25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2-fl AĞUSTOS 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Seferihisar # Cemil Aydemir: "Izmir Seferihısar'ın Akarca semtinde sitelerin bulunduğu bölgedeki ana caddenin niye asfaltlanmadığını Seferihisar Belediye Başkanı Hamit Nişancı mantıklı bir gerekçe ile açıklayabilir mi?" Elektrcmtk posta: denizsoni@eumhuriyet.com.tr com Tel: 0.212L5t2 05 05 Fafcs; f*J12.512 44 8? - Terörle mücadele yeniden düzenlenecekmiş... "Bırakın, başbakanın aydınlan düzenlesin!" S özel vergi depreme değil bütçeye gitmiş. Olsun, orada da deprem var! Yakında Prof. Dr. Baki Göksan: "Daha çok demokrasi ile çözümün içinde neler olduğu açıkça ifade edilmemekle birlikte bu gidişle ve bu tepkisizliğimizle yakında ülkemizde ikinci sınrf vatandaş durumuna düşmemize şaşmamak lazım." Uzaylı Ahmet Mete Apak: " Habere göre NASA yakında Ay'a insanlı bir uydu gönderecek. Başbakangiller sıraya girip yerierini ayırtsınlar." KULAĞINIZA hiç de yabancı gelmeyen birkaç cümle: Kimseye terör üzerinden siyaset yaptırmayız. Şehit kanlan üzerinden politikaya izin vermeyiz. Kimseye başörtüsü üzerinden politika yaptırmayız. Kimse laiklık üzennden siyaset yapmaya kalkışmasın. Kimse Atatürk üzennden politika yapmasın. Kimseye din üzerinden politika yaptımnayacağız. Bunlar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri. Siyasal Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Merkezi (SESAR) bu sözleri alt alta sıraladıktan sonra "Eğer politika memleketin sorunları üzerinden yapılmayacaksa nelerin üzerinden yapılacak" dıye soruyor ve ekliyor: "Laiklik, başörtüsü, terör, bölücü teröre karşı verilen şehitler, din ve Atatürk; Demokratik Kongo Cumhunyeti'nde yaşanan konular değil. Hepsi Türkiye'nin gündemi ve sorunlan." SESAR şu değeriendirmeyi yapıyor: "Erdoğan, laiklık, başörtüsü, Kıbns sorunu, terör, din, imam Diktahatip hseleri, Atatürk, bölücülük ve verilen şehitler üzerinde konuşmayı yasaklama, sınırlama ve en azından rahatsız olma yolunda belirleyici ve tehdit edici olmaya devam ederse; buradan Meclis'teki sayısal üstünlüğe dayanarak 'sivil dikta' kurma, muhalefeti susturma ve yok etme egilimi somutlaşır ki, demokrasinin ve Türkiye'nin buna tahammülü yoktur." Bir değeriendirme daha: "AKP iktidara geldiği yaklaşık üç yılda hiçbir konuda mesafe ve başan kaydedememiştir. Erdoğan'ı rahatsız eden ve üzerinden politika yapılmamasını istediği sorunlar şu anda hükümetin ve AKP'nın yumuşak karnını oluşturmaktadır. Yumuşak karna hafıf veya sert her dokunuş Erdoğan'ı 'sivil dikta' eğilimlerine sürüklemekte; demokrasiyi ve politikayı elinin tersi ile itmesine sebep olmaktadır. Bu psikoloji ve siyasi eğilim AKP için de, Türkiye için de tehlikelidir. Hiç bir iktidar kimseden 'Üzerime gelmeyin, başaramadım ama başarısızlığımı bana karşı kuilanmayın' zoriamasında bulunamaz." Bir daha: "Böyle muhalefeti, böyle Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, böyle medyayı ve böyle milleti bulmuşsunuz, hâlâ 'Aman ha şunlann üzerinden politika yapmayın' diyorsunuz. Aslında aynadaki yansımanız ile kavga ettığınizin farkında mısınız? Siyaset dinamikleri ve politik küttür açısından ne kadar gülünç durumda olduğunuzu görebiliyor musunuz? Ve bu göremediğiniz psikolojik ve siyasi fıgürlerin; sayısal üstünlükten ve küresel tefecilerin desteğinden kaynaklanan bir ego patlaması ile sizin 'sivil dikta' eğiliminizi kurumsallaştırdığını görebiliyor musunuz?" SESSlZSEDASIZ(l) Salih Memecan karikatür çiziyor MİZAH yazan ve karikatürist arkadaşımız Cihan Demirci yaz rehavetiyle gözden kaçan önemli bir mesleki aynntıya dikkat çekiyor: "Sabah gazetesi çizeri Salih Memecan son aylarda çizdiği karikatürlerde (gerçi daha çok yardımcıları çiziyor ya) AKP iktidannın başövücülerinden biri haline geldi. Bir eleştırı sanatı olarak bildiğimiz ve muhalif duruşlu sandığımız 'karikatür'ün bu denli iktidara, yani kısaca güce tapmasını doğrusu benim mıdem artık kaldırmıyor. Memecan'a gazetede yaptıklan yetmemiş, AKP'nin kuruluş yıldönümü için çıkardığı özel bültene de iktidann ekonomide sağladığı ama bizim bir türiü göremediğimiz iyileşmeleri(!) öven dokuz övgüye değer(!) karikatürte katkıda bulunmuş. Hatta bununla da yetinmemiş, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve ailesine, tatilde ailesiyle eşlik etmiş. Biz de tutup Başbakan karikatürü, karikatürcüyü sevmiyor, karikatürcülere dava açıp uğraşıyor diyoruz. Oysa Memecan'a bakarsanız, omurgalı insanlara düşkün Başbakanımızın karikatürcünün hangi çeşidini sevdiğini hemen görürsünüz!" Yüksek Yerilim Hattı erdincutku a yahoo.com Basında iç denetim olmaz; ancak iç çamaşın denetimi oluri ÇED KÖŞESİ OKTAY EKINCI Kastamonu'da 'Şapka' Günleri... Bu yazın en sıcak günlennde- ki en çekici gündemi "plajlar- daki donlu. entarili İstanbul sa- Idıüeri" oluşturdu. Kentin 40 yıl aradan sonra yeniden açılan ün- lü plajlarındaki "uygunsuz Vor yafeder", kimilenne göre "yok- sulAnadolu halkuun denizle bu- luşmasTnı sımgeliyor... Oysa, okula okul kıyafetiy- le, işe iş kıyafetiyle, yatağa da yatak kıyafetiyle girmek nasıl kı para pul gerektirmiyorsa denize de herkesle birlikte de- niz kıyafetiyle girmek bir tt zengfa"lik gösterisi değil, bir uygarlık davranışı... Nitekim Atatürk'ün ger- çekleştirdiği "devrim"ler ara- ,ında "Şapka ve Kryafet Dev- rimi"nin bu nedenle özel bir önemi var. 25 Ağustos 1925'te Kasta- monu'ya gelen Atatürk, 2 gün sonra Inebolu'ya geçiyor ve şimdi valilik tarafından resto- rasyonu ihale edilen 3 katlı bir taş konağın balkonundan hal- ka "şapka"sını gösteriyor. Ay- nı konuşmanın önemi ve içe- nği Nutuk'ta da şöyle yer alı- yor: "Ulusumu- zun başmdan cehakt, gaflet w gerici zihni- yetin, üerleme ve uygarhk döşmanlığının markası gibi sjyüanfesiata- nît; verine rü"nün önemini ve değerini yeniden anımsatmak için, bu etkınhklere başta ÇYDD ve ADD gibi dernekler olmak iizere, "Anadolu aydınlanma- sı"nın değerini bilen tüm ku- ruluşlann üyeleriyle de katıl- malan anlamlı olmaz mı? Hem de öyle bir program yapılmah ki Inebolu'da Ata- türk'ün "Bu şapkadır" dediği tarihsel yapının tam önünde, tüm katıhmcılar ve Inebolu- lular "mayo"lanyla denize girmeliler. Ulusal basın, Ine- bolu kumsahndaki "çağdaş Türkiye' 1 nin fotoğraflannı da yine bırincı sayfalarda basma- İı. Televizyonlar, istanbul plajlarındaki görüntülerin "tersini" yaşatanlan ve dü- şüncelerini tüm ülkeye, hatta dünyaya yayımlamalı... Coşkuya siz de katüın Aslında, Karadeniz kıyılan- nın güzelim yerleşmelerinı ne kendimiz yeterince tanıyoruz ne de yabancılara tanıtıyoruz... Örneğin, yapımı yıllar önce tamamlanmasına rağmen "açılmadan kapanan". tüm Batı Karade- niz bölgesi için de gerekli Kastamonu Havaalanı nı. bölge turizmi- ni canlandır- mak üzere hiç değılse yaz aylannda hiz- tûnı uygar dünyaca başhk ola- .*ık kuüanılan şapkayı giymek ve bu şeküde Türk ulusunun, uygar dünyadan ahniyet bakı- mından hiç de farkh olmadığı- ıu göstennek bir zanırettir...'' İşte bu sözlerle gerçekleşen \e "kafa"nın dışını değil -ip"ni çağdaşlaştırmayı hedef- leyen bir devrimin üzerinden Em 80 yıl geçtikten sonra. plaj- lardaki görüntüler sıradan bir •yoksul ve cahil halk" söyle- nuyle nasıl yorumlanabilir? "Muhafazakâr"lıkla uygar- lık arasında öylesine bir çatış- na yaşanıyor ki çıplaklığı en uygun şekilde örtebilen ma- yoyu "inançlannaaykın'' bu- İsn erkek ve kadınlar, ıslak vü- cutlarının tüm girinti ve çıkın- tlanna "streç" gibi yapışmış uzun beyaz donlan ve ince el- biseleri ile sözde "kapah" ol- cuklanm sanabiliyorlar... İstanbuTun inadına Kastamonu Valisi Mustafa Kara, bu yıl Şapka ve Kıyafet Devrimi günlerini bir haftaya yıyılan etkinJiklerle anacak- iaını söyleyince, aklımıza bu şüncel tartışma geldi. Ulusumuza "grjsi kültü- mete sokmayı bile hâlâ önem- semişdeğıliz... Kastamonu Valisi Mustafa Kara'yla bu gibi konulan ve ilin, ilçelerinin geleceğini belir- leyecek yatınmlan konuştuk. Valimiz öylesine dolu ve öyle- sine heyecanlı ki anlattıklan ile gözlemlerimize, gelecek yazı- larımızda yer vereceğiz... Şimdilik şunu yeniden be- lirtelim ki önümüzdeki sahgü- nü (23 Ağustos) başlayacak olan "Şapka Devrimi Kültür Haftası", Atatürk'ün 80 yıl önce ziyaret ettiği ilçelerin tü- münde düzenlenen etkinlik- lerle gerçekleşecek. Siz de ay- nı günlerde Kastamonu yu. Inebolu'yu, Devrekhane'yi, Küre'yi, Seydiler'i. Daday'ı, Taşköprü"yü bu tarihsel coş- kulannda yalnız bırakmayın. Cumhuriyet De\Tİmi'nin bugün her zamankinden daha fazla gereksinim duyduğu- muz uygarlık kazanımlannı, Kastamonulularla birlikte ya- şadıktan sonra, mayonuzu gi- yin ve Karadeniz'in serin su- lannda aydınlık geleceğe doğ- rukulaç atın.... oekinci a cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicaknyahoo.com.tr ÇlZGtLÎK K.ÂMİL MASARACI kamilmasaraci n mynet.com HARBl SEMİH POROY semihporoyio yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MLSTAFA BİLGIN hayatepik(d mynet.com MÜMİN HOL6ÎN6İN BÜNYESİNDE HAhOSt StRKETLER VAK? \ BtR LOKMA 6IDA TtCARET A.Ş BtR KTRICA KONFEKStYON SANAYİ VAR ELHAMDÜRtLLAHI.. TARtHTE BUGÜN M£MTAZAMKAX 21 Ağustos ıncıcmumtaz-arikan. com GOBUNLERIN SALDIR/S/f. f9SS're HOPK./NSV/U-E J tDDJA £TMİŞT/'/. O GSCF 6EÇEM OCAy, /frr : Ş7y..Sa3t*o,atfer)t* çizc/,rdığr Goi/ı» resmı PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Bir Uzaklaştırma Oykusu Mine Kınkkanat, 11 yıldır yazdığı gazetesi Radi- kal'den uzaklaştınldı. Kamuoyundaki genel kanı, dili- nin sivriliğiyle ünlü gazetecinin 27 Temmuz 2005 günü yazdığı "Halkımız Eğleniyor" başlıklı yazı üzerine ba- sın dünyasında başlayan ve iki hafta kadar süren tar- tışmalar. Bilindiği gibi Kınkkanat, bir pazar günü Yesıl- köy- Sirkeci sahil yolunda karşılaştığı insan manzara- lannı okuriannın eskiden beri alışık olduklan, bu neden- le de yadırgamayacaklan öfkeli, keskin, biraz da hoy- rat bir dille köşesine taşımıştı. Basındaki tartışmalar iki gün sonra Hürriyet'te Ah- met Hakan'ın Kınkkanat'ı, "Faşist Cesareti" başlıklı yazısında "ırkçılık" ile suçlaması üzerine başladı. Ha- kan'a göre Kınkkanat'ın yazısında yer alan şu satıriarı yazabilmek için insanda "faşist cesareti" olması gere- kirdi: "Don paça soyunmuş adamlar geviş getirerek yatarken, siyah çarşaflı ya da türbanlı, istisnasız hep- si tesettüriü kadınlar mangal yellemekte, çay demle- mekte ve ayaklarında ve salıncakta bebe sallamakta- dıriar. Her 10metrekarede, bu manzara tekrarlanmak- ta, kara halkımız kıçını döndüğü deniz kenarında mut- laka etpişirip yemektedir. Aralannda, mangalında ba- lık pişiren tek bir aileye rastlayamazsınız. Belki balık sevseler, pişirmeyi bilseler, kirii beyaz atletleri ve pa- çalı donlanyla yatmazlar, hart hart kaşınmazlar, geviş getirip geğirmezler; zaten bu kadar kalın, bu kadar kı- sa bacaklı, bu kadar uzun kollu ve kıllarla kaplı da ol- mazlardı!" llerieyen günlerde tartışmalar yoğunlaştı, Haluk Şahin (Radikal), Serdar Turgut (Akşam), Hın- cal Uluç (Sabah), Fatih Altaylı (Sabah), Hadi Uluen- gin (Hürriyet), Nuray Mert (Radikal), Ertuğrul Özkök (Hürriyet), Yılmaz Karakoyunlu (Gözlem), Cemal A. Kalyoncu (Aksiyon), Yıldınm Türker (Radikal) ve Ali Sirmen gibi birçok köşe yazan Kınkkanat'ı savunan- lar ve eleştirenler olmak üzere iki kampa aynldı. Mine Kınkkanat'ın gördüğü manzara karşısındaduy- duğu öfkeyi onu eleştirenler de duyuyortardı aslında. Kim, yaşadığı kentin tüm yeşil alanlannın, yürüyüş ya- pacağı, dinleneceği, soluklanacağı bir pazar günü mangallı piknikçiler tarafından işgal edilmesini, çevre- nin kuyrukyağı dumanlanna boğulmasını isterdi ki? Ya da kim yürüme yollannın kenanndaki çimenlere don paça uzanmış adamlardan, oturup dinleneceği tahta banklann üzerine semaveryerieştinmiş, çay demleyen, çekirdek çitleyip kabuklannı yere atan kadınlardan, ça- lı diplerinde "hacet gören" çocuklardan rahatsız ol- mazdı ki? Mine'nin içindeki öfkeyi bire bir dışa vuran üslubu tabii ki tartışılabilir, hatta sert bir biçimde eleştinlebilir- di de. Ama bir köşe yazannın 11 yıldır çalıştığı gazete- sinden uzaklaştınlmasına bu alışılagelmiş üslubu bir gerekçe oluşturmamalıydı. Bana kalırsa, uzaklaştınlma nedeni de söz konusu yazısı değildi zaten. Bardağı asıl taşıran damlalar 29 Temmuz 2005 tarihli "Halkımız Temizleniyor" ve 31 Temmuz 