22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 HAZİRAN 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET JjjJvt_fN v/IVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr Kamu hizmetlerinin adım adım ticarileştirildiğini belirten KESK, yüzde 5 zammı kabul etmeyeceklerini dile getirdi 'Hükümetkıblesini IMF'ye döndü'• KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, hükümetin kamu çalışanlanna 2006 yılı için öngördüğü zammın "kabul edilemez" olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - KESK Genel Başkanı İsmailHaldaTombul, hüküme- tin, kamu çalışanJanna gelecek yıl için sade- ce yüzde 5'lik zam öngördüğünü söyleyerek "Bu zam oranını kabul etmemizi hiç kimse beklemean" dedi. Tombul, dün KESK Genel Merkezi'nde dü- zenlediği basın toplantısında, "hükümetin, özelleştirme uygulamalannda ve kamu sektö- rünü parçalayıp eddazteştirme hedefinde ka- rariıgöründüğünü" savundu. Hükümetin, hız kesmeden gündeme getirdiği yasal düzenle- melerle "emekçflerin ve halkuı geleceğini ka- rartmaya hazniandığını" söyleyen Tombul, "Ne yazık ki, hükümet kıbtesini IMFye, sırü- nı emekçiye dönmüş dunımda" diye konuştu. Kamu hizmetlerinin adım adım ticarileşti- rildiğini iddia eden Tombul, TBMM günde- minde bulunan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasansı'nın da aynı ne- oliberal anlayışın ürünü olduğunu öne sürdü. Hükümetin, emeklilik ve sağlık haklannı "yük" olarak gördüğünü savunan Tombul, "Öysa sırümızdaJd esas yük, emekçflerin ve halkın atan terini cebine indirenterdir" diye konuştu. İsmail Hakkı Tombul, hükümetin, faiz dışı fazla hedefıni tutturabilmek için, kamuda üc- retleri düşürmeyi planladığını da savundu. 50 binden fazla memur 550 YTL'nin altmda maaş alırken, 1000 YTL'nin üstünde kazanan memurlaruı oranı yabuzca yüzde 13. Ozeüeştirme karşıtı eylenılerde sokağa çıkan memur, ücret arüşı konusunda dahükümetie karşı karşıya gelecek. (Fotoğraf: AA) Memurunyartsı 750 YTL kazanıyor ANKARA (Cumhuriyet) - Mali- ye Bakanlığı venlen, memurlann yüzde 4.11 'inin 550 YTL'nin altın- da, yüzde 42.86'sının ise 550 ile 750 YTL arasında maaş aldığını or- taya koydu. 1 milyon 236 bin devlet memu- runun yüzde 4.1 l'ini oluşturan 50 bin 788'i, 525 ile 550 YTL arasın- da bir maaşla geçim mücadelesi ve- riyor. Devlet memurlannın önemli bir bölümü, orta maaş düzeyinde bulunuyor. Her 100 memurdan 43'ü, ayda 550 ile 750 YTL arasın- da maaşla çalışıyor. Yani kayıtlı memurlann 530 bin 21 'i, ayda 550 ile 750 YTL arasında maaş alanlar- dan oluşuyor. Söz konusu dilimi, yüzde 28.92'Uk oran ile maaşı 750 ile 900 YTL arasında olanlar izli- yor. Üst maaş gruplanna gidildik- çe, bu dilimlerde çalışan memur sa- yısında azahna dikkat çekiyor. Kayıtlı memurlann yüzde 10.60\ ayda 900 ile 1.000 YTL, yüzde 9.55'i ayda 1.000 ile 1.200 YTL, yüzde 1.86'sı ise ayda 1.200 ile 1.500 YTL arasında maaşla dev- lete hizmet veriyor. Bu arada memur maaşlannda da otomasyona geçiliyor. Maliye Ba- kanlığı Muhasebat Genel Müdürü Ömer Duman, memur maaşlannda otomasyona geçilmesiyle birlikte mutemetliğin de tarihe kanşacağı- nı söyledi. Maaş otomasyon proje- si ile memurlann özlük haklanna ilişkin tüm bilgiler, merkezde bilgi- sayara yüklenecek. Otomasyona geçilmesi sonrasında 52 bin mute- medin bir bölümü asli işlerine dö- necek. Boşta kalanlar ise ihtiyaç duyulan diğer alanlarda değerlendi- rilecek. DÜTVYA EKONOMtSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoglu@gmail.com Iran Başkanlık seçimlerinin sonuçla- n, dünya halklannın, kendilerini yöne- tenlere karşı, herfırsatta, ellerinde han- gi örgütlenme ya da ideoloji varsa onunla seslerini yükseltmeye, onlann hesaplannı bozmaya başladığını bir kez daha gösterdi. Bir süredir Latin Ameri- ka'da beJirgin biçimde izlenen bu trend, Avrupa Anayasası oylamasında da sü- rece damgasını vurmuştu. Kimsenin kafasına kakıyor gibi olmasın (ya da ol- sun, hak etmiyoriar mı?) ama tüm bu gelişmeler, tarihin, ideolojilerin, sınıf sa- vaşlannın hatta sınıflann sonunun gel- diğine ilişkin iddialann aksine. yaşamın, hâlâ maddenin, yasalanna göre işleme- ye devam ettiğini, "bastınlanlann", yi- ne "geri gelmeye" başladığını gösteri- yor. İran'da da "oyun" bozuldu Başkanlık seçimlerinde yanşın, mu- hafazakâr Rafsancani ile reform yanlı- sı adaylar arasında gerçekleşmesi bek- leniyordu. Her iki taraf da serbest piya- sa, özelleştirme yanlısıydı, ağırlıklı ola- rak iş çevreterini, kentli orta sınıflan, temsil ediyoriardı, ABD ile ilişkiieri "nor- malleştirmekten" yanaydılar. Üstelik 2004 başındaki meclis seçimlerinde, "reform yanlısı" kesim tasfiye olurken muhafazakâr kesim (Şii nomenklatura- sı) içinde bir görev değişikliği olmuş, genç, yüksek tahsilli, hatta doktoralı, serbest piyasa, bireysel özgüıiükler dü- şüncesine yakın, siyaset ve ekonomi- de dini söylemi terk etmeye başlamış, avukat, mühendis vb. bir kadro mecli- se girmişti (MERIP 22/07/04). Böylece "reform yanlısı" akım zayrflarken reji- min bel kemiği, Şii "nomenklaturası", giderek kendini serbest piyasa ekono- misinin kurallanna, iç ve dış iş çevrele- rinin isteklerine göre değiştirmeye baş- lamıştı. Diğer bir deyişle oyun kurulmuş, kim kazanırsa kazansın, genel trendin sürekliliği garanti altına alınmıştı. Dahası, Tahran Beledi- ye Başkanı, köktendinci Ahmedinecad'ın ikinci turda Rafsancani karşısındaki aday ola- rak öne çıkması, Rafsancani'nin re- formcu oylan da alarak gericiliğe hatta kimilerine göre "faşizme" karşı, Chi- rac'ın Le Pen'e karşı kazandığı zafere benzer bir biçimde, büyük bir meşruiyet kazanarak başkanlığa yükselmesi ola- sılığı bile doğmuştu. Ancak 1979 devriminden bu yana git- tikçe yoksullaşan, devrimin ilk yıllann- da elde ettikleri ekonomik olanakları kaybeden petrol gelirlerinden faydala- namayan, buna karşılık va- kıflara çöreklenmiş Şii no- menklaturasının ve onlarla iyi ilişkiler içinde olan iş çevreierinin gittikçe zengin- leşmesine şahit olan kır ve kent yoksullan ve çarşı es- nafı (küçük burjuvazi) bu oyunu bozdu, Ahmedine- cad'ı destekleyerek molla rejimine hiç beklemediği, bu yüzden de korunaksız olduğu yerden, din ve ada- let cephesinden büyük bir darbe vurdu. Sınrfsal safiasma Iran seçim konjonktürü, New York Tımes'tan The Ti- mes'a, VVashington Post'tan The Economist'e, Dei VVett'ten Le Figaro'ya kadar muhafa- zakâr, neo-liberal eğilimli basında, sınrf- sal özellikleri vurgulanarak tartışıldılar. ömeğin, VVashington Post, "sınıfsal ko- numlar merkezi rol oynuyor" diye ya- zarken The Tımes'in haberinin başlığı "Temkinli reformcu işçi sınıfı kahrama- nına karşı"yd\. Dei Welt için Mahmud Ahmedinecad adeta "Sakallı Lafonta- in"di. Bu yorumcular Ahmedinecad için, toplumsal desteği, köktendinci gö- İpan'da Sınıf Savaşları rüşlerinden daha çok sınıfsal, halkçı po- litikalanndan, dürüst insan imajından kaynaklanıyor diye yazdılar. Tahran Belediye Başkanı Ahmedine- cad, kendini "muhafazakâr" değil, "köktenci" (fundamentalist) olarak be- timliyor. Basici denen köktendinci mi- lislerin içinden ve Iran ordusundan ge- liyor. Ahmedinecad, bu özellikleriyle bi- reysel özgürlükler, kadın haklan ve mo- dernite açısından hiç iyi bir haber de- ğil. Ama, bunlann yanı sıra adam "na- muslu". Şaşaalı belediye başkanhğı sa- rayında değil kendi mütevazı evinde oturuyor, başkanlık maaşını almıyor, yoksullar ve kentin güzelliği için çalışı- yordu. Onun başkanlığında kent yaşa- mı daha iyileşmişti. özellikle yeni evli- lere verilen faizsiz krediler, küçük esna- fa yapılan belediye yardımlan, Ahmedi- necad'ın halk adamı görüntüsü, ulusal- cı eğilimleri, seçimlerde yoksullann ru- hunu okşadı, içini ısıttı, umut ışığı oldu. İlk kez kendilerine benzer biri vardı kar- şılannda. Diğer tarafta Iran'ın en zengin adamlarından biri Rafsancani, artık, halk arasında "Eskiden bir şah vardı şimdi 1000 molla var" deyimine yol açacak kadar nefret çekmeye başlayan ruhban sınıfının içinden geliyordu. Iran ekonomisinin giderek neo-liberal poli- tikalara açılması, Batı'yla bütünleşme- si konusunda, Iran'daki ve uluslararası iş çevreleri, Avrupa ülkelerinin liderieri umutlarını ona bağlamışlardı. İki kez devlet başkanlığı yapmıştı, tecrübeliy- di, tarzı biliniyordu, ne kadar baskıcı olabileceği de? Ama bu ikincisi hiç önemli değil- di? Üstelik adam seçim- lere girerken Batı'ya hoş görünmek, reformcula- rın oylannı çekmek için, başını bile açtı, ikici tur- dan az önce, Rusya'da yangından mal kaçırır- casına yapılan, kamu mallannın yağmalanma- sıyla, oligarklann (süper zenginlerin) oluşmasıyla sonuçlanan, özelleştir- me yöntemini vaat etti halka: "Devlet işletme- lerinin hisselerini size dağıtacağım!" Ya son- ra? Halbuki Ahmedine- cad, devlet işletmelerini korumaktan ama gelir- lerini halka transfer etmekten söz edi- yordu. Bu emekçiler için iş olanaklan, daha yüksek ücret, esnaf için ise para- lı müşteri demekti. Basıciler ve ordunun bir kesimi de Ahmedinecad'ı, hatta söylentilere göre fiilen oy verme sürecine müdahale ede- rek destekledi. Seçim öncesi yapılan yorumlarda çoğu kez adı bile anılmayan Ahmedinecad, ikinci turda oylann yüz- de 60'ından fazlasını alarak başkan se- çildi. Böylece iran başkanlık seçimleri- ne emekçiler ve yoksullar damgalannı vurmuş oldular. Ancafc... Iran başkanlık seçimleri de aynen Av- rupa Anayasası referandumunda oldu- ğu gibi, alttan alta sürmekte olan çok karmaşık sınrf mücadelelerinin su yüzü- ne çıkmasına olanak sağladı. Bir yan- dan, emekçi sınıflann ekonomik talep- leri, yöneticilere kızgınlığı öne çıkarken demokratik taleplerinin (ekonomik kaza- nımlan korumaya olanak sağlayacak ifa- de ve örgütlenme özgüriüğü olanaklan- na ilişkin taleplerinin) ikinci plana itiliyor olması, öbüryandan demokratik özgür- lüklerden yana olduklannı söyleyenlerin emekçilerin ekonomik taleplerine ilgisiz kalması, bu sınıf mücadelesinın gelece- ğini daha da belirsizleştiriyor. Ama Iran başkanlık seçimleri için en azıdan iki saptama yapmak olanaklı. Bi- rincisi, "yaşam tarzına", tüketim toplu- mu seçeneklerine indirgenmiş bir de- mokrasi mücadelesi (reformculuk) hal- kın ilgisini çekmiyor, desteğini almıyor aksine, kuşkuyla karşılanıyor. İkincisi, özel yaşamı, siyasi retoriği, dile getirdi- ği politikalanyla, aldığı halk desteğiyle, orduyla ilişkisiyle, büyük petrol ve gaz rezervleriyle, Hugo Chavez'i anımsa- tan Ahmedinecad eğer verdiği sözleri tutmaya çalışırsa, stnrf çelişkilerini ve rejimin (Şii bürokrasisi) iç çelişkilerini, seçilmiş (meclis) ve seçilmemiş kurum- lar (Koruyucular Konseyi vb..) arasın- daki çatışmayı, kaynaklann (vakıflann) başına oturmuş Şii nomenklaturasının üst kesimiyle bu kaynaklardan faydala- namayan alt kesimi arasındaki düş- manlığı daha da derinleştirecek, eko- nomik siyasi istikrarsızlığı arttıracak. Bu yüzden, başkanlık seçimlerini kök- tendinci bir adayın kazanmış olması re- jimi güçlendirmek şöyle dursun, sonun başlangıcı noktasına getirmiş gibi gö- rünüyor. Titreyengöl kıyısında orman içinde Mavi Bayrak özel plajlı bir rüya • Eşsiz doğa, temiz sahil • 6o dönüm alanda 54'ü villa toplam 383 klimalı oda • Sabah, öğle, akşam açık büfe yiyecekler, yerli alkollü ve alkolsüz içecekler • Anne-babalara ve çocuklara özgürlük! "ÇOCUK KULUBÜ" • Disko ve animasyonlar • Evcil hayvan kabul edilir • Resepsiyona bildirin Cumhuriyet gazetesi odanızda • Cumhuriyet ailesinin buluşma noktası .*. •. • • 65yaşüzerikonuklarımıza,q/<in | n H i r İ m Balayı çifllerine /OİU inUINm Rezervasyon Tel: +90(242) 756 96 00 rezervasyon@magicsevenresort.com SeVen. F A M I L Y R E S O R T Manavgat- Side/Titreyen Göl mevkii www.masicsevenresort.com ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Sermayenin Aklı Küreselleşmenin önemli özelliklerinden biri de, azgelişmiş ülkelerin dışandan "akılalma" arzula- nnın çok artmış olması; gelişmiş ülkelerin de bu istemi hızla yerine getirmesidir. özellikle Rusya ve Doğu Avrupa, 199O'lı yıllarda, bu yabancı akıl- lı adam aşkı yaşadılarsa da son yıllarda bu işleyiş giderek azalmaktadır. Bizde, bunun tersi yaşanıyor. Gerek kamu ge- rekse özel kesimin yabancıya başvurusunda hız- lı bir artış var. özellikle özel sermayenin en büyük- leri, tartışmalı yabancılan çağınyor. Bunlara "akıl" danışılıyor. Görüşleri, geniş yorumlara konu olu- yor; bilinmedik, yepyeni ve ufuk açıcı düşünceler- rnişçesine allanıp pullanıyor; dalga dalga halka ulaştınlıyor. "Bunda ne var?" denilemez; bunda çok şey var! Getirtilen yabancılardan, en azından "bazılan", kanımca, bir ulusa karşı gösterilmesi gereken say- gı sınıriannın çok ötesine geçiyor; ülkeyi küçüm- süyor; halkı hiçe sayıyor. Bu nedenledir ki kendi- sini her şeyin üstünde görüyor ve aşın iddialı söz- ler ediyor; ülkenin geleceğine yönelik kesin öner- meler yapma cesaretini de kendinde bulabiliyor. Bunlardan, "uygaıiıklar çatışması" gibi çok tar- tışmalı ve o ölçüde de kimi yorumculann ilkel ve gerici buldukları bir kuramsal yaklaşımın sahibi olan S. Huntington, "Türkiye'nin yeri Islam dün- yasıdır" diyor ve "Laikliği ve Atatürkçûlüğü bir ya- na bırakın; hem sizin AB'de ne işiniz var?" diye ekliyor. Aynca sıcak para ticaretiyle uğraşan ve birçok ülkenin para piyasalannı altüst ettirerek ekonomik ve siyasal çalkantılara sürüklenmelerine neden olan ve açıkça ilgili ülkede "rüşveti önlemek için" hükümetlere rüşvet verdiğini açıklayan G. Soros da çağrılan yabancılardan. Para dağıtarak "halk devrimi" adı altmda ayaklanmalara olanak hazır- layan ve ABD bağımlısı hükümetleroluşturmasıy- la tanınan ve büyük demokrasi kahramanı olarak konuk edilen Soros da "Üniversitelerde türbanı serbest bırakın" demekle kalmıyor; para ile hükü- metleri aldığı bilinen Soros daha da ileri gidiyor; "Bu sorunu da biz çözeriz" diyebiliyor. Para ile her şeyi alabılmiş olmasının iç güveniyle bu ülkenin geleceğini biçimlendirmeye çalışıyor. Tanrı aşkına, Türkiye sermaye çevreleri, So- ros'tan hangi demokrasi dersıni alıyor? Bu ikilinin önerileri, bildiğimiz kadanyla, bizim büyük sermayenin özlemleriyle hiçbir biçimde ör- tüşmüyor. Böyleyken, bu çelişkili durum için on- ca para harcanmasının anlamı var mı? Büyük sermaye, aslında kendi üniversitelerini kurmuş bulunuyor. Eğer bu konularda bilimsel bir görüşe gereksinim varsa çağnyı üniversiteler ya- pabilir. Anadolu'da "Akıl, başta sermaye" diye güzel bir sözvardır. Sermaye, akıllagüçlenir; her şey bir ta- rafa, taşıma akılla sermaye birikiminin olmadığı- nı, eski sömürge ülkeleri her gün kanıtlıyor! Türki- ye'de büyük sermayenin gelişmiş ülkelerden, ver- gi vermek, sigorta borçlannı ödemek, kayıt için- de çalışmak, sendika düşmanlığı yapmamak gibi öğreneceği çok şey var. yakupkepenek06@hotmail.com ftalyanlardan Aydın'a Iabrika AiDEV (A.A) - Aydın'da kurulu bulunan Jantsa AŞ ile ttalyan Titan firması ortaklaşa, traktör jant Fabrikası kuracak. Umurlu Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulacak ve yaklaşık 10 milyon A\To'luk bir yatınm olan fabrikanın 120 kjşiye istihdam sağlayacağı belirtildı. Jantsa Genel Müdürü ve EBSO Aydın Şube Başkanı Ercan Çerçioğlu. Nisan 2006 tanhınde faaliyete geçirihnesı planlanan fabrikadan yılda 7 milyon Avro'luk ihracat hedeflendiğıni belirtti. Çerçioğlu, yan yanya ortaklık sözleşmesinin önümüzdeki günlerde imzalanacağını belirtti. öl'ün büyülü ortamında "Keyifli Tatil" ESKtŞEHİR 2. AİLE MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004İ450 Davacı Raife Göktaş vekili tarafından davalı Mustafa Göktaş aleyhine açılan bo- şaruna davasında verilen 22.12.2004 tanhli dava dılekçesinde. taraflann 1975 yılından beri imam nikâhıyla ve 1983 yılından beri de resmi nikâhla evii olup, müşterek iki çocuklannın bulunduğu. davalının kusurlu davTanışlan nedeniyle evliliğin maddı ve manevı yönden mahrumiyetlerle geçtiği, davacının temizlik işlerine giderek zonınlu ihtiyaçlan karşılamaya çalıştığı, davalının hakaret ve şıddet eylemlerine devam ettigi, son olarak üç yıl önce bir kavga neticesinde davalının müşterek konutu terk etuği ve aılestni arayıp sormadığı belirtilerek taraflann boşanmalanna, davacı ıçın aylık 150 YTL tedbir nafakasına, boşanma halinde yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilesı talep edilmiş olup, davalının Şirıntepe Mahallesı, Çepenli Sokak No:12/1 Es- kişehir adresine tebligat yapılamadığı ve yapılan tüm aıaştırmalara rağmen tebliğe ya- rar açık adresinın tespit edilemedigi, bu nedenle dava dilekçesinin ılanen tebligine ka- rar verıldiğı anlaşıldığından, davalının 29.09.2005 günü saat 09.00'da mahkeme salo- nunda hazır bulunması ya da kendısıni bir vekılle temsil ettınnesi. ilanın yayınlanma- sını müteakip 15 gün sonra adı geçene tebliğ edılmış sayılacağı. aksi takdırde duruş- maya yokluğunda devam edıleceği ve karar venleceğı hususu ılanen tebliğ olunur. Basın: 29789 BEYKOZ1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2005 104 Arif Altınbaş vekili tarafından mahkememıze açılan gaiplik davası sebebiyle, Davacı vekilınce, Istanbul ılı, Beykoz ılçesi, Anadoluka\'ağı Mahallesi, Cilt No:2, Hane No:216, BSN:16'da nüfusa kayıtlı Süleyman ile Bedriye Süheyla'dan olma 29.05.1953 doğum tarihli Kemal Murat Altınbaş'ın gaipliğme karar verilmesi talep edilmiş olmakla, bu kişi hakkında bilgisı ve gör- güsü bulunan kişilerin duruşma günü olan 07 07 2005 tanhine kadar mahkememıze müracaat ede- rek bilgı vermeleri hususu ilanen tebliğ olunur. 20.06 2005 Basın: 29861 ÖDEMİŞ 1. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞl'NDEN Dosya No. 2003/208 Davacı Şevket Aras vekılı tarafından davalılar Remzi Mendegüme vs. aleyhine açılan el atmanın önlenmesi davasmda, Davalı Remzi Mendegüme adına çıkanlan tebligatlann teblıg edilememesi ve adı geçenin tebligata elverişli adresinin de tespit edilememesi nedeniyle, kendisine ilanen tebligat ya- pılmasına karar venlmekle, Adı geçenin 7.7.2005 günü saat 10.45'te mahkememizde yapılacak du- ruşmada hazır bulunması, aksı takdirde duruşmaya gıyabında devam olunarak karar venleceğı husu- su ilanen tebliğ olunur. Basın: 29858 ŞİSLİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004 209 Davacı Emıne Ketenci vs. vekili tarafından davalı Hasan Bolat aleyhine açı- lan sözleşmenin feshi davasmda, Hasdal Cad. Dere Sokak No:5 Kağıthane-ls- tanbul adresinde mukim davalı Hasan Bolat'a yapılan tebligatlar bıla tebliğ iade edilmış olmakla, Hâkimliğimizce dava dilekçesı meşruhath davetiyenin ılanen tebliğıne karar verilmiştir Karar gereğince davalı Hasan Bolat'a duruşma günü olan 19 07.2005 günü olan saat 10.00'da mahkememizde bulunması veya kendisıni bir vekille temsil ettirmesı, belli edilen günde mahkememizde hazır bulunmadığı veya kendisıni bir vekille temsil ettirmedığı takdirde dunışmalara yokluğunda devam edıleceği, geçerli özrü olmadan gelmedığı takdirde cereyan eden işlemlere itiraz edemeye- ceği, aynca aynı ilanın 15 gün süre ile mahkeme divanhanesine asılı tutulduğuna daır davetiye ile dava dilekçesinin ılan tebliğ yenne kaım olmak üzere ılan olu- nur. 22.06.2005 Basın: 29976
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear