25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLÜL 2005 CUMA HABERLER Herüçünden biri sigara tiryakisi. Yüzde 67'si alkol alıyor. Bekârlarevlilere göre daha duyarsız Doktorlardan özeleştiri• Türk Tabipleri Birliği'nin araştırması, doktorlann mesleğe "duyarsızlaşma" ve "tükenmişlik" seviyesini ortaya koydu. Araştırmaya göre, tükenmişlik erkek doktorlarda kadın doktorlara göre daha yüksek. Geçim sıkıntısı çeken doktorlar, ikinci işe yönelince sigara ve alkolü daha çok tüketiyor. ANKARA(CumhuriyetBü- rosu) - Türk Tabipleri Birli- ği'nin (TTB) hazırladığı "Tükenmişlik Raporu"nda, erkek doktorlann kadın dok- torlara oranla meslekte daha fazla "tükendikleri" belır- lendi. Her üç doktordan biri- nin sigara tiryakisi olduğu rapo- ra yansırken yüzde 67.3 'ünün al- kol aldığına da dıkkat çekildı. TTB "ye bağlı 56 odaya gön- derilen anket formlan ara- cılığı iie gerçekleştirilen araştırmaya 1754 doktor katıldı. Toplanan bilgiler ışığında hazırlanan "Türkiye'de Tabip Odalanna Kayıtb Olan Bir GrupDoktordaTükenmşfikSend- romu ve Etkileyen Faktörler Ra- poru"nda, doktorların mesleğe "duyarsızlaşma" ve "tükenmiş- Bk" seviyesinin belirlenmesi he- deflendi. Tükenmişlik düzeyinin erkek doktorlarda kadın doktorla- ra göre daha yüksek olduğu belir- lenirken kadın doktorlann kişisel başan oranının erkek doktorlara göre daha az olduğu kaydedildi. Araştırmada, bekâr doktorlann evli doktorlara göre daha duyar- sız olduğu tespit edilırken bunun kişisel başanyı da olumsuz etki- lediği vurgulandı. Tükenmişlik düzeyinin yaş gruplanna göre art- tığı, en yüksek "duygusal" tüken- me puanı ortalamasının 35-44 yaş grubu doktorlarda görüldüğü kay- dedildi. Yaş arttıkça duyarsızlaşma pu- anının azaldığı ve en duyarsız dok- torlann 25-34 yaş grubunda gö- rüldüğü bildirildi. Raporda, genç yaştaki doktorlann kendine gü- vensizliğınin buna neden olduğu da ifade edildi. Raporun ortaya koyduğu tablo- da, geçim sıkıntısı çeken doktor- lann ikinci işe yönelmesiyle siga- ra ve alkol tüketimi de yer aldı. Doktorlann bekledikleri ya da sa- hip olduklan yaşam standardma ulaşabilmeleri için ikinci bir işe yö- neldiği belirtilen raporda, ücret ortalamasının birincil olarak ya- pılan işten kazanılan miktardan daha az olduğu ifade edildi. Doktorlann üçte birinin sigara içtiği de raporla birlikte ortaya ko- yulurken yüzde 67.3 'ünün alkol al- dığına da dikkat çekildi. Araştır- mada, doktorlann yüzde 94.2'si- nin mesleğüı geleceğinden umut- lu olduğu da tespit edildi. Dernekler, yasanın yetersiz veyanlış olduğunu, sorunlara çözüm getirmediğini savundular Özürlüler yasasısakat' ŞULEKÖKTÜRK Özürlüler Yasası, 1 Temmuz'da, bir bayram havasında duyurularak yürür- lüğe girdı. Ancak, hemen ertesınde, yasanın yetersiz ve yanlış olduğu ses- len yükselmeye başladı. Bugün ıse sı- vıl toplum örgütleri (STÖ) yasanın Tür- kiye'de yaşayan 8.5 milyon özürlünüa sorunlanna çözüm getirip getirmeye- ceğini tartışıyor. Türkiye Sakatlar Konfederasyonu yasanın yeterlilığıni sorgulamak ama- cıyla, özürlü federasyonlan ve dernek- lerine göndereceği anket formlan ile araştırma başlatırken deraekJer, özür- lülerin yaranna düzenlemelerin önce- ki yasalarda da bulunduğunu ancak so- runun bu yasalann uygulanmaması ol- duğunu anımsatıyor ve yasada uygu- ÜRKİYE'DE ÖZÜRLÜ NÜFUS ORANI YÜZDE 12.29 # Türkiyede özürlü nüfus oranı yüzde 12.29. Bu 2.58'ini ortaopedik. görme, işitme, dil ve konuşma ıle zihinsel özürlüler oluştururken 9.70'inı süregen hastalığa sahıp olanlar oluşturyor. # Bırinci gruptakı özürlülerden ışgücüne dahıl olma- yanlann oranı yüzde 78.29, ikinci gruptakılerin ıse yüzde 77.13. Işgücüne dahıl olanlann ıse yüzde 20'si işsız. 9 Ortopedık. görme. ışıtme, dıl ve konuşma ıle zihinsel özürlü olanlann yaklaşık yüzde 48'ının süreğen hastalığı olanlann ise yaklaşık yüzde 64'ünün sosyal güvenliği bulunmuyor. Özürlülerin or- talama yaşı 33 ile 48 arasında. Genel nüfusta okuma yaz- ma bılmeyenlerin oranı yaklaşık yüzde 13 iken bu oran, özürlülerde yaklaşık yüzde 36, süreğen hastahğı olan- larda yaklaşık yüzde 25 olarak karşımıza çıkıyor. I Tedavi olan özürlülerin oranı, ortopedik, görme ve ışıtme özürlülerde yüzde 50'nin üzerinde. Dil ve ko- nuşma ıle zihinsel özürlülerin tedavı olma oranlan ise sırasıyla yüzde 32.92 ve yüzde 42.95. Özürlüle- rin en önemli beklentilen arasında ise yaklaşık yüz- de 61 ile parasal katkı oluşturuyor. lamalann geciktirilmesine yol açacak maddeler olduğundan yakınıyor. Yasa, özürlü yurttaşlann sorunlannın çözümü içın önemli düzenlemeler de içeriyor. Özürlü olduğu için bir kışiye "aynmahk" yapanlara 6 aydan 1 yıla kadarhapıs cezası geünyor. Yasa de dev- let yardımının miktan da arttınldı, an- cak örgütler, özürlülerin yardım alma- lan konusunda yasanın engellerle do- lu olduğunu vurguluyor. STÖ'lerin, dıkkat çektiği en önemli konulardan biri ise sivil toplum kuruluşlanna ye- terince yer verilmemiş olması. Orgüt- ler vönetmelıklerin hazırlanması süre- 'Sakatlar sakata geldi' Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Baş- kanı Faruk Oztimur: Bu yasa ıle sakatlar sa- kata geldı. Türkiye'de özürlülerin durumunu kanserlı hastarun duru- muna benzetebiliriz. Ara sıra kanserlı hasta- ya verilen kemoterapi gibı bu yasa da hastaya venlen bir seans kemo- terapi gibı. Kemoterapi de ol- mazsa olmaz. yapılan her seans hastanın yara- nnadır ama bu yasa tam bir çözüm getirmiyor. Yönetmelıklerin hazır- lanması aşamasında, dernekler veya konfe- derasyonun görüşünün alınacağıııa daır bır dü- zenleme yok. Özürlülerle ılgilı ka- rarlar alınacak, polıti- kalar gelıştirilecekse özürlüJenn de söz hak- kı olmalı Bu yasanın üzerine gölge düşmüş durumda Federasyon ve derneklere göndere- ceğimiz formlarla ya- sanın özüriülenn sorun- lanna ne derece çözüm getıreceğı ıle ılgıli bır kamuoyu araştırması yapacağız Formlan ha- zırladık, onümüzdeki hafta başlayacak. 'Yasada gizli engeller var' ÖniriülerYüksek Ku- nıhı ÜyesiAv. ÖmerInal Durmuş: Yasa özürlü- lere yeni haklar getın- yonnuş gibı görünse de haklarm kullanılmasın- da gizli engeller bulu- nuyor. Eski yasada özür- lü yardunından bütün özürlüler yararlanıyor- du, ancak bu yasa ağır özürlülerinkurumsal ba- kımını, sosyal güvenli- ği olmayanlarla sınır- landırmış. 2005 yıh özürlülerin istihdam yıh üan edil- misti. Ama, eski yasada- kı özelleştırme sırasın- da özürlülerin çıkanla- mayacağı ibaresi kaldı- nldığı için istihdam ola- nağı daraltıldı. Özürlü- lerin toplu taşıma araç- lanndan ücretsiz yarar- lanmasıru sağlayan mad- de beledıyeler yasasın- dan çıkanldı, özürlüle- rin bu hakkı kullanma- sı belediyelenn lütfuna terk edildi. Muhtaç aylığı konu- su da adeta kimseninya- rarlanamayacağı şekil- de düzenlendı yasa. Ay- nca 67 mil>'on olan özür- lü aylığından yarar- lanamayacak. Evli, özür- lü kadınlann ölüm aylığı ve muhtaç maaşını hak- sız yere aldıklan gerek- çesiyle istenen gerı ödeme ve icra takip- lerine af sağlamadı. Sivil Toplum Örgütleri, 1 Temmuz'da yürüriüge giren Özüriuler Yasası hazırlanırken kenditerinden yeteri kadar faydalanmadıkiannı belirttiler. 'Uzman ekip hazırlamalı' | HacettepeÜniversitesiÇocukGdişimiveEğiümi | Bölümü. ÖzeJ Eğitim Anabüim Dah Başkanı | Prof. Dr. Necati Döomez: Özel bir çerçeve ya- İ sa çıkmış ohnası da engelliJere olumlu katkılar " sağlayacak. Ancak. her kurumunkendi bünye- I sinde, uzman bir ekiple hazırlayacaklan yönet- melikler olmah. Yasanın işlemeyen yönîen ve eksiklikleri zaman içinde görülecek, mesleki | eğitim ve istihdam konusunun da yasada da- ! ha farklı boyutlanyla ele ahnması gerekiyor. 'Ayrımcılık yapılıyor' Ortopedik Özürlüler Federasyonu Başkanı Ismet Gökçek: Yasa çıkmadan önce Türkiye Sakatlar Konfederasyonu ve federasyonlar 94 maddehk bir taslak haarladı. Ancak, bizim hazıriadığımız taslak, TBMM aıle komisyonunda 47 maddeye indirildi. Sivil toplum örgütleri bu yasada dev- re dışı bırakıldı. Yasanın getirdiği en iyi düzen- I lemelerden biri, aynmcüığın suç olması, ama hü- | kümet karar aşamasında olmamızı. komisyon- I larakatılmamızıengeUeyerekayrımcılıkyapıyor. cinde, özürlülerin görüşlerinin alınma- masuını da yanlış olduğunu vurgulu- yor. Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı FarukOztimur, Özürlüler Ya- sası ıle "sakadann sakata geldiğüu" belirterek yasayı "Kanserli bir hasta- ya uyguianan bir seans kemoterapi" olarak niteliyor. Omurilik Felçlilen Denıeği Başkan Yardımcısı Süteyman Akbulut yasanın "güdûk" kaldığını ifade ederken Özürlüler Yüksek Kuru- lu Üyesı A\ ÖmerInal Durmuş, "'hak- lann kullanılnıasında gizli engeller bu- lunduğunu" ifade ediyor. Türkiye'de yaşayan özürlüler ise hâ- lâ ulaşımda büyük güçlükler çekiyor, yetennce rehabılıtasyon hizmeti ve eği- tünı alamıyor, işe alınmıyor, bannma sorunu yaşıyor, sağlık sorunlannı çö- zemıyor, sosyal yaşama katılamıyor. 'Yasa güdük kalmış' Omurilik Felçlilen Derneği Başkan VardımasjSüle>man Akbulut: As- lında bu yasa çıkmadan önce de özürlülere yönelik iyi düzenleme- ler vardı. Uygulanmıyordu. Eski yasalarda eksiklıkler yetersızlik- ler vardı, çıkan yasa ıse güdük kal- mış. Özürlüleryasasının en sonun- da yer alan geçıci ikinci ve üçün- cü madde var. Kamusal alanlar, yollar, otoparklar özürlülerin kul- lanımma uygun hale getirilecek. Yeni bir şey yok ama tüm kuruluşla- ra \'ar olanlan uygulamak için 7 yıl süre tanıyorum dedı. Belki 10 yıl- da da düzeltilemez. Ama, 7 yıl de- dığiniz zaman, ışı savsaklayan in- sanlann eline koz verdıniz. Bu ko- nuyla ilgili düzenleme çahşmala- n hemen başlar ve makul bır sü- rede tamamlanır denmeliydi. 'Sadece dua ediyorlar' Omurilik FelçKIeri Derneği Başkanı Ramazan Baş: Kanunlar çıktı an- cak uygulanmadığı için sorunlar devam ediyor. Yıllardır beklenen kanun çıktı, büyük bır avantaj ge- tirdi ama içinde çok büyük eksik- hkler\ar. En önemli eksikliklerden biri de STÖ'len önemsememesi. Bürokratik sorunlanmız çözühnü- yor. Bızım içın sadece dua edenler var bürokratlar arasında. Derdımizi anlatmaya çahştığımız es- ki bakanlardan bırinden aldığım yanıt, "Vallabütçem>x)k, 1 a>son- ra hacca gideceğim, sdzin için dua ederim" olmuştu. Şimdi gayretle- ri görüyoruz ama yasalan çıkaran kışüerle uygulama aşamasuıda da diyaloğa açık olmalıyız. sivil top- lum örgütleri de gerektiği gjbi yö- netime katılmah. PROF. DR. COŞKUN ÖZDEMtR Ûrinci Dünya Savaşı'ndan geriye mil- yonlarca engelli (özürlü) insan kaldı. Ge- lışmiş ülkelerde salgınlar yapan çocuk felci de çok sayıda sakat insan yaram. 50'li yıllardan başlayarak engelhlerin sorunlan ve rehabilitasyon kavramı gündeme gelmiştir. Amerikalı Hov\ard Rusk'un adı bu alanda öncü bu- isim ola- rak anıhr. Engelliler çok ciddi toplum- sal bir sorun. B ir ülkede en az yüzde on engelli insanın varhğı kabul ediliyor. Ge- lişmemiş ülkelerde bu oran daha yuka- nlara çıkabilir. Türkiye'deki trafık ka- zalannı, doğumsal sakatlıklan, akraba evliliklerini hatırlamak bizdeki oranın yüzde onlarda kalamayacağını algıla- mak için yeterlidir. De\let istatıstikle- rine göre Türkiye'de 8.5 milyon engel- linin var olduğu kabul ediliyor. Kas hastalıklan sorunlan Ben bu yazıda kas hastahklanyla il- gili olanlan işleyeceğım. Hareket or- ganlanmız olan kaslan zayıf düşüren bir grup hastalık var. Sayılan en az 40 - 50'yi buluyor. Bazılan doğumla bir- ükte bazılan üeri yaşlarda ortaya çüa- yor. Hastalüdann seyn de değişik. Ba- zılan durağan bazılan çabuk ilerliyor. Hastalann hareket yeteneği şu veya bu derecede kısıtlanıyor. Zorlukla ağu- agır yürüyenler var. Birçoğu jaşamını teker- lekli sandalyede sürdürüyor. Çoğunlu- gu kalıtımsal, genetık. Anneden ya da babadan ya da her ikısinden alınan ku- surlu genlerden kajTiaklanı.vor. Mutas- yonla (gen değışunı) olanlarda var. Iş- te bu 10 bınlergp kas hastası ile ılgîlı savmakla bitmez sorunlar var. Birkaçını sıralayacak olursak: 1- Doğru bir tanıya ulaşmak. Doğ- ru yerlerde, donatımh merkezlerde has- tahğon adının konması, fizyoterapı ola- naklannın yaratüması. 2- Ailenin \ e has- tanın durumu ka\Taması, doğru algıla- ma ve akılcı davranışlan benımseme- si. 3- Toplumun engelli konusunda bi- linçlenmesi, onlann da insan gibi ya- şama hakkına sahıp olduklannı kavra- ması, benimsemesı. 4- Eğitim olanak- lannnı yaratıhnası. 5- Meslek edinme- leri ve istihdam. 6- Ulaşım ve ulaşabi- lirlik. 7- Mımari engellerin kaldınhna- sı, tüm yapılann (okul. hastane. tiyat- ro) onlann kullanabıleceğı şekılde dü- zenlenmesı. Buna elbette kas hastası üretimini azaltacak önleyıci tedbirleri eklemeliyiz. Akraba evliliği ressesıv (çekinik) geçişli hastahklan arttınyor. Bazı kas hastalıklannda anne kar- nında tanı olanağı var. Böylece aile is- terse o çocuğun doğumu engellenebı- hr. Tedavisi mümkün olankas hastalık- lannı ötekiierinden ayırt etmek ve doğ- ru bır tedavi uygulamanın önemı elbet- te vurgulanmalı ve tedavisi mümkün olmayanlara sunulan çok sa>ıda sahte tedaviler de önümüze çıkan önemli so- runlar arasındadır. Bunlarla mücadele etmek de büyük önem taşıyor. Görüldüğü gibı engellilerle ılgıli ola- rak çok ciddi engellerle karşı karşıya- yız. Onlan aşmak kolay değil. Bu- dev- let pohtikasına gereksuıim var. Yeni ya- salarçılayor. Beledıyeler özürlülerle il- gili derneklere destek veriyorlar. Ama bütün bunlar yeterli ohnaktan uzak. Bızim tstanbul Yeşilköy'deki Türkı- ye Kas Hastahklan Derneğımiz Ana- dolu'daki 6 şube ile birlikte kas hasta- lanna hizmet vermek, sorunlarla, engel- lerle baş etmek için uğraş veriyor. An- cak bızim olanaklanmız sınırlı. Aldığı- mız destek yetersiz. Gönüllü sayısı çok az. Yakm bir tanhte çok önenüi birdes- tek Microsoft'tan geldi. Onlann fuıans- manı ile kurulan bdgisa^ar laboratuva- nnda 120 saatlik periyotlarla her defa- suıda 10 engelliye yazıhm ıçerikli bil- gisayar eğitimı veriliyor. Bundan ayn bir yazımda söz edeceğim. Bitirirken Istanbul Büyük Şehir Be- lediyesi 'nden aldığımız önemli bir des- teğe anlayamadığunız bır nedenle son verihnesıni esefle, üzüntü ile anmak ıstıyorum. BIRBAKIMA SERVER TANÎLLİ Anadolunun Derinliği... "Dünyanın hiçbir yerinde, insan serüvenini bu denli temsil eden bir toprak bulunamaz: Savaş top- rağı, istila toprağı, karşılaşma toprağı ve bazen hat- ta kıyım toprağı... Ama aynı zamanda da birlikte yaşama, sentez ve ahenkli anlaşma toprağı. Fa- katözellikle bu diyaiektik yazgının ötesınde iyon- yalı filozoflann çağından beri, Diyojen 'den Sel- çuk çağı ozanı Mevtana 'dan geçerek, Cumhuri- yet'in kurucusu Kemal Atatürk'e kadar, yaşam- lannı kendi düşüncelerinın somut örneği haline ge- tirmeye çalışmış insanlann toprağı. Sert bir top- raktırAnadolu: Ne ikiyüzlülüğü, ne değişkenliği ka- bul eder. Bizans olsun, Osmanlı Imparatorluğu olsun, ana hoşgörüşünün temel ilkelerine ihanet etmeye cüret eden bir siyasi örgütü cezalandınr." Bu sözleri, 70'li yıllarda, bir ödül dağıtımında Mümtaz Soysal söylüyordu. Türkler Anadolu'ya geldiklerinde, Ermeniler, Rumlar, Kürtler ve daha başkalan vardı. Birbirteri- ne kanşıp kaynaştılar. Tarihımizin son bin yılının öze- ti budur. Bu gerçegi de, durup durup hatırlamak- ta ve hatırlatmakta yarar var... • Son aylarda, Anadolu uygarlık tarihine ilişkin önemli bireseryayımlandı. Kitabın konusu, Türk Anadolu'da Mengücekoğullan; Yapı Kredi Yayın- lan'nda çıkan çalışma, ünlü bir tarihçirnizin, Prof. Necdet Sakaoğlu'nun. Yazan, ayncatanıtmanın yeri yok: Osmanlı tari- hi ve uygarlığı üstüne, önde gelen bir uzman. Os- manlı toplumu, kentleri, özellikle Istanbul; Osman- lı'dan Günümüze Eğitim Tarihi ve daha başkala- n. Amasra ileAnadolu Derebeyi Ocaklanndan Kö- se Paşa Hanedanı da, unutamadığımız çalışma- lar oldular. Yukanda hatırlattığımız TürkAnadolu 'da Mengücekoğullan, 1971 'den sonra yeniden yazıl- mış ve bu yıl yayımlanıyor. Her haliyle tarih kültü- rümüzün temel eserleri arasında ve biz de onun okuru olarak söz edecegiz . Kitabın konusu, Yukan Fırat'ta, bir bölümüyle de Kelkit havzasında tutunabilmiş bir Türk haneda- nının öyküsü. "Şah" ve "melik" unvanlı beyler... Mengücekoğullan'nın Kemah-Erzincan Kolu, belli nedenlerie sona erer; ama ona karşılık, Div- riği Kolu, 12. ve 13. yüzyıllar boyunca, orayı baş- kent edinerek ve tarihin kavgalarından uzakta, bir kültür yaratırlar. Sakaoğlu, Mengücekler'in tarihine ayırdığı bir bölümden sonra bır ikinci bölümde, Divriği'deki eser- leri sergilıyor: Mengücek Kalesı, Kale Camisi, kül- lıyeler, Ulu Cami, Darüşşıfa, türbeler, medreseler, hamamlar ve hanlar. Üçüncü bölümde ise, Divriği'deki Mengücek kültürü tanıtılıyor (s.443-461): Şah Sarayı'ndan ge- leneksel evlere; ekonomı ve demir; kadınlann dü- ğünlerdeki giyım kuşamlanna değin... Her yanıyla, "Sekiz yüzyıllık bir geçmişten ses veren", özgün ve zengın bir kültür. Çok yanıyla da ayakta, yaşıyor... Yaşayanın bir bölümü de, "Dünya Mirası LJste- s/"nde: Gerçekten, 1985'te, UNESCO Kültür Ko- mitesi, ülkelerdeki başlıca doğal ve kültürel koru- ma alanlarını, "Dünya Mirası Listesi"r\e alırken, Türkiye'den de sadece üç varlığı, Istanbul (Tarih- sel Yarımada). Göreme (Kapadokya), Divriği Ulu- camisi ve Darüşşifası'nı seçmişti. UNESCO'nun karan. Divriği'nin dünya kültürü açı- sından öneminı de ortaya koyuyordu. Bizim tavrımız ne oldu? Profesör Sakaoğlu, bir ayıbı suratlara vururken şöyle söylüyor: "öyleyken, Ulucami ve Darüşşi- fa 'ya reva görülen ilgisızlik 1985-2000 arasında da sürdüğûnden. UNESCO'nun karan bile duymaz- lıktan gelinerek bu insanlık mirasının çevresi ka- çak yapılaşmaJara terk edilmiş; sağına soluna ka- musal yapılar dikilmiş; taşınabilir her şeyi çalın- mış; anıt eser de uzmanlann eleştirdikleri ona- rımlar ve çevresel etkiler sonucu rutubet batağı- na gömülerek eriyip çürümeye yüz tutmuştur. Es- ki fotoğraflaria yenileri karşılaştınldığında son çey- rekyüzytldakiyıpranışı apayn görülebilir. Divnği Kül- liyesi'nin dramatik durumu, aymazlığın ve ulusal kültür öngörüsünden yoksunluğun sonucudur" (s.9). Prof. Doğan Kuban gibi başka büyük uzman- lar da var çırpınan... "Anadolu'nun derinliği"nden habersiz olmak, bağışlanacak eksiklerden değildir. Sakaoğlu Ho- camız ortaya koyduğu eserle, bu derinliğin bir bo- yutunu daha gösterdı ve eli öpülecek bir iştir yap- tığı, sarsıp uyandıracaktır... CHP'li Mehmet Neşşar: Ünüvar'agörevden el çektirilsin ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - CHP Denizli Millervekili Mehmet Neşşar, cum- huriyet başsavcılığının Sağlık Bakanlığı Müsteşan Necdet Unihar hakkında "göre- vi körüye kullanma" savıyla iddianame ha- zırladığmı belirterek yargı süreci sonuçla- nana dek müsteşara göre\den el çekririhne- sini istedi. Neşşar. Ünüvar hakkmdaki iddialan soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Neş- şar, Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlı- ğı'na verdiği soru önergesinde Müsteşar Unüvar hakkında Yargıtay Başsavcılığı tara- fından hazırlanan iddianamenin Yargıtay 4. Ceza Dairesi 'ne gönderildiği yönünde bilgi- ler aldığım behrterek "Bu durum, SağhkBa- kan^ı'nda AKPdönemindeayyuka çıkanhak hııkıık fanımama yp«dyasi karimlaşma ynniin- de biünen tezi destekler nitelikte bir kanrtör" dedi. Bu sürecin Akdağ'ın "temiz siyaset, adaJet ve kadrolaşma" bakırrundan nerede durduğunu ortaya koyacağını kaydeden Neş- şar şu görüşlere yer verdi: "SapkBakanı RecepAkdağ, hakkında da- va açıhnası için yeterince kanıt olduğu Yar- gıtay Cumhurıyet Başsavcılığı tarafından saptanan' müsteşarmı korunıaya kalkacak>^a da yargryı rahatlatnıa bakınundan Necdet Ünü\ar'ı yargı süreci bitene dek görevinden açığa alarak yarguun önünü açacakür."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear