02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 EYLÜL 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab S cumhuriyet.com.tr 11 AB, adaylık sürecinde sürekli acil çözümü vurgulasa da Güney Kıbns bu yönde hiç adım atmadı RumlarAB'yi duymuyor• Bölünrnüşlüğünden ötürü AB'nin temel anlaşmalanyla bire bir zıtİLk oluşturan Rum kesiminin iryeliği, 1999 Helsinki Doruğu'nda, adadaki çözümün Güney'in üyeliğine bir önkoşul oluşturmayacağı ifadesiyle giivence altına alınmış oldu. ELÇİN POVRAZLAR BRÜKSEL - Türkiye, Avrupa Bir- liği'nin (AB) 17 Aralık doruğunun sonuç bildirgesindeki Kıbns'a ilişkin koşullan gecücmeksızin yenne getirir- ken Rum kesimi adaylık sürecinde, birliğin pek çok doruk sonuç bildirge- sinde yer verdiği adanm bölünmüşlü- ğüne yönelik nıyanlanna ve üye ol- madan önce çözûm çağnlanna kulak asmaksızın AB üyesi oldu. Bölünmüşlü-ğünden ötürü AB'nin temel anlaşmalanyla bire bir zıtlık oluşturan Güney Kıbns'ın üyeliği, 1999'daki Helsinki Doruğu'nda çö- zümün üyeliğine bir önkoşul oluştur- mayacağı ifadesiyle güvence altuıa alınmış oldu. K.um yönetiminin aday- lık sürecinde, ABnın doruk sonuç bildirgelerinin genişleme paragrafın- da her nrsatta adanın bölünmüşlüğü- RUM KESİMİ, BM ŞEMSlYESl ALTINDA ÇÖZÜMDEN RAHATSIZ Karşı deJdarasyon tartışması sürüyor Dış Haberier Servisi - Avrupa Birliği'nın (AB). Türkiye'nin Kıbns deklarasyonuna yönelik olarak yapacağı karşı deklarasyona ilişkin tartışmalar sürüyor. Internette yayın yapan AB Haber sitesine göre, karşı deklarasyon taslağında "Birleşnüş Milkder şemsryesi alünda Kıbns sorununun çözümüne" vurgu yapılmasının, Güney Kıbns Rum yönetimini rahatsız ettiği belirtilıyor. Taslağın, Rum yönetimini rahatsız eden 6'ncı maddesi şöyle: "Avrupa Birüği ve üye ülkeleri, Türkiye'nin açıklamasında yer alan. BM Güvenlik Konse\i doğnıltusunda Kıbns sorununa kapsamlı bir çözüm bulmak için genel sekreterin çabalanna desteklerinin devam edeceği taahhüdünü not eder. A\rupa Biriiği ve üye ülkeler adil \e kalıcı bir çözümün bölgede banşa, istikrara ve güzel Uişkilere katkı koyacağı konusunda aynı görüştedirier." Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanîis, "Atina'nın, Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğinL, ancak bu desteğin kayıtsız şartsız ve yeniden değerlendirmeye kapalı olmadıguu'" söyledı. ne ve acil çözüme işaret etmesine rağ- men Rum yönetüni bu yönde adım at- madı. Aday ülkeler için yalnızca siya- si bağlayıcılığı bulunan AB doruk so- nuç bildirgelerinin hukuki anlamda herhangi bir bağlayıcılığı bulunmu- yor. AB'nin Güney Kıbns'ın adaylık sürecine yönelik doruk kararlan şöy- le: Aralık 1997 Lüksemburg Doruğu - 28. Paragraf: Kıbns'ın katılımı tüm topluluklara sivil banş ve uzlaşı için destek sağlamalı. Katılım müzakere- leri Kıbns sorununun iki topluluklu. iki bölgeli bir federasyon görüşünü BAŞBAKAN BM DORUĞU'NA KATILACAK Erdoğan beşînci kez ABD yolcusu • Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bugün, Ankara ile ilişkilerini 3 aydır maslahatgüzar seviyesinde yürüten, görüşmelerde "2. adamlan" görevlendiren ve PKK konusunda beklenen desteği vermeyen ABD'ye gidiyor. ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 13-16 Eylül arasmda yapılacak Bir- leşmiş Milletler (BM) Doruğu'na katılmak üzere bugün ABD'ye gidi- yor. Bu aynı ramanda Erdoğan'm başbakanlıgı süresince ABD'ye yap- tığı 5. gezı olacak. Erdoğanın. ABD ile Türkiye arasındaki sonınlann çö- zülemediği bir dönemde gerçekleş- tireceği ziyarette Türkiye 'nin arabu- lucuk yaptığı Pakistan- îsrail ılişki- leri de gündeme gelecek. Başbakan Erdoğan, Türkiye ile ABD arasın- daki a>Tilıklanıı giderek dennleştiği bir dönemde bu ülkeye 5. gezisini yapıyor. iki ülke arasındaki ilişkiler ABD nin Irak konusunda yeterli des- teği alamaması nedeniyle son dö- nemde geriledi. Ankara Büyükelçi- liği'nin ilişkileTİni 3 aydır maslahat- güzar seviyesinde yürüten ABD, PKK konusunda da Türkiye "nin bekledi- GÜLNEWYORK'TA PKK masada olacak Dış Haberier Servisi - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı AbduDah Gül, Birleşmış Milletler (BM) Dünya Zirvesi'ne katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere dün saat 12.30'da, tarifeli uçakla New York'a gitti. Gül, Atatürk Havalimanı'nda düzenledigi basın toplantısında, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rke ile yapacağı görüşmede PKK sorvınunun da gündeme geleceğini söyledi. BM Dünya Zirvesi ile BM 60. Genel Kurulu görüşmelerine katılacak olan Gül, 24 Eylül'de yurda dönecek. Rice ile yapacağı görüşmede, PKK'nin de ele alınacağını belirten Gül, "Etidn bir mücadeleyi yapana kadar şüphesiz ki bu konu, Amerikalüar ile görüşmekrimizde daima masada olacak" dedi. Gül, geçen hafta Ankara'ya gelen üst düzey ABDli yetkililerle de önemli görüşmeler yapıldığını anımsattı. ği desteği vermiyor. ABD, Türkiye ile görüşmelerde birinci isimler ye- rine onlann yardnncılannı adres gös- teriyor. Erdoğan, bu sorunlann gölgesi al- tında gerçekleşecek ziyaretinde, da- ha önce randevu istemini 5 hafta bo- yunca yanıtsız bırakan Başkan Ge- orge Bush'la diğer doruk katıhmcı- lanyla birlikte "resepsiyonda'' bir araya gelecek. Başbakan Erdoğan, ziyaretinin ük gününde, merkezi Nevv York'ta bulunan etkin düşünce kuru- luşu Dış İlişkiler Konseyi'nin, onu- runa vereceğı öğle yemeğine katıla- cak. Aynı gün PBS televizyonunda yayvmlanan Charlie Rose Show'a bir röportaj verecek olan Erdoğan, Ame- rikan Musevi örgütleri temsikileri- ni Türkevi'nde kabul edecek. ABD'deki Türk ışadamlanm da aynı gün kabul edecek olan Erdo- ğan, BM Binası'nda Arnavutluk Cumhurbaşkanı Alfred Moisiu ile görüşecek. Erdoğan. daha sonra Bush ve eşinin, zirveye katılan lıderler onu- mna vereceği resepsiyona katılacak. BM binasında 14 Eylül'de, lider- ler onuruna verilecek kahvalhya ka- tılacak olan Erdoğan, daha sonra BM Doruğu'nun açılışında yer alacak. Erdoğan, öğleden önce Îsrail Başba- kanı Ariel Şaron ile BM binasında gö- rüşecek. Başbakan, BM Genel Sek- reteri Korî Annan'ın liderler onuru- na vereceği öğlen yemeğine de katı- lacak. Erdoğan'ın ziyareti srrasmda Ari- el Şaron ve Pakistan Devlet Başka- nı Pervez Müşerrefle bir araya ge- lecek olması, iki ülke ilişkilerinin normalleştirihnesinde arabuluculuk yapan Türkiye'nin bu konudaki gö- rüşlerini bir kez daha taraflara ilet- mesi açısından önem taşıyor. Görüş- mede, bir süre önce basına yansıyan ancak, Dışişleri Bakanlığı tarafin- dan "yalanlanamayan'' Îsrail'in, Tür- kiye'nin Islam ülkelerindeki elçilik- lerinde "ofis" açması konusunun da gündeme gelebileceği belirtiliyor. BM Genel Kurulu'na hitap etme- si beklenen Erdoğan, öğleden sonra BM Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş'i de kabul edecek. Erdoğan, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkam Ivo Miro Joviç ve Krrgızıstan Cum- hurbaşkam Kurmanbek Bakiev ile birer görüşme yapacak. Erdoğan, akşam saatlerinde ise Türkevi'nde verilecek bir resepsi- yonda, New York ve çevresindeki Türkler ile Türk dernek ve kuruluş temsilcileriyle bir araya gelecek. Baş- bakan Erdoğan, 16 Eylül'de, ABD es- ki Başkam Bfll CHntonın bir küre- sel girişimi olan "Uygarhklar Birbi- riyleNasılKonuşmaİıdır" konulu pa- nele katılacak. sürdürerek BM çatısı alrındaki görüş- meler çerçevesinde bulunacak bir çö- züme olumlu katkı sağlayacaktır. Bu noktada Avrupa Konseyi Kıbns hükü- metinin müzakere heyetinde Kıbnslı Türk temsilcilere yer vermesini ister. Bu isteğin gerçekleşmesi için Dönem Başkanlığı ve Komisyon gerekli gö- rüşmeleri yapacaktır. Arahk 1999Helsinki Doruğu-4. Pa- ragraf: Aday ülkeler müzakere süre- cine eşit temelde katılıyorlar. AB'nin değer ve hedeflennı paylaşmalan ge- rekir. Bu konuda AB Konseyi BM ko- şullan çerçevesinde anlaşmazlıklann banşçıl yollarla çözülme ilkesırun öne- mine dikkat çekerek aday ülkelerin sı- nır anlaşmazlıklannı çözme konusun- da her türlü çabayı göstermesı gerek- tiğini \nrgular. Konunun başansızlık- la sonuçlanması durumunda anlaş- mazlıklar uygun bir zaman çerçevesin- de Uluslararası Adalet Dı\anı'na ge- tirilmehdir Paragraf 9.(a): AB Konseyi Kıbns sorununun çözümüne yönelik olarak Nev, York'ta 3 Arahk'ta başlatılan gö- rüşmelen memnunıyetle karşılar. (b): Konsey siyası bir çözümün Kıb- ns'ın katılımını kolaylaştıracağınrn altını çızer. Katılım müzakerelerinin sonunda bir çözüme ulaşılmaması du- rumunda, Konsey bunu bir önkoşul saymaksızm karannı verecektir. Bu konuda Konsey tüm ilgili unsurlan göz önüne alacaktır. Arahk 2002 Kopenhag Doruğu-10. Paragraf: Kıbns'la katıhm müzakere- leri tamamlanarak Kıbns AB'ye yeni üye ülke olarak kabul edilmiştir. Bu- nunla birlikte AB Konseyi Birleşik Kıbns'ın AB'ye üye olmasını kuvvet- le tercih eder. Paragraf 11: Birlik çözüm koşulla- nnın Katılım Antlaşması çerçevesin- de mekân buhnası ve AB'nin kuruluş ilkeleri çizgisinde olması gerektığini hatırlatır. Çözüm durumunda Konsey, Komisyon'un önerileri çerçevesinde Kıbns Türk topluluğuna ilişkin olarak Kıbns'ın katümuna yönelik uyarla- malan konusunda oybirliğiyle karar ve- recektir. Paragraf 12: AB Konseyi çözüm ol- maması durumunda, Konsey'in Komis- yon'un önerileri sonucu tersi yönde ka- rar vereceği ana kadar AB müktese- batı adanın kuzeyinde askıya alınmış- tır. Bu arada Konsey, Kıbns hüküme- tıyle birlikte Kuzey Kıbns'ın ekono- mık gelişimini sağlamak ve birliğe yaklaştırmak konusunda Komisyona çağnda bulunur. J^ y ı . ı J / , M **, s*+ts*m Kuzev tr1andason\ıllardakiengergingünlerindenbirini lU lîlCyUUH SuVUŞl >aşadı. Başkent Belfasfın batısında. Protestanların • ' • * Örange Yürüyüşü'nün ardından çıkan çaüşmalarda onlarca polis yaralandı. Protestanlar, güvenlik güçlerine molotof kokteyUeri ve el yapımı bombalarla saldınrken poBs zaman zaman basınçh su ve plastik mermi kullandı. Olaylar diğer bölgelere sıçrarken Belfast sokaklannda Protes- tanlarla Katolikler arasmda da çanşmalar yaşandı. Çabşmalar sırasında silah sesleri duyuldu. Bu \ ıL bölge sakütlerinin talebi üzerine. \iiru\iis güzergâhımn değiştirilmesi Protestanlan kızdırmıştı. Protestanlar, renkli kıyafetleri ve müzik eşUğinde her yıl düzenledikleriyürüyüşle 17. \iiz\ilda. Katolik Kral 2. James'in yenilgiye uğratürnasmı kuthıyor. (AP) Almanya Başbakanı Schröder ile CDU lideri radyoda tartıştı 'Merkel yine hata yapıyor'Dış Haberier Servisi - Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Hı- ristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel'in, Türkiye'nin Avrupa Biriiği (AB) üyeliği konusunda, Irak'ta yaptığı hatayı tekrarladığını söyledi. Baş- bakan Schröder, dün ara- lannda Türkçe yayın ya- pan Metropol FM'nin de bulunduğu 40 radyoda canlı olarak yayımlanan bir seçim programında Merkel ile birlikte çeşitli sorulan yamtladı. Schröder ve Merkel, 18 Eylül'de yapılacak seçım öncesinde, programda kendilerine aynlan 30'ar dakikada sorulan yanıtla- dılar. Başbakan Schröder, Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin bir soru üzerine. "Merkel Türkiye konu- sunda, Irak konusunda yaptığı aynı hatayı yapı- yor. Irak'ta savaşa inandı, bu savaşı destekledi Şim- di bundan vazgecmesine seviniyo- rum. Şimdi Türkiye konusunda da aynı hatayı yapıjor. Hata da şudur: Bir güverüik konusunu. dış politi- ka konusunu iç politika malzeme- si yapamazsıruz. Buna izin vereme- >iz. Bu Almanya'nin çıkarlanna aykındır" dedı. Türkiye ile AB üyelik müzakerelerine başlanma- sı konusunda sadece kendısinin de- ğil, tüm birlik ülkelerınin oybirli- ğiyle karar verdığini anımsatan Schröder şunlan söyledi: "Bunla- ALMANYADA DURUM KÖTÜ Türkler yoksullaştı BERLlN (AA) - Merkezi Almanya'nın Essen kentinde bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin (TAM) Direktörü FarukŞen, Almanya'daki Türklerın vüzde 30"unun yoksulluk ıçinde yaşadığım söyledi. Şen, yaptıklan araştmnamn sonuçlanru açıklarken bu oranın Ahnanlar arasında ise yüzde 14 olduğunu belirtti. Şen, Almanya'ya gelen birinci kuşak Türklerin çok düşük bir emekli maaşıvla geçinmek zorunda kaldıklannı, yeni kuşaklann yüzde 30'unun işsiz olduğunu kaydertı. Gittikçe körüleşen ekonomik durumlanndan dolayı Türkiye"ye dönmek isteyen Türklenn sayısının her geçen gün arttığını ıfade eden Şen, "Günümüzde her 3 Türk'ten biri ülkesine dönmek isthor" dedi. ruı arasmda muhafazakâr hükü- metier de var. Türkiye ile müzake- reler 10 ila 15yıl sürecek, bunu Tür- kiye de biliyor. Herkes Türkiye'nin çevresinde neler olduğunu büiyor. Irak, İran. Kafkaslar, aynca Hin- distan ile Pakistan arasındaki ihti- laf. Türkiye'de köktendinci olma- yan bir İslamiyet ile Batüı a> dmlan- manın birieştirilmesinin başarıl- ması Avrupa ve böylece Almanya için de ne kadar büyük bir güven- lik kazancı olacaktır. Beninı için önemli olan bu." Herkesin, tehlikeli bir dünyada yaşadığının bi- lincinde ohnası gerektiği- ni kaydeden Schröder, u Dünyada ne kadar banş yaraürsak ve ihtilaflann çözümü için çaba harcar- sak, bu, kendi insanlan- mızm çıkanna olacaktır'' dedi. Merkel ise teröre kar- şı mücadeleyle ilgili bir soru üzerine, kamuoyuna açık alanlann video ka- meralarla izlenmesinden ve pasaportlara parmak izi uygulaması getirilme- sinden yana olduğunu be- lirtti. î Merkel, Almanya'da ya- saklanan Islami Cemiyet ve Cemaatlen Biriiği (İCCB) yö- neticisi Metin Kaplan'ın Türki- ye'ye gönderilmesinin çok zor bir şekilde yapıldığını ifade ederek "Biz bu konuda daha farku dav- ranırdık" dedi. BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Katrina Kasırgası ve Vahşi Kapitalizmin Teslim Oluşu ABD'nin Nevv Orleans kentini vuran kasırga karşısında "dünya devi ve lideri" ülkenin yöne- timi çaresiz kaldı. ABD yüze yakın ülkede aske- ri üs bulunduruyor. Birçok ülke ABD'nin açık ve örtülü işgali altında. Yedi tane dev nükleerfilosu dünya denizlerini sarmış. Ay'a insan göndermiş, ama kendini vuran doğa olayının üstesinden ge- lemiyor. Parası var, araçları var, teknolojisi var ve yine de çaresiz kalıyor. Çünkü Amerikan kapitalizmi- nin işleyişi ve felsefesi "toplumsal değil, birey- sel düzen" üzerine yerleştirilmiş. Insanlar baş- larının çaresine bakmak zorunda. Devlet yerine sigorta şirketinegideceksin. Sigortan yoksa van- dın. Sigorta şirketi batmışsa yine yandın. ölen ölür kalan sağlar bızimdir!.. Ortada sosyal devlet olmadığı için "toplumsal olaylara karşı" çözüm üretilemiyor. Kapitalist sis- tem buna izin vermiyor. Üretilen bütün çözüm- lemeler küresel sömürü için. Vahşi kapitalizmin dış sömürü düzeni, geniş kesimleri etkileyen bu tür iç olaylar karşısında çaresiz kalıyor. - Aynen 1930'lardaki "Borsa krizinde" olduğu gibi. Doğal bir afet gibi gelen "Borsa felaketi" in- sanları silip süpürmüştü. Kendini öldürenler, so- kaklarda açlıktan ölenler, çıldıranlar vahşi kapi- talizmin vahşi borsasının doğal bir sonucuydu. - Aynen Katrina kasırgası ve hortumu gibiydi. Borsa krizi, hortumlayanlan daalıp götürmüştü. Amerikan sistemi uzaya silah yerleştirebiliyor. Irak'ı işgal edebiliyor; dev şirketleri Türkiye ben- zeri ülkelere buldozerler gibi girip çiftçiyi, işçiyi, esnafı sömürüyor. Ama aynı vahşi kapitalizm kendisinı vuran bir kasırga karşısında insanlara ulaşamıyor, insanları taşıyamıyor, kente gıda yar- dımı yapamıyor. - Sıstem bireyi terk etmiş. Sistem zengin, güç- lü, silahlı; her şeyı var. Ama kendini bile kurtara- mıyor, çünkü Amerika'nın vahşi kapitalizmi top- lumu, toplumsallığı göz ardı etmiş. Bireysel öz- gürlük var ama toplumsal özgürlük yok. Yöne- timlerin toplumsal misyonu bulunmuyor. Bireysel özgürlükleri ile toplumsal özgürlükler arasında denge ve tamamlaşma olmadığı için koskoca Amerika, bir kentine bile yardım ede- mez hale düşüyor. Katrina kasırgası yalnız Nevv Orleans'ı değil Amerikan kapitalizmini de vurdu ve silkeledi. Amerikan kapitalizmi "toplumsal faydayı" kapi- talist felsefe ve dış sömürü üzerine yoğunlaştır- mış. Içerde "halkınyaran, halkçılık"diyebiryak- laşım yok. Sisteme göre, "bireyler kendi çıkar- lannı korurken toplum da gelişmiş olur". Bu an- layış toplumsal yarar kavramı yerine kapitalist an- layışın beyinlere kazınması sonucunu doğurmuş. lşte Katrina kasırgası gibi bir olayla karşılaşıl- dığında, sistem buna yanıt veremiyor, çünkü halkçılık ve toplumsallık beyinlerin reddettiği bir kavram. "Federaller" bile buna çözüm getiremi- yor. Federal güçler, siyah-beyaz çatışmalannda ve- ya kapitalist mafya hesaplaşmalarında iç sava- şı önleme amacına göre düzenlenmiş. Engelle- me amacı var ama "toplumsal yardım sağlama misyonu yok". Bu misyon biraz da dinci gerek- çelerle kiliselerin üstlendıği bir durum. Kiliseler 1929-1930 Borsa krizinde sokakta çorba dağıtarak ancak marjinal bir işlev üstlene- biliyordu. Katrina gibi bir afet karşısında çözüm getirmeleri olanağı kesinlikle bulunmuyor. Bunlar sosyal devlet politikaları sonucu çözü- lebilecek sorunlardır. ABD'de devletin böyle bir misyonu bulunmuyor. Devletin misyonu 100 ül- kede ABD üsleri kurmak, diğer ülkeleri Batı ka- pitalizmi adına işgal etmek; uzaya, dünyayı vur- mak için ABD füzeleri ve lazer silahları yerleş- tirmek olarak görülüyor. Sistemin öncelikleri bunlardır. Vahşi kapitalizm toplumsal ve top- lumcu politikalara hiçbir zaman izin vermez. Katrina kasırgası ve ABD'nin güneydeki fakir bölgelerinegetirdiği felaket Amerikan sisteminin ve onun yeni dünya düzeninin ne anlam taşıdı- ğının gözler önüne serilmesine yardım etti. Dünya insanına ve halklarına "halkçı politika- larla yarar sağlayamayan düzenlehn" nasıl aciz kaldıkları açık bir biçimde görüldü. www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali AVRUPA REFORM MERKEZÎ lurkıye ıun uyelıgı AB'yi gîiçlendirir' Haber Merkezi - AB'nin düşünce kuru- luşu Avrupa Reform Merkezi, Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Orta Asya'da iyi ilişki- leri olan Türkiye'nin üyeliğinin, AB'nin or- tak dış politika ve sa- vTinma politikasını da- ha çok güçlendireceği- ni belirtti. Avrupa Reform Mer- kezi, Türkiye'nin AB üyeliğine dair bir ana- liz raporu hazırladı. Analizde. Türkiye'nin, AB'nin ortak dış poli- tika ve güvenlik politi- kasını zayıflatarak bir- liği bozacağma ilişkin iddıalann yanlış oldu- ğu vurgulanıyor. Ana- lizde, Türkiye'nin üye- liğinin. AB'nin ortak sa\ r unma bloku için so- run yararmasmın tersi- ne stratejik bir güç sağ- layacağı ve AB'nin sa- vunma eUni güçlendire- ceği belirtildi. Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar, İran, Irakve Orta Asya'daki sorun- lu bölgelerde AB'nin çok etkin olamadığının vurgulandığı analizde, Türkiye, özellikle son yıllarda komşulanyla olan ihşkilerini güçlen- dirdiği. aynca Ortado- ğu, Kafkaslar, Balkan- lar ve Orta Doğu'da güçlü ilişkilerinin ol- duğu, AB'nin de bu iliş- kilerden faydalanabile- ceği ifade edildi. Türkiye'nin, Iran'ı nükleer silah üretmek- ten vazgeçirme konu- sunda, AB ve ABD amaçlanyla ortak bir hareket içinde olduğu- nun belirtildiği anahz- de, bu ülkeye karşı güç kullanılmaması konu- sunda AB ile paralel, ancak ABD ile ayn dü- şüncede olduğu ifade edildi. Analizde, Türki- ye'nin, savunma poli- tikalarında, ABD'den çok AB merkezli bir po- litikaya doğru hareket ettiği belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear