Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYF=A CUMHURİYET 28 EYLÜL 2005 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
ACI
MOMTAZ SOYSAL
Gökçeada'mn Yolu
KIYTI İNSANLARI için en elverişli yol, elbet de-
nizyoludur. Gemiler, limanlar, nhtımlar iyiysetabii. O
bakımdan, "Karadeniz Sahil Yolu" denen salaklık,
belki «de yeryüzünün en büyûk doğa cinayeti sayı-
lır. 0 yola akıtılan para, denıze en uygun gemi tip-
lerinin, korunaklı limanlann, kullanışlı nhtımların ve
içten çeçirilmiş bir ana artere uzatılacak yan bağ-
lantılara harcansaydı, ulaşım çok daha iyi sağlan-
mış olurdu. Oysa şimdi, insanlar sevdikleri deniz-
den k-opanlmışolmaklakalmayacak, "sahilyolu"yü-
zünden bütün kıyı "yerieşim merkezleri"y\e doldu-
ğu içi n kimse 50 kilometreden fazla hız yapamaya-
cak.
Kıyı insanının yine de başka seçenekleri olabilir
ama, ya adalılar? Havayolu dışında, tek çare, de-
nizdir.
Türkiye'nin en büyük adası olan Gökçeada'daki
duaım bu. Ancak böğaz geçişleri ve iç denizler için
yapılmış bir "araba vapuru" Gelibolu Yarımada-
sı'nın batısındaki Kabatepe Umanı'nagünde iki kez
gidip gelmese ve Baridırma feribotu haftada iki kez
Çana kkale seferi yapmasa, ülkenin Batı ucundaki
o ada Anadolu'dan büsbütün kopmuş olacak. Kal-
dı ki, kış aylarının meteoroioji büttenlerinde sık sık
tekrarlanan "Fırtına dolayısıyla Gökçeada seferie-
ri iptsel edildi" sözlerinden de bilindiği gibi, bazı ay-
larda haftalarca süren bir kopukluktur bu. Çünkü,
yıllarciır süren havaalanı yapımı hâlâ bitmemiş.
•"| lk_enin başka yerlerinde bazı bakımlardan belki
\J hoşgörülebilecek olan böyle bir durum Gökçe-
ada gaibi bir yer için asla affedilemez.
Düşünün ki, Yunan adalanndan güneydeki Lim-
ni'ye "11 -5 buçuk deniz mili, yani 21 kilometre, ku-
zeydeki Semadirek'e 13.5 deniz mili uzaklıkta birada
söz konusu ve bu ada Balkan Harbi'nde Yunan iş-
galine düştüğü için Çanakkale Savaşlan'nda Lim-
ni'yle birlikteTngiliz kuvvetlerince üs olarak kullanıl-
mıştır_
Osmanlı'yı Sevr'e sürekleyen Mtrtareke'nin Lim-
ni'deki Mondros'ta imzalanmış olması yeterince
uyancı değil midir? Lozan'da güçbela geri alınmış
olan Imroz'un, yani şimdiki Gökçeada'mn ihmali, in-
sanın zihnine yeniden kapkara olasılıklann üşüş-
mesine yol açmıyor mu?
özellikle, tipik "diaspora" yakınmalanyia işe baş-
layan Yunanistan'ın AB'de Kıbns'tan sonra Ege
dosyasını da açmaya hazırtandığı şu günlerde?
Ege'y'ı kullanmadığı gibi, iki küçük adasına bile
sarıipçıkamayan birTürkiye ensonundaYuna-
nistan' ın bu iştahını kabartacaktı. Şimdi olan budur.
Bu kabanşa verilebilecek başka yanıtlar da vardır
ama, şimdilik adayla Anadolu arasında açık deniz-
tere dayalı gemilerle kurulacaksağlam birulaşım iliş-
kisi e n akıllıca ve en yararlı yanıt olabilir. Gök-
çeada' nın kurtuluş yıldönümü için geçen hafta Rauf
Denletaş'tn kattlımıyta yapılan tartışmalar dayarar-
lıdır ama, yetmez.
Ege'nin karşı kıyısındakilerce daha iyi anlaşılacak
başka davranışlar gerekiyor. Yoksa, bizim bir
sözümüzü dönüştürüp "Limanlanna ve adalanna git-
mediğiniz deniz sizin değildir" diyeceklerdir.
'Aydın Muhafazarkârlık'
Y
Prof. Dr. Suna KİLİ
1
ıllar içinde düşün akımlan ko-
nusundayaptığımız çeşitli araş-
tırma ve yayınlarda, ülkemiz-
de "muhafazakâr" görüşün çağ-
daş bir içeriğe ka\"uşamadığı-
na ve bu bağlamda "muhafazakâr" görüşü
temsil ettiğini savlayan siyasal partilerin dü-
şünsel yapüanndaki eksikliklere ve çelışki-
lere işaret etmiştik.
Yukanda değindiğimiz sorunun hâlâ gün-
demde olmasınrn ülkemiz siyasasını ve ör-
neğüı AB ile olan ilişkilerimizi de etkiledi-
ğini düşünerek bu konuya tekrar dönme ge-
reksinimini duyduk. Sağ kesimde yer alan si-
yasalpartüerinîizde hâlâ "çağdaş"birtoplum-
da sağ parti obna doğrultusunda bir çahşma
göremiyoruz. Bu gerçek ülkemiz siyasasını
olumsuz yönde etkilemektedir ve çözülme-
si gereken temelbir sonmdur. Yülar önce yap-
tığım çahşma ve yayınlarda bu gerçeğı şu
sözcüklerle tanımlamıştım: Ülkemizde "ay-
dm-muhafazakâr" görüş, hemen hemen hiç
temsil edilmemektedir. Gerçek şudurki" ay-
dın muhafazakâr"" siyasalgörüş ya da düşün
aknnı ülkemizde güçsüzveyetersizbir konum-
dadır. Baü'nın düşünselyapısını ele alanve bu
konuda yurtdışında sunduğtun bildiri ya da
yayınlarda ""avduı muhafazakârhk" deyimi-
ni "ennghtenedconvertism" olarak kullanmış
ve bu deyimin bilim çevTelerinde de yer et-
tiğini gözlemlemiştim.
Ülkemizde çağdaş değerlerle siyaset yapıl-
ması ve "tejimtaruşmalannın"bir kenara itil-
mesi açılanndan "muhafazakâr" göriiş ya
da görüşlerin "çağdaş" ve "aydın" obnalan
gerekmektedir. Ülkemizde sağ görüşün "ay-
dm muhafazakâr" ıçenğe kavuşması birçok
ülke ile olan ilişkilerimizi de olumlu yönde
etkileyecektir. Kuşkusuz bunun gerçekleş-
mesi zaman alacaktır. Bu konunun çözümü
için sağ kesimde yaygın, yeterli bir istek ve
irade görememekteyiz. Hattabu olumsuz du-
rumun ayırdmda, bilincinde olmama, olama-
ma olgusunun yaygınlığından söz edebiliriz.
Bu da ülkemiz siyasası ve siyasal isnkrar açı-
lanndan kaygı veren bir olgudur. Bu durum
ülkemiz siyasasının çağdaşlık dışında seyret-
mesine yol açmaktadır.
Ülkemizde Tnuhafazakâruk" \e "gerici-
Hk" arasrnda çok ince bir çızgi var. Hatta mu-
hafazakâr görüş temsilcüerinin bazılannın
geçmişte kahnış ve yasalarla kaldmhnış bu-
lunan bazı kurum ve görüşleri hâlâ gündem-
de tuttuklanna ve kolaylıkla gericiliğe kay-
dıklarına tanık ohnaktayız. Bir öraek vere-
lim.
Bu görüşü temsil edenlerin önemlice birke-
sımi Atatürk'le, Cumhuriyetimizin temel ni-
telikleriyle banşıkdeğillerdir. Oysa Atatürk-
çülük ve Atatürk devrimi bir ölçüde Türki-
ye'nin 1789'udur. Bir ölçüde diyoruz, çün-
kü Fransız Devrimi var olan düzene, var olan
rejime bir başkaldınydı. Atatürk devrimi ise
yahuzca var olan, eskimiş, çağdışı bir düze-
ne ve rejime başkaldın değildi. Aynı zaman-
da yok edılmek ıstenen bir ulusun "Kurtu-
luş Savaşıydı". Öte yandan Fransız Devrimi
ile arasındaki nerdeyse yüz otuz yılı aşkm bir
süre de her iki devrimin bazı konularda fark-
h konulan vurgulamalanna da yol açmıştır.
Yukanda verdiğimiz örnekten hareketle şu
gerçeği vurgulamak istedim. Bugün Fran-
sa'da muhafazakâr kesim. muhafazakâr siya-
sal partiler "1789 Devrimrnın ılkelerini tar-
tışmakonusu yapmıyor. Kuşkusuz Fransa ve
bu bağlamda dünya, Fransız Devrimi'nin il-
kelerinden daha öte görüşleri de geliştirdi ve
benimsedi. Ancak "aydmhğa" geçişi sağla-
yan "1789ilketeri''ni dışlamadı. O aydrnlığın
sağladığı olanakla daha yeni görüşlere açık
oldu, daha yeni görüşler üretti. Tıpkı Atatürk
de\Tİmi'rün sağladığı gibi. Atatürk de\Tİmi
ve Atatürkçülük Türk devletinin, Türk top-
lumunun, Türk yurttaşırun çağdaş uygarlık
düzeyine erişmesi, aydınlığa kavuşması için
gerekli ilkeleri saptadı ve yaşama geçirdi.
Siyasal otoritenin laik temelinden, ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünden ve sos-
yal devlet anlayışından ödün vermeden Ata-
türkçülük yeniliklere açıktır. "Devrimcüik''
ilkesi, Atatürkçülüğün yeniliğe açık ohnası-
nı sağlamaktadır.
Aydın muhafazkâr bir siyasal parti "re-
jim" tartışmasına girmez. "Aydın muhafa-
zakâr" bir parti devletin laik otoritesini tar-
tışmasız kabul eder. Bir örnek daha verelim.
tngiltere'de Muhafazakâr Parti, "rejimi" ve
devletin çağdaş özelhklerini, nitehklerini tar-
tışmıyor.
tşçi Partisi ile olan tartışmalan genelde
ekonomi, politika ve dış politika konulanna
odaklanmış durumda. Türban gibi dinsel-si-
yasal mesaj veren konular Muhafazakâr Par-
ti'nin gündeminde değil.. Çağdışı semboller-
le. çağdışı anlayışla çağdaş uygarlık düzeyi-
ne ulaşılamaz.
Bu konuda temel sorun şudur: Sağ parö-
kr kendikadrolannı \«düşünselşupiannı ohış-
tururken "çağdaş" bir topnunda sağ parti ot-
ma özeuiklerini göz ardı ederkrse, hem siya-
sal yaşanunuz ve hem dekendi partikrinin ge-
leceği açılanndan kavgı duymak gerekir. Oy-
le gözüküyor ki yukarda belirrtığimiz nite-
likleri içeren "aydm muhafazakâr" görüşün
siyasal yaşamımızda yer alması, yaygınlaş-
ması hâlâ "yannlan" beklemektedir.
Gelecekteki Olumsuzlukları Görmemek...
T
Aydın OLGUN
ürkiye AB'ye gire-
yim derken Kıbns'ı
kaybetme tehlikesi
ile karşı karşıya kalmış bu-
hınuyor.
Saym Başbakan Tayjip
Erdoğan'ın iktidara geldiği
2.5 yıldan bu yana Türki-
ye'nin AB'ye girmesi için
çaba harcadığı bir gerçek-
tır. Ancak bu çabalannda
Kıbns sorununun karşısuıa
çıkacağını pek düşünmedi-
ği, AB'nin kendi kurallan-
nı çiğnemesıni ve uluslara-
rası kurallan ayaklar altına
almasını, tek kelime ile ah-
laksızca davranmasını bek-
lemediği de bir gerçektir.
AB'nin RumYönetimi'ni
birliğe resmen dahil ettiği 1
Mayıs 2004'ten itibaren teh-
like çanlannın gümbür güm-
bür çalmasına karşın AKP
Hükumeti'nin gelecekteki
olumsuzluklan göımemesi
ve gerekli önlemleri almama-
smınyaşamsal birhataoldu-
ğu da açıktır. Nitekim bek-
lenen oldu.. Fransa Cum-
hurbaşkanı Chirac,Hollan-
da Başbakanı Rasmussen.
Almanya'nın müstakbel baş-
bakanı muhalefet lideri Ba-
yan Angela Merkel ve hiç
beklenmedik şekildebu bas-
kılara katılan hıgiltere Baş-
bakanı Tony Blair Türki-
ye'nin AB'ye girmesini ve
3 Ekim müzakerelerinmbaş-
lamasını Rum Yönetimi'nin
tanınmasına bağlarken,
RÇELiK'TE
•*v>*:
İSç
.AB'yi arkasına alan eskı EO-
KA'cı katıl Papadopukts'un
"veto" tehdidınin Başbakan
Erdoğan'ı önümüzdeki gün-
lerde son derece ciddi ka-
rarlar almaya zorlayacağı
açıktır.
Başbakan Erdoğan'ıneslri
Cumhurbaşkanı Sayın Ra-
uf Denktaş a karşı Rum ta-
raftan olarakbilinen ve Tür-
kiye den "jşgald*olarak söz
eden M An Talatı destek-
lemekle ve sonunda onun
ilk öncebaşbakanhk ve son-
ra da cumhurbaşkanlığına
gelmesini sağlamakla AB
ülkelerine ve özellikle Pa-
padupulos'a büyük cesaret
verdiği, inkân güç bir olgu-
dur.
tşin ilginç yani, Erdo-
ğan'ın son günlerde Den-
taş'ın uyanlannı anımsatan
hemen hemen a\-nı bir dille
"Rum>'ÜKamitanmamaz!",
"limanlar vv havaalanların-
danRumlar ş^raıianamaz"
şeklınde demeçler vermesi-
dir. Bu tutum Sayın Denk-
taş
7
ın "Hidayete01x13»" de-
yimini düşündürmektedir.
Bilindiği gibiKıbns soru-
nu çok eskilere uzanan bir
konudur.
Türkiye'nin günümüzde-
ki iç açıcı olmayan duruma
gelmesinde. kısacası AB ve
Kıbns konulannda geçmiş
yıllarda yapılan çahşmalann
yetersiz oluşunun payı da
küçümsenmeyecek kadar
büyüktür.
Türkiye 19%'da Gümrük
Birliği'ne girmiş 1999'da
AB'ye resmen aday olmuş-
tur. Bir Hıristiyan Birliği
olan AB ülkeleri Türkiye'nin
adayhğını daimabaltalamış-
larve buyüzden de dönemin
başbakanı Mesut YılmazTa
Almanya Başbakanı Hdmut
Kohl arasında derin tartış-
malar olmuş ve bu yıllarda
Türkiye de AB'den oldukça
uzak licabnıştır. Türkiye'nin
AB macerası yıllarboyu çe-
şitli safhalardan sonra gel-
miş, 3 Ekim'deki giriş mü-
zakerelerine dayanmışhr.
Aslında Türkiye'nin
AB'yegirişmacerası 1964'te
Ankara Anlaşması ile
AET'ye. yani "AvrupaEko-
nomikTopkıluğu"na gıhşi ile
başlar. AET 1993 yılında
"Maastrich" anlaşması ile
12 üyeli Avupa Birliği'ne
dönüşmüş ve Türkiye bu ye-
ni birliğe girmek için hiçbir
çabaharcamamıştır. Bu ara-
da Başbakan Ecevit döne-
minde yapılan çağnlara da
kayıtsız kalınmış, AB'nin
önemi küçümsenmiştir.
Ancak Başbakan Tansu
Çifler döneminde Gümrük
Birliği'ne giriş ile başlayan
üyelik çabalan daha sonra-
lan Mesut Yıhnaz. Bülent
Ecevit ve Tayyip Erdoğan
dönemlerindehız kazanmış-
tır. Başbakan Tayyip Erdo-
ğan'ın iktidara geldiği son
2.5 yıldan bu yana yaptığı
üyelik mücadelesi sadece 3
Ekim tarihinde giriş müza-
kerelerininbaşlaması olası-
lığını sağlayabilmiştir. An-
cakyukarda da belirttiğimiz
Rum Yönetimi'nin tamn-
ması gibi engeller, Fransa'
ve diğer Türkiye'ye karşıt
ülkelerin olumsuz tutumla-
n halen zihinlerde soru işa-
retleri yaratmış bulunmak-
tadır. Sözünkısası; 1964'ten
itibarenTurkiye'de yönetimi
üstlenen tüm hükümetlerin
olaylaruı bu aşamaya gel-
mesinde sorumluluk sahibi
olduklan açıktır.
Türkiye'nin 1983'tenson-
raki dönemde Kıbns'la ilgi-
li siyasi, Sosyo-ekonomik
faaliyetlerinin de yararlı ve
başardı olduğu söylenemez.
Her şeyden önce Türkiye
genç KKTC'nin dünyaca ta-
nınmasınısağlayamamış ve
tekbir devleti dahibu konu-
da saflarına alamamışnr. Bu
sav, bugüne kadar iktidarda
olantüm başbakanlar ve hü-
kümetleri için geçerlidir.
1983-2005 döneminde
Türkiye KKTC hükümetle-
rinin devamh olarak ıstedik-
leri ekonomikyardımlan he-
men hemen ciddi bir kont-
roletabitutmadan gerçekleş-
tirmiştir ki, bu önernli bir
yanlıştır.
Özetleyecek olursak; Kıb-
ns'taki siyasi ve ekonomik
başansızlıklardan 1983-
2005 arasındaki başbakan
ve hükümetlerinin sorumlu
olduklan açıktır.
Turkiye'de hırsızlarve hor-
tumcularyargı önündehesap
verir, ağır cezalara çarptın-
lırlarken Ada'da Arfl Nadir
vebenzerihortumculann ser-
bestçe dolaşmaları da yadır-
ganacak bir olgudur ve Tür-
kiyenin dikkatini çekmesi
gereken bir trajedidir.
Unutulmamahdırki, Kıb-
ns'ta hortumlanan paralar
Türkiye Cumhunyetı vatan-
daşlannınnafakalanndanke-
sip ödedikleri vergilerden
verilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti yet-
kilileri bu gibi durumlarda
"Neyapatan,KKTCbağım-
SE bir dçviettir. Kendi >T»sa-
lanvardır.BizkanşamayTZ
1
'
demekle kurtulamazlar. Bir
devlet kuracaksın, onu sa-
vunup yaşatacaksın, parası-
nı cebinekoyacaksınve dün-
ya haritasında ona yer sağ-
layacaksın ve sonra da ben
kanşmam diyeceksin! Pes
doğrusu.
Kıbns"ınTürkiye içinolan
yaşamsal değeri triryonlarca
dolarla bile ifade edilemez.
Kıbns'ın manevi değerine
paha biçilemez.
Türkiye'nin AB ve Kıb-
nsTa olan ilişkileri TBMM
soruşturma komisiyonla-
nnca mercek altına yatırıl-
malı ve gereğinde bir Mec-
lis araştırması açdmah, baş-
bakanlarve hükümet üyele-
rinin 1983'ten bu yana ka-
rar ve uygulamalan irdele-
nip sonuçlar tam bir tarafsız-
lık ilkesi ışığuıda Türk ka-
muoyuna açıklanmahdır..
PENCERE
İskilip'te Çişlik
İçin Tören...
Hay Allah, bugün 'Tehcir-MCıbadele' üzerine
ikinci yazıyı yazacaktım..
Erteliyorum..
Çünkü dünkü gazetemizde Çorum muhabirimiz
Seyfettin Mete'nin "Pisuariara resmi tören" baş-
lıklı haberini okuyup çektiği fotograflan gördükten
sonra böylesine tarihsel bir olayı sıcağı sıcağına
yazmanın kaçınılmaz biryazariık görevi olduğunu
hemen çaktım...
Seyfettin Mete taıihe önemli not düşmüş...
Muhabirimizin haberindeki mizahın yanındaAziz
Nesin ya da Rrfat llgaz solda srfır kalıtiar...
•
Belki atlayanlar olmuştur diye haberi biraz kısal-
tarak köşeme alıyorum, zaten böylesine bir mizah
şaheserinin edebiyat antolojilerine de geçmesi
gereklidir.
"Çonım'un Iskilip ilçesinde birsüre önce 'ayak-
ta çiş yapmanın' günah olduğu yönünde Müftü
Cevat Erdinç'/n verdiği fetvanın ardından sökü-
lenpisuarlartepkilerüzerineyeniden törenle açıl-
dı. Törene AKP'IİBelediye Başkanı Orhan Öztvirk
ve AKP'li yöneticiler de katıldı.
llçe merkezinde belediye binasının yanında yer
alan umumi tuvaletteki pisuariar AKP'li yönetim
tarafından sökülmüştü, ilçe esanfı 350 imzalı bir
dilekçeyle belediyeye başvurarak pisuarlann ye-
niden takılmasını istedi.
Tepkiler üzerine pisuarlann yenisini takiıran
AKP'li Belediye Başkanı öztürk, tuvaletin açılışı
için tören düzenledi.
Törene AKP Iskilip llçe Başkanı Fehmi Yağlı.
AKP il genel ve belediye meclisi üyeleri ile vatan-
daşlar katıldılar.
ÂKP'liler aynca törene çelenk de gönderdiler.
Konuşmalann ardından kurdele kesilerekpisuar-
lann açılışı gerçekleştirildi.
Açılış sonrası Başkan öztürk, vatandaşlara pi-
suariarm nasıl kullanılacağını anlattı."
•
Vaktiyle bir Fransız mizah öyküsü okumuştum,
yazannın adını unuttum, belediye başkanı kentte
yeni yapılan çişliğin açılış töreninde ilk uygulama-
yı üstlenir; ama, yaşı ileriediği için idrarzorluğu var-
dır, birtürlü çişini edemez...
Ahali sabırsızlanır..
Tören yanda kalır..
İskilip'te bu sorun nasıl çözüldü, bilinmiyor, ama,
Müslümanlıkta çiş yapmanın dinsel bir adat» ol-
duğu da kesindir...
Hafife almayalım...
•
Kadınlar ayakta çiş yapamazlar...
Islamda erkegin ayakta çiş yapmasının yasak-
lanması kadın-erkek eşitliğini sağlamak için kon-
muş ilerici ve de 'feminisf bir kuraldır..
Müslüman erkek çömelerekişer, bu nedenle pi-
suann Türkçesi yok!..
Nedirpisuar?..
Fransızcada 'pisser' işemek demektir, pisuar
da 'işeme yeri' veya 'çişlik' anlamına geliyor...
İskilip'te pisuann işi ne?..
Müftü efendi haklı!..
Müslümanlıkta bu gibi işier inceden inceye ku-
rallara bağlanmıştır, sözgelimi 'istibra' ne demek
bilir misiniz?..
Erkek çömelerek işedikten sonra, kurala göre ka-
mışının ucunu eliyle uğuşturarak son damlalann
akmasını sağlamak zorundadır; buna 'istibra'6e-
nir, çişin donu kirietmesinı engeller...
Her neyse.. Anadolu'da yeni çışliklerin törenle
açılması, her ne kadar Müslümanlığa aykınysa da
Iskiliplileri kutlanz.
IWAY YAYH4LAW ndan
l»! Yeni Kitap
BÜYÜK ORTADOCU
PROJESİ
BÜYOK
ORTADOĞU PROÎESI
l'MAY YAVIN'LARlnın diğ
•TuıteeÜzaincVtai - MeSnAfflOĞM» • 9 8ASIM
-Mcfitı.VOOĞAN • 43 BASM
â 15
- 15 &^S1M
• Vteüfa fcnd w KatmujSsvaşı • \let« W0CA\ - 5 m$A
• Eiörcm* BrinKÖ»Uluuf&3iaiııra • \fctnAVDOGAN • 11
• %A Çjj&nfârcscfcş»?Yönöan GatMte « Tûrkfcr -Metr.AüOOĞV. • 4 MSIM
• Musüfa fenal tosn h « v Ünnc* -ftafDı MctsıÖltt\ • I a«M
UMAY YAYINLARI
tcl: 0.2Î2.422 31 14 - h\ : 0.2.Î2.464 41
c- nuil: ıımayyjyınlari"! yjhoo.com
w-vvw.unuyvayinl.iri.con)
Rütiin Kitapçılarda