26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 2006 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B B B B B B 17 23 21 26 26 26 27 24 16 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B PB Y Y PB PB Y Y B 13 14 11 12 21 20 19 18 26 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y Y Y Y 22 21 24 28 26 27 21 16 14 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, İç Anadolu’nun güney ve doğusu, Doğu Akdeniz, Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı yağış alan yerlerde biraz azalırken diğer bölgelerimizde artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y K Y Y Y Y Y Y Y 8 3 12 16 13 11 14 14 17 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y Y Y Y Y B Y 17 15 20 19 20 22 18 21 17 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y B B B Y B K B Y 10 31 24 28 18 22 4 25 17 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada hurbaşkanı Sezer’e saldırıyorlar. Yadırganacak tarafı yok. Zira karanlığın savunucusu, simgeleri kara çarşafla, kara sakal olanların yuvalandığı şer odaklarının herhalde giderek boyutlanan irtica tehlikesine dikkat çeken Cumhurbaşkanı’nı savunmaları, övmeleri beklenemezdi. Gerici yayın organlarının yayınları, sessiz ve derinden giden laiklik karşıtı odakların devletin sesi Sezer’in söylemlerinden ne kadar rahatsız olduğunun kanıtıdır. Dinci tayfası o kadar rahatsız ki; saldırılarında terbiyesizliğe vardılar. Örneğin sıradan bir insanmış gibi Cumhurbaşkanımıza Ahmet Bey diye seslenebiliyorlar. Ne ki, it ürür kervan yürür. Sezer ve onun gibi düşünenler demokrasinin güvencesi laikliğin savunucusu olmayı sürdürecekler. ??? Tehlike bir yandan gelmiyor. Sadece, İslam Cumhuriyeti hasretiyle yananlardan gelmiyor. Bu iktidarın almış başını bilinen hedeflere doğru giden icraatına göz yuman, kimi yerde savunanların tutumu da laikliğin ne denli tehlike içinde olduğunun bir başka göstergesi. RTE, ne çare bu ülkede üçdört yıldır başbakanlık görevini yürüten adam, özel danışmanını gönderiyor ABD’ye; orada ‘‘Başbakanımı kullanın’’ diyor. Orada kullanma fiiline kıyasla daha ağır sömürmek, istismar etmek anlamına gelen ‘‘exploid’’ sözcüğü ile konuşuyor. Hatta ve hatta özel danışman Zapsu, ‘‘RTE’yi devirmeye çalışmak, delikten aşağı atmak yerine kullanın’’ derken sözlükte anlamı lağım, kanalizasyon diye geçen ‘‘drain’’ sözcüğünü kullanıyor. Bu sözleri, çirkin ifadeleri Başbakan ‘‘çeviri hatası’’ diye sindirdi; peki ama benim gözde kimi yazarlarım, örneğin Ertuğrul Özkök, yalanladığı söylemlerinin doğruluğu ispatlanan Zapsu’nun TC Başbakanı’nı aşağılayan konuşmasına neden arka çıkıyor? Zapsu, ‘‘Amerikalı muhataplarım ne demek istediğimi gayet iyi anladı; ama Türk basınına anlatamadım’’ demiş Özkök’e. Amerikalı muhatapları özel danışmanını gönderen RTE’yi de pekâlâ iyi anlamışlardır elbette. Kuşku yok, ‘‘Alın, nasıl istiyorsanız tepe tepe kullanın’’ söyleminin anlamını sindirerek Türkiye’ye karşı kazandıkları bu küçük zaferin keyfine varmışlardır. Zapsu’nun RTE’yi pazarlarken neredeyse eti sizin kemiği bizim demediği kaldı. Genelde ‘‘Zapsu’nun söylediklerini Amerikalı muhataplarının anlamaları’’; ne ki, Türk basını ile siyaset adamlarının anlamakta güçlük çekmesi doğal değil mi? ??? Ülkeyi yönetenle çevresindeki adamlar bir başka devletin kullanımına hazır olduklarını içlerine sindirdiklerini ilan ederken, uzak bir ülkenin, Bangladeş’in başı açık ulusal giysiler içinde Müslüman kadın Başbakanı Begüm Halide Ziya, Atatürk’e övgüler yağdırdı. Ülkenin ulusal şairinin ‘‘Kemal Paşa’’ adlı kitabını RTE’ye armağan etti. Armağanı alırken ve aldıktan sonra acaba RTE’nin içinden neler geçti? Atatürk’ün kutsal sayılan devrimlerini İslamın gelenek ve görenekleriyle değiştirmeye yol aldığı için acaba kendisiyle iftihar mı ediyor? Halide Ziya Hanım’ın armağanı; bir merakı kamçılıyor: Nedir o merak? RTE’nin evindeki (varsa tabii) kitaplıkta aydınlığa yol açan Atatürk ve devrimleriyle ilgili kitaplarla İslam ve din üzerine yazılı olan kitapların sayısı... İrtica uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı’nı ‘havayı bulandırmakla’suçladı GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Erdoğan’ın hedefi Sezer İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Harp Akademileri’nde verdiği konferansta ‘‘İrticai tehdit, kaygı verici boyutlara ulaşmıştır’’ uyarısına Cumhurbaşkanı’nı suçlayarak yanıt verdi. MÜSİAD toplantısından Sezer’in açıklamalarına üç gün sonra sert bir üslupla karşılık veren Erdoğan, laiklik konularında uyarıda bulunanları ‘‘havayı bulandırmakla’’ suçladı. Erdoğan’ın ‘‘Siz dindar insanları siyasetten uzak tutmak için konuşuyorsanız, bu millet sizi affetmez’’ açıklaması ise dikkat çekti. Erdoğan dün İstanbul’da Grand Cevahir Otel’de gerçekleştirilen Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) 15. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Sezer’in adını vermeden Harp Akademileri’ndeki ‘‘irticai tehdit’’ uyarısına yanıt verdi. Zaman zaman Türkiye’de laikliğin tehlikede olduğunun konuşulduğunu, bunun neye dayanarak konuşulduğunu anlamakta zorlandığını savunan Erdoğan, şöyle devam etti: ‘‘Bu ülkede siyasi partiler, hele hele iktidar olmuş bir siyasi parti laiklik karşıtı olarak insanların karşısına çıkmadı ve bu halk iktidar yaptı. Bazıları çıkıp ‘tehlikeli’ demek suretiyle havayı bulandırma gayretine girmemeli. İkide bir irtica gündeme getiriliyor, bu da üzücü. Nedir irtica? Eğer irtica dini siyasete alet etmekse, bunu da Türkiye’de kimlerin yaptığı bellidir. Siz dindar insanları siyasetten uzak tutmak için konuşuyorsanız, bu millet sizi affetmez, bunu böyle bilin. Çünkü bu ülkede dindar insanın da siyaset yapmaya hakkı vardır. Kimse kalkıp ‘İrtica tehlikesi var’ demesin. Bunları biliyoruz, mürekkep yaladık, nereden nereye geldi, bunları biliyoruz. Bunu soyuttan somuta lütfen taşısınlar da bilelim. Ne anlatmak istiyorlar bilelim.’’ CHP’ye de suçlama CHP lideri Deniz Baykal’ın, ‘‘Önce partizan davrandılar, sonra kadrolaştılar, sonra Türkiye’yi kuşattılar’’ sözlerini de yanıtlayan Erdoğan, yargının siyasallaşması gibi bir ifadeyi kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Erdoğan, hâkim ve savcı atamalarını yapan HSYK’de siyasi kimliğiyle bir tek Adalet Bakanı’nın bulunduğunu, onun dışında bürokrat olarak bakanlık müsteşarının yer al dığını, kalan beş üyenin ise Cumhurbaşkanı tarafından atandığını anlattı. Erdoğan, ‘‘Eğer bir siyasallaşma varsa o zaman buraya bir soru işareti koyuyorum. Çünkü susmak da bulanıklığı gidermiyor’’ dedi.‘‘Bürokraside üst düzey yönetimde bulunanlar Türkiye’nin evlatları değil mi Allah aşkına?’’ diye soran Erdoğan, ‘‘Marangozlukta bir kalınlık makinesi vardır, insanoğlunu da böyle kalınlık makinelerine mi sokacağız? Burada ehliyeti, liyakatı arayacaksınız. Bu isimler başarısız olurlarsa bunun bedelini kim ödeyecek? İktidar ödeyecek, ben ödeyeceğim, iktidarım ödeyecek’’ diye konuştu. CHP’ye ‘‘eski demirperde kalıntıları’’ nitelemesinde bulunan Erdoğan, ‘‘Bunlardan sosyal demokrat falan olmaz’’ dedi. DİNCİ BASIN Kışkırtıcı ifadeler İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Harp Akademileri’ndeki konferasta,‘‘irticanın devlete sızdığı’’ yönündeki uyarıları üzerine, dinci basın Sezer’i hedef almıştı. ‘‘Sezer’i din düşmanı’’ gibi göstererek tehditkâr ifadeler kullanan dinci basın ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerinin örtüşmesi dikkat çekti. Yeni Şafak gazetesi 14 Nisan Cuma 2006 tarihli sayısında ‘‘Gücün yetmez Ahmet Bey’’ sürmanşetiyle Cumhurbaşkanı’nı hedef aldı. Yeni Şafak gazetesi, Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının Türkiye’yi ayağa kaldırdığı gibi kışkırtıcı iddilarda bulundu. Aynı gazete 15 Nisan tarihli sayısında ise ‘‘Çankaya’dan belge çıkar mı’’ başlıklı haberinde, ‘‘Cumhurbaşkanı Sezer ‘İrtica devlete sızmaya çalışıyor’ iddiasını ortaya attı ama dün de bu konuda belge vermedi’’ ifadelerine yer verdi. Anadolu’da Vakit gazetesi ise 14 Nisan tarihli sayısında ‘‘İki Ahmet farkı’’ başlıklı manşet haberinde Sezer’i, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’la kıyasladı. Haberin altbaşlıklarında Sezer için ‘‘Halkın inancı ile kavgalı’’ gibi kışkırtıcı ifadeler kullanıldı. Sezer’e yönelik tehditkâr tavrını 15 Nisan’daki gazetede de sürdüren Anadolu’da Vakit gazetesi, manşet haberinde, ‘‘Özür dile Sezer’’ başlığını attı. Gazete, haberin alt başlığında Sezer’in sözlerinin infiale neden olduğu iddialarında bulundu. ŞULE KÖKTÜRK İstanbul’da AKP il binası önünde yapılan eylemde hükümet protesto edildi. ‘Halka takıyye yapıyorlar’ ANKARA/İSTANBUL Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı, başta Ankara olmak üzere birçok kentte AKP il binaları önünde protesto edildi. Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde toplanan kalabalık bir grup, sloganlar eşliğinde, Meşrutiyet Caddesi’nden AKP il başkanlığı binasına yürüdü. Panzerlerle AKP il başkanlığı önünde önlem alan polis, grubu engelledi. Kocatepe Camisi yanındaki parkta açıklama yapan KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, bütün illerde AKP il başkanlıkları önünde eylem yapıldığını ifade ederek salı günü de illerden gelen temsilcilerle birlikte SSK binası önünde toplanarak TBMM’ye yürüyeceklerini söyledi. İstanbul’da da KESK, DİSK, Türkİş, İstanbul Tabip Odası (İTO) ve TMMOB üyelerinin de aralarında bulunduğu bir grup, Çağlayan Meydanı’ndan AKP il binasına kadar yürüyerek protesto gösterisinde bulundu. AKP il binası önünde açıklama yapan KESK İstanbul Şubeleri Dönem Sözcüsü Gürsel Ümitsever, bugünkü yasada, sosyal güvencesi olanların çocuklarının zaten sigorta kapsamında olduğunu anımsatarak ‘‘Halka takıyye yapıyorlar, yalan söylüyorlar. Bizim çocuklarımız zaten sigortalı. Herkesi sigorta altına almak istiyorsanız, köylüyü ve çocuklarını, kayıt dışı çalışanları sigorta kapsamına alın’’ dedi. leşti! ‘‘İçinde kimyasal maddelerin bulunduğu variller de ortaya çıktı!’’ Gündemde İstanbul’un Tuzla bölgesi var. Çevrede bulunan sanayi kuruluşlarından bazılarının izinsiz olarak zehirli atıkları varillere doldurduğu ve fazla masrafa girmeden uygun bir yerde toprağa gömdüğü kesinlik kazandı. Şimdi şu sorunun yanıtı aranıyor: Sorumlu kim? Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe önce açtı ağzını, yumdu gözünü: ‘‘Variller ciddi sanayicilerden birisinin. 50 bin, 100 bin dolar için, 50 bin 100 bin kişinin, koskoca metropolün zehirlenmesini göze alacak kadar paragöz, açgözlü bir adam...’’ Bakanı tutabilene aşkolsun: ‘‘Türkiye’de 750 bin ton tehlikeli atığın sadece 3035 bin tonu bertaraf edilebiliyor. Kalanlar nereye gidiyor? Nereye gittiğini Tuzla’da gördük. Ya toprağa gömülüyor ya da yeraltı sularının yerine boşaltılıyor.’’ Tam ‘‘Bakan çok doğru konuşuyor’’ diye yazı yazmaya hazırlanırken ertesi gün Sayın Pepe’nin ağız değiştirdiğini gördük: ‘‘Söylentilerle açıklama yapılmaz!’’ ??? Bakanın tavrının özeti şu: Önce bülbül, sonra soyadı! Sayın Pepe, uzun zamandır kamuoyunda ‘‘2B Yasası’’ diye bilinen ormanların satışı için yasa değişikliğiyle ilgiliydi. Bakanlığının öteki işlevini de anımsamış olmasına gerçekten sevindik. Tuzla ile ilgili gelişmeler olayın sadece bir boyutu. Acaba Türkiye’nin bir kirlilik haritası çıkarılsa nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalırız? Temiz ne kadar ırmağımız kaldı? Göllerimizin ne kadarı kuruma ve kirlilik tehdidinin altında değil? Kaç kıyı kentimizin içinden denize girilebiliyor? Sanayi bölgelerimizin kaçında atık su tesisi var? Büyük kentlerin kaçı çöpüne sağlıklı biçimde dönüştürme projesi uyguluyor? Kaç büyük yatırım, çevre etki değerlendirmesi (ÇED) raporunun gereklerini tam olarak yerine getirdi? Bu soruları sorarken amacımız elbette sanayi düşmanlığı değil. Ancak Tuzla’da ortaya çıkan durum, denetimsizliğin, bu alandaki başıboş gidişin bir özeti değil mi? ??? Kısa bir reklam arası! Cumhuriyet, yıllar önce çevre haberlerine özel bir ağırlık vermeye başladığında pek çok kesim dudak bükmüştü. Bu tür haberlere ayrıntı gözüyle bakılmıştı! Zamanla Cumhuriyet’in ne kadar ciddi bir haber alanı edindiği ortaya çıktı. Her ne pahasına olursa olsun sanayi olsun, yaklaşımını dünya reddediyor. Gelişmiş ülkelerin çevreye zarar veren kimi sanayileri bizim gibi ülkelere yüklemelerinin bir nedeni de bu! Böyle giderse kişi başına düşen ulusal gelir, kişi başına düşen zehirli varil miktarının altında kalacak! Olan, Türkiyemize, büyük kentlerimize, doğamıza, İstanbulumuza oluyor... Altın varil, üstün goril... Ne kültürel başkentsin sen İstanbul! ankcum?cumhuriyet.com.tr Protestoya sert müdahale ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kocaeli il kongresine katıldığı sırada, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası yasa tasarılarını protesto etmek isteyen sendika üyelerine polis müdahale etti. Müdahale sonucu çok sayıda kişinin yaralandığı ve gözaltına alındığı bildirildi. Büro Emekçileri Sendikası (BES) Başkanlar Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, dün Erdoğan’a taleplerini iletmek amacıyla KESK, DİSK ve TTB üyelerinin yaptığı eyleme, panzerlerle ve çevik kuvvet polislerince müdahale edildiği, müdahale sonucunda EğitimSen Kocaeli Şubesi Başkanı, ESM Kocaeli Şubesi Başkanı ve iki EğitimSen üyesi öğretmenin gözaltına alındığı ifade edildi. KESK’ten yapılan açıklamada da müdahale sonrası birçok KESK üyesinin yaralandığı ve gözaltına alındığı bildirildi. IŞIL ÖZGENTÜRK Polis Haftası Artık Çocuklardan Uzak Durmalı* ? Baştarafı Arka Sayfada Polisler koca İstanbul’un göbeğinde, en işlek caddeleri trafiği kapatarak yürüyüş yapıyor. Neden polis yürüyüşü var da maliyeciler, hemşireler, öğretmenler, çiftçiler yürüyüşü yok? Neden hemşireler, fırıncılar gövde gösterisi yapmıyor, çocuklara önlükler giydirip alanlara çıkarmıyorlar? Neden başka ülkelerin polisleri böyle yürüyüşler yapmıyor? Neden başka ülkelerdeki emniyet müdürleri, polisin ‘kutsal’ bir görev yaptığını içeren açıklamalar yapmıyorlar? Polisin görevi neden yalnız Türkiye’de bu kadar önemli ve dokunulmaz? Polis Haftası nasıl kamusal yarar taşımaktadır? Bunu bilmek mümkün değil. Yalova İl Emniyet Müdürlüğü, Polis Haftası’nda Polis Sergisi açarak polis tarafından kullanılan araç ve gereçler ile teknik malzemeleri sergiliyor. Bu serginin amacı ne olabilir? Ya da 2004’te Ankara’da düzenlenen ‘Halk Atış Yarışması’, 2005’te Hatay’da düzenlenen ‘Amirler Arası Atış Şampiyonası’ nasıl bir kamusal yarardır? Polis, halkın ödediği vergilerle ödenen bir ücret karşılığı çalışan bir kamu görevlisidir ve hukuken dokunulmaz olamaz. Polisin, çocukları törenlerde kullanması, hele hele operasyon giysileri giydirmesi kesinlikle kabul edilemez. Bu açıkçası ayıptır ve kabul edilemeyeceği gibi göz ardı da edilemez, soruşturma gerektirir. Türkiye’nin ve dünyada hemen her ülkenin imzaladığı çocuk hakları sözleşmeleriyle yasaklanmıştır. Çocukların, Polis Haftası törenlerinden, üniformalardan, silahlardan, şiddetten daha güzel bir dünyayı hak ettiklerini düşünüyorsanız lütfen siz de bana katılın ve artık çocukları Polis Haftası’ndan uzak tutalım. * Doç. Dr. Serdar M. Değirmencioğlu (Bilgi Üniversitesi) Müftülükten şeriat sınavı İBRAHİM KARAASLAN DİYARBAKIR Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde müftülük, kaymakamlıktan ‘‘Diyanet’in kitabını dağıtacağım’’ diye izin almasına karşın öğrencilere önce dini bir yayınevinin bastırdığı kitabı ve 110 soruluk çalışma notu dağıttı, ardından sınav yaptı. Notlarda ‘‘Mahşerden sonra ne olacak, şeytandan kurtulmanın yolu nedir?Peygamberimizin birden çok kadınla evlenmesinin hikmeti nedir’’ gibi sorular ve yanıtları yer aldı. Sınavda okullardaki öğretmenler dışarı çıkarılarak başka kişiler gözetmen olarak görevlendirildi. Eğil İlçe Müftüsü Mehmet Şerif Yüksel, kısa süre önce kaymakamlığa bir yazı yazarak, ‘‘Kutlu Doğum Haftası’’ etkinlikleri kapsa mında ilçedeki 3 ilköğretim ve 1 lisede bütün öğrencilere Diyanet İşleri Başkanlığı’nca bastırılan ‘‘Peygamberimi Öğreniyorum’’ adlı kitabı dağıtmayı, ardından öğrencileri yarım ve çeyrek altın ödüllü bir sınava tabi tutmayı önerdi. Kaymakam Kaya Çelik de talebi kabul etti.Ancak öğrencilere Diyanet’in kitabı yerine Abdülaziz Yatkın tarafından hazırlanan ve Ravza Yayınları’nca bastırılan ‘‘Hz. Muhammed’in Hayatı’’ adlı cep kitapları verildi. Öğrencilerden bir hafta kitabı okumaları istenilerek sınav yapılacağı ilan edildi. Sınav, lise dışındaki okullarda hafta içinde gerçekleştirildi. Ancak sınav sırasında tüm öğretmenler dışarı çıkarılarak yerlerine müftülüğün tayin ettiği gözetmenler görevlendirildi. 110 soruluk çalışma notlarında yer alan bazı sorular ve yanıtları şöyle: Dünyaya ne için gönderildin: Allah’a kulluk etmek için. Şeytandan kurtulmanın yolu nedir: Ondan kurtulmanın tek yolu Kuran ve hadisin emrettiği şekilde yaşamak, Peygamber efendimizin (SAV) sünnetine sıkı sıkıya bağlanmaktır. İslamiyeti yaşamaktır. Kıyametin küçük alametleri nedir: Emanete ihanet edilmesi. Fitne ve fesadın çoğalması. Anne ve babaya çokça isyan edilmesi. Depremlerin çoğalması. Yüksek binaların yapılmasında yarış edilmesi. Peygamberimizin birden çok kadınla evlenmesinin hikmeti nedir: İslamı kadınlar arasına yaymak. İffetleri korunmaya muhtaç kadınları korumak... AKP kaygılı ? Baştarafı 1. Sayfada UMRE ÖDÜLÜ VERİLECEĞİ DUYURULMUŞTU ÖĞRETMENDEN ÖĞRENCİLERE BİLDİRİ Yarışmaya inceleme İstanbul Haber Servisi Milli Eğitim Bakanlığı okullarda umre ödüllü ‘‘Hz. Muhammet’e mektup’’ yarışması düzenlenmesine izin veren Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri hakkında inceleme başlattı. Anadolu Gençlik Derneği, okullarda umre ödüllü kompozisyon yarışması düzenlenmesi için Kartal’da kaymakamlık ve ilçe milli eğitim müdürlüğünden izin aldı. Olayın kamuoyuna yansıması üzerine MEB, Atasoy hakkında inceleme başlattı. Dinci Anadolu’da Vakit gazetesine açıklama yapan Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürü Eyüp Atasoy ise yarışmanın gerçekleştirileceği konusundaki ısrarını ortaya koydu. ‘‘Geri dönmeyiz’’ diyen Atasoy, ‘‘Almanya’da lise müdürü rahibe. Onlar bunu dincilik olarak algılamıyor. Ama Türkiye’de bir yarışma olunca ‘laiklik gitti millet bitti’ yaygarası koparıyorlar’’ iddiasında bulundu. Milli Görüş’e çağrı MEHMET MENEKŞE AMASYA Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Merzifon Lisesi ve Ticaret Meslek Lisesi’nde rehber öğretmen olarak görev yapan Ahmet Yılmaz, öğrencilere bildiriler dağıtarak Milli Görüş’e katılım çağrısı yaptı. Yılmaz, bildirisinde tüm öğrenci ve ailelerini Milli Gazete okumaya ve TV5 kanalını izlemeye davet etti. Yılmaz, hazırladığı metinde öğrencilerini televizyon ve internet gibi kötü alışkanlıklardan korumanın yollarını anlattığını belirtti. Yılmaz, öğretmenlere de dağıttığı bildirisinde şu ifadelere yer verdi: ‘‘Tehlikelerden korunabilmek için onları fark ederek uyanık olmak ve gerekli tedbirleri zamanında alarak zararlı alışkanlıklardan kendimizi, çevremizdeki bireyleri kurtaracak en kıymetli değer olan zamanı hayırlı işlerde kullanacak çareler bulup uygulamamız gerekir.’’ ye’de hükümetasker ilişkileri irdelendi. CSIS’nin Türkiye Projesi direktörü Bülent Alirıza tarafından yazılan raporda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün, en başından itibaren AKP iktidarıyla çalışma arzusu gösterdiği yorumu yapıldı. Raporda bu durumun bazı generallerde ve daha alt rütbeli subaylarda ise rahatsızlık uyandırdığı ileri sürüldü. Orgeneral Özkök’ün görevinin, ağustosta Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından üstlenilmesinin beklendiği anımsatılan raporda, Büyükanıt’ın hükümetle rahat bir ilişkisi olmadığı yorumu da yapıldı. CSIS raporunda AKP’nin, ağustos sonrasında askerhükümet ilişkileri açısından ‘‘giderek artacak sessiz’’ bir kaygı duyduğu savunuldu. Bölgedeki gelişmelere de değinilen raporda İran krizinin TürkAmerikan ilişkilerinin geleceğine büyük etki yapacağı belirtildi. Bu süreçte Bush yönetiminin, AKP hükümetiyle işbirliğinden daha çok, askerden askere ilişkilerin geliştirilmesi üzerinde duracağı yazılması dikkat çekti. Raporda ordunun, İran’ın nükleer ihtirasının Türkiye’ye tehlikelerini açıkça dile getirmede hükümetten daha arzulu olduğu kaydedildi. CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear