28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 ARALIK 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER İktidara erken seçim baskısı yoğunlaşırken CHP ‘toplumsal destek’ bekliyor 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Sinei millet saflaşması Okuducu’dan AKP’ye eleştiri ? KAYSERİ (Cumhuriyet) CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Okuducu, partisinin il örgütünde düzenlenen toplantıya katıldı. AKP hükümetinin 4 yılını değerlendiren Okuducu, “AKP iktidarı tıkanma noktasına geldi’’ dedi. CHP’li Atilla Kart da AKP’nin Mevlana’yı da siyasete acımasızca alet ettiğini savundu. Tecrit, Ölüm ve İnsanlık... Açlığı ve ölümü göze alan insanlar. Bir özveri bu aslında. Çoğu insanın yapamayacağı bir özveri... Sabah gazeteye geldim... Mektupları tek tek saydım. Yirmi mektup F tipi cezaevlerinden geliyordu. Mektupların bazı bölümleri, cezaevi yetkililerince tükenmez kalemle silinmişti. “Hayata Dönüş Operasyonu”nun üzerinden sanırım beş yıl geçti. Otuz kişi yaşamını yitirmişti beş yıl önce... F tipi cezaevleri yine gündemde. Avukat Behiç Aşçı’nın “ölüm orucu” 259. gününü doldurdu. Hiç kimse “ölüm orucu”nu desteklediğimi sanmasın... Ancak, F tipi cezaevlerindeki “tecrit” bir insanlık ayıbı. Bu ayıbı ne yazık ki toplumun büyük kesimi görmüyor. Görenler, sadece tutuklu ve hükümlü yakınları... Bir pazartesi sabahı televizyonlarda haberleri izliyorum. Dışarıda sanki bahardan kalma bir gün. Yalancı bahar, neredeyse badem ağaçlarına çiçek açtıracak... F tipi cezaevlerini düşünüyorum. Orada yatan tutuklu ve hükümlüleri... Gerçekten insan onuruna uygun bir düzenleme midir F tipi cezaevleri? Kimi yetkililerin açıklamalarını okuyorum bu arada... Diyorlar ki: “Ölüm oruçları terör örgütlerinin baskısıyla oluşmuş bir şeydir!” Doğru olabilir, o ayrı bir konu... İstanbul Barosu’nun yaptığı açıklama ortada... Ben de İstanbul Barosu gibi bakıyorum olaya. İnsanlık onurunun çiğnenmesinden söz ediyorum. Ne olursa olsun, hastalanan insanların durumunu ortaya koyuyorum. Toplum her konuda olduğu gibi “tecride” de tepkisiz. Bir örgütün bunu yapıyor olmasından aydınlar da duyarsız. Duyarsız bir toplum olduk!.. Göz göre göre bir insan ölüp gidecek ve kimsenin tepkisi olmayacak!.. ??? Türkiye’de gündem o denli hızlı değişiyor ki ayak uydurmak için insan zorlanıyor... Anımsayın, mayıs ayında Cumhuriyet gazetesi bombalandı, ardından Danıştay’a kanlı saldırı yapıldı... On gün sonra İsrail Lübnan’ı bombaladı, binlerce sivil öldü, evler yıkıldı... Dinci ve tarikatçı yapılanma Türkiye’de tüm hızıyla sürerken, Atatürk Havaalanı’nın apronunda deve kurban edildi... Siyasal İslamdan, dinci yapılanmadan, tarikatlardan söz ederseniz, Milli Eğitim’in gericilerin elinde olduğunu yazarsanız hemen karşınıza dikiliyorlar: “Cuntacı Kemalistler, devlete teslim olmuş solcular...” Türkiye’nin sosyal, toplumsal ve ekonomik gerçekleri ortada... 80 bin cami, 70 bin okul... 10 bin dinci vakıfların yurdu... 10 bin Fethullahçı dershane... Yüzlerce tarikat hastanesi... 1200 tarikat okulu... Kuran kursları, tekkeler, zaviyeler... Halkımız dinci kadrolaşmada tepkisiz, F tipi cezaevlerinde yaşanan insanlık onurunu aşağılayan “tecrit” olayına da... Türkiye’de kendisini “solcu” olarak görenler, dincilerle, Kürtçülerle “ittifak” kurmuyorlar mı? Siyasal İslam büyük kentlerin varoşlarında, Anadolu’nun bozkırında para dağıtıyor, “şeriat”a giden yol için her şeyi göze alıyor... Bunları görmek, yazmak, tartışmak cuntacı Kemalist olmak mıdır? Demokrasi ve özgürlükleri savunana kimi kadın aydınlarımız, bilim insanlarımız televizyon ekranlarından “Ben Çankaya’da sıkmabaşlı bir kadının oturmasını isterim” diyebiliyorsa, benim yazacak hiçbir şeyim yok!.. İran’da kadınlar “şeriat” düzenine karşı başlarını saçları görülecek biçimde örterken, Mustafa Kemal’in kurduğu laik, demokratik Cumhuriyet’te bir bilim kadını nasıl olur da “sıkmabaşlı cumhurbaşkanı”nı savunabilir, anlamış değilim... ??? Tuhaf bir ülkede yaşıyoruz... Cezaevlerinde yaşanan sorunlar sürüyor, aydınlar, yazarlar, sanatçılar, bilim insanları, demokratik kitle örgütleri ve sendikalar tepkilerini ortaya koyamıyorlar... Din temeline dayalı bir siyaset, Türkiye’yi dört koldan kuşatıyor... Tepki yok!.. “Ulusal” sözcüğünü söyleyemiyoruz, karşınıza “faşist”, “cuntacı” diye çıkıyorlar... Sosyal, toplumsal yaşamımız giderek gericileşirken sadece seyretmekle yetiniyoruz... Tepki yok!.. Behiç Aşçı, ölüme yolculuğa çıkmış, gün gün eriyor, cezaevlerinde bir iyileştirme söz konusu değil, “tecrit” destek görüyor... Tepki yok!.. Böyle bir Türkiye’de yaşayıp gidiyoruz işte!.. ÖDP’den Çiçek’e çağrı ? İstanbul Haber Servisi Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu, F tipi cezaevlerinde insani çözüm için Adalet Bakanı’na çağrı yaptı. Kozanoğlu, “Yeni ölümler görmek istemiyoruz. Başta barolar olmak üzere KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin önerdiği 3 kapı 3 kilidin açılarak tutuklu bulunan 9 kişinin birbiri ile görüşmesinin sağlanması gerekir. Sorunun çözümü Adalet Bakanı’nın bu konuda vereceği bir talimatla mümkün” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin erken seçime gidilmesi yönündeki baskıları yoğunlaşırken CHP’ye de “sinei millet” çağrıları arttı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, bu aşamada bir değerlendirme yapmayacaklarını söylerken “Erken seçimi zorlamak için CHP yararlı olacak, sonuç verecek her türlü yöntemi dener” demekle yetindi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in “Nisanda seçim yapılmalı” mesajı vermesinin ardından, bu yöndeki çağrılar yoğunlaştı. Parlamento dışındaki partiler ve sivil toplum örgütlerinin benzer çağrıları sürerken, iktidar “erken seçim”, ana muhalefet partisi CHP de “sinei millet” için sıkıştırılmaya başlandı. CHP yönetimi ise bu aşamada “sinei millet” konu ? CHP yönetiminin “sinei millet”in gerçekten sonuç vermesi için diğer muhalefet partilerinin destek vermesi, toplumsal muhalefetin güçlenmesi gibi koşullar üzerinde durduğu vurgulanıyor. CHP kulislerinde, “Parlamentoyu boşaltırsak, diğer muhalefet partileri de çekilmezse, iktidar istifalarımızı kabul etmez. Sonra halk da bize, ‘Niye parlamentoyu boşalttınız, muhalefet görevinizi yapmadınız’ diye tepki gösterebilir” değerlendirmesi yapılıyor. sunda net bir açıklama yapmaktan kaçınıyor. CHP lideri Deniz Baykal, bu konuda bir değerlendirme yapmıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek de, “Gelişmelere bir bakalım, daha sonra kapsamlı bir değerlendirme yaparız. Toplumsal muhalefeti örgütlemek lazım. Bir yararı olacaksa, CHP her türlü fedakârlıkta bulunur. Erken siçimi zorlamak için yararlı olacak, sonuç verecek her türlü yöntemi dener” dedi. CHP yönetiminin “sinei millet”in gerçekten sonuç vermesi için parlamento içindeki ve dışındaki muhalefet partilerinin destek vermesi, toplumsal muhalefetin güçlenmesi, sivil toplum örgütlerinin sesinin yükselmesi gerekliliği gibi koşullar üzerinde durduğu vurgulanıyor. CHP kulislerinde, “Biz parlamentoyu boşaltırsak, diğer muhalefet partileri de çekilmezse, iktidar istifalarımızı kabul etmez. Sonra halk da bize, ‘Niye parlamentoyu boşalttınız, muhalefet görevinizi yapmadınız’ diye tepki gösterebilir. Bu, kolay alınacak bir karar değildir” değerlendirmesi yapıldı. Anavatan Partisi’nin önceliği erken seçim değil, cumhurbaşkanını halkın seçmesi yönünde bir anayasa değişikliğinin gerçekleştirilmesi yönünde ortaya çıktı. Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, CHP ile birlikte bu yönde bir anayasa değişikliği önergesi verebileceklerini, iktidarın bunu reddetmesi durumunda sinei millete döneceklerini bildirdi. CHP’nin Anavatan Partisi ile cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusunda görüş birliği içinde olmadığı biliniyor. TBMM’de temsil edilen partilerden DYP de sinei millet konusunda sıcak mesajlar vermiyor. Nitekim, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar bu konudaki sorular üzerine “Demokrasi, normalleri yapma işidir, normalleri yapma rejimidir. Demokrasilerde vakit tamam olduğu vakit seçime gitmekten daha tabii hiçbir çözüm yoktur. Zorlamalara, demokrasinin teamülü dışındaki uygulamalara da bir zemin yaratmaya gerek yoktur” görüşünü dile getirdi. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, “Biz başka partilerin içişlerine karışmayız, ama biz olsak sinei millete dönerdik” dedi. MHP de, “muhalefet partilerinin çekilmesinin AKP’nin parlamentoyu çalışamaz hale getirip erken seçimi zorlayabileceği” görüşünde. MURAT KARAYALÇIN: CHP kararını gecikmeden vermeli GAZİANTEP (Cumhuriyet) SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, CHP milletvekillerinin “sinei millete dönme’’ kararı vermeleri halinde bu ay sonuna kadar istifa etmeleri gerektiğini, daha sonraki istifaların Türk halkına zarar vereceğini savundu. Karayalçın Gaziantep’te düzenlediği toplantıda, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve solda ittifak tartışmalarına değindi. Türkiye’nin apar topar bir seçime doğru götürüldüğünü belirten Karayalçın, böyle bir süreçte ne AKP’nin hesap verebileceği ne de diğer partilerin proje önerilerini seslendirebileceğini söyledi. Karayalçın, “Biz halkımızın AKP’ye hesap soracağı, AKP’nin hesap verme zorunda bırakılacağı, sağda ve soldaki partilerde Türkiye’nin önünde bulunan sorunları, gündeminde bulunan sorunları, bunların çözüm yollarını tartışabilecekleri bir seçim sürecinin yaşanmasını gerekli görüyoruz” dedi. CHP’nin sinei millete dönüş kararının koşullara bağlanmasının yanlış olacağını ifade eden SHP Genel Başkanı Karayalçın, şunları söyledi: “TÜSİAD onay versin, TOBB buna destek versin, şu kadar milyon insan TBMM’nin önünde toplansın gibi koşulların olmaması gerek. Eğer sinei millete dönecekse, millet de kendi sinesine dönecekleri kucaklamaya hazırdır. Bu tek başına karara bağlanmalıdır. Ayrıca bu ivedilikle yapılmalıdır. Burası çok önemli. Eğer aralık ayı çıkmadan bu karar alınmazsa, bu kararın alınamayacağı belli olursa, ocak ayında Türkiye’nin önündeki zamanlama nedeniyle böyle bir kararın alınmasının çok güç ve çok yanlış olacağı kanısındayım. Çünkü TBMM seçimi farklılaştırılabilir. Ama Cumhurbaşkanlığı seçimi için bir farklılaştırma yapılamaz, farklı bir zaman söz konusu olamaz. Cumhurbaşkanı seçimi tarihi değiştirilemiyor, o tarih sabit, o tarih sabitken ocak şubat ayından 90 gün sonra yapılacak bir seçim için karar alınırsa, bu Cumhurbaşkanlığı seçimini olumsuz etkiler. Bunun borsa üzerinde, para piyasaları üzerinde olumsuz etkileri olur. Ekonomiyi de son derece etkiler. 