Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2005 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MTJMTAZ SOYSAL
Neyin Bayramı?
BUGÜN, Lausanne'da kazanılmış "ulusal kabo-
taj" hakkını yürürlüğe sokuşun yıldönümü olarak "De-
nizcilik Bayramı". Gemiler yine donanacak, kıyı
kentlerinde nutuklar söylenip "yağlı direk"\\ şenlik-
ler düzenlenecek.
O hakkın, Avrupa Birliği'ne tam üyelik sevdası yü-
zünden ergeç ortadan kalkacağı, vapursuz, sefer-
siz, postasız bırakılmış Türkiye limanları arasında
Yunan gemılerinin işlemeye başlayacağı unutula-
rak.
Aynca, bu yaz atılacak Ek Protokol imzasının so-
nucu olarak çok yakında o limanlara "Kıbrıs Cum-
huriyeti" denen Rum Yönetimi bandırasını çekmiş
gemilerin gelip gitmeye başlayacağı düşünülmeden.
Neyin bayramı kutlanmaktadır?
Ulkenin çok tirajlı gazeteleri yabancı bayraklı lüks
gemilerfe yapılan turistik gezilerin ilanlarıyla do-
lu. Beş yıldızlı yüzen oteller gıbi Akdeniz'de, Baltık
kıyılannda dolaşan, biçimsiz apartman kılıklı gemi-
ler.
Ara sıra Çeşme, Kuşadası, Antalya gibi limanla-
ra da uğrayan, varlıklı türk aiielerini de Yunan ada-
larına görmeye götüren.
Bu ülkenin donatanlan o gemilerin daha küçük-
lerini yapıp aynı ticaretten para kazanmayı da mı
düşünmezler? Denizcilik Işletmeleri, "denizyolla-
rı"n\ kuruttuktan sonra, hiç değilse böyle bir işlet-
meciliğe de mi kalkışamazdı? Insanlanmızın "nos-
talji"s\, sadece sarı bacalı Şehir Hatlan vapuriarı-
nın hurdaya çıkanlıp yerferine çirkin katamaran mo-
torlann konmasına karşı mı kabarır? Kıyı kentleri-
nin sakinleri düzenli vapur seferlerinin kaldınlışına
niçin isyan etmezler?
O kentlerin gemisiz ve yolcusuz kalmış iskelele-
rinde neyin şenlikleri yapılacaktır?
Profesör Bayram Oztürk, Gökçeada ve Bozca-
ada'yayönelik Yunan niyetlerini ele alan geçen
günkü yazısında ayrıca Türk makamlarının o ada-
lar konusundaki ihmallerine de dokunmuştu. Ih-
maller arasında herhalde oralann Anadolu kıtasıy-
la bağlantısını ihmal edişi vurgulamak gerekiyor.
Türkiye, anakarayla elinde kalmış iki adacık arasın-
da vızır vızır işleyen vapur seferleri düzenleyip ye-
ni iskân politıkasının en önemli unsurunu bile oluş-
turmuş sayılamaz.
Aynı cüşünce Doğu Karadeniz kentleri ve
kasabaları için de söz konusu değil mi? Eskinin
vapur seferleri yollu ve konforlu gemilerie yenilen-
seydi, o kıyılar otobüs salgınının ve sonuçta anlam-
sız bir karayolu politikasının kurbanı olur muydu?
Deniz boyutunu işin içine sokmadan ekonomik
ve sosyal sorunlannı çözmeye kalkışmak, gitgide
kuruyan, kısırlaşan ve çirkinleşen bir ülke yarat-
maktan başka bir sonuç vermiyor.
Bayram günü, bundan sonra, ancak bunun far-
kına varıldığı gündür.
Muhalefetteki Boşluk
Geçmişlerindeki tutarsız davranış alışkanlığını sürdüren günümüzün
muhalefet partileri de ülke sorunlarma farklı çözümler üreterek
iktidara karşı çıkmak yerine, dış güçlerin ve tutucuların isteklerine
iktidardan daha uyumlu olabilme yanşması içindeler.
Prof. Dr. Abidin KUMBASAR
• nsanlık, tarihin akı-
I
şı içinde, "güçlü bi-
reylerin iktidariarT
ve onu izleyen "do-
ğaüstü güçlerden
kaynaklandığını savlayan
iktidarlar" dönemlerini
aşarakarûk, "toptamveya-
salardan güç alan iktidar*
lar"la yönetılme düzeyi-
ne erişme çabasını sürdür-
mektedir.
Geçmişte yer alan yöne-
timlerin gerek tekeık (mo-
narşi), gerekse inanç kay-
naklı türlerinde, yönetim-
leri tam denetleyemeseler
de, yönlendirebilen etki
odaklan olduğu bilinmek-
tedir. Bunlar çoğu zaman
asıl güç sahibinin yakın
çe\Tesi ya da din görevli-
leri olarak zaman zaman
iktıdarlara destek olma,
bazen de egemen gücü
frenleme görevlen üstlen-
mişlerdir.
Bugünkü anlamda bir
muhalefet ka\Tamı, ancak
parlamenter sistemin ge-
İişmesi ve Endüstri Dev-
rimi'nin ürünü olan emek-
çilerin bilüıçlenerek yö-
netimleri etkileyebilecek
toplumsal güce enşebil-
meleriyle siyasal yaşam-
daki yerini alabilmiştir.
Böylece özellikle Avrupa
ülkelerinde toplumsal sı-
nıflann gücü belli oranda
yönetsel ağırhk kazanmış-
tır. Sonraki yıllarda emek-
çilerin etkilerinin güçlen-
mesini sakıncalı bulan ege-
men kesimler, emperya-
list tutumla sömürdükle-
ri ülkelerden elde ettikle-
n haksız kazançların bir
bölümünü kendi emekçi-
lerine aktarmak ya da
emekçilerin temsilcileri-
ne çıkar sağlamak yoluy-
la, emekçi muhalefetleri
denetim altında tutmayı
başarmışlardır. Günümüz-
de ise güçlü kapitalist ül-
keler, aralannda birlikler
kurarak ekonomik ve sa-
vaş güçlerini arttınp, güç-
süz ülkelerden sömürdük-
leriyle kendi içlerinde pay-
laşım dengesi kurma ama-
cırn gütmekteler
Kapitalist düzenin son
aşamasına ulaşan emper-
yalist ülkeler ve uydulann-
da, yasama ve yürütme gi-
bi, giderek yargı da ba-
ğımsızlığını yitirerek pa-
rasal gücün denetüninin
ağırlığı altına girmekte,
bu yolla toplumlarda güç-
ler dengesi bozulduğu gi-
bi, iktidar karşıtlan da hak
arayabilme olanağından
yoksun bırakılmaktadır-
lar. tktidarlar ve ıktidar-
ların özdeşi nitelikli mu-
halefetlerin aynı sömürü
amacında birleştiği em-
peryalist ülkeler ve uydu-
İannda, artık suııfsal bir
anlam taşımayan muhale-
fetler, iktidarlarla sadece
sömürüyü daha iyi sürdü-
rebilmenin yöntemleri ko-
nusunda yanşmaktalar.
Endüstri Devrimi aşa-
masının yaşanmadığı ül-
kemizde, tüm mülkün Os-
manlı'ya ait olduğu dö-
nemde sınıfbilincinin ge-
lişmesinin olanaksızüğrn-
dan, o dönemde yönetsel
Her orman
bir tohumla başlar
Haziran ve Temmuz aylan boyıınca HSBC Advantage ile
Dora bayılennden bir Nokıa cep teiefonu alanlar, hem
j M O K I A
_ "TEMA Vakfı 10 Milyar Meşe Projesi"ne 3 tohumla katılmış
olacaklar hem de 13 taksitımkanından faydalanacaklar.
Siz de bu kampanyaya katılın. Bu ormana ımzanızı atın...
www.nokia.com.tr
Kafnsanya stokla'ia sımrlı olup turr Noiaa cep telefonlan ıçn geçertıdır
a TEMA A M O K I Aİ^^^^^^t~ CONNF.PTlNr, PF.OP! F
advantage
Uember HSBC •C> Grmp
ağırlığı olabilecek sınıf-
sal bir muhalefet gelişe-
mezdi ve gelişemedi de.
Şekilsel olarak kurulan si-
yasal partiler, sosyo-eko-
nomik sorunlann çözüm-
lerine yönelemedikleri
için, dinsel tutuculuk ve
dinsel tutuculuk karşıtlığı
eksenine göre yapılandı-
lar.
Atatürk Devrimleri sıra-
sında kurulan ilk siyasal
partimiz olan CHP, kuru-
luş yıllannm yoksullukta
eşit olan tüm Anadolu hal-
kının kıtlesel temsilcisiy-
di. Önderliğin tüm nite-
liklerini taşıyan Ata-
türk'ün eşsiz bir öngörü ile
çağdaş anlamda muhale-
fet oluşturma isteği sonu-
cu kurulan siyasal partiler,
amaçlanndan saptınlarak
"karşıdevrimd''lerin top-
landıklan siyasal oluşum-
lar haline geldiklennden,
gene Atatürk tarafından
kapatıldılar.
tkinci Dünya Savaşı'm
izleyen yıllarda, ülkemiz
yöneticilerınin arzuladığı
"Baö demokrasisi" cep-
hesinde yer alabilme iste-
ginin gerçekleşebilmesi
için, o günlerin CHP ikti-
dannda, zorunlu olarak
yeniden çok partili siyasal
döneme geçildi.
CHP'den aynlarak daha
liberal bir sosyo-ekono-
mik düzen amaçlayan si-
yasal bir parti oluşturmak
istediklerinı söyleyen ku-
rucular, oylannı kolayca
arttrrabihne kurnazlığına
yönelerek, Atatürk Dev-
rimleri'ne karşı davranış-
la. rutucu çe\Telerin ya-
nında yer aldılar. "Endüst-
ri Devrimi" aşamasından
geçmediği için emekçi
güçlerin toplumsal ağır-
Uk kazanamadığı ülkemiz-
de siyasal partiler, sosyo-
ekonomik çözümler üret-
mek yerine, "AtatürkDev-
rimJeri"nden ödünler ve-
rerek rutucu egemen çev-
relerin güçlerini arkalan-
na alıp iktidara gelebilme
yanşına girdiler. Ata-
türk'ün kurarak de\Tİmci
yönünü ve amaçlannı be-
lirlediği CHP de aynı ya-
nılgı ve hatalar zincirinin
bir parçası olarak, ödün
verme yanşuıda yer aldı.
Demokrat Parti'nin "27
Mayıs 1960 DevrimTyle
yıkıhnasından sonra ku-
rulan ve çağdaş anlamda
muhalefet yapan "Türki-
ye İşçi Partisi" ise rutucu
iktidan destekleyen o gün-
lerin CHP'sinin de oylany-
la etkisiz hale getirildi.
Böylece ülkemizde ger-
çek anlamda ve toplumsal
devrimci güçlerin ağırhk-
lı olduğu bir muhaleferin
oluşması gene engellen-
miş oldu.
tzleyen yülarda halk kit-
leleri sürekli aldatıldı, ül-
ke dış güçler ve işbirlikçi
çevTelerce sömürülerek
ülkenin değerlerinin talan
edilmesine yol açıldı. Tu-
tucu nitelikli iktidarlarla,
benzer tutum ve kişiler de-
ğişmeden, sadece parti
isimleri değişerek bugün-
lere gelindi.
Kendi özel yaşantılann-
da önemsemedikleri din-
sel kurallan kitleler önün-
de abartarak kullanmak
yoluyla halkın oyunu alan
ve kendilerini milliyetçi
muhafazakâr oiarak nıte-
leyen çıkarcı partiler, so-
nunda aynı yöntemleri uy-
gulayarak, daha içten ol-
duklanna kitleleri inan-
dırmayı başaran bugünün
iktidar partisi karşısında
hezimete uğradılar.
Halk kitlelerini aydrn-
latma yerine aldatma yön-
temiyle iktidara gelmeyi
amaç edinme yanılgısınnı
doğal sonucu olan bugün-
kü durumdan, dığer parti-
ler kadar, yönetıcilerinin il-
kesizlikleri nedenıyle ku-
ruluş amaçlanndan saptı-
nlan CHP de sorumludur.
Geçmişlerindeki rutar-
sız davranış alışkanlığını
sürdüren günümüzün mu-
halefet partileri de ülke
sorunlarına farkh çözüm-
ler üreterek iktidara karşı
çıkmak yerine, dış güçle-
rin ve tutuculann istekle-
rine iktidardan daha uyum-
lu olabilme yanşması için-
deler. Gerçek demokrasi-
ye ve ekonomik bağımlı-
lıktan kurfulmaya yöne-
lik bir amaç taşımamakta-
lar. Örneğin, ana muhale-
fet partisi yöneticileri, ken-
di iç yönetimlerinde en
ufak bir eleştiriye hoşgö-
rüyle yanaşmadıklan gibi,
kadrolaşma suçlamasıyla
eleştirdikleri iktidardan
daha yoğun bir militan
kadrolaşmasını tüm ülke-
de gerçekleştirmeye ça-
lışmaktadrr.
Ekonomik furumunu
eleştirdikleri iktidann eko-
nomi programının teoris-
yenini son genel seçim-
lerde kendi partilerine ala-
rak oy sağlamaya çalış-
mışlardır. Irricaya karşı ol-
duklannı söylerken şeyh
öğütlerini parti sımgesi
olarak baştacı etmekten
çekınmemişlerdir. Iktıda-
nn dışındaki milliyetçi mu-
hafazakâr partilerse. sos-
yo-ekonomik sorunlara
yeni çözümler üreterek de-
ğil. egemen çıkar çe\Tele-
rine ve tutuculara iktidar-
dan daha sadakatle hiz-
met verebileceklerini söy-
leyerek muhalefet etme
çabası içindeler.
Ülke sorunlannın gide-
rek artmasında, var olan
muhalefet partilerinin ik-
tidan uyanna ve yönlen-
dirme yetersizliğinin et-
kisi yadsınamaz. Bu du-
rumda, siyasal yaşantının
dışına itilen ülke aydınla-
n ve "Cumhuriyet Dev-
rimleri''nin savunuculan-
run demokratik, yasal si-
vil toplum örgütlerinde
toplanarak güç birliği sağ-
lamalan ve halk kitleleri-
ni aydınlatarak iktidara al-
ternatifolabilecek gerçek
bir toplumsal muhalefet
oluşturmalan, kaçınılmaz
görev olarak belirmekte-
dir.
Laik Devlet, Laik Olmayan...
Mehmet Selim OKÇAY
"Ben laik değflim™'' Bu sözler, laik
Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbaka-
nı'nın sözleri... Laiklik ilkesi üzerine
kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin
Başbakanı, laik değil.. Zaten her hali
ile belli idi de Başbakan malumu ilan
etti...
Şimdi, herkes kendi kendisine sor-
malı. Laik olmayan bir insan TC'nin
laik kalmasını içtenlikle ister mi?..
Ben laik değilim, diyen bir yönetici-
ye. bu sorunun sorulması son derece
normaldir, düşüncesindeyim. Böyle
bir başbakan laiklik ilkesine sıcak bir
yaklaşım içerisüıde olabilir mi?.. Her-
halde, olabilir, diyemezsiniz...
ABD'nin ılunlı bir Islam politika-
sınm bizde ve diğer benzer ülkelerde
benimsenmesi için, elle tutulur, göz-
le görülür bir biçimde bir dış politika
ızlediğini görüyoruz ve biliyoruz.
TC'de ılımlı Islama engel olabilecek
bir kişinin yetkili makamlara gelme-
mesi için, ABD, bu nedenle elinden
geleni yapmaz mı?.. Bu politikanın
her organda bu şekilde olması için
ABD çırpınmaz mı?.. Hayır, diyebi-
lir misiniz?.. Öyle ise Sayın Başba-
kan'ın adım adım bu makama gehne-
sinde ABD'nin rolü yoktur, yine, di-
yebilir misiniz?..
Peki, Saym Ta>^ip Erdoğan, laik
ohnayan bir insan haline nasıl getiril-
di?.. Yanıtı çok basit... Küçücükken
rahleye orurtularak... Var mı bir itira-
zınız?.. Bunun için zemini kimlerha-
zırladı?.. ımam hatip liselerini çığ gi-
bi açanlar, Menderes'ler, Demird'ler.
Özal'lar. Ecevit'ler, Evren'ler değil
mi?.. Şaşılacak bir şey yok...
Başbakan Erdoğan laik bir insan
haline dönebilir mi?.. Bence döne-
mez. Çünkü beyin yapısı küçücükken
buna göre şekillendirildi. Doğru de-
ğil mi? Zaten kendisi de istemez...
Laik olmayan bir insan, etrafında
kendisi ile çalışacak insanlan yine la-
ik olmayanlardan seçmez mi?.. Bunu
devletin tüm kademelerinde gerçek-
leştiremez mi?..
Gayet doğaldır ki elbette gerçekleş-
tinr. Böylece laik olmayan yönetici-
lerin yönettiği laik bir devlet.. Cık çı-
kabilirsen işin içinden...
Böyle bir devlet laiktir, derseniz,
kim inanır?..
Başbakan sadece yürütmenin so-
rumlusu diyerek, işin içerisinden sıy-
nlamazsmız. Yürütmenin yamnda ya-
sama organının da aym kalıp içerisin-
de olduğunu biliyoruz, bu aşikâr. Öy-
le ise devlete can veren kurallan ko-
yanlar ve kurallan uygulayanlar laik
olmaz ise TC laik bir devlet olarak
varlığmı ne kadar sürdürebilir?..
Efendim, devlet sadece yasama ve
yürütme organından ibaret değildir,
diyerek kendüıizi avoıtmayınız. Diğer
organlara da el atmak gerektiğini ABD
bilmiyor mu?.. Bunun için çaba içe-
risinde değildir, onlar top gibi duru-
yorlar, diyebilir misiniz?..
Sayın Erdoğan'ın şu sözlerine bir ba-
kın:
u
Kuran öğrenimi belli bir yaştan
sonra zorlaşır. Dhanet'te 15 yaş, ^Iil-
li Eğitim'de 12 yaş sının vardır. Bıra-
kahnı öğrensin. Tom Miks, Teksas oku-
mavakimsernaniolrnuvor.Kuran'ane-
den mani koyulsun?.."
Kafasma takke geçirip, rahleye otur-
tup, Arapça dille yazıh Kuran'ı ez-
berletmek mi, Kuran'ı öğretmek?..
Önce bu sorunun cevabını ver...
Istiyorsan Tom Miks'i, Teksas'ı ya-
sakla, sana kim mani oluyor?.. Yasak-
lanmasını gerektirir bir gerekçe söy-
le de cevap verelim. O insanlar Tom
Miks, Teksas okuyarak elektriği. te-
iefonu, televizyonu, arabayı, daha ni-
ce nice medeniyet vasıtalarını buldu-
lar. Arapça ile küçücük beyinleri yı-
kanan insanlann insanlığa ne verdik-
lerini söyler misin?..
Batı demokrasisi ile Türk demok-
rasisinın çok önemli bir farkı vardır.
Hep gözden kaçınhyor. Batı'da solcu-
su da sosyalisti de muhafazakân da ik-
tidara gelse fark etmiyor, çünkü hep-
si laik.
Bizde ise görüyoruz ki öyle değil.
Başbakan ve yöneticilerin hiçbiri la-
ik değil. Bundan 2000 seneden fazla
bir süre önce Yunan filozofu boşuna
söylememiş:
"Azgelişmiş toplumlarda demokra-
si çok tehKkeBdir..."
Sonuç olarak TC laik olmayanlarla
yönetildiği sürece, laik bir devlettir, de-
mekte zorlanılır. Ancak halkımızın
tercihine hepimiz saygı duyanz. Za-
ten herkes layıkı ile idare olur...
PENCERE
Öğretim İkiliğiyle
Nereye Gidilir?..
Gazete manşetleri dehşet..
Üniversiteye gıriş miriş mi?..
Katsayı matsayı mı?..
Zulüm mulüm mü?..
Başbakan Erdoğan'ın kavgasına balıklama dal-
dığı "üniversite giriş sınavında katsayı" gargara-
sına kendini kaptıran safoş pusulasını şaşınr!..
Kavga Türkiye'nın temel sorunundan ve gele-
ceğimizin yazgısını tartışmaktan kopuyor...
•
Buiş1924'tebaşladı...
1924'te halifelik kaldınldı. "öğretim Birliği Ya-
sası" (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) benimsendi...
Artık Türkiye Cumhuriyetı'nde çocuklar akıl ve
bilim eğitimiyle donanıp çağdaş yurttaş kimliğini
kazanacaklardı...
Ancak karşıdevrimin yandaşlan öğretim Birliği
Devrimi'nı yıkmak için ellerinden geleni yaptılar, bir
ölçüde başan da kazandılar...
Nasıl?..
Imam hatip okulları meslek kurumlan olmaktan
çıkarıldı, temel eğitim yuvalanna dönüştürüldü,
sayılan çoğaltıldı, kapılan kız çocuklanna açıldı, üni-
versiteler için öğrenci yetiştiren okullara dönüştü-
rüldü...
öğretim ikiliği başladı...
•
öğretim ikiliği Türkiye'yi iki cepheye ayırıyor...
Dinciler..
Laikler..
Lamı cimi yok, ülkemiz bir büyük iç kavganın teh-
likesine doğru sürükleniyor...
Üniversiteye giriş sınavının katsayı tartışmasın-
da odaklanan çarpıcı gerçeğin anlamı nedir?..
Başbakan Recep Tayyıp demek istiyor ki:
- Imam okuluna gidenler ımam olmasınlar!.. Üni-
versitelere girsinler, savcı, yargıç olsunlar; polis, su-
bay olsunlar; devlet memuru olsunlar; benim gibi
başbakan olsunlar!.. Devletı yönetsinler!.. Laik
Cumhuriyetı bitirmek için bız bu uzun vadeli tasa-
nmı benimsedik!..
Katsayı kavgasının anlamı bu..
özü bu!..
•
Başbakan Recep Tayyip Abant'ta düzenlenen
müftüler toplantısına da giderek ilginç bir konuş-
ma yaptı...
Dedi ki:
"- Insanlığı içine düştüğü derin buhrandan kur-
tarmak için sizlere muhtacız!.."
Çok güzel!..
Imam adaylanna üniversite kapılannı ardına ka-
dar açmak için eyleme geçen Başbakan, müftü-
leri de göreve çagınyor...
Pekı, kendisi niçin müftü değil?..
Neden politikacı?..
Niçin parti başkanı?..
Neden başbakan?..
Ülkemizde bir komedya sahneye konuyor...
Üniversiteye girişteki katsayı kavgası da bu ko-
medyanın sahnelerinden biridir...
öğretim Birliği Türkiye'yi bütünleştirir..
öğretim ikiliği Türkiye'yi birbirine düşürür..
Katsayı kavgasının bu kadar büyümesi bile Tür-
kiye'nın ne kadar derin birtuzağa çekildiğini gös-
termıyor mu?..
EĞİTİM-SEN'e SAHİP ÇIKALIM
12 Mart, 12 Eylül askeri yönetimlerinde
TÖS'ü ve TÖB-DER'i kapattıran güçler,
bugün yaklaşık 100 yıllık geleneğimizin
temsilcisi Eğitim-Sen'i kapatmak istiyor.
Bugünlerde ne adına olursa olsun
Eğitim-Sen'e yönelik eleştiriler amacının
dışına çıkacak, sendikamızı kapatmak
isteyen etkili güçlerin amaçlanna
yardımcı olacaktır.
Eğitim-Sen'e sahip çıkalım.
TÖS ve TÖB-DER eski yöneticilerinden
ilhan Alkan H. Nedim Şahhüseyinoğlu
HlZLANDIRILMIŞ
İTALYANCA
DİL KURSLARI
I ı t • » b
HAFTA ARASI
(Hattada 12saat)
4 - 26 TEMMUZ
P.tesi-Salı-Çarş.-Perş.
11:00-14:00
HAFTA SONU
(Haftada 8 saat)
9 TEMMUZ • 7 AĞUSTOS
Cumartesi ve Pa2ar
10:00-14:00
15:00 -18:00 /18:30 - 21:30 SINIFLARIMIZ KLİMALIDIR
KAYIT: Hafta Içi 10:00-19:00 / Hafta Sonu 12:00-16:00
İtalyan Kültür Merkezi - Tel. 293 98 48
Meşrutiyet Cad. 161 Tepebaşı - http://www.iicist.org.tr
Elmadağ Meyhanesi'nde
canlı müzik!
Bu Cuma ve her Cuma saat 21 :OO'den itibaren
Türk Musikisi Devlet Konservaruan'ndan
Ayşe Sagyaşar. Dr. Atilla Ovalı ve arkadaşlarının
oluşturdugu Ehlikeyf, sevilen eski şarkılar, fasıl ve günümüz
popüler parçalanndan seçme ömekler sunuyor.
Salı ve Perşembe günleri ise, Dr. Atilla Ovalı'nın
ud eşliğindeki özel programını izleyebilirsiniz.
elmadağ
Rezervasyon için: (0212) 241 03 20 - 23
Cumhurtyet Cad Pak Apt 6/C Eimadag (Dıvan Otelı yann