25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2006 SALI 10 KAVŞAK ÖZGEN ACAR DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr AB’nin Kıbrıs konusunda sürekli sıkıştırdığı Ankara, BM’ye yeni öneri getirdi Koç, Tarihsel Mirası Paylaştırıyor! Sempatik Mülkiyeli kardeşimiz, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’u ‘‘uyuyormuş’’ sanıyorduk. Meğerse saman altından su yürütmek için öyle davranıyormuş. Turizm Bakanı Koç olarak, Kültür Bakanı Koç’un sorumluluğundaki Türkiye’nin ‘‘tarihsel, kültürel, dinsel mirasını’’ özel kurum ve kişilere ‘‘pazarlamaya’’ hazırlanıyormuş. 18 Ocak’ta CHP Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk’in, TBMM Başkanlığı’na, Koç’un yanıtlaması istemi ile şu yazılı soru önergesini sunmasından sonra ayıldık: ‘‘Yıkılma ve akustik özelliğini kaybetme tehlikesi ortaya çıkan Aspendos tiyatrosunun korunması ve iyileştirilmesi konusunda herhangi bir tedbir almayı düşünüyor musunuz? Gündeminizde Aspendos tiyatrosunun özel sektöre devredilmesi konusu var mıdır? Bakanlığınız ile Maliye Bakanlığı arasında Aspendos tiyatrosunun kiralanması konusunda bir protokol imzalanmış mıdır? Antalya kültürünün önemli bir parçası olan Aspendos tiyatrosuyla ilgili alınacak kararlarda Antalya halkının görüşüne başvurmayı düşünüyor musunuz?’’ Koç’un bayramın son günü Efes’i ziyaretinde ‘‘antik tiyatro ve kentlerin bakım ve temizlik işinin üstlenilmesi karşılığında kapı girişlerinin özelleştirileceğini’’ söylediğini, pazar günü Cumhuriyet’te okuyunca araştırdık.. Koç, görevlilere; aralarında Troia, Assos, Bergama, Efes, Milet, Bodrum, Hierapolis, Fethiye, Fasilis, Arykanda, Perge, Side, Aspendos gibi 2530 tiyatronun ‘‘restorasyon’’ maliyetlerinin iki hafta içinde çıkarılması talimatını vermiş. Bu çalışma, antik tiyatroların, çeşitli özel kurum ya da kişilere devredilmesine hazırlıkmış. Örneğin Efes’in devri için daha şimdiden ‘‘ihalesiz mihalesiz’’ TÜRSAB’a söz verilmiş. TÜRSAB’ın, yılda 1.5 milyon kişinin trilyonlar bıraktığı Efes giriş ücretlerinin, kapılardaki satış mağazalarının, tiyatronun kaymağını yiyeceği anlaşılıyor. Bize ‘‘Afiyet olsun’’ demekten başka bir şey düşmeyeceğini sanıyorlarsa çok yanılırlar. Koskoca TÜRSAB, geçen yıl koskoca Efes’te yalnızca bir Vespa tipi motosikletin arkasına yerleştirilen bir kutu ile çöpçü rolüne soyunmuştu. Bakanlığın DÖSİM adlı döner sermayesine finanse ettirilen kentin gece aydınlatılması işinin sözde ‘‘sponsorluğunu’’ yüklenerek kaz gelecek yerden tavuğu esirgememişti. Acaba İzmir milletvekilleri, bu aydınlatma işinde sponsor TÜRSAB’ın ne kadar, DÖSİM’in ne kadar ödeme yaptığını, ihale açılmadan hangi müteahhitlere bu işin verildiğini araştıramazlar mı? Antalya milletvekili Ercenk’in soru önergesinden, aynı durumun Aspendos tiyatrosunun da birilerine peşkeş çekilmek üzere olduğu anlaşılıyor. Bir başka ‘‘banknot matbaası’’ olan Demre’deki Noel Baba Kilisesi’nin de yakında, örneğin TAÇ Vakfı’na devredildiğini görürsek şaşırmayalım. Annan’a Kıbrıs teklifi ? Yeni öneride, “Kıbrıs’ın tanınması durumunda değil” izolasyonların kaldırılmasıyla birlikte Ankara’nın Rumlara limanlarını açabileceği yer alıyor. Öneride şu maddeler de var: Mal ve hizmetler serbest dolaşsın; Hava ve deniz kısıtlamaları aynı anda kaldırılsın; KKTC uluslararası sportif, kültürel ve benzeri organizasyonlara katılsın. MAHMUT GÜRER ANKARA Ankara, Kıbrıs konusunda yeniden girişim başlattı. BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a sunulan teklifte, Türkiye’nin daha önceden de bildirdiği Kıbrıs’taki izolasyonların her iki tarafta aynı anda kaldırılması için Annan’ın ‘‘yeniden devreye girmesi’’, görüşmelerin yeniden başlaması gibi maddeler yer aldı. Teklifte Türkiye’nin, izolasyonların kaldırılması halinde, KKTC ‘‘hukuki olarak’’ tanınmasa bile Rum Kesimi’ne liman ve havaalanlarını açabileceği kaydediliyor. Teklifin, BM’ye 30 Mayıs 2005’te sunulanın biraz da ha geliştirilmişi olduğu ifade ediliyor. ‘‘Cumhuriyet’’in edindiği bilgiye göre teklifte şunlar yer alıyor: ? KKTC’ye ve Kuzey ile Güney arasında karşılıklı olarak kişi, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımının sağlanması. ? Doğrudan uçuşlar dahil, hava ve deniz limanlarına uygulanan tüm kısıtlamaların kaldırılması. ? Üçüncü ülke uyruklarına uygulanan kısıtlamaların tümüyle kaldırılması. KKTC’ye girmek isteyenlerin ilk önce Rum Kesimi’ne giriş yapmasına gerek kalmaması. ? Kuzey Kıbrıs’ın Gümrük Birliği’ne dahil edilmesi ve bunun tüm ge tirilerinden yararlanması. ? Kıbrıs Türklerinin sportif, kültürel ve benzeri uluslararası etkinliklere katılmasının önündeki engellerin kaldırılması. ? Adada yaşayanların mülkleri konusundaki sorunların çözümünün iki ülkenin yargı organları ya da kurulacak komisyonlarca gerçekleştirilmesi. KKTC ‘de Facto’ olarak tanınacak Ancak yeni teklife göre Rum Kesimi’ne liman ve hava alanlarının açılması için KKTC’nin 3. ülkelerle doğrudan ticaret yapabilmesi de yetecek. KKTC, hukuki olarak (De Jure) değil, ‘‘de Facto’’ olarak tanınacak. Teklifin, BM’ye yeniden sunulmasının nedenleri arasında AB’nin Ankara’yı Kıbrıs ve ek protokolün Rumlara da uygulanması konusunda sürekli sıkıştırmasının olduğu da ifade ediliyor. Buna göre 24 Nisan Referandumu’nun ardından ‘‘Kıbrıs’ta taraflarca çözümün yeterince istenmediğini belirterek, süreçte yer almayacağını açıklayan’’ BM Genel Sekreteri Annan, ön plana çıkarılacak ve AB’nin,‘Ek Protokol’ü TBMM’den geçir’ baskısından kurtulunacak. Dünya Ekonomik Forumu’na katılmak üzere perşembe günü Davos’a gidecek olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, temasları sırasında BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile de bir araya geleceği ancak bu görüşmenin yeri ve zamanının henüz netleşmediği öğrenildi. G ÜNEY KIBRIS Straw’a Talat cezası LEFKOŞA (AA) Rumlar, yaptıkları tüm girişimlere rağmen KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la cumhurbaşkanlığında görüşmekte ısrarlı olan İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw’a, soğuk ve protestolu karşılama hazırlıyor. Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos’un ardından, Rum Meclis Başkanı ve AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas da Straw’un Talat’la makamında görüşmesini gerekçe göstererek İngiliz bakanla bir araya gelmeyeceğini açıkladı. Politis gazetesinin haberine göre, Rum yönetimi, Kıbrıs Rum kesimine yarın öğleden sonra gelmesi beklenen Straw’la diyaloğu düşük düzeyde tutacak. Gazete, Straw’u Larnaka Havaalanı’nda Rum Dışişleri Bakanlığı’nın alt düzey memurlarının karşılayacağını ve VIP salonunun da kullanılmayacağını yazdı. Yuvadan Atılan Leylek Yavruları Geçen hafta içinde, Kültür sayfamızda bir haberimiz yayımlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ‘‘asli’’ görevi olarak, bakmakla ‘‘yükümlü’’ olduğu 130 kadar müzeden ‘‘etnografik’’ nitelikliler belediyelere, ‘‘arkeolojik’’ olanlar da il özel idarelerine devrediliyor. 21’i ‘‘ulusal müze’’ adı altında toplanarak Bakanlıkta bırakılırken ikincil 30 müze ise ulusal müze başkanlıklarına bağlanıyordu. Bakanlık, banknot matbaası gibi çalışan bu müzeleri kendi bünyesinde koruyup (büyük olasılıkla bunları da yakın gelecekte özel kuruluşlara devretmek üzere) öteki zavallı müzeleri leylek yavrusu gibi nasıl yuvadan atabilir? Belediyelerin eti ne, budu neydi ki bu müzelere bakabilsinler? Buna karşılık, para kaynağı olan antik kentlerin giriş kapılarındaki bilet kesimleri, tiyatro gelirleri belediyelere, il özel idarelerine değil, özel kurumlara devrediliyor. İsterseniz şöyle yapalım... Kent girişlerini belediyelere, zavallı müzeleri özel kuruluşlara devredelim. Böylece belediyeler de müzeler de güçlenir! Olacak duaya amin diyemeyiz. Çünkü müzelerin devri ile, anayasanın 63. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen ‘‘devlet mülkiyeti’’ kavramına ters düşülüyor, yurtdışındaki mahkemelerde milyonlarca dolar ödenerek savunulan ilkenin köküne kibrit suyu dökülmüyor mu? Yurtdışına kaçırılmış tarihsel, kültürel, dinsel mirasın geri getirilmesine ilişkin davaların peşini bırakıp ‘‘Mahkemelerde para harcama yerine onları oralarda bırakalım ki Türkiye’yi tanısınlar’’ zihniyetindeki bir Kültür Bakanı’ndan başka ne beklenir? Gün geçmiyor ki soyulmayan müzesi, hatta Topkapı Sarayı bile, metal detektörler ve dinamitlerle tahrip edilmeyen ören yeri kalmayan bir ülkede, üstelik ‘‘valilik’’ yapmış, ‘‘devlet’’ nedir bilen bir bakanın asli işi bu müzeleri korumak değil midir? Bırakın öteki yöreleri, kendi seçim bölgesi Aydın’da, Nysa antik kentindeki hırsızlığa, bir müze soygununa seyirci kalınmadı mı? Basına değil ama TBMM gündemine yansıdı. Geçen Şeker Bayramı’nda Milet Müzesi’ne giren (hırsızlar değil) soyguncular, müze bekçilerinin tabancalarını alıp, ellerini kollarını bağlayıp, bağırmasınlar diye de ağızlarını bantladıktan, nefes aldıklarından emin olduktan ve bir lahtin içine koyduktan sonra müzeyi güzelce soymuşlardı. Anlaşılan ‘‘Mektepleri kapatırsak maarif meselesi halledilir’’ diyen Osmanlı Maarif Nazırı’nın izinde yürüyor uyuyan prensimiz. Müzelerde soygun mu var, devredin belediyelere. Bırakın hırsızlığın hesabını, çalışan personelin aylığını dahi ödeyemeyen belediye başkanları versin. Ören yerlerinde defineciler dinamit mi patlatıyor, çıkar faturayı TÜRSAB’a, TAÇ Vakfı’na ya da bu yerlerin peşkeş çekildiği özel kişilere... Gaziantep’te Zeugma mozaiklerini barındıran yeni müzenin açılışında Koç, 32’si kapalı olan ve 28 müdürün bulunmadığı 95 müzenin hiçbirinin kapalı kalmayacağına, müdürsüz bırakılmayacağına söz verdiğinde kendisini övmüştük. Biz nereden bilebilirdik ki ‘‘sırtındaki kamburu’’ yerel yönetimlere yükleyeceğini. Yıllar önce Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca Batı ülkelerinde uygulanan ‘‘ören yerleri alan yönetimleri’’ konularında çalışmalar yapılmış, ülkenin geneli için uygulanacak yasa taslakları hazırlanmıştı. Koç’un, elinin tersi ile bunları iterek zavallı müzeleri yuvadan atışının, para basan ören yerlerini özel kurumlara pazarlamasının ardındaki mantığı anlayan bir babayiğit varsa beri gelsin. Ören yerlerindeki kazılar tamamlanmadan, iki bin yıllık tiyatroların hastalıklarına tanı koyup sorunlarını gidermeden, binlerce kişinin oturacağı ve gelecek kuşaklara bırakacak biçimde güçlendirmeden, bol gürültülü gösterilere açma uygulamasına ‘‘bilim adamı’’ denilen arkeologlarımızın neden sesleri çıkmıyor acaba? Yoksa kazılarına DÖSİM’den ödenek alamamaktan mı korkuyorlar? Rusyaİngiltere casusluk krizi Dış Haberler Servisi Rusya’nın iç istihbarat örgütü FSB, başkent Moskova’daki İngiliz Büyükelçiliği’nde bir casus şebekesinin ortaya çıkarıldığını bildirdi. Rusya devlet televizyonunda önceki gün yayımlanan bir haberde bazı İngiliz diplomatların casusluk yaptıkları iddia edilmişti. Haberi dün doğrulayan FSB, İngiliz diplomatları casuslukla suçladı. Televizyon haberinde Moskova’daki bir sokağa yerleştirilen kaya parçasının içinde verici olduğu ve İngilizlerin bu şekilde bilgi iletişiminde bulunmayı amaçladığı ileri sürüldü. Haberde kaya çevresinde yürüyen kişilerin gizli kamerayla çekilen görüntüleri de yayımlandı. İngiltere Dışişleri Bakanlığı, haberin ‘‘şaşırtıcı ve endişe verici’’ olduğunu savundu. Casusluk faaliyetinin İngiltere’nin Rusya’da sivil toplum örgütlerine (STÖ) ‘‘ülkedeki istikrarı bozmaya yönelik’’ olarak yapılan yardımlarla bağlantılı olduğu öne sürülüyor. Başsağlığı Sayın Genel Başkanımız Halkçı Parti Sosyaldemokrat Halkçı Parti Genel Başkanı Yeni Türkiye Partisi, Parti Meclisi Üyesi, değerli insan Prof. Dr. AYDIN GÜVEN GÜRKAN’a Sosyal demokrasinin, dostluğun, insanlığın yüz akı, özü sözü bir insan... Solun yüreğindesin. Seni çok seviyoruz. Rahat uyu. ALİ ÖZCAN ve EŞİ CUMHURİYET 10 K Aydın Güven Gürkan’ın vefatından büyük üzüntü duyduk, değerli hocamızı ebediyete uğurlarken eşine, ailesine,sosyal demokrat camiaya başsağlığı diler, aziz hatırası önünde saygı ile eğiliriz. İsmail Cem Ali Günay Turan Toska Recep Önal Halil Çalık Esvet Özdoğu Fatoş Kayacan Hataylı Hadi Dilekçi Metin Şahin Reşat Kadaifçiler Rifat Nalbantoğlu Numan Gültekin Fikret Uzunhasan Adil Özkol Bahar Dönmez Tak AKP Rozetini, Bitir İşini! Selçuk Belediye Başkanı H. Vefa Ülgür ne diyor? Ülgür’ün sözlerini buraya almadan önce bir noktayı da anımsamakta yarar var. Birkaç ay önce Selçuk’a atanan, ‘‘Efes ören yeri eğer devredilecekse özel idareye verilmelidir’’ diyen kaymakam, apar topar terfi ettirilerek Şırnak’a ‘‘vali’’ olarak atandı. Ülgür’ün atanacağı başka yer olmadığı için, kaymakamla paylaştığı şu sözleri bir daha okuyalım: ‘‘Efes, ekonomik getirisiyle devletimizin sırtında bir yük olmaktan çok, önemli bir gelir kaynağıdır. Temizlik ve bakımının üstlenilmesi şartıyla kapı giriş ücretlerinin özelleştirilmesi birçok yeni sorunu gündeme getirebilir. Biz Selçuk Belediyesi olarak buranın temizlik ve bakımını sürdürmeye talibiz. Kapı giriş ücretleri herhangi bir özel sektör kuruluşuna veya herhangi bir kuruma bırakılacaksa, bu kurum TÜRSAB yerine Selçuk Belediyesi, içerisinde Kaymakamlık makamının da bulunduğu Köylere Hizmet Götürme Birliği olmalıdır. Çözüm, Sayın Valimizin şemsiyesi altında Efes ören yeri için özel bir yönetim modeli kurmaktan geçmektedir. İçerisinde kaymakamlık, belediye, müze ve kazı evi, kültür müdürlüğü ile sivil inisiyatif de yer almalıdır. Ayrıca Efes kentinin yaratmış olduğu gelirin en az yüzde ellisi bu antik kente harcanmalıdır. Efes’teki bütün problemleri çözecek ‘Efes Alan Yönetimi’ adı altında bir yönetim modelinin taslağı vardır.’’ Selçuk Belediye Başkanı çok saf olmalı... Ne uğraşıp duruyor bu çağdaş yöntemler ile. Meslektaşı belediye başkanı gibi taksın AKP rozetini göğsüne, onun Dalyan plajlarının işletmesini alması gibi o da Efes’i alsın... ‘‘Turist artıkları ile ot temizliği karşılığında’’ bu ören yerlerinin, özellikle tiyatroların hiçbir bilimsel dayanağı olmadan ‘‘özel sektöre devredilmesinin’’ saçmalığı karşısında Türkiye’deki tüm yabancı arkeoloji enstitülerinin, onlar aracılığı ile Avrupa Birliği’nin, UNESCO ve benzeri uluslararası kuruluşların harekete geçeceklerinden hiç kuşkumuz yok... Sen yüreğine dünyaları sığdırdın da Biz seni dünyaya sığdıramadık. Hocam, ağabeyim, sırdaşım, Prof. Dr. Aydın Güven Gürkan’ı yitirdik. Nefes aldığımız sürece fikrimizde ve zikrimizde olacak. MİYASE Elmek: oacar?superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear