Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17 AĞUSTOS 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
Elekfronik posta: dsnizsoin9ciimlturiyetcoın.tr Tel: 0.212J12 05 05 Fak$: 0:212.512 44 97
17
Gezilen
Ahmet Mete
Apak: "Başbakan
son birkaç haftadır
maaile yurtdışı
gezisine çıkmıyor.
Acaba beyefendi ve
hanımefendi dünyada
her yeri gördüklerini
mi sanıyor?"
- Rumlar, Türkiye'yi AB'ye
şikâyet edecekmiş...
"Ucu açık şikâyet
sürecine girdik!"
M
3
E
a
Erdoğan AKP'nin
kuruluş
toplantısına geç
gitmiş. Hiç de
demokratik değil!
Akdeniz
llhan Koman'ın
"Akdeniz"
heykeli
bulundu!
Tamer Sezgin:
"Zinciriikuyu'dan
Maslak'a giderken, 4.
Levent'e varmadan
Yapı Kredi Plaza
binalannın önünde
duruyor. Heykel hâlâ
kuytuda ama hâlâ
çokgüzel."
Operasyon
Akif Kökçe: "Bir
demokratik
cumhuriyettir
gidiyor. Irak'ta
uygulanan
'özgürteştirme
operasyonu'ndan
sonra, bizim için
geliştirilen
'demokratikleştirme
operasyonu'
sahnede!"
MARMARA depreminin üzerinden altı yıl geçti.
Altı yıl sonra başta deprem olmak üzere doğal
afetlere karşı neredeyiz, kaç arpa boyu yol aldık?
Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu'na
göre bundan böyle afetlere "takdir-i ilahi" demek
söz konusu değil, çünkü yeni yıkımlar "takdir-i
idari"nin eseri olacak. Jeoloji Mühendisleri Odası
diyor ki: "Bugüne kadar, ciddi bir adım henüz
atılmadı. Türkiye sadece bir deprem ülkesi değil,
akla, plana, bilime aykırı olarak uygulanan rant
politikaları nedeniyle bir afet ülkesi oldu. Bugün 20
milyon insanımızın yaşadığı Istanbul ve çevresini
etkileyecek bir depremin riskleriyle karşı karşıya
bulunuyoruz. Birbiriyle örtüşen birçok senaryoya
göre 70 bin binanın 30 bin kadannın yıkılacağı, 50
bin insanımızın öleceği, 300 bin kişinin yaralanacağı
öngörüsü abartılı bulunmuyor. 60 milyar dolariık bir
ekonomik kayıp bekleniyor ve karar verıciler hala
Afetlerlekaderci bir anlayışla depremi bekliyor. Altı yıl
boyunca afet zararlarını azaltma sürecinde ilk ele
alınması gerekli olan imar ve afetler yasaiarındakı
temel düzenlemeler yapılmadı.
1999'da Dünya Bankası ile imzalanan Marmara
Depremi Acil Yeniden Yapılandırma Kredi Anlaşması
sonrasında ülkemizdeki afet hızmetleri ve
yapılanması, özelleştirmeci bir anlayışa terk edildi.
Ulusal Deprem Konseyi'nin strateji raporunun
tespitleri hayata geçirilmedi.
Afet hizmetlerinin yerelleştirilmesi ve
ticarileştirilmesi, sigorta ve özel şirketlerin
kontrolünde bir piyasa işlemine dönüştürülmesi
sonucu afet güvenliğine yönelik hizmetler devletin
görevı olmaktan çıkanldı. Afet hızmetlerinde, hizmeti
satın almanın önü açılarak afet yönetim yapılanması
parçalandı.
Dünya Bankası'nca kurulan deprem ve afet
sigortası uygulaması iflas etti, bu sistem ulusal
kaynakların yurtdışına transferinden başka bir işe
yaramadı. 1999 depremınden sonra deprem vergisi
adı altında toplanan paraların ve bağışların hesabı
verilmedi. Yapı denetim olgusu. denetim şirketlerinin
kendi ifadeleriyle hedeflenen amaçtan saptı. Yapı
denetimi Dünya Bankası dayatmalarıyla piyasa
koşullarına açıldı. Güvenli yapılaşma kamusal bir
hizmet olmaktan çıkanldı, ticarı bir meta haline
getirildi."
Son söz: "Dünyada afetlerden etkilenen insan
sayısı her yıl yüzde 6 artıyor ve afetlerden etkilenen
insanların yüzde 9O'ı azgelişmiş ülkelerde yaşıyor.
Kapitalist politikalar azgelişmiş ülkeleri ve yoksulları
afetlere karşı daha savunmasız bir hale getiriyor."
SESSÎZ SEDASIZ (!) Küresel dünyanın en uygarları
UYGARLIK konusunda bazı
saptamalar yapmıştı Prof. Dr. Özer
Ozankaya ve günümüzde "uygar"
geçinen "Siyaset Batısf nın çağdışı,
baskıcı yerel güçlerte işbirliğini
anlatmıştı...
Güney Güner bu
saptamaya Clive Bell'in
"Uygarlık" adlı yapıtından bir
alıntı ile katkıda bulunuyor:
"Bell, 'Büyük Britanya ile
birleşikleri, 1914 Ağustos'undan
1918 Kasım'ına kadar, uygartık
adına savaştılar. Uygarlığın, bilmem
kaç milyon insanın hayatına mal
oluşu, aklı başında birçok insanı
şaşkına çevirmiştir' diye yazıyor.
Birinci Dünya Savaşı'nda gerekçe
olarak ileri sürülenler günümüzde
de aynıdır. Ülkeler işgal edilirken;
çocuklann, kadınların, yaşlılann
üzerine bombalaı: yağdınlırken; tarih
yağmalanırken uygarlık
götürüldüğünden söz ediliyor.
Tıpkı sömürgecinin, Hıristiyan
misyonerin tarihin kaydına geçen
söyleminde olduğu gibi.
Oysa saldırılan uygariığın ta
kendisidir."
Bu durumda karşımıza şöyle bir
tablo çıkıyor: Küresel dünyada en
uygar, en çok sömürendir!
Yüksek Yerilim Hattı Toplugörüşmelerde "toptan satışa" geliyor,
erdincutku - yahoo.com "para"kende hayatlanmız!
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Haydarpaşg. Fulyg ve Galata Port
îstanbul'a 3 darbe...
Dünya mimarlan tstanbul'da
toplandıklannda, gazetecilerara-
sında paylaşılamadılar. Özellıkle
"ev sahibi kentin sorunlarT üze-
rine yapılan söyleşiler sayfalan
kapladı; ekranlarda günlerce sür-
dü...
Mimariar Odasının ev sahıp-
lığinde temmuzun ilk haftasında
gerçekleşen Dünya Mimariık
Kongresinin "medya"dakı yan-
sıması, "devtet"ın ev sahiplığin-
deki Habitat-U Kent Zirvesi nı
(1996) bile gende bıraktı.
Ne var kı İstanbul'un ve ülke-
nin "mimarhk ve şehiraük" gün-
demine "dünya ile birlikte irdele-
mek" için eşi bulunmaz bir fırsat
olan kongre günlerinde, asıl tar-
tışılması gereken "3 dev proje
1
"
hakkında dünya mimarlanndan
hemen hiçbir görüş alınamadı...
•Gizkpen" niyetier
Çünkü bu 3
dev proje, kamu-
oyundan ve ilgıli
tüm kesımlerden
adeta "gizlene-
rek" yürütülüyor
Her proje de te-
melde bir "ni-
yet"i içerdiğin-
den. İstanbul
"gizlenen niyet-
ler"in riski altın-
da...
Haydarpaşa-
Harem arasında
hükümet tarafın-
dan tasarlanan
"Dünya Tkaret
Merkezi ve Kruvaziyer Liman'"
projesinin, imar hukukundaki
"ilan" kuralı uygulanmadan ve
"belediye meclisi onayı" bile alın-
madan gerçekleşmesi için "özel
yasa" çıkanldı..
Beşiktaş Jinınastik Kulübü
(BJK) tarafindan kentin son ka-
lan vadilerinden Fıılya'da uygula-
nacak "Süleyman Seba Ahşveriş,
Hastane ve Rezidans KompleksT
projesi, Beşiktaş Belediye Baş-
kanı İsmail Ünal da "mimar* ol-
masına rağmen mimariık kurum-
lanndan saklanarak üretiliyor...
Tophane ile Fındıklı arasını İs-
tanbullulann elinden almaya ni-
yetli "GalataPort" projesinde de
en ağır eleştirilere bile aldınlmı-
yor... Çünkü burası da önceki yıl-
larda "turizm merkezr ilan edi-
lerek imar yetkileri yine Anka-
ra'ya bağlanmış durumda...
Ve, kentin en önemli yerlerin-
de; kentin geleceğine en ağır dar-
beleri indirmeye aday; kent hal-
kının kıyısına, tanhine, doğasuıa
ve yaşamına açıkça el koyan bu
3 dev proje. anakentte bir "mi-
mar belediye başkanı" varken
"merkezi yönetimin himayesin-
de" ardı ardına devreye giriyor...
dir Topbaş'ın da hızmete aday
olarak seçıldiği kent için kendine
ait "özgünprojelerr vardır He-
le "mimar'" olmasından ötürü de
bu projeler kim bilir ne kadar ay-
nntılı tasarlanmıştır...
Ancak Topbaş'ın, daha birinci
yılını geride bırakırken, îstan-
bul'un kaderine "mimarca" değil
adeta "emlakçi" anlayışıyla yön
verecek bu dev projeyİe karşı kar-
şıya kalması. bir mimar belediye
başkanı için her açıdan "kâbus"
olmalı...
Çünkü her biri Istanbul için
"yaşamsal" kararlan ıçermesıne
rağmen bu kararlann demokratik
yetkilisı olarak 3'üne de "müda-
hale yetkisi" kısıtlanmış...
Yine her biri aslında kent hal-
kının "kentM haklannı" doğru-
dan "ihlal" etmesine rağmen hal-
kın temsılcısi olarak 3'ünde de
"icra"cı değil
sadece "rica
v
'cı
konumda...
Dahası. her
biri için öncelik-
le bütüncül bir
kent planlaması
ile karar veril-
mesi gereknicen
3 "ündede Istan-
bul için en
önemli "Kadir
Topbaş projesT
olan "metropo-
litan planlama"*
çalışması şimdi-
den deliniyor:
kentin geleceği-
ne dönük imar
hedefleri bugünden bir kenara
atılıyor.
imar faşizmi
tşte böylesi bir ortamda "med-
ya"mızdaki haberlere bakıyo-
rum.
Haydarpaşa projesinde en çok
merak edilen, "kaç gökdelen
var"... Oysa. isterse hiç olmasın...
Kentin karar organlannı "yetki-
az" kılmak. asıl sorgulanması ge-
reken "imar faşizmT değil mı-
dır°
Galata Port'ta en çok merak
edilen ıse nhtıma bağlandıklann-
da kentin önünde duvar oluştura-
cak dev transatlantiklerden, az-
man binalardaki otel ve çarşılara
yılda kaç dolar milyarderinin ine-
ceği...
Oysa İstanbul'un turizmle da-
ha fazla buluşması için asıl yapıl-
ması gereken, özgün peyzajını
korumak ve turistlerin de sadece
"port"la değil tüm "kenfle ta-
nışmalannı sağlamak değil mi?
Fulya Projesi'nde de "BJK'nin
elde edeceğirant1
" hesaplama ya-
nşı \ar.. Oysa îstanbul'un elde
kalan son yeşil vadisinın bu kent
ve gelecek kuşaklar için "de-
ğer"uü acaba bilen var mı
9
duvar" daha da vükselecek...
Kadir Topbaş'ın kaderi
Her belediye başkanı gibi. Ka- oekinci(« cumhuriyet.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak'i yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL M4S.4R.467 kamilmasaraci : mynet.com
H A R B İ SEMİH POROY semihporoy < < yahoo.com
«KİP6M £ r t ^
N'APARDlMIZABi?
HAYAT EPİK TÎYATROSU MUSTAFA MLGIN hayatepik ı: mynet.com
KARİKATURCULER
KARİKATURCULER DERNESİ
"BABA ERENLER KARİKATÜR ŞENLİICLERÎ
DÜZENLESE
ONU DA BAŞARIYLA
SERCEKLESTÎRÎR
DESEM
J ÇOK MU HAYALCİ
OLURUM?!..
25. NASREDDİN HOCA
KAftlKATUk
yARI$MASI"NI
SONUÇLANDIRMIŞ..
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Ağustos unvtcmumtaz~arikan.com
MOTOSIKLET MANS'TAf
19Z9'DA 8UGÜM,MAMŞ û£MİZr /LK K£Z MO-
TOSiKLerLE AŞfU>/. DENEMB, İMGİLTERB-
FRAHSA ASASIfJOA SUYUN OAL&ASIZ OL-
DUĞU 8/R ZAMANM YAPtLP). DÖRDeR
Ü SANPAL SiÇjMiNOe İKİ OUBA
B'/SA2 AÇt£ ÂC4L4CA*: g/ÇİMDE
e Ş Ç , L g
E YERL£fri£./LM/Şrt. PERVANE, âSE
MONT£ EOİLMİf OueuMDAKİ MOTOSitC-
LETİN MOTO/SUNA BAgLANkAIÇTI. H.£TAN-
LEY PB/SREY ADLI /NG/Lİ2 SÜOJCÜ VE SE-
LES/NPE/a ARKAOAÇI L• THAOCEJZ, OO -
VEÜ'DeN SAAT ?-3O'C* HAe£X£77jE~ H. 1O'CA
CMA 'S 'yeCF&IUSA) I/AGM/Ş, SAAr Y1. SO £>£"
tSîSTEDOY££'£ULAfMlÇTI.
GÖRÜŞ
PERİHAN ERGITN
'Ne Yapmalı?'Kültürel bir toplantıdan, çok yorgun olarak eve dön-
düğüm 13 Ağustos'u 14'üne bağlayan gece yansında
TRT-1'İ, günün haberlerini oğrenebilmek için tuşladım.
Ekranda Ayşenur Aslan'ın yönettiği "Ne Yapmalı?"
isimli program vardı.
Konu, Aydınlar Gişimi'nin PKK terörünü önlemedeki
önerileri ve Başbakan Erdoğan'ın, toplantıda ve Diyar-
bakır'daki girişim ve söylemleriydi. Başta girişimcilerin
sözcüsü Istanbul Tabib Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay
Gürsoy olmak üzere beş katılımcı vardı. Karşılannda da
çoğunlukla gençler ve onlann önünde oturan dört acılı
şehit anası bulunuyordu.
Girişimci sözcüleri tek tek Kürt kimliğinin tanınması so-
runlannı, demokratik açılım istemlerini tüm aynntılanyla
açıkladılar Başbakan'ın demokrasi eksenindeki açıkla-
malannı, istemlerini, getirmek istediklerini -umut- olarak
kabul ettiklerini sergilediler.
Analann feryadı!
Bu uzunca açıklamalardan sonra sunucu, şehit ana-
lanna bu ginşimle ılgılı olarak ne düşündüklerini sordu.
Natıkası çok açık ve güçlü olan, 7 kurşunla asker evla-
dını şehit veren acılı ana: "Siz aydınlar, benim yaşlı göz-
lerime yüreklice bakabiliyor musunuz? Diyarbakır'dan
öncebizleri, kolsuz, bacaksızköredilen gazilehmize gi-
dip onlann soıvnlannı dinlediniz mi? Bunlar Kürt kar-
deşlerimiz için de eşdeğerdedir. 'Daha fazla demokra-
si' derken terörün başı A. Öcalan'/n cezaevinden azat
edilmesinimiistiyorsunuz?Irak'takiKürt örgütlehnides-
tekleyerek çıkar işbirtiğiyapan, ABD ve AB'nin öncüle-
rine karşı tavır alması için hükümete bir önehniz oldu
mu? Ben Azeri kökenli bir Karslıyım. Ailemde evlılik ak-
rabalığı olan Kürtler var. Bizim, Anadolu'daki Kürtlehe
bir düşmanlığımız yok. M. Kemal Atatürk düşmandan
yurdu kurtanrten onlar da onun yanındaydı. Anadolu
halkı, istilacılaha savaştı ve vatan için binlerce şehit ver-
di. Teröristlerise kendiyurttaşlannı kinle, düşmancaöl-
dürüyorlar" diye acılannı ortaya koyarken girişimciler
tartışmanın bu yöne kaymasından hoşlanmadılar. öyle
ki Sayın Gürsoy bile "Böyle birtartışma olacağını bilsey-
dim, bu programa gelmezdim" dedi.
Gûneydoğu ihmal mi edildi!
Terörnedenıyleaynı toprağın insanlannın boşuna akan
kanını durdurabilmeyi hep eğitim, sağlık, ekonomik ve
kültürel haklann çözülmeyişine bağlayagelmiş, geçmiş
yönetimleri de o yöreyi ihmal etmekle suçlamışızclır. An-
cak, 1990'lann başında SHP-DYP koalisyon hükümeti
zamanıda SHP'nin yurt sorunlanyla ilgili kitap halinde
bastınlıp dağıtılan ve yabancı dillere çevrilerek dışanya
da gönderilen araştırmalardan birinin "Gûneydoğu so-
runu" ismini taşıdığını ve geçerti bazı çözümler içerdiği-
ni, o tarihlerde SHP Parti Meclisi'nde bulunmam nede-
niyle iyi hatırlıyorum. Bu koalisyonun ilk yıllannda yarar-
lı bazı girişimlerde bulunulduğunu ancak terörün şidde-
tini arttırması ve hükümetin başına Tansu Çiller'in gel-
mesiyle bu hareketin tavsadığını ve sonrasında çatışma-
lann şıddetlenerek asker-sivil 30 binden fazla yurttaşı-
mızın hayatını kaybettiğini biliyoruz.
Gûneydoğu bölgemizin geçmiş cumhuriyet yönetim-
lerince kasten ihmal edildiği savının geçersiz olduğunu
birkaç ömekle açıklamak mümkün. Kâradeniz Bölgemiz-
de Kastamonu'nun, Ordu'nun köylerini geziniz, Orta
Anadolu'da Ankara'nın sadece 100 km. uzağında köy
ve kasabalan geziniz ve hatta ülkemizin en gelişmiş ye-
ri olan Ege bölgemizin dağ köylerini geziniz. 21. yüzyıl-
da nasıl bir yoksulluk ve kendi kaderine terk edilmişlik
içinde olduklannı görürsünüz.
Istanbul, Izmirgibi büyük illerimızin varoşlannın altya-
pı, yerieşim, temizlik vb. sorunlan Hakkâri'nin, Diyarba-
kır'ın sorunlanndan farklı mı?
Güneydoğu'nun kasten geri bıraktınldığı savı bölge
halkını Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı kışkırtmak için yer-
li aynlıkçılar ve yabancılar tarafindan dillendirilmektedir.
Elbette Gûneydoğu bölgemizin kendine has sorunlan
vardır: Toprak ağalığı, dini gericilik, dört kadınla evlen-
me, çok çocuk yapma, kadının toplum dışına itilmişliği
vb. sorunlann çözümü çok emek isteyen, zaman alıcı ve
sadece gönüllü kuruluşiara havale edilmeyecek derece-
de önemli konulardır. Bir yandan teröıie savaşırken di-
ğer yandan da terörü besleyen şartlann ortadan kaldı-
nlması için gayret harcamalıyız.
Gûneşin doğduğu yer!
Söz konusu programı ızler ve Türkiye için bunlan dü-
şünürken görkemli açılışıyla ülkemizin tanıtımına vesile
olan Izmir'de düzenlenen 23. Universiade-2005'in açı-
lış törenindeki gösterimlerde ne yazık ki Osmanh'ya öz-
lemin açıkça ortaya konulduğunu gördük. Cumhuriyet
dönemine ve M. Kemal Atatürk'e bir kez bile değinilme-
den geçildi. Gösterimde, Urartu'dan başlayarak, ükya,
Roma, Bizans, Kibele, Troya (Atı da ortaya konarak)
Nemrut. Göktürkler, Uyguriar, Altınordulular, Osmanlı ha-
remine kadar her şey yer aldığı halde bir tek kelime ve
resimle Anadolu topraklannda doğan güneşin ışıtıcısı
cumhuriyet ve kurucusundan bahsedilmemesı ne acı!
Organizasyon yetkılisine bunun nedeni sorulduğunda
alınan cevap, özrünün kabahatinden daha büyük oldu-
ğunu gösteriyordu: "Banşı simgeleyen bu etkinlikte sa-
vaş olmamalıymış!"
Peki, Truva Atı, mehtertakımı vb. şeylerneyin nesi olu-
yoıi Ben bu durumda; aynen olayı bizlere ileten Serdar
Kızık ve tepkili Izmirfiler gibi "Yazıklar olsun" demekten
kendimi alamıyorum.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
8 9
SOLDANSAĞA:
1/ Bergama ya-
kınlannda. Yor-
tanlı barajının 2
sulan altında
kalacak olan
antik kent. 2/ 4
Kjrmızı, pembe 5
ya da mor renk-
li çıçekler açan
bir süs bitkisi.
3/ Kilıme ben- Q
zer, renkli ve
motifli uzun
yolluk... Ulaştırma.
eriştirme. 4/ Orhan
Hançerlioğlu'nun bir
romanı... Bir renk...
Boru sesi. 5/ Kalite. 6/
Japonya'da bir kent...
Muğla'nmbirilçesi. 7/
Terbiyesizkimse... Bir 6
düşünce ya da karara
karşı çıkma. 8/ "Güzel 8
sever diye — ederler / 9
Benim Hak'tan ga>Ti sevdığım mı var" (Karacaoğlan)
Bir nota. 9/ Nazilerin politikasında Germen nkından
kimselere yakıştınlan ad... Yurdumuzda da yaşayan,
kürkü değerli yırtıcı bir hayvan.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesindeki ünlü antik kent.
2/ Süzgeç, kevgir. 3/ Madimir Nabokov'un ünlü roma-
nı... Bir nota. 4/Oylumlu... Kültür. 5/ABOzgentürk'ün
yönettiği. GencoErkaTın başrolünü ovııadığıbir fılm...
Az tavlı toprak. 6/XVII. yüzyılda yaşamış ünlü bir di-
van şairi... Verme, ödeme. 7/Bü" tartı birimi... Yabancı
paralann ulusal para cinsinden değeri. 8/ Yeni bir şey
bulma... Buda rahibi. 9/Közlenmiş patlıcan, sanmsak-
lı yoğurt ve kıymayla yapılan bir yemek.