2001 yılında yaşanan o anayasa kitapçığı olayına benzer bir gelişme yaşanabilir.” Behiç Aşçı’ya destek artıyor ? İstanbul Haber Servisi F tipi cezaevlerine karşı 259 gündür ölüm orucunda olan avukat Behiç Aşçı için sivil toplum kuruluşları, yazar ve aydınlardan oluşan bir grup dün Sirkeci’deki büyük postane önünde basın açıklaması yaptı. ÖzgürDer, Alkav, Hukukçular Derneği gibi sivil toplum kuruluşları ortak bildiri yayımlayarak ölüm orucunda sınıra gelen Aşçı’nın durumuna kayıtsız kalan siyasileri eleştirdi. Grup daha sonra Başbakanlık’a ve Meclis Başkanlığı’na telgraf çekti. ‘Ben Afganistan’ın Hikmet abisiyim’ Anadolu Üniversitesi’nin Stratejik Araştırma Merkezi’nin açılışına katılan eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve iç politikayla ilgili sorulara “Türkiye’de iç politikaya karışmam. Ben Afganistan’ın Hikmet abisiyim” diye yanıt verdi. Hikmet Çetin, Eskişehir’de ilk olarak Vali Kadir Çalışıcı’yı makamında ziyaret etti. Çetin, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sovyetler ve Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra “NATO’nun işlevi bitti” diyenlerin olduğunu anımsatan Çetin, “Ama kısa süre sonra dünyanın yeni sorunlar ile karşı karşıya olduğu görüldü. Terör gibi yeni tehditler ortaya çıktı. O iyimser hava kısa sürede dağıldı. Irak’ın Kuveyt’i işgali ile dünyada yeni bir dönem başladı” diye konuştu. Eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, iç politikaya ilişkin soruları ise yanıtsız bıraktı. Çetin, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili bir gazetecinin “Hikmet Abi formülü de yok mu” şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi: “Afganistan’da üç yılımı tatil yapmadan geçirdim. İç politika ile ilgilenmiyorum. Okuyorum. Ziyaretlerde bulunuyorum. Hikmet Abi formülü Afganistan’da işlevine devam ediyor. İç politikaya kesinlikle girmem. Ben Afganistan’ın Hikmet abisiyim.” Çetin daha sonra aynı zamanda eski arkadaşı olan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile görüştü. Büyükerşen, Anadolu Üniversitesi Rektörü iken ilk siyasete girme teklifini Hikmet Çetin’den aldığını belirtti. (Fotoğraf:CAN HACIOĞLU) Erdoğan’a suç duyurusu ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmirli emekli savcıavukat Mehmet Ali Tuncay, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer hakkında basında yer alan açıklamaları nedeniyle Karşıyaka Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Tuncay, Erdoğan’ın “İki koyun gütmemiş insanlar”, “Kıbrıs konusundaki bütün tekliflerimizi Çankaya’ya mı soracağız” gibi sözleriyle Sezer ve Cumhuriyete hakaret ettiğini savundu. ‘Yasada başörtüsü yasağı yok’ Cumhurbaşkanlığı tartışmalarına katılan AKP Kadın Kolları Başkanı Kavaf, ‘Cumhurbaşkanı eşiyle ilgili kriter yok’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Kadın Kolları Başkanı Selma Kavaf, cumhurbaşkanı adayının niteliklerinin anayasada belli olduğunu, bu niteliklere uygun herkesin aday olabileceğini belirterek “Yasalarda başörtüsü ile ilgili belirlenmiş bir yasak yok. Anayasaya, cumhurbaşkanının eşiyle ilgili bir kriter konmamış’’ dedi. AKP Kadın Kolları Başkanı Selma Kavaf, dün düzenlediği basın toplantısında, yürüttükleri çalışmalara ilişkin bilgi verdi. Gelen sorular üzerine Cumhurbaşkanlığı tartışmalarına da değinen Kavaf, Cumhurbaşkanlığı adayının niteliklerinin anayasada belli olduğunu, bu niteliklere uygun herkesin bu göreve talip olabileceğini söyledi. Söz konusu niteliklerin dışında yasada belirtilmemiş konuların tartışılmasını doğru bulmadığını ifade eden Kavaf, “Yasalarda başörtüsü ile ilgili belirlenmiş bir yasak yok. Anayasaya, cumhurbaşkanının eşiyle ilgili bir kriter konmamış’’ görüşünü savundu. Başörtülülerin de temel hak ve özgürlüklerini kullanmaya hakları olduğunu söyleyen Kavaf, gerilim yaratmaktan yana olmadıklarını belirtti. Kavaf, “Başörtüsü, kişisel bir tercihtir. İnsanlar kişisel tercihlerine göre değil, liyakatlarına göre değerlendirilmeli’’ dedi. Arınç’tan Başbuğ’a ziyaret ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Bülent Arınç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’a tebrik ziyaretinde bulundu. Başbuğ, Arınç’ı askeri törenle kapıda karşıladı. Baş başa yapılan görüşme yaklaşık 1 saat sürdü. Arınç, Başbuğ’u Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesinden dolayı tebrik etti. Anadol, Gümrük Müsteşar Vekili hakkındaki takipsizlik kararına itiraz edildiğini söyledi hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 ‘Tüzmen Meclis’i yanılttı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri sırasında 13 milyon dolarlık akaryakıt kaçakçılığı davasında mahkemenin “takipsizlik” kararı verdiğini söyleyen Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in “gerçekleri saptırdığını, takipsizlik kararınının henüz kesinleşmediğini” bildirdi. TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün Gebze’deki akaryakıt kaçakçılığı gündeme getirilirken Devlet Bakanı Tüzmen, bu konuda Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın takipsizlik kararı verdiğini söyledi. TMYK toplandı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terörle Mücadele Yüksek Kurulu (TMYK) Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül başkanlığında toplandı. Toplantıda, teröre ilişkin durumun değerlendirildiği ve terörle mücadele eden kurumların birbirleriyle daha etkin işbirliği içerisinde olmalarını sağlayacak önlemlerin ele alındığı bildirildi. ‘Gerçekleri saptırdı’ CHP Adana Milletvekili Ziya Yergök’ün “Kesinleşti mi?” itirazlarına da Tüzmen “kesin” karşılığını verdi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, dün Ziya Yergök ile birlikte parlamentoda düzenlediği basın toplantısında “Tüzmen’in gerçekleri saptırdığını, Meclis’e doğruları söylemediğini” vurguladı. Anadol, “Sadece doğruları söylemiyor diyorum, yalan söylüyor demeyeceğim, 1 milyon dolarlık dava Kemal Anadol. açıyor” dedi. Kemal Anadol, “Bu tür itirazları Maliye Bakanlığı’ndaki bir hukuk kurulu karara bağlıyor. Bu kurula baskılar yapıldı. Kanıtlayamam ama biliyorum. Ama orada hukukçular var. Takipsizlik kararına itiraz ettiler” dedi. Ziya Yergök de 13 milyon dolarlık akaryakıt kaçakçılığı ile ilgili dava sürecinin tamamlanmadığını, itiraz üzerine konunun Kartal Ağır Ceza Mahkemesi’ne gittiğini bildirdi. Yergök, Gümrük Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz’ın uyarılarına karşın Müsteşar Vekili Bülent Ertem’in Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü’ne resmi bir yazıyla “Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararıyla ilgili olarak bir üst mahkemeye itiraz edilmesine gerek olmadığını” bildirdiğine dikkat çekti. ‘Suç duyurusunda bulunacağız’ Yergök, “Müsteşar Vekili de TCK’nin 257. maddesinde tanımlanan görevi kötüye kullanma suçunu işlemiştir. Hakkında suç duyurusunda bulunacağız” dedi. CUMHURİYET 05 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear