22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 7 HAZİRAN 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Hatlar karışmış Dıkılı'de oturan Turkcelf abonelerinin cep telefonlarına "Yunanistan'a hoş geldiniz. Türkiye Büyükelçiliği" iletisinin düştüğünü yazmıştık. Yurttaşların tepkisini çeken bu iletileıie ilgıli olarak Turkcell'den bir açıklamageldi. Turkcell yetkilileri, yabancı operatörlerle uluslararası dolaşım anlaşması yaptıklarını belirtip "hatlar kanştı" diyorlar kısaca: "Turkcell'in kapsama alanları ve sinyalleri, sınırlarda yer yer kesişmekte ve bazı noktalarda abonelerimiz -sanki yurtdışındaymış gibi- yabancı operatörün kapsama alanına dahil olabilmektedir. Ayrıca arazinin dağlık, deniz kıyısı, virajlı olması veya Türk Telekom'daki elektrik kesintisinden kaynakianan sinyal seviyesinin düşmesi de benzeri durumlara sebebiyet vermektedir." Dikili ve çevresindeki duyarlı okurlanmıza ve yurttaşlarımıza duyurulur... Dünyayı yakalamak Recep Tayyip Erdoğan, imam okullan mezunlanna istedikleri her ünıversiteye girme olanağını yine tanımadığı için YÖK'e çattı: "Şu anda Türkiye üniversiteleri dünyada ilk 500 içehsinde yer alamamış." YÖK'teki profesörier bilmiyorlar ki, imam okulu mezunlannı bir alsak, daha o gün üniversitelerin başı göğe erecek... IŞIK KANSlî Sendikalar birleşin!Hep böyle oldu... Özelleştirmelerte doğ- rudan baş etmeye çalışan sendikalar dı- şında diğerteri resmen yattı. Ne zaman özef- leştirmeler uyuyanlann da başına bela ol- du, bu kez onlar uyandı, diğerieri yattı! Petrol-lş ise yıllardır özelleştirme cana- vanyla uğraştığından hiç uyku tutmayan sendikalardan. Geçen hafta başkanlar kurulunu toplayan Petrol-lş, yaşamın ya- kıcı deneyleriyle örülmüş çok dikkat çe- kici önerilerde bulundu: "Sendikal hare- ketin, giderek büyüyen sorun/an gönden gûne küçülen yapılarla çözebilmesi müm- kün değildir. Toplumsal mücade/ede et- kin bir hareket yaratabilmek için sendi- kalar öncelikle birleşme ve farkiı a/an/a- ra dönûk strateji ve program geliştirme amacını önlerine koymalıdırlar. Bu doğ- rultuda, işkolu sayısı en azından Ulusla- rarası Çalışma örgütü (ILO) standartlan doğrultusunda düşûrûlmeli, birieşik bir emek mücadelesinin daha etkin verilebil- mesi için her işkolunda tek sendika, ül- kede tek konfederasyon hedefi somut adımlar atılarak dillendirilmelidir. Bunun için de öncelikle 3 işçi konfederasyonu- muz önkoşulsuz birleşmeyigündemine al- malıdır." Petrol-iş yöneticileri, geliştirdikleri öne- riyle an kovanına çomak soktuklannın far- kındadırtar kuşkusuz, ama er geç birinin dogruyu söylemesi gerekiyordu... Trabzon'dan Geçen günlerde 20 kadargörevden alın- mış il başkanı, 43 il- den gelen kunjltay delegele- ri, il, ilçe ve belediye başkan- lan, 10 kadar milletvekili ve eski parti yöneticileri Anka- ra'dabir arayageldi. Tartıştık- lan konu, bu yıl sonuna doğ- ru yapılması beklenen CHP kurultayıydı. Toplantıda, kurultay süre- cinde yapılacak çalışmalar- dan CHP orgütünün haberdar dmasını sağlamak amacıyla bir "temsilciler kurulu" oluş- turuldu ve kurulun başına da eski CHP Genel Sekreteri Er- CHP'de temsilciler kurulu hareketi tuğnri Günay getirildi. Oluşturulan komiteye özel- likle "temsilcilerkurulu"den- di. Çünkü, kurulun Erzurum ve Sıvas kongreleri sonrası oluş- turulan Heyeti Temsiliye'yi çağrıştırması isteniyordu. Çünkü, temsilciler kurulu ken- dine iki hedefi görev edinmiş- ti: 1 - Üyelerin, örgütün, seçil- mişlerin, görevden alınmışla- nn parti içi hukukunu koru- mak. 2- Ipotek altına alınmak is- tenen ülkenin hukukunu ko- rumak... Ertugrul Günay, bu iki teme) hedefin aynntjlannı şöyle agk- lıyor "Bir ikilem içinde CHP ve Türkiye. Büyük olasılıkla 2006'da seçim olacak. Bu arada CHP bir kurultaya gi- diyor. CHP'iilerin önüne şu seçeneği koymayı düşûnü- yoruz: Bugünkü yönetimle biriikte barajı aşıp aşmaya- cağı tartışılan birparti mi o/- malı, yoksa yepyeni biranla- yışla hem partinin, hem ülkenin huku- kuna, mağduriann, mazlumlann hakianna sahip çıkan, kimsesizlerin kimsesi o\an birCHPbilindyfeAKP'yi yenmeye, iktidar olmaya mı çalışacağız? Bunun çok can alıcı birsoru olduğunu düşü- nüyoruz. Bu soru karşısında CHP'iilerin ve kamuoyunun tarafsız kalamayacağı kanı- sındayız." AKP karşısrıda örgütJü, dip- diri, ne istediğini ve ne dedi- ğini bilen, yalpalamayan, kit- leleri sürükleyen CHP'yi kim istemez ki? ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL Çahşan Eıııekli: SSK Emeklisi SORU: 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu'na ve 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası'na tabi bir devlet üni- versitesinde "öğretim elemanı" olarak görevli bir SSK emek- lisiyim. 2005 yılı Bütçe Kanunu ile biz devlet üniversitelerinde ça- hşan öğretim elemanlannın SSK emekli ayhklan kesildi. Da- ha doğrusu, bizlere *Ya emekli aylığınızıkestirerekçalışınya da işinizden aynlın" denıldi. Oysa ki vakıf üniversitelerinde çahşan SSK emeklisı ar- kadaşlannuzın aylıklanna dokunulmadı. Bunun nedenini anlayabılmiş değilim. Yazılannızda, SSK emeklileri, kamu ya da özel sektörde çahştıklannda, SSK'den aldıklan emekli ayhklannm kesilmeyeceğini aktanyorsu- nuz. Acaba ben mi yanıhyorum? (B.E.) YANTT: Öncelikle sorunuzun yanıtını Yargıtay Onuncu Hu- kuk Dairesi'ne bırakıyoruz.(*) "(...) 506 sayılı kanuna göre yaşbbksigortasmdan ayhk alan- lann bu ayhklan ancak 506 sayıh kanun kapsamında sigor- talı olarak çalışmaya başlamalan hatinde kesilir. Yoksa TC Emekli SandığYna tabi bir işte çahşmalan, Sosyal Sigortalar Kanunu hükümleri çe\Tesinde yaşhhk ayhğının kesilnıesini gerektirmez. (...) Giderek sosyal güvenüğe itişkin haklardan feragat caiz de- ğildir. Şöyle ki. davacı yaşhhk aylığı tahsis talebinde bulunup kendisine bu sigorta dalından ayhk bağlandıktan sonra ka- nunda öngörükn halkr dışında artık bu haktan feragat et- mesi mümkün değüdir." (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, Tari- hi: 20.9.1994 E.No. 1994/10379 K. No. 199416510) 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası'nın 10. mad- desi uyannca: "Oğretim elemanlan, 657 sayıh DevletMemur- lanKanunu'mın 187-213'üncü maddeleriue düzenlenen sos- yal hak ve yardımlardan faydalanniar." 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'nın 187. maddesi "Sos- yal Haklar, Yardımlar ve Emektilik Haklan" ile ilgilidir. "Madde 187 - Devlet memurlanıun emeklflik ve maluHûk haDerinde kendilerinin, ölümleri haünde dul ve yetimlerinüı sahip bulunduklan haklar emekliük kanunlanyla düzenle- nir." Bu maddelerdeki anlatımdan2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Yasası kapsamında görev yapan öğretim eleman- lannın TC Emekli Sandığı'na bağlı ve "istirakçi" konumun- da görev yaptıklan tartışmasızdvr. TC Emekli Sandığı Yasa- sı Ek Ma'dde ll'de: *TC Emekli Sandığı Kanunu'na tabi daire, kurum ve or- takhklar ile bunların Sos> al Sigortalar Kanunu'na tabi işyer- lerinde emeküliğe tabi olmayan ücretli, geçici kadrolu veya yevnüyeli hizmetlere tayin edilen emeklilerin, buralarda ça- bştıklan sürece emekli a\lıkları kesilir.'' Ek Madde 11, TC Emekli Sandığf ndan emekli aylığı alan- lan ilgilendirmektedir. Görüşümüze göre Ek Madde 1 l'in TC Emekli Sandığı Kanunu'na tabi daire, kurum ve ortak- hklar ile bunlann Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi işyerle- rinde çahşan ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası hüküm- lerine göre yaşhhk aylığı almakta olan SSK emeklilerine uy- gulama olanağı yoktur. Bu nedenle de 506 sayılı Sosyal Si- gortalar Yasası'na göre bağlanan yaşhhk aylıklannın, yine Sosyal Sigortalar Yasası hükümlerine göre kesihnesi gere- kir. Kaldı ki TC Emekli Sandığı ile "iştirakçi" arasındaki uyuş- mazlıklann çözüm yeri. "Idari Yargı'' olan, Bölge Idare Mahkemeleri ile Danıştay'dır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu ile "sigortahsı"olan SSK emeklisi arasındaki uyuş- mazlıklann çözüm yeri ıse "Adli Yargı" olan yetkili iş mah- kemeleri ya da bu davalara bakmakla görevli mankemeler ile Yargıtay'dır. Son olarak yazımızı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, konuyla ilgili bir karar czeti ile noktalayahm: "ÖZET: Yaşhhk ayhğı ılmakta iken yeniden çahşmaya baş- layan sigortahya Sosyal Sigortalar Kanunu ile alternatifli bir sistem getirihniştir. Sigoıtah hangi sistemi tercih ettiğıni açık- ça ortava ko\madan yaşhhk ayhğuun kesUmemesi gerekjr.'' (Yareıtây Hukuk Genel Kurulu, 30.05.2001 Tarih, 200110- 441 Esas ve 2001/450 Karar) (*) Kaynak: Lebib Ynlkın Yayınlan: Yüksek Mahkeme Kararları Eğitım-Sen Trabzon Şube Başkanı Cevdet Oztürk, kapatılma aşamasındaki sendikasının 3 Temmuz'da yapılacak genel kurulu öncesi görüşlerini öğretmenlerle paylaşmak istediğini duyurdu: "Anadil eğitimi ile anadilde eğitim kavramlan, Eğitim- Sen'in kapatılması sürecinde birbirierine çok kanştınldı. Anadil eğitimi, bireyin anadilini öğrenmesJ boyutundaki etkinliklerin tamamını ifade ederken; anadilde eğitim ise ana okulundan başlayarak üniversiteyi de kapsayan ve her dersin anadilde eğitimlöğretimini ifade eden bir kavramdır. Artık Türkiye'de anadilde eğitim yaygarası, bir hak olmanın ötesinde üniter yapıya yönelik saldınnın sadece siyasal bir parçasıdır. Çünkü, anadilde eğitim veren ülkelerin hiçbiri üniter yapı ve merkezi yönetim modeline göre yönetilmemektedir. Türkiye'de 'anadilde eğitimi savunmak' üniter yapıya meydan okumanın masumlaşmış bir şeklidir." KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakiaturk.net Pki HARBİ SEMÎHPOROY semihporoya yahoo.com . com hayatepikCn mynetcom BU DURUMDA CAN YÜCEL'İN ŞİLİ ÎCİN YAZDlSl ŞÎÎRİ ÎRANM UYARLAYABtLİRİZ J •IRAMDAKİ CUMHURBAŞKANLI&I SECİMtNDE £>A$IRIDÎNCİLER <JX 6ALÎP ÇIKTr.." "IRAhTDAia TEIsJCEREYE tencere dibin kara scninki benden kara OTOBÜSTEKİLER KEMALLRGEM, k_urgenc(ayahoo.com tfo (clu buna- A fabocfan sesler ç- bu. TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAM 27 Haziran uwtc.nuitntaz-arilum.com RENKLİ TELEVİZYON.. 1SZ9'OJ &U6ÜN. İLK RENKLI 7EL£VIZY0*1 60- ELOE EDİLMIfTİ. N£W Y £AAGAISN&4 SAGq ÜBNKLİ GÖAÜUTÜOE 8AYKAKLA& >SE Bilt GÜL. GÜÇLÜKLe FA&K£&LMlŞrt. Ö£ÜMrÜ KAlJrESf İyf OESİİ.Ot, HEtJ DE £/<&AM P£K KÜÇÜKTİJ. 193? f PE /NGİLTERE'OB 8AÇO4rrLAN &ÜZEM.İ VİZYON YA YfHt £>OĞAL YAZOt. KiS/rTL/ SÜG£t-E& Ç TELEi/lZYOM YAYIMLA/Sf İLK K£Z,13S1 Yf- LıNDA AMeR.İ/cA 'DA YAP/LMtfTf. 13S3 7EN SONRA İ£E, TELEVİZ.YON FABe.ıKALAet YAl/AÇ YAVAÇ /Ç.EA/KCI TEKMOL&j-iYE GEÇMEYE KLOYULMUÇTU. SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Türkiye'ye İspanyol Dersi Türkrye'de askeridaıbeleryaşanmasaydıne ohırdu?" Geçen hafta Antakya'da AB'Iİ gazetecilerle yaptığımız sempozyumda "ElPais'' yazan Hermann Tertsch, su- numuna bu soruyla başladı... Ardından hemen bir baş- ka soru ekledi: "Şöyle de dûşûnebiliriz: Ispanya'daki '81 darbesi, başanya u/aşmış olsaydı ne olurdu? Ispanya ters yöne girse ve demokrasiyegeçiş dönemindeki Tejero darbe- sine yenikdüşse ne olurdu? Türkiye, -aksine- Ispanya'nın Franco sonrasındayaptğıreformlanyıllaröncesinde ken- di inisiyatifi ile yapmış olsaydı ne olurdu?" 'Geriye değil, ileriye bakın' Hermann Tertsch'in "tarihe" yönetttiği kilit sorulann il- ki bu oldu. Türkiye'ye ilişkin yorumu salondaki izleyici- lere bırakan Tertsch, Ispanya için özeöe sonra şunlan söy- ledi: "Tejero bu bahist&n zaferie çıkmş okaydı, Ispanya bugün 16. yüzyıldan bu yana yaşadığı en büyük refe/ı dönemini yaşıyor olmayacakt... Her halükârda tarih başka türlü yazılacaktı!" AB'de bugün yaşanan kriz üzerinde de "Beriin Duva- n yıkılmasaydı bu krizyaşanır mıydı?" sorusunu yönel- ten İspanyol gazeteci: "Çok garip.." dedi arkadan: "Y///ar boyu Avrupa'nın en büyükemeli ve arzusu, Batı-Doğu Avrupa arasında- ki bölünmeyi ve Yalta 'yı aşmak oldu. Bu emelin gerçek- leştiği noktada Avrupa halbuki, tarihin en büyük knzine girdi. Hepimizi hazırtıksız yakalayan ve büyük bir hızla hareket eden tarihin girdabı içindeyiz şimdi. Çengeli asılı kaian sayıse soru, sayısız cepne varönümüzde: Kü- reselleşme, Çin'in yükselen gücü, ABD'nin yeni kimli- ği; Lübnan, Suriye, Irak... Hertüriü belirsizliğe gebe bir Ortadoğu, yükselen popülizm, Rusya'nın neo-Staliniz- me kayışı... ve pazarAvrupa'sı ile siyasiAvrvpa projesi arasında gel git yaşayan AB'nin kimlik bunalımı...' "Çokgûç ve çok özel birsiyasikonjonktürve çok özel bir tarihi dönüm noktasındayız!' d'ıye Tertsch özetle şu mesajı verdi: "Ama elimizdeki tek malzeme bu. Durum bu. Mevcut bu. Şimdi artık bu malzemeyle ileriye bak- mak zonındayız. Evet, geride bıraktığımız tarih ortada. Saglıklı bir değeriendirme için ne Avrupa'nın bugünkü koşullannı, ne tanhiunutmalı; ancakbunlann esıriolma- malıyız. Türkiye olarak 'Bundan sonra ne yapabılınz, ne yapmalıyız': sorvlanna konsantre olmalısınız. Tarihi de- ğıştiremezsiniz. Kendi dışınızdaki gelişmeleri de etkile- yemezsiniz. Tek seçeneğiniz, gerçekçi olmaktır. AB'ye girseniz de girmeseniz de, modem ve gelişmiş toplum- lar arasında yer almak istiyorsanız önünüze konan re- formlanyapmakzorundasınız!Ev ödevinıyapan birTür- kiye, mutiaka cazıp b/rpartnere dönüşecaktı'r Tam üye- lik' ne zaman-nasıl olur, şimdiden bunu kimse kastim- mez. On-on beş yıllık bir perspektifsöz konusu. Işinize bakın. Yolunuza devam edin. Reformlann kamuoyu ta- rafından içselleştirilmesi için seferber olun ve frenlen- melerine ızin vermeyin!" 'Savunmacı pozisyondan çıkın!' Avrupa-Türkiye gazetecilerforumuna katlan tüm AB'li gazetecılerin farkiı biçımlenje dile getindiğı poasyonu, Her- mann Tertsch -Ispanya'nın yakın dönemdeyaşadıgtec- rübenin de ışığı altında- böyle bir tarihi ve stratejik pers- pektifle sundu. AB'li meslektaşlanmızın hemen hepsi şu noktada bırleştiler "AB Türkiye'yi günah kecisine dönüştürse de sinir- lerinize sonuna kadarhâkim olmalısınız.'Kurban psiko- lojisine' girmeyin. (Biz'kadınlanmızı dövdük ama siz de kendigöstericilerinizidövûyorsunuz, misali) 'Savunma- cı pozisyonlandan' sakmın. Bundan daha çokanbpati top- layan birpozisyon olamaz. Zaafve kınlganlıkgösterile- rinden, asabi tepkilerden, duygusallıktan kaçının. Me- se/e sınır harbi yapmak değil, Avrupa normlannı uygu- lamaktır... Müzakereler, kim ne derse desin 3 Ekim'de başlayacak.. Tarih 2005 güzü yerine, 2006 bahanna alınsaydı, bu b/te riske girebilirdi. Bu avantajı değerien- dirmeye bakmalısınız!" Karşı karşıya olduğumuz bu en zoriu, en imkânsc şarüarda bile AB'den tek bir gazeteci çıkıp: "Bu serüve- ni unutun ve ûstüne bir bardak su için!" diyemedi so- nuçta. Bunasevinirmisınız, üzülürmüsünuz, bilemem... Ama ne Avrupa Türkiye'den kurtulabilecek, ne Türkiye Avrupa'dan... Bu imkânsız. Bir kez daha bunu gördüm Antakya'da: "Türkiye'ninûyeliksûrecizorama mümkün... Blair'/n pozisyonunu güçlendiren 'gevşek Avrupa' modeli ha- yatbulursa, Türkiye'ye daha kolayyerbulunacak!" Her- kesin kafasındaki uzun dönem perspektifi bu. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/ Akdeniz Bölgesi'nde yetişen ve 2 köklerinden kırmızı boya elde edilen bir bitki.2/Man- 5 tık... Bir göz 6 rengi. 3/ Jo- -, hann Srra- uss'unüçper- 8 delik hafif 9 operası... Is- kambilde bir kâğıt. 4/ îyilik, ihsan. 5/ Anadolu halklannuı en eski ana tarmçası... îran'ın plaka işare- ti... Su-. 6/Enküçük 5 izci kuruluşu... Me- 6 melilerde ana ile dö- 7 lüt arasında kan alıp 8 verme işini sağlayan 9 organ. II Tanrısal... Küçük mağara. 8/ Sanatta ve düşünce yaşamında ortaya çıkan yeni görüş ya da yöntem... Polonya'nın plaka işareti. 9/Divan şi- irinin ölçüsü... Tanntanımaz. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Denizcilerin yeÛcen açarken, ağ toplarken ya da kürek çekerken gayrete geknek için söyledikleri sözcük. 2/Üstün bir yetkinin gücünü simgeleyen değnek... "Manilakeneviri" adheryafi verenmuz türü. 3/Bir araşurmanın, bir tarbşmanın temeli olan ana öğe... Hayvan damı. 4/Zonguldak yöresine özgü bir halkoyunu... Istek, arzu. 5/Yüreklilik. 6/ "başlar — doğarken saltanatı sultaniyegâhın" (Attilâ tlhan)... Ilgi çekici ve değişik kimse. 7/Bir bağlaç... Yurdumuzunbirbölgesi... Birnota. 8/II. Abdülhamit'in sürgüne gönderildiği Selanik'te ikamet ettiği köşkün adı. 9/ Kaknn da denilen kürk hayvanı... Ortaoyununda kadın rolüne çıkan erkek oyuncu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear