülkemizde ürünlerin girdi maliyetleri, rakiplerimizle karşılaştırıldığında çok yüksek. Dünyanın en pahalı mazotunu biz kullanıyoruz. Tarımda kullanılan enerjinin bedeli yüksek. Tohum, gübre ve zirai ilaç gibi ithalata bağımlı girdiler diğer ülkelerle karşılaştırıldığında olağanüstü fazla. Bu alanda bazı devlet destekleri yapılıyor. Bu destekler ne yazık ki rekabet şansını yükseltecek oranda değil. Mazotun litresi çiftçiye KDV’siyle birlikte ortalama 245 kuruşa geliyor. Devlet, dekar başına 812 litreye 30 kuruş civarında bir destek veriyor. Halbuki çiftçi arazide dekar başına 12 litrenin çok üstünde mazot kullanıyor. Zaten bu destek de dünya fiyatlarıyla karşılaştırıldığında anlamsız görünüyor. Batı ülkelerinin çoğunda mazotun litresi çiftçiye 70 kuruşla 120 kuruş arasında bir maliyet getiriyor. Aynı sorunlar elektrik ve sulama gibi alanlarda da ortaya çıkıyor. Örneğin tohum alanında, uluslararası tekellere bağımlılık yüksek fiyat ödemeye yol açıyor. Mısır tohumu ABD’de torbası 4560 dolara satılırken aynı tohumun Türkiye’deki fiyatı 180200 YTL’ye yani yaklaşık 120 dolara mal oluyor. Gübrede de benzer bir fiyat farkı ortaya çıkıyor. Çiftçilerin şikâyetçi olduğu konulardan birisi de KDV uygulaması. Köylü bütün girdilere KDV ödüyor. Üstelik bu oran yüzde 18. Satarken tarım ürünlerinin birçoğunda KDV yok. Ya da pamukta olduğu gibi yüzde bir civarında. Bu da maliyetleri arttırıyor. ??? Çiftçi arkadaşıma Avrupa Birliği sürecinin üzerlerindeki etkisini sordum. Asıl sorun AB’den çok DTÖ’den (Dünya Ticaret Örgütü) kaynaklanıyor. Türkiye, DTÖ anlaşmalarına uymayı taahhüt etmiş durumda. Tarım ürünlerinde geçmişte ithalattan alınan fonlar süreç içinde ya çok azaltılıyor ya da sıfırlanıyor. Pirinç, pamuk gibi birçok üründe ithalattan fonun kaldırılması rekabet şansımızı zorluyor. Çünkü bizde girdi maliyetleri çok yüksek. Bu alanlarda örneğin girdi maliyetleri oldukça düşük olan Çin, Pakistan, Hindistan gibi ülkelerle rekabet edemez hale geliyoruz. AB üyesi ülkelerle de benzer ürünlerin üretiminde benzer sıkıntılar yaşanıyor. Sonuç olarak tarım bir değişimin ve dönüşümün eşiğinde. Ancak, Türkiye çiftçisi, altyapısıyla, bu alanda sağlanan devlet desteğinin giderek yok olmasıyla ciddi bir kriz yaşıyor. ABD, Fransa, birçok AB ülkesi de benzer krizlerle yüz yüze. Ancak onlar devlet desteğiyle, ürün bazında verilen primlerle çiftçinin ekonomik düzeyini dengede tutmaya çalışıyor. Bizim devlet bunları yapacak ekonomik güce sahip olmayınca krizin boyutları büyüyor... Son söz: Geçmişte sanayiye, turizme önemli destekler verildi ve bir yapılanma gerçekleştirildi. Tarımda da benzer uzun vadeli bir politikaya ihtiyaç bulunuyor. Günübirlik hesaplar yerine, yatırımı, planı, projesi olan ve tarımı ayağa kaldıracak ciddi ve köklü dönüşümü sağlayacak siyasetler gerekiyor. Bunlar olmadan daha çok başımız ağrır... Sayın Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’ün babası Değerli insan Bafra Ticaret Odası Eski Başkanı ZONGULDAKLILAR TEPKİLİ Hükümet Lukoil’e Samsun’u önerdi ALİ AYAROĞLU SÜLEYMAN TÜRK’ü kaybetmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilerim. ZEKİ SEZER DEMOKRATİK SOL PARTİ GENEL BAŞKANI ZONGULDAK AKP hükümetinin Zonguldak’ın Filyos Vadisi’ne rafineri kurmak üzere lisans başvurusunda bulunan Rus petrol devi Lukoil’e tesis için Samsun’u önerdiği belirlendi. 4 milyar dolarlık yatırımın başka bir kente yapılması önerisi Zonguldaklıların tepkisini çekti. Özellikle iç piyasaya yönelik petrol ürünleri üretmek isteyen Lukoil yetkililerinin birkaç gündür Ankara’da hükümet yetkilileriyle görüştüğü belirtildi. Bu görüşmeler sırasında AKP’li yetkililerin firmaya rafineriyi Zonguldak yerine Samsun’a kurmalarını önerdikleri öğrenildi. CHP Zonguldak Milletvekili Harun Akın, Lukoil’in başka bir kente yatırım yapması halinde AKP’nin Zonguldak’taki tüm teşkilatlarını şehir dışına çıkarması gerektiğini ifade ederek ‘‘AKP iktidara geldiğinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda çalışan işçi sayısı 20 binden 10 binin altına düştü. Zonguldak bu hükümet döneminde en ağır darbeleri yedi. Maden ocaklarına 10 bin işçi alacaklarını açıkladılar ancak 500 işçi aldılar. Şimdi de Lukoil firmasının yapacağı yatırımı bir başka yere yönlendiriyorlar’’ dedi. Zonguldak Valisi Yavuz Erkmen de yatırıma tüm yöre insanlarının sahip çıkmasını istedi. Erkmen, ‘‘Söz konusu firma yöneticileriyle yaptığımız görüşmelerde yatırımların Zonguldak’ a yapılması netlik kazanmıştı. Ben hâlâ umutluyum ve bundan sonra da herhangi bir olumsuzluk yaşanacağına inanmıyorum’’ diye konuştu. Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Demir ise şunları söyledi: ‘‘Lukoil’in yatırımlarını Samsun’a kaydıracağı yönündeki haberlere ihtimal vermiyoruz. Lukoil’in Zonguldak’a yatırım yapması için gerekeni yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.’’ CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear