28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 HAZİRAN 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 15 ‘Saraydan Kız Kaçırma’ operası Topkapı Sarayı’nda yarın akşam son kez KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Osmanlı sarayında Mozart arşımızda Topkapı Sarayı... Önce Babı Hümayun yani Sultan Kapısı. Bir zamanlar sarayın hizmet alanı, bu akşam operaya yetişmeye çalışanların telaşlı adımları, park etmeye çalışan otomobillerle dolu... İşte Babüsselam yani Barış Kapısı. O dev kemerin altından geçip dev bir avludasınız. Burası, divanın toplandığı yer, bir tür idare merkezi... Ama bu akşam ne divan toplantısı var, ne de dört bin kişiye yemek pişen mutfaklar faaliyette. Bu akşam avlunun yarısı set set iskemlelerle dolmuş. Yerine yerleşen, tam karşısındaki ‘‘mücevher’’den gözlerini alamıyor. Çünkü şimdi tam karşımızda Babüssaade yani Saadet Kapısı... Simetrik yapısı, sülün gibi uzanan sütunları, kubbesi, süslemeleri ve oymalarıyla ha kanatlandı ha kanatlanacak gibi önümüzde duran bu kapı, bir Osmanlı mimari şaheseri. Mozart’tan karısına armağan Mozart’ın ‘‘Saraydan Kız Kaçırma’’ operasını işte bu enfes ‘‘dekor’’da, Topkapı Sarayı’nın Saadet Kapısı’nın önünde izliyoruz. Bu yıl bütün dünya Mozart’la yatıyor, Mozart’la kalkıyor. Malum 250. doğum yıldönümü. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nin programı da elbet Mozart ağırlıklı. Mozart, ‘‘Saraydan Kız Kaçırma’’yı karısı Constanze’ye düğün armağanı olarak bestelemiş ve ona ithaf etmişti. Bu düğün hediyesi, bir bakıma bir taşla iki kuş vurmak gibi... Çünkü Mozart, evlenmeden önce Avusturya İmparatoru İkinci Joseph’ten bir ‘‘Singspiel’’ siparişi almıştı. ‘‘Şarkılı oyun’’ anlamına gelen ‘‘Singspiel’’ (Alman şarkılı hafif oyunları) ısmarlayarak, İmparator, sahnelerdeki İtalyan opera egemenliğine bir son ver Anadolu Kaplanları Yeni bir Anadolu seferi dönüşü, İstanbul’un yoğun kültürsanat gündemi ile baş başayız. Bir yanda Terörle Mücadele Yasası ile ifade özgürlüğüne getirilmek istenen sınırlamalar, öte yanda birbirinden zengin sanat etkinlikleri... Gelir gelmez kendimizi görkemli bir konserin ortasında bulduk. Kuşakları buluşturan Roger Waters konseri müzikal yönü kadar görsel tasarımı ile de muhteşemdi. Konseri düzenleyen BKM ve İKSV’ye ve İstanbul’a kazandırdığı Kuruçeşme Arena için Beşiktaş Belediyesi’ne ne kadar teşekkür etsek az. Aynı gece, Topkapı Sarayı’ndaki ‘‘Saraydan Kız Kaçırma’’yı izleyemedik elbette. Neyse ki, İstanbul Müzik Festivali doludizgin devam ediyor. Hemen ardından da, Caz Festivali başlayacak. Chick Corea’dan Ahmad Jamal’a sayısız ustayı dinleyebileceğiz bu yılki festivalde. ??? Bu arada, Anadolu festivalleri de birbiri ardına geliyor. Temmuzun ilk haftası Alaçatı ve Karadeniz Ereğli’deki festivallerde olacağız. Karadeniz Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, ‘‘Barış, Dostluk ve Sevgi Festivali’’nin ülkemizdeki en kitlesel festival olması konusunda iddialı. Yüz binleri kucaklayan bu festivalin yanı sıra, önümüzdeki sonbaharda Karadeniz kültürlerini buluşturacak bir başka festivale daha ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor Karadeniz Ereğli. Alaçatı’da da yeni bir festivalin doğuşuna tanıklık edeceğiz 58 Temmuz arası. ‘‘Aziz Nesin Kültür Sanat Buluşması’’ adını taşıyan bu şenlik, edebiyatımızın en seçkin isimlerini buluşturacak. Aziz Ağabey, yalnızca yazar kimliği ile değil, demokrasi savaşımındaki öncü kimliği ile de genç kuşaklara örnek olması gereken bir insan. Onun adına bir şenlik düzenlemeye karar veren Alaçatı Belediyesi’ni kutluyor ve bu şenliğin başka belediyelere örnek olmasını diliyorum. Alışılagelmiş ‘panayır’ eğlencelerinden farklı bir şeyler yapmak isteyen tüm belediye başkanlarının çabaları övgüye değer. Sevgili Ataol Behramoğlu’nun girişimi ile Ören’de gerçekleşecek olan Melih Cevdet Anday’ı anma etkinliğini (ve yarışmasını) bu bağlamda önemli bir adım olarak görüyorum. Ne yazık ki, şenliklerin zamanlaması konusunda bir eşgüdüm kurulamıyor bir türlü. Anadolu’da kültür turizminin gelişmesine destek olacağından hiç kuşkum olmayan bu girişimler keşke aynı tarihlere rastlamasa. Rıfat Ilgaz anısına her yıl Sarıgerme’de düzenlenen şenliğin bu yılki tarihlerini bilemiyorum. Umarım, adını andığım etkinliklerle aynı zaman diliminde değildir. Anadolu şenliklerinin belirli alanlarda uzmanlaşması, kültür ve sanat insanlarımızın adını yaşatması önemli çabalar. Zamanla, iyi örneklerin çoğalıp, popüler yanı (dolayısıyla politik propaganda yönü) ağır basan örneklerin azalmasını dileyelim ve gelelim geçen hafta iki kentimizde gerçekleştirdiğimiz ‘‘AvrupaAnadolu Kültürleri Buluşması’’na. ??? Sonbaharda, Kayseri ve Malatya illerimize de (ikinci kez) taşıyacağımız bu buluşma, Kahramanmaraş ve Gaziantep’te ilk kez düzenlendi bu yıl. Bu iki kentimizin AKP’li belediyelerinin tavırları arasında taban tabana bir zıtlık olduğuna geçen haftaki yazımızda değinmiştik. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Başkanı’ndan tüm görevlilerine kültür ve sanatın yanında olduğunu hissettirirken, Maraş’taki belediye daha alışılmış bir tavır sergiliyordu. Sivil toplum kuruluşları ile toplantılar yapmak üzere gittiğimiz Kayseri ve Malatya’da da benzer bir yaklaşım vardı. AKP’nin giderek içine kapandığını ve geleneksel reflekslerinden kolay kolay kurtulamadığını gösteriyordu bu yaklaşım. Malatya’daki toplantı için belediyenin konferans salonunu talep ettiğimizde aldığımız cevap ilginçti: ‘‘Hiç boş günümüz yok’’. ‘‘Peki, ne yapıyorsunuz, bu kadar yoğun kültürsanat faaliyeti yapıyorsunuz da bizim mi haberimiz yok?’’ dediğimde aldığım cevap daha da ilginçti: ‘‘Umre seminerleri yapıyoruz!’’ ??? Buna karşılık, bu dört kentimizin aydınlarından, sivil toplum örgütlerinden ciddi bir destek gördük. Siz bakmayın, geçen gün sanat sayfamızda atılan ‘‘Gaziantep’te Buluşma Sönük Geçti’’ başlığına (üzüldüm, çünkü bütün iyi niyeti ile bize destek olan kişi ve kuruluşların cesaretini kıran bir tavır bu), bu ‘‘Buluşma’’lar, Anadolu’da yalnız başlarına bir şeyler yapmak için didinen aydınlara umut ve cesaret vermekle kalmıyor, onları bir araya gelme, ortak çalışmalar yapma bilincine kavuşturuyor. Kahramanmaraş’ta kahraman bir emekli öğretmenin, Engin Karabekiroğlu’nun kurduğu Şelale Sanat Evi’nde gerçekleşen toplantıya otuza yakın aydın insanın katılımı ile ‘‘Kahramanmaraş KültürSanat Platformu’’ kuruldu. Az şey mi? Bir websayfası oluşturulması ve bundan böyle gerçekleştirilecek etkinliklerde işbirliği yapılması kararlaştırıldı. Az şey mi? Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası ‘‘Buluşma’’nın temel direklerinden biri oldu (Oda’nın başkan yardımcısı ve Cumhuriyet muhabiri Sermet Çuhadar’ın çabalarına bu vesile ile teşekkür etmek isterim). Ekonomik kalkınmanın bir kentin gelişimi adına yeterli olmayacağı gerçeğini vurgulamaktan geri durmayan bazı Sanayi ve Ticaret Odaları ise, ortadan kaybolmayı seçtiler etkinlikler boyunca. ‘‘Anadolu Kaplanları’’, kültüre, sanata destek vermek gibi bir görevleri olduğunun bilincine elbet bir gün varacaklar. O güne dek, iş sivil topluma düşüyor... vecdisayar@yahoo.com K rası’nda... Uluslararası İstanbul Festivali’nin ilk yıllarında yine Topkapı Sarayı’nda sahnelenmiş ve büyük ilgi görmüştü. Mükemmel sesler Bu kez Siemens’in sponsorluğunda gerçekleşen ‘‘Saraydan Kız Kaçırma’’yı, Yekta Kara sahneye koydu. Hemen belirteyim; bu eserin Yekta Kara’nın mesleğinde özel bir yeri var. İlk yönetmenliğini 1980’de bu eserle yapmıştı. (Ankara Devlet Operası’nda). İki yıl önce Almanya’da yine sahneledi olumlu eleştiriler aldı ve iki yıldır temsiller hâlâ sürüyor. İşte Şef Peter Tilling yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası yerini aldı. Seyirciye göre kapının sol kanadında. İçimden eyvah diyorum, solistler, koro nasıl görecek şefi? İmkânsız göremezler! Sonra sahnenin çeşitli yerlerine yerleştirilmiş monitörleri fark ediyorum! (Ah teknik gelişme, sen nelere kadirsin!) Uvertürle birlikte koca davul ve ziller arasında ‘‘Doğu’’‘‘Türk’’ rüzgârı esmeye başladı...(Birazdan Markus Baisch yönetiminde İstanbul Festival Korosu, ayrıca mehter takımı da, saray cüceleri de karışacak işin içine)... Aydınlanan sahne... İnceden inceye dokunmuş bir müzik... Ve Bel meyi hedefliyordu. Mozart’ın, Osmanlı konulu bir oyun seçip bestelemesi doğal. O sıralar yalnız Alman değil, İtalyan operalarında da böyle bir akım, böyle bir ‘‘moda’’ var... Ne de olsa Osmanlı İmparatorluğu artık Avrupa’da bir tehdit oluşturmuyordu... Eser ilk kez Viyana’da 1782’de Mozart’ın yönetiminde sahnelendi. Bestecisine pek bir gelir sağlamasa da, ilk andan çok sevildi, popüler oldu ve yıllar boyu eleştirmenler tarafından Mozart’ın en başarılı operalarından biri sayıldı. ‘‘Saraydan Kız Kaçırma’’nın Türkiye’deki ilk sahnelenişi 1959’da Ankara Devlet Ope monte ve uşağı Pedrillo’nun, Selim Paşa’nın sarayında tutsak olan sevgilileri Kostanze ve Blondchend’i arayıp bulma ve kurtarma serüveni başlar... Yekta Kara, doğal dekorun ihtişamına dokunmamak için olsa gerek, mümkün olabilecek en minimalist yorumu seçmiş. Devinimi en aza indirgemek, doğal dekora neredeyse hiç müdahale etmemek bu seçimin sonucu. Ali Cem Köroğlu dekor tasarımında, öne çıkma yapan platformda yastıklarla yetinmiş... Oyun boyunca atmosferi sağlayan, farklı duyarlılıklara seslenen ve Saadet Kapısı’nın özelliklerini vurgulayan Wolfgang Von Zoubek’in zengin ışık tasarımı. Topkapı Sarayı’nda, ‘‘Saraydan Kız Kaçırma’’yı izlemeye gelenler belki daha şatafatlı bir görkem beklentisi içindeydiler. Ancak kanımca, bu yalınlık içinde seslerin mükemmelliği daha bir ortaya çıkıyordu. Benim izlediğim gecede iki soprano, İtalyan Eva Mei (Konstanze) ve Alman Ina Schlingensiepen (Blonched) ile iki tenor Alman Daniel Kirch (Belmonte) ve Türk Cenk Bıyık (Pedrillo) mükemmeldiler. Selim Paşa rolünde Achim Thorwald, egemen olmaktan, bağışlayıcı olmaya uzanan çizgiyi, edasıyla, tavrıyla da dolduruyordu. Hem sesleri hem oyunculuklarıyla sonsuz ‘‘rahat’’ ve kıvrak olan bu solistler, usta sanatçılardı. Şanda Zıpçı’nın Osmanlı görkemini yansıtan çok başarılı kostümlerini de ustalıkla taşıyorlardı. Onlardan Mozart’ı dinlemek ve ‘‘görmek’’, güvenli sularda keyifli bir yolculuktu. Asırlık çınarların altında bu çok özel gecede, bu çok özel prodüksiyonu izlerken bana da emeği geçen , katkıda bulunan herkese teşekkür etmek düşüyordu. www.zeyneporal.com L K 34. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali kapsamında bu akşam Aya İrini’de a Petite Bande ilk kez İstanbul’da ültür Servisi Ünlü Belçika orkestrası ‘La Petite Bande’ 34. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali için oluşturduğu çok özel bir repertuvarla cuma günü saat 20.00’de Aya İrini Müzesi’nde. İstanbul’da verecekleri bu ilk konserlerinde Sigiswald Kuijken yönetimindeki ‘La Petite Bande’ sadece Mozart’ın yapıtlarından oluşan bir izlence sunacak. Şef Sigiswald Kuijken ile birlikte büyük başarılara imza atmış olan topluluk İstanbul konserinde Paris Orkestrası’nın solo fagotçusu İtalyan sanatçı Giorgio Mandolesi’ye de eşlik edecek. Giorgio Mandolesi, bugüne kadar Europa Galante, Balthasar Neumann Ensemble, Orchestre des Nations ve Concerto Italiano gibi seçkin orkestra ve topluluklarla birlikte çalan ünlü bir fagotçu. ‘La Petite Bande’ konserinin ilk yarısı Mozart’ın 29. Senfonisi ile başlayacak ve yine Mozart’ın Si Majör Fagot Konçertosu’yla (solist Giorgio Mandolesi) sürecek. İkinci yarıda ise topluluk, bestecinin Re Majör Keman Konçertosu’nun ardından 33. Senfonisi ile izlencesini tamamlayacak. MARMARA ÜNİVERSİTESİ ‘Gençlik ve Rehberlik Sempozyumu’ bugün başlıyor... K ültür Servisi Maltepe Üniversitesi, Eğitim ve FenEdebiyat fakültelerinin işbirliğiyle düzenlenen ‘4. Gençlik ve Rehberlik Sempozyumu’ bugün başlıyor. Yarın tamamlanacak olan sempozyum, Maltepe Üniversitesi Yabancı Diller Konferans Salonu’nda yapılacak. ‘İşin İş Yaşamındaki Önemi’, ‘Risk Altındaki Gençlik’ başlıklı panellerle, ‘Kariyer Soyağacı’, ‘Sınav Kaygısı’, ‘Verimli Ders Çalışma’, ‘ÇatışmaArabuluculuk’, ‘Aile İçi İletişim’ başlıklı çalıştaylardan oluşan programda alanının önemli adları sunuş yapacaklar. Üstün Dökmen, Mücella Uluğ, Betül Çotuksöken, Binnur Yeşilyaprak, Sevgi İyi, Nermin Çelen, İbrahim Yıldırım, Tuncay Ergene, Uğur Öner, Turan Akbaş, Aynur Gümüş, Ahmet Özmen ve Bayhan Üge katılacak. (0 216 626 10 50/1102 www.maltepe.edu. tr) KOOPC’DEN DUYURU Kooperatifimizin 2006 yaz dönemi kültür etkinliklerinden ikincisi Çantaköy Cumhuriyet Mahallesi Kır Kahvesi’nde TOPLUMSAL KATILIM VE POLİTİKA konu başlığı altında 25 Haziran 2006 Pazar günü saat 14.00’te yapılacaktır. Kooperatifimizin Yönetim Kurulu Üyesi ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı ŞÜKRAN SONER’in yapacağı söyleşiye kooperatif ortaklarının yanı sıra tüm Cumhuriyet okurları davetlidir. Not: Etkinlik günü saat 12.00’de AKM (Taksim) önünden otobüs kaldırılacaktır. CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear