23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
aEYLÛL 2O05 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Tehlike Leyla Çc»kişli: "Istanbtı l'da toplu ulaşım hiç bu kadar tehlikeli -olmamıştı çünkü... Belediye^ıin Kabataşs'tan kalkıp Karaköy". Eminönü, Bostanci, Kartal üzerinden Pendik seferi yapan deniz otobüsü. kapasitesinin üstünde: ayaktayolcu taşıyor. ^Aynen iki katlı otobüslere yasak olduğu r->alde ayakta yolcu alırması gibi." EfafctronSc posta: denizsomocumhuriyetconi.tr www.denizsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - AKP'liler törenle pisuar açmış... "Çok sıkışmış olmalılar!" u. « 1 Rurnlar: "Gül karşımıza oturacak." MeraJ< etmeyin, yanınıza da otjjracak! DÜNYADA ulus devlet döneminin bittiği, ulus devletlerin tarihe karıştığı martavalı ile başladılar... Avnjpa Birliği kandırmacası ile kolları sıvadılar... Amerika Birleşik Devletleri'nin kuyruğuna takıldılar... Türkiye Cumhuriyeti'ni hedef tahtasına çevirdiler; yerden yere vurdular; yerin dibine batırdılar; demediklerini bırakmadılar... içeriden ve dışandan aynı hızla devam ediyoriar... Bir ulus bu kadar aşağılanamaz! Bir devletle bu kadar oynanmamalı! Ermenilere soykırım yapan Türkler... Rumlan yurtlarından eden Türkler... Musevilerin paralannı gasp eden Türkler... Kürtleri kesen Türkler... Süryanileri kovalayan Türkler... Kıbrıs'ı işgal eden Türkler... Müslümanlara bile inanç özgürlüğü tanımayan, kimseye inancını yaşatmayan Türkler. TürklerYağmacı Türkler. Talancı Türkler. Yalancı Türkler. Vahşi Türkler. Barbar Türkler. llkel Türkler. Neymiş bu Türkler de haberimiz yokmuş. Ulusal onur... Ulusal bütünlük... Emperyalizmin oyununa gelmeyelim... Bağımsızlığımızı koruyalım diye ağzını açana indirilecek tokatlar hazır: Faşist! Paranoyak! Yapmayın etmeyin... Bakın daha dün yaşanan Birinci Dünya Savaşı'nın paylaşım hesaplarını bozan Ulusal Kurtuluş Savaşımız ortada; Kemal Atatürk emperyalistlerin oyunlan altüst etti demeye kalksanız yanıt yine hazır: Resmi tarihe inanma... Atatürk'ün fotoğraflarını duvarından indir. Atatürk senin annene bir şey mi yaptı kardeşim; nedir bu kinin, nefretin, hıncın! Yunan askerleri Ingilizlerin himayesinde Anadolu'ya girmedi. Ermeniler Fransız askerierinin üniformasını giymedi. Ne yaptıysa hepsini Türkler yaptı. Ermeni konferansı yetmez; 9 Eylül 1922'de izmir'de ayağı burkulan Yunan askerlerinden de özür dilemek için bir panel düzenlenmeli! Fakat gırtlağa kadar borç içindeyiz. Elimiz kolumuz bağlı... Başımıza çuval bile geçirilmiş. Belki de biz hak ettik bütün bunlan. Atatürk'ün gösterdiği yoldan saparak ve emanetine ihanet ederek ne yaptıysak kendimiz yaptık. Ama bir gerçek var Bu Türkler varya bu Türkler, hiçbir şey olmamış gibi sabırla hep son dakikayı bekler. Aynı kafa Kemal öncü: "Radikal gazetesi 'Ermeni konferansında soykınrn biledenildi, dünya hıâlâ dönüyor, Türkiye hâlâyerinde duruyor J yonjmu yapmış. Çernobil faciasın dan sonra bir bakan d a radyasyonlu çay içip aynı mantıkla 'Bak bir şey olmuyor' demişti!" SESSÎZSEDASIZ(l) Korsakol... Adli Tıp... Ve bir anne ADLİ Tıp Kurumu Başkanlığı Gözlem Ihtisas Dairesi'nin 18 Haziran 2004 tanhli raporunda Bayrampaşa Cezaevi'nde tutuklu bulunan sanık Ersin Eroğlu hakkında şöyle deniyor "Yapılan muayenesi, müşahedesi, tetkikleri ve adli dosyanın incelenmesi neticesinde; kendisinin ceza ehliyetini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan 'VVernicke Korsakoff Sendromu' denilen akıl hastalığı tespit edilmiş bulunduğu..." Sanığın annesi Ayşe Eroğlu: "Oğlumla her ziyaretine gittiğimizde yeniden tanışıyoruz, 'Ben annenim sen oğlumsun' diye. Düşünün bir evlat annesini tanımıyor, boş gözlerie bakıyor... Her sabah ranzasından kalktığında arkadaşlan ile yeniden tanışıyor, nerede ve neden burada olduğunu soruyor, bir odadan çıktığında yeniden aynı odaya geri dönemiyor. Bazen günlerce yemiyor, bazen çok iştahlı oluyor. Söylenilenleri anlamıyor, yaşadığı hiçbir şeyi hatırlamıyor. Yaşamsal ihtryaçlannı tek başına karşılayamıyor. Adli Tıp Kurumu'nun 'vermiş olduğu ve vereceği ifadelere itibar edilemeyeceği' yorumuna rağmen yine mahkemeye çıkanlıyor. Bu şekilde birini, manasız ve mantıksız bir anlayışla, devletimiz ve yetkili organlan cezaevinde tutmaya devam ediyor. Oğlum, yakında Kırşehir Cezaevi'ne nakledilecek." ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCt îstanbul'un sorunu; 'Ankara'... Pazartesi günü Istanbul Büyük- şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın basın toplantısına da- veuiydim. Özellikle tanınımş "kö- şeyazartan"nın çağnldığı toplan- tı, 8 ay önce Tepebaşı'ndaki eski TÜYAP binasmda kurulan "Is- tanbul Metropoihen Planlama ve Kentsel Tasanm Merkeri"ni (ÎMP) ve çalışmalannı tanıtmak içindi... Yaklaşvk 10 bin mTlik kapah alanda, 500 kişiyı aşkın bir uz- manlar kadrosunun, tstanbul üni- versitelerindeki mimarlık, şehir- cüik, mühendislik, arkeoloji, sa- nat tarihi ve diğer ilgili bölümler- den akademisyenlerle biılikte baş- lattıklan planlama çalışmalan, k o ca binanın tüm odalannı. salonla- nnı ve koridorlannı adeta bir *mi- marfak ve şehirciük akademiâ"ne dönüştürmüş... Yüzlerce bilgisayarla birlikte masalan, durvarları kaplayan sayı- sız harita. plan, proje ve araştırma paftalan; her birinin önünde iki- şer-üçer ger>ç mimar, mühendis ve plancılar: depremden ulaşıma, ta- rihsel çevreden doğal ve ekolojik alanlara kadar îstanbul'un "bö- imar affi yasası"ndan. yine birkaç ay önce yasalaştınlan "ayncahklı yapı izmİerine dayah endüstri böl- geleri" ilanlanna kadar. kentın planlama bütünlüğünü bir kenara iten "merkezi müdahak"ler dü- zenlemesi ardı ardına devrede... "Ankara" böylesıne görülme- miş bir istekle Istanburdakı süre- gelen "pJansEhğT adeta "knrum- lasörma" çabasındayken İMP'nın bu müdahalelere karşı yeterlı va- sal güvenceye sahip olmadan "planh İstanbuTu yaratması nasıl mumkün olabılir? Kentin en değerli alanlanm "planlamadışma" çıkararak bura- lara "özel rant projekri" öngören hükümetin emnndeki "planlama bürolarr ile tMP'yi bir kıyasla- yın Bir yanda özel beklentilenn "imar durumıTnu hazırlayan üç- beş "spariş" plancısı, öbür yanda "îstanbul'un bekJentfleriru" ıl sı- nırlan ölçeğınde değerlendırerek planlamaya aktaran yüzlerce uz- man, akademisyen ve araştırmacı kadrolar... Ankara'nın Istanbul'la ilgili tüm "niyet"lerinde siyasi karan vermeden önce artık "İMP'nin KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicak'a yahoo.com.tr ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci n mynet.com H A R B İ SEMİH POROY semihporoyoyahoo.com Prof. Dr. Cengiz Eruzun köşe yazarlanyia... tÛDCÜl pbnlaması" için en dene- yimli "hocaJan"yla kollan sıva- mış durumdalar. Ûniversitelerin bu "bffimsdor- takhk^lannın yanı sıra meslek odalannın da izleme ve katılımla- nna açık bir çalışma anlayışı için- de örgütlendiği belirtilen ÎMP'nin genel yönetim sorumluluğunu ise Prof. Dr. Hnseyin Kaptan omuz- lamışgötüıüyor... Planaz t mûdahakler' IMP, bu düzeyiyle ve ekipman gücüyle dünyanın en büyük "kentsel planlama kurumlan'' arasında yer almaya aday... Yasal dayanağını ise yeni Bü\"ükşehir Belediyeleri Kanunu'ndan alıyor. "ÖnceÎBdi'' görevleri arasında, ay- nı kanunun öngördügü "fl düâe- yindekiçevTedüzeııiplanrnı 2005 sonuna kadar hazırlamak da var... Ne var ki böylesine geniş ola- naklarla kurulmuş merkezin, îs- tanbul'un geleceğini artık "plan- h" kümak yönündeki bu "yâsaT çahşması bile "risk" altında... Çünkü hükümet, kentin planlama hedeflerini gözetmeyen "Istan- bul'u pazarlama projelerini". ÎMP'nın planını bile beklemeden yürürlüğe sokmakla meşgul... Sadece Haydarpaşa. Galataport gibi örnekler değil, geçen ay yü- rürlüğe gıren "tanm alanlannda rehberliği''ne güvenmek dururken bu eşsiz mimarlık ve şehircilık merkezinin >üzde bin kadar bile olmayan "özel ya da resmi büro- lar"la iş bitirmeye, bilmem kı ne denebilir? Ankara, Istanbul"un pazarlan- masında "tümüyle rahat" da\Ta- nabilmek için büyükşehir ve ilgi- li ilçe belediyelerinin imar yetki- lerini de almaktan hiç çekinmiyor. Buna en fazla "içertemesr ve hatta Istanbullular adına "dava aç- ması" gereken mımar Kadır Top- baş'ın "sjvaseten" susması ise ne kadar garip gelse de politikada ya- bancısı olmadığımız bir durum. Çünkü "parti disipBni'nın top- lumsal çıkarlardan önce geldiği bir siyasetkültürühemen tüm par- tilerde egemen ve bu anlayış de- mokrasimizi de "emir kuüan re- jimi"ne dönüştürmüş dunımda.. Bundan kentlerimizi kurtarabile- cek yegâne çözüm olan "planla- ma disiplinir 'nın ise en büyük or- ganizasyonu İMP... Bu nedenle İMP'yi destekle- mek ve öncelikle "siyasete karşı konımak". hatta Ankara'nın ya- m sıra "tstanbul'daki rant siyase- ti"ne karşı da güvenceye almak. kuşaktan kuşağa geleceğimiz için de yaşamsal bir görev. oekinci<a cumhuriyet.com.tr TÜKK MiMARİSİO) TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAK 28 Eyliil ıcıcu.mumtaz-arikan.com PASTEUR'ÜN ÖLÛMÛ.. 189S'TE 8UGÜU, ÜULÜ MİKROBİYOLOJı 'AJ'M KURUCUSU LOUtS PASTEU/i (fASTÖâ) 73 YAŞtNDA OLOÛ- MArALAMMA (FBR- MAkîTASyON) SIRASIMDA OLUÇAN BAXT£RlL£gİ BUIARAK İLKKEZ DİKKAJIJE/İİ ÛZEItİNeÇEt£N PASTBüR, DAHA SOUMLAKI DA KEUOİ A&YLA ANILACAK "PASTÖfiİZASyOU' YOMEMİUİ OKm- YA KOyAZAK77R.BUHUM,ÇA/i60N HASVHJ&tMI TEOAVİSİhli BULU$U,AfiCXNCX4H DA KUDUZ U2£- RİUPEKİ A8AŞT7RMALAB( ÜL£y£C£XTT. KUPUZ HAS7ALIĞI, BULACAĞl AÇl İLE ARTİK ESKİ ICDfZKUNÇlMĞUNU Yrrİ&YOKDU ~ 1888 Yl- LtNOAN SONRA İSE, KURULAN PASTBUR EM TİTÜSÜ 'NÜN 8A$INA G£T7gİL£M BlLSİN, AKAÇ- TlRhAALARlHI BURADA SÛRDÛRECEKTİR. KÜLTÜR • SANAT (0212) 293 89 78 TÜRK EL SANATLARI VE ATÖLYE ÇALIŞMALARI EBRU • HAT • TEZHİP • MİNYATÜR • RESİM • TAKI VİTRAY • OSMANLICA • KUYUMCULUK • SERAMİK PORSELEN SÜS. "KLASİK, SERBEST (SICAK)" • SERBEST FIRÇA DEKORATİF SÜSLEME KUAAAŞCAMAHŞAP • KURDELA NAKIŞI MÜZİK ÇALIŞMALARI NEY*UD*KANUN* KEMAN*GİTAR PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU 'Ulusal Kapitalizm' (2) Bilindiği gibi Koç-Shell ortaklığında kalan TÜPRAŞ ihalesine 0YAK Grubu da katılmış, grubun genel mü- dürü Coşkun Ulusoy, ihaleye katılma amaçlan arasın- da Türkiye'nin bu en büyük sanayi kompleksinin "mil- libirkuruluşta" kalmasını göstermişti. Köşesinde, bu amacın geçerli ekonomik bir ölçüt olamayacağını ya- zan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğ- rul Özkök'ü Coşkun Ulusoy, özkök'ün köşesinde 20 Eylül 2005 günü yayımlanan bir mektupla yanıtladı. Söz konusu mektupta şöyle bir cümle geçiyordu: "Bu- rada ifade etmek isterim ki TÜPRAŞ 'ın, şartlan uygun olmakkaydıyia millibirkunıluşumuzun kontrolûnde ol- masını ve böylelikle milli kurvluşun global bir oyuncu olma fırsatmı Türkiye adına diliyor olmanın, ille bir ta- raf tutulacaksa gönüllerimizin bu yönde bulunması- nın yanlış biryönü bulunmadığı inancındayım." Benim ilgimi Ulusoy ile Özkök arasındaki tartışma- dan çok, bu tartışmada geçen ve son zamanlarda pek sık kullanılır olan "milli kuruluş" tanımı çekiyor. Bu ta- nımın/kavramın tartışılması, ne olup ne olmadığına iliş- kin bir açıklık kazandınlması gerektiğini düşünüyoaım. Bir kuruluşun "milli/ulusal" olarak tanımlanabilmesi için hangi niteliklere sahip olması gerekiyor? Sözgeli- mi, burada belirleyici olan kuruluşun "yeri", "serma- yesinin kökeni" ve/veya "sahibinin milliyeti" mi? Bilindiği gibi OYAKTürkiye'de Fransız Renault, Koç Grubu da Italyan Fıat ve Amerikan Ford otomobilleri- ni üretiyor. Sigortacılık hizmetlerinde OYAK Fransız Axa, Koçbank da Italyan Unicredito ile ortak, ülkemiz- de belli başlı sermaye gruplannın tümü sanayi, ticaret ve hızmet alanlannda yabancılarta işbiriiği yapıyor. Bü- yük mağazacılıkta Sabancı Grubu Carrefoursa'da Fransızlarla, bankacılıkta Doğuş Grubu'na ait olan Ga- ranti Bankası Amerikalılarla ortak. Birçok önemli ortak- lıkta yabancı sermaye payı yerii sermayeden büyük ol- duğundan söz konusu kuruluşlar üzerinde denetim yabancılann eline geçiyor, üretilecek ürünleri, model- leri, üretim hacmini, yeni yatmmlan, ürünlerin satış fi- yatlannı yabancı ortak belirliyor. Kimi kuruluşlarda ise üst yönetimlerde yabancı genel müdürier görev yapı- yor. Sözgelimi, Koç-Fiat ortaklığında genel müdür bir Italyan, Oyakbank'ın genel müdürü de bir süre önce- sine kadar bir Amerikalıydı. Yabancı sermaye ile olan ortaklıklanna ve bu ortak- lıklardaki yabancı sermaye denetimlerinden hareketle OYAK Grubu da, Koç, Sabancı, Doğuş gruplan da "milli kuruluşlar" değildir desem hiç kuşkusuz büyük bir tepkiyle karşılaşınm, böyle bir şey de söylemiyo- rum zaten. Ama bir Hollanda-lngiliz ortaklığı olan Shell Petrol Şirketi'ne rahatlıkla "gayri milli bir kuruluş" der- sem sanınm yanlış olmaz. Ama bu şirket, Koç Gru- bu'nun büyük hissedar olduğu bir "milli kuruluş"un, TÜPRAŞ'ın yüzde 10'luk hissesine sahip ortaklanndan biri. Diyelim yann bir gün Israilli Ofer Grubu'nun yüz- de 14.76'hk hissesini, Koç Grubu'ndan da yüzde 30'luk bir hisseyi satın alıp büyük ortak konumuna geçti. Bu durumda TÜPRAŞ "milli olmayan bir kuruluş"am\6ö- nüşmüş olacak? Görüldüğü gibi bu tür tartışmalar bi- zi gönül rahatlığıyla benimseyebıleceğimiz sonuçlara götürmüyor. Kapitalizmin hızla küreselleştıği, emper- yalizmin Yeni Dünya Düzeni adı altında aynı öz, fakat değişik bir kılıkla karşımıza çıkanldığı günümüzde di- limize yerleşmiş "milli kapitalizm", "milli sermaye", "milli kuruluş", "milli burjuvazi" gibi kavramlann gide- rek içlerinin boşaldığını, anlamsızlaştıklannı itiraf et- memiz gerekiyor gibi geliyor bana. En azından Türki- ye için bu böyle. Başka ekonomilerde de "milli" olarak nitelenen ku- ruluşlar var, örneğin Almanlann Volksvvagen'i (VW) gi- bi. Başka bir Alman otomotiv devi olan Porsche şu sı- ralar VVV'nin yüzde 20 hissesini satın alma hazırlıklan içinde. Nedeni de "VVV'nin kontrol hisselerinin uygun olmayan yatınmcılann eline geçmesini" önlemek! Porsche, VVV'nin yüzde 20'sini aldığı takdirde, Avru- pa'nın en büyük otomotiv üreticisinin yüzde 51.2'lik ço- ğunluk hissesi Porsche, VW ve Aşağı Saksonya Eya- leti'nin elinde toplanmış olacak. VVV'nin mülkiyet ve sermaye yapısı 1960 yılında çıkanlan ve hissedarlan- nın oy hakkını yüzde 20 ile sınırlayan özel "Volksvva- gen Yasası" ile güvence altına alınmıştı. Yasa, VW üze- rindeki "fiili denetimi" yüzde 18.2 hissesi bulunan Aşa- ğı Saksonya Eyaleti'ne bırakıyordu. Avrupa Konseyi geçen yıl bu özel yasanın iptali için yargıya başvurdu. Bir Alman "milli kuruluşu" olan Porsche, VW varlığını bir "milli kuruluş" olarak sürdürsün diye bir iptal olası- hğına karşı harekete geçiyor. Batı burjuvazisi, anlaşı- lan "milli kuruluş" kavramından bizdekinden farklı bir şey anlıyor. e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAı\ SOLDANSAĞA: 1/ Soğuk dav- ranışlarla hoş- lanmadığını belli etme. 2/ Ayakkabı kalı- bının çapı... Asalak bir bö- cek. 3/Hititle- rin akıl ve bil- gelik tannsı... Hindistan'da kast dışı olan- lara verilen ad. 4/ Bir soru sözü... "Suna —•": Keman- cımız. 5/ Genel kural, kaide... "—- Harris": ABD'li aktör. 6/Tarla- lar arasında sınır çiz- gisi olarak kullanılan ekilmemişbölüm... Iç sıkıntısı. II Yapılann dış duvanna kat kat 8 kurulan ve çalışmak 9 için üstüne çıkılan ça- tı. 8/Soyundan gelinen kimse... İki yüzü beyaz, kap- sız yorgan. 9/ "Gomalak" da danelin, cila ve vernik yapımında kullanılan reçine... Tavlada "üç" sayısı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Eski Türklerde su perisine verilen ad... Halk dilin- de bulgur pilavına verilen ad. 2/ Sülale... Bir çokluğu oluşturan varhklarm her biri. 3/Medyumlann nıhlar- la temasta bulunduklan zaman içine girdikleri deği- şik bilınç hali... Tabut. 4/Köpek... Birkimsenin dav- ranışlanna temel olan ahlak ilkelerinin tümü. 5/ Bir aracı tutmaya yarayan bölüm... Din bilginleri. 6/Özel- likle resim yapınunda kullamlan sentetik bir boya. II Teraziyi denklemek için bafıf gelen kefeye konulan ağuiık... Kesıntilerden sonra kalan mıktar. 8/Ishal, ha- fıf sürgün... Duman lekesi. 9/ Uzaklık işareti... Pi- rinçle yapılan bir tür sebze yemeği.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear