Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA
HABERLER
CHP liderinin 'Cumhurbaşkanını yeni Meclis seçsin' önerisi Başbakan'ı sinirlendirdi
'SaçmasapanbirtekUfANKARA (Cumhurhet Bürosu) -
Başbakan Rec<çTayyip Eıtfoğan, CHP
Genel Başkanı DenizBaykal'ın "Isti-
yorsanız 2007 \ isanı'na kadar devam
edin, yeni Cumhurbaşkanı'nı yeni
Mecfis seçsin" önensini "Saçma sapan
birtekfiT" olarak niteledi. "Cumhur-
başkanhğı koltuğuna molla oturtmak
istiyoriar"1
diyen CHP Grup Başkan-
vekili AB Topuz'a da tepkı gösteren
Erdoğan, "Bu ülkenin tarihinde Mol-
la Güranüer var, MoDa Akşemsettin-
ler var. Onlann öniinde yetişenler, çağ
kapattılar, çağ açtriar. Acaba kendisi
bir mum yakabiMi mi" dedi.
Erdoğan, dün partisinin grup top-
lanusında, 2007 Mayıs ayındaki Cum-
hurbaşkanlığı seçimine odaklı erken
seçim tartışmalanna tepki gösterdi.
Bu tartışmaya "arbknokta koymakis-
tediğmi" belirten Erdoğan sözlerini
şöyle sürdürdü: "Türkiye'de Cum-
SdVUtiCfU Başbakan, erken seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalanna tepki
gösterirken "Önerisi olmayan bu ana muhalefet, saçma sapan tekliflerle ülke gündemine bir şeyler
getirme gayretinde. Bir mum yaksınlar, aydınlansınlar" diye konuştu. CHP'li Topuz'un "Köşk'e
kendileri gibi bir mollayı oturtmak istiyorlar" sözlerine de tepki gösteren Erdoğan, Türkiye'nin tarihinde
birçok molla olduğunu savunarak "Onlann Önünde yetişenler, çağ kapattılar, çağ açtılar" dedi.
hurbaşkanlığı seçimine 2 yıl var.
AKP'nin gündeminde Cumhurbaş-
kanhğı seçimi yoktur. Bunu gündeme
taşıyanlar bu ülkeye verebflecek hiçbir
şeyi olmayanlardır. Ana muhalefet.
saçma sapan tekliflerle ülke gündemi-
ne bir şeyler getirme gayretinde. Bir
rmım yaksmlar. aydmlansmlar, karan-
hktalar şu anda. Vakti zamanı geldi-
ğinde bu seçimi, bu parianıento yapa-
caknr. Genel seçime 6 ay kala Cum-
hurbaşkanhğı seçimini yapacak par-
lamentoyu yorgun olarak görmek ka-
dar büyük zaaf olamaz." Erdoğan,
"gölge oyunlanyla" ülke gündemini
meşgul etmek isteyenler bulunduğu-
nu söyleyerek "Kısır çekişnıelerie gün-
demi karartmaya hiçkimsenin hakkı
yoktur" görüşünü dile getirdi.
Erdoğan, akşam saatlerinde de
NTV'de Murat Akgün'ün sorulannı
yanıtladı. CHP'li Topuz'un "Cum-
hurbaşkanhğı koltuğuna molla oturt-
mak istiyorlar" sözünün anımsatıl-
ması üzerine Erdoğan, "CHP kendi ça-
hp kendi oynuyor" dedi. Topuz'u
"edep. adap sınırlannı aşmakla" suç-
layan Erdoğan, "AKP'yi bu ülkenin
üzerinde karabuhıt olarak görme ede-
bi adabından bir defa nasibini alma-
mış. Türkiye'nin yüzde 65 parlamen-
toda üyeye sahip partisine bu tür ya-
laşürmayı yapmak bir defa 14 mflyo-
na yakm insanın oy verdigi bir parti-
ye sa%gjsızhkbr, oinsanlara saygrâzhk-
ür" diye konuştu. Türkiye'nin tari-
hinde birçok molla olduğunu savlayan
Erdoğan, "Mofla Güraniler var, Mol-
la Akşentsettinler var. Onlann önün-
de yetişenler. çağ kapattılar, çağ açti-
lar. Acaba kendisi neyi açü bugüne ka-
dar, bir mum yakabfldi mi? Ona bak-
sm" dedi. Erdoğan. BaykalTabirara-
ya gelip gelmeyeceği yönündeki so-
ruya da "Hiç gerek yok. Yapacak şe-
yimiz çok Türkiye'de. Gerektiğinde
zaten çeşitfi programlarda bir araya ge-
liyonız. Ama Baykal. yanındaki grup
başkanvekülerine özeflikle tavsiye ede-
rim dikkat etsin" yanıhnı verdı.
Ek protokol gelmedi
AB Ek Protokolü'yle ilgili metnin
henüz gelmediğini söyleyen Erdoğan,
"Ek protokolü biz imzalanz, problem
değil. Ama Meclis'e getirilmesi 1
Ekim'den sonraya kahr" dedi. ABD
gezisinden memnun döndüğünü söy-
leyen Erdoğan, "İstediklerimi aldik
demedim, memnunum dedim. Mem-
nuniyet içinde stratejik ortakhğı kas-
tettim"dedi. ABD'denterörkonusun-
da somut adım bekledığinı kavdeden
Erdoğan, "Teröre karşı ortak mucade-
le vereceksek dostiannuzdan daha so-
mut adımlar beküyoruz. Teröristierin
çoğu Kuzey Irak'tan sızıyor" dedi.
l_ Başbakan, Rektör Prof SOtbeyaz'ı saygısızlıkla suçtatfı
Erdoğan: GereMrse
referandum yapanz
ANKAR\(OımhuriyetBürosu)-AKP
iktidan, Erzunım Atatürk Üniversite-
si'nde mezuniyet törenine türbanlı veli-
lerin alınmamasuıa tepki gösterdi. Rek-
tör Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz'ı halkın de-
ğerlerine saygısızlık yapmakla suçlayan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. gere-
kirse konuyla ilgili referandum yapabi-
leceklerini söyledi. Dışişleri Bakaru Ab-
duBah Gül de "Enindesonunda butiputa-
nüacak manzaralan kakhracağız" dedi.
Başbakan Erdoğan, NTV'de kahldığı
programda konuyla ilgili soru üzerine,
"Bir anne ki, evladının mezuniyet töreni-
ne gelecek ve siz kalka-
caksmız oanneyi o üni-
versiteye sokmayacak-
sınız. Hani annelere bu
uygualama yoktu, ve-
Kİere yoktu? Toplum-
da mutabakat \-ar. Ku-
rumlarda ve kuruluş-
larda yok, sıkma bura-
da" diye konuştu.
Kendilerinin sabırla
konuyu aşacaklannı be-
lirten Erdoğan, ülkede
gerilim oluşturmak is-
temediklerini söyledi.
Erdoğan, şunlan kay-
detti: *Oanneyi 'senin
başörtün var' diye üni-
versitenin içine sokma-
yan,tarihinesaygsızlık
yapacmedeniyetinesay-
gıâznk yapar. Bugüne
kadar var mrydı böyle
bir şey? Bunlar nereden çıkryor. Şurada
6 ay öncesine, 1 sene öncesine, 5 sene ön-
cesine, 10 sene öncesine kadar böyle bir
şey mi \-ardibu ülkede? Bunlarm hepsi ka-
srth yapdan şeyler."
'Medyadan bu yönde istemler var'
Erdoğan, konuyla ilgili referandumun
gündeme gelip gelmeyeceğine ilişkin so-
ru üzerine, referandumun şu an için söz
konusu olmadığını söyleyerek "medya-
dan buyönde tstemler" olduğunu ileri sür-
dü. Erdoğan, "Değerlendinnesini yapa-
nz, eğer hakikaten halka gitmek gereki-
yorsagereldrsebu konuyu referandum ko-
nusu da yapanz" dedi.
Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül de
AKP grup toplantısuıdan önce gazeteci-
Ierin sorulan üzerine, "Türkrye'dekiayı-
bıteşhiredhvrbvutnsafiobnayaninsan-
• Erzurum Atatürk Üniver-
sitesi'nde mezuniyet
törenine türbanlı velilerin
alınmamasma tepki
gösteren Erdoğan "Bu
konuyu sabırla aşacağız"
dedi. Gül ise "Eninde
sonunda bu tip utanılacak
manzaralan kaldıracağız"
diye konuştu.
larm buna bakması gerekir ve Türkiye'de
ne kadar utanılacak bir manzara okJu-
ğunugörmesigerekir" diye konuştu. De-
mokrasi, bireysel hak ve özgüriüklerin ge-
bştiği, AB ile müzakerelere başlama nok-
tasuıa gelinen bir ülkede yaşanan bu ola-
yın "ancak ilkel tophunlarda karşılaşda-
biecek bir davranış" olduğunu belirten
Gül, "Hükümet olarak eninde sonunda
bu tip utanılacak manzaralan kaldıra-
cağETürkiye'de- Bunun,belki br zama-
nı olacak. Onemli olan, yapdan işin bü-
yük bir destekle ve Nizumsuz çalkannla-
ra firsat verümeden yapümasıdır" görii-
, şünü savımdu.
AKP Genel Başkan
Yardımcısı Dengir Mir
Mehmet Fırat da,
"HaDanbirnabzmıtu-
run, ne dhoriar? Hal-
ka karşı bir işlem yapt-
labilmesi mümkün de-
ğfldir. Üniversiteler de
halkın üniversiteleri-
dir. Halkın tasvip et-
mediği, halkın beğen-
mediği bir şeyi ktmse-
nin yapma hakla yok
Türİdye'de" diye ko-
nuştu.
AKP Grup Başkan-
vekılı SaKh Kapusuz
ise "Bunu benim değil
de Türk milletinin en
güzel şekikle değerlen-
direcegineinanıyorum.
Zaten herkes bulundu-
ğu görevi müTet adma yapıyor. tster siya-
setçi ister bürokrat obun herkesin asfigö-
re\i millerin istediği gibi hareket etmek
otanabdır. MiDete rağmen bir şey yapmak
doğru değfl. Bunu en güzel değeıiendire-
cek olan Türk miDetidir" yanınnı verdi.
TBMM Insan Haklarını Inceleme Ko-
misyonu üyesi Diyarbakır Milletvekili
Cavit Torun da, bu tür da\Tanışlan hiç-
bir zaman hoş karşılamadıgını belirterek
"Laik djnciük adma yapdan bu eylemle-
ri kmryorum. \ormal bir Anadolu insa-
nmm bfle başörtüsüyle üniversiteye ahn-
mamasnıı tasvip etmemiz mümkün de-
ğiL Acı verici bir ola>.« Türkiye'de bu
olayiarm üzerine nasıl ghmemiz gerekti-
ğmive panamentonun eninde sonunda ko-
nuyaçözüm üretmesi gerektiğini düşünü-
yorum.Bunuyapanlan da kmıyorum'' gö-
rüşünü dile getirdi.
tĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Rektör Sütbeyaz:
'Türban
girişimi
provokatif
birolay'
ERZVRVM
(Cumhuriyet) - Atatürk
Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Yaşar
Sütbeyaz, mezuniyet
törenine türbanla
katıhna girişiminin
"provokatiF' bir olay
olduğunu söyledi.
Konuya ilişkin
açıklama yapan Rektör
Prof. Yaşar Sütbeyaz
şunlan kaydetti:
'Duygu istismarr
"Konu münferit bir
olaydır. Münferit ve
provokatif bir olaydır.
Art niyetii çevrelerce,
konu duygu istismarma
dönüştürülmüştür.
Devletin emirlerini
yerine getirmek, devieti
güçlü kılar. Biz de
herkes de devletimizi
güçlü kılmak
mecburiyetindeyiz."
'Köşk'temollaistiyorlar'
CHP'li Topuz: AKPyönetimi Türkiye'nin üzerindekikara bulut
Cumhurbaşkanlığı seçimi bu kara düşünceli insanlara bırakdamaz
CHP'li Ali Topuz,
AKP'nin seçimden
korknığunu söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
ile AKP arasındaki "cumhurbaşkanlığı se-
çimi ve erken seçim" tartışmalannda gerili-
min dozu yükseliyor. CHP Grup Başkanve-
kili AB Topuz, AKP'nin cumhurbaşkanlığı
koltuğuna "kendileri gibi bir mollayı getir-
mekistediğinT belirterek "Cumhurbaşkan-
bğı seçimi bu kara düşünceli insanlara bıra-
kdamaz" diye konuştu.
Topuz, parlamentoda düzenlediği basın
toplanusında, Başbakan T a y ^ Erdoğan ve
AKP sözcülerinin açıklamalarına tepki gös-
tererek "AKP seçimden korkuyor" dedi.
AKP'nin demokrasi anlayışının "sayısalgüç
hesabma" dayandığuıı belirten Topuz, bu
nedenle "sayısal çoğunluğumuz >ar, cum-
hurbaşkanını da biz seçeriz" anlayışıyla ha-
reket ettiklerini söyledi. Erdoğan' ıngeçmiş-
te demokrasiyi "araç" olarak gördükleri yö-
nündeki sözlerine de dikkat çeken Topuz,
"Bunlann amaa cumhurbaşkanhğı koltuğu-
na da kendileri gibi bir mollayı getirip oturt-
makhr. Cumhurbaşkanhğına aday olacak
kişinin, bu devletin koşullarına uygun >apı-
da oiması gerekir" dedi. Erdoğan'ın muha-
lefeti "karanhktaouTiaklasuçlayTp,bir mum
yaktpaydnuansınlar'' dediğine işaret eden To-
puz, "Kafalannın içi karanhk olanlann baş-
kalanna aydmhk dersi vermey e hakkı yok-
tur" görüşünü dile getirdi. AKP Genel Baş-
kan Yardımcısı Dengir Fırat'ın CHP'ye yö-
nelik "sine-i miDete dönsünler" sözlerine de
tepki gösteren Topuz, "îktidannızıdeğiştir-
mek için seçime gkhlsin isüyoruz. Bizim siz-
den şikâvetimiz var" dedi. AKP yönetimi-
nin Türkıye' nin üzerindeki "kara bulut" ol-
duğunu savunan Topuz. "Seçime gkhlerekbu
kara bulut dağmlmabdır. Cumhurbaşkanlı-
ğı seçimi bu kara düşünceli insanlarm efine
hiç bırakümamahdu*" görüşünü savundu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Cumhurbaşkanlığı seçimine iki yıl
var. Siyasi yaşamda iki yıl uzun bir
süre. Hele de 2007 Mayısı'nda
2002'deki seçimlerin üzerinden 4.5
yıl geçmiş olacağı için daha da uzun
bir süreden söz ediyoruz. AKR her ik-
tidar partisi gibi yıpranıyor. Anado-
lu'da gördüklerimiz; piyasadaki dur-
gunluk; işsizlik; üreticilerin yaşadığı
sıkıntılar AKP'ye olan tepkilerin yük-
selmesini beraberinde getiriyor.
Şimdiden iki yıl sonra yapılacak bir
cumhurbaşkanlığı seçimini Türkiye
gibi bir ülkede tartışmak ilginç sayıla-
bilir. Çünkü biz Türkler uzun vadeli
planlar yapmak yerine günübiriik ka-
rarlar almayı ve işler yapmayı severiz.
AJmanlar olsa, onlar çok ilerisini plan-
lamaktan zevk alırlar. Bazen bunu
hastalık derecesinde kılı kırk yararak
düzenlemek isterier.
• • •
iki yıl sonra yapılacak cumhurbaş-
kanlığı seçimi; siyaset denklemini la-
ik-antilaik kutuplaşması üzerinden
kuranlar açısından önem taşıyor. Bir
Kim Cumhurbaşkanı Olsun?
taraf "millet iradesi" diyerek barajlar-
la temsil olanağını sınırlayan seçim
sistemini, her şey olarak görmeyi ve
göstermeyi tercih ediyor. Yüzde on-
luk barajı kaldırmadan bu ülkede ger-
çek bir demokratik temsilden söz et-
mek abestir.
Diğer taraf ise; "şeriatçılar"a Çan-
kaya'nın teslim edilemeyeceğini dü-
şünüyor. Çankaya onlar için devletin
esası. Bu nedenle Başbakan Tayyip
Erdoğan'ın Çankaya Köşkü'ne çık-
ma olasılığını şimdiden engellemek
gerektiği inancındalar. Fakat bu nasıl
olacak? Çünkü anayasaya gore cum-
hurbaşkanını Türkiye Büyük Millet
Meclisi seçiyor.
• • •
Burada CHP devreye giriyor ve
Cumhurbaşkanlığı seçiminden bir ay
önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
yenilenmesini istiyor. 2007 Mayısı'na
daha uzun bir süre var. Bakarsınız
CHP'nin dediği tarihten önce bile bir
erken seçim gündeme gelebilir.
Şimdiden cumhurbaşkanlığı seçi-
mini tartışmanın bir yararı olduğu
söylenebilir mi? Bence şimdiden ko-
nuşulması iyi olur, İki yıllık zaman sü-
resi içinde, eğer iş "halat çekme" ya-
rışı halinde sürüp gitmezse faydalı
sonuçlar doğurabilir. Laik-antilaik
kamplaşmasının yarattığı korkular,
endişeler, gerginlik ve öfkeler yumu-
şatılabilir. Daha ılımlı bir iklim yaratıla-
bilir.
• • •
AKP hükümetine karşı aşın kuşku-
cu yaklaşımlar, bir hayali korkudan mı
kaynaklanıyor? Neden toplumun bir
kesimi, bu partiye güvenmiyor? Bu
güvensizliğin ne kadarı gerçeğe, ne
kadarı propagandaya dayanıyor?
Söz konusu sorulara çok net cevap-
lar bulabilmek o kadar da kolay değil.
Türkiye'deki siyasi Islamcı hareket,
açıkça siyaset sahnesine çıktığı
1970'lerin başından rtibaren bir deği-
şim geçirdi. Başlangıçta içine kapa-
nık Anadolu esnafının temsilcisi ola-
rak örgütlenirken zaman içinde bu
kitlenin de ekonomik değişimiyle bir
değişim geçirmeye başladı.
Necmettin Erbakan ile Tayyip Er-
doğan arasındaki ayrışma, Islamcı
kesimdeki ciddi bir aynşma, aynı za-
manda bir kopuşun da siyasi alana
yansımasıydı. Genç kuşak Islamcılar,
dışa açık bir ticaret ve sanayi serma-
yesinin sözcüleri haline gelmişlerdi.
Bir kısmı Batı'da eğitim görmüş, bir
kısmı ise Türkiye'nin iyi okullannı bi-
tirmişlerdi.
•••
Bu değişim siyasi Islamcı hareketin
kendi dışındaki bazı güçlerle birieş-
mesini de getirdi. AKP, Islamcı gele-
nekten insanlarm önderlik ettiği bir
parti olmasına rağmen çevresinde bu
gelenekten gelmeyen kesimleri de
topladı, milletvekili listelerine onları
da ekledi ve toplumun Islamcı olma-
yan kesimlerinden de oy almayı ba-
şardı.
Böyle bir büyüme ve gelişme laiklik
konusunda kuşkulan olan kesimleri
daha da kuşkulandırdı. Çünkü, eski-
den yüzde 10 sının zor aşılırken şimdi
Meclis'te mutlak ve ezici bir çoğunluk
elde ediliyordu. Böylesine bir tablo
kolay kolay içe sindirilemezdi, kabul
edilemezdi.
•••
Üstüne üstlük şimdi bir de cum-
hurbaşkanhğına talip olmuşlardı ve
bunu gerçekleştirebilirlerdi. Bunun da
ötesinde cumhurbaşkanlığının da on-
lann eline geçmesiyle önemli bir
mevzi daha kaybedilecekti. O zaman
şimdiden bunun önlemi alınmalıydı.
Demokratik bir sistem içinde de-
mokratik olmayan yöntemlerle böyle
bir engelleme yapılamayacağına göre
şimdi ne olacaktı? Işte sorun bu nok-
tada düğümleniyordu...
GLOBALPOLİTÎKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Asiye, Payidar... Avra (?)
Avrupa yönetici elitinde, şokun, kızgınlığın arkasın-
dan, şimdi de ne yapacağını bilemiyor olmaktan
kaynaklanan bir çaresizlik hâkim. Avrupa Birliği pro-
jesinin üç lider ülkesinin (Fransa, Almanya, Ingiltere),
saygın yayın organlannda (örneğin Le Monde, Der
Spiegel, Financial Times) yorumcular da şu üç konu-
da aynı düşünceleri payiaşıyoriar: Fransa ve Hollan-
da halklan Avrupa Birliği Anayasası'na hayır dedik-
ten sonra, siyasi bütünleşme (Avrupa Birleşik Devlet-
leri projesi) ölümcül bir yara aldı; Birliğin genişlemesi
(Türkiye'nin üyeliği) gündemden çıktı; Anglosakson
ekonomik modelinin (neo-liberalizm) benimsenmesi
çok zoıiaştı.
Dünyanın en büyük yatınm bankalanndan Morgan
Stanley'in başekonomisti Stephen Roach ve The
Economist gibi mali sektörün onde gelen sözcüleri,
şimdi esas belirteyici olanın, siyasi bütünleşme süre-
ci değil, Avrupa ekonomisinin yeniden yapılandınl-
ması (neo-liberal "reformlar^ olduğunu vurguluyor-
lar. Bu Anglosakson azımsamasına karşın Der Spi-
egel, Alman geleneğine uygun bir bıçimde sorunu
doğrudan ve tüm açıklığıyla koydu: "Avrupa Birfi-
ği'nin temelinin bütünü mü sorgulanacak? Ülkeler
Avro'yu terk ederek kendi ulusal paralanna mı dö-
necekler? Süreç, geri vitese takarak Brüksel'den,
çıkıp ulus devletlere mi dönecek?"
Başladığımız noktaya geri döndük
Bu tartışmalar, adeta bizi, 1 Ocak 1999'da durdu-
ğumuz noktaya geri götürdü. O zaman, Avro'nun
başan şansını değerlendirirken üç nokta üzerinde
durduk: (1) Arkasında siyasi bir erk olmayan bir para
birimi/sistemi ayakta kalabilir mi? (2) Avrupa Birliği
süreci küreselleşme ve ekonomik toparlanma döne-
minde hızlandı, biçimlendi; bir ekonomik türbülans,
ömeğin resesyon döneminde, ulusal ve sınıfsal ref-
leksler öne çıkarken ilerlemeye devam edebilir mi?
(3) Ekonomik gelişme düzeyteri, ritimleri birbirinden
farklı ülkelere tek bir parasal ve mali sistem (faiz
oranlan, bütçe disiplini) başanyla uygulanabilir mi?
Bugün bu sorulara olumlu cevaplar vermek hâJâ
zor. Evet, Avro, birçok açıdan başanlı oldu, dünyada
merkez bankalannca kullanılan ikinci en önemi para
konumuna yükseldi. Ancak bir süredir Avrupa Birliği
ekonomileri düşük bir büyüme düzeyinde seyredi-
yorlar. İşsizlik sorunu ağıriığını koruyor, yeni katı-
lan/katılacak üyelerin mali yükü, faturayı ödeyecek
zengin ülkeleri korkutuyor.
Bu arada, Avro'nun istikrannı güvenceye alması
beklenen "Istikrar Paktı" (Bütçe açıklanna ve borç-
lanmaya sınır getiren anlaşma), Almanya. Fransa,
Italya koşullara uymadıkları için iflas etti. Avrupa
Merkez Bankası'nın uyguladığı faiz oranı, ekonomik
koşullar, kimi ülkelerde (ömeğin, Irianda, Italya) faız-
lerin artmasını, kimilerinde de (Almanya, Fransa)
düşmesini gerektirebildiği için, Avrupa çapında eko-
nomik benzeşmeyi değil, aksine bölgesel farklılaş-
malan güçlendirdi. Bu arada dolar karşısında yüzde
50'ye yakın değer kazanan Avro, Avrupa sermayesi-
nin bazı kesimlerinin uluslararası rekabet gücünü
aşındırdı.
Italya'nın gösterdiği
Avro bölgesinin üçüncü büyük ekonomisi Italya re-
sesyonda; kamu açığı, Istikrar Paktı'nın koyduğu sı-
nınn belirgin bir biçimde üstünde artmaya devam
ediyor. Bu yüzden Italya, Avro'nun geleceği ve karşı-
laşılan ikilemleri irdelemek için iyi bir laboratuvar. Ni-
tekim Avro'dan çıkarak ulusal paraya dönme konu-
sunda (her ne kadar Stem dergisi Almanlann yüzde
56'sının mark'a dönmek istediğini yazdıysa da) ilk
güçlü ses Italya'dan geldi. Italya, Avro içinde olduğu
için, kamu dengelerinin, enfiasyon oranının izin vere-
ceğinden çok daha düşük faiz oranlanndan borçla-
nabiliyordu. Ancak zamanla Avro değeriendikçe, it-
halata yönelik. özellikle gıda, ayakkabı, konfeksi-
yon, mobitya ve hatta ûretim araçları (makine,
hidrolik pompa vb..) alanında orta ve büyük ölçekli
(en büyük tekeller hariç) üreticiler ulusJararası piyasa-
da özellikle Çin mallan karşısında rekabet güçlerini
büyük ölçüde kaybetmeye başladılar. Geçmişte böy-
le durumlarda Italya, lireti devalüe ederek sorunu ha-
fifletebilir, mali genişlemeyle iç tüketimi teşvik edebi-
lirdi. Ortak para sistemi bu yollan kapatınca, serma-
ye kesimlen emek maliyetini düşürmeye öncelik ver-
mek zorunda kalırken Avro'dan yakınmaya başladı-
lar. Ücretler üzerinde süren kavgaysa halkın "neo-li-
beral reformlara" tepkisini güçlendirdi. Yüksek faiz
olasılığıysa mali piyasalar açısından önemli bir sorun.
Hem bu sermaye kesimlerinin, hem de Italyan
devletinin çıkmazları şu ki, Avro'yu terk ederlerse
hem daha yüksek faizlerle katlanmak hem de deva-
lüasyonun etkisiyle daha ağır bir borç yükünü omuz-
lamak durumunda kalacaklar. Bu yüzden Italya (ge-
nelde Avro bölgesi) bir Anglosakson deyimiyle "Sert
yerie, kaya arasında sıktşmış" durumda... öyleyse
tüm Avrupa'da hem sermayenin çeşitli fraksiyonlan
hem de genelde sermayeyle emek arasındaki çetiş-
kilerin daha da derinleşmesi gündemde.
Bunlar Viyana Uluslararası Ekonomik Çalışma-
lar Enstitüsü nden, Vladimir Gligorov'un Wall Stre-
et Joumal'da vurguladığı gibi meşruiyetıni kaybeden
Brüksel bürokrasisinin çözebileceği sorunlar değil.
Buradan hareketle de esasen Brüksel bürokrasisinin
projesi olan genişleme sürecinin rafa kalkacağını,
baskı ve denetim mekanizmalannı harekete geçirebi-
lecek yegâne kurumun ulus devletin öneminin daha
da artacağını söyleyebiliriz.
ergin.yikJizoglu a gmail.com
Alman Büyükelçillğl
Doğu Perinçek'e
vize ambargosu
ANKAR\ (Cumhu-
riyet Bürosu) - Alman-
ya Büyükelçiliği, Işçi
Partisi (ÎP) Genel Baş-
kanı Doğu Perinçek" in
vize başvurusunu red-
detti. ÎP Genel Sekre-
teri MehmetBedriGül-
tekin. "Buolaylabiıük-
te Avrupa Birliği'nin
ve Avrupa demokrasi-
sinin ne olduğu da bir
kez daha gözler önüne
serilmiştir" dedi.
ÎP Genel Başkanı
Perinçek, 19 Mayıs'ta
Almanya Büyükelçili-
ği'ne başvurarak vize
istedi. Ancak Perin-
çek'in başMirusu erte-
si gün büyükelçilik ta-
rafından reddedildi.
Elçilik, "Uluslara-
rası yükümlülüklere
uygun olarak bu redde
bir gerekçe gösterilme-
si geregi bulunmadığı
için bizi anlayışla kar-
şılamanızı rica ederiz"
görüşünü bildirdi.