2005 tarihli "Halkımız öğren(em)iyor..." başlıklı yazılanydı. llkinde Islam'ın "Temizlik imandan gelir" düsturundan hareketle söy- lenenle yapılan arasındakı çelişkiler dile getiriliyordu. Yazann, "Günde beş kezyıkanılmasını emreden ve te- mizliğe olağanûstü önem veren Islamiyet'e iman et- miş halklann, evlerinin temizliğine binbir özen göste- rirken sokaklannı, caddelerini kirletmekte vardıklan performans düzeyi ile kokuya karşı duyarsızlıklan"r\a ilişkin eleştirel sözleri birtakım çevreleri rahatsız etmiş olmalıydı. İkinci yazının ilk paragrafı ise şöyleydi: "Is- lamistan Türkiye'sinde terör ile temizlik nedense aynı mantıkla açıklanabiliyon Müslüman teröristlerin Isla- miyet adına yaptıklan terör nasıl Islamcı terör diye ni- telenmiyorsa, Kuran'ın temizliğe verdiğiönem vede- ğere rağmen ülkemizdeki uygulanışı Islamcı bir te- mizliğin variığını kanıtlamıyor. Terörün nasıl dini yok- sa, zaten temizlik de bu haliyle iman içermiyor pek." Bu yazılar yazann öteden beri, "Islami yaşam tam" adı altında günlük toplumsal yaşantımıza yansıyan ay- kın görüntülere yönelik yaptığı eleştirilerin bir deva- mıydı. Mine Kınkkanat, basınımızdaki ödünsüz duruşun az sayıdaki temsilcilerinden biriydi, Radikal'deki son ya- zısı 12 Ağustos 2005 günü yayımlandı. Okurlan, hiç kuşkusuz "görûnmez ilahlara" kurban edilen yazaria- nnı özleyecekler. Ben de aydınlık yüzlü, ak yürekli, siv- ri dilli arkadaşıma yolun açık, başın her zamanki gibi dik olsun, diyorum. e-posta: dkavukcuoglu@superonlkine.com B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 SOLDANSAĞA: 1/ Zorunlu ne- den. 2/ Yemiş- lerin yenen bö- lümü.Biryet- kinin. yasanın ya da karann yürürlüğe gir- mesine karşı çıkmahakkı.3/ Demiryolu... Ressamlann boyakarmakta kullandıklan levha. 4/ Pamuk, gibi şeyleri egirmekte kullanılan araç... Bir paranın belirli bir kim- seye ödeneceğini gös- teren senet. 5/Hint mi- tolojisinde aşk tanrı- sı... Karadeniz'ın ku- zeyindeki ıç deniz. 6/ Dağkeçisi... Çin ve Ja- ponya'dan tüm dünya- ya yayılmış bir strateji oyiınu. II Derinliği az metal kap... Bir iskambil oyunu. 8/Doğu Anadolu'da bir göl... tnsan bedeni çevresindeki manyetik alan. 9/ Güney Anadolu'da yaşayan ve halk edebiyatı şiir türlerinden birine adını vermiş olan Türkmen bo>oı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: U Ge\Tek bir elma türü... Atasözü. 2/Padişah ya da vezir kavuklannda bulunan, tüy ya da püskül biçimin- deki sorguç... Mesafe. 3/Oy... Diyarbakır yöresine öz- gü, buğday ve yoğurtla yapılarak soğuk olarak yenen bir yemek. 4/Kalay elementinin simgesi... Denge. 5/ Italya'nın en uzun ırmağı... Küçük mağara. 6/Kolay- lıkla aldatılabilen... Bir renk. 7/Deniz yosunlanndan çıkanlan bir tür jelatin... Yalnız iki geniş yüzü teste- reyle düzeltilmiş tahta. 8/ "Beni görüp yönün — dö- nersin" (Karacaoğlan)... Eski Yunan kentlerinde pa- zar yeri. 9/Otomobilde direksiyon ile tekerlek arasın- daki bağlantıyı sağlayan mil... Mavimsi pembe çi- çekli ve zehirli bir ağaççık.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear