Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2006 SALI 6 HABERLER Katledilen gazetemiz yazarı Mumcu, Ağca’nın tüm ilişkilerini ve bağlantılarını gün ışığına çıkarmıştı SALI ORHAN BURSALI ‘Hep yalan söyleyerek birilerini koruyacak’ ğur Mumcu, 8 yıl erken tahliye edildikten sonra Yargıtay’ın kararı üzerine yeniden cezaevine konulan Mehmet Ali Ağca’nın ilişkilerini ve bağlantılarını ‘‘Ağca Dosyası’’ ve “PapaMafyaAğca’’ kitaplarında tüm açıklığıyla ortaya koymuştu. AKP ve Sağlıklı Toplum Hükümetin kuş gribine karşı, bütün kanatlıları, en azından yerde gezenlerini yok etmekten başka bir bakışı olmadığını biliyoruz. İktidarın ve Sağlık Bakanlığı’nın gözü dönmüş. Ülkede, sanayi tesislerinin dışında, tek bir kanatlı bırakmayacaklar. Göğüslerini gere gere, 10 milyon kanatlıyı yok edeceklerini söylüyorlar! Kaz, tavuk, hindi.. alt ve en alt sınıfın, köylük bölgelerde yaşayan 30 milyon insanın başlıca protein kaynağı... Hükümet, ekonomi politikalarıyla yoksulluğu yaygınlaştırdığı yetmiyormuş gibi, dar gelirli yurttaşları, başlıca protein ve gelir kaynağından ediyor.. Bu olacak şey değil.. kasıtlılık yoksa, akıldışılık ve düşüncesizlik var! Tavukçuluk sektörünü desteklemek için kararlar açıklanıyor.. Ama yurttaşlara virüs bulaşmayacak basit ve kolay tavuk korunakları yapılması ve sıradan ama önemli önlemler alınması konusunda, yerinde yardımcı olunmuyor.. ??? Kent ile köy arasında bilgi edinme mesafesi çok büyüktür. Ülkemizde toplam gazete satışı 5 milyon kadar. Halkımızın büyük çoğunluğu, atıyorum, yüzde 80’i, günlük olan bitenlerden habersizdir.. Bu oranın hadi diyelim üçte biri akşam TV haberlerinden bir şeyler kapar! Bilgi daha çok kulaktan kulağa yayılır. Köylünün bilgi veya haber edinme olanakları, büyük ölçüde TV ile sınırlıdır. Eğer haber saatlerinde yaygın eğlence programlarına geçmezlerse.. Kuş gribini şüphesiz büyük bir çoğunluk duymuştur. Ama yeterli bilgi donanımından yoksun olduğunu varsaymalıyız. Hele canının yongası bir yana, malı (tavuğu vb.) canının ta kendisi olanlara bir şey anlatmak zordur. Ayrıca doğru olan da onu, malını ve kendisini nasıl koruyabileceği konusunda bilgilendirmektir.. Kuş gribine karşı en küçük yerleşim birimleri temelinde bilgilendirici kampanya açılması ve sağlıklı tavuk kümeslerinin teşvik edilip devlet tarafından belirli standartlar konarak bizzat yapılmaya başlanması gerekirken.. ...İktidar, köylünün kafasını kesiyor! Anadolu’da sağlık ocaklarında görev yapan genç doktorların mektupları ulaşıyor bizlere.. yaptıkları basit çalışmalarla, en büyük sorunun yetersiz beslenme olduğuna, genç kızlarda ve çocuklarda yüzde 90 demir eksikliği ve bir dizi başka beslenme yetersizlikleri olduğuna dikkat çekiyorlar. ??? Bu arada, yoksulluğun yaygınlaşması ve üzerine binen tavuk gribi sorunu ile, ülkemizde SosyoEkonomik Statü (SES) indeksinin daha da bozulacağını belirtebiliriz. Ülkemizde bu indekse bağlı araştırma yapıldı mı bilmiyoruz. Gelir düzeyi, meslek, barınma ve eğitim koşullarını içeren bu bileşik indeks, batıda sosyoekonomik durum ve hastalıkların yaygın karakteri hakkında önemli ve doğru bilgiler veriyor. Bu eğri ile sağlıksızlık arasında, toplumdaki katmanlar arasında yaşam süresini 10 yıla çıkartan veya düşüren ilişkiler bulunmakta. Zenginlik ile sağlık arasında mutlak bir doğrudan ilişki yok, ama gelir farklılığının büyük olması ile sağlıksızlık ve uzun yaşamama arasında bir ilişki var! Ayrıca gelir dağılımında büyüklük arttıkça, toplumsal dayanışmanın da azaldığı saptanmış! İlginç bir şekilde, sosyal dayanışma esas olarak eşitler arasında daha çok! Bu indeksin negatif veya pozitif eğimini etkileyen en önemli girdilerden biri olarak ‘‘psikososyal stres’’in geldiği belirtiliyor. Önemli olaylar, örneğin gelir düzeyinde büyük düşüşler, yoksulluğun tırmanması, savaş, ülkede sürekli çatışma havası, herkesi fiziksel veya psikolojik etkileyecek olay ve sorunların, insan bedeninin ‘‘homeosstatik’’ dengesini bozduğu, bu uzun süreli denge bozukluğunun, kronik psikososyal stres yarattığı ve bu durumun da şekerden tutun, tansiyona, kalp hastalıklarına.. kadar sonuçlara yol açtığı biliniyor.. Sonuç: Ömür kısalması! Kamu yatırımlarının azalması da hem gelir uçurumunu, hem de psikososyal stresi arttıran bir etken! (Ayrıntılı bilgi için: CBT, sayı 979, 24 Aralık 05) Ülkemizde hükümetin izlediği neoliberal politikaların hangi kesimleri vurduğu çok açık! Bu da sözde ‘‘halkın içinden’’ gelme bir iktidar! AKP, tepeden tırnağa ve doludizgin, sağlıksız bir toplum inşa ediyor. U A umcu, Ağca ve suçlarına ilişkin “Çok bilinmeyenli bir denklem” tanımlaması yapıyor. İpekçi’nin katledilmesi ve Papa suikasti sırasında katilin çevresindeki ülkücü militanlara dikkat çeken Mumcu’ya göre ikinci sınıf bir terörist olan Ağca, sürekli yalan söyleyerek etrafındakilere zaman kazandırdı. M ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 24 Ocak 1993 tarihinde bombalı saldırı sonucu katledilişinin üzerinden 13 yıl geçen gazetemiz yazarı Uğur Mumcu, tartışmalı biçimde tahliye edildikten sonra yeniden cezaevine konulan Mehmet Ali Ağca’nın tüm ilişkilerini ve bağlantılarını gözler önüne sermişti. Mumcu’nun Ağca ile ilgili ‘‘Hep yalan söyleyecek; yalan söyleyerek birilerini koruyacaktı. Bir tek hüneri vardı: Gerçek örgütünü ve arkadaşlarını korumak’’ belirlemesi geçen yıllara karşın hâlâ geçerliliğini koruyor. Mumcu, Ağca’yı ‘‘...Bazen oynadığı role uygun ifadeler veriyordu. Fakat içinde yer aldığı dünyada, iyiye, doğruya, güzele yönelen erdemlerden hiçbirinin’’ olmadığını söylüyordu. Uğur Mumcu, yanlış hesap nedeniyle 8 yıl erken tahliye edildikten sonra Yargıtay’ın kararı üzerine yeniden cezaevine konulan Ağca’nın ilişkilerini ve bağlantılarını ‘‘Ağca Dosyası’’ ve PapaMafyaAğca’’ kitaplarında tüm açıklığıyla ortaya koymuştu. Mumcu’nun Ağca ile ilişkilerini yazdığında da çok önemsenmeyen Oral Çelik’ten Abdullah Çatlı’ya kadar çok sayıda isim yeniden ‘‘keşfedilecekti’’. Mumcu, ‘‘Ağca Dosyası’’nda, ‘‘Ağca olayı çok bilinmeyenli bir denklem gibidir’’ saptamasını yapıyor. Ağca’nın kimliği bilinmeyen bir kişi tarafından yapılan ihbar sonucunda yakalanması olayı da pek aydınlatılmış değildir. Askeri savcılık, ilk günden başlayarak telefon ihbarını alan polis memurunu bulup onunla konuşmak istiyor. Ancak bu polis memurunu bulamıyor. Askeri savcılık ile emniyet müdürlüğü arasında bazı sürtüşmeler oluyor. Birinci Şube, Ağca’nın yakalandığı gün üzerinden çıkan bazı kişilerin adları ile telefon numaraları bulunan kâğıt ile ilgili hiçbir soruşturma yapmıyor ve bu kâğıdı esas dosyanın askeri savcılığa verilmesinden çok sonra, ‘‘Sehven burada kalmıştır’’ diye yolluyor. Bu ad, adres ve telefon numaraları ile ilgili herhangi bir soruşturma da yapılmıyor. Ağca, 25 Haziran günü yakalanıyor. Evinde ve kaldığı yerlerde hemen bir arama yapılmıyor. Üzerinden çıkan adres ve telefon numaraları araştırılmıyor. Aramalar zamanında yapılsa belki birçok kanıt ele geçecek. Ama olmuyor. Üzerinden çıkan adresler, her nasılsa dosyada unutuluyor ve askeri savcılığa ancak bir buçuk ay sonra gönderiliyor! Kasıt mı, ihmal mi, bilinmiyor... Bulgaristan bağlantısı Bulgaristan, kaçakçılık için bir cennet. Sofya otelleri, kaçakçıların karargâhları. Ağca da Vitoşa Oteli’nde kalıyor ve sahte pasaportu kendisine burada teslim ediliyor. Türkiye’de birçok kaçakçılık dosyası inceliyoruz, her birinde Bulgaristan bağlantısı ortaya çıkıyor. Bulgaristan, Türkiye’yi Avrupa’ya bağlayan karayolu üzerinde. Önemi buradan kaynaklanıyor. Türkiye’ye Bulgaristan yolu ile yalnızca silah gelmiyor. Silah, kaçakçılık olaylarının belki yüzde onuon beşi. Asıl demir kaçakçılığı var, elektronik aygıt kaçakçılığı var, kahve kaçakçılığı, sigara kaçakçılığı, yedek parça kaçakçılığı var. Bulgar hükümeti bunca kaçakçılığa nasıl göz yumuyor? Bilmiyor mu? Görmüyor mu? Biliyor ve görüyor, Türkiye’deki kaçakçılık dosyalarından Bulgar bağlantıları Silah Naziden tetikçilik ülkücüden... ğca’nın papaya suikast girişiminde kullandığı ‘‘76c23053’’ seri numaralı Browning tabanca hemen olay yerinde ele geçiyor. Silah konusunda yapılan araştırma şu gelişmeyi ortaya koyuyor: Silahın yapımcısı, Belçika’da ‘‘Fabrigue Nationale Herstal’’ adlı fabrika.... Ağca, pasaportunu kaçakçılardan sağlıyor. Silahı?.. Evet silahı da kaçakçılardan Grillmayer’den. Avusturyalı bir Nazi’den. Silah kaçakçısı bir Naziden. Grillmayer, Türkçe bilmektedir ve daha önce de Türkiye’de bulunmuştur! İşte somut gerçekler... Sahte pasaport olayında kaçakçılar ve ülkücüler. Papa olayında kullanılan silahta yine kaçakçılar ve ülkücüler var. dar birçok kilitli kapıdan geçer. Her biri nöbetçi er ve subaylarla korunan kapılardan geçilirken en küçük bir engel ile karşılaşmaz. Ağca cezaevinden kaçırıldıktan sonra doğru Oral Çelik’in bulunduğu bir eve getirilir. Ev, Malatyalı sağcı militanların evidir. Ağca, daha sonra ÜGD Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Çatlı’nın evinde saklanır. Daha sonra bir özel araba ile Ankara’ya gidilir. Arabanın sahibi, Ağca’ya İpekçi cinayeti için talimat ve silah veren Mehmet Şener’in kardeşidir. 34 RF 601 plaka numaralı Renault araba, Mehmet Şener’in kardeşi Hasan Hüseyin Şener’in üzerine kayıtlıdır. Arabanın Şener’den önceki sahibi, Yalçın Özbek ya da Yalçın Özbey olarak bilinen sağcı militandır. Ağca’nın Özbey ile bankada ortak hesabı bulunmaktadır. Emekli Deniz Albay Saim Örencik, İpekçi cinayetini karara bağlayan mahkemenin başkanı. Kendisi ile İpekçi dosyasını görüşüyoruz. ‘‘O zaman’’ diyor, ‘‘dosyayı yalnızca bir cinayet olayı olarak ele aldık. Amacımız davayı bir an önce sonuçlandırmaktı...’’ Yargıçların ve genç subayların ‘‘Saim Ağabey’’ diye saygıyla andıkları Albay Örencik’in bir kolu kopmuş, bir gözü kör olmuş, kulakları da ağır işitiyor. Bütün bunların nedeni, evinin önüne konan bir patlayıcı madde. Ağca’nın arkadaşları Ağca, İpekçi cinayetinden önce ve sonra kimlerle temastaydı? Nerelerde kalıyordu? Kimlerle dolaşıyordu? Türkiye’den Bulgaristan’a, Bulgaristan’dan Avrupa’nın çeşitli ülke ve kentlerine giderken ve buralarda kimler tarafından korundu? Masrafları kimlerce karşılandı? Bu sorular, Ağca düğümünü çözmeye yetecektir. Ancak Ağca, belki psikolojik yapısının gereği olarak, belki de bağlı bulunduğu örgüt ve kişileri Türkiye’de yaptığı gibi gizlemek için elinden geleni yapacaktır. Ağca, İpekçi cinayetinden sonraki ilk ifadesinde, ‘‘İpekçi’yi öldürdüğüm için üzgünüm, ama pişman değilim. Çünkü insanlığa karşı, cinayetle de olsa bir görev yaptığımı sanıyorum’’ der. Bir başka ifadesinde ise ‘‘Ben bu olaydan üzgünüm. Zira pişmanlık kelimesini kullanmıyorum. Çünkü pişmanım kelimesinde biraz da alçaltıcılık vardır. O bakımdan bu kelimeyi kullanmıyorum’’ ifadesini kullanır. Örgütler kullanmış olabilir Ağca, birtakım gizli örgütlerce kullanılan bir adam olabilir. Kendisi niçin, nasıl, ne amaçla kullanıldığının bile farkında değildir. Değildir, ama herkesin farkında olması gereken de şu: Ağca’nın ideolojik yapısı ülkücü sağ! İlişkileri ülkücü sağ, arkadaşları ülkücü sağ! Kendisini cezaevinden kaçırıp saklayan ülkücü sağ! Federal Almanya’da kendisini koruyan yine ülkücü sağ! İpekçi cinayetinden önce gittikleri yer, MHP Aksaray İlçe Başkanlığı, cinayetten sonra ilk uğradıkları yer MHP Aksaray İlçe Başkanlığı. İpekçi olayında da, papa olayında da bir tek çabası var: Arkasındaki kişi ya da örgütleri kurtarmak, en azından bunlara zaman kazandırmak. İpekçi olayında bunu başarıyor. Ya papa olayında: O pek belli olmuyor. ‘Vuracağım’ mektubu 1979 yılı Kasım ayının son günlerinde Türk hükümeti, Papa 2. Jean Paul’ü karşılamaya hazırlanıyordu. 26 Kasım 1979 günü, Milliyet gazesine telefon eden bir kişi, gazetenin hemen yakınındaki bir eczanenin önündeki çöp kutusuna Ağca tarafından yazılmış bir zarf bırakıldığını bildiriyordu. Tanımlanan yerde gerçekten bir zarf vardı.(...) Ağca tarafından Milliyet gazetesine gönderilen mektup aynen şöyleydi: ‘‘Türkiye’nin kardeş İslam ülkeleri ile Ortadoğu’da yeni bir siyasi, askeri ve ekonomik güç oluşturmasından korkan Batılı emperyalistler, hassas bir dönemde, dini lider maskeli haçlı kumandan olan Jean Paul’ü acele Türkiye’ye gönderiyorlar. Bu zamansız ve anlamsız ziyaret iptal edilmezse papayı kesinlikle vuracağım. Cezaevinden kaçmamın tek sebebi budur. Ayrıca ABD ve İsrail kaynaklı Mekke baskınının hesabı sorulacaktır.’’ ‘‘Yanlış’’ tahliyesinin ardından Yargıtay kararı uyarınca yeniden cezaevine konulan Ağca, Mumcu’nun deyimiyle ‘‘gerçek örgütünü ve arkadaşlarını’’ korumaya devam ediyordu. Yeniden cezaevine götürülürken, kendisinin ‘‘Mesih’’ olduğuna da bütün dünyanın inanması için çabalıyordu... obursali?cumhuriyet.com.tr ile ilgili kanıtları sergileyebiliriz. Zaman zaman da bunu yapıyoruz. İpekçi cinayetinin düğüm noktası, Ağca’nın banka hesaplarıdır. 15 Ocak 1979 günü, cinayetten on beş gün önce Malatya Ziraat Bankası 22533 No’lu hesaba, Ağca adına 100 bin lirayı kim yatırmıştır? (...) Ağca, bu paralar konusunda önce çelişik beyanlarda bulunmuş ve en son olarak da paranın kaynağını açıklamayacağını bildirmiştir. (...) Bir başka ilginç rastlantı da Atilla Serpil ve Ağca’yı Adli Tıp’a getirmekle görevli Astsubay Yusuf Hududi’nin Kartal Maltepe Askeri Tutukevi’nden kaçırılma olayında da nöbetçi oluşudur. Hududi her iki olayda da yargılanmış ve beraat etmiştir. Ağca’nın Kar talMaltepe Askeri Tutukevi’nden kaçırılması olayı ile ilgili dava açılır. Sanık olarak haklarında dava açılan subay ve astsubaylarla bir kısım erler beraat eder. Bünyamin Yılmaz 18 yıl ağır hapse mahkum olur. Kararı duyunca mahkemede ülkücü eylemcilerin kullandığı sloganları söyler. ‘‘PapaMafyaAğca’’ kitabında Mumcu, Ağca’nın cezavinden kaçırılışını şöyle anlatır: Kaçış planı, Oral Çelik tarafından yapılmış ve karar, cezaevinde görevli bir er aracılığı ile Ağca’ya iletilmiştir. Ağca, kaçış için kendisine iletilen talimatları yerine getirmiştir. Oral Çelik’i harekete geçiren ifade, Ağca’nın duruşmada ‘‘İpekçi’yi öldürmediğini, öldü reni açıklayacağını’’ söylemesidir. Plan, Oral Çelik ve Abdullah Çatlı tarafından yapılmıştır. Plan şöyle işlemiştir: Ağca, cezaevinde görevli er Bünyamin Yılmaz’a bir pusula vererek bu pusulanın Oral Çelik’in eline ulaşmasını sağlamıştır. Oral Çelik, Yılmaz’a yüz bin lira para ve ayrıca bir silah ve yirmi mermi vermiştir, silah ile mermilerin Ağca’ya teslimini sağlamıştır. Kaçış planı, bundan sonra daha kolay işlemiştir. Bütün iş o geceki nöbetçilerdedir. O gece için koğuş nöbetini er Yılmaz devralır. Yılmaz yanında bir er elbisesi de getirmiştir. Bu er elbisesi Ağca’ya giydirilir. Nöbetçiler kaçış planından haberli olduğundan, Ağca cezaevinden çıkıp dış kapıya ulaşıncaya ka CEZAEVİNDEKİ GÖRÜŞME Öldürülmekten korkuyor U Ağca’da kilit isimler A aranmaktadır. Çatlı, 22 Şubat 1982 günü, İsviç lebi, çok önemli bir adam. Kilit adamlardan bire’de Mehmet Şener ile yakalanmış. Ancak ‘‘ye ri. Biri değil, başlıcası. Adı, 27 Mayıs 1981 güterli kanıt olmadığı’’ gerekçesi ile salıverilmiş nü İtalyan polis örgütü Digos tarafından bilinitir. Çatlı, Ağca’nın kaçırılma olayında da var yor. Biliniyor, ama Bonn’da basın toplantıları düğca olayında birçok kilit adam lik’tir. Oral Çelik, Malatya’da Ağca ve arkadaş dır. Ağca’yı Ankara’da evinde saklayan Mehmet zenleyebiliyor. var. Bu kilit adamların en önemlisi Meh larının lideridir... Kardeşi Mustafa Çelik ülkü Kurşun, Oral Çelik’in kendisine, Ağca’yı bir süAğca’nın İpekçi cinayetinden önce re Abdullah Çatlı’nın evinde met Şener... Şener 22 Şubat cü militan olarak tanınır. Oral ve sonra bütün ilişkileri ülkücü sağ kesakladıklarını söylediğini ak1982 günü Zürih’te yakalanıyor. ŞeÇelik’in ülkücü kesim içinde sim ile. Bunu kimse yadsımıyor. Yadtarmaktadır. İşin ilginç yanı, ner’in o günden bugüne Türkiye’ye kesin bir otoritesi var. Tabii, sımaya olanak yok. Ağca’nın yakını Çatlı’nın İsviçre’de Mehmet getirilip sorguya çekilmemesi büyük geniş bir çevresi de... MehOral Çelik, ülkücü sağ militan, Hamid Şener ile beraber yakalanmakayıptır. Şener, yurtdışına nasıl kaçtı? met Doğan adlı bir güvenlik Gökenç öyle. Kendisini cezaevinden kasıdır. Tabii bu işin ilginç yaDaha doğrusu nasıl kaçırıldı? Yurtdıgörevlisiyle de yakın dost. çıranlar, Ankara’da saklayanlar hep sağ nı Çatlı’nın hemen serbest bışına karayolu ile mi çıktı? Sahte pasaMehmet Doğan, İstanbul’da kesimden. Ağca’nın yurtdışında ilişkirakılmasıdır. Çatlı, niçin ve naportu kimden sağladı? Yurtdışına uçakgörevli. Hangi tarihlerde? Ağli olduğu kişi ve çevreler de hep ülküla mı gitti? Uçak ile gittiyse uçakta kica’nın kaçırıldığı tarihlerde... Abdullah Çatlı sıl serbest bırakılmıştır? M. Serdar Çelebi cü sağ kesimden. İpekçi cinayetinden Oral Çelik Olayın bir önemli adamı da minle beraberdi? Şener’in yurtdışına Ağca olayının bir başka kiönce gidilen yer, MHP Aksaray İlçe kaçışı aydınlanırsa birçok ipucu ortaya çıkacak. lit adamı Abdullah Çatlı’dır. Çatlı, Ankara Sı Musa Serdar Çelebi... Çelebi, MHP Genel Baş Başkanlığı, cinayetten sonra da ilk gidilen yer Ama Şener getirilmiyor, getirilemiyor. kıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca kanı Türkeş’in yakını. Bu yakınlık, mektuplar yine orası. Bu kanıtlar ortadayken cinayetin Ağca olayının bir başka kilit adamı Oral Çe MHP ve ülkücü kuruluşlar davası nedeniyle ve banka kayıtları ile kanıtlı. Musa Serdar Çe MHP’li kişilerle ilişkisi elbette araştırılacak. ğur Mumcu’nun, İpekçi cinayetinin papaya suikast girişimiyle birlikte uluslararası bağlantılarını irdelediği ‘‘PapaMafyaAğca’’ adlı kitap, cezaevinde görüşmedeki Ağca’yı şöyle anlatır: 9 Şubat 1983 günü, Roma yakınlarında Rebibbia Cezaevi’nin ikinci katındaki sorgu odasında karşılaştığım Ağca, bana ruh yapısı içinde yaşadığı gerilimli yıllarda çarptırılmış bir psikopat gibi görünmüştü... Bazen oynadığı role uygun ifadeler veriyordu. Fakat içinde yer aldığı dünyada, iyiye, doğruya, güzele yönelen erdemlerden hiçbiri yoktu. Gözleri fırıl fırıl dönüyordu. Ara sıra eliyle çenesi ve burnuyla oynuyor, gerekli gereksiz de gülümsüyordu. Önemsenmekten çok hoşnuttu. Kendisi ile ilgili yazılar ve yorumlar, onun tek gıdasıydı. Ulaşmak istediği yere çoktan ulaşmıştı. O Carlos’tu. Carlos gibiydi. Dünyanın bir numaralı teröristi idi. Herkes ondan söz ediyor, onun vereceği bir ifadeyi binbir türlü yoruma bağlıyordu. İkinci sınıf bir terörist için bundan daha büyük onur olur muydu? Kim itmiş onun önüne? Kendisine silah kullanmasını öğreten Oral Çelik mi? Talimat veren Mehmet Şener mi? Hangisi? Ama bir gün cezaevinde öldürülürse?.. İşte bundan korkuyordu. Bunun için de kendisi ile ilgili haber ve yorumları taze tutmak istiyor, böylece adı, çevresinde bir koruma çemberi yaratıyordu. Bu taktiğinde bugüne dek gerçekten çok başarılı olmuştu. Buna devam edecekti. CUMHURİYET 06 K