25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2006 CUMARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB S PB PB PB PB PB 6 6 7 9 12 11 12 10 5 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya K 6 K 4 K 4 K 4 PB 1 S 2 S 1 S 8 PB 14 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB 13 PB 11 PB 4 PB 4 PB 2 PB 1 K 3 K 3 K 14 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun doğusu ile Sinop çevreleri kar yağışlı diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı iç ve doğu kesimlerde hissedilir derecede azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K 5 K 10 K 5 PB 9 PB 9 PB 6 PB 2 K 3 K 6 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K 1 K 6 PB 13 K 6 K 1 PB 6 PB 12 PB 14 K 5 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K 22 PB 10 PB 24 PB 6 K 2 PB 3 K 16 B 17 B 14 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada rasını irdeleyen medyadaki manşetlere, yorumlara baktı. Gördü ki; o halim selim, iktidarın üzerine gitmemeye özen gösteren medyanın yerini Ulusoy’un kazanmasını zafer havası içinde veren bir medya almış... Spordan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in yasaları masaları karıştırarak öne sürdüğü ‘‘uyarıların’’ boşa çıktığını, sonuçta medyanın Ulusoy’u ve Ulusoy’u destekleyen iktidara muhalif oyları yere göğe sığdıramadığını... ...Halkın büyük çoğunluğunun hâlâ kendinden yana olduğu sanısının (Ulusoy örneğinde olduğu gibi) erken genel seçimde ters yüz olabileceğini gördüğü için... TFF’deki sonuçtan kendine yararlı bir yorumsonuç çıkardı: ‘‘5 yıllık iktidar görevini’’ 2007’de tamamlamadan, 2006’da halka gitmeyi ‘‘milletin emanetine ihanet’’ diye yorumlayarak erken seçime yanaşmayacağını bir kez daha ilan etti. Ulusoy olayı RTE’de sandık korkusunu pekiştirdi. Ticaret erbabına, özel sektörün ağa babalarına, partisinin kongrelerine gidiyor ve son olarak Ankara Sanayi Odası’nda, üstelik Ulusoy’un hükümete karşı seçimi aldığı sırada ‘‘Bu iktidar döneminde kimse erken seçim beklentisi içine girmesin’’ diyor. Nedenmiş? Erken seçim isteyenler ‘‘ülkedeki tabii AKP’nin sağladığı istikrar zeminini, güven ortamını kıskanıyorlar’’mış! Erken seçim istemindeki gerekçeleri RTE anlamazlıktan geliyor. Oysa istemin tek amacı ve anlamı var: RTE’den ve AKP iktidarından kurtulmak! ??? RTE yalakalarına erken seçim isteklerine arka çıkan seçim anketlerini nasıl yorumlayacaklarını da gösterdi. AKP’nin oy yitirdiğini, bugün yapılsa Meclis’te iki değil, dört partinin yer alacağını gösteren anketler halkın bu iktidardan kurtulma eğilimini de yansıtıyor. Bu gelişmeye karşı ne yapmalı? Erken seçim tu kaka diyebilmek için olası koalisyonları bugünden karalamalı! RTE bu düşüncenin tutsağı. Gelişmeler tek başına iktidardan gitme olasılığına işaret ediyor. 2006’daki seçime doğal olarak karşı. 2007’de Çankaya’ya çıkabilir. Aynı yılın sonbaharındaki seçimde AKP’nin alacağı sonuç umurunda değil. Bir hatasının ayırdında değil. Koalisyonlara karşı bugünden karşı çıkmaya, koalisyon dönemlerinde ülkenin kazanımlarını yitirdiğini uzun uzun anlatmaya gerek var mı? Demek ki var: RTE de, demek ki, koalisyon olasılığını kabul ediyor. ??? Ha, kimileri de 31 Temmuz 2002’de Meclis erken seçim kararı alırken Dışişleri Bakanı Gül’ün yaptığı konuşmayı anımsatıyor. Üstelik bu konuşmayı yapar, erken seçimin erdeminden söz ederken AKP adına konuşuyor; bugün genel başkanının değil üzerinde durmak, yanından bile geçmediği seçim yasasını değiştirerek ‘‘tercih sistemini’’ getirmekten söz ediyor. Bu kadroya Gül’lere, RTE’lere, birkaç yıl öncesini anımsattığınızda alacağınız yanıtı biliyorsunuz elbet: Diyecekler ki; bunlar geride kaldı. Değiştim geliştim diyerek geçmişi yadsır görünmek, topluma yeni takıyyeleri yutturmak lazım! AKP hükümetinin kuruluşlara yönelik müdahaleleri dikkat çekici boyuta ulaştı GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Sivil topluma kuşatma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamuda kadrolaşma rekoru kıran iktidarın, özerk kuruluşlara ve sivil toplum kuruluşlarına müdahaleleri dikkat çekici boyutlara ulaştı. AKP iktidarı, TÜBİTAK ve YÖK’e yönelik baskılarının yanı sıra sendikalar, TOBB, TESK, FİSKOBİRLİK ve son olarak da Futbol Federasyonu gibi kurum ve kuruluşlara müdahale etti. İktidarın çeşitli yöntemlerle bazı kurum ve kuruluşlara baskı ve müdahalelerini ortaya koyan örnekler şöyle: FİSKOBİRLİK seçimleri: AKP iktidarı FİSKOBİRLİK seçimlerine müdahale etti, ancak başarılı olamadı. Görev başındaki yönetim kurulu AKP listesine fark attı. 311 delege mevcut yönetime destek verirken AKP destekli yönetim tüm baskılara karşın ancak 103 oy alabildi. AKP’nin tüm bölge milletvekilleri ve örgütlerinin baskısına karşın sonuç alamaması dikkat çekti. İTO seçimleri: İstanbul Ticaret Odası seçimleri de iktidarın baskı ve müdahaleleri tartışmalarıyla geçti. İTO’nun yeni başkanı, AKP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Murat Yalçıntaş oldu. Yalçıntaş, ‘‘Siyasetçi TÜBİTAK’A MÜDAHALE T ÜBİTAK Başkanlığı’na Nüket Yetiş’i getirmek isteyen hükümet, TÜBİTAK Yasası’nda bu yönde düzenlemeye gitti. Yasada, başkan ve kurulun 6 üyesinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanması öngörüldü. Çankaya’nın veto ettiği yasa, hükümet tarafından aynen TBMM’den geçirildi. Yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne dava açıldı. Yasanın iptalinden hemen önce Erdoğan, TÜBİTAK Bilim Kurulu üyelerini atarken başkanlığa vekâleten Nüket Yetiş’i getirdi. Yasanın ip tal edilmesine karşın iptal kararları geriye yürümediği için Yetiş görevini sürdürüyor. Eski Başkan Namık Kemal Pak’ın görevine iadesine ilişkin mahkeme kararı ise uygulanmıyor. YÖK’e müdahale girişimi: Hükümet, TBMM’den geçirdiği bir yasayla YÖK Genel Kurulu ve Yürütme Kurulu başkan ve üyelerinin görevlerinin sona erdirilmesini, genel kurula seçilecek üye sayısında Bakanlar Kurulu’nun kontenjanının arttırılmasını öngördü. Sezer’in veto ettiği yasayı, hükümet rafa kaldırdı. lendirmek isteyen iktidar, bu yönde girişimlerde bulundu. Ormanİş Sendikası’nda yetki kavgası çıkarıp mevsimlik işçileri üye göstermeyerek sendikanın yetkisini düşürme girişimleri dikkati çekti. CHP Kocaeli Milletvekili, sendikacı İzzet Çetin, hükümetin Türkİş ve DİSK’e bağlı sendikalar yerine Hakİş’e bağlı sendikaları güçlendirmeye çalıştığına dikkat çekerken Belediyeİş ve Genelİş’e uygulanan baskıları örnek gösterdi. AKP’li belediye başkanlarının sendikalaşma konusundaki baskıları tepkilere yol açarken kamu çalışanlarının sendika seçimine müdahalelerinin de altı çizildi. değil tüccar kimliğimle kazandım’’ dese de eski İTO yöneticileri, hükümetin kendilerine baskı uyguladığını açıkça dile getirdi. AKP, İTO seçimlerini kazandı, ancak bu seçimler işadamları arasında bölünme yarattı. TESK seçimleri: Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu’nun 25 Ocak’ta Büyük Anadolu Oteli’nde yapılması planlanan genel kuruluna da iktidarın müdahalesi dikkat çekici boyutlara ulaştı. Ankara Valiliği, son anda TESK’e bir yazı göndererek genel kurulun trafik ve güvenlik sorunları nedeniyle yapılamayacağını bildirdi. Hü kümetin, genel kurulun zamanında yapılmasını engelleyerek kayyum heyetiyle seçime gitme, TESK Başkanı Derviş Günday ekibini devirme hesabı yapabileceği ifade edildi. Günday’ın adaylığını önlemeye dönük girişimlerden sonuç alamayan iktidarın, baskılarını ve karşısına aday çıkarma girişimlerini sürdürdüğüne dikkat çekildi. TESK yöneticileri ise ‘‘Burası son Atatatürkçü kale, bu kaleyi de devirmek istiyorlar’’ dediler. Sendikalara baskı: Hükümetin sendikalara müdahalesi de tartışma yarattı. Türkİş ve DİSK’e bağlı sendikalar yerine, Hakİş’e bağlı sendikaları güç Ulusal bağımsızlık tehdit altında ski 1. Ordu Komutanı, emekli E Orgeneral Hurşit Tolon, Türkiye’de vatan bütünlüğünün tartışıldığı, ulusal bağımsızlığın ciddi tehditlere maruz kaldığı bir dönem yaşandığını belirterek bu süreçte Atatürkçü değerlere sıkı sarılmak gerektiğini söyledi. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Tire Şubesi’nin düzenlediği etkinliklere katılan Tolon, ilçe girişindeki Mahmutlar köyünde karşılandı. İzmir’den çoğunluğunu ADD üyelerinin oluşturduğu konvoyla birlikte hareket eden Tolon, burada, dernek üyelerinin sunduğu halkoyunları gösterisini izledi. Ardından Tire’de, ADD şubesince yaptırılan öğrenci yurdunu ziyaret etti. EĞİTİMİŞ BAŞKANI ADIBELLİ ‘Önce Türkiye sonra sendika’ ZEYNEP ŞAHİN ANKARA Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitimİş) Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, sendikalarının kuruluşundan bu yana çeşitli engelleme ve yıldırmalarla karşılaştığını ancak buna karşın çığ gibi büyüdüklerini söyledi. Adıbelli, ‘‘Eğitimİş, Cumhuriyetin temel değerlerine saygı duyan, onu koruyan, ülkemizin bütünlüğü temelinde, laik ve bilimsel eğitimi savunuyor’’ dedi. Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen temsilciler ile 17 Ekim’de Eğitimİş’i kurduklarını anımsatan Genel Başkan Adıbelli, 3 aylık çalışmaları sonunda geldikleri aşamayı ve eğitimin temel sorunlarını değerlendirdi. Eğitimİş’in toplam 64 il ya da ilçede örgütlendiğini belirten Adıbelli, üye sayılarının ise 6 bine yaklaştığını kaydetti. Temel dayanaklarını tüzüklerinde de belirttiklerini ifade eden Adıbelli, ‘‘Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini, ulus ve ülke bütünlüğünü, laik düzenini, demokratikleşme ve ulusal eğitim ülküsünü korumak ve sonsuza kadar yaşatmak için ellimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz’’ dedi. Son yıllarda AB’yi arkasına alan ‘‘ayrılıkçışeriatçı’’ bir kesim oluştuğuna işaret eden Adıbelli, ‘‘Bizim için önce Türkiyemiz sonra sendikacılığımız’’ vurgusunu yaptı. Adıbelli, şöyle konuştu: ‘‘Biz çağdaş bir Türkiye için çalışıyoruz. Bu ülke bizim diyoruz.AKP iktidarı ile birlikte el altından ya da açıktan gerici bir kadrolaşma hareketi sürdürülüyor. Bu her alanda olduğu gibi eğitimde de çok güçlü hissediliyor. Diyanet’in imam kadrosunu Milli Eğitim Bakanlığı’na kaydırıyorlar. Keza TÜBİTAK’ta da kadrolaşmanın çok iyi bir örneğini yaşadık. Şimdi 19 Mayıs Üniversitesi’nde bir hareket yürütüyorlar.Yine Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın’a yapılanları gördük. Biz Eğitimİş olarak, eğitim emekçilerinin sorunlarının yanı sıra bunlara da dikkat çekmek istiyoruz. Birçok engellemelerle karşılaştık ama yılmadan yolumuza devam ediyoruz. Hızlı bir şekilde örgütlenerek çığ gibi büyüyoruz.’’ Ulusoy aklanıp gelsin! AKP zihniyetinde ‘‘aklanma’’ sözcüğünü şöyle okumak gerekiyor: AK Parti’nin adamı olduğunu, partiden gelen tüm istemleri kayıtsız şartsız yerine getireceğini kabul etmek! Böylece ‘AK’lanmış oluyorsunuz... Gerçi Ulusoy da hükümete duyduğu saygıyı, sevgiyi en derin ifadelerle dile getirdi ama, bu yeterince ‘AK’lanmış olduğunu göstermiyordu. Tam apak hale gelmek gerekiyordu. Ya ‘‘apAK’’ olursunuz ya da kapaklanırsınız... TFF seçimlerinin sonuçları, AKP iktidarı açısından bir milattır. İktidarının ilk 3 yılında dediğim dedik, çaldığım düdük, benden olan dük, olmayan hödük mantığıyla icraat yapan AKP’nin karşısına artık ‘‘Hayır biz öyle değil, böyle istiyoruz’’ diyen kesimler de çıkıyor... ??? Futbol, geleneksel anlatımla sadece ayakla oynanan bir oyun değil. Kafayla oynanıyor, masada oynanıyor, parayla oynanıyor... Aklınıza ne gelirse, her zeminde, bedenin her organıyla oynanıyor! Gerek Türkiye’de gerekse dünyada ülke ekonomilerinin önemli bir dilimi futbolla ilgili. Dolayısıyla işin içine siyaset de giriyor. Ancak AKP’nin yaptığı, maç devam ederken tribünden sahaya girenlere benziyordu! TFF seçiminde oy kullananlar için şöyle bir tanım yapsak abartma olmaz: Çoğunun Ankara’ya o kadar çok işi düşer ki, iş yoğunluğu metrekareye dört birimden fazladır! Buna karşın hükümetin istemi doğrultusunda oy kullanmamalarını ayrıca kıymetlendirmek gerek! Konunun bir başka yönü de AKP’liler arasında derin bir çatlağın oluşması. Bu durum, Erdoğan’ın ‘‘Herkes benim vücut dilimden anlayacak’’ ilkesinin yıpranmakta olduğunu gösteriyor. Bayram öncesinde FİSKOBİRLİK’in genel kurulu vardı. Hükümet, yönetimin tamamen kendi istediği adamlardan oluşması için milletvekilleri görevlendirdi. Arkadaşlar görevlerini fazlasıyla yaptılar ama, sonuç AKP’nin istediği gibi çıkmadı... ??? Önümüzdeki hafta da Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu’nun (TESK) genel kurulu var. Gelen haberler, hükümetin burada da akla gelengelmeyen her yöntemi deneyip Derviş Günday’ı devirmek için plan yapmakta olduğu yönünde... AKP, devlet kurumları içindeki örgütlenmesini büyük ölçüde tamamladı. Şimdi, devletin, hükümetin doğrudan müdahale yetkisi olmayan, sadece denetim yetkisinin olduğu kurumlarda da tam iktidar olmak istiyorlar. TESK ve benzeri kurumlarda her parti etkin olmak ister. Anadolu’nun her yerinde kılcal damarları bulunan TESK’te etkin olmak, bir bakıma toplumun nabzını elinde tutmak demek. Ancak bugüne dek hiçbir iktidar partisi, genel kuruldan kendi adayının çıkması için AKP kadar pervasız davranmadı. Ancak iş tersine dönmeye başladı. FİSKOBİRLİK’i fiske birlik sandılar, derslerini aldılar. Futbol Federasyonu’nda yerlerinin bol olduğunu sandılar, derslerini aldılar. İktidarda olmak, böyle bir şeydir! AKP’ye bir atasözümüzü anımsatalım: İnsanın en güçsüz anı, kendisini en güçlü hissettiği andır! ankcum?cumhuriyet.com.tr Özyürek, hükümetin planlı hareket ederek tüm kurumlarda kadrolaşmaya çalıştığını söyledi ‘Ülkeyi teslim almak istiyorlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümetin başta kamu kurumlarında atamaların yanı sıra özerk kurul yönetimlerine yasa değişiklikleri ya da aday çıkararak müdahale etmesi muhalefetin tepkisine yol açtı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, hükümetin başlıca amacının tüm kurumlarda kadrolaşmak olduğunu belirterek ‘‘Başbakan’ın deyimiyle, kendi vücut dilinden anlayanların o kurumun başında olmasını sağlamaya çalışıyorlar’’ dedi. Hükümetin kamu kurumlarındaki hemen hemen tüm yöneticileri değiştirerek planlı bir kadrolaşma yürüttüğünü kaydeden Özyürek, ‘‘Özerk bir yapısı olan kuruluşlarda ise,TÜBİTAK’ta olduğu gibi, ya yasasını değiştirerek veya seçimlere devletin, hükümetin bütün ağırlığını, baskısını koyarak, istediklerini seçtirmeye çalışıyorlar. Bunun son örneğini Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) seçimlerinde gördük’’ dedi. TFF seçimlerinde hükümetin bütün baskısına karşın sağduyunun galip geldiğini kaydeden Özyürek, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Böylesine kaba bir baskıyı, müdahaleyi insanlar kabul etmedi. Ne kadar hükümetin gücü, baskısı, bazı insanların hükümetle bire bir ilişkisi de olsa bir vicdan var. Bu seçimde insan ve vicdan galip geldi.Ve hükümet 10 yenilmiş oldu.Ama şimdi hükümetin baskılarını sürdüreceği anlaşılıyor.’’ Hükümetin FİSKOBİRLİK’te olduğu gibi özerk kurumlarda aday çıkarıp ‘‘Adayımız seçilmezse hiçbir talebinizi karşılamayız’’ tehdidi savurma anlayışında olduğunu kaydeden Özyürek, şimdi sırada TESK seçimlerinin bulunduğunu söyledi. Hükümetin, önce TESK Yasası’nda değişiklik yaparak, eski yöneticilerin yeniden aday olmalarını engellemek istediğini, ancak yasanın CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’nden döndüğüne işaret eden Özyürek, ‘‘Ama hükümet isteklerinden vazgeçmedi ve TESK’in büyük kongresinin yapılması, salon güvenliği gerekçe gösterilerek engellenmeye çalışılıyor’’ dedi. AKP’nin kamuoyu önünde gerçekleşen ve akla mantığa sığmayan baskı yöntemleri uyguladığını vurgulayan Özyürek, ‘‘Hükümetin değişik bir özerklik anlayışı var. Eğer istediği yönetim işbaşındaysa o kurum özerk olsun, yok değilse değiştirmek için elinden geleni yapıyor’’ görüşünü kaydetti. Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası, İMKB, SPK gibi bağımsız kurulların başkanlarının görev süresinin dolacağına dikkat çeken Özyürek, ‘‘Oralarda da tam anlamıyla Başbakan’ın vücut dilinden anlayan yöneticiler işbaşına getirilecektir. Onların bağımsız denetleme görevi yapma olanağı ortadan kaldırıcak.AKP Türkiye’yi bütün kurumlarıyla teslim almak istiyor ve bu konuda da hiçbir toleransı yok’’ diye konuştu. Fotoğraf: HAKAN DİRİK MİLLETVEKİLLERİ ŞAHİN’E TEPKİLİ Futbola baskı AKP’yi gerdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümetin, Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerinde baskı kurması, bazı AKP’li milletvekillerini rahatsız etti. Milletvekilleri, ‘‘Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in yaptığı açıklamalar ve uygulamaları son derece yanlış, şık ve hoş değil. Eğer baskı olmasaydı Ayhan Bermek kazanırdı’’ görüşünü dile getirdi. Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerinde yaşanan gelişmeler, AKP’li milletvekilleri arasında da gerginlik yarattı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in federasyon seçimine açık baskı olarak değerlendirilen açıklamaları, bazı partili milletvekillerini rahatsız etti. Bir milletvekili, ‘‘Şahin açıklamalarıyla zaten olayı bitirdi’’ diyerek tepki gösterirken başka bir milletvekili de ‘‘Eğer Şahin o açıklamaları yapmasa, hükümet o kadar baskı uygulamasaydı Haluk Ulusoy yerine Ayhan Bermek kazanırdı’’ görüşünü dile getirdi. Bir milletvekili de ‘‘Sayın bakan, Haluk Ulusoy ile ilgili açılan davaları anlattı. Davalar henüz sürüyor, o kişinin suçlu olup olmadığı belli değil. Sonuçta hüküm ortaya konmadıkça herkes suçsuzdur. Eğer ona bakılacaksa hükümetin birçok milletvekili hakkında açılmış davalar var, Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında davalar var. Ve bunlar dokunulmazlık olduğu için görülemiyor’’ dedi. Aynı milletvekili, Şahin’in Haluk Ulusoy’un lise mezunu olmasını sorun olarak ortaya koyduğunu da anımsatarak ‘‘Bu ülkede ilkokul mezunu olmasına karşın bakanlık yapan insanlar var. Başbakan bile ilkokul mezunu olabilir. Böyle açıklamalar hoş ve şık değil, doğru değil’’ diye konuştu. DSP’Lİ SEZER: HIRS VE AÇGÖZLÜLÜK ANKARA (Cumhuriyet) DSP Genel Başkanı Zeki Sezer AKP hükümetinin ‘‘büyük bir hırs ve açgözlülükle devlet kurumlarını, özel kuruluşları, sivil toplum kuruluşlarını ele geçirmeye çalıştığını’’ söyledi. Son olarak TFF seçimlerine doğrudan hükümet müdahalesinin ülkeye ciddi zarar verdiğini kaydeden Sezer, bu durumun baş sorumlusunun da Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin olduğunu ifade etti. Şahin’in Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu devreye sokarak TFF Genel Kurulu’nu olağanüstü toplantıya çağıracağı yönündeki açıklamasının sorunu tümüyle içinden çıkılmaz boyutlara vardırdığını kaydeden Sezer, hükümetin özerk kurumlara müdahale ederek büyük bir hata yaptığını, bundan ders alması gerekirken, kin ve intikam duygusuyla hareket ettiğini söyledi. Sezer, Şahin’in bundan sonra yapması gerekenin hatasını kabul edip, istifa etmesi olduğunu söyledi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, yaptığı yazılı açıklamada, TFF seçiminde yaşananları ‘‘kabul edilemez ve utanç verici’’ olarak nitelendirerek ‘‘Federasyon seçimlerinde entrika üstüne entrika yapan iktidar, sandıkta kaybettiğini iktidar gücüyle geri almanın peşindedir’’ görüşünü dile getirdi. AKP’nin son olarak kongre sürecine giren TESK’in çalışmalarını sabote etmeye kalktığını belirten Adan, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘İktidarın hesabı, Meclis’teki çoğunluğunu kullanarak her tür demokratik kuruluşu, sivil toplumu ele geçirmek, mutlak bir otorite kurmaktır. Halkın iradesine müdahale etmeye kalkanları, güç yoluyla mutlak kudret tesis etmek isteyenleri bu millet ilk defa görmüyor. Daha önceki mutlakiyet yönetimi peşinde olanlar gibi bu iktidar da ilk seçimlerde hak ettiği karşılığı bulacak ve tasfiye olacaktır.’’ CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear