Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2005 CUMA
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
3 Ekim'in Gelişi
17 Analık'tan Belliydi
"Hadi gözünüz aydın, nihayet üyelik müzake-
lerinin başlaması kesinleşti" diyelim mi?
Aslında 3 Ekim 2005'in gelişi, 17 Aralık 2004'te
belli olmuştu.
Hem müzakerelerin ne zaman başlayacağı be-
lirtilmişti AB'nin 2004 Aralık zirvesinde hem de
nasıl bir sonuca yönelebileceği.
Evet, AB ile üyelik müzakerelerinin 3 Ekim
2005'te başlayacağı AB Komisyonu'nun son
toplantısında bir kez daha teyit edilmiştir. Komis-
yon toplantısı sonunda Olli Rehn'in yaptığı açık-
lama üstünkörü bile okunsa, gayet açıklıkla anla-
şılacaktır ki, bu müzakerelerin sonunda Türki-
ye'nin tam üyeliği söz konusu değildir.
Olli Rehn sürecin çok çetin geçeceğini belirt-
tikten sonra, "Ankara'nın üyelik koşullannı yerine
getirmesi halinde, Avrupa'ya sıkı bağlarta demir-
lenmesi gerektiğini" söylemiştir. Bu deyim, An-
kara'nın bütün koşullan yerine getirmesi halinde,
ancak özel statü ile "outsider" (harici) ortak ola-
cağı anlamını taşımaktadır.
Bütün bunlar Türkiye'ye daha 17 Aralık
2004'te söylenmiştir. Yani ortada, 17 Aralık'ta alı-
nan kararlardan sapma anlamını taşıyan herhan-
gi bir şey yoktur ve Türkiye'nin 17 Aralık'ta kabul
ettiği koşullara şimdi karşı çıkmasının kabul edil-
mesini beklemek de boşunadır.
• • •
Erdoğan - Gül ikilisi, 17 Aralık'ta, Türkiye'yi
tam üyeliğe taşımayacak görüşme koşullannı ka-
bul etmiş bulunmaktadırlar.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e sorarsanız,
"önemli olan müzakelerin başlamasıdır".
Türkiye'yi AB üyeliğine taşımak isteyenlere so-
rarsanız, bu ucu açık görüşmeler tam üyelik ile
sonuçlanmayacağına göre, müzakerelerin başla-
masının hiç de önemi yoktur.
16 -17 Aralık günlerinde Brüksel'deki pazarlık-
lar sırasında, birtakım Dışişleri mensuplan, Erdo-
ğan'a bu koşulların kabul edilemez olduğunu,
verilecek en iyi yanıtın "Teşekkür ederiz, bu ko-
şullarda görüşme istemiyoruz! Müzakereleri, siz,
Türkiye'yi koşullan yerine getirdiğinde, tam üye-
liğe kabul etmeye hazır hale gelene kadar askıya
alalım" denmesini önermişlerdi.
Böyle bir tutum en doğru tavır olacaktı.
AB, Türkiye'yi tam üyeliğe almakta kendi açı-
sından yarar gördüğü zaman nasıl olsa alacak,
bunun için gerekli prosedürü başlatacaktı. Eğer
AB bu tam üyeliği, kendi çıkariarına uygun bul-
maz ise Türkiye ne yaparsa yapsın, görüşmeler
sürse de almayacaktır.
Olay bu kadar basittir.
• • •
Peki bu durumda Türkiye'nin "Non Merci!" de-
mesinin yararı ne olacaktı?
Türkiye'nin "Teşekkür ederiz kalsın!" demesi,
Avrupa ile kendi sorunlannı, Ankara'nın sırtından
çözmek isteyenlerin propagandalarının önünü
kesecekti.
AB'nin Brüksel'deki aralık zirvesinde de, hazi-
ran ayındaki zirvesinde de Paris'te idim. Iki zirve
arasındaki fark, geçen altı aylık süre içinde,
utanç verici Türkiye karşıtlığının çığ gibi büyü-
müş olmasıdır.
Bugün gelinen nokta odur ki, "Yahu böyle ko-
nuşmayın, Türkiye'nin koşullan yerine getirmesi
halinde üye olmasının büyük yararian da var" di-
ye düşünenler dahi, seslerini yükseltmekten çe-
kinmektedirler.
Peki bu durumda, "Canım, koşullann böylesi-
ne elverişsiz olduğu ortamda, müzakerelere
başlanmış olması dahi başlı başına bir başandır"
demek mümkün müdür?
Değildir. Çünkü Avrupa, müzakereleri, Türki-
ye'ye istediği koşullan kabul ettirmek için başlatı-
yor, Türkiye'yi AB'ye almak için değil.
Yani AB, Türkiye'ye "Sen şu şu şu koşullara
uy! Ben ondan sonra ne yaparım bakarız, pek
muhtemelen, seni harici ortak benzeri bir ülke
olarak kabul ederim" diyor.
Böyle bir müzakere olur mu?
Bu kabul edilebilir mi? Kabul edersek ne kaza-
nınz ki?
AB, müzakereleri başlatmayarak Türkiye'ye
dayatma olanağını kendi nzasıyla elinden kaçıra-
cak kadar enayi mi?
AB - Türkiye ilişkilerinde bir enayi arıyorsak
eğer, sakın gözümüzü Brüksel'e çevirmeyelim!..
asirmenCg cumhuriyet.com.tr
DYPde söz düeliosu
—Kongrenin iptali istemi
MehmetAğar'ı krjırdı
ANKARA(AA)-DY?
Genel Başkaru Mehmet
Ağar, DYP'li muhalif-
lerin 8. Olağan Büyük
Kongre'nin iptali için
mahkemeye başvurma-
sına, "Halka söyleyece-
ğiniz bir şey varsa halk-
tangüçalacaksınız.Siya-
set mahkemede yapıl-
maz, sokakta, dağda ba-
yırdayapüır'' sözleriyle
yanıt verdi. DYP'de ola-
ğanüstü kongre isteyen
eski milletvekili Saffet
Kaya ise Ağar'ın istifa
etmesi gerektiğini savu-
narak etmemesi duru-
munda olağanüstü kong-
re süreciyle "tasfiyeedi-
leceğhü" öne sürdü.
Kaya, eski milletve-
killeri tsmet Atiüa, Nev-
fel Şahin ve Turhan Gü-
ven ile dün Hilton Ote-
li'nde duzenlediği kah-
valtılı basın toplantısın-
da, olağanüstü kongre
toplanması çalışmalan-
na ilişkin bilgi verdi. Ka-
ya, Siyasi Partiler Yasa-
sı'na göre olağanüstü
kongrenin toplanması
için büyük kongre dele-
gelerinin beşte birinin
imzasının yeterli oldu-
ğunu, ancak DYP tüzü-
ğüne göre bu rakamın,
delegelerin üçte iki ço-
ğunluğu olarak öngörül-
düğünü ifade etti. Tü-
zük hükmünün Siyasi
Partiler Yasası'na aykı-
n olduğunu savunan Ka-
ya, bu hükmün iptali için
dava açtıklannı belirtti.
Muhaliflerin, bir otel-
de toplantı yaptığının
anımsatılması üzerine
ise Ağar, kendilerinin,
lüks otellerde siyaseti bı-
raktıklannı kaydetti.
'Gidişat iyi değil, tatsız bir manzara var. Lütfen bu memleketin kaderine el koyun'
BaykaTdaıı halka
f v
ANKARA(CumhuriyetBü-
rosu) - CHP Genel Başkanı
DenizBaykaL olağanüstü grup
toplantısında halka "Lütfen
bu memleketin kaderine el
koyun" diye seslendi. "Gi-
î £/ dişaünnonnaJolmadıgmr
\ belirten Baykal, bu çağnsı-
f nın gerekçesini "ülkedeki kötü
/ gidişata karşı halka uyan göre-
vme" dayandırdı.
Baykal, partisinin olağanüstü
toplanan grup toplantısında son
gelişmeleri ve iktidann içtüzük de-
ğişikliği girişimini değerlendirdi.
Ülkenin temel siyasi doğrultusuy-
la ilgili tereddütlerin hızla yaygın-
laştığına dikkat çeken CHP lide-
ri, iktidann Çankaya'dan dönen
AKP'LI FIRAT'TAN BAYKAL'A TEPKİ
• "Türkiye'nin, devletin, Cumhuriyetin kazanımlannı tehlikeye atabilecek bu
sorumsuz gidiş karşısında kadınlan, erkekleri göreve çağırdığını" söyleyen CHP
lideri Deniz Baykal, "Bu çağnnız ne anlama geliyor" sorusu üzerine "Tebliğ
ediyoruz. Halkımızı göreve çağınyoruz" demekle yetindi.
TC Y değişikliğini aynen kabul et-
mesini eleştirdi. Baykal, "Kanu-
na karşıeğitim kurumlannı hima-
ye eden Ceza Yasası, toplumun,
Cumhurbaşkanı'nın bütün uyan-
lanna rağmen ısrarla kabuledikti"
görüşünü dile getirdi. Bu durumu
"hukuk, siyaset, anayasa, kişilik
krizi'' olarak niteleyen Baykal,
"AKP'nin bir kişilik bunahmı, ki-
şilik çataüaşması içinde bulundu-
ğu, bu düzenleme ile ortaya çık-
nuşnr" açıklamasını yaptı.
Baykal, son Milli Güvenlik Ku-
rulu gündeminde Milli Güvenlik
Siyaset Belgesi (MGSB) bulundu-
ğunuvurgularken, "l lusalgüven-
ukduyarhhğı nedir, ilkelerimiz ne-
dir, bunun adını koyamadık. Bun-
lar konuşulanıadL Bu. tereddütle-
rin bir başka yansımasKİır" görü-
şünü dile getirdi.
Her konuda yaşanan çelişkili
tavnnülkeyi MGSB'yibelirleye-
meme noktasına kadar götürdüğu-
nü kaydeden Baykal, "Bir yan-
dan AB'ye ne diyeceğiz, terör kar-
şısutda ne tavırtakınacağız, bu ko-
nudaki anlayışuıuz nedir? Türki-
ye'nin ulusal güvenliğini savun-
manın adımlannı sen mi atacak-
sın? Bunu konuşmakta, kararlaş-
ünnakta bile tereddüt içine gir-
mişsmiz" dedi.
Baykal, içtüzük değişikliği giri-
şimini "TBMM'yi kuşatma,
TBMM'yi etidsizleştinne, görevi-
ni yapamaz duruma getirme" ça-
bası olarak değerlendirdi. Baykal,
'Statükocu ve
dargörüşlü'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - AKP Genel
Başkan Yardımcısı Den-
girFırat, CHP lideri Deniz
BaykaTı "statükocuvedar
görüşlü"olmakla suçladı.
Rejimin en büyük güven-
cesinin AKP olduğunu sa-
vunan Dengir Fırat, halk-
la yüzleşmekten korkan
CHP'nin çareyi, gerginli-
ği tırmandırmakta buldu-
ğunu ileri sürdü.
AKP Genel Başkan Yar-
dımcısı Fırat, dün düzen-
ledigi basın toplantısında,
"Halla, memleketin kade-
rine el koymaya çağınyo-
rum" diyen BaykaTa sert
eleştiriler yöneltti. Bay-
kal'ın ikide bir sistem tar-
tışmalannı rejim tartışma-
sı gibi sunmasının aktifbir
çarpıtma girişimi olduğu-
nu kaydeden Fırat, "Saym
BaykaTa sormak gerekir.
Bu çabanızla sistemin iyi
işlemeyen tarafindan bes-
lenenleri hünaye ettiğini-
zin farkuıda mısınız? Mec-
lis'teki yasama faaliyetie-
rinin daha dinamik ve ve-
rimli hale getirilmesi için
girişilen düzenlemeyi
'Cumhuriyetin kazanım-
lannı feda etmek olarak' ni-
tekyenbirzüıniyeanCum-
hurivetin kazanımlan ve
esasLan konusundaki dar
görüşlülüğü ürkütücüdür"
dedi.
CHP'nin sık sık muha-
lefet etmek adına başta
IMF olmak üzere uluslara-
rası kurumlara saldırdığı-
nı kaydeden Fırat, şu gö-
rüşleri dile getirdi:
"Türkiye'nin kimisine
kurucu ortak olduğu, ki-
misinin de güçlü bir nüsyo-
nun temsilcisi olduğu ku-
rumlara saldırarakmuha-
lefetyapmakdünyadan ko-
puk statükocu. gelişim ve
değişimde korkak bir zib-
nryetin yansnnasıdır. Böy-
le bir zinniyet anla>ışı. an-
cak otoriter rejimlerin ka-
pahtoplum arüavışında var-
dır. Düm'adan kopuk, ge-
lişmelere entegre olama-
mış, millilikle dünyahhğı
birbirine düşman gibi gö-
ren bu anlayışın Türkiye
gerçeklerrviealakasıolma-
dığı açıkür."
'Halk itibar etmez'
Baykal' ın demode yön-
temlere başvurarak,
CHP'nin toplumdan ko-
puşu nedeniyle parti için-
de oluşan gerilimi bastıra-
bilmek için dışarda gerili-
mi yükseltmeye çalıştığı-
nı ileri süren Fırat, "Hal-
kunız bu §0 model siyaset
anlavışına hiç ama hiç iti-
bar etmevecektir. Kimse
kendi kryametini genel kı-
yamete, kendizaaflarmıge-
nel bunahma çevirmeye
kaUaşmasuT dedi.
IĞNELl FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
MF'ninbaskılan üzerine sıkışan AKP, içtüzük değişikliğini TBMM'den geçirdi
Meclis'te muhalefete sınırANKARA (Cumhurivet Büro-
su)-AKP, TBMM tatüe girmeden
önce bankacıhk yasa tasansını çı-
karabilmek için muhalefetin ko-
nuşma haklannı sınırlayan içtüzük
değişikliğini TBMM'den geçirdi.
îçtüzük değişüdiğine göre "temel
yasa" olarak belirlenecek düzen-
İemeler bölümler hahnde görü-
şülecek ve bu bölümler en çok 30
maddedenoluşacak. Görüşmeler
sırasında sert tartışmalar yaşanır-
ken, zaman zaman iktidar ve mu-
halefet milletvekilleri birbirinin
üzerine yürüdü.
IMF'nin baskısı üzerine sıkı-
şan AKP iktidan, 193 maddelik
bankacıhk yasa tasansının TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki
görüşmeleri tamamlanınca Genel
Kurul sürecini hızlandırmak için
düğmeye bastı. AKP grup baş-
kanvekıllerinin genel kurul gün-
deminde bekleyen içtüzük deği-
şikh'ği önerisi öne çekildi. Görüş-
meler sırasında, CHP ve DYP'li-
ler içtüzük değişikliğinin öne ahn-
masına tepki gösterdi. DYP'h Üm-
met Kandoğan, bu yöndeki bir
düzenlemenin daha önce iki kez
Anayasa Mahkemesi'nde iptal
edildiğini vurguladı.
nldığmı söyledi. AKP'li Faruk
ÇeKk ise CHP grubunu izlediği-
ne dikkat çekerken "Burada ne tür
bir çahşma yapmaya kalksak cum-
huriyetin kazanımlan elden gidi-
yor denih'yor. Din, cumhurivet,
bayrak, demokrasi konusu gibi
• AXP iktidan 193 maddelik bankacıhk yasa
tasansını çıkarabilmek için içtüzük değişikliği
önerisini öne çekerek muhalefetin konuşma haklannı
sınırladı. "Muhalefetin sesinin kısıldığını" belirten
CHP ve DYP'liler değişikliğe sert tepki gösterdi.
CHP Ankara Milletvekili Oya
Arash da AKP'ü milletvekilleri-
ne
u
Böyle bir düzensizük düzeni-
ni nasılkdnize sindirhorsunuz,an-
lamaktagüçlükçekryonım" diye
seslendi. Arash, bu girişimi "mu-
halefetinsesinikBmak" olarak de-
ğerlendirirken, bu öneri ile millet-
veküinin ifade ve görevini yerine
getirme özgürlüğünün sınırlandı-
konularm şamphonhığunaso\ıın-
mavahm" açıklamasını yaptı.
CHP Grup Başkanveküi Hahık
Koç, AKP'li TBMM Başkanveki-
li tsmail Atpteldn'in daha önceki
içtüzük değişikliği girişimleri sı-
rasında söylediği "MecBs'in sesi-
nin kesilmesi, miDetin sesinin ke-
silmesidir" sözlerini anımsattı.
Alptekin "Si>asetçfler, iktidarda da
muhakfette de olabüüier" de>in-
ce CHP sıralanndan tepkiler yük-
seldi. Alptekin, "Sö\1ediklerimin
arkasındayım. Ancak Anayasa
Mahkemesinin iptal gerekçesine
uygun bir degişiklik getirildL En-
dişe edilecek bir husus yok" açık-
lamasını yaptı. AKP Grup Başkan-
vekili Salih Kapusuz da "Ana-
yasa Mahkcmesi'nin arükiptalge-
rekçesi bulacağuu sanmadığını'*
söyledi. Önergede "Kapsamhka-
nun" yerine "temel kanun" ifade-
si kullanıldı. Tasan \eya öneriler,
genel kurulda bölümler halinde
görüşülebilecek.
Her bölümün en çok 30 mad-
deyi geçmemek kaydıyla hangi
maddelerden oluşacağına, genel
kurulcakarar \erilebilecek. Mil-
letvekilleri tarafindan anayasaya
aykınlık önergeleri dahil her mad-
de için 2 önerge verilebilecek. Bö-
lümler üzerindeki soru-cevap sü-
resi 15 dakika ile smırlı olacak.
sözlerini şöyle sürdürdü: "TBMM
rejimin kalbidir. Konulann
TBMM'de müzakere edilmesi en
büyükgüvencedir. TBMM'yi mü-
zakere ortamı olmaktan çıkara-
cak, talimaoa. enıirie çahşacak, fa-
son üretim >*apan bir kurum han-
ne dönüştürecek her girişim de-
mokrasiye, Türkiye'nin tarihsel
gelişnnineterstir. İktidarTBMM'yi
bir a\*akbağL engd. pranga gibigö-
rüp etkisizleştirme ara\işuıa gjrdL
HabMan üçte iki çoğunluk almış
bir iktidann, bu duruma sürük-
lenmesi ibret verickür"
'Göreve çağınyorum'
Baykal, içtüzük değişikliğiyle çı-
kanlmak istenen bankacılık tasa-
nsını eleştirirken de "Ban-
kalar Buüği'nin dini te-
mekle parçalanmakisten-
diğini ve bankalar yemin-
li murakıpuğının ortadan
kaldırıldığını" söyledi.
Cok önemli düzenleme-
ler içeren sosyal güven-
lik kurumlan ile ilgili ta-
sarının da TBMM'den çı-
kanhnasımn planlandığı-
nı kaydeden Baykal, bu-
nun da aynntıh şekilde
müzakere edilmesinin is-
tenmediğini söyledi. Bay-
kal, iktidann "kişiKkçatal-
laşmaa içinegird^mi, kin>
lerin etkisi altında oldu-
ğunun büinmediğini, çe-
şhü odaklann basküanna
maruzkaldığuu" sözleri-
ne ekledi. Baykal, konuş-
masmın sonunda yurttaş-
lara şöyle seslendi:
"Lütfen bu memleketin
kaderine el koyun. bu
memleketi ne yapacağı bi-
linmeyen bö>İe bir iktida-
nn keyfî karanarmatesünı
etmejiniz. Bu ülke sizin-
dir, btzimdir, heponizindir.
Türkiye'vi bu günlere hep
büükte getirdik. Türki-
ye'ye bundan sonra hep
beraber sahip çıkacağız.
Türkiye'nin, devietimizin,
Cumhuriyetin kazanımla-
nnı tehBke>e atabilecek bu
sorumsuz gidiş karşısında
kadınlan, erkekleri göre-
ve çağmyonım,Tünaye'ye
sahip çıkmaya çağınyo-
rum." Baykal, gazetecile-
rin "Bu çağnnız ne anla-
ma getiyor'' sorusu üzeri-
ne "Tebliğ ediyoruz. Hal-
knnızıgöre%« çağmvTMTiz"
demekle yetindi.
'Gidişat tataz'
Baykal, daha sonra
NTV'de katıldığı prog-
ramda da ülkedeki "kötü
gidişata karşı yurttaşlan
uyarma göreviniyerinege-
ordiğini'' söyledi. Şu an-
da vatandaşlara "tebtiğ"
aşamasında olduklannı
kaydeden Baykal, ülkede-
ki "tatsız gidişi" yurttaş-
lann en iyi şekilde değer-
lendireceğine inandığmı
söyledi. Baykal, AKP'yi
"Türkiye'yi dar bir miB-
tan çevrenin rotasma sok-
maya çahşmakia" suçlaya-
rak, "Venibirohımsuzhık
dönemi şeküleniyor. Ben
toplumu uyarma gereği
duMivorum" dedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Yazar-çizer arkadaşım Behiç
Ak'tan bir mektup aldım. Bu mek-
tup iki gün önce bu köşede yayım-
lanan Belediye Başkanvekili Istan-
bul Deniz Otobüsleri Genel Müdürü
Idris Güllüce'ye cevap niteliğinde.
Behiç Ak da Adalı gazetecilerden.
Bir süredir "Vapurianmızı Vermiyo-
ruz" başlığı altında yürütülen kam-
panyaya öncülük edenlerden. Mek-
tubunu aynen yayımlıyorum.
"İDO yetkililerinin aylardır söyle-
diklerinin aksine, son günlerde 'Va-
purlanmızı kaldırmıyoruz' diye açık-
lamalar yapmaları ne yazık ki inan-
dıncı olmaktan çok uzak. Biliyoruz
ki vapurianmızı kaldırmamanın tek
koşulu, kendi tersanelerimizde üre-
tebildiğimiz vapurianmızın 'üretimi-
ni sürdürmek'.
Bahçekapı ve Fahri Korutürk va-
purlan 1988 yılında en son üretilen
vapurlar ve uzun zamandır tersa-
nelerimizde şehir hatları vapuru
üretilmiyor.
• • •
İDO yetkilileri hem 'Vapurtarımızı
kaldırmayacağız' diyor hem de yüz
Behiç Ak'tan Idris Güllüce'ye
milyonlarca dolarlık ihalelere hazır-
lanıp yurtdışmdan gelecek 'yeni
tipler' üzerinde çalıştıklannı söylü-
yoriar. Bu iki ifade birbiriyle taban
tabana zıt.
'Vapurianmızı kaldırmıyoruz' sözü
ancak 'Vapurlanmızın üretimini sür-
düreceğiz' denirse inandıncı olabi-
lir. Üretimi sürdürülmeyince, güze-
lim vapurianmızın zamanla 'Ne ya-
palım, mevcut gemiler eskidi' deni-
lerek kızağa çekileceği ve oradan
da jilet olmaya gideceği ve yerieri-
ne yeni gelen deniz otobüslerinin
konacağı malum.
Hem büyük ihalelerie, Kuzey ül-
kelerinden çok miktarda yeni deniz
otobüsü getirmeye hazırianıp hem
mevcut vapur tiplerinden hiçbir
tersaneye bir tane bile ısmariama-
yan İDO yetkililerinin neden 'Vapur-
lan kaldırmıyoruz' deme ihtiyacında
olduğu ise malum. Tepkileri bir an
önce savuşturmak ve yola devam
etmek!
Vapur iskelelerinden 'iskele' yazı-
sını indirip 'terminal' yazısını asarak
işe başlayan belediye ve İDO yetki-
lileri, vapurian kaldınp yerine 'deniz
otobüsü' koymayı uzun zamandır
planlamış olmalı. öyle ya, otobüs
terminale girer, iskeleye yanaşacak
hali yok! 'Otobüs', 'taksi', 'terminal'
gibi asfalt kültürüne ait kavramların
'vapur', 'iskele', 'sandal' gibi deni-
ze ait kavramların yerine kullanıl-
maya çalışılması ve sık sık Istanbul
Boğazı'na üçüncü, dördüncü ve
hatta beşinci, altıncı köprüler yapı-
lacağının, yani güzelim Boğaz'ın
üzerinin asfaltla kaplanacağınm
müjdelerinin verilmesi, ne kadar
'denizsever'f.',) insanlar tarafindan
yönetildiğimizin bir göstergesi.
Hiçbir kamusal denetimin olma-
dığı ülkemizde, Istanbul'da planla-
nan 'deniz taksisi' uygulamasının
nasıl sonuçlanacağı ise merak ko-
nusu... Çok kısa zamanda, birçok
yatınmcının deniz taksisi işine gire-
ceğini, denizi, yüzlerce, birbirini
sollamaya çalışan irili ufaklı taksinin
kaplayacağını, taksi plakalannın on
binlerce dolara kapışılacağını, 'ha-
talı sollamalar' yüzünden bir sürü
'deniz kazasının' olacağını şimdi-
den görmek mümkün. Tek büyük
umudumuz, hangi politik partiye oy
verirse versin, Anadolu'nun nere-
sinden gelirse gelsin, Istanbul hal-
kının duyariılığı...
www. vapurumuvermiyorum.org
sayfasına her gün gelen binlerce
destek mail'inden ve telefonlara
her gün gelen yüzlerce mesajdan,
halkın vapurlarını ne kadar çok
sevdiğinin ortaya çıkması da zaten
bu umudu pekiştiriyor. Çok farklı
meslekten ve gelir grubundan in-
san, telefon ve e-mail yoluyla bu
kampanyaya destek veriyor. Istan-
bul'un son kalmış bu güzelliğinin
'nostaljik' ilan edilerek elimizden
alınmaması için tepkilerini dile geti-
riyorlar. Birçok insan, Istanbul'un
kimliğiyle bütünleşmiş olan vapur-
ların üretimine devam edilmeyip
yerierine yurtdışmdan 'otobüs' ge-
tirilmeye çalışılmasında kimin men-
faatı olduğunu sorup duruyor. Mil-
letvekili Bihlun Tamayligil'in
İDO'nun bu büyük akçeli dışalımıy-
la ilgili Meclis'e soru önergesi ver-
mesi, Ankara'daki milletvekillerinin
de konuya sahip çıktığını göster-
mesi açısından sevindirici.
Istanbul'u seviyoruz; denizini,
martılannı, Boğaz'da boydan boya
uçan yelkovankuşlannı, karabatak-
lannı seviyoruz. Vapuriannı, balıkçı
sandallarını, Adalar'ını, Boğaz'mı
ve kıyılarını seviyoruz. Bu sevgi
nostaljik ilan edilemez! Vapurianmı-
zın tersanelerimizde üretilmesinin
sürmesini ve Istanbul'un bütün
hatlannda çalışmaya devam etme-
lerini istiyoruz. VAPURLARIMIZI
VERMİYORUZ!"
Vapurlarla ilgili tartışma ve daya-
nışma genişleyerek sürüyor. Uma-
nm Istanbul Büyükşehir Belediyesi
de toplumda oluşan bu duyariılığı
zortayacak girişimlerde bulunmaz.