03 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2006 SALI 6 İlk kadın ilçe jandarma komutanı ? BEYPAZARI (AA) Türkiye'nin ilk kadın ilçe jandarma komutanı Kıdemli Üsteğmen Songül Yakut, yüksek lisans eğitimi ve başarılı çalışmaları nedeniyle 1 yıl erken terfi ederek yüzbaşı olacak. Türkiye'nin ilk kadın jandarma komutanı olan ve 5 yılda terfi etmeye hak kazanan Kıdemli Üsteğmen Songül Yakut, sık sık köy gezilerine çıkarak köylü kadınların sorunlarını dinliyor ve bu davranışlarıyla yurttaşların sempatisini topluyor. İnsanlarla iyi ilişki kurmayı sevdiğini belirten Kıdemli Üsteğmen Yakut, ‘‘Ülkenin değişen çehresiyim'' dedi. HABERLER İlhan Selçuk: Tarikat ve cemaat örgütlenmelerine karşı Cumhuriyetçiler de örgütlenmeli SALI ORHAN BURSALI ‘En büyük tehlike irtica’ İstanbul Haber Servisi Gazetemiz imtiyaz sahibi, yazarımız İlhan Selçuk, Türkiye’de bugünlerde yaşanan en büyük içsel tehlikenin irtica ve gerici örgütlenmeler olduğunu vurgulayarak, ‘‘Buna karşı da savaşımın ana felsefesi, uygarlığı kabul edip emperyalizmi reddetmek olmalıdır. Tarikat ve cemaat örgütlenmelerine karşı Cumhuriyetçiler de örgütlenmelidir’’ dedi. KOOPC’nin Silivri ilçesinin Çantaköy Beldesi’nde kurulmakta olan Cumhuriyet Mahallesi’nde yer alan kır kahvesinde pazar günü düzenlenen geleneksel hafta sonu söyleşilerinin konuğu, gazetemiz imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk’tu. ‘‘Türkiye Cumhuriyeti Parçalanacak mı?’’ konulu söyleşide konuşan İlhan Selçuk, ‘‘Bugün tartıştığımız parçalanma tehlikesinin temelinde Türkiye’deki dinci, irticai ve ayrılıkçı örgütlenmelerin büyük payı var. Bu İlaç Üzerine İlaç harcamalarındaki yükseklik, sadece Türkiye’nin değil, neredeyse bütün dünyanın sorunu. Yıllardır Alman hükümetleri, sosyal güvenlik harcamalarında sağlık ve ilaç kaleminde artan masrafların baskısı altında. Pahalı marka ilaçlar yerine eşdeğer (jenerik) ilaçların kullanımının teşvik edilmesi, masrafların aşağı çekilmesi, refah devletlerinin de yoğun bir gündem maddesi. İlaç harcamaları bizim de sorunumuz. AKP hükümeti sağlıkta yaptığı düzenlemelerle önce ilaç harcamalarını arttıran sistemleri kurdu. Bir yıl geçti geçmedi, IMF’nin baskısı ile bütçedeki ‘‘açığı’’ kapatmak için, fırlayan ilaç harcamalarını kısmaya yöneldi. Fakat AKP’nin yönetim beceriksizliği burada da kendini gösterdi. Düzenleme yapayım derken bir dizi düzensizliğe yol açtı, hastalar için hayatı zorlaştırdı. Hangi ilaçların verilip verilmeyeceği konusunda üstünkörü listeler, özel hastanelerden alınacak hizmetteki bir dizi akılsız kesinti, birçok hastalıkta tedaviyi neredeyse olanaksız kılıyor. Şüphesiz, olayın diğer yönü ise ilaçtaki bazı haklı kısıntıların da basına yansımaması. Örneğin kısıntı listelerinde, bazı gereksiz nezle ilaçları, balgam söktürücüler, köpüren vitaminler, yan etkileri güçlü, tedavi yönü zayıf bazı obezite ilaçları da var. Doğrudan tedavi edici etkileri olmayan ‘‘ilaçlar’’, sadece yabancı şirketlerin kâr hanelerini şişiriyor!.. ??? Özellikle yabancı ilaç şirketlerinin, en büyük ilaç alıcısı olan devlet nezdinde kurdukları ‘‘tuzaklar’’ın pek çoğu basına yansıdı. Üst yöneticilerini Türkiye’ye gönderdiler, ülkemizde yapacakları yatırımlar konusunda vaatlerde bulunarak Türkiye’de kaybettikleri itibarlarını geri almaya çalışıyorlar. Çünkü Türkiye gerçekten yağlı bir börek! Devlet, Sağlık Bakanlığı ilgili birimleri ve sigorta ve hastane yönetimlerindeki rüşvet ve yolsuzluğa açık birim ve kişilerle kurulan ‘‘ortaklıklar’’, milletin hazinesinden ilaç sektörüne epey büyük rant aktarıyor. Tıp Kurumu yöneticileri, Dr. Mehmet Altınok ve Dr. Ali Rıza Üçer, 2005 yılında ilaca 910 milyar dolar kadar para ödediğimizi hesaplıyor: ‘‘Türk ilaç pazarının yüzde 70’i ulus ötesi şirketlerin denetimi altında, ilaçta ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 9 ve yıllık 3 milyar doların üzerinde ilaç ticaret açığı var. Türkiye’nin cari açığında ilaç tıpkı petrol gibi başat bir kalem haline geldi.’’ Türk Farmakoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Melli’ye göre, ‘‘ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı yüzde 32’’.. Ama Tıp Kurumu’na göre: ‘‘Gerçekler farklı. Bu oran Emekli Sandığı ve BağKur’da ilaç harcama kalemi içinde görünmeyen hastane ilaç harcamaları da göz önüne alındığında yaklaşık yüzde 65, SSK’de ise kurumun avantajlı ilaç alım modelinin tasfiyesinin ardından yüzde 5055 aralığında. ABD ve Avrupa ülkelerinde ise bu oran yüzde 1015 aralığında.’’ Almanya’da yüzde 30 civarında! Demek ki ülkemizde sağlık harcamaları içinde ilacın payı oldukça şişirilmiş! Bu nedenle, Üçer ‘‘Sağlıkta tasarruf olmaz!’’ gibi genelgeçer sloganların gerçeklerle örtüşmediği kanısında. Katılıyorum. Bu slogan, bal gibi, ilaç şirketlerinin kasalarını ‘‘obez’’liğe zorluyor! ??? İlaç, hem sağlık hem ülke ekonomisi hem de (Irak’a uygulanan ambargoda da görülebileceği gibi) ülke güvenliği açısından stratejik bir değerde. Refah ülkeleri bile eşdeğer ilaçların üretim ve kullanımına büyük önem verirken Türkiye, toplumunhalkın sağlığını koruma önlemlerini kısma yerine yaygınlaştırabilmek; yoksul ve kırılgan ekonomisinde ilacın yükünü hafifletebilmek için ilaç konusunda çok önemli politikalar geliştirmek, stratejiler izlemek zorundadır... Yoksa, iktidarlar Hazine’yi yabancı ilaç şirketlerine teslim edecek, sosyal güvenlik bütçesi ve genel bütçe zorlandıkça ilaç ve sağlıkta bu defa daha hayati kısıtlamalara gitmek zorunda kalacak; sağlık harcamalarında daha çok halkın cebine yüklenecekler; ödeme gücü olmayacağı için halk da çaresiz kalacak ve sağlık felaketleri yaşayacağız.. ? KOOPC’nin düzenlediği ‘‘Türkiye Cumhuriyeti Parçalanacak mı?’’ konulu söyleşiye katılan İlhan Selçuk, ‘‘Bugün tartıştığımız parçalanma tehlikesinin temelinde Türkiye’deki dinci, irticai ve ayrılıkçı örgütlenmelerin büyük payı var” dedi. na karşı savaşta, yaşamı yeni baştan örgütlemek ve alabildiğine siyasallaşma ertelenemez bir görevdir’’ diye konuştu. Batı’nın burjuva devrimleri yolu ile kilise hukukunu kaldırdığını anımsatan Selçuk, Cumhuriyet yönetiminin kurulması ile de Türkiye’de cami hukukuna son verilerek ülkenin çağdaş hukuk temellerine dayalı bir sisteme geçtiğini söyledi. Selçuk, Anadolu toprağının dünyanın en zengin coğrafyası olduğuna dikkat çekerek, ‘‘Gerek yeraltı zenginlikleri, gerek tarihsel ve doğal güzellikleri, gerekse bölgedeki stratejik önemi nedeniyle yabancı güçlerin gözleri hep bu topraklar üzerinde olmuştur. Bizi Kurtuluş Savaşı’na götüren koşullar anımsanırsa bu saptamamızın ne denli doğru olduğu görülecektir’’ dedi. Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye’ye dost elini uzatan ülkelerden biri olan Sovyetler Birliği ile Mustafa Kemal arasında kurulan tarihsel ittifaka vurgu yapan Selçuk, şöyle devam etti: ‘‘Bölgemizde yaşananlar, içimizdeki çekişmeler ne yazık ki bize ‘Türkiye yeniden bir parçalanmaya mı sürükleniyor’ sorusunu sorduruyor. Sovyetler parçalandı, Yugoslavya parçalandı, Irak parçalandı. Bu gelişmeleri çok iyi anlayıp, kökenlerine indikçe kendimize de ‘Acaba Türkiye de mi parçalanmaya gidiyor’ Parkta el bombası ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kayaş Tren İstasyonu'nun güvenlik görevlileri, istasyonun yan tarafındaki parka bırakılmış bir paketi görerek şüphelendi. Paketi inceleyen güvenlik görevlilerinin durumu polise bildirmesi üzerine olay yerine gelen bomba imha ekipleri, paketin içerisindeki cismin parça tesirli el bombası olduğunu tespit etti. El bombası etkisiz hale getirilerek incelenmek üzere emniyete götürülürken polis, bombanın kim ya da kimler tarafından bırakıldığının tespit edilebilmesi için soruşturma başlattı. sorusunu sormamız gerekecek. Akıl ve bilimle baktığımız zaman Türkiye’nin bir parçalanmaya doğru gittiğini görmemek olası değil. Örgütlenmezsek laik, demokratik, devrimci kesimler birleşmezsek bilerek veya bilmeyerek bu kötü ve tehlikeli gidişe bizler de ortak oluruz.’’ Gazetemiz yazarlarından Dr. Erdal Atabek’in yönettiği söyleşiye yoğun katılım nedeniyle dinleyicilerin bir bölümü ayakta kaldı. İzleyicilerden, Beyazıt Kahraman, Nezahat Özbek, Özden Gönül, Öcal Ünsal, Gülay Baytaş, Abdullah Söyler, Mustafa Namık Döner, Ali Rıza Doğangül, Nedime Özbay, Ayşe Erdiner, Mete Çalışkan, Günnur Şen, Turgut Ekin, İbrahim Türkel’ in söyleşide söz alarak görüş ve önerilerde bulundular. Foruma dönüşen ve 3 saati aşan söyleşiye başta Cumhuriyet Mahallesi’ndeki konut sahipleri ve okurlarımız katıldı. İzmir’de düzenlenen mitinge katılan binlerce kişi hep bir ağızdan Yurttaşlar andını okudu: Yılmadan mücadele edeceğiz İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Lozan Antlaşması'nın yıldönümü nedeniyle İzimir’de düzenlenen mitingin katılımcıları, hep bir ağızdan “Yurttaşlar” andını okurken, ABD'nin bölgede oynadığı oyunlara karşı tek vücut olacaklarını vurguladı. Gündoğdu Meydanı’nda toplanan kalabalık grup, “Kahrolsun PKK, işbirlikçi AKP”, “Yaşasın tam bağımsız Türkiye” sloganlarını atarken, Lozan Antlaşması'nın, Türkiye'nin Anadolu'daki tapusu olduğunu kaydetti. Kitle burada hep bir ağızdan “Biz yurttaşlar, bizi mahvetmek isteyen emperyalizmle ve bizi yutmak isteyen kapitalizmle, bölücülüğe ve her türlü gericiliğe, sayımızın azlığına, düşmanın çokluğuna bakmadan, bıkmadan, yılmadan, korkmadan mücadele edeceğiz” andını okudular. Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş, kitleye hitaben yaptığı konuşmada, Atatürk'ün, “Asıl düşman kapitalizm ve onun çocuğu emperyalizmdir” söylemine vurgu yaparak, “Lozan'a, Atatürk'e ve antiemperyalizme sahip çıktığınız için hepinizi kutluyorum” dedi. İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner de, Lozan'ın, “Ne ABD ne de AB, hiçbir emperyalist gücün bizi kurtaracağı yok. 1920'te Sevr'i imzalattılar, 3 yıl sonra 1923'de Lozan'ı imzalattık. Daha da iyisini yapacak ve Lozan'ı yaşatacağız. Lozan'ı koruyacağız” diye konuştu. İzmir'i Sevenler Platformu ve Muharip Gaziler Derneği'nin Kültürpark'ın Lozan kapısı girişindeki Atatürk ve İsmet İnönü'nün heykeli önünde düzenlediği etkinlikte de kazanımlara sahip çıkma çağrısı yapıldı. Yapılan açıklamada, “Anlaşma Türk tarihinin bir dönüm noktasıdır” denildi. İşçi Partisi Ulusal Strateji Merkezi'nce Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi'nde düzenlenen panele konuşmacı olarak Vural Savaş, emekli Hava Pilot Yaşar Müjdeci, Prof. Alpaslan Işıklı, emekli Tapu Kadastro Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya, emekli Kurmay Albay Nejat Tarakçı katıldı. Konuşmaların uzun süre alkışlarla kesildiği paneli CHP Milletvekili Muharrem Toprak, İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir'in yanı sıra çok sayıda yurttaş izledi. Başkentte ulaşıma zam ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), Ankara’da 1 Ağustos'tan sonra geçerli olacak zamlı tarifeleri açıkladı. Buna göre, 80 YKR olan öğrenci taşıma ücreti 90 YKR'ye, 1.20 YTL olan tam taşıma ücreti ise 1.30 YKR'ye çıkarıldı. Zam, öğrenci taşıma ücretine yüzde 12.5 oranında yansırken tam taşıma ücretleri ise yüzde 8.3 oranında arttı. Yapılan zamla 1.20 YTL olan minibüs ücretleri de 1.30 YTL'ye çıkarılırken uzun hatlarda ise 1.50 YTL olan taşıma ücreti 1.60 YTL'ye yükseltildi. Gökçek, zammın akaryakıt ve işçilerin ücretindeki artıştan kaynaklandığını kaydetti. TÜRKİYE’NİN TAPUSU Lozan Antlaşması'nın 83’üncü yıldönümü nedeniyle İzmir’deki Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenen mitinge binlerce yurttaş katıldı. Yurttaşlar, “Kahrolsun PKK, işbirlikçi AKP”, “Yaşasın tam bağımsız Türkiye” sloganlarını atarken mitingde yapılan konuşmalarda Lozan Antlaşması'nın, Türkiye'nin Anadolu'daki tapusu olduğu vurgulandı. (Fotoğraflar: AA) ‘Yan baktı' diye bıçakladılar ? İNEGÖL (AA) Bursa'nın İnegöl ilçesinde hastaneye yaralı olarak getirilen Levent Yavuz (18), polise verdiği ifadesinde, Turgutalp Mahallesi Mimar Sinan Bulvarı'nda yürüdüğü sırada tanımadığı 56 kişinin yanına geldiğini, ‘‘Bize niye yan baktın'' diyerek göğsünden bıçaklayarak kaçtıklarını bildirdi. Yavuz'un sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu, zanlıların yakalanmasına çalışıldığı kaydedildi. obursali?cumhuriyet.com.tr. Yıllardır Türk sporuna hizmet eden İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü, polis gözetiminde boşaltıldı Adana’daki Lozan kutlaması İYİK’in kapısına kilit vuruldu İstanbul Haber Servisi Türk sporunun önemli kilometre taşlarından İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü'nün (İYİK) İstanbul Boğazı’ndaki tesisleri dün polis gözetiminde boşaltıldı. Protesto gösterisi yapan İYİK üyeleri ve sporcular, binanın tahliye edilmemesini istedi. İstanbul Valisi Muammer Güler ise ‘‘uzlaşmayı gerektirecek bir şey olmadığını'' ifade ederek karardan geri dönülmeyeceği mesajını verdi. İYİK'in Ortaköy'deki Hatice Sultan Yalısı'ndan sözleşme süresi dolduğu gerekçesiyle tahliye edilmesi yönündeki karar dün uygulandı. Polis gözetiminde gerçekleştirilen tahliye işlemi sırasında minikler sutopu takımının antrenmanının devam ettiği görüldü. İYİK üyeleri ve sporcular ise il genel meclisinin aldığı tahliye kararını protesto etti. Kulüp üyeleri, yüzücü ve sporculardan oluşan grup, Muallim Naci Caddesi'ne çıkarak bir süre yolu trafiğe kapattı. Güvenlik güçlerinin uyarısıyla yolun kenarına çekilen grup, ‘‘İhtisas bizimdir bizim kalacak'', ‘‘Yüzme hakkımız, söke söke alırız'' ve ‘‘Yüzme İhtisas kapatılamaz'' sloganlarını attı. Grup binanın tahliye edilmemesini içeren dövizler taşıdı. Burada açıkİYİK Genel Başkan Yardımcısı Hasan Bozkurter, ‘‘63 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'ne ve sporuna sağladığımız katkı, ülkemize sağlanmak istenen 35 milyon dolar turizm girdisiyle mukayese edilemeyecek kadar büyüktür'' dedi. (Fotoğraf: AA) Çevik kuvvet polislerinin binanın içine girmesi üzerine kulüp üyeleri ve sporcular, bir süre protesto gösterisinde bulundu. ‘Sevr yeniden dayatılıyor’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu belgesi olarak nitelendirilen Lozan Antlaşması’nın 83. yıldönümü Adana’da da coşkuyla kutlanırken antlaşmanın mimarları büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü de anıtları önünde yapılan saygı duruşlarıyla anıldı. ADD Adana Şubesi Başkanı Ahmet Duman, 83 yıl önce tarihin çöplüğüne atılan Sevr Antlaşması’yla emperyalizmin dayattığı koşulların, bugün demokratikleşme ve benzeri bahanelerle yeniden dayatıldığını belirtti. Atatürk Parkı’ndaki tören, Atatürk anıtına çelenk bırakılması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. ADD Adana Şubesi Başkanı Duman, gazetemizin dünkü ‘‘Strateji’’ ekinin kapağında yer alan ‘‘Türkiye’yi Parçalama Senaryoları’’ başlıklı harita ve haberi anımsatıp Lozan’ın bugün öneminin daha iyi anlaşıldığını vurguladı. Lozan üzerinde gösterilecek en ufak ödünün Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkımı anlamına geleceğini kaydeden Duman, Lozan’a dil uzatmanın Sevr yandaşlığı olduğuna dikkat çekti. Katılımcılar daha sonra İnönü Parkı’ndaki İnönü anıtı önünde bir araya geldi. ‘Uzlaşacak bir şey yok’ Basın mensuplarının konuya ilişkin sorularını yanıtlayan İstanbul Valisi Muammer Güler de İYİK'in sözleşmesinin uzatılmamasına ilişkin, ‘‘Uzlaşmayı gerektirecek bir şey yok. Gençlik Spor İl Müdürlüğü ile 35 yıllık süre bitmiş. İl Genel Meclisi uzatmaya karar vermedi” ifadesini kullandı. İYİK sporcularının yüzme sporuyla ilgili hiçbir faaliyetine ara verilmeyeceğini yineleyen Güler, söz konusu yalı ve yanındaki Naime Sultan Yalısı olarak bilinen Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu alanının, turizm alanı olarak değerlendirileceğini açıkladı. İstanbul İl Özel İdaresi, 1000'e yakın aktif sporcusu, 2 bin 500'e yakın da üyesi olan İYİK'in, 1971'den bu yana faaliyet gösterdiği Hatice Sultan Yalısı'nı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ile olan sözleşmenin bu yıl dolması nedeniyle boşaltması kararını almıştı. İYİK ise boşaltma kararının yürütmesinin durdurulması için İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nde 3 ayrı dava açmıştı. 4 kişiye 63 biner YTL ? ANKARA (AA) On Numara Oyunu'da, 10 bilen 4 kişi 63 bin 406 YTL 10'ar Ykr ikramiye Kazanan numaraların; 1, 5, 19, 21, 23, 28, 29, 32, 33, 34, 35, 47, 51, 54, 56, 59, 63, 65, 70, 71, 72 ve 77 olarak belirlendiği çekilişte 9 bilenler 1674 YTL 35'şer YKr, 8 bilenler 84 YTL 5'er YKr, 7 bilenler 11 YTL 30'ar YKr, 6 bilenler 1 YTL 45'er YKr, hiçbir numarayı doğru tahmin edemeyenler de 1 YTL 20'şer YKr kazandı. lama yapan İYİK Genel Başkan Yardımcısı Hasan Bozkurter, ‘‘63 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'ne ve sporuna sağladığımız katkı, ülkemize sağlanmak istenen 35 milyon dolar turizm girdisiyle mukayese edilemeyecek kadar büyüktür” dedi. Binanın boşaltılma kararının çok yanlış olduğunu vurgulayan Bozkurter, kulüp 63 yıllık hukuku yok sayılarak tahliye edildiği takdirde, bundan böyle nerede faaliyet gösterileceğinin belli olmadığını söyledi. ‘‘İsteğimiz, spor yapabileceğimiz bir tesis yapılıp, kullanımımıza verilene kadar binamızda spor faaliyetimize devam etmemize izin verilmesi” diyen Bozkurter, şöyle devam etti: ‘‘Bu ülkede ‘turizmi geliştiriyoruz' diye, tarihi ve kültürel değerlerin kimlere verileceği belli değil. Yan tarafta yanan okulu ve bu binayı otel yapmak istiyorlar. Bu İYİK'in sorunu olmaktan çıkmış, ülkenin problemi haline gelmiştir.” Basın açıklamasının ardından İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'nden bazı görevliler, İYİK'in önüne geldi. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear