13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 TEMMUZ 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Trajedi Serkan Deniz: ‘‘Hükümetin yürütmeye çalıştığı dış politikada halimiz üç yıldır komediydi sonra trajikomik hale geldi, şimdilerde ise adeta bir trajedi oldu.’’ Ya ğ m u r E k i m Kredi kartı sahteciliğinde lidermişiz... ‘‘Hortumculukta da şampiyonuz!’’ 1970’Lİ yıllardan beri sosyal demokrat siyasetin içinde yer almış; devlet memurluğundan emekli olmuş Nazmi Tomak’ın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a maruzatıdır: ‘‘Bu partiyi kuran yüce Atatürk’ün gençliğe hitabesinin son bölümündeki belirttiği gibi bu ülkenin tüm kaleleri zapt edildi. Tüm tersaneleri limanları haraç mezat satıldı ve satılmaya devam ediyor. Bu olaylara bugüne kadar tepki göstererek bir miting düzenlemediğinizi üzülerek gözlemliyorum. Sokaktaki insanları balkondan seyrederek yönetemezsiniz. Bu ülkenin çok değerli siyasetçileri ve bilim adamları mevcut. Fakat siz bunlardan faydalanmıyorsunuz. Sizin gibi düşünmeyenleri dışlamayı alışkanlık haline getirmiş durumdasınız. Ne emeklinin yanında ne çalışanın yanında ne çiftçinin yanında ne de küçük ve büyük esnafın BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Erol Çevikce’den Mektup Var... Kilis’te Picasso tablosu bulunmuş. O zaten ‘‘Pis Haso’’ydu! Kurtarma Hamza Saykan: ‘‘Cumhuriyet Halk Partisi, turizmi nasıl kurtarırız çalışması yapıyormuş. Türkiye’yi AKP’den kurtardığı gibi bir çalışmaysa, yandı gülüm keten helva!’’ yanındasınız. Bunların yanında olmayan bir muhalefet partisisiniz, seçimlerde kimden oy isteyeceğinizi doğrusu merak ediyorum. Bunu sizlerin de merak etmesi lazım. Geçmişten bugüne sizleri ve bizleri buralara taşıyanlar ‘ne Amerika ne Avrupa emperyalizmi, yaşasın tam bağımsız Türkiye’ diyenler ya kurşunlandılar ya da darağaçlarında sallandırıldılar. Sizler ise ne ABD’den ne de AB’den vazgeçiyorsunuz. Salı günleri CHP’nin grup toplantısında her şey konuşuluyor. Fakat hiçbir icraat yok. Tüm solcular ortak platformda buluşmalıdır. Bu çatı altına gelecek olanların tüm hayal ve emellerini bir yana bırakması gerekir. Ülke Maruzat bütünlüğü elden gitmek üzeredir. Yurdun tüm kalelerinin yeniden kurtarılması için herkesin elinden gelen her şeyi yurtseverlik adına yapması gerekir... yoksa yarın çok geç olacak. Böyle bir ana muhalefet partisinin bir örneği dünyada yoktur. Ne kadar acı bir durum ki ana muhalefet partisinin meydanları inim inim inletmesi gerekirken kısır açıklamalarla partili partisiz herkes avutulmaktadır. Küçük olsun benim olsun anlayışı bir an önce terk edilmeli; bir araya gelen herkes meydanları doldurmalıdır. Çünkü ülke elden gidiyor. Biliyorum ki Deniz Baykal bana cevap vermeyecek. Nasıl değerlendirirse değerlendirsin kendi bileceği iş. Ama sürdürülen bu tavırla, ülkenin yok olmasına çalışanların ekmeğine yağ sürülmektedir.’’ Değişmeyen tek şey değişimdir... Ekonomik sorunlar hızla büyürken, terör yeniden tırmanırken ve çevremizdeki yangın yayılırken ben yine aynı konuya devam edeceğim. Çünkü bugünkü iktidarın bunlarla baş edemeyeceği endişesini taşıyanların AKP’ye karşı sandıkta başarılı olacak bir seçeneği halkın önüne koyması gerekir. Artık yeni bir parti arayışının olası ve çözüm olmadığını görüyorum. O nedenle olması gerekeni zorlamanın, bana da düşen yükümlülüğünü taşıyorum. Sokrates demiş ki: ‘‘Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan, önce kendinden başlamalı.’’ Bilgin bu sözü devrimci önderlerin, Marx’ın, Lenin’in, Mao’nun, Einstein’ın, Che Guevara’nın ve Mandela’ların henüz genleri bile yokken söylemiş. İnsanlık bugünkü bilgi çağına bu söze inanan önderlerin kendilerinden başlayarak bulundukları çevreyi değiştirmek için verdikleri savaşım sayesinde ulaşmıştır. Toplumların ilerlemesi ve yenileşmesi ‘‘değişimin gücüne’’ bağlıdır. O gücün kaynağında önce kendisini değiştirebilen ve aydınlanmaya inananlar vardır. Ekonomik kalkınmaya bağlı olarak toplumlarda çoğulculuk ve katılımcılık geliştikçe, değişimin hızının artarak sürdüğü tartışılmaz bir gerçektir. Avrupa’da başlayan sanayileşme ile birlikte, düzenin var olan ilişkiler ve işbölümü biçimi ile değişmeden sürmesini isteyenler, muhafazakârlar tutucular olmuştur. Sonraları o çevrelerin sahiplendiği siyasal örgütlenmelere de ‘‘muhafazakâr partiler’’ denmiştir. Çünkü yaratılan zenginliği, ekonomik anlamda güçlü olan bu etkin soylular, ellerinde tutmak ve diledikleri gibi tüketmeyi sürdürmekten yana idiler. Bir süre sonra ilk ‘‘değişim istemleri’’ önce sanayileşmenin beşiği olan İngiltere’de görüldü. Farklı tezlere dayansa da, bütün Avrupa’ya yayılan değişimi amaçlayanlara da genellikle ‘‘solcular’’ denildi. Bunların siyasal örgütlenmeleri de sosyal demokrat, sosyalist, komünist ve işçi partileri olarak günümüze kadar geldi. Sanayileşme evresinde geri kalan, gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde ise değişimin amacı önce ulusal egemenlik ve çağdaş uygarlık olmuştur. Avrupa’daki değişimin etkisi altında kalarak bu devrimci atılımı başarabilen ilk Müslüman ülke Türkiye Cumhuriyeti ve önderi Atatürk olmuştur. Mustafa Kemal bu değişimin gücünü önce kendisini değiştirebilen ve çağdaş değerlere inanan bir devrimci olmasından almıştır. O nedenle kurduğu CHP’nin tüzüğünün umdeleri altı okun içinde önde geleni devrimciliktir. Yine o nedenle ülkeyi gençliğe emanet ettiği söylevinde, ‘‘gençliğin toplumun değişiminin gücü olması’’ özlemini vurgulamıştır. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte başlayan ekonomik durgunluk, savaş dışında kalmayı başaran İsmet İnönü’yü dolayısıyla CHP’yi, başta ekonomide olmak üzere, zorunlu olarak izlediği içe dönük ve korumacı politikalar yüzünden, halkın gözünde tutucu ve değişime ayak uyduramayan bir konuma sokmuştur. Bunun sonucu değişimin bayraktarlığını yapan Demokrat Parti, 1950 seçimlerinde halkın oyunu almayı başarmıştır. Yıllar sonra genel başkan değiştiren CHP yenilikçi ve düzeni değiştirme sözü ile girdiği ilk seçim olan 1973’te yeniden iktidara geldi. Ecevit, 1977 seçimlerinde de ‘‘değişimin gücünün’’ kendini yenileyen CHP’de olduğuna inandırdığı halktan yüzde 42 gibi yüksek bir oy almayı başardı. Ayrıca bu sonuç, bugün bile bazı aydınların, halkın devrimlere karşı genellikle tutucu davrandığına dair yargısının, geçerli bir sav olmadığının işaretidir. Ancak, 12 Eylül 1980’de demokrasi askıya alınıp partiler kapatılınca, başta CHP ve Adalet Partisi olmak üzere, cumhuriyetle özdeş olan partiler ve onların kadroları zamanla, değişimin gücü olabilme özelliğini yitirdiler. O nedenle, onların yerini alan bugünkü CHP ve DYP artık genç kuşağın indinde geçmişte var olan ilerici ve değişimci niteliklerini taşımıyorlar. SESSİZ SEDASIZ (!) AKP, yoksulluğu gururla ilan etti BALIKESİR’ DE AKP’li belediye ve parti örgütü, Balıkesir Fırıncılar Odası’yla birlikte ‘‘askıda ekmek’’ uygulaması başlatmış. Ayşe Meral diyor ki: ‘‘AKP’liler, proje diye sundukları bu kampanyalarını gururla ilan edip, gazetelere boy boy poz veriyorlar. Nedir bu ‘askıda ekmek’ denen şey? Fırından ekmek alanların, birkaç ekmek parası fazla bırakması, bıraktığı ekmek parası kadar ekmeğin bir kâğıda yazılıp askıya asılması ve ekmek alamayacak kadar yoksullaşan Balıkesir halkının, Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com İltihap Akif Kökçe: ‘‘Telefon dinleyen memurlar ‘ortakulak iltihabı’ndan sonra tıp literatürüne, ‘telekulak iltihabı’ ile geçecek’’ Düvel Işık İşgüden: “Mehmet Barlas’a göre sınır ötesi harekâtta Irak’ı, Kürt oluşumunu, ABD’yi ve AB’yi karşımıza alırmışız. Yedi düvele varmaya üç daha istiyor!” askıdaki bu kağıtlardan alıp, fırıncıya vererek evine ekmek götürebilmesi. Aslında, bu ‘askıda ekmek’ denen şey, ülkemizin en verimli topraklarının bulunduğu ve Türkiye’yi doyuracak kapasiteye sahip Balıkesir’in, SEKA’sı Başbakanın dünürüne satılıp işsiz, aşsız bırakılan Balıkesirlilerin, ekmek alamayacak kadar yoksullaştığını gösteriyor. AKP’lilerin övünerek ilan ettiği uygulama aslında yoksulluğun kendileri tarafından tescillenmesinden başka bir şey değildir.’’ Bu ülkede her yol yolsuzluğa çıkar arkadaş! Lozan’ın 83. Yılında MERİÇ VELİDEDEOĞLU Bundan üçbeş yıl öncesine değin Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Dubai, Yemen’in; bunların yanında fiilen Osmanlı Devleti’nden ayrılmış olan Mısır, Kıbrıs ve Oniki Ada’nın neredeyse Lozan Antlaşması ile elimizden çıktığı ileri sürülüp bu antlaşmanın bir ‘‘hezimet’’ olarak kamuoyunun belleğinde yer almasına çalışılırdı. Yine de Lozan’ı eleştirenlerden bir bölümü görüşlerinin sonunda antlaşmayı bir başarı olarak değerlendirmeden kendilerini alamazlardı. Ama artık günümüzde bu eleştirel sistemi aşan görüşler ortalarda dolaşmaktadır; bunlara göre Lozan Antlaşması tümüyle yürürlükten kalkmalı, yerine Sevr Antlaşması geçmelidir. Bu görüş sahiplerine göre Lozan bir zorlamadır, Sevr ise çok daha gerçekçidir. İnternet ortamında bunların sitelerinde ‘‘Sevr’imi Geri İsterim!’’ çığlıklarından geçilmemektedir. İnternet izleyicisinin büyük çoğunluğunu oluşturan gençler, Sevr’in tam anlamına ulaşmadan, Lozan ile sağlananları öğrenmeden bu sitelerin saptırmalarına, kafa karıştırmalarına hedef olmaktadırlar. Öte yandan Sevr ile Anadolu topraklarında oluşturulan iki yeni devlet Ermenistan ve Kürdistan’dan Lozan Antlaşması’nda söz edilmemesi, evrensel insan haklarını, demokrasiyi, Prof. Dr. Mehmet Yalçın’ın dediğine göre, bir silah gibi kullanan kimi aydınlarımızca, demokratlarımızca, liberallerimizce pek bir üzüntüyle karşılanıyor! Bir yanda da Avrupa Birliği Lozan’ın masaya yatırılmasını istiyor; büyük ölçüde kafalarına taktıkları konu Lozan’da saptanan azınlık belirlemesi; şimdi yeni bir Müslüman azınlık statüsü yaratma sevdasındalar. Batı bu girişimi 83 yıl önce de Lozan görüşmeleri sırasında bütün ağırlığı ile yapmıştı; Hıristiyan azınlıklar yanında Kürtler’in de Müslüman azınlık olarak yer almasını istiyorlardı. Oysa milli Mücadele’de, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’ün yanında yer alan Kürtler, Anadolu’da Türkler’le ve ötekilerle birlikte yaşama isteğindeydiler. Batı’nın Lozan’da kendilerini ‘‘azınlık’’ olarak kabul ettirmek için uğraştıklarında, Türkiye’ye baskı yaptıklarında, Kürt aşiret başkanları, Meclis’teki temsilcileri Avrupa’nın bu kurnazlığını şiddetle yadsımışlardı. Kurtuluş Savaşı sürecinde Atatürk’ün Diyab Ağa ile üstü açık bir otomobilde yan yana çekilmiş ünlü resmi bu bağlılığın tarihsel bir görüntüsüdür. Bugün gelinen durum ise, 83 yıl önce boş eyer gibi görünen emperyalizmin bu süreçte uyumayıp yaptığı kışkırtıcılığın hangi boyutlara uzandığının bir göstergesidir. Lozan görüşmelerinde azınlıklar komisyonunda yer alan Patrikhane sorunu günümüzde de AB tarafından azınlıklar konusunda ele alınıyor ve Patrikhane’nin ‘‘salt bir din kurumu’’ olarak belirlenen statüsünün Lozan önceki durumuna döndürülmesi isteniyor. Lozan eleştirileri arasında önde gelenlerden biri de Boğazlar’ın uluslararası bir komisyon tarafından yönetilmesinin antlaşmada yer almasıdır. Kimilerince bu madde ile Ulusal Ant’ın (Misakı Milli) çiğnendiği ileri sürülüp, nedense Ulusal Ant’ın dördüncü maddesindeki Boğazlar konusunda ‘‘Bizimle birlikte bütün öteki devletlerin oybirliği ile verecekleri kararlar geçerlidir’’ saptaması dikkate alınmaz. Bilindiği gibi on küsur yıl sonra bu durum sona ermişti; Atatürk Lozan’ı imzalayanları Montrö’ye çağırarak, Boğazlar’ın yönetimini bütünüyle bize bırakan antlaşmanın imzalanmasını sağlamıştı. Ne var ki, AB tarafından AB mevzuatına uymadığı gerekçesiyle Lozan ile birlikte masaya yatırılmak istenen ikili ve uluslararası antlaşmalardan birinin de Montrö Antlaşması olabileceğini bu haftaki Strateji ekinde G. Kılıç Yaşın dile getirdi. TC’nin uluslararası yaşam belgesi Lozan’ın 83. yılını kutlarken üstümüze örülmeye çalışılan ağın da bütün açıklığıyla gözler önüne serilmesi kanısındayız. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com ? Arkası 8. Sayfada gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 0212 672 71 71 BULMACA OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com SEDAT YAŞAYAN BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek?hotmail.com Bir borçtan dolayı hacizli bulunan ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkarılmıştır. Birinci artırma 31.8.2006 günü saat 14.4014.50 arasında Papuççular Mah. Bosna Cad.Uğur Garajı Sakarya adresinde yapılacak ve o günü kıymetinin % 60 ına istekli bulunmadığı takdirde 05.9.2006 günü Papuççular Mah. Bosna Cad.Uğur Garajı Sakarya adresinde 14.4014.50 saatleri arasında 2. artırma yapılacağı; Şu kadarki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklarının toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden alınacak KDV alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin İcra dosyasından görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda nosu yazılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 24.07.2006 Lira: 45.000,00YTL. Adet: 1 Malın cinsi (Önemli nitelik ve özellikleri): 54 ET 006 plakalı Mazda marka 2004 model H. Otomobil, Tipi:Mazda 6 AT SED fu, pasifik mavi renkli Motor No:LF265303 Şasi No:JMZGG12F 541199498 faal. Basın: 37026 SAKARYA 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ 2005/1009 Menkulün Açık Artırma İLANI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Temmuz www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Gerçekte 1 herhangi bir ülkede ilk 2 olarak yaşa 3 yan insanlara, günü 4 müzde ise 5 Avustralya 6 yerlilerine 7 verilen ad. 2/ Trabzon’daki 8 ‘‘Meryama 9 na Manastı1 2 3 4 5 6 7 8 9 rı’’na verilen bir 1 S A N D A L O S başka ad... Sınır bo2 U Z O V A V U K yu. 3/ Bir nota... İ R İ Dua. 4/ Tanrıtanı 3 L A B N E R E N E T L maz... Evlerde oda 4 T kapılarının açıldığı 5 A D A V E T M İ İ Z A Ç genişçe yer. 5/ Top 6 N İ N E S E K E N E lardamarlarda içzar 7 İ L iltihabı. 6/ Himala 8 E F EME R A yalar’da yaşadığına 9 A K A R E T S U inanılan ‘‘Kar Adam’’a verilen ad... Cinsiyet. 7/ Gümüşbalığı. 8/ Kedi ya da köpek yavrusu... Satrançta özel bir hareket. 9/ Argoda, eteğin açılmasıyla bacağın görünmesine verilen ad... Radyum elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İzmir yöresinde elektrik sigortasına verilen ad. 2/ Elektrik donatımında bağlantıların yerleştirilmesine yarayan yuva... Lokmanruhu. 3/ Kemiklerin yuvarlak ucu.. Düzce ilinde bir kaplıca ve göl. 4/ Oy... Coşkun, esinle dolu. 5/ Tanrıça... ‘‘İnönü’de kılıç karşı karşıya / Aşkolsun birinciye su veren kılıççıya’’ (Cahit Külebi). 6/ Halka karşın halk adına devrimci girişimlerde bulunan kimse. 7/ Yozgat ilinde ünlü bir höyük. 8/ Kutsal ışık... Bir cetvel türü... Siper, hendek. 9/ Doğru, gerçek... ‘‘Avizeağacı’’ da denilen, odunsu gövdeli bir süs ağaççığı. SOLDAN SAĞA: CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear