24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 ARALIK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 İsrail, İran’dan 35 milyon dolar getirdiği gerekçesiyle Filistin Başbakanı’na zorluk çıkardı BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Haniye Filistin’e zor girdi Dış Haberler Servisi İsrail, Filistin Başbakanı İsmail Haniye’nin Gazze Şeridi’ne girişini engellemek için Mısır sınırını kapattırdı. Mısır istihbarat servisinin İsrail ile yaptığı görüşmelerin ardından Haniye dün saat 22.00 sıralarında Filistin’e girebildi. Haniye’nin, beraberinde getirdiği paraları Mısır tarafında Hamaslı yetkililere bıraktığı öğrenildi. Suriye, İran ve Sudan’a gerçekleştirdiği geziden dönen Hamas lideri Haniye’nin yanında İran’dan aldığı milyonlarca dolar yardım getirdiğini iddia eden İsrail Savunma Bakanı Amir Peretz, dün Mısır sınırındaki AB gözlemcilerine talimat vererek Gazze’nin dışarıyla tek bağlantısı olan Refah kapısını kapattırdı. Haniye’nin ülkeye dönememesine öfkelenen ve sınır kapısına yürüyen 2 bin kadar Hamas militanı ile sınır kapısının güvenliğinden sorumlu, Fetih lideri Başkan Mah(Fotoğraf: REUTERS) Kıbrıs mı Gidiyor? Yoksa Türkiye mi? Herkes Kıbrıs’a yoğunlaşmış, bir kareye takılıp kalmış. Filmin tamamında durum çok daha kötü. Önce Kıbrıs’tan başlayalım. 1) Brüksel AKP hükümetine, “Kıbrıs Cumhuriyeti (Rumlar) AB’nin 25 üyesinden biridir: Onu tanıyacaksın: Bunun sonucu olarak diğer 24 ülkeye verdiğin tüm hak (ve imtiyazlardan) yararlandıracaksın” diyor. 2) AKP hükümeti ABD ve Brüksel ile aynı cephede işbirliği yaparak Annan Planı’nı KKTC halkına ite kaka kabul ettirdi. “Turuncu devrimlerin” bir halkası tamamlandı. AKP hükümeti yüzünden “Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan doğan hakları yara aldı”. 3) AKP hükümeti, “Rumlar 1 Mayıs 2004’te AB üyesi yapılıp Türkiye’nin karşısına oturtulurken” Selanik’te alkışladı, kadeh kaldırdı. 4) 29 Temmuz 2005’te Ek Protokol’ü imzalayarak 10 yeni AB üyesi (ve Rumlar) için “Türkiye’yi yükümlülük altına soktu”. 5) Kısacası, AKP daha iktidara gelirken Washington ve Brüksel’e verdiği sözleri bir bir yerine getirdi. Brüksel şimdi AKP hükümetine, “Çok teşekkür ederim, Kıbrıs’ta ne istediysem verdin, şimdi uygulamaya geç” diyor. Bu arada Brüksel 12 Aralık’taki kararı ile AKP’yi 2007’de kısmen de olsa rahatlattı ve seçim için avans verdi. S uriye, İran ve Sudan’a gerçekleştirdiği geziden dönen Filistin Başbakanı Haniye’nin İran’dan milyonlarca dolar yardım getirdiğini iddia eden İsrail Savunma Bakanı Peretz, Refah kapısının kapatılması için talimat verdi. Karara öfkelenen Hamas militanları ile sınır kapısındaki görevliler arasında çatışma çıktı. Uzun süren görüşmelerin ardından Haniye, paraları Mısır’da bırakarak ülkesine girebildi. yı reddettmesi nedeniyle ABD, Avrupa Birliği ve İsrail Filistin hükümetine gönderilen yardımı kesmiş, Hamas hükümeti bu nedenle Filistin’deki çalışan nüfusun çoğunluğunu oluşturan kamu emekçilerinin maaşlarını ödeyemez hale gelmişti. Hamas hükümeti hükümetin görevlerini sürdürebilmesi ve maaşların ödenebilmesi için bölgedeki mud Abbas’a bağlı başkanlık muhafızları arasında silahlı çatışma çıktı. Çatışmada iki Hamas militanı yaralandı. Haniye’nin yanında 35 milyon dolardan fazla para olduğunu gerekçe gösteren İsrail ise başbakanın ancak bu parayı bırakması durumunda Gazze Şeridi’ne girebileceğini söyledi. Hamas yetkilisi Hani Cabur, Hani ye’nin yanındaki parayı Mısır’da bıraktığını belirtti. Hamas milletvekili Müşir El Masri, İsrail’in hareketinin “bölgede patlama yaratabileceğini ve bunun sonuçlarından yalnızca Siyonist düşman ve müttefiklerinin sorumlu olacağını’’ belirtti. 2006 yılı başında iktidara gelen Hamas hükümetinin İsrail’i tanıma Müslüman ülkelerden yardım toplamaya başlamıştı. Başbakan Haniye’nin bu yolla şimdiye kadar 80 milyon dolar kaynak sağladığı tahmin ediliyor. Hükümeti elinde bulunduran Hamas ile Filistin Yönetimi Başkanı Abbas’a bağlı Fetih örgütü arasında uzun zamandır devam eden gerginlik, hafta başında üst düzey bir güvenlik amirine düzenlenen saldırıda yetkilinin üç çocuğunun silahlı bir saldırı sonucu öldürülmesiyle daha da tırmanmıştı. Fetih’in saldırıdan Hamas’ı sorumlu tutmasıyla iki örgüt arasında hafta boyunca çatışmalar yaşanmıştı. Başkan Abbas’a bağlı Genel İstihbarat Birliği, dün yaptığı operasyonda söz konusu saldırıdan sorumlu tuttuğu Hamas’a bağlı Halk Direniş Komiteleri üyesi Hişam Mukaymar’ı tutukladı. HDK’nin misilleme olarak bir güvenlik görevlisini kaçırdığı belirtiliyor. İ Esas sorun AB kıskacı 8 madde askıya alınmasa, görüşmeler yavaşlamasa ne değişecek sanki? Türkiye tam üye mi yapılıyor? Kesinlikle hayır. Lütfen 1999 Helsinki Doruğu’ndan beri Brüksel’in yayımladığı Türkiye raporlarına bakınız; aldıkları Türkiye’ye ilişkin kararları gözden geçiriniz; Türkiye’nin tam üyeliğine ilişkin bir irade, bir not, bir yaklaşım bulamazsınız Sürekli olarak, “Gümrük Birliği yükümlülüklerinin derinleştirilmesi” ile birlikte özel statüye götüren “çok özel Türkiye koşulları” ile karşılaşırız. Verheugen, “Akıllı insanların anlayacağı bir dille söylüyoruz” demedi mi? Bizim “Mütareke ve Müzakere Medyası” ve yönetimdekiler görmek istemiyorlarsa adamlar ne yapsın? Görüşmelerin devamı Türkiye’yi üyeliğe götürmüyor. Ancak ülkenin iktisadi ve siyasi yapısı yavaş yavaş sömürgeleştiriliyor. Bu arada işbirlikçi köktendinciler, “AB’yi ve ABD”yi arkalarına alarak hem yollarını buluyorlar hem de yeni yollarını yapıyorlar. Tam üyelik olmasa da “AB askısının devamı” gerekiyor. AB takıntısı bundan, onlar da biliyorlar özel statüye gidildiğini. Bazı büyük sermaye çevrelerinin “Batı ile organik ve stratejik bağları var”. AB bağlantısı ve takıntısı onlar için de gerekli. Arka bahçenin taşeronları olarak varlıklarını sürdürecekler. Bölücüler malum, söylemeye bile gerek yok. 8 madde askıya alındıindirildi tartışması yanlış. Askıya alınan Türkiye’dir. Cumhuriyet AB kıskacı içine sokularak eli kolu bağlanıyor. Sanayisi, tarımı, işçisi, memuru, esnafı prangalı mahkum haline getiriliyor. KKTC’de uygulanan “mini sessiz ve sivil darbe”, yavaş yavaş Türkiye’ye yayılıyor. AB görüşmeleri süreci ile “Türkiye’nin askersiz işgali gerçekleştiriliyor. Bunu görmek istemeyenler kimler?” “Akıllı insanların anlayacağı bir dille söylemiyorlar, aynı zamanda uyguluyorlar da”... İstanbul Borsası’na bakın; Türkiye soyuldukça, sömürgeleştirildikçe tavana vuruyor daha ne olsun... Abdullah Gül’ün 1995’te söyledikleri olmuş bile... Hem de kendisinin altına attığı imza ile... www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali SRAİL YÜKSEK MAHKEMESİ Suikast hukuka aykırı değilmiş Dış Haberler Servisi İsrail’deki Yüksek Mahkeme, ordunun Filistinli militanlara suikast düzenleme politikasını yasaklamayı reddetti. Yüksek Mahkeme dün oybirliğiyle aldığı kararda İsrail ordusunun militan olduğundan şüphelendiği Filistinlilere suikast düzenlemesini yasalara aykırı bulmazken suikast kararlarının tek tek ele alınmasını ve dikkatle değerlendirilmesini şart koştu. Karar metninde “Tüm suikastların uluslararası hukuka aykırı olduğuna önceden hükmedemeyiz. Aynı zamanda bu suikastların her birinin uluslararası hukuka uygun olması da mümkün değildir’’ ifadesi kullanıldı. Operasyonda bir sivilin zarar görmesi halinde tazminat ödenmesi gerekti belirtiliyor. İsrail askerlerini hedef alan Filistinli keskin nişancıya yönelik bir suikastta, yakınında bir sivil zarar görecek bile olsa izin verilebileceği, militanın evinin havadan bombalanmasının buradaki birçok masum sivilin ölmesine neden olacağı için izin verilemeyeceği de kaydediliyor. Mahkemenin eylemlerin hukuka uygunluğu konusundaki kararı orduya bırakması dikkat çekti. ‘Utanç verici’ Sol Meretz Partisi milletvekili Zehava Galon, “Yüksek Mahkeme’nin cinayetleri tamamen yasaklamamış olması utanç vericidir’’ diye konuştu. Arap milletvekillerinden Ahmed Tibi, mahkemenin “askeri direktifler doğrultusunda hareket ettiğini’’ ifade etti. Sağcı milletvekilleri kararı memnuniyetle karşıladı. Aralarında örgütün eski siyasi liderleri Ahmed Yasin ve Abdülaziz Rantisi’nin de bulunduğu çok sayıda üyesi suikastlarda öldürülen Hamas’ın sözcüsü İsmail Rıdvan, kararın “hükümetin terörist eylemlerine yasal kılıf sağladığını’’ vurguladı. İsrailli insan hakları savunucuları, 2. İntifada’nın başladığı 2000 Eylül ayından beri suikastlarda öldürülen 339 Filistinliden 210’unun militan, 129’unun sivil olduğunu kaydediyorlar. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad dün Siyonizm karşıtı ABD’li ve İngiliz hahamlarla bir araya geldi. Neturei Karta örgütüne bağlı hahamlar 1112 Aralık’ta Tahran’da düzenlenen soykırım konferansına da katılmışlardı. Yahudi din adamları soykırım yapıldığını sorgulamıyor, ancak bunun bir İsrail devleti kurulması için amacını aşar şekilde kullanıldığını savunuyor. Yahudi soykırımının tarihsel gerçekliğini tartışmaya açan konferansa dünyadan büyük tepki yağdı. Ahmedinejad internet günlüğünde “Özgürlük” ‘Protestolarla gurur duydum’ başlığıyla kaleme aldığı yazıda, Tahran’daki “Amir Kebir Üniversitesi’nde bazı öğrencilerin, devlet başkanına özgür bir ortamda hakaret edişini görünce göğsünün kabardığını” belirtti. Ahmedinejad, “Batı destekli laik Şah rejiminde yöneticilere yönelik her protestonun sonu cezaevi ve işkenceydi. Oysa bugün küçük bir grup, devlet başkanına hakaret edip resimlerini yakarken, öğrencilerin ve hocalarının çoğu, bunu hoşgörüyle karşıladı. O sahneyi görünce gurur duydum, Allah’a hamdettim” diye yazdı. (Fotoğraf: AFP) Torun Pinochet ordudan atıldı ? Dış Haberler Servisi Pazar günü ölen Şili’nin eski askeri lideri Augusto Pinochet’nin subay torunu cenaze töreninde yaptığı konuşma nedeniyle ordudan ihraç edildi. Yüzbaşı Augusto Pinochet Molina, törende izinsiz olarak yaptığı konuşmasında dedesinin Şili’yi Marksizmden kurtardığını söylemiş, büyükbabasının 1973’te sosyalist hükümeti devirmesinden övgüyle bahsedip, eski diktatöre insan hakları ihlalleri nedeniyle dava açan yargıçları da “şöhret peşinde koşmakla” suçlamıştı. Torun Pinochet’nin bu sözleri, Şili’de büyük tepki yarattı. Kendisi de darbe sırasında işkence gören Cumhurbaşkanı Michelle Bachelet, Şili ordusunda bir askerin üzerinde askeri üniformayla siyasi görüş belirtmesinin yasak olduğunu söyledi. Genelkurmay Başkanı Oscar İzurieta da, torun Pinochet’nin askeri kuralları ciddi şekilde çiğnediği ve ordunun resmi tezlerinin dışına çıktığını belirterek “İhraçtan başka seçeneğimiz kalmadı” dedi. Silahlı bir grup, Bağdat’ta baskın düzenledi ABD’de 10 bin bilim insanı, siyasi müdahaleyi protesto etti Onlarca kişi kaçırıldı ‘Bush bilimden elini çek’ Dış Haberler Servisi Irak’ın başkenti Bağdat’ın merkezindeki bir ticari bölgeye baskın düzenleyen silahlı bir grup, 50 ila 70 civarında kişiyi kaçırdı. Yedek oto parçaları ile tarım malzemesinin satıldığı Sinak bölgesinde kaçırılan dükkân sahipleri arasında hem Şii hem de Sünnilerin bulunduğu, bölgenin hedef alınma nedeninin henüz bilinmediği belirtildi. Görgü tanıklarına göre, 20 arazi aracıyla gelen 100 kadar askeri üniformalı saldırgan caddeyi iki taraftan kapattı. “Korkmayın, resmi görev yapıyoruz” diye bağıran silahlı kişiler dükkân sahiplerini toplayıp götürdüler. Saldırganların dükkânlardan para da aldıkları kaydedildi. Ağırlıklı olarak Sünnilerin bulunduğu Yükseköğrenim Bakanlığı’ndan geçen ay komando üniformalı saldırganlar tarafından onlarca kişi kaçırılmış ve kaçırılanlardan bazıları daha sonra salıverilmişti. Dış Haberler Servisi ABD’den 10 bin bilim insanı, bilime yapılan siyasi müdahaleleri protesto etti. İmzacıları arasında 52 Nobel ödülü sahibinin de bulunduğu bildirgede, hükümet politikalarının bilimsel doğruluğa sahip olması talep edildi. Bilimsel bilgilerin siyasi nedenlerle çarpıtılmasını eleştiren Duyarlı Bilim İnsanları Birliği (UCS), devlet kurumlarında çalışan meşlektaşlarının bilimsel verileri siyasi kararları doğrulayacak şekilde değiştirmeye zorlandıklarına dikkat çekti. UCS, konuyla ilgili hazırladığı “A’dan Z’ye’’ rehberde bilimin çeşitli dallarında yaşanan sansür ve müdahalelere örnekler verdi. Konuşma yasağı BBC’nin haberine göre, son dönemde Beyaz Saray’ın bilim kurumlarına müdahalelerinin arttığına dikkat çekilen raporda Çevre Koruma Teşkilatı ve Gıda ve İlaç Müdürlüğü gibi kurumların çalışmalarının sansürlendiği öne sürüldü. Pasifik Kalkınma, Çevre ve Gü venlik Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Dr. Peter Gleick, son birkaç yıldır hem bilimin kötüye kullanımında, hem de kalitesiz bilimde artış görüldüğünü kaydetti. Gleick, en çok etkilenen alanların “küresel iklim değişimi, su kaynakları ile uluslararası barış’’ olduğunu söyledi. NASA’dan iklim bilimci Dr. James Hansen’in geçen sene küresel ısınma hakkında basına konuşmaması yönünde baskı gördüğünü açıklaması büyük tartışmalara neden olmuştu. Avusturya HY. CUMHURİYET 11 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear