23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURJYET 27 HAZİRAN 2005 PAZARTESI • «Mfv. t l(wrDAolan- lar öğreticidir? Neydi olan? Imam Humeyni Devrimi'nin Islam CumhuriyetiAna- yasası'na göre yeni "reisicum- hur"un seçilmesi gerekiyordu. Halkın doğrudan oyla- rıyla ve iki turiu yapılması gereken seçimin ilk turunda adaylardan hiç- biri salt çoğunluk sağlayamayınca, en çok oy alan iki aday arasındaki ikin- ci turda Ali Ekber Rafsancani kay- betti; Mahmud Ahmedinecad ka- 2andı. Devrim'den sonraki uzun katılığın ardından son zamanlarda görülen yu- muşamada "reformcu" Rafsancani 'ye çok umut bağlanmıştı; Amerikalılann sözünü ettikleri "llımlı Islam demok- rasisi'ne doğru bir gidiş olacağını söy- leyenler bile çıkmışt. Bu bakımdan, ko- yu tutuculuğuyla tanınan Ahmedine- cad'ın seçilmesi içteki ve dıştaki iyim- serierde büyük şok yarattı. İnşaat mühendisi olan ve Tayyip Er- doğan gibi bir büyük kent beledi- ye başkanlığından gelen Ahmedine- cad'ın seçilmesinden sonra Iran'da olabilecekleri fazla abartmamak ge- rekiyor. "Reisicumhur"ur\ doğrudan halkça seçilmiş ve yüzde 62 oy almış olması, başkanlık rejimlerindekine benzer bir temel değişiklikyaşanaca- ğı anlamına gelmez. Anayasa, "reisi- cumhur"a böylesine köklü bir işlevta- nımıyor. Mutlak yetkiler onda değil, din adamlarından oluşan "Rehbehik Şû- rası"ndadır. Birçeşit "Anayasa Mah- kemesi" sayılabilecek olan "Anaya- sayı Koruma Şûras/"nın üyelerini, ge- nelkurmay başkanını, Devrim Muha- AÇI MÜMTAZ SOYSAL Tahran Dersleri fızları'nın başko- mutanını atama yetkisi onlarındır. Bundan da an- laşılacağı gibi, Iran rejimi, çağdaş devletin seçim, parlamento ve si- yasal sorumluluk gibi birtakım kurum ve kavramlarını içermekle birlikte, özde tam anlamıy- la Islami esaslara ve Islamcı devlet anlayışına dayanmakta. Bu açıdan bakınca, çağdaş demokrasi ve dev- let anlayışıyla Islami bağdaştırmak amacıyla girişilmiş en ilginç örnek sa- yılabilir. Ama, aynı zamanda böyle bir bağ- daştırma çabasının sınırlartnı da gös- teren, nereye kadargidebileceğini hu- kuk kurallanyla ortaya koyan bir örnek. Peki, son seçimden çıkanlabilecek ders nedir? Seçimin verdiği ders, devletin te- mellerini bir kez dine ve Iran'da oldu- ğugibi birtekmezhebedayandırdık- tan sonra kalkışılan bütün "reform" hareketlerinin, hele çok sağlam bir ekonomik ve sosyal temele dayandı- nlmamışsa, eninde sonunda ne gibi tepkiler uyandırdığını göstermesin- dedir. Halk yığınlan ekonomik ve sos- yal polrtikalarda tam tatmin bulmamış- sa ve hele Iran'da olduğu gibi ülke üze- rinde çeşitli dış hesap ve niyet bulut- ları dolaşmakta ise başörtüsü kena- nndan perçem gösterme izni gibi son derece masum özgürleştirmeler bile aşırı ulusalcılıkla kanşıp gerici tepki- leri çok çabuk alevlendirmekte ve o alevin meşalesini taşıyanlan siyasal merdivenlerde hızla yükseltmektedir. "llımlı Islam devleti", fazla uzağa gi- demiyor. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Dil Devrimi Yaşıyor... Halk, ozanlar, şairler, yazarlar ve öğretmenler her yönüyle gelişmiş bir yazı dili yaratmışlardır. Bugün Türkçe her türlü anlatım için yeterlidir. Türkçenin sözcük zenginliği, basılı sözlüklere alınan sözcüksel birimlerle sayüamaz. Yabancı dilli kimi Türklerin sözlük karması, sözlüksel işlemlerin göz ardı edilmesinden kaynaklanıyor. Prof. Dr. Ömer DEMÎRCAN Okan A! ttilâ llhan, Cumhuri- yet'teki yazı- lanndakonu- -yu sık sık "Dfl Devrimi"ne getiriyor. Ileri sürdüğü kimi savlar hiç degişmedi. Sakız etti- ği "...DUi Bir Çıkmaza Saplanuşızdır..." sözüyle 04.05.05 günlü dilim-ya- zıda (1) şöyle >r ükleniyor: 1. tki ümmet dili Arap- ça ile Farsçadan sözcük alınması doğaldı. "...asıl yadırganması gereken, öz- İeştirme adı altmda dilin budanıp kuşa çevrilme- sL."dir. 2. Bu yargıyı destekle- mek için şu ahnüya başvu- ruyor. Sözde, bunu goren Atatûrk, bir akşam sofra- dan sonra Falih Rıfkı Atay'a "...Dili bir çıkma- za saplamışızdır... Bıra- Üstelik, AFM sinemalarında dilediğiniz bir filme tek kişilik bilet* HEDİYE! • Kampanya stoklarla armtı olup hedıye AFM sınema bıler Nokıa 3120.3220 6020.6021,6100.6170,6230,6230ı, 6260,6600,6610ı, 6630,6670, 6680,7260 7280 7610,7710.9300 ve 9500 modeller ıçın getertıdır Rıng kampanya kapsamiDdakı urunlen ve kampsnya Brîhlennı değıjtırme haktanı saktı tutar Oranlarda w vergılerde olabılecek değışıkhkier. kampanyaya yanatılabıhr www.nokia.com.tr Aynntıh bilgi için: 0212 444 RING (0212 444 74 64) ANKARA (0312) ATAKUIE TANSA5 440 85 52 ANTAUA (0242) ULLSOC BLt 248 60 80 5*1 MİGROS 230 12 22 5M MİGROS 230 12 30 ŞARAMPOL 2 " 50 50 MLEKAP1 244 22 44 KORKimt 643 26 26 KUMLUCA 887 39 39 5-MAıl 316 00 80 MANAVMT 742 60 70 ÇOR1U (0282) OIÜON AUŞVERİS MERKÖ 673 32 79İSTAABUL (AVRUPA YAKA9 0212) AKARAV ATATURK BULV4RI 519 01 02. ATAX0» ATRIUM 560 76 16 BAHRK0Y tSTASrON CAD 542 06 50, BEYOGLU tSTIKLAL CAO 244 55 55 BEYUKDUZl! 5M MİGROS 852 01 31 ESENlF 645 46 60 KEMERBURGAZ ME5A GIMA PLA» 322 34 22 OSMANBPf 234 67 67 SEHREMİN! MİLLET CAD 632 62 68, VESUÖY [STASYON CAD 662 91 27 (ANAOOLU VAKASI 0216) BEVKOZ 424 11 00 ICADKOV ALTIVOL 414 19 49 KADIKOY CARŞt 414 66 96 KADIKÖY tSKELE 336 19 45 <ARTAL EXTRA 473 65 65 KAKTAL 387 36 50, KARTA1 KORDONBOVU 488 71 94. MALTEPE 459 46 24 MAL*EPE 352 60 26 PENDIK HATBOrtJ 491 29 61 KHDlK 491 95 65İZMİR (0232) 4İİA& 616 41 11, A1İANCAX 422 51 55 BORNOVA 342 01 61. CANKAYA 446 20 03 3GÜ 386 10 60 EGS MAVİSEFİR 324 68 28 GAZlEMtR 251 88 81. KARŞIYAKA 364 49 99 GİRNE 364 67 77 KtPA 386 58 53 HMERAU1489 9191 KONAK 445 07 00 NARÜDERE 239 67 67 PASAJ 369 66 07, PASAPORT 445 4142 VAN (0432) ESOŞ ATATURK CAO 354 3100 IMOKIA CONNECTING PEOPLE www.ring.com.tr kuiar mı dili bu çıkmaz- da? Havır. Ama ben de işi başkalarına bıraka- mam..." (2) diye yakınmış. Söyleniş yüı 1934-35, anı- yageçiş 1961. 3. O günlerde Türkolog Abdülkadir tnan da Fa- lih Rafh'ya: "..^enim ak- lımın ermediği bir lehçe varsa o da Türk Dil Ku- nımu'nun lehçesi!" de- miş(ÇankayaIV: 157). Bu söze dayanarak Sayın At- tilâ tlhan: "Günürnüzde Gaa'nifl Nutku'nu bile, okuyup anlayamayan gençler varsa, işte bu, o lehçenin marifetidir" sa- vıyla sözünü bağlıyor. 4. Türkçe sözlük ile an- latımı geliştirmeye canla başla katılanlara da, 06.05.05 günkü düim-yazj- sında M özleştirmeci takı- nu" diyor. Yalnızca bunlar değil, 09.05.05 günkü yan- hş "Gûneş-DU" (3) açık- laması da karşıdevrimci Türkologlann kullandığı saldın araçlandır. 2005 yı- lında Dil Devrimi'ni 1930'lu yıllann verileriyle eleştirmek, düpedüz okuru yamltmakür. Falih Rıfkı an- latıyor, ama Atatürk'ü tam anladığı nerden bellı? Dili işlemek. bilinen sözcükler arası yeni bağdaşımlar ya- ratmak, bireysel yeni tü- revlere can vermektir. Devrimciler yeni sözcük- leri 1865'intıbbiyelilen gi- bi Arapçadan mı üretecek- lerdi?ll.O5.O5'tesözüedi- len damıtmanın ümmet di- liyle ügisı yoktur. Yanıt 1. Gerçekte Türk- çe, Osmanlı döneminde yazılı anlatım dışııta itii- miştL îşlem, bir sözcük ah- mt değil tam bir sözlük ve yapı kmmıydu O yüzden Dil Devrimi sürecinde Türkçe budanmamış, tam tersine, pınlpml bir yazı dili yaratılmıştır. Halkın diline dokunulmamıs, azınlıkta kalan kimi Der- Saadet (tstanbul) aydın- lan ile o günkü yazarla- rınyazı dili söziüğü değiş- tirilmiştir. Halkın sözlü- ğüyle anlatımda yetersiz kaldığı için aydınlann be- cerilerinin işlenmesi ge- rekmiştir. Doğrusu orta- da "budanan" bir dilyok- tur. Bireylerin o anlatım sorunu okura, bir "söz- lük" sorunu olarakyansı- mtştır. tkisini kanştırarak anlatan Sayın tlhan 'ınyo- rumu, acaba öze dönük bir yanüma mı,yoksa dışa dö- nük bir savunma mı, kes- tiremiyorum. Çünkü "Türkçeyetersiz" diyen başkalan da hep yanıltı- yor: Kendilerindeya alan- la ilgili ya da sözel işlen- memişlik var. Öyleleri di- lisuçlaymca, sözdeaklan- dıklannı santyoriar. Osmanlıca sözlük, her anlam için bir sözcük ara- nan bir sözlük idi. Yaban- cı dil öğrenenlerin de bel- leklerindeki sözlük bu tü- re, sözcüksel bir sözlüğe dönüşmektedir. Her ayn an- lama ayn bir sözcük kosu- lan bir sözlük en ilkel bir sözlük türüdür. Dil edinir- ken bebekler, iletişime böy- le bir denklikle başlar; çok geçmeden sözel ve sözlük- sel işlemlere geçilir. Türk- çenin sözlüğu ise başkadır, işlemsel bir sözlüktür. Bu yanıyla 190 dolayuı- da türetme eki (4) ve çok sayıda türetme işlemine uygulanan ekdizimine da- yanır. Sözgelimi yahıızca "-cı" (gazete-cı) ekiyle 11.000' üı üzerinde olanak- tan bugünkü sözlüğeyalnız- ca 1582 girdi ahnrmş (5). Öteki yanına bakıJırsa, he- nüz yeterince işlenmemış yansımalar (şır-rak) ile an- cakolanaklannyansı: 8000 kadar sözcük oluşmuş (6). Yineleme yoluyla anlam üretmeye yarayan "ikile- me"lerin (göz göz, soluk soluga, bulabula...)bir söz- iüğü yapılsa girdi sayısı 100.000'i geçebüir. Kaldı ki tarama ve derleme ça- lışmalan ile henüz toplan- mamış çok sayıda sözcük ve yan anlamlar sözlü dilde, agızlarda kullanılmakta, yö- resel yazüı kaynaklarda der- lenmeyi beklemektedir. Halk, ozanlar, şairler, yazar- lar ve öğretmenleT her yö- nüyle gelişmiş bir yazı di- li yaratmışlardır. Bugün Türkçe her türlü anlatım için yeterlidir. Türkçenin sözcük zenginliği, basılı sözlüklere ahnan sözcüksel birimlerle sayılamaz. Ya- bancı dilli kimi Türklerin sözlük karması, sözlüksel işlemlenn göz ardı edilme- sinden kaynaklanıyor. 1930'lu yıllann terimi olan özleştirme. gerçekte "Türkçeleştirme11 dir. Dil DevTİmı'ne karşı olan rah- metli Prof. Dr Faruk Ti- murtaş ın Yeni Kelimeler Södüğü (1979) içinde 3140 sözcük var. Bunlardan (namzed=aday gibi) 1815'ini doğru sayıyor. (Abide=anıt gibi) 478"inde şekil veyerleşikanlamyan- lışı varmış ama tutunmuş. Geriye kalan (esasi=asal, teselli=avuntu gibi) 847 sözcük yanlış imiş. Oysa onlardan 427'si doğru ve dile yerleşmiş. Önenlip de tutunmayan, ama Sayuı Ö- han'ın karşı örneklemede çiplediği (7) 420 kadar kar- şılık kalıyor. Oranlarsanız benimsenme yüzde 86.63. O gün için bu üstün bir ba- şandır. Oyleyse sormak ge- rek Sayın Attilâ Ühan, de- ğeıii bir şair ve yazar ola- rak hangi yeni sözcükle- ri üretmiş? Yazılannda, bir simyacı edasıyla, sık sık 'ümmet dilinden/Osman- lıcadan millet dili damıt- mak"tan söz edıyor. Özleştirme sözlükle il- gili bir terimdir; "dil da- mıtmak" ise, dilin her ya- nını örter. Günlük dile yer- leşmiş olan Osmanlıca söz- cükler zaten çevrimde. Yanıt 2. Atatürk'ün sö- zü(ÇankayaIV: 155)ancak 1934 yılında, bir Arap- çaParsça sözcüğe çok sa- yıda Türkçe karşılık veren Tarama Dergisi adlı söz- lükyayımlanıp kullanılma- ya başlandığı günlerde söy- İenmiş olabihr. Soyadı Ya- sası'nuı da uygulandığı o yülarda Türkçe sözcük kul- lanmaya karşı aşın ama dı- şa vurulamayan bir direnç vardı. Gazeteciler bu sorunu "ikameci" (sözcük değiş- tirmekle görevh) kişiye ak- tanyoriardı (Dilaçar, 1975). O günlerde yazılar önce Osmanhca yazıhyor, sonra ikameci, Osmanlıca söz- cükleri "Tarama Dergi- si"ndeki Türkçe karşılık- lanyla değiştiriyordu. O sözlükte birArapça sözcü- ğe karşdık çok sayıda söz- cük verildiği için (sözgeli- mi "âlimM için23 karşdık: ata, bahşi, bilecen, bilge, bilgiç, bilici, bilili, bilgicü, büikli,bilgili,biliklik,bö- gü'bökü, bügü, çelebi, da- nışman, eke, erdem, kam, okuklu, öylü, tanırgan...) herkesbeğendiğini seçiyor, o yüzden de yazılar pek an- laşılamıyordu. Oysa sözcük seçimi baş- ka, metin ürerinıi başkaydı. tşte Atatürk'ün yakmması bu dönemde olmuştur. O kanşüdık da, kısa sü- rede yayımlanan biri Os- manhcadanTürkçeye, öte- kisi Türkçeden Osmanlı- caya iki kılavıozla azalmış- nr. O kılavuzlarda her söz- cüğe bir ya da ikı-üç karşı- lık verilmiştir. Örnekler; fecr: tan; kâr: iş, kazanç, saf: duru, an...,'/ alan: sa- ha: köle: caker, bende, memluk; sorgu: istintak... Sorun gerçekte Hasan ÂB Yücel'in kurduğu MEB "Tercüme Bürosu"nca (1940-1947) yapılan çe\i- rileraracıhğıyla çözümlen- di. Sa>ın Attilâ îlhan, tnö- nü'ye karşı olduğu için o beyaz kitaplara da; o dö- nemde açıldığı için, iyice anladığma inanmadığım Köy Enstitülerine de karşı- dn-. Yamt 3. Sayın Attilâ îl- han bugünkü ortak dil için "lehçe" terimini kullana- rak Dil Devrimi 'ni küçüm- süyor. 1934 (ya da 1935 içinde) söylenmiş bir söz- den desteİc alarak eğitiıni Türk Dil Kurumu (1932- 1983) buhale genrmiştir, mi demek istiyor? Oysa sözü- nü ettiği o lehçe. 1950'den beri öğretim dışı; mezunlar özleştirmeye kanhnasmlar diye Türkolojide bir "söz- lükbilim" dersi bile yok. O gözlem eğitimle, özel- likle dil ve tarih eğitimiyle ilgilidir. Bueğitim, 1947'den be- ri karşıdevrimci Türkolog- larca düzenlenmekte, de- netlenmekte ve yönlendiril- mektedir. .\utuk'u anla- mak için Osmanlıca sözlü- ğün tümünü bellekte taşı- maya ne gerek var? Dıl-içi çeviri ile ya da sayfa kena- rmda sözlük vererek güçlük giderilebüir(8). Sayın At- tilâ Ühan, dili varmıyorsa da, örtük olarak: "TDK'nin kapatılması iyi oldu" der gibi. Ancak o BOP'lu ey- lemde ve Atatürk'ün mira- sınm gaspında alttan üste en az üç katılan var; TDK (1932-1983) kapaülmadı, kapattınldı (9). Bugün Türkçe çıkmazda değil; bazı aydınlar açmazda, bilerek ya da yanılarak karşı tarafta, kimilerinin dümen suyunda. Yamt 4. iki 1982-yazı- sından kes- yapışor yönte- miyle düzenledığı 04/06.05.05 günlü dilım söyleşilerden ikincisinde "Ozleştirmeci takımın- dan delilli ispath cevaplar geünedi" diyor. Ortanın al- tı o söz ile Sayın tlhan "öz- leştirmeci taifesi" nitele- mesinden kaçınmış ise de, sizce TDK'nin 1983 başın- da kapatüması yolunda 12 Eylülcülere destek vermiş olmuyor mu? O görüşleri bugün de yinelemesi, Sayın Attilâ îlhan'ın AKDTYK- TDK dairesinin çizgisinde demirlediğini gösteriyor. Kimi büim çevreleri diren- diği için tek-anlamh metin üretiminde sorunlar varsa da, Dil Devrimi, ortak bir yazı dıli yaratmada hedefı- ne ulaşmıştır. Hep birlikte gelelim elin bugünkü sal- dınsına! (1) Dilim-yazı=tefrika. (2) Falih Rıfkı Atay (1961): Çankaya (Anılar) I-V,CumhuriyetY. 1999. (3)Demircan(2OOO:135- 156). (4) Uzun, N.E.; L.S. Uzun;Y.K.Aksan;M.Ak- san (1992): Türkiye Türk- çesinin Türetim Ekleri, Şi- rin Kırtasiye, Ankara (Ço- ğaltma). (5) Aksan, Mustafa (2001) Agents in Turkish and their morphology. Mer- sinÜni.Y. (Aksan 2001). (6) Zülfikar H. (1995): Türkçede Ses Yansımalı Ke- hmeler^AKDTYK-TDKY. (7) Üzüm salkımından seçerek dane koparmak (ve yemek). (8) Sayın Attilâ îlhan'ın sözü, tstanbul belediye baş- kanı iken Sayın Başba- kan'uı: "...Harfinkılabı sa- yesinde birülkenin tamamı- nın bir anda sıfır okur-ya- zar seviyesine indirgenme- sikimlere yaramıştır:" (Yet- kin, Müd. Huk., Mayıs 2005, s.26/1) sorusunaben- ziyor. Bunun neresi doğru? 1928'denüfusun yüzde 90'ı okuma-yazma bilmiyor. Ay- dınlann ise, zaten bir yazı- sı var ve Latin harflerini ya- bancı dil derslerinde öğren- miş durumdalar. (9) Örnekleri ve kişileri merak edenler için: TKAE (1966) Türk Düiîçinl-n, Ankara, Tercüman (1979), Yaşayan Türkçemiz 1.2,3, Tercüman Gazetesi y. Yü- cel,Tahsin (1982) Dil Dev- rimi ve Sonuçlan, TDK. < Değişimi öğrenmek iste- yenler için: Aksoy, Ömer Asım (1970) Gelişenve Öz- leşen Dilımiz, TDK, Cev- det Kudret (1986), Dilleri Var Bizim Dile Benzemez, Bilgi. CUMHURİYET'TEN OKURLARA tBRAHtM YILDIZ AKP Seypediyor... Avrupa Biriiği tartışmalan bir yana, Türkiye'nin önünde çözüm bekleyen iki ciddi sorun var. Terör ve işsizlik... • Bir süredir durdu sanılan terör yine can almaya başladı. Asker bu konudaki duyarlılığını yineledi. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Bü- yükanıt, Atina'daki resmi temasian sırasında, "GQ-* neydoğu dağlannda piknik yapmıyoruz" diyerek" "Operasyonlar dursun" diyen AB buyükelçilerine de yanıt verdi. Büyükanıt, ılımlı Islam önermeleri— ne de "Laik bir devlette dini sıfat olmaz" diyerek askenn konuya bakışını net olarak ortaya koydu. Büyükanıt'ın altı çizilmesi gereken şu cümlesini de aktarmakta fayda var: "AB'nin Türkiye'ye lü- tuf olarak değerlendirilmesi yanlıştır. Evet ya da hayır demenin sadece AB'nin hakkı olmadığının, Türkiye 'nin de evetya da hayırdiyebileceğinin bi-' linmesini istiyorvm." - Yine, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, bölgede sorunun çözümü için ekonomik' ve politik önlemlerin devreye sokulması gerektiği-' ni vurguladı. Teröre karşı aydınlann girişimi de toplumun her" kesiminden büyük destek gördü. Pazar günkü~» manşetimizde yer alan haber, toplumsal bir tep- i kinin yansımasıydı. ,; • • • Işsizliğin boyutu her geçen gün artıyor. Üniver- ^ siteli işsizlere sürekli yenileri ekleniyor. Eğitim sistemindeki sorunlann çözüm bekledi- i ğini çoğu kez yazdık. üselere girişten başlayıp, üni- versite kapılanndaki yığılmalara dek yaşananlar biliniyor. Heryıl 2 milyon genç üniversite kapısında terdö- küyor. Yaklaşık 400 bin genç üniversite kapısını aralı- yor. Asıl sorun ise mezuniyetle birlikte başlıyor. Ankara Ticaret Odası'nın yaptığt bir araştrmaya gö- re mezunlann yüzde sekseni işsiz. Bitirdiği bölüm- le ilgili iş bulanlar ise şanslı diye tanımlanıyor. Hatta iş o denlı komik bir hal almış ki İşsiz Mü- hendisler Demeği bile kurulmuş. Bir de bunun ekonomik yanı var. Bir gencin 4 yıllık bir okuldan mezun olana dek aılesine getirdiği yük 28 milyar TL. Iktidan elinde bulunduran AKP hükümeti ise ül- kenin yaşamsal sorunlan çözüm beklerken "Tür- ban konusunda vicdanlan rahatlatacağız" diyerek sıkmabaşlılara mesaj veriyor. • • • Uluslararası hukuka sahip çıkmak için kurulan Irak Dünya Mahkemesi'nin son oturumu Istan- bul'da yapıldı. Oturumla ilgili haberleri aynntıh ola- rak okurlanmıza yansıttık. Cumartesi günkü man- şetimizde İşgalyargıda" başlığı ile yine bir tek Cum- huriyet'te yer aldı. ••• Gazetemizin kurucusu Yunus Nadi'nin anısına düzenlenen geleneksel yanşmanın 59'uncusu so- nuçlandı. Ülkemizin kendi alanında en eski yanş- ması olan Yunus Nadi ödülleri'ni kazananlar ya- nn akşam Istanbul'daki törende bir araya gele- cekler. Yanşma sonunda ödüle hak kazanan 9 de- ğerli sanatçımızı bir kez daha kutlanz. Sporda hareketli yaz Sporda geçen hafta gündem ulusal futbol takı- mındaki görev değişıkiiğiydi. Uzun zamandır gö- revden alınması beklenen Ersun Yanal, hafta ara- sında 14 aylık çalışma sürecini sonlandınrken bu koltuğa 2. kez Fatih Terim oturdu. Ulusal Takımı tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine ta- şıyan deneyimli teknik adam, bakalım aynı başa- nyı 2006 Dünya Kupası Elemeleri'nde yineleyebi- lecek mi? Futbolun yanı sıra Çeşme'deki Avrupa Rüzgâr Sörfu Şampiyonası, Ispanya'nın Almeria kentinde başlayan Akdeniz Oyunlan, Geleneksel Kırkpınar Yağlı Güreşleri ve ulu önder Atatürk adına düzen- lenen Gazi Koşusu haftaya damgasını vurdu. Wimb- ledon Tenis Turnuvası'nda bir hafta geride kalır- ken Türkiye'deki tumuvalarda raket sallayan genç isimlerin, Londra'da boy göstermesi Türk tenisi adı- na olmasa da Türkiye'nin tanıtımı açısından önem- liydi. Kendilerini futbola kaptıran diğer gazetelerin ak- sine spordaki tüm bu gelişmeleri, önümüzdeki haf- talarda da sız okurlanmızla paylaşacağız. İyi haftalar... ' EYÜP1. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004 306 Karar No: 2005 293 Davacı Saniye Güven tarafından davalı nüfus mü- dürlüfü aleyhine mahkememize açılan yaş tashihi da- vasında: Da^cı tarafından davalı aleyhine açılan da- vanın kabulü ile Nığde iü, Çiftlık ilçesı, Asmasız kö- yü cilt: 26, hane: 47, bsn: 274'te nüfusa kayıtlı Yusuf ve Fevziye"den olma Saniye Güven'in nüfus kaydın- daki 07.06.1977 olan doğum tarihınin ay ve gün baki kalmak kaydıyla 1964 olarak düzeltilmesine karar ve- nlmiştir llan olunur. 23.06.2005 Basın: 30400 FATÎH 2. AİLE MAHKEMESİ'NDEN Dosya Ko: 2004 140 Davacı Alı Özbey tarafından davalı Seher Özbey aleyhine açılan boşanma da\'ası ile ilgili olarak, Mahkememizden verilen 12.5.2005 gün ve 2004'140 esas, 2005-326 karar sayılı karar ile Adıya- man, Gerger, Dallarca Kövii, 15 cilt, 8 hane ve 65 BSN'de kayıth Ibrahim ve Zerifden olma 20.12.1959 doğumlu Ali Özbey ile aym yerde nüfusa kayıtlı Mehmet ve Hatıce'den olma Zile, 11.01.1965 do- ğumlu olup 251 BSN'de kayıtlı Seher Özbey'in bo- şanmalanna karar verikniş olup, karar daha önce ad- resinde bulunamayan ye kendisine ilanen tebligat ya- pılan davalı Seher Özbey'e ilanen tebliğ olunur. 03.06.2005 Basın: 30127 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük sivil toplum gazetesi BİZİM GAZETE tarafsız haberleri, ilginç röportajlan, araştırmaları, köşe yazılan ve ülke sorunlarını yansıtan raportanyla 10 yıldır okurlarıyla el ele... Tet 0 212 511 94 94 - Abone: 0 212 513 83 00
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear