26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 ARALIK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 İbrik Macide Tanır: “Papa, başbakanın hediye ettiği aptes alma ibriğinden çok etkilenmiş; kiliselere minare taktırtıp laikliğin tanımını yeniden yapacakmış!” Ya ğ m u r E k i m 2.5 milyon işsiz, işsiz sayılmıyormuş... “Bu da bir iş!” BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN ABD, PKK’ye karşı adım atacakmış. El sıkmak için mi? Kalamış Nilgün Karaca: “Dinci bir televizyonda, Münir Nurettin Selçuk’un ‘Kalamış’ şarkısı icra edilirken solist ‘sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar’ mısrasını ‘sarsın bizi bahar rengi dumanlar’ diye okudu. Adamlar şarkıda bile içkinin adını telaffuz etmiyor ve eseri değiştirme hakkını kendilerinde bulabiliyor.” HAYATINDA iki koyun gütmemiş olanlar erken seçim istiyormuş; aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış. Tut kelin perçeminden. Bir kere aç tavuk kendini buğday ambarında değil darı ambarında sanır. İkincisi artık aç tavuklar kendilerini ithal mısırla besleyip pek de güzel semiriyor! Şimdi sen al tavuğunu da git ulan! Yoksa. Al deveni de aprona çık ulan mıydı? Deveye “neden boynun eğri” diye sormuşlar, “görünen köy kılavuz istemez” demiş. Üstelik kılavuzu karga olanın burnu çok iyi koku alırmış! Kazma gibi adam, vur beline saksağanı! Gelelim asıl meseleye: Hayatında iki koyun gütmemiş olanlar erken seçim istiyormuş. İki koyun değil iki bin koyun gütse ne olacak? Tecrübeli çoban olacak. Çoban tecrübeli olsa ne olur, tecrübeli olmasa ne olur? Tecrübeli çoban yanındaki köpeğiyle birlikte koyun sürüsünü iyi yönetir, hayvanları iyi besler; tecrübesiz çoban kurda kuşa yem yapıp telef eder. Hayvanlarını iyi beslemişse, sürünün sahibi çobanın sırtını sıvazlar; hayvanları telef olmuşsa çobanın kıçına tekmeyi vurur. Koyun sürüsü, davar sürüsü, manda sürüsü, öküz sürüsü, keçi sürüsü fark etmez, bütün sürülerde çoban, sürü sahibine karşı sorumludur. Çobanlar, sürünün yanına kattıkları köpeklerini de bu yönde eğitir. Sürü sahibi çobanın, çoban köpeğin, köpek de sürünün efendisidir. Koyun sürüsü Çoban, sürü sahibine çok para kazandırırsa sürü sahibi sürüsüne sürü katar. Sürü büyüdükçe çoban da daha çok köpekle çalışmak ister. Çobanın şanı köpeklerinden belli olur! Yanında ne kadar çok köpeği varsa o kadar başarılı çoban olur! Evcil veya vahşi, hayvan sürülerinin güdülmesinde çobanların ve köpeklerin önemli bir yeri vardır. Şimdi başka bir konu: Tarih boyunca kimi ruh dengesi bozuk diktatörlerin insan topluluklarını hayvan sürülerine benzetip gütmeye kalkıştıkları görülmüştür. Ne var ki insanlar, kendilerine hayvan muamelesi yapmaya kalkarak kendini sürünün sahibi sananları yanlarındaki çobanları ve köpekleriyle birlikte tarihin çöplüğüne göndermiştir. Bundan böyle de gönderecektir! Üniversite Sefaleti İki kutuplu dünya, tek kutuplu oldu. 15 yıldır fiilen tek merkezden yönetiliyor. Bizim ülkemizde iki kutupluluk yeni keşfedildi sanki. Kimin kılıcı keskin, kimin hükümran, kimin iktidarı kimi döver? AB tartışmasında ülkemiz iki partili, ancak ABD lafı olunca tek vücuduz!. İşin kendisine değil, kimin yönettiğine bakar olduk. İçerikten çok görüntü ilgilendirir oldu bizi. Üniversite, bilim yuvası, irfan kapısı olmaktan çok; askerlikten kaçmış gençlerin ya da işsizliğe 4 yıl doping yapma merkezi oluverdi. 15 yeni üniversite açmışız, her birinde tek profesör varmış. Hocayı ne yapacaksın, bizim üniversitelerde bir rektör bir de öğrenci lazım. Gerisi lafı güzaf! Rektör bizden oldu mu, gerisini merak etme sen! Birkaç yeni üniversite manzarası YÖK raporu: Namık Kemal Üniversitesi’nde (Tekirdağ) 9.637 öğrenci, 39 profesör, 10 doçent, 187 öğretim elemanı varmış. Erzincan Üniversitesi: 5.163 öğrenci, tek profesör, Aksaray Üniversitesi: 3.642 öğrenci, tek profesör, Amasya Üniversitesi: 6.023 öğrenci, tek profesör, Bozok Üniversitesi: 4.637 öğrenci, tek profesör, Adıyaman Üniversitesi: 3.101 öğrenci, tek profesör, Daha antikası: Giresun Üniversitesi 6.604 öğrenci, tek profesör ve doçent yok. Daha da acısı: Bu üniversitelerin olduğu yerlerde tiyatro, opera ve sinema salonları yok. Ama bolca cafe, ucuz lokanta, fırıncılar hâkim bu kentlerimizde. Biz üniversite mezununu pek sevmeyiz, zira hiçbir şeyden anlamazlar kanaati vardır. Çocuğu doktor olan üfürükçüye gider. Çocuğu mimar mühendis olan evini kalfaya yaptırır. Bu acımasız çelişkiyi yaşarken yemez, içmez, giymez yoksul halkım çocuğunu okutur, okutmaya çalışır. Önce koleje hazırlık, olmayan yerde üniversiteye hazırlık kurslarında söğüşlenir; arkasından 45 yıl süren üniversite okutacağım diye esnafı şeytan basmış kent ve kasabalarda. Yukarıda saydığım 5 kentte 38.807 öğrenci söğüşlenmekte, zamanı çalınmakta. Öğrenci başı 500 YTL harcandığını düşünürseniz ayda 15 trilyon sıcak para girmekte bu kentlere. Esnaf soluk almakta. Giresunlu esnaf rahatlıyor (mu), ancak o da çocuğunu Van Üniversitesi’nde, Adıyaman Üniversitesi’nde söğüşletmekte. Bir kördüğüm bu, çöz çözebilirsen. Bütün illerin esnafı yollarda, ellerinde pankart üniversite isterük! diye. 1985’ten sonra, halkımızda bir yönetime katılma arzusu şahlandı. “İl olma hakkımız, söke söke alırız.” “İlçe olma hakkımız, söke söke alırız.” “Üniversite hakkımız, söke söke alırız.” Demokrasi geleneği güçlü olduğu için halkımız ‘demokratik’ taleplerini söke söke alıyor vallahi. Demokratik katılım, demokrasi mücadelesi, haklar ve özgürlükler mücadelesinde, halkımız Fransa’ya taş çıkarttırıyor. Yürüyün aslanlar kim tutar sizi. SESSİZ SEDASIZ (!) Göçmenlerin doğum günü 1 Temmuz YILLAR önce Yugoslavya’dan, Bulgaristan’dan, Arnavutluk’tan Türkiye’ye göçmen olarak geliyorsunuz; nüfus kayıtlarınız Türkiye’de yeniden düzenleniyor. Elinizdeki nüfus cüzdanı ile okulunuzu bitiriyor, çalışma hayatına giriyor, sigortalı oluyor, banka hesabı açtırıyor, sürücü belgesi ve pasaport alıyorsunuz.. Sonra bir gün... Nüfus cüzdanınızı yenilemek için Nüfus Dairesi’ne gittiğinizde yeni cüzdanda doğum gününüzün değiştirildiğini görüyorsunuz. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü 5490 sayılı yasanın 39. maddesine dayanarak 7 Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Evrim Kazım Karabaş: “Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi’nde Adnan Hocacıları hatırlatan ‘yaratılış sergisi’nin ne işi var?” Ağustos 2006 tarihli kararıyla sizin ve sizin gibi göçmenlerin doğum gününü 1 Temmuz olarak düzenlemiş. Bankadaki hesabınızla ilgili işlem yaparken, pasaportunuzun süresini uzatırken, emekli olurken veya başka bir konuda doğum tarihinizle ilgili bir bilgi istendiği anda tüm hayatınızın allak bullak olacağını anlıyorsunuz. Bugüne kadar nüfus cüzdanınızda yazan doğum gününüze yeniden kavuşabilmek için önünüzde iki yol var: Mahkemeye gidip dava açacaksınız veya doğduğunuz ülkeden doğum gününüzü gösteren belge getireceksiniz. İşiniz yoksa uğraşın bakalım! Şimdi edebiyatta “bavul turizmi” moda! Anımsamalı, Anımsatılmalı MERİÇ VELİDEDEOĞLU Yaklaşık dört yıllık AKP iktidarı yönetimlerinin, yöneticilerinin, onlardan güç alan kimi çevrelerin düzeni adeta değiştirmeye yönelik icraatları, tutumları, girişimleri basında ekranlarda yer almaya devam ediyor. Ne var ki, her gün yenilerinin eklenmesi, daha öncekileri unutturabiliyor; ya da gazete sayfalarıyla birlikte güncellikleri yitip gidebiliyor. Bunun önüne geçmek, unutulmalarını önlemek için bu dört yıllık sürede başta laiklik olmak üzere geçerli düzene karşı yapılan girişimleri bir araya getiren bir kitabı, CHP’nin Kadın Kolları yayımladı. “AKP’nin Yüz Karası” adı verilen kitapta, “AKP yönetimi 21. yüzyıla ‘Cumhuriyete karşı koşullandırılmış’ çocuklarla koşmak istiyor” denilerek ilkin çocuklarla ve eğitimle ilgili çağdışı düzenlemelere, yapılanmalara yer veriliyor. Örneğin gerek ilçe Milli Eğitim Müdürlükleri’nin, gerek okulların internet sitelerinde laikliğe karşı gelinip açıkça şeriat propagandası yapıldığı tüm boyutlarıyla sergileniyor. Bunlardan biri olan MEB’e bağlı Ürgüp Çok Programlı Lisesi’nin internet yayınında “laikliğin insanımıza dünyayı dar ettiğinden”, laik sistemin “hortumcu, hırsız yetiştirdiği, uyuşturucu ve fuhşun bu nedenle ortaokul çağlarına kadar indiğinden” söz edilip resmi nikâh için “Evlenmeden önce resmi nikâh denen uyduruk formalite, kimseyi davet etmeden gözlerden ırak bir şekilde tamamlansın, böylece bizim nazarımızda imam nikâhının nikâh olduğu, resmi nikâhın ise beş paralık bir kıymeti olmadığı ortaya konsun” denildiği, ayrıntılarıyla belgelenip anlatılıyor. Sayıları on binlerle ifade edilen kaçak hücre Kuran kurslarında içilen antta, “Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye’yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime (...) yemin ederim” dendiğine yer verilerek, ilkokul çağındaki çocukların nasıl koşullandırıldığı sergileniyor. Daha önce de bu sütunlarda belirtildiği gibi, şeriatın temelinin “eşitsizlik” olduğu, bunun başını da “kadınerkek ayrımcılığı”nın çektiği apaçık bir gerçektir. Bu bakımdan AKP yöneticileri kadın konusuna özellikle belediyeleri aracılığıyla el attılar; nikâhın kıyılmasının belediye görevleri arasında yer almasını büyük bir atılganlıkla, ustalıkla kullanıyorlar. Örneğin Ankara Altındağ Belediyesi’nin yeni evlenenlere dağıttığı “Nikâh ve Evlilik” adlı kitapta, “Kadınla dört özelliği nedeniyle evlenilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini” gibi saptamalarla kadının ikinci sınıf insan olduğu belirlemeleri geniş örneklerle ele alınıyor. Tuzla Belediyesi’nin, hakkında çok konuşulan kitabı “Delilleriyle Aile İlmihali”nde ise anımsanacağı gibi kadın dokuz yaşında evlenebilir; erkek dört kadın alabilir; mahkemelerde kadından ve gâvurdan şahit olmaz; şahitlerin bir erkek iki kadın olması gereklidir; akraba evliliği caizdir; İslam toplumunda evlenme ve boşanma konularının dini inançlar, kurallar dikkate alınarak düzenlenmesi din özgürlüğünün bir gereğidir; insan yaradılışı ve ihtiyaçları çokeşliliği zorlar; kadının yatakta yalnız bırakılması da bir yarar sağlamazsa o, bedeninde iz bırakmayacak biçimde dövülebilir, diye özetlenebilen, Yurttaşlar Yasası’na (Medeni Kanun) tümüyle karşı olan görüşler, insanlık dışı tavsiyeler eksiksiz aktarılmış. Başbakan Erdoğan’ın bir Almanya gezisinde dört kadınla evlenmeyi savunması, bu kitapçıkları dağıtan belediyelerin iktidar tarafından ne denli desteklendiğinin de ayrı bir kanıtı. CHP’nin, “AKP’nin Yüz Karası”nı yayımlamakla yararlı bir çalışma yaptığı görülüyor. Şimdi gereken; ya kitabın ya da içeriğinin bunları unutanlara, haberi olmayanlara geniş çapta ulaştırılması. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Şili diktatörü öldü ABD ve özellikle Henry Kisinger’in en sadık köpeği, en kanlı katili Pinochet öldü. Şili’de ilk defa sosyalistler seçimi almışlardı: Salvador Allende’yi, başbakanlık sarayında direnmeye çalışırken kurşuna dizdiler. İnsan kayıpları, faili meçhuller ilk defa Şili’de başladı. İşkence haneler kuruldu, en zalim yöntemler orada geliştirildi. Bütün mazlum uluslar, hep bir ağızdan bağırırdık, “Kahrolsun faşist cunta, yaşasın halk savaşı”. Binlerce genci yok eden eli kanlı, ağzı salyalı faşist ağababaları sonuna kadar sahip çıktılar. Allende ve onurlu mücadelesi bugün bütün Latin Amerika’yı çiçek bahçesine çevirdi. Pinochet ise kara leke gibi tarihte yerini aldı. gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 0212 672 71 71 ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Aralık www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Ordu ve 1 Giresun yöresinde, so 2 ğanları ye 3 mek yapımında kulla 4 nılan bir tür 5 çiğdeme ve 6 rilen ad. 2/ İş7 siz, aylak... Avrupa’da bir 8 ırmak. 3/ Ge 9 minin çektiği 1 2 3 4 5 6 7 8 9 suyu göstermek için 1 O Y D A ŞMA A baş ve kıç bodoslaA P E L maları üzerine konu 2 F U A R P lan işaret... Çıkarma 3 İ M R A H O R A R OMA işleminde kullanılan 4 D U T İ L İ N E K işaret. 4/ “Gümüş 5 İ Ş U R A L L A sepet” de denilen ve 6 Z E D E pembe ya da beyaz 7 M E M O çiçekler açan bir 8 P A NO R AMA saksı bitkisi. 5/ Ren 9 S E R İ M Z E R yum elementinin simgesi... Bir ülkeyi silah gücüyle ele geçirme. 6/ Güzelin ve güzel sanatların doğasını inceleyen felsefe dalı. 7/ Küçük su kanalı... İtici neden, güdü. 8/ Kırmızı bez üzerine kılaptanla işlenmiş, kenarları saçaklı bir tür başörtüsü... Bir nota. 9/ Kayınbirader... Orta Anadolu’ya özgü çoban köpeği cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ “Karameke” de denilen bir tür yabanördeği. 2/ 1950’li yıllarda ülkemizde büyük seyirci toplayan Hint filmi... Evcil bir geyik. 3/ Güzel çiçekli bir süs bitkisi... Ucu yanık odun. 4/ Kantoda Doğu giysileriyle yapılan dansın adı. 5/ Bir nota... Yayılma, kaplama, sarma. 6/ Kusurlu bir organı düzeltmek ya da güzelleştirmek amacıyla uygulanan yöntemler. 7/ İki iletken arasında meydana gelen son derece ışıklı elektrik boşalımı... Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün simgesi. 8/ Yarı kavrulmuş kahve... Lantan elementinin simgesi. 9/ Küçük erkek kardeş... “Denizkazı” da denilen bir kuş. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear