17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16AĞUSTOS2005SALI 14 KULTUR [email protected] SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL TiyatromuzunMarcoPolo'suZeynep Oral'ın 'Karanhktaki Işık' başhklı kitabının ilk basbsı 1994'te ya- pılrruştı. Genişletilmiş ikinci baskı ise 2003 sonunda Alkım Yayınlan'ndan çıktı. Oral, yurtdışında öğrenci oldu- ğu 196O'lı yıllarda, sonra da gazete- cilik görevi gereği yaptığı ve/ ya da ti- yatro amaçlı yurtdışı gezilerinde izle- diği, dahası izini sürdüğü, çoğu 20. yüzyıl tiyatrosunda ekol olmuş, çoğu Avrupalı bir dolu tiyatro yönetmeni- nin ve öğrencilerinin çalışmalannı, ilk basımdan sonraki on yıllık süreyi de katarak günümüze getirmiş. Böylece, ilk baskıda 'izlenim' düzeyinde belir- lenen düşünceler, ele altnan tiyatro in- sanlannınve Oral'ın birikimininonyıl daha artması sonucunda, daha sağlam saptamalara dönüşmüş. Zeynep Oral katıksız bir tiyatro gez- ginidir. Onun 100'ü çoktan aştığını sandığım bu tür gezilerinin 6-7'sinde birlikte olduğumuz için, Zeynep'ın ilk kez geldiği ve yalnızca birkaç gün ka- lacağı yabancı bir ülkenin tiyatrosu- nu tanıma yolunda geliştirdiği akılcı yöntemlerden yararlandığımı da söy- lemeliyim. "Gittiğiın ülke ve kentier- de yönlerie yollardan öncetiyatrome- kânlannı,o>ıınalanlannıöğrendim.Tî- yatrolara göre haritalan yeniden çiz- dim. Yabaneı diyariarda tanıdıgım ilk insanlartiyatrocularoldu n (s. 10-11) derken hiç de abartmıyor. Bir tiyatro serüvenclsl Oral, çok başanlı bir tiyatro serüven- dsi. Bu nedenle, yazuun başlığında kul- landığım 'tiyatromuzun Marco Po- lo'su' yaftası, tiyatroyu sonsuz bir se- rüven olarak algıladığı, serüvenin tüm aşamalanna coşkuyla katıldığı, 'bek- lenmeyen'i, 'farkh' olanı tüm riskle- riyle birlikte kucaklamaya, 'yeni' olan- dan tat almaya hazır olduğu için ya- kışıyor ona. Oral, 20. yüzyıla damgasını vurmuş tiyatro yönetmenlerini tanıtma ve de- ğerlendirme adına, çoğunlukla yaban- cı ülkelerde -özellikle de tiyatro şen- liklerinde- izlemiş olduğu 100'e yakın sahne olayını aktanyor bize. Yaptığı iş birkaç açıdan çok önemli. Öncelikle, yaşadığı çağın tiyatrosuna birinci el- den tanıklık ederken, bu tanıklığını başanlı betimlemeleriyle ve fotoğraf- larla belgeliyor. Yazı dili olarak Türk- çe'yi kullanması da kendi ülkesinin ri- Z.' eynep Oral, 'Karanlıktaki Işık' başlıklı kitabının genişletilmiş ve yeniden düzenlenmiş ikinci baskısmda, 20. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vurmuş büyük yönetmenlerin yarattığı sahne olaylarını înceliyor. Mehmet Uusoy (1), Peter Brook (2), Ariane Mnouchkine (3), Robert VVilson (4), Pina Bausch (5), Giorgk) Strehler (6) yatroseverıni ve tiyatro okurunu ayn- calıklı kılıyor. Çünkü anlattığı sahne olaylannın hiçbiri, yazılı oyun metın- lerinin bire bir uygulaması değil. Bu nedenle, bu performanslan izlememiş olanlann hıçbir zaman ulaşamayacak- lan bir tiyatro yaşantısı, yazıh metin biçiminde -Oral'ın yorumuyla- kayda geçiyor. Oral'ın canlı ve aynntılı be- timlemeleri, ülkemizde tiyatro bağla- mında çok sık yapılan, 'bu yakiaşunı ya da tekniği İLK KEZ BİZ UYGU- LUYORUZ' deme yanlışını da engel- leyecek nitelikte. Zeynep Oral'ın 50 yıllık tiyatro iz- leyiciliği ve neredeyse 40 yıllık eleş- tirmenlik deneyiminin ürünü olan 'Ka- ranhktaki Işık'ta 20 dolayında ûnlü ti- yatro yaratıcısırun ürünleri incelen- miş. Bu yarahcılar arasında Çek Cum- huriyeti'nden Otomar Kjerca, Romen Andrei Serban. ünlü Ruslar Georgi Tovstogonov,Yuri Lubimov, LevDodin, ttalya'nın onuru Luca Raneoni, Dario Fo- Franca Rama, yaman Polonyalı- larTadeuszKantor,JosefSzajna,And- rey Wajda, Vişnevskiy, Gregorzetvski ve Isvıçrelı müzısyen ve yönetmen Christhoph Marteller'ın, ABD'nin 196O'lı yıllannın parlak iki tiyatrosu The LivüıgTheater ile Bread and Pup- petTheater'ın, ve Brecfat'in Doğu Ber- îin'de kurduğu Berliner EnsemMe top- luluğunun çalışmalan yer alıyor. Izinl yakından sürdükleri Ancak, belli ki Zeynep Oral'ın izi- ni sıkı sıkıya sürdüğü tiyatro ınsanla- n arasında önde gelenler, Milano'da- ki PiccoloTiyatrosu'nun kurucusu Gi- orgio Strehkr, doruğa çıkışını Royal Shakespeare Company'deki çalışma- lanyla başlatan, 'Boş Alan' kitabınm yazan ünlü Peter Brook,'Yoksul Tıyat- ro'nun yaratıcısı -Oral'uı 'çağdaş bir Şaman' olarak nitelediği- Jerzy Gro- towski, tiyatronun 'imge ustası' Ro- bert VVilson, dans tıyatrosunun tann- çası Pina Bausch, yönetmen tacını Fransa'daki çalışmalanyla giyen Mehmet Ulusoy ve ünlü Theatre de SoleiDe'in (Güneş Tiyatrosu) yaratıcı- sı -nedense Oral'ın en çok hayranlık beslediği duygusuna kapıldığım- bü- yük Arianne Mnouchkine... Oral, kitabının ilk bölümlerini oluş- turan bu önemli yarahcılan irdeler- ken kronolojik bir yaklaşım ızleyerek her birinin tiyatroda yola çıkışlannı, zaman içindekı yönelimlerini, tiyatro adına üstlendikleri görevleri, arayışla- nnı ve son aşamadaki başanlı ya da ba- şansız konumlannı, on yıllan kapsa- yan süreçler içinde gördüğü sahne ya- pıtlannı değerlendirme yoluyla belir- liyor. Yaptığı saptamalardaki bilgelik, aynı sanat insamnın sahne çalışmala- nnı on yıllar boyunca izlemiş olmanın getirdiği birikimden kaynaklanıyor. Bir dolu ünlü yönetmenin çalışma- lannın izini sürme yolunda harcadığı emek, Zeynep Oral'ı 'büyûklenme'nin eşiğine getireceğine daha bir alçak- gönüllü kılmış. tncelediği tiyatro in- sanlannın evrensel ya da politik düzey- de "insana Uişkin' arayışlanna ınan- mış. Alçakgönüllülüğü. seyirci olarak deneyimini her anlatışında kendini sahne olayına tanık olan izleyicılerden yahıızca biri olarak görmesi ve 'ben' yerine çoğunlukla 'biz' zamirinı kul- lanması: "Trajedinin gerüimini daha ilk andan içimizde hissettik" (s. 56) derken yaptığı gibı... Zeynep Oral'ın, başka konulardaki yazılanndan da bıldığıniz, duyguyu akla yoldaş kıldığı, esintili bir yazma biçemi vardır. Bu bıçem, sahnede ya- ratılan yaşantıyı paylaştığı anlara öyle denk düşüyor ki, Oral'ın o anlarda sa- natı yapan mı ızleyen mı olduğu konu- sunda kuşkuya düşebiliyorsunuz. Sa- nat alımlayıcısı olarak sahnedekı olay- la bütünleştığınde sız de okur olarak Oral ıle bütünleşıyorsunuz. Zeynep Oral, tiyatroyu bır yaşama bıçuni, ya- şamı derinliğiyle alunlama biçimı, ya- şamı bilinçli kılma biçimı olarak baş- tacı ettığinı bir kez daha göstenyor. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Lemi Bilgin yeni sezon oyunlarmı açıkladı 'Her ay, her ilde bir tiyatro'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Devlet Tiyatrolan (DT) Genel Mü- dürü Lemi Bilgin, 2005-2006 sezo- nu programını "her ay her ilde bir ti- yatro oyunu sergflemek" üzere kur- duklannı söyledi. Bilgin, Devlet Ti- yatrolan'nda ''kad- ro'' sıknıtısı yaşan- dığını, her yıl ta- lep etmelerine kar- şın kadro alama- dıklannı vurgula- dı. DT Genel Mü- dürü Bilgin, dün Küçük Tiyatro'da 1 Ekim tarihinde başlayacak 2005- 2006 kış sezonu- nun repertuvan ve etkinlikleri konu- lu bir basın toplan- tısı düzenledi. Ge- çen yıl uygulama- ya başladıklan "yaz-kış. sezonu" uygulamasıyla ti- yatro yaşamına hareket kazandırdık- lannı belirten Bilgin, "Görevegeldi- ğimiz günden beri tiyatro hayatuu getiştireceketkinKkleryapmakiçinça- lışıyoruz. Bu süreçte 3 uluslararası, 2 de ulusal festival düzenledik. Balkan- lar'da adeta tiyatro ağabej liği göre- vini üstlendik. Ülkemizde seyirci sa- yısını arttırnıanın yanı sıra koltuk sa- yemda da aroşsağbdık. Hâlâ sörmek- te olan 2004- 2005 sezonunda bugü- ne kadar 4 bin 561 kez perde açük" diye konuştu. Yeni sezonda yapacaklan çalışma- lar arasuıda en önemlisinin düzenli olarak her ay her ilde bir oyun ser- gilemek olacağını açıklayan Bilgin şöyle konuştu: "Her ay, her ilde birtiyatrosözü çok basit gelebilir kulağa. Ama bu, tari- hi ve sürekliliği olan bir program. Yerleşik 12 bölgenü/jn dışuıda 69 ile her ay düzenli temsil vermek üzere program hazırladık. Iğdır'daki yurt- taşımız da, Kırklareii'ndeki yurtta- şunız da her ay beürli günlerde tiyat- ro izleme olanağuıa kavuşacak," Bilgin, yeni sezonda da sergileye- cekleri kaliteli oyunlarla, izleyicile- ri eğlendirmekten ziyade, onlann bi- linçlerini geliştirmelerine katkı sağ- layacaklannı söyledi. Bilgin, yeni se- zonun ilk bölü- münde gösterime girecek 41 oyun- dan 22'sinin Devlet Tiyatrolan'nda ilk kez, 17'sininTürki- ye'de ilk kez ve 11 'inin dünyada ilk kez sergileneceği- nı bildırdi. Bilgin, yeni sezonda ser- gileyecekleri oyun- lann belirlenmesi sürecinde tiyatro yöneticilerinin ya- nı sıra oyuncu ve sanat temsilcilerin- den, sivil toplum örgütü ile üniversitelerden de görüş aldıklannı söyledi. Kısakürek e de yer verlldl Toplantıda gazetecilerin sorulan- nı da yanıtlayan Bilgin, bir gazete- cinin "Oyunlar arasındaNâzım Hik- met'in yam sıra Necip Fazıl Kısakü- rek'in de bir oyununa yer verümesi- ne" dikkat çekmesi üzerine, 'TVâznn Hikmet'in oyunlarmı her sezon sah- netiyoruz, Kısakürek'in oyununa do- ğumunun 100. yıh olması nedeniyle yer verdik" açıldamasrnı yaptı. tki yıldır bilet fiyatlannda deği- şiklik yapmadıklannı belirten Bil- gin, yeni sezonda küçük düzenleme- ler yapacaklannı belirtti. Bilgin, "Kâr değil, hizmet peşindeyiz" de- di. Yeni sezon için bir de "Yüzer Ti- yatro'' tasanlannın olduğunu bil- diren Bilgin, "Istanbul'da sefer ya- pan KanhcaVapuru'nu satm aldık. Hazırlıklarıınız tamamlandıktan sonra bu vapurda tiyatro gösterim- leri yapacağız" • Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Lemi Bilgin, 2005-2006 sezonunda programlannı 'her ay, her ilde bir tiyatro oyunu sergilemek' üzere hazırladıklannı söyledi. 'Kâr değil, hizmet peşinde olduklannı' belirten Bilgin 'kadro' sıkıntısı yaşadıklannı vurguladı. YAZIODASI SELİM İLERİ BeyoğVndaR Meyhane Şimdinin ünlü meyhaneler sokağında adı hâlâ Lef- ter mi, bilmiyorum. Gençliğimde gittiğim ilk meyha- neydi. Atatürk Erkek Lisesi'nde son sınıftaydık. Şaner, Metin, üçümüz gitmiştik. Metin de benim gibi Ga- latasaray'dan ayrılmaydı, Şaner galiba Saint Jo- seph'li. Sonra galiba ikisi de Fransa'ya gittiler. Hele Şaner, Attilâ llhan'ın Paris şiirlerini ezbere okurdu... İlk gecemizi artık hâyâl meyal hatırlıyorum. Kırmı- zı şarap içmiştik. llkyaz başlangıcında bir gündü; okul- dan çıkıp sinemaya, sinemadan Lefter'e. Demek akşamın on dokuz sulan falanmış. Hava serindi, seriniiği hatırlıyorum. Kırmızı şarapla birlik- te hem beyaz peynir, hem kaşar peyniri yediğimizi de. Şaner Paris'te şaraba hep çeşit çeşit peynirle- rin eşlik ettiğini söylüyordu. Az buçuk şarap, rakı, votka içiyordum. Ama o ge- ce içki adamakıllı dokunmuştu: Başım dönüyor, mi- dem bulanıyordu. Eve dönüşte, babama çaktırma- dan yartığımı söylemeliyim; epey korkmuştum. Geçenlerde eski yazılanmı okuyordum. Okuyacak başka şey kalmamış gibi. Bir başka Lefter gecesi çıktı karşıma. 1978 yılının -yazı 5 Kasım tarihli oldu- ğuna göre- 3 Kasım'ında veya 2 Kasım'ında yine Lef- ter'e gitmişiz. Artık yazar, sanatçı geçiniyorum... Lefter onanmdan geçmiş, yenilenmiş. Masamız ka- labalıkmış; televizyoncular varmış -adlannı yazma- mışım-, Fatma Tülin, Güven Turan ve ben. O za- manlar çok daha sık görüşürdük. Geceyle alay etmişim yazıda. Geceyi, insanları küçük görmüşüm. Çingeneler gelmiş, dümbelek sesleri, ziller. Bayağı bulmuşum. lçim titreyerek ha- tırlamaya çalıştım. Fazla bir şey fısıldamadı yazı. Bununla birlikte gençliğimin meyhane akşamlan lezzetlen ve kokulanyla canlandı. Onsuz olunamaz mezeler, örnekse, beyaz peynir ve kavun, arnavut- ciğeri, midye tava. O gece yogurtlu tarator varmış, yazıda öyle yazıyor. Gençliğimin meyhane akşamlannda hayal, ülkü ve edebiyat vardı. Belki bu yüzden rakının anason ko- kusu hoşuma giderdi. Belki bu yüzden çiroza bayı- lırdım, bol dereotlu, sirkeli, ince zeytinyağı gezdiril- miş. Git git hepsıni kanıksamışım! Hayal kınlmış, ülkü sönmüş ve edebiyat canımı yakmış. Yine de edebi- yatı tek yakınım bilmişim... 1978'in Lefter gecesinde zilleriyle oynayan, yeşil bluzlu, pembe etekli oyuncu kızı görür gibiyim. Bu kez sadece hüzün veriyor. On yedi on sekiz yaşla- rındaydı. Oynamazken, taş mankenleri çağrıştınyordu, ölü, cansız. Sonra ziller ve maskelerinkini andınr gülüm- seyiş. Bu görüntüyü bir yana bırakıyorum. Bir kez daha Lefter'e ilk gidiş: Orada o zaman bir laterna vardı. Kolunu çevirdiğinizde hınl hınl birtango başlıyordu. Çiçeklerle bezenmişti laternanın ahşabı, yağlıboya, rengârenk çiçekler. Herhalde laterna çağının son ör- neklerinden biriydi. Lefter'de mayonezli levrek, Boğaziçi'ndeki içkili lo- kantalan ansızın Beyoğlu'nataştyarak! Maydanozyap- raklan ve dilim dilim haşlanmış havuçla süslenmiş, yumurtası birazcık sararmış bu mayonezli levreği ne kadar çok severdim! istanbul, Boğaziçi meyrta- nelerinden usul usul çekildi, kayboldu, yok oldu. Gençlik yıllarıydı ve Lefter'e birkaç kez daha git- miştim. öyle bir geceyi "Yıllar Varki"de anlatmış ol- malıyım. "Yıllar Varki" 1970'lerde yazdığım bir öy- kü. Epey hırpalanmıştı. Bu yüzden uzun yıllar yayımlandığı dergide tek ba- şına kaldı, hiçbir kitabıma almadım. Sonra, Cumar- tesi Yalnızlığı'rnn yeni basımına, kitaplara girmemiş öykülere "Yıllar Varki"yi de koydum. Edebiyat dünyasına girmeye çalışan, bu özlemle yanıp tutuşan bir genç yazmıştı onu. Şimdi çok uzak. Hırpalanmış olması beni hiç mi hiç ilgilendirmryor. Geçti heves. Hikâyesi hırpalanan genç yazar adayına artık acı- mıyorum. Hırpalayanlardan artık nefret etmiyo- rum. Beni en çok üzenlerden ikisi öldü, biri hayat- ta. Onlan özlediğim söylenemez. Yinede... Birbu- rukluk... Öneriler Kitap I Oyunlar, Ahmet Muhip Dıranas, Adam Yayınlan, 1995. r ^ I lletisim Tel: 0212 245 00 70 ağustos cumartesi 1 *m saat: 20.00 harbiyeaçıkhavotiyatrosu Bilet Satış Noktaları LİEB?! .com Beyoğlu: İdilKültürMerkezi«İmren Kitabevi«MetropolMüzik 0216 556 98 oo Şişli: KeiepirKitabevi»Avcılar: SedirKofeıKadıköy: SeyhanMüzik ~ Kartal: ConverseMağozosı•Beşilctaş: MeydanFotokopi ı, Sirinevler: AnotoliaKafe•Bakırköy: BeyazÂdamKitabevi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear