25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CHP YÖNETİMİNE AÇIK MEKTUP Demokrasiyle yönetilen bir ülkede en temel insan haklarından biri siyaset yapma ve bu amaçla siyasi partilere üye olma hakkıdır. Ne var ki bu hak ül- kemizde parti genel başkanlannın ve onların yakın mesai arkadaşlarının keyfiyetine bırakılmıştır. Siyasetin en etkin görevlerinden biri olan milletvekilliği konumuna yükselebilirsiniz ama genel başkanınızı ve politikalarını yanlış bulup eleştirdiğinizde kendinizi keyfi kararla partinizin dışında bulabilirsiniz. Saygınlığınız, etkinliğiniz, kitle tabanınız ne olursa olsun, bir partiye üye olup siyaset yapabilmenin koşulu genel başkana tabi olmanızı gerektirmekte- dir. Böyle bir kuralsız siyasal düzen bütün yaşam alanlarını altüst etmekte, ekonomiden sağlığa, eğitimden bannma hakkına kadar toplumsal yaşamın olmazsa olmazlarını insanımız için ulaşılmaz kılmaktadır. Ülkemizde siyasetin kuralı yoktur; kuralsız siyaset kuralsız ekonomiyi doğurmakta, kuralsız ekonomi de devlet ve toplum yaşamını altüst etmektedir. Işte size bir kuralsızlık ve keyfılik örnegi: Bu ülkede yirmili yaşlardan itibaren sendikal ve siyasal hareketin en etkin makamlarında sorumluluk üstlenmiş bir kişiyim. Bugüne kadar hem sendi- kal hem de siyasal alanda düşüncelerimi hiç sakınmadan açıkça ifade ettim. Siyasi nezaket sınııiarı içinde eleştirilerimi yaptım, kapıkulu olmadan siya- set yaptım. Başından itibaren siyasal demokrasi, parti içi demokrasi için çaba gösterdim. Bu çabam bugün de devam etmektedir. 1998 CHP Kongresi'nde, Sayın Baykal'ı izlediği politikalardan dolayı eleştirmiş, "Bu gidiş doğru değildir; bu gidiş CHP'yi parlamento sürecinden alı- koyar" demiştim. Ne yazık ki 1999 seçimlerinde bu söylediğim gerçekleşti. 1973 yılında CHP'ye üye oldum ve üyeliğim 1999 seçimlerine kadar devam etti. 1999 seçimlerinde DSP'den milletvekili olarak parlamentoya girdim. Bunun nedeni CHP ve onun ilkeleri değil, CHP yönetimi ve yönetim anlayışıydı. Milletvekilliğimin on beşinci gününde, bir gazetecinin sorusu üzerine "CHP'siz parlamento olmuyor" demiştim. Ayrıştığım nokta CHP değil, bugün de aynı yönetim anlayışını sürdüren o günkü yönetimdi. 2002 seçimlerinde sorumlu yurttaşların sağduyusu CHP'yi parlamentoya taşıdı. Ancak devlet kuran 80 yıllık CHP, henüz 2 yaşında bile olmayan bir parti karşısında yenilgiye uğradı. 2004 yerel seçimlerinde de CHP önemli kalelerini yitirdi, fakat CHP'nin yöneticileri bu durumdan kendileri için bir sonuç çıkarmadı. CHP'den ayrıldığım için 2002 seçimlerinde yeniden milletvekilliği talep etme hakkını kendimde gömnedim. Bu dönemde, 2002 seçimleri öncesinde hâlâ parlamenter iken, seçimde CHP'ye destek açıklaması yaptım, bu açıklamamı CHP il ve ilçe örgütlerine de gönderdim. Onlar da bu açıklamamı ör- güt tabanına duyurdular. Seçim öncesinde ve sonrasında Sayın Baykal ile çeşitli telefon görüşmeleri yaparak partiye üye olmak istediğimi, meclis grubuna gelerek veya bu- lunduğum Bakırköy ilçesinde üye olabileceğimi söyledim. Bu arada Sayın Genel Sekreter'den randevu alarak kendisiyle görüştüm. Genel Sekreter par- tiye dönmemin kendileri için de onur olacağını, parlamentoya girdiğim ilk günlerde "CHP'siz parlamento olmuyor" dediğimi ve parlamento yaşamımda CHP'yi hep sahiplendiğimi bana söyledi. Ben de kendisine, şahsi bir talebimin olmadığını, parti içi demokrasi dışında hiçbir şey beklemediğimi, bunu da Genel Başkan'ın anlayışla karşılaması gerektiğini ifade ettim. Üyelik konusunda bir yanıt alamayınca, 22 Aralık 2003 tarihinde Bakırköy ilçesine gidip dört yıllık aidatımı da peşin yatırarak üyelik kaydını yaptırdım. Daha sonra defalarca ilçe başkanına üye kimlik kartımın gelip gelmediğini sordum ve "Henüz gelmedi" yanıtını aldım. Son olarak Kurultay nedeniyle üye- liklerin askıya çıkarılması vesilesiyle ilçe başkanını aradığımda üyeler arasında ismimin olmadığını öğrendim. Bunun üzerine bu alandan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Algan Hacaloğlu'nu aradım. Kendisi inceleyip yanıt vereceğini söyledi. Daha son- ra ilçe başkanıyla da görüşerek üyelik talebime birkaç gün içinde cevap verileceğini ifade etmiş. Bunun üzerine kendisini tekrar arayarak "2003 Aralık ayından beri üyelik kartını bekliyordum. Bugüne kadar kabul veya reddedildiğine dair bir şey söylenmiş değil" dedim. O da "Sayın Baykal talebinizin bekletilmesini söyledi" dedi. Üyelik talebimle ilgili ağırlıklı görüş, altı ay içerisinde olumsuz yanıt verilmediği için parti tüzüğünün 12. maddesi gereği üyeliğimin kesinleştiği yönün- dedir. Bu gerçekleşmemişse Sayın Baykal'ın şahsımla ilgili koyduğu rezervin hangi anlama geldiğini açıklaması gerekmektedir. 23 yaşında sendika şube başkanı, 26 yaşında DİSK Yönetim Kurulu üyesi, 28 yaşında DlSKTekstil Sendikası Genel Başkanı, 44 yaşında DİSK Genel Başkanı oldum. 1989-91 döneminde parti meclisi üyeliği yaptım. Bütün bu görevlere seçimle geldim, sorumluluğumu içselleştirdim ve gereğini yerine getirdim. 1999 seçimlerinde de milletvekili oldum. Siyasette Sayın Ecevit gibi bir önemli şahsiyetle yanlışları tartışabilmiş; bunları cesaretle dile getirmiş, özgüveni olan bir kişiyim. Bunca yıllık toplumsal ve siyasal mücadelede hiçbir ayıbın, yanlışın, haksızlığın ve hukuksuzluğun, yanından bile geçmedim. Her haksızlığa açıkça karşı çıktım. Üyelik hakkımın verilmemesini, bu en temel insan hakkının çiğnenmesini suskunlukla karşılamam beklenemez. Bunu kendim için bir onur meselesi sayıyorum. Bu yasal hakkımız teslim edilmezse, Sayın Baykal ile karşılaşacağımız her yerde en yüksek sesle hakkımı isteyeceğim. Bugüne kadar kimsenin hakkını ve hukukunu ihlal etmedim; kendime de ettirmem. Hele de kurultay nedeniyle hayatlarında hiç solcu olmamış, MSP ve Refah Partisi çizgisinden gelen ve seçim arifesinde kaçak inşaat yaptıklan TV ve gazetelere manşet olmuş kişilerin (Bkz. Mahmut Övür, "Kaçak Mü- teahhitlerin CHP Sevgisi", Sabah gazetesi, 21.06.2005) bile CHP'ye üye yapıldığı ve delege seçildiği bir dönemde, eski DİSK Başkanı ve parti meclisi üyesi olan şahsıma yapılan bu haksızlığa asla boyun eğmem. ' Parti örgütü 1999 seçimlerini unutmamalıdır. Bu yönetim anlayışı değişmezse aynı akıbetin yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Elbetteki bun- ca haksızlığın ve hukuksuzluğun bir bedeli, bir faturası olacaktır. Kaçak müteahhitlerin delege olduğu yerde ben üye olamıyorsam, bu durumu CHP parti örgütünün ve kamuoyunun vicdanına sunuyorum. Mücadelemiz sürecektir. Bu ilanın devamı gelecektir. RIDVAN BUDAK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear