Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 2006 SALI 6 HABERLER Cumhuriyet, Meclis’te ‘SPK’ye rüşvet verdim’ diyen Uyar’ın şirketi YİMPAŞ’a çekilen ‘kıyağı’ açıklıyor SALI ORHAN BURSALI İzni rüşvetle mi aldı? ? 2000 yılında YİMPAŞ’ın önünü açan ‘‘sermaye arttırımı’’ kararına imza atan SPK’nin, o tarihte 476 milyar liranın YİMPAŞ yöneticilerinin cebinde kalmasını sağladığı ortaya çıktı. AYKUT KÜÇÜKKAYA Cumhuriyet ve Siyaset 2 Türkiye’de demokrasiyi ve “sivil siyaseti” yerleştirebilmek ve siyasal anlamda çağdaş bir ülke yaratabilmek için ne yapmalı? Bazı aydın liberaller, entelektüeller ve köşe yazarları, AKP ile her türlü meşrugayrimeşru ilişki içine girerek, 2000 yıl öncesinin dinsel düzeni ve düşüncelerini ülkemizde geçerli kılmaya ve laikliğin yerine geçirmeye çalışan bir dinci partiyle dört yıldır kucak kucağa yaşadı. Neden? Bu aydınlarımız geniş bir demokrasi, insan hakları istiyor. Demokrasinin önünde en büyük engel olarak da, Cumhuriyet ideolojisini, “Kemalizm”i, bugünkü laikliği ve bütün bunları savunan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni görüyor. AKP de, tıpkısının aynısını düşünüyor. Ama onların derdi farklı: İslamcı düşüncelerini laik Cumhuriyetin yerine geçirmekte en büyük engel olarak Ordu’yu, Atatürk ve miraslarını ve laikliği görüyorlar. Böylece, iki farklı kamp, farklı anlayış, dört yıl boyunca öpüştü, koklaştı, örtüştü.. danışmanlıklar yaptı vb. Bu iki farklı siyaset, kendi arzularını gerçekleştirmelerine yardımcı olacağını düşündükleri çok önemli bir güç olarak da Avrupa Birliği’ne sarıldılar. ??? Acaba ülkemizde demokrasinin yerleşebilmesi için temel sorun, Ordu’nun siyasete müdahalesi mi? Yoksa, bizzat ülke siyaseti, siyasetçileri, siyasal kurumları mı? Siyasal ve entelektüel düşünce bu soruları birlikte ele alıp yanıtlamıyor. Derin bir değerlendirme yapmıyor. Kalıp olarak, Ordu’yu hedef gösteriyor. Ordu’nun müdahalesi olmazsa, Türkiye dikensiz gül bahçesi olacak! Tam tersini savunuyorum: Çağdaşlaşmanın, demokratikleşmenin önünde en büyük engel “sivil siyaset”in ta kendisidir! Ordu’yu siyasi müdahaleden tamamen arındırarak ülkeye demokrasiyi getiremezsiniz, getirmiş olmazsınız! (Dahası: bugünkü koşullarda, ülkeyi demokrasiden arındırma sürecine hizmet etmiş olursunuz!) “Adam edilmesi”, “sopalanması” gereken Ordu değil siyasettir! Kaliteli bir siyasi hayatımızın, siyasi insanlarımızınliderlerimizin olmaması; düzgün işleyen, kendisini arındırarak niteliğini geliştiren bir siyasal yapıdan yoksunluk, ülkemizin demokrasi ve her türlü temel sorunlarının kaynağını oluşturuyor! ??? 1950’den bu yana 56 yıl geçti. 3 Ordu müdahalesi yaşadık. Toplam 78 yıl Ordu ülkeyi yönetti, şüphesiz etkileri daha uzun sürdü... Ama 48 yıl da siyasiler yönetti ülkeyi. 3 Ordu müdahalesi öncesinde de, ükeyi yöneten siyasiler derin siyasal ve ekonomik krizler yarattılar. (12 Eylül öncesi kargaşada Amerikalılarla Ordu içindekilerin derin bir işbirliği vardı. Darbe ile “Bizimkiler başardı” haberi Beyaz Saray’a uçuruldu. 12 Eylül öncesinde “Bana miliyetçiler cinayet işliyor dedirtemezsiniz” diyen bir başbakan, uçuruma yuvarlanan bir ülke görüntüsüne rağmen işbirliği yapmayan iktidar ve muhalef liderleri vb...) Siyasiler bir şekilde ülkeyi yönetilemez duruma getirdiler (Yönetemeyen siyaset!). Tam 18 kez ekonomik kriz ve 18 kez IMF boyunduruğu! Bunu Ordu yapmadı! Siyasi hayatta sürekli yolsuzluk, Hazine’nin yağması, ülke kaynaklarının çarçur edilmesi, bankaların yağması... Bunlarda da Ordu yok... (esas olarak) Siyasette büyük kayırmalar, yakınlarına peşkeş çekmeler, belediyelerde büyük vurgunlar, kendi zenginlerini yaratmalar... Burada da Ordu yok. Şeffaf olmayan, liderlik sultasına dayanan, otokratik bir siyasal yapı! Bu da siyasetin hanesine! Bu listeyi uzatabiliriz... Ama bir de asla yapmadıkları var: Uzun ve orta vadeli kalkınma stratejileri oluşturmamak ve uygulamamak gibi. Zenginleşemeyen, eğitimde, şeffaflıkta vb. dökülen geri kalmış bir ülkede demokrasi de gelişemez. Bu nedenle, Türkiye’nin temel sorunu hâlâ şeffaf, akıllı, yönetebilen ve öğrenebilen çağdaş bir siyasetin, siyasal yapının olmamasıdır. Bu konuda iki meslektaşımın yazısını kanıt olarak göstereceğim ve “siyasal”, “demokratik” reformların hiçbirinin siyasete dokunmadığını belirteceğim. Yasalar ne diyor? TTK’nin açık hükümleri ve Sermaye Piyasası Kanunu’nun 7/III. maddesi halka arz yoluyla satılan hisse senedi bedellerinin garanti edilmesini ve satılmamaları durumunda bedellerinin ortaklığa karşı nakden ödenmesini şart koşuyor. Bu maddenin gerekçesi, ‘‘şirket sermayesinin 1 trilyon olacağını düşünüp yatırım yapan yatırımcının şirketin hisse senetlerinin satılamaması durumunda bile güveninin korunması’’ ilkesi oluşturuyor. Böylece o tarihte SPK’nin bu kararı yasalara aykırı olarak (çünkü halka arzın toplanılan miktar üzerinden sonuçlandırılmasına karar verme yetkisi yoktur) ve bu hukuk ilkesini göz ardı ederek aldığı ortaya çıkıyor. Böylece bu maddeye gerekçe oluşturan, ‘‘halka arz edilecek hisse senetlerinin satılamaması durumunda kurucular, pay sahipleri veya aracı kuruluşlar arasından kurulca belirlenenler, satılamayan payların bedelini şirkete ödemekle yükümlüdürler. Bu düzenlemenin amacı şirkete yatırım yapan yatırımcıları korumaktır’’ ilkesi YİMPAŞ için delinmiş oluyor. Cumhuriyet, geçen yıl Meclis’te ‘‘bir sorunlarını halletmek için’’ Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) rüşvet verdiğini itiraf eden YİMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’ın şirketiyle ilgili önemli bir bilgiye ulaştı. 2000 yılında YİMPAŞ’ın önünü açan ‘‘sermaye arttırımı’’ kararına imza atan SPK’nin, o tarihte 476 milyar liranın YİMPAŞ yöneticilerinin cebinde kalmasını sağladığı ortaya çıktı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusu ise ‘‘zamanaşımı gerekçesiyle rafa’’ kaldırılmış. Almanya’nın İnterpol kanalıyla tüm dünyada aradığı Dursun Uyar’ın başkanı olduğu YİMPAŞ’ın Türkiye’de önünü açan karar özetle resmi evraklara göre şöyle gelişti: 1 TRİLYONLUK BAŞVURU YİMPAŞ Yozgat İhtiyaç Maddeleri Pazarlama ve Ticaret AŞ, ödenmiş sermayesini 100 milyar liradan 1 trilyon liraya çıkartmak ve çıkartacağı 900 milyar lira değerindeki hisse senetlerinin SPK kaydına alınması için ‘‘10 Mart 1999’’ tarihinde SPK Başkanlığı’na Muhasebe Müdürü Yakup Yozgatlı’nın imzalı yazısıyla başvurdu. SPK kabul etti SPK, hakkında onlarca suç duyurusu olmasına karşın 27 Ocak 2000 tarihli ve 11 numaralı toplantısında şirketin hisse senetlerinin SPK kaydına alınmasını kabul etti. Bu karar 2000/4 sayılı SPK Haftalık Bülteni’nde yayımlandı. YİMPAŞ ek süre istedi Şirket 12 Nisan 2000 tarihine kadar hisse senetlerini SPK’nin 30 Ocak 2000 tarih ve 6/117 sayılı kararı gereğince halka arz etti. Şirket 10 Nisan 2000’de halka arzın tamamlanabilmesi için 31 Temmuz 2000 tarihine kadar ek süre verilmesini talep etti. Şirketin yönetim kurulundan Mithat Erbek ve Mustafa Güleç’in imzasını taşıyan başvuru yazısında, satılan hisse senedi adedinin 5 milyon 453 bin; gerçekleşme oranının ise yüzde 30 olduğu bilgisine yer verildi. YİMPAŞ’ın önü açılıyor SPK, halka arz süresinin uzatılmasına ilişkin şirket tarafından yapılan başvuruyu ‘‘15 Haziran 2000’’ tarihli ve 66 sayılı toplantısında ele aldı. Süre uzatımını kabul etmeyen SPK, aynı toplantıda, YİMPAŞ’ın önünü açan karara imza attı. SPK, ‘‘sermaye arttırımının şirket genel kurulunca kararlaştırılması şartıyla halka arz aşamasında fiilen toplanan tutar üzerinden sonuçlandırılmasına’’ karar verdi. Karara şerh koydu Toplantıdaki kararları Dr. Cemil Yılmaz şerh koyarak imzaladı. Karar 2000/23 sayılı SPK Haftalık Bülteni’nde yayımlandı. Şirket halka arz süresi içinde ‘‘423 milyar 881 milyon 800 bin lira’’ topladığını beyan etti. Mağdurlara gönderilen hisse senetlerinde de şirket sermayesi olarak aynı rakam yazılıydı. 900 milyarlık hisse senetlerinden satılamayan payların bedeli olaraksa geriye ‘‘476 milyar 118 milyon 200 bin liralık’’ tutar kaldı. Bu tutar o zamanın kuruyla yaklaşık 1 milyon dolara denk geliyordu. AKP Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın cenaze töreninde AKP’li bakanlarla objektiflere yakalanan YİMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, 20 aydan bu yana Almanya tarafından Interpol kanalıyla aranıyor. 1 G Ü N L E Z A M A NA Ş I M I NA G İ R D İ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2005/62627 No’lu soruşturma dosyasına, 2005/41391 No’lu kararına göre, SPK’nin o dönemdeki yöneticileri hakkında yapılan suç duyurusu ve kamu davası açılması istemi ‘‘zamanaşımı nedeniyle’’ geçen yıl düşmüş. Cumhuriyet Savcısı Fethi Şimşek’in imzasını taşıyan resmi yazıda şöyle deniliyor: ‘‘Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla gönderilen şikâyet dilekçesi ve eklerinin başsavcılığımıza zamanaşımının son günü olan 15.06.2005 tarihi itibarıyla UYAP üzerinden dağıtımının yapılarak Memur Suçları Soruşturma Bürosu’na dağtımının yapıldığı, evrakın gereği yapılmak üzere cumhuriyet savcısına elden teslim edildiği 16.05.2005 tarihinde ise suça ait dava zamanaşımının dolmuş bulunduğu, suç tarihinden bu yana TCK104/2 maddesinde yazılı zamanaşımını kesecek işlemlerden herhangi birinin yapılamadığı, tüm evrak kapsamından anlaşıldığından, zamanaşımı nedeniyle şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına...’’ Böylece iddiaların yer aldığı dosya bir günlük süreyle soruşturulmadan düştü. Şeriatçı basın, inanç sömürüsüyle yapılan vurguna sessiz kalarak diyet ödüyor Hortumun iki ucu takıyye MEHMET FARAÇ İslami sermayeye para kaptıran gurbetçiler her platformda öfke kusuyor. (Fotoğraf: HÜRRİYET) Gerici basın din propagandasıyla yüz binlerce insandan topladığı 1.5 milyar Avro’nun üzerine yatan YİMPAŞ’la ilgili utanç verici bir suskunluk sergiliyor. Uzun yıllar İslami sermayenin reklamlarıyla beslenen yayın organları, özellikle Avrupa’daki yurttaşların çığlığını duymuyor, üstelik vurguncuları aklama yarışına giriyor. Bu tablo, rant için inanç sömürüsü yapanların aynı hortumdan beslendiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Konya, Kayseri ve Yozgat merkezli kurulan ve İslami sermaye olarak nitelendirilen holdingler üzerindeki şaibe bitmiyor. Sayıları bir dönem 80’e ulaşan bu kuruluşların Avrupa’daki yurttaşlardan topladığı paranın boyutları da saptanamıyor. Gurbetçilerden toplanan paralarla yapılan fabrikalar hileli iflaslarla kapatılıyor, milyonlarca Avro’nun tarikat şeyhleri ve televizyon kuruluşlarına aktarıldığı belgelerle ortaya çıkıyor. Tüm bunlara karşın başta Endüstri olmak üzere kimi holdinglerin yöneticileri de çete operasyonlarında yakalanıyor, yaşadıkları lüks hayat par mak ısırtıyor. Avrupa’da bu kuruluşlara para kaptıran ve alacakları için mahkemelerde sürünen yüz binlerce yurttaşın çığlığını ise başta din sömürüsüyle iktidara gelen AKP olmak üzere kimse duymak istemiyor. Hatta aynen YİMPAŞ Başkanı Dursun Uyar olayında olduğu gibi, Alman yargısının aradığı kişiler, AKP’li bakanlarla cenaze namazlarında saf tutabiliyor. Türkiye’nin ibret ve utançla izlediği bu gelişmeler yaşanırken inanç sömürüsüyle tiraj artıran gazeteler ve gurbetçi paralarıyla kurulan televizyonlar, sanki YİMPAŞ vurgunu hiç yaşanmamış ve başta Cumhuriyet ve Hürriyet olmak üzere gazeteler günlerdir olayı manşetine taşımamış gibi yüz kızartıcı bir sessizlik sergiliyor. Gerici basının bu pervasız tutumu, aslında kimseye yabancı gelmiyor. Tıpkı 19902000 yılları arasında, Hizbullah yüzlerce insanı katlederken de aynı gazetelerin olayları görmezden geldiği, bugün irtica tetikçiliği yapan bazılarının da cinayetleri namus kisvesine sokarak örtbas etmeye çalıştığı unutulmuyor. 1991’deki Körfez Savaşı sırasında ‘‘Müslüman Irak’ta zulüm’’ başlıkları atarak yurttaşları sokağa döken gazeteler, 650 bin kişinin öldüğü Irak’taki kanlı drama salt AKPABD dostluğu bozulmasın diye göz yummaya devam ediyor. Ahlak bekçileri ama!.. Devekuşunu kıskandırıcak bu tutum yalnız bunlarla da kalmıyor. Küçük balerinlerin fotoğraflarını sansürleyerek ahlak bekçiliği yapan gazeteler, bir bağnazlık sorunu olan töre cinayetleri konusunda da onaylarcasına sessiz kalmayı sürdürüyor. Bir olayın arkasında dini bağnazlık, siyasal çıkar ve rant varsa Türk basınının bu kesimi başını kuma gömüyor, laiklere itfira atıyor, hedef gösteriyor ve duyarlı çevrelere karşı psikolojik savaş yürütüyor. YİMPAŞ olayı sadece kendine İslami sermaye diyen bir ekonomik tezgâhı değil, aynı hortumdan beslenen takıyyenin vurdumduymazlığını, çifte standardını, ikiyüzlülüğünü de çarpıcı biçimde dışa vuruyor. Manşetleri ve ekranlarında namus siyaseti, programları ve köşelerinde din ticareti yapan, soygunun, hırsızlığın, vebalin, hak yemenin günahlarından, dürüstlüğün, yetim hakkının erdemlerinden söz edenler, camilerde din sömürüsü, yalan ve yeminlerle milyarlarca Avro’su dolandırılan yüz binlerin çaresizliği ve gözyaşına sırtını dönüyor, hırsızlığa adeta göz yumuyor. Gerici basın ne yazık ki sessiz kalarak, rant tezgâhının tüm holdinglerine karşı geçmişteki parasal desteğin vefasını ve diyetini ödüyor. Yalanı, dolandırıcılığı, haram yemeyi yasaklayan İslamın, alıcıları kandırmak için yemine başvurulmasına karşı ciddi uyarılar yaptığı biliniyor. Nitekim Hz. Muhammet, Ebu Zer’in aktardığı bir hadiste, ‘‘Allah’ın, malını asılsız yeminlerle satanlarla konuşmayacağını, yüzlerine bakmayacağını, günahlarını bağışlamayacağını ve onların çok acıklı bir azap çekeceğini’’ söylüyor. Gerici basın ya ‘‘Şeriat için her yol mubahtır’’ diyor ya da Hz. Muhammet’in hadisleri ve Hz. Ömer’in adaleti ve ticaret ahlakından yoksun yaşıyor. obursali?cumhuriyet.com.tr. ERDOĞAN’A YİMPAŞ SORUSU ‘Bağışla milletvekili kontenjanı verildi mi?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, ‘‘Kuruluş aşamasında AKP’ye yaptığı yüklü bağışlar karşılığında YİMPAŞ’a milletvekili kontenjanı verildiği doğru mudur’’ diye sordu. Ersin, TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, YİMPAŞ’ın bazı eski yöneticisi ve yakınlarının, AKP’den belediye başkanı ve belediye meclis üyesi seçildiklerinin, bazılarının da bürokraside görevlendirildiklerinin ileri sürüldüğünü anımsattı. Ahmet Ersin, şu soruları yöneltti: ‘‘Kuruluş aşamasında AKP’ye yaptığı yüklü bağışlar karşılığında YİMPAŞ’a milletvekili kontenjanı verildiği doğru mudur? YİMPAŞ’ta yöneticilik yapmış ve yönetici yakını olan bakan ve milletvekilleri kimlerdir? YİMPAŞ kontenjanından seçilen belediye başkanı, belediye meclis üyesi ile bürokraside görevlendirilen kaç kişi vardır?’’ CHP’li Ersin, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun yanıtlaması istemiyle sunduğu soru önergesinde ise ‘‘YİMPAŞ ve aynı yöntemle çalışan İslami holdinglerin yaptıkları soygunlar deşildikçe, ucu hükümete kadar uzanan ekonomik bir Susurluk’’ çıktığını vurguladı. Ahmet Ersin, Aksu’ya ‘‘Ne zaman istifa edeceksiniz’’ sorusunu yöneltti. AKP ARAŞTIRMAYA YANAŞMADI, ÖNERİLERİ YAŞAMA GEÇİRDİ Yeşil sermayeye ‘yasak savma’ komisyonu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YİMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’ın 4 bakanla aynı fotoğraf karesinde yer almasıyla başlayan tartışmalar, İslami holdingleri ve siyasi uzantılarını yeniden gündeme getirirken, AKP başından bu yana alınacak önlemler konusunda ‘‘çekingen’’ davranıyor. İktidarın tutumu, Meclis’teki araştırma komisyonunun kuruluş aşamasında da gözler önüne serilmişti. 3 Kasım seçimlerinin ardından AKP’nin iktidara gelmesinden 2 ay sonra CHP İstanbul milletvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu ile Bihlun Tamaylıgil 7 Ocak 2003 tarihinde araştırma önergesi verdiler. Hem mağdurların hem de muhalefetin baskıları sonucunda komisyon ancak 2005 yılında kurulabildi. Komisyon yaptığı çalışmanın ardından önerileri de içeren raporunu Aralık 2005’te Meclis’e sundu. 11 Nisan 2006’da Genel Kurul’da rapor görüşüldü. Ancak o günden bugüne değin rapordaki öneriler doğrultusunda adım atılmadı. Bakanlarla fotoğraf çektiren kişi hakkında savcının soruşturma açmasının güçlüğüne işaret eden Kılıçdaroğlu, ‘‘Böyle bir girişimde bulunsa savcı ertesi gün kendisini kim bilir nerede görecek’’ dedi. SPK tarafından düzenlenen raporlarda da YİMPAŞ’ın vurgun yöntemleri irdelendi. Raporda, taahhütler yerine getirilmeyerek getirilmiş gibi usulsüz kayıtlar tutulduğu ve bu yolla sermaye artışlarının geçersiz hale getirildiği kaydedildi. Karaman merkezli KİMPAŞ Holding yöneticileri arasında AKP Karaman Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu’nun kardeşi Faik Çavuşoğlu da bulunuyordu. Faik Çavuşoğlu ile eski AKP Karaman İl Başkanı Sami Mangırcı’nın kardeşi Kadir Mangırcı’nın da aralarında bulunduğu yöneticiler 3’er yıl hapis, 23 bin 772 YTL para cezası almıştı. CUMHURİYET 06 K