28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 KASIM 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Adam Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Atilla Yayla, Atatürk’ten “o adam” diye söz etmiş. Profesör olmuş ama ne yazık ki adam olamamış! Ya ğ m u r E k i m Gül, AB’ye sert çıkmış... “Çok gülmüşlerdir!” DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Park notu 3: Hareket halindeki irtica park edecek yer arıyor! Sabancı Üniversitesi’nden Cemil Koçak, Kurtuluş Savaşı’nın özetle “bir palavra olduğunu” öne sürdü. Üniversitenin patroniçesi Güler Sabancı’dan ses çıkmadı. Bunun ne anlama geldiğine siz karar verin! Anlam ULUSUMUZUN, geçen yüzyıldaki “mütareke aydınları”nın ihaneti üzerinde fazla durmadığını fakat birilerinin bunu hatırlatmaktan kendilerini alıkoyamadığını söylüyor Dr. Hüsnü Bozkurt. Örneğin: “İstiklalimizi temin edebilmek için, kuvvetli bir devletin yardımına muhtacız, o devlet ki İngiltere’dir, bizi elimizden tutmalı, yaşamaya layık bir kuvvet halinde bizi muhafaza eylemelidir. 1919 Ref’i Cevat Ulunay, Örneğin: “Birçokları, ‘bizimle insanlık maksadıyla ilgilenecek, sonra kendiliğinden çekilecek bir devlet bulunamaz, bu bir hayaldir’ diyorlar. Biz iddia ediyoruz ki, böyle bir devlet vardır ve Amerika’dır. 1919, Ahmet Emin Yalman” Örneğin: “Bir patırtı, bir gürültü, beyannameler, telgraflar, kongreler, sanki bir şeyler olacak! Hülyanın bu derecesine, uydurmasyonun bu şekline ben de dayanamayacağım, Kavuklu gibi ben de sorayım bari: Kuzum Mustafa sen deli misin? 1920, Refik Halid Karay.” Örneğin: “Düşmanlar, teşkilatı milliyeden bin kere daha iyidir. Küçük heriflerin eseri Büyük Millet Meclisi yok edilmeli, Anadolu Kemalistlerden temizlenmelidir. 1920, Ali Kemal,” Örneğin: “M. Kemal tarihe şüphesiz nam bırakacak, fakat siyasi deliler arasında... Anadolu direnişi blöftür. Avrupa medeniyeti Anadolu’yu bu zararlı haşarattan temizleyecektir. 1920, Rıza Tevfik” Örneğin: “Kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder. İleride artık bizlere Ecnebi kültürü! ‘neden her yerde bu adamın heykelleri, fotoğrafları var’ diye soracaklar. 2006, Atilla Yayla” Ve Dr. Hüsnü Bozkurt, Mustafa Kemal Atatürk’ün Temmuz 1921’deki söylevinde “Milli bir terbiye programından bahsederken eski devrin hurafatından ve evsafı fıtriyemizle hiç de münasebeti olmayan yabancı fikirlerden, şarktan ve garptan gelen bilcümle tesirlerden uzak, seciyei milliye ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyorum. Çünkü; dehayı millimizin inkişafı ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir. Lalettayin bir ecnebi kültürü, şimdiye kadar takip olunan yabancı kültürlerin tahrip edici neticelerini tekrar ettirebilir” dediğini anımsatıp soruyor: “Hep olduğu gibi, bugünleri de görmüş müydü dersiniz?” Adam Olmak Kolay Değil!.. “Adam” profesör... Küreselleşmenin ve liberalizmin önde gelen bayraktarlarından... Öylesine liberal ki; bayrağı daha ilerilere taşımak için bir de Liberal Düşünce Topluluğu kurmuş, Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğuna oturmuş... Sonra ne yapmış?. İki adet “İfade özgürlüğü projesi” hazırlamış ve karşılığında Avrupa Birliği’nden tam 450 bin Avro destek almış!.. Yani 900 bin Yeni Türk Lirası!.. Bu rakam “adam”ın Emin Çölaşan’a bizzat açıkladığı rakam... Adam liberal ama yazıları tam sayfa boyutunda bir dinci gazetede parlatılıyor. Bu yazılarında kendisinden beklenen görevi cansiperane bir şekilde yerine getiriyor. Başlıca vazifesi Cumhuriyeti, Türk devrimini, Anadolu aydınlanmasını karalamak.. Ancak olmuyor, bilgi derinliği, tarih algılaması yetmiyor, yetmeyince tahrif etmeye çalışıyor, bu kez de saçmalıyor!.. İşte bu “adam” geçenlerde İzmir’de AKP Gençlik Kolları’nın davetlisi olarak bir konuşma yaptı. Önce söylediklerine bakalım: Kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder. Kemalizm medeniyeti çözücü bir süreçtir. AB sürecinde artık bizlere ‘Neden her yerde bu adamın (Atatürk) heykelleri, fotoğrafları var?’ diye soracaklar. Üstünü örtemezsiniz. Bu mutlaka tartışılacaktır... Nasıl buldunuz? Söylemdeki kabalığı, üsluptaki terbiyesizliği bir tarafa bırakalım, şu sözcüklerin neresinden tutacaksınız?.. Kemalizmin ne olduğunu hiç uzatmadan İlhan Selçuk’un sözleriyle özetleyelim: Emperyalizme karşı bağımsızlık, padişahçılığa karşı cumhuriyetçilik, şeriata karşı laiklik, tutuculuğa karşı devrimcilik, ümmetçiliğe karşı milliyetçilik... Adamın adı, Atilla Yayla.. Zavallı “adam”. ??? Gülay Göktürk, eski “sıkı solcu”lardan... Şimdilerde “Fethullahçı” bir gazetede yine birtakım “eski solcu” ve de “Atatürkçü prof”larla birlikte kalem oynatıyor... İzmir’de konuşan “adam”ı savunmak için yazdığı “Kemalizm gerilemeye tekabül eder” başlıklı yazısı, bu cephede bilgi birikiminin nasıl yerlerde sürüklendiğini, bir yerlere “bağımlı olmanın” ise nasıl bir ruh hali gerektirdiğini anlatması açısından son derece ilginç... Atatürk heykelleri ve resimlerini lidere tapınma kültürünü aşamamış 3. dünya ülkeleri kompleksi olarak niteleyip, Mehmet Altan’ın, “Kemalizm’i demokrasi sanan Türkiye, AB sayesinde ‘demokratik cumhuriyete’ dönüşüyor” incisini öne çıkardıktan sonra, Kemalizm’in niçin gerilemeye tekabül ettiğini şu sözcüklerle açıklamaya çalışıyor: Kendilerine Kemalist diyenler, AB karşıtlığında başı çekiyor.. Globalleşme ve yabancı sermaye düşmanlığı yapıyor... Serbest piyasa ekonomisini kösteklemeye çabalıyor. Kürt meselesinde şoven milliyetçiliğe kayıyor.. Demokratik reformlara (AB isteklerine) militanca direniyor... Göktürk’ün yazısını okurken, aklıma 19. yüzyıl başlarında İngilizleri bile hayrete düşürecek denli İngilizci olan Ahrar Partisi geldi; onlar da Osmanlı’nın felaketini hazırlayan kapitülasyonları kahramanca savunmuşlardı!.. Böylesine bir Avrupa sevgisine, böylesine bir “bizi ancak AB adam eder” yaklaşımına nasıl bir sıfat yakışır, emin olun bulamadım! Şayet, “Kemalizm’in gerilemeye tekabül etmesi” buysa çok haklı! Avrupalı liderlerin dahi “artık çok oluyoruz” dediği bir köleleştirme sürecine başkaldırmak gerilikse, kabul!.. Türkiye’nin güneydoğusunun ayrılmasını körükleyen şoven Kürt milliyetçiliğine karşı çıkmak gerilikse, ona da kabul.. Bakın sevgili Ahmet Taner Kışlalı, yıllar önce ne diyordu: Bir din devleti kurmak isteyenlerin karşısındaki en büyük engel Kemalizm.. Türkiye’yi etnik kökenlere göre parçalamak isteyenlerin önünde en büyük engel Kemalizm.. Ve yeni mandacı, 2. cumhuriyetçilerin önünde en büyük engel Kemalizm... Kışlalı’nın bu sözleri, Kemalizm’in, Mustafa Kemal’in niçin 20. yüzyıla gömülüp kalmadığını, niçin 21. yüzyıla ışık tuttuğunu gayet net, gayet açık biçimde anlatıyor. Eğer bu ilkeleri savunmak, bu hedeflere yürümek birtakım ruhunu kiraya vermiş küreselleşme âşığının moralini bozuyorsa, varsın bozsun... Uşaklaşmaktan bin kez evladır... e posta: umitzileli?gmail.com SESSİZ SEDASIZ (!) Baykal, Erdoğan’ı Çankaya’ya çıkaracak ANAYASA, Meclis üye tam sayısının yüzde 5’inin boşalması halinde üç ay içinde ara seçime gidilmesini öngörüyor. Yani... Seçmenin dörtte birinin oyu ile koltukların üçte ikisinin işgal edildiği bu Meclis’in Cumhurbaşkanı seçmemesi için CHP milletvekillerinin sinei millete dönmesi sorunu çözebilir(di). Artık çözemez çünkü Anayasa, genel seçime bir yıl kala ara seçim yapılamayacağını da söylüyor. CHP bu fırsatı kaçırdı. Fakat ne var ki, ana muhalefet partisi sinei millete dönmüş bir Meclis, bırakın cumhurbaşkanı seçmeyi yasa bile çıkartamaz! Deniz Baykal isterse Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Nami Tepe: “Hayali ihracatın nitelikli dolandırıcılık suçundan çıkarılmasına çalışılıyor. Türkiye’yi satanlar için hayali ihracat nitelik gerektirmeyen bir iş olduğuna ve malı götürme bakanı da yararlanacağına göre nitelikli bir çalışma!” Nitelik Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm hayallerini yıkar! Yıkar ama İzmir’den Cumhur Kalay aynı düşüncede değil: “Baykal ‘sahibi olduğu’ CHP’yi, önce Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı yaptıktan sonra ve hatta seçimi de atlatıp Meclis’e postu serdikten sonra MHP ile tabanda değilse bile tavanda birleştirecek. Baykal’ın, Erdoğan’a özel yasa çıkartılıp Başbakan olması için nasıl uğraş verdiğini unutmadık. Ne değişti o günden bugüne de o gün Başbakanlığı için uğraş verdiği Erdoğan’ın bugün Cumhurbaşkanlığına karşı çıksın!” Sol seçmen sonunda birleşecek: Sağ partilerde! 17. Eğitim Şurası Kararlarının Odak Noktası İ. GÜRŞEN KAFKAS 17. Milli Eğitim Şurası çalışmalarını tartışılacak birçok görüş ve düşünceleri geride bırakarak tamamladı. Öğrenci merkezli eğitim, eğitimde nitelik, öğretmen eğitimi ve sorunları, okullarda terör, yüzde 10 okumaz / yazmazlarımız, kızların eğitim açlığı, kitap okuma, engelli çocuklarımızın eğitimi, eğitimde sistem arayışları, eğitimde hareketlilik ve daha nice sorunlar yumağı çözüm beklemekteydi. ??? Eğitimimiz “milli mi dini mi olmalı” kavramsal soruları, kafaları karıştıran, toplumu düşüncede bölen konulardır. Mustafa Kemal, eğitimdeki ülküsüyle laik eğitimi, Tevhidi Tedrisat’la (Eğitimde Birlik) bütünleştirmişti. Bugün yapılmak istenen, eğitimde birliğin zedelenmesi ve yıpratılmasıdır. 21. yy’da dünya devletleri eğitimde gelişmeyi, yenileşmeyi ve bilgi üretmeyi yaşıyorken; Şura’da imam hatiplerin sorununun öncelikli çözüm noktasına taşınması doğru değildi. AKP’nin kendi siyasi görüşüne yönelik arayışı gündemdeydi. 17. Milli Eğitim Şurası’nın sonucu, bakanın saklı düşüncelerinin eyleme geçirilmesi ve isteği doğrultusunda çözüme ulaştırılması diye algılanmaktadır. 17. Eğitim Şurası’nda “Ortaöğretimde Kademeli Geçiş” gündeme damgasını vurdu. Sonuç kararına, toplum ve basın tepkiliydi. “Tüm ortaöğretim öğrencilerinin ayrım yapılmaksızın eşit şartlarda sınava girmeleri ve tüm üniversitelere girebilmeleri” şeklinde alınan karara tepki üzerine, yeni öneriler verildi. Eğitimde nitelik alt komisyonunun buna karşılık aldığı değişik bir kararı vardı. Bu kararda: “Herkesin kendi alanında yüksek eğitime yönlendirilmesi teşvik edilmelidir” denilmekteydi. Genel kuruldaki yeni öneriye göre: “Meslek liseleri, düz liseler gibi yapılandırılarak, sayısal ve sözel, kendi alanlarındaki yüksekokullara geçişleri sağlanmalıdır” şeklindeyken, önerinin farklı yorumlanıp basın açıklaması yapılması çelişkiliydi. Bu farklı yorum ve açıklama siyasetin gizli gölgesi ve hükümetin güdümlediği sonuç kararı bekleneni verdi. Milli Eğitim Bakanı’nın “Din üzerinden siyaset iğrençtir” sözleri eylemleriyle çelişiyor; uygulamalar bunun tersini gösteriyor diye düşünülmektedir. Şura’da on üç milyon öğrencinin, 700 bin öğretmenin ve daha çokça eğitim sorununun görüşüleceği “Ulusal Eğitim Gelişkinliği” amaçlı konular yerine, ne yazık ki 108 bin imam hatiplinin yükseköğretime geçiş serbestliğine kilitlendi. Toplumumuz Şura’dan, eğitimimizin geleceğine yön verecek önemli, kritik öneri ve kararların alınması beklentisindeydi. Sonuçta, “İmam hatiplere yükseköğrenim yolunu açma” kararı tepkiyle karşılandı. Gelecekte İmam Vali, Kaymakam, Savcı, Hâkim, Öğretmen, Doktor vb. yetiştirmek ve de teolojik (dinsel) kadrolaşmayı gerçekleştirmek, yaygınlaştırmaktır amaçları. Devletin özel okullara yardım kararı Çankaya’dan veto edilerek yargıdan döndü. Konunun yine önerilerek gündeme taşınması, bağlayıcı olunmasına çalışılması nasıl açıklanacaktır? Devlet okullarının nice sorunları var. Öğretmen aylığının ödenmesi dışında, tüm sorunları okullarca çözümlenmektedir. Öğrenci velisinden toplanan yardımlarla okullarda dertler, sorunlar giderilmektedir. Okullarda terör, öğretmen açığı, ders kitaplarındaki içerik karmaşası, sözleşmeli, ücretli öğretmen sorunu, üretkenliğe yönelik mesleki eğitimin özendirilmesi, okullarda sanatsal, spor ve kültürel artırım yoluyla öğrencinin boş zamanının değerlendirilmesi ve de eğitim sisteminin çağa uygun yenileştirilmesi ile rehberlik gibi konular varken bizler nelerle uğraşıyoruz? Çağın gerisinde kalmak buna denir. ??? Öneri niteliğindeki bu karar bağlayıcı bir unsur değildir. Ancak,YÖK’le işbirliğinde olmadan, ortak çözümler üretmeyen Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve Şura’nın alacağı kararlar seçmene ve yandaşlara mesaj olmaktan öteye gitmeyecektir. Sonuç: AB’ye katılım sürecinde eğitimdeki ortak sorunlarımızın üstesinden gelmek; uygulama ve deneyimleri paylaşmak hedefimiz olmalıydı. Öğrenci merkezli eğitim ve eğitimde demokrasi kültürünün geliştirilmesi irdelenmeliydi. “24 Kasım Öğretmenler Günü” Şura’nın olumsuz kararlarıyla gölgeli ve puslu kutlanacaktır. Atatürk’ün “Yıldız Öğretmenleri” nutuklar, övgüler ve çiçeklerle avunarak sorunlarıyla boğuşmaya devam edeceklerdir. Ülkenin eğitim sorunlarına, büyük bir fırsat olan 17. Eğitim Şurası’nda çözüm getirilemedi. Geleceğe ötelenen eğitim sorunları, siyasi paydaşların insafına kaldı. Cumhuriyetin kuruluşunun 83. yılında, geldiğimiz bu karmaşık nokta düşündürücüdür. İnsanımız, bilimin, Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığındaki devlet yönetiminin özlemindedir. Elli yıllık bir eğitimci yazar olarak “eğitim ışığı” meslektaşlarımızın öğretmenler gününü kutlar, nice aydınlık yıllar dilerim. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Kasım www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bencil söz1 cüğünün karşıtı. 2/ Do 2 ruk... “Çe 3 kinme, razı olmama” an 4 lamında eski 5 sözcük. 3/ 6 Güreşte bir 7 oyun... Takılmış ad. 4/ 8 Kenya’nın 9 başkenti. 5/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Çin’in para birimi.... 1 D A R I C A N Y Olağanı aşan büE S EME yüklüğü olan. 6/ Sa 2 A Y A hip... Arap erkekle 3 R A H İ M V A N İ N İ K A S rinin kullandığı, 4 I A T püsküllü başörtüsü. 5 C E M İ L E K E S E İ 7/ İskambildeki dört 6 A S E S İ R renkten biri... Ku 7 N E V A ran’da bir sure. 8/ 8 MA S A İ K A Bir tür deniz taşıma 9 Y E N T İ R A N cılığı... “O yer” anlamında kullanılan sözcük. 9/ “Yaprağın yarpak, ispirtonun istirpo” biçiminde telaffuzunda olduğu gibi, bir sözcük içindeki seslerin yer değiştirmesi olayına verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İntihar. 2/ Argoda karnı aç ya da parasız kimseye verilen ad... Özsu. 3/ Narçiçeği renginde bir süs taşı... Eli ya da ayağı sakat olan kimse. 4/ Konut... Keçisi, kedisi, tavşanı ve armudu vardır. 5/ Arap abecesiyle yazılan bir yazı türü... Küçük bitkilere verilen ortak ad. 6/ Dinsel bayramlardan bir önceki gün. 7/ Kimi balıkların iste kurutularak yapılan pastırması. 8/ Ukrayna’nın Kiev kenti yakınında, binlerce Yahudinin öldürüldüğü Nazi toplama kampı. 9/ Paralı oyunlarda kâr ve zarar olmadığını belirtmekte kullanılan sözcük... Madeni eşya üzerine vurulan bir cins cila. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear