02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA 4 HABERLER CHP lideri, ABD’li yetkililere ‘Başbakan’ı kullanın’ diyen Zapsu’nun sözlerini alçaklık olarak değerlendirdi GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Baykal: Çuvaldan daha ağır ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel danışmanı Cüneyd Zapsu’nun Amerikalı yetkililere ‘‘Erdoğan’ı delikten süpürmeyin, kullanın’’ tavsiyesine sert tepki gösterdi. Bu tutumu ‘‘zilletin (alçaklık) ifadesi’’ diye nitelendiren Baykal, ‘‘Türk milletine çuval giydirilmek isteniyor. Başbakan Türkiye’yi pazarlamaya çalışıyordu, şimdi de başdanışmanı, Başbakan’ı pazarlamaya çalışıyor. Pazarlarken de Türkiye’yi satıveriyor’’ dedi. CHP lideri Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında hükümetin terörle mücadele anlayışını eleştirdi. Türkiye’yi ‘‘sıfır terörle’’ devralan AKP hükümetinin, ülkeyi getirdiği noktaya dikkat çeken Baykal, Türki IMF Programlarının Alternatifi Var mı? II Yazımın ikinci kısmına, ‘‘IMF programlarının alternatifi var mı?’’ sorusuna bazı somut örnekleri irdeleyerek devam ediyorum. ? CHP lideri Baykal, kendisini geçmişte ‘‘terör örgütü liderleriyle birlikte yürümekle’’ suçlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, ‘‘Ben o ittifaka karşı olduğum için bakanlık teklifini reddettim, parti içi muhalefet yaptım’’ yanıtını verdi. Hükümetin terörle mücadelede kafa karışıklığı içinde olduğunu belirten Baykal, ‘‘Zapsu kafasıyla mücadele edilmez’’ dedi. ye’nin ‘‘terör bataklığına sürüklendiğini’’ söyledi. Baykal, Başbakan Erdoğan’ın son olarak da ‘‘Silahı bırakıp masaya gelsinler’’ açıklaması yaptığına dikkat çekerek bu çağrının ya DTP ya da PKK’ye yapıldığına işaret etti. Baykal şöyle devam etti: ‘‘DTP silahlı bir kuruluş mu? DTP, silahlı kuruluşsa sen Başbakan olarak niye gereğini yapmıyorsun? Yok eğer PKK’ye söylediysen daha da vahim. Masaya oturdunuz mu, artık eşitsiniz. Sen PKK ile masaya oturduğun zaman Diyarbakır’daki esnafa ‘Sen buna bakma’ nasıl dersin! Cüneyd Zapsu ağzıyla bu işler çözülmez.’’ Başbakan Erdoğan’ın ‘‘terör mücadelesini bırakıp, adeta CHP’yle mücadele başlattığını’’ belirten Baykal, son olarak kendisini ‘‘geçmişte PKK liderleriyle Meclis’te bir arada’’ olmakla suçladığını söyledi. Kendisiyle ilgili bu iddiayı ilk olarak şimdi AKP milletvekili olan Köksal Toptan’ın gündeme getirdiğini belirten Baykal, şu görüşleri ifade etti: ‘‘Köksal Toptan, o insanların güvenoyuyla hükümette bakan olarak hizmeti içine sindirmiş. Bana bakanlık teklif edilmiş, istediğin bakanlığı al denmiş, ben kabul etmemişim, bu nedenle o hükümete girmemişim. CHP , bu olaylar olduğu zaman henüz yok.’’ Başbakan Erdoğan’ın özel danışmanı Cüneyd Zapsu’nun Amerika ziyaretini de değerlendiren Baykal, bu kişinin ‘‘Başbakan adına’’ temaslarda bulunduğuna dikkat çekti. Zapsu’nun ABD yönetimine ‘‘Aman Erdoğan’ı gözden çıkarmayın, görevden uzaklaştırmaya yönelmeyin, bizi delikten aşağı süpürmeye çalışmayın, onu kullanın’’ dediğini kaydeden Bay kal, ‘‘Bu değerlendirmeyi milletimin takdirine sunuyorum’’ diyerek sözlerini şöyle tamamladı: ‘‘Bana soruyorsanız, bu sözler, bir süre önce Kuzey Irak’ta Türk askerinin başına giydirilen çuvaldan çok daha ağır bir çuvalın Türk milletinin başına giydirilmek istenmesidir. Bundan daha öte çuval giydirme olabilir mi? Başbakan Türkiye’yi pazarlamaya çalışıyordu. Başdanışmanı da Başbakan’ı pazarlamaya çalışıyor. Başbakan’ı pazarlarken de Türkiye’yi satıveriyor. Başka derdi yok. Ne karşılığı kullanacaklar? İran’a, Suriye’ye yönelik harekâtta mı kullanacaklar? Bu sözler, bir zilletin ifadesidir. Bu iktidar bu sözleriyle suçüstü olmuştur. Başbakan terörle mücadelede kaytarıyor, gerekeni yapmıyor.’’ MalezyaLatin Amerika İlk olarak, Asya krizi sırasında Malezya deneyimini anımsayabiliriz. Suharto IMF programını imzaladı, ekonomisi çöktü ve iktidarını kaybetti. Malezya Devlet Başkanı Mahatir Muhammed IMF programını reddetti, sermaye kontrolleri getirdi, ekonomiyi dünya ekonomisinden bir süre için yalıttı ve zaaflarını giderecek biçimde, yerel gereksinimlere öncelik vererek yeniden yapılandırmaya girişti. Mahatir Muhammed’in otoriter rejimi altında gerçekleşen bu deneye karşılık, Latin Amerika’da halkçı, demokratik, katılımcı bir dalganın etkisinde IMF’den kurtulma çabaları gözleniyor: Bu bölgede, Venezüella’da Chavez, petrol gelirlerini kullanarak halkın yaşam koşullarını, eğitimini iyileştirmeye, küçük üreticiyi desteklemeye, böylece iç ekonomiyi/piyasayı güçlendirmeye çalışıyor. Arjantin’de Kirshner, yabancı alacaklılara rest çekerek borçları ödeme konusunda kendi programını dayattı ve kaynakları içeride kullanmaya yöneltti. IMF yanlısı ekonomistler, bu ekonomi çöker derken, Arjantin yeniden büyümeye başlıyor. Bolivya’da da Morales hükümete yeni geldi ama.. programı, halkın gereksinimlerine öncelik vermeyi, kaynakları esas olarak iç ekonomiyi güçlendirmekte kullanmayı vaat ediyor. CHP İLE SHP ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ ‘İnkâr’ kavgası ? 1991 seçimleriyle ilgili tartışmaya katılan SHP Genel Sekreteri Ketenci, CHP lideri Baykal’ı eleştirerek “Baykal, Erdal İnönü’yü HEP ile ittifak yapmaya zorluyordu” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Deniz Baykal arasındaki ‘‘HEP’lileri Meclis’e siz taşıdınız’’ atışmasına SHP de katıldı. SHP Genel Sekreteri Ahmet Güryüz Ketenci, ‘‘SHP’den iki kez milletvekili seçilen, grup başkanvekilliği ve genel sekreterlik yapan Baykal, SHP’yi nasıl inkâr edebilir? 1991 seçimlerine gidilirken de Baykal, Erdal İnönü’yü HEP ile ittifak yapmaya zorluyordu’’ dedi. Ketenci, dün düzenlediği basın toplantısında SHP’nin 1991 seçimlerinde HEP’i TBMM’ye taşıması tartışmalarıyla ilgili açıklamalar yaptı. Ketenci, Erdoğan ile Baykal’ın ‘‘kayıkçı kavgası’’ yaptığını savunurken, 1991 seçimleri ile ilgili olarak şu bilgileri verdi: ‘‘Sayın Erdal İnönü genel başkan, Sayın Hikmet Çetin ise genel sekreterdi. 1991 seçimlerine gidilirken de Baykal, İnönü’yü HEP ile ittifak yapmaya zorluyordu. Baykal, İnönü’ye karşı genel başkanlık yarışını sürdürüyordu. İttifak başarılı olduğu takdirde Kürt kökenli delegelere, ‘Bu ittifakı ben sağladım’ diyerek puan almaya çalışacak, kurultayda delegelerin oylarını isteyecekti. İttifak başarısız olduğu takdirde ise nedeniyle Sayın İnönü’yü eleştirecek ve kurultayda prim yapmaya çalışacaktı. Siyasette güvenilmez bir çizgi izlemeyi, ilke, inkârcılığı ise siyaset yapmak sayan Baykal, bugün de, ‘dün dündür, bugün bugündür’ tarzını sürdürmektedir’’ Baykal’ın İnönü karşısında üç kez genel başkan adayı olduğunu ve kaybettiğini anımsatan Ketenci, ‘‘Bütün bu gerçekler tarih sayfalarında kayıtlıyken Sayın Baykal, nasıl oluyor da, ‘SHP ile ilgim yok’ diyebiliyor?’’ dedi. ‘PKK’ye destek iddiası gerçek değil’ ? CHP’li Şükrü Elekdağ’ın ‘‘ABD’nin PKK’yi cesaretlendirdiği’’ yönündeki eleştirilerini yanıtlayan ABD Büyükelçiliği, ‘‘Bu kadar gerçekten uzak bir iddia olamaz’’ açıklamasını yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD Kongresi Türkiye Dostluk Grubu Eşbaşkanı Robert Wexler’in onuruna verilen yemekte CHP Milletvekili Şükrü Elekdağ’ın ‘‘ABD’nin PKK’yi cesaretlendirdiği’’ yönündeki eleştirileri üzerine ABD Büyükelçiliği, ‘‘Bu kadar gerçekten uzak bir iddia olamaz’’ açıklamasını yaptı. Wexler’in onuruna verilen yemekte Elekdağ, ABD Büyükelçisi Ross Wilson’a ABD’nin PKK’ye yönelik operasyon yapılacağı yönündeki sözünü tutmayarak terör örgütünü cesaretlendirdiğini söyledi. Bunun üzerine Wilson, Elekdağ’a ABD’nin PKK’ye yönelik operasyon sözü vermediğini belirtti. ‘‘Demek ki bizim yetkililerimiz halka bu kadar zamandır yanlış bilgi veriyormuş’’ diyen Elekdağ, ABD’nin örgütün lojistik desteğini kesmesi gerektiğini anlattı. Gergin ortamda geçen diyaloğun ardından, Wilson, Elekdağ’dan özür dilerken dün de ABD Ankara Büyükelçiliği’nden konuya ilişkin açıklama geldi. Açıklamada, toplantı sırasında PKK terorizminin ABD tarafından ‘‘desteklendiği, cesaretlendirildiği ve körüklendiği’’ şeklinde bir iddianın gündeme geldiği belirtilerek ‘‘Bu kadar gerçekten uzak bir iddia olamaz’’ denildi. ABD’nin, PKK terorizminin yok edilmesi çabalarında Türkiye’nin en aktif ortağı olduğu belirtilen açıklamada, ‘‘Başkan George Bush’un da belirttiği gibi, hedef PKK dahil, Irak’ın bütün terörist gruplar için güvenli bir bölge olarak hizmet vermesine engel olmaktır’’ denildi. Açıklamada, PKK’nin Avrupa’daki finans kaynaklarının kesilmesi için Türkiye ile işbirliği yapıldığı vurgulandı. Tayland deneyi Daha ayrıntılı bir yeniden yapılanma denemesi için de çok kısaca Tayland’a bakmak istiyorum. Asya krizi sırasında IMF programı Tayland’da büyük tepki çekti. Zengin bir işadamı olan Thaksin Shinatwar liderliğinde yeni bir hareket ve parti, IMF’den kopmak, ulusal bir model izlemek iddiasıyla girdiği seçimlerde büyük zafer kazandı. Yeni hükümet, yeni bir ekonomik program uygulamaya koydu. Bir yıl içinde Tayland ekonomisi, borsası yeniden canlanmaya başladı. Sonra Thaksin, Tayland bayrağı önünde yaptığı bir konuşmada IMF’ye olan borcunu iki yıl önceden ödediklerini açıkladı, ‘‘Bir daha bu duruma düşmeyeceğiz’’ dedi. Yeni ekonomik program şu varsayımlara dayanıyordu: Birincisi: Dünya ekonomisinde belli sektörlerde aşırı kapasite var, genelde tüketici talebi zayıf. Öyleyse, bu sektörlerde rekabet etmeye, buralara yatırım yapmaya ya da bu sektörlerdeki firmaları kurtarmaya gerek yok. Buna karşılık, hem geleceği olan sektörlere destek vermek hem de tüketici talebini geliştirmeye çalışmak gerekiyor. Bu, para dağıtarak değil, halkın gelir yaratma kapasitesini, özellikle küçük ve orta işletmeleri, kırsal alandaki sınai üretimi güçlendirerek gerçekleştirilebilir. Bu amaçla devlet, kredi almayı kolaylaştıran, ucuzlatan bir Halk Bankası kurdu; seyyar satıcılara bile açık bir mikro kredi sistemi başlattı; tüm köye birden verilen köy fonları modeli geliştirdi. İkincisi: Teknolojik gelişme, dünya ekonomisinde rekabet edebilmek için giderek daha büyük yatırımları gerektiriyor. Herkesin bu kaynağı yok. Öyleyse teknolojik gelişmeye önem vermek, yerel kaynakları güçlendirmek gerekiyor. Hükümet, eğitim reformu yapmaya, varlıkların yeniden değerlendirilmesine olanak sağlayarak yeni sermaye yaratılmasına öncelik vermeye; işletmelere, yönetimsel konularda ve pazar bulmada destek vermeye başladı. Üçüncüsü: Ekonomiler sıcak para hareketleriyle, dış dünyadaki dalgalanmalardan olumsuz etkileniyorlar. Öyleyse, gerekli kaynağı içeriden yaratarak, bu hareketlere gereksinimi azaltmak; bu amaçla yerel ve kırsal alanlarda üretimi teşvik etmek; özgün, yerel özellikleri olanları yönlendirmek, hem ülke içinde hem de ülke dışında pazar bulmalarına yardımcı olmak. Dördüncüsü: Dünya pazarında yeni bir gelişme var: Çin DTÖ’ye girdi. Çin ile rekabet etmeye kalkmadan, başka alanlara yönelmek gerekir. Ucuz emeğe dayalı ekonomilerin derinliği olmuyor. İnsan kaynaklarını geliştirmek gerekir. Tüm bunlara ek olarak devlet, turizmi geliştirmeye büyük önem verdi, ayrıca, özel sermayenin altından kalkamayacağı teknoloji geliştirme ve yerel kalkınma alanında gerekli büyük projeler gündeme getirmeye başladı. Daha genel bir saptamayla: Program, Batı’nın ekonomik modellerini ve paradigmalarını kopya etmekten, böylece aynı sorunları tekrarlamaktan, Batı’nın yaşam tarzını ve tüketim modellerini taklit etmekten vazgeçmek; ulusal, hatta yerel değerlere sahip çıkmak gerekir anlayışına dayandığını ileri sürüyor. IMF programlarına alternatif üretmek hiç de zor değil. Esas zor olan, bunu gerçekleştirebilecek güçleri doğru saptayabilmek. Nitekim Tayland deneyi, Başbakan Thaksin’in geçen hafta seçimleri kazanmasına rağmen istifa etmesi, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Çarşamba günü bu konuya değineceğim. ergin.yildizoglu?gmail.com Şehit subayların cenazeleri düzenlenen törenin ardından memleketlerine gönderildi. (Fotoğraf: AA) Helikopter kazasında ölen 4 pilot için Ankara’da tören düzenlendi Şehit pilotlara son görev ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kocaeli’nin Uzunçiftlik beldesinde yaşanan helikopter kazasında şehit olan subaylar için dün Ankara’daki Kara Havacılık Okulu’nda tören düzenlendi. Kara Havacılık Okul Komutanı Kara Pilot Albay Osman Delikanlı, ‘‘Onları, şehitlerimizin yanına uğurluyoruz’’ dedi. Ankara’dan İstanbul’a giderken Kocaeli’ndedüşen helikopterde şehit olan Kara Pilot Yüzbaşı Ulaş Türk, Kara Pilot Teğmen Serkan Karanlık, Kara Pilot Teğmen Fatih Kaban ve Kara Pilot Teğmen Turgut Çiçek için Ankara’da tören düzenlendi. Törene, pilotların aileleri ve yakınlarının yanı sıra Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı Orgeneral İsmail Koçman, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, Kara Havacılık Komutanı Tuğgeneral Tamer Büyükkantarcıoğlu ile çok sayıda asker katıldı. Şehit cenazelerinin, askerlerin omuzlarında katafalka konulmasıyla başlayan törende, saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Şehit pilotların biyografilerinin okunmasının ardından konuşma yapan Albay Osman Delikanlı, gerektiğinde canlarını feda etmeye and içmiş, bu uğurda eğitimlerine devam eden silah arkadaşlarını elim bir kaza sonucu kaybettiklerini söyledi. Delikanlı, şunları söyledi: ‘‘Acımız çok büyüktür. Onları, milletimizin ve vatanın bölünmez bütünlüğü için yürekleriyle, bilekleriyle, düşünceleriyle yılmadan savaşmış ve bu uğurda canlarını bağışlamış, yine bu toprağın bağrından çıkmış şehitlerimizin yanlarına uğurluyoruz. Bu müstesna ve çok değerli askerlerin anneleri, babaları, eşleri, kardeşleri, yakınları; gözyaşlarınızı ve büyük acınızı biliyorum ve sizinle birlikte bu büyük acıyı bizler de paylaşıyoruz, yaşıyoruz.’’ Konuşmanın ardından, Kara Pilot Yüzbaşı Türk’ün cenazesi Çorlu’ya, Kara Pilot Teğmen Kaban’ın cenazesi Mersin’e, Kara Pilot Teğmen Çiçek’in cenazesi ise toprağa verilmek üzere Kırşehir’e gönderildi. Kara Pilot Teğmen Karanlık ise Ankara’da defnedildi. li olmayan mühimmat, çocukların kayaya vurması sonucu infilak etti. Patlama sonucu yaşları 13 ile 16 arasında değişen 6 çocuk yaralandı. Elazığ’ın Arıcak ilçesine bağlı Erimli beldesinde İl Jandarma Komutan Yardımcısı Yarbay Yılmaz ile Jandarma Er Gümüştaş’ın şehit olduğu mayın saldırısıyla ilgili başlatılan operasyonda 11 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Palu ilçesine getirilen zanlılar savcılığa sevk edildi. Şırnak’ta patlama: 6 çocuk yaralı ŞIRNAK / ELAZIĞ (AA) Şırnak’ta meydana gelen patlamada, 6 çocuk yaralandı. Elazığ’da Yarbay Alim Yılmaz ve Er Sinan Gümüştaş’ın şehit olmasıyla sonuçlanan mayınlı saldırıyla ilgili 11 kişi gözaltına alındı. Şırnak Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre, Segürük Tepe mevkiindeki kömür ocakları hafriyat alanı altındaki dere yatağında çocuklar tarafından toprağa yarı gömülü vaziyete bulunan ve menşei bel Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün önceki gün Diyarbakır’da yaptığı konuşma ve vermek istediği mesaj önemliydi. Birçok gazetede yeterince yer bulmayan bu mesajında Özkök neler söylemişti: ‘‘Burada olup bitenleri, hiçbir zaman bütün Diyarbakır veya Güneydoğu halkının temsil ettiği bir olay olarak görmüyoruz. Evet, sıkıntılarımız vardır. Ama sıkıntıları ifade tarzında hepimiz dikkatli olmalıyız. İleride buranın halkına zarar verecek oluşumların meydana gelmesine mani olmalıyız.’’ Halkın sıkıntılarına dikkat çeken Özkök, bu konuda da şunları ifade etti: ‘‘Bu sıkıntılarını tamamen kanuni yollardan demokratik bir anlayış içerisinde ifade etmektedirler. Ancak maalesef bazı tahrik edici unsurlar işin içerisine girmektedir. Son olaylar Türk milletini üzmüştür. Ama hiçbir zaman bu, bölge halkını, genel bir davranış biçimini temsil etmemektedir. Yanlışlar yapılmıştır. Ama umuyoruz ki söylenen iyi şeyleri de bu halk çok iyi de Orgeneral Özkök’ün Yaklaşımı ğerlendirecek. Bundan sonraki hareketlerini buna göre takip edecektir. Bütün bunlara rağmen biz bütün bölge halkımızı seviyoruz.’’ ??? Son günlerde PKK’nin birbirini takip eden terör ve şiddet eylemlerinin ardından, toplumda ciddi bir tepki ve karamsarlık ortaya çıktı. PKK’nin yaptıkları, Türkiye’nin batısında öfkeyi, tepkiyi ve milliyetçi kabarışı körüklüyor. Bu durum giderek sorunun demokratik bir ortam içinde çözümünü daha da zorlaştırıyor. Sorunun çözümüne inanmayan, askeri bastırma dışında başka bir yol olmadığını söyleyenlerin sesi şimdi daha yüksek çıkıyor. Bir emekli büyükelçi, dünkü yazısında aynen şunları yazdı: ‘‘Daha önce ‘Bunlar bizimle yaşamak istemiyor’ diye yazdım... Yani ayrılmak istiyorlar, ama giderken toprakların bir kısmını da birlikte götürecekler. Türkiye’deki Kürt muhipleri bu toprakların zaten onlara ait olduğunu söylüyor.’’ Emekli büyükelçinin saptamaları şu cümlelerle bitti: ‘‘Öte yandan Türk milletinin tahammülü de sona eriyor. Kendisiyle birlikte yaşamak istemeyen PKK/DTP’lilerin, onları destekleyen ve kentlerde hayatı yaşanmaz hale getiren saldırganların gitmesini isteme duygusu, ‘kritik kitle’ oluşturma aşamasını tamamlıyor.’’ Emekli büyükelçi üç ay önceki yazısında da şunları söylemişti: ‘‘Bu durumda, ülkeyi kana bulamadan, böyle düşünen ve hareket eden Kürtlerin kendi rızalarıyla Kuzey Irak’a gitmeleri en doğru çözüm olacak. Amerika’nın göz yumması ve Kürtlerin baskılarıyla varlıkları tehlikeye düşen Türkmenler de isterlerse Türkiye’ye gelebilmeliler. Yunan isyanının ve bağımsızlığının Anadolu için yarattığı tehlike zorunlu mübadele ile çözümlenmişti. Günün şartlarında ancak gönüllü bir mübadele söz konusu olabilir. Yoksa Türkiye’nin, içeride federasyon, Irak’ta da Kürt devleti kurulmasına ve yaşatılmasına imkân vermemek için her şeyi yapacağını söylemek kehanet olmaz.’’ ??? Genelkurmay Başkanı, son olayların ‘‘genel davranış biçimini temsil etmediği’’ saptamasını yapıyor. Yanlışların yapıldığını ve bölge halkını sevdiklerini vurguluyor. Sonuç olarak bunca olaya rağmen çözümün oradaki halkın kazanılmasından geçtiğine dikkat çekmiş oluyor. Özkök’ün yaklaşımı neden önemli? Çünkü Özkök, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komutanı. Onun asıl görevi güvenlik ve savunma. Buna rağmen çözümü demokraside gördüğünü vurguluyor ve bölge halkıyla birleşmeyi amaçlayan bir söylem tutturuyor. Emekli büyükelçinin ve onun gibi düşünenlerin çözümü nedir, ben anlamış değilim. Örneğin buradaki milyonlarca Kürt zorunlu göç yoluyla Kuzey Irak’a gönderilecek, karşılığında da Irak Türkmenleri buraya gelecekler. Bunu üç ay önce aynen böyle söylemişti. Şimdi artık durumun olgunlaşmakta olduğunu düşünüyor. Çok kritik bir döneme girdiğimizi sanıyorum. Türkiye’yi yönetenler, bazı kararları verme aşamasına geliyorlar. Ben Türkiye’yi yöneten iradenin bütün sorunlarına rağmen çözümü, bölgedeki dengeleri hesaba katan, dünyayı iyi anlayan ve çözümü insan üzerinden hesaplayan bir çizgide aradığına inanıyorum, inanmak istiyorum. Türkiye, her şeye rağmen büyük bir ülke. Askeriyle, siviliyle yaşanan bunca acının ardından acıları daha da arttıracak maceraların içine girmeyecektir. Özkök’ün anlayışını bu nedenle önemsiyorum. CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear