25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 HAZİFUAN2O0S PAZAR CUMHURİYET SAYFA BoınlıacıIstanbKtıl Lnrraniye'de kaçaH; te/s fişek deposı pat lıyor; altı kişi ölif/ot Buna da ş?ükiır. -Caçak bornbadeoosu da ' açm»ş oablıiıierdi! Elekfronik posta: denizsom#cumhuriyetcom.tr Teh 0.212J12 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 17 - Amerika, PKK'yi kolluyormuş... "Stratejik ortağa kuma getiriyor'.'1 3 s •ao a yur~tdış ya sağı gerış. Bir d& Başoskan 'a ge'se/ llişKi Suat özbıgi: "ABD OereJkurmay Başka«~ı Yarünncısı OrgeneraıPeter Pace, TürK-/merikan ilişkilerinı, kan koca ilişkilerine b^rızetmiş. llişki kı-irarlar düşünsünl Teşekkür Hamza Sa/katn: "Bush, Erdoğan'a Ortadoğu projesine verdiği destek: için memn*jni>etrıi bildirmiş. Erdoğan da Bush'a ılımlı îslam modeli için teşekkür etmiş 0101311!" ABD, büyük bir "demokrasi" projesiyle Ortadoğu'dan başlayarak Asya'nın ortaianna kadar dünyayı şöyle bir çekip çevirmek istiyor. Ama bir yandan da Islam'ı ılımlı bir kılıfa sokup özellikle Türkiye üzerinde oynuyor. Prof. Dr. Özer Ozankaya, AB'nin de pusuda beklediği bu "proje"yi şöyle yorumluyor. "Toplumtann yaşamını belirleyen etkenlerin bir bölümü ekonomik ve teknolojik güçler ise, bir bölümü de düşünsel güçlerden oluşur ve bunlar toplumun dokusu dış etkenlerce çarpıklaştınlmamış ise birbirieriyle uyumlu bir bütünlükoluşturur... Dünyamızın 'Büyük Ortadoğu' denılen bu geniş alanında demokrasi, yani bağımsızlık, özgürlük, adalet ve gönenç üzerine bir düzen kurulmak istenıyorsa, düşünce güçlerinin bu ülküleri gerçekleştirici nitelikte olması gerekir, önleyici değil. Bunun için en temel gereklilik, sosyoloji biliminin, toplum düzeninin oluşumuna Sosyolojiyapabileceği katkılannın engetlenmemesidir! Emile Durkheim'ın vurguladığı gibi, uygarlık öğeleri içinde ahlaki nitelik gösteren, yalnız bilimdir. Toplumiann bugün içinde bulunduklan koşullarda yaşayabilmeleri, hem bireysel hem de toplumsal vicdan alanının aydınlanmasına bağlıdır. Bugün insanlığın başlıca sorunu Islam dünyasının saplandığı ortaçağcıllıktan kurtulması gereği ise, bir başka temel sorunu da, batı dünyasının etkinliği olağanüstü artmış olan bilim ve teknolojiyi sömürgeci amaçlarla değil, insanlığın özgürlük, eşitlik, adalet ve gönenci için kullanılmasını sağlayacak, sosyoloji bilimine dayalı bir toplumsal düzen kurmayı engelleyen kapitalist güçlerinin güdümünden kurtulması gereğidir. Oysa 'Büyük Ortadoğu' tasarımının baş savunucusu ABD Başkanı George W. Bush, bilimin değil, Isa'nın yolunda olduğunu söylüyor... Adına 'ılımlı' dense de dinsel bir düşünüş üzerine dayandınlacak 'Büyük Ortadoğu' tasanmı, Islam coğrafyasına ne özgürlük, ne eşitlik, ne adalet, ne de gönenç getirebilir. Bugün siyaset batısı, dünyada Müslüman kitlelerinin çağdaş insanlık ailesiyle butünleşmesindeki sıkıntılardan kurtulmak istiyorsa, onlan güdüm altında tutan şeyhlik, tarikatçılık, düşünce özgüriüğü tanımayan dinsel eğttim ve kadını tutsak kılan aile düzeni gibi, dinsel kurallara dayalı ortaçağcıl kurum ve uygulamalan desteklemekten, yani sömürgecilikten vazgeçmelidir. Eğer ABD ve AB hükümetlerinin gerçek niyetleri Islam dünyasının uygar insanlık ailesiyle bütünleşmesi ise, Atatürk modeli bir güneş pariaklığıyla önlerinde duruyor!" LiseAkif Kökçe: "LJsede dört yıl okunacakmış. Işsi-ziik. bir yıl gecrîktınliyoıi" SESSİZSEDASIZ(!) İTİEi% > > Kuşlar, hükümdarlarım ararken YAZARI bilinmeyen öyküyü Ayşegül Tokatiı göndermiş: "Rıvayet olunur kı, kuşların hükümdan Simurg (Anka), Bilgi Ağact'nın dallannda yaşar ve her şeyi bilirmiş. Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünüımüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Sımurg'u bekler dururiarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmışler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından birtüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep bırlikte huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg'un yuvası, , etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Sonra çeşitli bahanelerie geri dönenler olmuş. Sayılan gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra, altıncı vadı 'saşkınlık' ve sonuncu vadi 'yok oluş'ta bütün kuşlar umutlannı yitirmış. Kaf Dağı'na vardıklannda geriye otuz kuş kalmış. Simurg'un yuvasını bulunca öğrenmişler ki; Simurg (Anka), otuz kuş demekmiş. Onlann hepsi bir Simurg'muş." Yüksek Yerilim Hattı erdincutku'i; yahoo.com Düşün düşün, düştûr işin! ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCİ Faruk Nafiz Özak ve Karadeniz Kıyılan Öncekı B-aymdırlılc ve Iskân Ba- kanımız i *mnnar"<lı; yenisı "inşa- at mühendisi" Mimar Zeki Ergezen'den görevi devralan tnşaat Mûhendisi Faruk NaTız Özak, yıllarca Trabzons- por'da top koşturmuş 59 yaşında bir "Karadeniz uşagf.. Ergezen d e Van Gölü'nde yüze- rek yetişniLİş bir "'Ahlat çocu- ğu"ydu... • * * Önce mimanmızdan söz edelim. Ergezen* ın Bakanlık'takı ılk güıüenydi. Bodrum Yanmada- sı'na 5 katlı oteller öneren "Baym- dırtk Bakanhğ) PtenTna tepkiler sürerken kendinden önceki döne- me ait bu planı iptal ettiğmi" açık- lavarak meslektaşlanndan da tak- dir almıştı... Ne var ki ılerleyen zamanda "mimarhğııuçağnşürajT başka da bir davraruşı pek.olmadı... 0 kadar kiMimarlarOda- a'ncaısrarladavet edildiğıetkinlikle- rin hiçbirisine ka- tılmazken mimar- lığı dışlayan yeni yasalara da engel olmak yerLne hep gözyumdu... Dahası, kaçak yapüara nvüdaha- le eden belediye- leri yüreklendir- mek yenne ceza- landırdı; o yapıla- nn bulunduğu köylen beledıye- den alarak "kendisine" bağladı... Hele Tnemkketine" yaptığı hiz- metlerde ise mımarhğını tümüyle unuttu diyebilıriz. Ömeğin, Ah- lat'ta yıllardır devletin ilgisini bek- leyen eşsiz Selçuklu eserlerinin kurtanlmasına katkıda bulvmmak yenne. ûlkenin en düşük yoğun- luklu yollanndan olan Batman- Ahlat arasını "dubte" yapmakla övündü. Ergezen, işteböylesibiranlayış- la sadece mimarlığımıza değil, mi- cnarlık ve şehırcilikteki kamusal sonımluluğun birikımlerini taşı- yan Bakanlık geleneklerine de "yabaDa" bir "mimar Bakan" ola- rakanıldı ve gıtti... ••• Yeni Bakan Faruk Nafiz Özak ise Karadeniz Teknik Oniversitesi mezunu bir mühendis ve "Trab- zon"milletvekili... Eğer Ergezen gibi mesleğini unutmazsa, bu özellikleriyle *ön- celikle memleketine" çok yararlı olabılecek bır konumda. Çünkü görevini "mühendfcçe" yaptığında, yani her işi iyi hesap- layıp, ölçûp, biçerek gerçekleştir- diğinde. basta "Karadeniz kıyıla- n" olmaküzere ûlkenin birçok ye- nnde "dogayı, külrürü ve kentiyok sayan karajolu yaünmlarTnın da önüne geçecek demektir. Hesap- sız, kitapsız, plansız, projesiz uy- Fanık Nafiz Ozak gulamalann doruktaki örneklerin- den olan "Karadeniz Krvı Yohı dranu rı nın sürmesine de bir son verrnek. artık kendisinin elinde... Özak'ın bakanlığını "özgeçmi- ş"yle duyuran ilk haberleTde sade- ce "firtbokıTluğu yer aldı. Bunun nedeni ise millervekili seçilince TBMM arşı\ine verdiği bilgilerin- de sadece bu özelliğiyle yetinmiş olması... Demek ki yeni Bakan. millerve- kili olunca kendisini öncelikle bir "bordo-mavi emektan" olarak ta- nıtmayı yeğlemış; mühendislikya- şamıyla ilgilı bilgileri açıklamayı gereklı görmemiş... Trabzon'un CHP'li Belediye Başkanı Volkan C anaüoğju' nun da yıllannı Trabzonspor'a verdikten sonra seçim kazandığmı düşünün- ce, bu takıma hızmet etmenin ay- nı zamanda sıyasi bir güç kaynağı olduğunu anlayabiliyoruz. Ancak boyleolsabile, Erge- zen' in mimarhğını unutmasına ve -memleketinehizme- ti sadeceyol yapmak" sanmasınabenzerbir durumun Ozak'la sürmemesini diliyo- ruz... ••• Çünkü Karadeniz kıjılan gerçekten ar- tık "cançekişiyor''... Kentlerin denizle olan kültür ve yaşam ilişkileri kopuyor... Kıyının tüm güzel- likleriyle birlikte, K zmdanyeşfliva- dfler"i de dolgu malzemeleri için taş ocaklanyla parçalanıyor... Bunun nedeni ise Karadeniz kı- yı yolu uygulamasının öncelikle "mühendistik" açısından "asla ka- bul edüemra'- bir "ükeffik"te ger- çekleştirilmesi. Koylar, tüm girin- tiler ve hatta babkçı bannaklan. sa- dece bir uçtan öbürüne *ip çekile- rek" doldurulup betonlanıyor. Yaklaşık 500 km.'lik bir kıyı kuşa- ğının "ipi" çekiliyor... Işte bu vahşetin elinden kendisı- ni bir ölçüde kurtarabilen Ariıavi, Ardeşen ve Fmdıkh gibi "son" kentlerin haykınşlanna Özak'ın duyarsız kabnasını mümkün gör- müyoruz. Çünkü hem mühendis, hem sporcu, hem de Karadeniz uşağı... Eminiz ki kendisi de sade- ce bu özellikleriyle bile şu kıyı yo- lu katliamından elde kalan bu son güzelleri kurtarmanın özlemi için- dedir.... Evet... Şimdi bu özlemini gide- rebileceği en önemli ve en yetkilı konuma da aynı özellikleriyle gel- miş oldu. Önceki mimar Bakan'ın bu katliama da mimarlık adına hü- zün verici kayıtsızlığının ardından, şimdiki mühendis Bakan'ın farkı- nı, önce Karadeniz'de görmek is- tiyoruz... oekinci'j cumhuriyetcom.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicako turk.net ÇİZGÎLtK KÂMtL MASARACl kamilmasaracha mynet.com HARBt SEMİH POROY semihporoyo yahoo.com HAYAT EPtK TtYATROSU MUSTAFA BlLGt& ER.DOâAN-BUSH 6ÖRÜSMESİ SÜRERKEN ODAYA BİR ATSÎNE61 ĞtRMİşi.. hayatepik a mynet.com AŞKOLSUN, TANIMADINIZ 6ALÎBA.. BEN BAŞBAK.ANIMIZA YAKINOLAN BtR GASTECÎYİM! ! i I i1 I 1 I TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKM 12 Haziran tcuncmumtaz-ariktin.com MUSTAFA KEMAL AMASYA'ÛA.. 1919'DA BUGÜN, MUSTAPA *C£MAC &4ŞA, DAN AMASYA'YA 6İTTI- 13 A44V/STA 8 A Ş Ç OLDUĞU BÜrÜK YOLCULU6UAIUM 8O YEUİ PU- BAgifJDA, HALK TARAPfAJDAH K£UTİN Çİ PE KARŞILAUMIÇ ÜAMA SDA/B4 DA BEL£DİYE BALKOMUNOAN B/8 SÖn£V VE&UİŞTİ: "AZİZ AMASYAU LAG, f>At>i?AH V£ HÜKÜMET /7fuŞP ELPEN GirUEk: ÜZ£G£Dİ/?.BU AZO7İ/ 0t//eüA4/l Ç4-1 pe BiMMAti içiN s/2Leei£ /şBrGü&t * w 6ELPİM"MUSTAFA H£MAL, İLJC POÜTİfC Vİ SAYflAN BU KONUŞMAYC4, BİRs MİŞLE OIAAJ KÖPRJÛLSR.İ OE. ATTTUKJ^J .. BtKKAÇ eÜAJ /ÇiNOE,ÜMLÜ AMASTA TA~MfMI HAZlRLAUA CAK TfR. PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Hskalanmış Barış' lletişim Yayınlan'ndan bir süre önce çıkan "Iska- lanmış Banş Doğu Vılayetleri'nde Misyoneriik, Et- nikKimlikveDevtet 1839-1938" adlı kitabı okuyo- rum. Kitabı Isviçreli birakademisyen, Hans-Lukas Kieser kaleme almış. Hani, son zamanlarda sıkça kulağımıza çalınan, "Türtderin 80 yıidır bölünme paranoyasından kurtulamadıklanna"^ ilişkin birsöy- lem var ya, kitabı okurken "paranoya" diye alaya alınmak, küçümsenmek istenen o korkunun hiç de boş olmadığını anlıyorsunuz. Hans-Lukas Kieser, 1895-1896 ve 1915-1916 yıl- lannda Osmanlı Devleti'nin Ermenilere "soykınm" uyguladığını savunan bir bilim adamı, Zürih ve Fre- iburg üniversitelerinde modem tarih dersleri veriyor. Kendisinin 2002 yılındayaytmlanmış "Ermeni Soy- kınmı ve Şoah" adlı bir kitabı daha var. Bir başka kitabı da "Kürdistan ve Avrupa" (1997) adını taşı- yor. Kısacasıtüm "/b///mse/"dikkatini bölgemizeyo- ğunlaştırmış bir kişi. Butür k'ıtaplardanBatı'dayüz- lerce olduğunu biliyoruz, bunlann önemli bir bölü- mü de ya üniversitelerde ders kitabı olarak okutu- luyor ya da kaynak kitap olarak öğrencilere önerili- yor. Bunu bilince Batı'da "soykınm" tezinin giderek daha fazla yandaş bulmasının nedeni de daha ko- lay anlaşılabiliyor. • • • Yükseköğrenimimi Almanya'da yaptığımdan ve o ülkede uzun yıllar yaşadığımdan biliyorum, Batı rasyonalizminin (akılcılığının) en belirli özelliklerinden biri de kuralcılıktır. Kuralcılık ise sıstematik düzen- lemeleri, arşivlemeleri zorunlu kılar. ömeğin, Alman nasyonal-sosyalızmi eğer Yahudilere uyguladığı soykınmın notlannı büyük birtitizlikle tutmamış ol- saydı bugün bizlerin ne Auschvvitz'de kaç Yahudi- nin öldürüldüğüne ne de zorunlu çalışma kampla- nnda kaç Yahudinin, Romanın ya da komünistin çalıştınldığına ilişkin böylesine aynntılı bilgimiz olur- du. Dünya kamuoyu Yahudi soykınmının boyutlan gibi nasyonal-sosyalizmin muhaliflerine uyguladığı ölümcül cezalan da Nazi yöneticilerinın tuttuklan notlardan, kaleme aldıklan raporiardan öğrendi. Biz de tttihat ve Terakki Hükümeti'ni Ermenileri göçezorlayan nedenlerin boyutlannı Osmanlı-Türk arş'ıvlerindeki belgelerin yani sıra o dönemde Ana- dolu'nun dört bir yanında cirit atan Amerikalı, Ingi- liz, Fransız, Avusturyalı, Danimarkalı, Alman Protes- tan ve Katolik misyonerlerle kiliselere, misyon okul- lanna, hastanelere, yetimhanelere, işliklere bağlı olarak çalışan papazlann, yöneticilerin, öğretmen- lerin, doktoriann, rahibelerin, işlik ustalannın tuttuk- lan günlüklerden, merkezlerine verdikleri raporiar- dan, elçilikleriyle yaptıklan yaztşmalardan öğreniyo- ruz. Bunlan okudukça Türklerin uluslaşma süreci- nin hızlanmasıyla birlikte Anadolu'daki misyonerlik faaliyetlerinın önünün kesilmesi ya da başka bir de- yişle "misyonlannın yanda kalması" karşısında bu yabancı unsurlann kapıldıklan öfkeyi ve her ölümün ardında birTürk aramalannın nedenlerini anlıyoruz. Hans-Lukas Kieser hiç kuşkusuz kitabını "tehci- ri haklı kılan" nedenleri göstermek için yazmamış, fakat öyle belgeler sunuyor ki, okur bir yerden son- ra Ittihat ve Terakki Hükümeti Anadolu toprağını koruyabilmek için başka ne yapsaydı?" diye sor- madan edemiyor. Yazar, "soykınm" tezini kendin- ce "Işte!" dediği kanrtlaria gerekçelendirmeye ça- lışırken aynı zamanda da Batı'nın ortak emelinin Osmanlı ülkesini sömürgeleştirmek olduğunu, birer "toplum mûhendisi" olan misyonerter aracılığıyla Anadolu'da bu emele yönetik bir zemin oluşturma- yı amaçladığını, Ermenilerin de bu amaç doğrultu- sunda kutlanıldıklannı ortaya koyuyor. • • • 864 sayfalık bir kitabı burada özetlemem olanak- sız, ama kitabın 1895-1896 yıllan gibi 1915-1916 yil- lannda da sistematik bir soykınmdan söz edileme- yeceğini savunanlann elini güçlendirdiğini rahatlık- la söyleyebilirim. Şu sıralar yanıt aranan sorulardan biri de ABD güçlerinin Kuzey Irak'ta, Kandil Dağı'nda mevzile- nen ve oradan Türkiye'ye sızan PKK biriiklerine kar- şı niçin hiçbir önlem almadığı sorusu. Bu tür kitap- lar aynı zamanda bu tür sorulara da açıklık getiri- yor. Emperyalizm 100 yıl önce ne idiyse bugün de özünde o çünkü. e-posta: dkavukcuoglu(§ superonline.com Faks:0212-234 68 73 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Ankara'da Anıtkabir in bulunduğu tepenin eski adı. 2/ Hatay yöresine öz- gü, buğday ve etle yapı- lan bir ye- mek...Leyle- ğe benzer bir kuş. 3/ Dağ surtı, tepe, ba- yır... Eskrimde kul- lanılan üç silahtan biri. 4/ Izmir'in bir 2 ilçesi... Ilaç, mer- 3 hem. 5/Hamsigiller- 4 den küçük bir ba- 5 lık... Hamura sanl- 6 mış et, balık ya da sebzenin finnda pi- 8 şirilmesiyle hazu"la- 9 nan yiyecek. 6/Nişan... Süriitme ağı. 7/Donuk renkli... Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test. 8/Cemaate namaz kıldıran kim- se... Namaz çağnsı. 9/lzmir'in Urla ilçesinde ar- keolojik bir kazı alanı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Üzerine yazı yazılan tabaklanmış ceylan deri- si... Halk dilinde si\Tİsineğe verilen ad. 2/Daha iyi ürün elde etmek için bir ağaçtan başka bir ağa- ca dal nakletme işi... En çok. 3/ Şanlıurfa'nın bir ilçesi... Eksigi olmayan. 4/ Ağrı Dağı'na verilen bir başka ad... Eski dilde su. 5/Hollanda'nınpla- ka işareti... Bir nota. 6/ Boru sesi... Rütbeyi gös- termek için omuza takılan işaretli parça. 7/Nine... Alçak enlemlerde esen düzenli riizgâr. 8/ Sıvıla- n içmekte kullanılan uzun ve ince boru... Doğu Anadolu'da bir ırmak. 9/Mantık... Yapısına gir- diği sözcüğe "yakışır şekilde" anlamı katan Fars- ça sonek. ç
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear