Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 MART 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 2005’i 3.1 milyar Avro ciro ve 187 milyon Avro net kârla kapatan Arçelik, Çin ve ABD’ye de ürün satacak 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Vehbi Bey’in düşü gerçekleşiyor ? ‘2010’a kadar sektöründe dünyanın en çok tercih edilen ilk 10 markasından birine sahip olmak’ vizyonuyla yol alan Arçelik’in uluslararası markası Beko, Çin’den ABD’ye, Rusya’dan İngiltere’ye kadar 100’ün üzerindeki ülkedeki küresel bir marka oldu. FATMA KOŞAR rakiplerini geride bıraktı Arçelik, yurtdışında 12 şirketi, kendine ait toplam 9 markası, 2006’da 9’a yükselecek üretim tesisiyle dünyanın 100’den fazla ülkesinde ürün ve hizmet sunuyor. Düzenlenen basın toplantısında konuşan Özdemir’in verdiği bilgiye göre; 2005 cirosu 3.056 milyar Avro. 2006 hedefi 3.5 milyar Avro. 2005 net kârı yüzde 7.6 artışla 312.15 milyon YTL. Avro bazında ise şirketin net kârı yüzde 18 artışla 187 milyon Avro. Kendi markalarıyla yurtdışındaki pazar payı yüzde 9’a ulaştı. Arçelik’in rakipleri olan Whirlpool’un 2005 sonu itibarıyla vergi sonrası kârlılığı yüzde 2.9, İndesit’in yüzde 1.7, Arçelik’in ise yüzde 6.1 oldu. Rusya’da yılda 900 bin adet kapasiteli fabrikanın bu yıl üretime girmesiyle 2006’da adet bazında yüzde 14 büyüme bekleyen şirket, yurtiçinde yüzde 6, yurtdışında yüzde 19 büyüme hedefliyor. mizle birlikte uzun zamandır yaptığımız çalışmalar sonrasında Çin’de bu yıl yatırım fırsatlarını değerlendireceğiz’’ diye konuştu. ‘‘İlk etapta Çin’e bulaşık ve çamaşır makinesi ihracatına başlıyoruz. satış anlaşmaları yapıldı. Bulaşık makinesi satışlarına bu ay, çamaşır makinesi satışlarına ise nisanda başlıyoruz’’ diyen Özdemir, 2006’nın ikinci yarıyılı itibarıyla toplam 50 bin adetlik ihracat hedeflediklerini ve Çin’deki satışları Beko markasıyla yapacaklarını belirtti. Özdemir, Şanghay’da satış ve pazarlama şirketi kurmakta olduklarını, en çok fırsatı özellikle süpermarket kanalında gördüklerini ve halen iki önemli toptancı ile faaliyetlerini sürdürdüklerini anlattı. Özdemir, Çin’in yanı sıra ABD pazarında ürün satmaya yönelik çalışmalarının da son aşamaya geldiğini belirtti ve bu ülkedeki süreci şöyle özetledi: ‘‘Ürünleri orada test eden bir kuruluş var, onun onayına gönderdik. Oradan olumlu sonuçlar aldık. Şimdi sanırım haziran veya temmuzda da ABD’ye ürün sevk etmeye başlayacağız.’’ Bu yıl 125 milyon Avro’luk bir yatırım hedefleri olduğunu söyleyen Özdemir, ‘‘Ayrıca gelecek 5 yıl içerisinde her yıl minimum 100 milyon Avro’luk yatırım öngörmekte ‘ .. Bu savaşı Amerika ve müttefikler kazanacak, ticaret serbest olacak, Avrupa bitkin bir halde. Amerika’yla büyük işler yapmak için imkânlar çıkacak... Vehbi Koç Özel Arşivinden Belgeler ve Anılarıyla Vehbi Koç Hazırlayan: Can Dündar ’ Arçelik, hedef pazarlarda, Vehbi Koç’un şirketin kuruluşu sırasında, ‘‘ABD pazarına çok mal satılabileceği’’ öngörüsünü haklı çıkaracak yeni atılımlara hazırlanıyor. Türkiye’nin iç pazarlarını ucuz ürünleriyle tehdit eden Çin’de uzun zamandır yatırım fırsatlarını araştıran Arçelik, bu yıl içerisinde bu ülkeye yönelik olası yatırım kararını netleştirecek. Şirket ilk etapta Çin’e bulaşık ve çamaşır makinesi ihracatına başlayacak. Arçelik, Beko markasıyla ABD pazarına da ürün satmaya hazırlanıyor. Arçelik Genel Müdürü Aka Gündüz Özdemir, şirketin 2005 yılı sonuçları ve 2006 hedefleriyle ilgili basın toplantısında yaptığı konuşmada, ‘‘Global pazarlarda yaptığımız yatırımlar kapsamında, dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından biri olan Çin’i takip ediyoruz. ekibi yiz’’ dedi. Arçelik Genel Müdürü Özdemir, gelecek üç yılda sektörde dünya çapında ciddi satın alma beklentilerinin olduğunu, Arçelik’in de bu kapsamda gelecek fırsatları değerlendirdiğini, ancak öncelikli stratejinin bir marka arayışı olduğunu belirtti. Özdemir, son üç yıldır hammadde fiyat artışları ve Çin faktörünün Batı’daki üreticilerin kârlılığını olumsuz etkilediğini belirtti. Döviz kuruna ilişkin soruları da yanıtlayan Özdemir, ‘‘Eğer bu olay serbest piyasa koşulları içerisinde oluşuyorsa, ki öyle, hiçbir şekilde müdahale edilmesi doğru değildir... Ayakta kalabilenler güçlenecektir. Suni tedbirlerle ömrü uzayacak bazı işyerleri tekrar aynı desteğe muhtaç hale gelebilir’’ dedi. Arçelik Genel Müdürü Aka Gündüz Özdemir Yunanistan’dan Özelleştirme Dersleri Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden yakın arkadaşım Doç. Dr. Hasan Ünal telaş içinde uyarmaya çalışıyor: Yunanistan yaklaşık iki aydır ‘‘telekulak skandalı’’ ile çalkalanmakta. Hasan Ünal’ın Yunan gazetelerinin manşetlerinden aktardığı olay, İngiliz Vodaphone cep telefonu şirketinin Yunanistan başbakanı, bakanları, genelkurmayı ve hatta belki de istihbarat görevlilerinin telefonlarını kayıt ederek Amerikan Büyükelçiliği’ne iletmesiyle ilgili. Yunan basınında çıkan haberanalizlere göre en azından birkaç yüz kişinin belki de beş bine yakın üst düzey görevlinin telefonları yıllardan beri dinlenmekte. Ünal’ın aktardığı bilgilere göre Vodaphone şirketi, cep telefonu şebekesi için Atina’nın belirli bölgelerindeki baz istasyonlarını kullanmış ve buralara gölge telefon denilen çok sayıda sistemler yerleştirerek edindikleri kayıtları Amerikan istihbarat birimlerine aktarmış. Hasan Ünal ısrarla bu haberlerin niye Türk basınında yer almadığını sorguluyor ve örneğin Telsim’i alarak Türkiye’ye gelmeyi planlayan bu şirketin burada da benzeri faaliyetlere girmeyeceğinin garantisi var mıdır diye kaygılanmaktan edemiyor. ??? Bu köşede özelleştirme uygulamalarının aslında küresel rekabetten bunalan ulusötesi şirketlerin azgelişmiş ülkelerin stratejik varlıklarını yok pahasına ele geçirmesi operasyonundan ibaret olduğu ve sorunun sadece ekonomik değil, aynı zamanda ulusal bağımsızlık ve ulus devletin kurumlarına yönelik bir siyasi saldırı içerdiği sıklıkla vurgulandı. Gerek Türkiye’de gerekse diğer azgelişmiş ülkelerde uygulandığı biçimiyle, özelleştirme saldırılarının tek bir hedefi ve yöntemi olmuştur: Özelleştirilecek kuruluşlar önce teknolojik yenileme yatırımlarından mahrum bırakılarak ve bilinçli bir şekilde zarar ettirilerek piyasa değerleri ucuzlatılmakta; kamuoyunda da ‘‘Devlet işletmeleri hep zarar eder’’ ideolojisi yaygınlaştırılarak toplumsal muhalafet sindirilmektedir. Sonuçta kamunun elindeki stratejik ve hatta doğal tekel konumunda olan şirketler yok pahasına uluslararası tekellere veya yerli taşeron şirketlere devredilmektedir. Bütün bu sürecin sonuçlanması ise resmi söylemlerde ve ulusal medyalarca ‘‘Yabancı sermaye geliyor’’ diye zafer şarkıları ile duyurulmaktadır. Türkiye’de özelleştirme uygulamaları kabaca üç gerekçeye dayandırılmaktadır: Kamuya borçlarını ödeyebileceği ek kaynak yaratmak; halka arz ederek toplumsal mülkiyeti yaygınlaştırmak; ve yabancı sermayenin ileri teknolojik yatırımlarını ülkeye davet etmek. Bu savlardan üçüncüsünün safiyane bir beklentiden ibaret olduğu ve ulusal ölçekli yatay ve dikey bağlantıları kurmadan salt teknoloji transferi ile sanayileşmenin mümkün olamayacağı artık kalkınma yazınının çok yakından tespit ettiği bir gerçektir. Özelleştirme gelirleri ile kamuya kaynak yaratma beklentisi ise gerçekleşmekten uzak bir hayaldir. Her şeyden önce piyasa fiyatlarında değerlendirildiğinde dahi paha biçilemeyecek değerlere sahip stratejik işletmelerin kamu mülkiyetinden çıkarılması, tekelleşmeyi hızlandıracak ve önemli etkinlik kayıplarına yol açacaktır. Nitekim Türkiye’deki özelleştirme uygulamalarının net bilançosu, 1986’dan bu yana eldeki toplam kaynakların (borçlanma dahil) 9,235.1 milyon YTL olduğunu; bunun ise ancak 1,273.8 milyon YTL’sinin Hazine’ye aktarılabilmiş olduğunu belirtmektedir (toplam kaynağın sadece sekizde biri). Bu arada özelleştirmeye ilişkin borçlanmanın 3,896 milyon YTL, borç ödemelerinin ise 4,701 milyon YTL olduğu görülmektedir. Yani özelleştirmenin kendi başına maliyetli ve net gelir yaratması son derece sınırlı bir işlem olduğu görülmektedir. BORSA VE DOLAR Kur tartışması alevlendi. Babacan ‘Riski üstleniyoruz, karar bizim. Karışmayın’ dedi Piyasada ipler gerildi Ekonomi Servisi İçerde, UNDP Başkanı Kemal Derviş’in dolar kuru ile ilgili açıklamaları, Merkez Bankası başkanlığı konusunda yaşanan belirsizlik, Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt ile ilgili iddialar; dışarda ise gelişmiş ülkelerdeki faiz arttırımlarıyla birlikte gelişmekte olan piyasalarda artan para çıkışının faturası piyasalara kesildi. Borsa yüzde 4.6 düşerken dolar 1.34 YTL’ye dayandı. ABD Merkez Bankası’nın yanında Avrupa ve Japonya Merkez Bankaları’nın da faiz arttırımlarına devam edeceği beklentisi küresel para akışıyla ilgili endişelerin yükselmesine sebep oldu. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda hisse senetleri ortalama yüzda 4.6 değer kaybetti. Ulusal 100 Endeksi’nin 2 bin 79 puan birden düşerek 43 bin 889 puana gerilerken 2 milyar 193 milyon YTL’lik işlem hacmi gerçekleşti. Piyasadan yaklaşık 41 milyon YTL’ye yakın para çıkışı görüldü. Önceki gün 1.3000 YTL seviyesinde tutunan dolarda yön yukarı dönerken parite 1.3400’lü seviyeleri gördü. Derviş ‘revizyon’ istiyor ? Devlet Bakanı Babacan, cari açığı bir an önce azaltmanın ve kuru Türk üreticisine yardımcı olabilecek bir düzeye çekmenin gerekli olduğunu ileri süren Derviş’i, ‘Kimin eli taşın altında ise kararı o alır’ diye yanıtladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ekonominin önündeki bugünkü tehlikenin ‘‘aşırı değerlenmiş kur’’ olduğunu belirterek sıcak paradan vergi alınmasını öneren Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş, dün de benzeri görüşlerini yineledi. Derviş, Devlet Konukevi’nde düzenlenen, ‘‘Birleşmiş Milletler Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak Programı’’nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken şunları vurguladı: Kur politikası BM’nin kalkınma konusuna yakın bir konudur. Eskiden Türkiye’de, çok zor bir dönemde çalışmalarda bulunan bir bakan olarak da bu konuda bazı görüşlerim var. Türkiye’de istikrarı yeniden teşkil etmek kolay olmadı. Bunu hiçbir şekilde feda etmememiz lazım. Ancak diğer taraftan bugünkü kur, aşırı değerlenmiş bir YTL’yi yansıtıyor. Türk sanayicisine, üreticisine yarışmada güçlük yaratıyor. Cari işlemler açığının bu boyutta olmasında da büyük etkisi var. Dolayısıyla bunları çok iyi düşünüp hesaba katarak cari işlemler açığını bir an önce bir ölçüde azaltmak, yüzde 6’dan yüzde 34 gibi bir banda çekmek ve kuru Türk üreticisine, Türk istihdamına yardımcı olabilecek bir düzeye çekmek bence gerekli. Derviş, 13 Mart’a kadar Bakanlar Kurulu’nun belirlemesi gereken Merkez Bankası Başkanlığı konusunda da, herhangi bir fikir yürütmesinin doğru olmadığını hatırlatmakla birlikte, ‘‘Süreyya Bey (Serdengeçti) olağanüstü bir Merkez Bankası Başkanı olmuştur. Bütün dünya bunu biliyor. Kendisini çok takdir ettim ve takdir etmeye devam ediyorum’’ dedi. 19862004 Özelleştirme Bilançosu (milyon YTL) Gelirler: Özelleştirme tahsilatı Borçlanma Diğer gelirler Toplam kaynaklar Kullanımlar: Özelleştirme Kap. Kur. Ödemeler Borç ödemeleri Hazineye aktarılan Diğer harcamalar Toplam kullanım Kaynak: Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Neoliberal ideolojinin, özelleştirmenin ekonomik gerekçelerine dair hiçbir savı gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Ekonomik verilerin dışında kalan gerçekler ise kapitalizmin anarşik yapısını yansıtan yolsuzluklar, emperyalist talan ve sömürü ve uluslararası skandallardır. Hasan Ünal Hoca’nın vurguladığı üzere, çıkarları uluslararası sermaye ile özdeşleşmiş medyanın ve yerli sermayenin Yunanistan’daki telekulak skandalı ile ilgilenmemesi (veya ilgilendirilmemesi) ve özelleştirmenin ulusal bağımsızlığımıza içerdiği bu tür tehditleri görmezden gelmesi son derece doğaldır. Babacan: Herkes işine baksın Kimse beklemesin ki acaba şöyle bir kafaları karıştırıp da bu güzel istikrar ortamını bozabilir miyiz? Bir çelme takabilir miyiz? Olmayacak. Temel politikalardan asla taviz yok. A kurumunun, B kurumunun yürüttüğü politikalar değil bunlar. Bu işin siyasi sorumluluğu bizde, hükümette. Kimin eli taşın altındaysa Türkiye’de kararları onlar verir ve nasıl çok şükür Türkiye’yi kimsenin beklemediği bir ortama getirdiysek devam ettireceğiz. Çağlayan: Faiz düşsün Gidişat sağlıklı değil. 2001 krizi öncesinde kur riski bankaların üzerinde idi. Şimdi tamamıyla reel sektör üzerinde. Dövizde olabilecek ani bir patlama bu sefer özel sektörü götürür. Kuru yükseltmek için devlet direkt döviz şeklinde borçlanarak halkın elindeki dövizi toplayabilir. Ya da MB gecelik borçlanma faizlerini tedricen kademeli olarak düşürebilir. Sayın Derviş diyor ki, “sıcak paraya vergi koyalım” vergi koymak yerine faizleri düşürelim. Aygün: Kademeli devalüasyon olsun Şu andaki şartlar 2001 krizine neden olan şartlardan daha ağır. 2001’de cari açık 9 milyar, sıcak para 56 milyar dolardı ve Merkez Bankası’nda (MB) 20 milyar dolar para vardı. Sıcak para MB’deki paranın dörtte biri düzeyinde idi. Sonucunda kriz çıktı. Şu anda MB’de 45 milyar dolar var. Sıcak para miktarı 60 milyar dolar. Yani sıcak para MB’deki parayı geçti. Peki bu adamlar paralarını alıp giderse ne olacak. İç ve dış politikada bir kırılma olduğu anda kriz çıkar. YTL kademeli olarak devalüe edilmeli. 4,485.9 3,896.5 1,121.7 9,504.1 3,111.6 4,701.1 1,273.8 148.6 9,235.1 B New York borsası halka açılıyor Ekonomi Servisi 213 yıl önce New York’ta Wall Street Sokağı’nda bir araya gelen yatırımcıların kendi aralarında hisse senedi değişimi yapmalarıyla doğan New York Menkul Kıymetler Borsası (NYSE), bugün halka açılıyor. ‘‘NYSE Group Inc.’’ adıyla halka açık bir şirket olacak olan borsa, yine New York Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem görecek. Borsanın halka arzıyla birlikte, borsaya kote şirketin piyasa değeri 10 milyar dolar olacak. İ L G İ TO P L U M U NA D O Ğ RU / Ö Z L E M Y Ü Z A K ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr tan çok memnun olduğunu söylemişti. Ve odadan çıkarken şunu eklemişti: ‘‘Şule Hanım, bir yandan çocuklar ve evle ilgili sorumluluk, bir yandan buradaki yoğun iş yükünüz, bir yandan da kimsesiz çocuklarla ilgili yaptığınız çalışmalar, hepsi gerçekten takdire değer. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile mesaiyi 1 saat önce bitirip bir küçük sohbet ve dinlence toplantısı düzenliyoruz. Sizden de bu günün önemine ve kadınların haklarına ilişkin bir küçük konuşma yapmanızı rica ediyoruz.’’ Masanın başındaki Şule Hanım kendisini o kadar yorgun hissediyordu ki, o kadar uykusu gelmişti ki... Çocukları odalarında mışıl mışıl uyuyor, kocası kanepede uzanmış spor programını izliyor, kedi kaloriferin mermerine kıvrılmış pinekliyordu... 8 Mart için acaba nasıl bir konuşma yapsa iyi olurdu? BANKALARDAN ? Akbank, UBS Limited’in yaptığı çalışmalar dışında basında bahsi geçen de dahil olmak üzere herhangi bir kuruluşla yapılmış herhangi bir işlemin söz konusu olmadığını bildirdi. Bankadan, basında çıkan ‘‘HSBC’nin Akbank’a ortak olmayı planladığı’’ yönündeki haberlere ilişkin yapılan açıklamada ‘‘UBS Limited’in yaptığı çalışmalar dışında basında bahsi geçen de dahil olmak üzere herhangi bir kuruluşla yapılmış herhangi bir işlem söz konusu değildir’’ denildi. ? Halkbank, emekliler için ‘‘Gülen Emekli Kredisi’’ paketi hazırladı. 30 Haziran’a kadar sürecek kampanya ile emekli maaşını Halkbank’tan alan bütün Emekli Sandığı, SSK ve BağKur emeklileri, 10 net maaş tutarında, 36 aya varan vade imkânları ve yüzde 1.55’lik oran üzerinden kefilsiz tüketici kredisi kullanabilecek. Bir elinde dosyalarla dolu çantası, öteki elinde alışveriş torbaları ile apartmanın kapısından içeri girdi, zili çaldı. Çocuklar açıp karşıladılar. Paketleri bir kenara bırakıp üzerini değiştirdi ve hemen mutfağa girdi. Akşam yemeğini hazırlamaya koyuldu. Kızı da peşinde. Bir yandan tencereyi ateşe koyarken, öte yandan küçük kızın ödevi ile ilgili sorduğu sorulara yanıt veriyor, şakalar yaparak yol gösteriyordu. Bir an kafasını kaldırdı, mutfaktan salona doğru baktı. Oğlu televizyonun başına geçmiş, yine çizgi film seyrediyordu. Tam sinirli sinirli bağıracaktı ki vazgeçti. Sevecen bir sesle yanına gidip öptü, ‘‘Haydi oğlum dersine geç’’ dedi. Yorgundu. Ve akşam yine koca dosyalar onu bekliyordu. Yarın iki toplantı ve gün sonunda küçük bir topluluk önünde yapması gereken bir konuşma... ‘‘Tüm bunlara ne zaman vakit ayırabileceğim ki?’’ diye düşün Bu da Kentli Kadın Olmanın ‘Bildik’ Bir Hali... dü. Bu arada kocası gelmiş, mutfağa girip dudağına kocaman bir öpücük kondurmuş ve salona geçip televizyonun karşısına kurulmuştu bile. Salatayı hazırlamaya başladı. Aklına ekmek almayı unuttuğu geldi. Çocuklara ve eşine seslendi. Kimseden yanıt gelmedi. Herkes kendi âlemindeydi. Bu arada kedi gelmiş, ayaklarına sürtünüyor, bacaklarına tırmanmaya çalışıyordu. ‘‘Zamanı mı şimdi?’’ dedi kendi kendine. Tam kovalayacaktı ki tuttu kendini. ‘‘Zavallı, o da bütün gün yalnız evde, şimdi sevgi bekliyor haklı olarak’’ diye söylendi. Ani bir öfke dalgası yaladı geçti bedenini. ‘‘Ya ben?’’ diye mırıldandı... Başarılı bir iş kadını, iyi bir anne, iyi eş olmak, sosyal sorumluluklarını yerine getirmek, bakımlı olmak, sevecen olmak ve herkese kol kanat germek... Yeter mi? Hayır... Pratik olmak, birbiri ile hiç ilgisi olmayan, ancak aynı anda ortaya çıkan sorunlara son derece çabuk ve kesin çözümler getirmek. Örneğin, önemli bir toplantının ortasında, cebindeki telefonun titreşimini fark etmesi ile özür dileyip salondan kısa süreliğine ayrılmak ve ‘‘ders çalışmak için arkadaşına gideceğini’’ söyleyen kızını akşam arabayla alması için eşini haberdar etmek... Evet, kendisine yardımcı olan bir eşi vardı. Ama yalnızca kadın talep ettiğinde. Paylaşmayı bir görev ve sorumluluk olarak görmüyor; eve gelir gelmez, önce kendini koltuğa atma hakkını kullanmayı tercih ediyordu. Kentli, belirli bir statüye gelmiş, iyi eğitimli, çalışan kadın olmanın bedeli, ‘‘kendisinden beklentilerin sürekli artması’’ ile eş oranlı olarak büyüyordu.... Bu arada mutfakta işini bitirdi... Sofrayı hazırladı ve herkesi yemeğe çağırdı. Sohbet içinde geçen bir yemek sonrası sofrayı topladı, bulaşıkları makineye yerleştirdi, çocukları yatırdı, öptü. Sonunda dosyalarını alıp çalışmaya oturdu. Kısa bir süre önce çalıştığı şirketin pazarlama müdürlüğü görevine getirilmişti. Şirketin yabancı ortaklarına yeni stratejileri ile ilgili bir sunum yapması gerekiyordu. Ardından da küçük bir konuşma için hazırlık... Patronu geçen gün kendisini çağırmış ve gösterdiği performans CUMHURİYET 13 K