01 Aralık 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2006 CUMARTESİ 2 NUMAN ESİN, ‘‘Devrim ve Demokrasi: Bir 27 Mayısçının Anıları’’ adını taşıyan ve geçen yıl yayımlanan kitabında ‘‘Türkiye’de askeri müdahalelere karşı halk neden direnmiyor’’ sorusunu sorup bir kurmay subay titizliliği ve olanca açık kalplilikle yanıtları sıralamaya çalışır. ‘‘27 Mayıs sabahı ordunun idareyi ele aldığını duyan halk sokaklara döküldü, bayram yaptı ve ihtilali canı gönülden onayladı. Tüm ülkede hiçbir direniş olmadı. Hatta, Demokrat Partili vatandaşlardan bile en ufak bir karşı hareket gelmedi. Türkiye’de daha sonra da ordu harekâtları oldu. 12 Mart’ta da, 12 Eylül’de de halktan tepki gelmedi’’ diye bir giriş yaptıktan sonra, ileri sürdüğü ilk neden şudur: ‘‘Türkiye’de ordunun halk nezdinde gerçekten olağanüstü bir yeri var. Yani, ‘Orduya karşı gelinmez. Ordu bizim her şeyimizdir. Ordunun yaptığı doğrudur..’ görüşü egemen.’’ Ona göre, ikinci temel neden, ‘‘karşı çıkma eğilimi olsa bile, bunu gerçekleştirebilecek organizmalar’’ın OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL yokluğudur. ‘‘Sendikalar, siyasi partiler zayıf, silahlı güç hiç yok. Örneğin, bir emniyet örgütü karşı çıkabilirdi. Olmuyor böyle şeyler. Ordu harekâtına karşı bir tepki yine ordudan gelirse bir denge kurulabiliyor. Onu da 22 Şubat ve 21 Mayıs olaylarında gördük’’ diyor Esin. slına bakılırsa, karşı çıkmayışın asıl nedenlerini başka yerlerde, daha derinlerde aramak gerekiyor. İpuçları, Esin’in kitabının çeşitli yerlerinde de var, ama kitap nihayet bir ‘‘anı kitabı’’ olduğu için bu konularda ayrı ve derinliğine bir çözümlemeye gidilmemiş. Nedenler, sadece öğrenci hareketleri, sokak huzursuzluğu, polisin davranışları, biriki ölüm olayı mı? Dışta yapılan hesaplar mı? Başka nedenler de sayabilirsiniz. Numan Esin kitapta onlardan da söz 27 Mayıs Dersleri A etmiyor değil: ‘‘Adnan Menderes... kendisini destekleyen sınıfları da kaybetti. Söz fazla ayağa düştü ve partiye çapulcular egemen oldu. Partinin bucak örgütleri en üst kademeleri yönetir hale geldi.’’ Sonra, Adnan Menderes’le Celal Bayar’ı eleştirmenin ardından, şimdi artık Demirel’in de yaptığı bir saptama: ‘‘Onların yapması gereken, Türkiye’yi 1 Nisan’da erken seçime götürmekti. Bunu yapsaydılar, ihtilal olmazdı.’’ ma, tepkisizliğin asıl nedeni galiba şuydu: Üç yıl önce yapılmış bir genel seçimin o yıla özgü koşullarla Meclis’e getirdiği üçte iki çoğunluğu ‘‘ulus’’ saymak ve buna dayalı bir ‘‘ulusal egemenlik’’ saplantısıyla, kendilerini her şeyi, hatta cumhuriyet ilkelerine ters işleri bile yapmaya muktedir saymak. Bu kimsenin hoşuna gitmemişti. 1961 Anayasası’na yol açan temel neden de bu oldu. O dönemden bugünkü iktidarın çıkarabileceği en önemli ders budur. Şiddet Okulda... Necdet TEZCAN oplumsal bir olgu olan ‘‘şiddet’’, tüm öfkesiyle zaten açık duran okul kapısından içeri giriverdi sonunda. Olacağı da buydu zaten. Çünkü okul çevresiyle iç içedir. İkisi de birbirinden etkilenir. Okullara da girmesi aynı zamanda bir oluşumun sonucudur. Aklın ve bilimin; sevgi ve saygının güneş girmeyen eve doktor girer gibisıfırlandığı yerden; Öğretmene saygının azaldığı yerden; Öğretimin öne çıktığı, eğitimin pabucunun dama atıldığı yerden; Öğrenmenin bir davranış (iyiye, güzele, olumluya...) değişikliği olduğunun anlaşılamadığı yerden; Eğitim yöneticilerinin yetersiz ve yanlı ya da vekil olduğu yerden; Disiplinin olmadığı, rehberliğin yetersiz olduğu yerden; Eğitimöğretimin öneminin dönüşüme uğradığı, Atatürk ilkelerinden sap PENCERE tırıldığı çatlaklardan; ‘‘Dayak cennetten çıkma...’’ deyişinin hâlâ geçerli olduğu yerden; Çekirdek aile kavramının parçalandığı ve çocukların acı çektikleri yerden; ‘‘Eğitim, çocuklara sevgi ile başlar’’ deyişinin arka bahçeye fırlatıldığı yerden; Bu yaşlarda görülen kümeleşmenin, sanata ve spora yöneltilmediği yerden; Öğretmenlerin özlük haklarının verilemediği boşluktan, Öğretmenlerin ekonomik yeterliliğinin ve pedagojik eğitiminin önemsenmediği uçurumdan; ‘‘Şiddet’’ girer be kardeşim, girer.. hem de elini kolunu sallayarak girer. Girmesin mi? Mi yani... Şiddet bu fırsatları kollar her zaman... Okuldan elbirliğiyle ve ivedi olarak kovalayalım şiddeti. Sevgiyle, okumayla, demokrasiyle, hoşgörüyle... Gelecek bunu bekliyor bizden, sağlıklı insanlar ve sağlıklı toplum için... T AKP’nin Yol Haritası?.. Birisi eline kalemi aldı, beyaz kâğıda bir üçgen çizdi, bir köşesine ABD’nin Bush’unu yazdı, öteki köşesine AKP’yi ve RTE’yi kondurdu, üçüncü köşeye de AS (Arap Sermayesi) rumuzunu oturtunca dedi ki: İşte sana Türkiye’deki iktidar üçgeni!.. Hımmm, dedim, iyi de fazla şematik değil mi?.. Her basitleştirme abartılı olduğundan kendi yapısında çarpıklığı da içerir; ama, kimi gerçekliği anlamak bakımından yararlıdır... ? İstanbul sermayesi AKP’ye yabancılaşıyor; bunu yalnız biz görmüyoruz; gerçek, Amerika’dan ya da İngiltere’den de fark ediliyor... Oysa ABD değil miydi, Türkiye’yi ‘Ilımlı İslam Devleti Modeli’ne oturtmak isteyen?.. Ne oldu?.. 2002’den bu yana geçen iktidar süresinde AKP, Başkan Bush’a iyi servis yapamadı; hem Irak’a Türkiye üstünden geçiş olanakları tanıyan ‘1 Mart Tezkeresi’ Meclis’ten çıkarılamadı, hem Filistin’de iktidara geçen Hamas ki ABD ve İsrail’in gözünde terör örgütü sayılıyor acele Ankara’ya çağrılıp onurlandırıldı... Şimdi Amerika’ya gidip gelen ne kadar gazeteci, işadamı, politikacı, arabulucu varsa diyorlar ki: Bush yönetimi Tayyip’ten neredeyse vazgeçmiş gibi... ? RTE’nin akıl hocası Cüneyd Zapsu, gazetelerin yazdıklarına göre Bush’un akıldanelerine yalvarmış: RTE’yi çukura itmeyin, kullanın!.. İşin en çarpıcı yanı ne?.. Bu rezil pazarlıkların Türkiye’de gazetelerde yayımlanması ve herkesin hiçbir şey olmamış gibi birbirini seyretmesi... Son günlerde Cüneyd Zapsu, Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen’in yanı sıra bu dinci siyaset topluluğunda adı sivrilen bir ilginç kişi daha var: Korkut Özal!.. AKP’nin akıl hocası!.. ? AKP’nin akıl hocası ve dinci Türkiye siyasetinin mimarlarından pek meşhur Korkut Özal bu kez de Aktüel dergisine konuşarak RTE’nin ve partisinin daha önceden saptanmış yolunu çizdi: ‘‘ Recep Tayyip Bey 1’inci başkan olacak!..’’ Nasıl?.. Anayasa değişecek!.. Türkiye Başkanlık Sistemi’ne geçecek!.. RTE ilk başkan olacak... Haydi hayırlısı!.. ? İş kolay görünmüyor... Belli olmaz, RTE bidenbire dönüp erken seçim yoluna da girebilir; ama, bu yol uzlaşma, istikrar, normalleşmeye dönmek ya da zamanlamayı uzatmak demektir... RTE’nin kararlarında en etkili odak ABD olacaktır... Türkiye bir kavşakta!.. Ne yazık ki siyasal arenada AKP’nin karşısına halkın ağırlığını koyabilecek bir ulusal örgütlenme ve uzlaşma bilinci daha saydamlaşamadı... A İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNLARI DERNEĞİ, DEMOKRATİK DAYANIŞMA DERNEĞİ AYDINLANMA SÖYLEŞİLERİ Yıl: 7, No: 9 Konu 27 MAYIS’IN ÖNEMİ Yönetmen TANJU ERDEM E. Amiral Konuşmacılar Dr. ALEV COŞKUN 27 Mayıs Kurucu Meclis Üyesi NUMAN ESİN 27 Mayıs Milli Birlik Komitesi Üyesi 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı Başkanı Gün: 27 Mayıs 2006 Cumartesi, Saat: 10.3013.00 Yer: Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi Dereboyu Caddesi, Dere Çıkmazı, No: 1 Ortaköy İletişim: İÜ Mezunları Derneği (Fatoş Taştan) 0212 238 03 21 Aydınlık Yarınlar Özlemi İçindeki Tüm Yurttaşlarımız Davetlidir. Giriş Serbest ve Ücretsizdir. CUMHURİYET 02 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear