28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2006 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Terörle Mücadele Kanunu Terörle Mücadele Kanunu’nda ceza üst sınırı 36 yıl olarak öngörülmüşken, yeni tasarıyla bu sınır kaldırılmakta, arttırılan cezalarla birlikte üst sınırın aşılabileceği belirtilmektedir. Bir kadına tecavüz ederek boğazını kesen biri 7 yıl yatıp çıkabilmekte, bir duvara sadece yazı yazan bir öğrenci 10 yılı aşkın süre hapis yatmayla karşı karşıya kalabilecektir. Bu durumun kamuoyu vicdanını derinden yaralayacağı gerçeğini göz ardı edemeyiz. PENCERE Büyük Kıyametin Eli Kulağında.. Televizyonu ne zaman açsam karşıma çıkıyor, elinde mikrofon, durmadan bağırıyor... Rumuzu RTE!.. Öfkeli.. Tepkili.. Öylesine bar bar bağırıyor ki aman Allah... RTE bu kez de Süleyman Bey’e çatıp yüklenmekle kendinden geçti... ? Süleyman Bey bugün ne?.. Eski parti lideri.. Başbakan.. Cumhurbaşkanı.. Sonra?.. Bugün ne makamı var, ne partisi var, ne örgütü var.. Tek başına bir kişi.. Önce Cumhuriyet’te, sonra Haber Türk TV’de iki laf etti; Başbakan kendinden geçti; AKP, medya vesaire birbirine girdi.. Hükümet hop oturdu, hop kalktı.. Bakanlar tepki gösterdiler.. Takıyyecilerin medyadaki destekleri, yandaşları, yalakaları tedirgin mi tedirginler... Kıyamet koptu... ? Ne var ki bu küçük kıyamet.. Bildiğiniz gibi kıyamet ikiye ayrılır: Büyük kıyamet, küçük kıyamet.. Büyük kıyametin eli kulağında.. TV’lerde bağırıp çağırmak, sağa sola saldırmak, ileri geri konuşmak, ona buna çatmak hayra alamet değildir... Nitekim Süleyman Bey kendisine çatıp saldıran RTE’ye nasihat ediyor: Öfkeyle, hiddetle, tepkiyle bir yere varılmaz; sakinleşmeli!.. ? RTE türban sorununu iyi kullanıp tutturdu; türbancılar iş yapacaklarına, saf kişileri oyalayıp kandırıyorlar... Süleyman Bey de RTE’ye diyor ki: İktidardasın, Meclis’te dörtte bir oyla üçte iki çoğunluk kazanmışsın, türban sorununu neden çözmüyorsun da üç buçuk yıldan beri herkesi oyalıyorsun?.. Ya çöz.. Ya sus!.. Türban gibi bir bez parçasının çevresinde koskoca bir Meclis dönemi laklakiyet yaparak ülkeyi oyalayan RTE’ye maşallah mı diyelim?.. ? Ne var ki RTE’nin, AKP’nin ve medyanın kopardığı küçük kıyamet, büyük kıyametin habercisinden başka bir şey değildir... İslamcı RTE’nin çocuklarını Amerika yerine niçin Arabistan’da okutmadığı sorusu ortalıkta dalgalanıyor... Türban şamatasıyla halkı yaklaşık dört yıldan beri oyalayıp duran dinci RTE, dindar Demirel’e neden saldırıyor?.. Dinci kesimde ve yalakalarında nedir bu şamata?.. Küçük kıyamet kopuyor.. Büyük kıyametin ayak sesleridir bunlar... Geçmiş ile Gelecek Einstein demiş ki: ‘‘Geleceği hiç düşünmem, çünkü hemencecik gelir.’’ İnsanoğlu ya geçmişi düşünür ya geleceği. Geçmişi düşünür, çünkü geçmişte iyi günleri, iyi anıları vardır, onlardan kopamaz. Bir türlü geçmişin özleminden kendini kurtaramaz. Geleceği düşünür, çünkü gelecekte her şey iyi olacaktır, elde edemediklerine ulaşacaktır, daha iyi daha güzel günlere kavuşacaktr. Ya geçmiş ya da gelecek! Peki, içinde bulunduğumuz zaman parçası? En önemli olan bu değil mi? Ne yaparsak hepsi bu anki davranışımıza bağlı. Geçmiş de bu an, gelecek de! Bugünü kendi haline bırakır, geçmiş ve gelecek düşlerine dalarsak ne geçmişimiz iyi olur, ne geleceğimiz. Einstein bence şunu anlatmak istiyor: ‘‘Geleceği düşüneceğime, içinde bulunduğum anı yaşarım.’’ Büyük adamların başarısı bu... Geçmişi geleceği bir yana atmalarından, şu anı bütün güçleriyle yaşamalarından. Madem ki şu anda yaşıyoruz, çalışabiliyoruz, kendimizi duyuyoruz, öyleyse bu andan iyice yararlanmalıyız. Bu an, bir an sonra geçmişe karışacaktır. Geçmişine kapanmış toplumlar en geri toplumlardır. Bugünden geleceğe hazırlananlar ise en ileri olanları. Kişilere dikkat edin: Geçmişiyle övünenlere, toplumun geçmişini ikide bir öne sürenlere, geçmiş kahramanlıklardan pay çıkaranlara. Bunlar ellerinden bir şey gelmeyen birtakım zavallılardır... Kendi beceriksizliklerini örtmek için geçmişteki şan ve şereften pay almak, pay dağıtmak isterler, ikide bir yığınların karşısına geçmişe ait masallar çıkarırlar. Amaçları, bugünü dondurmak, geleceğin de geçmişe benzemesini sağlamaktır. Geleceği hiç düşünmemeli, çünkü hemen geliyor! Ya geçmişi? Geçmişi de ancak geçmiş bir zaman olarak bellemeli... Yanlışlıklardan bir şeyler çıkararak, başarılardan hız kazanarak... Uluslar da, kişiler gibidir. Her an yeniden güç kazanmak olanağına sahiptirler. Yaşadığımız anın değerini anlamakla onu boşuna harcamamakla... Wilde da şöyle diyor: ‘‘Geçmişin bize güzel gelmesine sebep, onun geçip gitmiş olmasıdır.’’ Geçmiş zaman bir kere geçip gidince bize hoş geliyor, gerçekte hoş olmasa da! Ama geçmişi hoş kılmak elimizde... Bugünkü davranışımıza bağlı. Bugün ne kadar başarılı, ne kadar verimli olursak, kendimize ve çevremize ne kadar yararlı olursak, dünümüz de o kadar hoş olur, yarınımız da... Av. Kazım KOLCUOĞLU İstanbul Barosu Başkanı T İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNLARI DERNEĞİ, DEMOKRATİK DAYANIŞMA DERNEĞİ erörle Mücadele Yasa Tasarısı olarak anılan, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklik öngören taslak, Adalet Bakanlığı’nda son şekli verilerek Başbakanlık’a gönderilmiştir. TCK ile CMK tasarılarında olduğu gibi, bu yasa taslağı da ilgili kurumların görüşü alınmadan hızlı bir biçimde hazırlanmış, bu yönüyle de çeşitli eleştirilere konu olmuştur. Taslağa, basın organlarında yapılan en büyük eleştiriyse, özgürlük güvenlik ilkelerinde, dengeyi özgürlük aleyhine bozduğu yönündedir. On sekiz maddeden oluşan yasa taslağının hukuka aykırı ve uygulamada sorun yaratacak nitelikte maddelerini irdelemekte yarar görüyoruz. Taslağın 3. maddesinde getirilen düzenlemeyle, terörün tanımında olmazsa olmaz şart olan ‘‘baskı ve cebir uygulama’’ ölçütünden vazgeçilmektir. Buna göre cebir ve baskı olmasa dahi terör örgütünün ‘‘faaliyeti çerçevesinde’’ işlenen birçok suç, tasarı aynen yasalaşırsa terör suçu sayılacaktır. İnsan ticaretinden göçmen kaçakçılığına, çocukların cinsel istismarından intihara teşvike, sahte belge tanziminden eğitim ve öğretimin engellenmesine dek bir dizi suç terör tanımının içine alınmıştır. Madde gerekçesinde, terör suçunun özel görevli ağır ceza mahkemelerinde görülürken aynı suçla bağlantılı belgede sahteciliğin başka görevli mahkemede bakılmasının karmaşaya yol açtığı belirtilmektedir. Uygulamada doğacak sorun, mahkemenin göreviyle ilgili olmaktan çok, işlenen fiilde terör örgütü faaliyeti çerçevesinin ‘‘neye göre’’ belirleneceğinde düğümlenmektedir. ler bu madde kapsamında affa uğrayabileceklerdir. Maddenin, örgüt üst düzey yöneticilerini bu maddenin kapsamı dışında bırakması uygun olacaktır. Afiş taşıyanlar Tasarının 7/b maddesi terör örgütüne ait bildiri ve afiş taşıyanların da terör suçu kapsamında cezalandırılacağını öngörmektedir. Terör örgütüne kasıtlı olarak yardımı göz ardı eden bu maddenin şöyle bir sakıncası olabilir: Özellikle büyük kentlerde kalabalık caddelerde bazı durumlarda terör örgütleri bildiri dağıtabilmektedirler. Bu bildirileri bilmeden alıp çantasına atan ya da okuma yazması olmayan ve bunu başka bir şey sanıp alan bir vatandaşımız da bu bildiriyi alıp çantasına attığı zaman, doğrudan terör suçu işlemiş sayılacaktır ki, kasıt unsurunu aramamanın ne gibi sakıncalara yol açacağı bu maddede açıkça görülecektir. Terörle Mücadele Kanunu’nda ceza üst sınırı 36 yıl olarak öngörülmüşken, yeni tasarıyla bu sınır kaldırılmakta, arttırılan cezalarla birilikte üst sınırın aşılabileceği belirtilmektedir. Bir kadına tecavüz ederek boğazını kesen biri 7 yıl yatıp çıkabilmekte, bir duvara sadece yazı yazan bir öğrenci 10 yılı aşkın süre hapis yatmayla karşı karşıya kalabilecektir. Bu durumun kamuoyu vicdanını derinden yaralayacağı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Suçların basın yoluyla işlenmesi halinde cezaların iki kat oranda arttırılacağını düzenleyen bir madde, tasarıda yer almaktadır. Objektif sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu yazıişleri müdürlerine binlerce YTL adli para cezaları öngörülmesi atılan bunca demokratikleşme adımları sonrasında tekrar başa mı dönülüyor sorusunu gündeme getirmiştir. Bilindiği gibi geçmişte de düşünce suçlusu olarak anılan gazeteci ve yazarlar buna benzer bir maddeyle yıllarca hapis yatmışlar, bu da ülkemizi dünya kamuoyu önünde güç durumda bırakmış, çıkarılan af yasalarıyla durum giderilmeye çalışılmıştır. Yeni TCK ile de sorumlu müdürlerin cezai yükümlülükleri en aza indirilmiş, bu da objektif sorumluluk gibi hukukun zorda kalmadıkça başvurmadığı bir müessesenin işlerliğini azaltmış ve durum hukuk adına olumlu adım olarak nitelenmiştir. Tasarının 9. maddesi şüpheli ve sanık haklarına doğrudan saldırı niteliğini taşımaktadır. Şöyle ki; şüphelinin yalnızca bir müdafiden yararlanabileceği, cumhuriyet savcısının istemiyle şüpheliyle müdafiinin yirmi dört saat görüşmesinin engelleneceği, dosya içeriği inceleme yetkisinin müdafiden esirgenmesi, bu saldırıların en başta gelen hükümleri arasında yer almaktadır. liklerde yer alan buna benzer hükümlerin Danıştay tarafından yürütmesi durdurularak iptali yoluna gidilmiştir. Yirmi dört saat süreyle müdafisi ile görüştürülmeyen şüpheli, düzenlemeyle ifade de vermeyecektir. Bu durumda neden bu sürenin müdafiden esirgendiğini anlamak olanaklı değildir. Esas olarak bu konudaki en büyük engeli tasarının 9/e maddesinde görüyoruz. Buna göre ‘‘müdafiin, terör örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge elde edilmesi halinde, bir görevli görüşmede hazır bulunabileceği gibi bu kişinin müdafiine verdiği bilgi ya da belgeler hâkim tarafından incelenebilir’’ denilmektedir. Görüldüğü üzere sanık ya da şüpheliden çok bu madde doğrudan avukatları hedef almakta, onların kutsal savunma görevlerini yapmalarına engel olmaktadır. Avukatların kendi müvekkillerinin sırlarını saklama yükümlülükleri bir meslek kuralıdır. Bunları açıkladığı anda sorumluluktan kurtulamaz. Açıklanan bilginin kime verildiğinin önemi yoktur. Meslek kuralıyla, mevcut bir kanun hükmü arasında sıkışan bir avukattan sağlıklı savunma yapmasını beklemek, en kibar deyişle hayaldir. Savunması sağlıklı olmayan bir yargılamanın da sağlıklı olamayacağı açıktır. Hukuk ihlali Ayrıca terör örgütüne bilgi taşıdığı konusunda bulgu ya da belge elde edilenler demekle neyin kastedildiği anlaşılmamaktadır. Bu bulgu ya da belgenin elde edildiğine kim karar verecektir? Örneğin bir memurun bu konudaki beyanı yeterli olabilecek, müdafie görevi sırasında olmadık güçlükler çıkarılacaktır. Madde gerekçesinde bu konuda açıklayıcı en ufak bir ibare de yer almamaktadır. Avukat üstü ve bürolarının istisnai haller dışında aranamadığı veya katı kurallara bağlı olduğu bir gerçek iken bu tasarıyla getirilmek istenen bu düzenlemeler açıkça hukukun ihlalidir. Eleştiri konusu olan bir diğer madde de suç zannıyla yargılanan güvenlik görevlilerinin tutuksuz yargılanmalarının önünü açan 10. maddedir. Tutuklamanın istisnai bir yargılama tedbiri olduğu konusunda kuşku yoktur. Ancak bu tedbirin nadiren uygulanması yalnızca güvenlik güçleri için değil, tüm şüpheli ve sanıkları için geçerli olmalıdır. Kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık oluşturan bu maddenin bu haliyle yasalaşması halkın yargıya olan güvenini zedeleyecektir. Bir ülkede terör yaratmak, teröre sebep olmak ve terörü övmek eylemlerinin suç olarak değerlendirilip, cezalandırılmasından daha doğal bir şey olamaz. Ülkede yaşayan masum insanların canına kasteden, korku ve endişe yaratan örgütlerin faaliyetlerini durdurmak için önlem almak, her ülke devletinin en vazgeçilmez hakkıdır. Ancak bu hakkın kullanılmasında temel hak ve özgürlüklerin kullanımının kısıtlanmaması, hukuk devletine yakışan bir tutum olacaktır. Güvenlik ve özgürlük dengesinin iyi sağlanması için temel hak ve özgürlüklerin kullanımında ve kısıtlanmasında daima ölçülülük ilkesine göre hareket edilmelidir. Buna uyulmadığı takdirde mevcut ortamdaki terör son bulmayacak, aksine etki tepki örneği, baskıcı ortam, terör örgütüne zemin hazırlayacaktır. Alınacak önlemlerde hukukun genel ilkeleri, kanun koyucu için tek geçerli ölçüt olmalıdır. Masum eylemler Baskı ve cebir olmadığı halde terör suçu sayılan eğitimin engellenmesi suçu üzerinden örneklemeye gidersek, üniversitelerinde yemeklere zam yapıldığı için derslere girmeyen ve baskı kurmadan derslere girmeme çağrısında bulunan kimi öğrenciler, bu maddeyle doğrudan terör suçu işlemiş sayılabileceklerdir. Terör örgütü faaliyeti olarak yaftalanabilecek bu tür masum eylemler, sırf demokratik bir hakkını kullanmak isteyen yurttaşlarımızı hak etmedikleri halde terör suçlamasıyla karşı karşıya bırakabilecektir. Tasarının 6. maddesi gerekçesinde etkin pişmanlık müessesesinin terör örgütü liderleri için de geçerli olduğu kabul edilmiştir. Madde gerekçesinde, ‘‘Maddenin son fıkrasında, suç işlemek için örgüt kurma suçuna ilişkin etkin pişmanlık hükümlerinin terör örgütünün kurucusu, yöneticisi veya üyeleri hakkında da uygulanabileceği kabul edilmiştir’’ denilerek örgüt liderleri için bu yol açılmış bulunmaktadır. Kanımızca bu hüküm, beraberinde başka bazı sakıncaları da birlikte getirmektedir. Yakalama olayının ne zaman gerçekleşmiş sayılacağı ile silahlı örgütten silahsız örgüte geçiş yapılarak getirilen yeni tanımlama örtülü bir af yasasına dönüşebilecektir. Çünkü amacını anayasanın değişmez ilkelerini ortadan kaldırmak olarak belirleyip de ‘‘henüz’’ silahlı mücadeleye girişmeyen bazı irticai örgüt AYDINLANMA SÖYLEŞİLERİ Yıl: 7, No: 8 Konu ORTADOĞU SORUNLARI ve TERÖR Yönetmen ÜMİT ZİLELİ Konuşmacılar Org. ÇETİN DOĞAN Org. ATTİLA ATEŞ Gün: 6 Mayıs 2006 Cumartesi, saat 10.30 13.00 Yer: Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi Dereboyu Caddesi, Dere Çıkmazı, No: 1 Ortaköy İletişim: İ.Ü. Mezunları Derneği (Fatoş Taştan) 0 212 238 03 21 Aydınlık Yarınlar Özlemi İçindeki Tüm Yurttaşlarımız Davetlidir. Giriş Serbest ve Ücretsizdir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayınladığı günlük sivil toplum gazetesi Gözaltına alma Bir kişinin, kolluk güçleri tarafından gözaltına alınması anında hakları başlamıştır. Bu hakların en önemlileri arasında müdafiden yararlanma ilkesi yer alır. Bunun ne gerekçeyle olursa olsun kısıtlanması hukukun genel ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi anayasamıza da aykırılık teşkil etmektedir. Hatırlanacağı üzere daha önce çeşitli yönetme BİZİM GAZETE tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları, köşe yazıları ve ülke sorunlarını yansıtan raporlarıyla 10 yıldır okurlarıyla el ele... Tel: 0 212 511 94 94 Abone: 0 212 513 83 00 CUMHURİYET 02 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear