Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 31 MAYIS 2005 SALI
14 Ul\ kultur@ cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEIM AYŞEGÜL YÜKSEL
Gjrriıuriyeti'ncle1970'li yıllarda tiyatro salonuy-
ken daha sonra depo ve "pavyon" ola-
rak kullanılan Maltepe'deki bir es-
kı uzamı yeniden tiyatro salonuna dö-
nüştürmekte direnen Murat Kara-
hüseyinoğlu'nun ne zorlu bir ya-
pi/ onarun işıne girdiğini, sonunda es-
ki kimliğine kavuşan uzama Öteki
Tiyatro adı verildiğini ve bir yıl bo-
yunca çocuk tiyatrosunu da içeren
çeşitli kültür sanat etkinliklerine ve
konuk topluluklara ev sahipliği et-
tigini daha önce uzun uzadıya anlat-
mıştık.
Gelgelelim, Ankara'nın Maltepe
semtindeki. Gazi Mustafa Kemal
Bulvan No. 114 C adresli, Ankaray
Maltepe Durağı'nın yanı başındaki
bu -Ankaranın 3. özel tiyatrosu ol-
ma niteliği taşıyan- ve kentin mer-
kezinde bulunan uzama başkentlile-
rin ayağı bir türlü alışamadı. Buna
da kimse şaşırmadı. Çiinkü başkent
tiyatro seyircisinin, Ankara Devlet
Tiyatrosu'nun oyunlan arasında "<ö-
şe uygun" olanlar dışında bir "tiyat-
ro arayışı" içınde olmadığı, Istan-
bul'dan gelen topluluklara da eski-
si denJi ilgi göstermeyişinden belliy-
di. Herkes durmadan biryerlere ko-
şuşturmakla yiyip bitiriyordu yaşa-
rrunı. Nereye, ne için koşuşturdu-
ğunu, alacağı sonucun bunca koşuş-
turmayadeğipdeğmeyeceğıni düşün-
meye zaman bulamadan...
Işte tam da bu sıralarda Öteki Ti-
yatro, ilk yapımı "Çıkışyokland
Cumhuriyeti" ile geldi gündeme.
("GündemegeldT sözü "laf geüşT
oldu biraz. çünkü böyle bir oyunun
sahnelendiğinden çoğunluğun ha-
beri olmadığı gibi, duyanlar da özel-
likle basın mensuplan- olayla ilgi-
lenmedi.) Öteki Tiyatro, oyununu
Devlet Tiyatrolan biletleriyle "aynı"
olan bir ücret karşılığında sunuyor-
du.
'Denemeyenler'den sahneye
Oyun, Taksim'de Fransız Konso-
losluğu önünde, bir bankta oturarak
ve gelen geçene bakarak kendisi hiç-
bir şey yapmadan, 35 yıllık yaşamı
-ülkesinde yaşananlarla eşgüdümlü
olarak- "bir film şeridinden akar-
casma" gözlerinin önünden geçen Se-
lim'in duyarlığının derinliklerinde
yapılan bir gezintiyi canlandınyor.
A. nkara 'nın üç özel tiyatrosundan biri olan Öteki Tiyatro 'nun ilk yapımı
"ÇıkışyoklandCumhuriyeti", karikatürist-yazarMetin Üstündağ'ın
"Denemeyenler " başlıklı kitabından Murat Karahüseyinoğlu
tarafından uyarlanmış. Uzun yıllardır nereye koştuğunu bilmeden koşup duran
insanlarımıza bir an durup, yaşananlara kara gülmece uzaklığından bakmayı
ö'neren bir sahne olavı...
Hepimiz adına yapılmış bir gezinti
bu. Murat Karahüseyınoğlu. kari-
katür çizerı -yazar Metin Cstün-
dağ'ın "Denemeyenler" başlıklı ki-
tabından yola çıkarak yaptığı uyar-
lamayı, tiyatro okumuş, tiyatro yap-
mayı -para kazandırmasa da- hedef
bellemiş onlarca yetenekli özveri-
li sanatçının katılımıyla sahnele-
miş. Canlı müzik ve koro şarkıları
eşliginde sunulan bu kalabalık kad-
rolu oyun tiyatro dönemı ıçinde her
cumartesi gecesı sergilendı. Seyır-
ci sayısı az da olsa sunumlar sürdü
ve "Çıkışyokland Cumhuriyeti" ilk
turnesini geçen hafta İstanbul'da,
Oyun Atölyesi' nin sahnesınde yap-
tı.
Karikatür çizerlerinin sahne sanat-
larımıza katkılan yeni değil. Cem
Yılmazın "stand up" düzleminde
endüstnleştirdiğı gösterilerinın "po-
püüst" yanı, "kahvehanegırgın"na
yaslanmaksa. "erdem", *bfldik"/"ta-
nıdık" olana "karikatürcü" zekâsı-
nın sağladığı "uzak bakış açısfyla
bakılabilmış olmasındadır. Öte yan-
dan Behiç Ak. yazdığı tiyatro oyun-
lannda oluşturduğu "kara gülmece"
dokusuyla nem karikatürlerinde yan-
sıyan "uzak bakış açısı"nı korumuş,
hem de kankatürlerinden fırlamış
duygusunu veren sahne karakterle-
rinı kendılerine özgü devinimleri
içinde oyunculuk boyutuna da taşı-
yarak, sanatçılara "rol"e yeni bir
gözle bakma olanağı tanımıştır.
Üstündağ'ın söylemiyse bir yanıy-
la "kara gülmece"ye dayanıyorsa
bir yanıyla da Oğuz Atay'ın "Tutu-
namayanlar"ında, Vüs'at O. Be-
ner'in öykü ve romanlanyla "İpin
Ucu" oyununda, MemetBaydur'un
kımi sahne yapıtlarında görülen,
Türk aydın duyarlılığının ürünü, çok
özel "paHaço" konumunun yansıt-
tığı "yabancuaşmışhk" olgusundan
besleniyor. Metin Üstündağ bır dıl
ustası. "Aforizma" niteliğındekı de-
yişlerinin zenginliği şaşırtıcı...
Yapımın başarısı ve
sorunları
Gelelim yapımcı -yönetmen-uyar-
lamacı Karahüseyinoğlu'nun kotar-
dığı oyuna. Öncelikle başanlı sah-
ne. giysi. ışık, müzik (AH Seçkmer
Ahcı) tasanmı ve oyuncu kadrosu
(Fatih Al, Özcan Yağcı, Onur Or-
kut, Burak Tamdoğan, Pınar Çakı-
cı, Şafak Ermiş, Puıar Ünsal, Pınar
Güntürk, Fatih Pestil, Lfukcan Gü-
naydın, LeventYücel, Mustafa Kıhç,
Nursel Yardibi, Seda Didem Erken,
Aytekin Tezcan, Özgür Madeni) yo-
luyla tiyatroda yıllanmış sanatçıla-
nn ürünlerini aratmayacak düzey-
de bir sahne olayı kotarmış.
Ancak, dekor hiç değişmediği için,
yönetmen Karahüseyinoğlu değişen
sahnelerin görselleştirilmesinde zor-
lanmış. Bu nedenle çoğunlukla pek
de başanlı çözümler bulunamamış.
Temel sorunsa oyunun uyarlama-
sında. Karahüseyinoğlu, Metin Üs-
tündağ'ın metnini değerlendirirken
içerik zenginliğine biçim zenginliğin-
den daha çok ağırlık tanımış. Sanki
yazara olan saygısı ve sevgisi, ken-
di tiyatroculuk birikimine baskın
çıkmış. Sonuç olarak da, bir tiyat-
ro olayının taşıyamayacağı kadar
çok "söz" malzemesi yüklenmiş
oyuna. Ama "söz" yetennce drama-
tize edilememiş. Tam tersine, *söz"e
reji yapmak gibi bir yol seçilmiş.
(Oysa, seyirci sahnedeki görsel-
işitsel öğeler bireşiminden alır ti-
yatro keyfini.) Görsel anlatmıın
ikincil düzeye aktanlmasıyla da
bütün yük oyunculara yüklenmiş.
Dahası, duyarhlığın dışa yansıma-
sını anlatan bu rür bir oyun metni-
nin -seyircirün algılama mekaniz-
malannı zorlamamak için- en çok
bir buçuk saat uzunluğunda tutul-
ması gerekirken, oyuna iki buçuk
saatlik malzeme yüklenmesi, sah-
nedeki akışın hantallaşmasına ne-
den olduğu gibi, "söz"ün ıçerdiği
değeri de azaltmış.
Yıne de farklı. duyarlı, çok emek
venlmiş, saygıyla karşılanması ge-
reken bir ürüne tanık olduğum için
mutluyum. Karahüseyinoğlu, gele-
cek dönemde de süreceğini sandı-
ğım oyunun metnini -kısaltma ama-
cıyla- yeniden gözden geçirip sah-
ne geçışlerine ustaca kotanlmış bir
görsellik katabilirse oyunun akışı-
na, yinelemeye yaslanmayan, da-
ha dinamik bır tartım kazandırır-
sa, Üstündağ'ın yapıtı sahnede tam
verimle değerlendirılmiş ve Öte-
ki Tiyatro'ya önemli bir ayncalık
kazandınlmış olacak.
Trabzon'daki tiyatro buluşmasmda Rus ve Belarus oyunlan çok başanlıydı
Karadeniz'de Voronej Rüzgârı
HAYATİ ASILYAZICI
6. Uluslararası Karadeniz'e Kıyısı Olan
Ülkeler Tiyatro Buluşması (2-13 Mayıs
2005) artan ilgi ve başanyla sona erdi. Bu-
luşmanın, dostluklan yaratan bir festival
olarak, benzerlerinden farklı olduğunu söy-
lemeliyim. Trabzon'un kazanımlannı da
aynca belirtmeliyiz.
Nikolay Gogol (1809-1852), Rus komed-
yasmın en yetkin yaratıcısıydı. Dostoyevs-
ki'nin "Hepimiz Gogol'ün 'Palto'sundan
çıktık" şeklindeki tanımlaması, Gogol'ün
yazar olarak büyüklüğünü ortaya koyuyor.
tt
Müfettiş"ten bir yıl önce yazdığı "Arabesk-
ler", "Mirgorad" adlı yapıtlannda Peters-
burg yaşamımn görkemli dış görünüşüyle
yoksulluğun içyüzü arasuıdaki çelişkileri ve
bürokrasinin ezdiği küçük memurlan anla-
tıyordu. Ardından yazdığı "Müfettiş" ile
tiyatroya Rus komedyasını taşıdı. Gerçi
Rus yazuıı ve tiyatrosunda büyük bir yeni-
lik olan eleştirel gerçekçilik anlayışı ondan
önce, Fonvizin ve Gribodeyov'la başlamış-
tı.
Bir dolantı komedyası
"Müfettiş" komedyasındaki acı gülüm-
seme ve aynı düzeyde ironiye yöneliş mo-
dern bir komedyayı simgeliyordu. Bozuk
düzenin eleştirisini, yönetmen tvanov, oyun-
daki eksen kişiyi rolünün üstünde öne çı-
kardığı 1^4. Klestakov karakterini olağa-
nüstü başanyla çizen V'aleri Potanin' i daha
öne çıkarmıştı. Buna karşın, oyun bütünüy-
le bir takım oyunculuğu ("ensemble") an-
layışıyla yorumlanıyordu ve çağdaş bir çö-
zümlemeyi simgeliyordu. Doğal olarak oyu-
nun güzelliği; bütünlüğe erişmesi, her ka-
rakterin günümüz anlayışıyla canlandınl-
ması, oyunculuk tekniğiyle ruhsal gerili-
mi, iç dinamizmi olabildiğince başanya ta-
şımalan Voronej Akademik Drama Tiyat-
rosu'nun bıçemini (üslubunu) de ortaya ko-
yuyordu. Bugün de geçerli olan bu toplum-
sal çürüme -riişvet olayı- çağımızın da has-
R
İvanov'un yönettiği Gogol'ün Müfettiş ovunu.
talığıdır. Bu olaylar zıncinnı zaman zaman
dolantı (entrika) komedyasına dönüştürü-
yorlardı: AnatoliGladnev (kaymakam). eşi
\e kızı Tatyana Krasnopolskaya, Dina Mi-
şenko, D. Kuliniçev(m.e. müdürü), K- Afo-
nin (yargıç), Serge\
r
Karpov (düşkünlere\ i
müdürü). A. Smoryaninov (posta müdürü),
V. Buhtann (Bobçinski), R. Slat\inski (Bob-
çinski), V. Blinov (uşak), İ. Kuleşova, V. Yu-
usya'nın Voronej
Akademik Drama
Tiyatrosu Trabzon da
Gogol 'ün ünlü
"Müfettiş "ini oynadı.
Ivanov 'un sahneye
koyduğu oyunda Valeri
Potanin 'Î.A. Klestakov
karakterini olağanüstü
başanyla çizdi. Yine de
oyun bûtünüyle bir takıtfT
oyunculuğu anlayışıyla
yorumlanmıştı ve çağdaş
bir çözümlemeyi
simgeliyordu. Belarusya
Yakup Kolas Tiyatrosu,
Leonid Andreyev 'in
"Yekaterina îvanovna "
adlı oyununu sergüedi.
Y. îvanovna yı oynayan
Svetlana Akruzhnaya
psikolojik dramada
büyük ve nitelikli
oyunculuğunu ortaya
koyarak ayakta
alkışlandı.
rova, R. Ivanişev ve diğerleri bu önemli ya-
pımı (prodüksiyonu) tamamlayan sanatçı-
lardı.
Svetlana Akruzhnaya yıldızlaştı
Belarusya Yakup Kolas Tiyatrosu, Le-
onid Andreyev' in "Yekaterina İvanovna" ad-
lı oyununu sergiledi. Sovyetler döneminde
oyunlan oynanmayan yazann "Yekaterina
İvanovna"sını ikinci kez (Moskova'dan son-
ra) Yakup Kolas Tiyatrosu oynadı. Y. îva-
noMia'yı ikinci oynayan oyuncu Svetlana Ak-
ruzhnaya büyük bir başanyla yorumladı
rolünü. Psikolojik oyunlarda bu topluluk
gerçekten de başan gösteriyor. Özellikle,
Svetlana Akruzhnaya, psikolojik dramada
büyük ve nitelikli oyunculuğunu ortaya ko-
yuyor. Geçen yıl, Strinberg'in "Baba" oyu-
nundaki rolüyle dramatik oyunculuk gücü-
nü sergilemişti.
Takım oyunculuğunda örnek
Y. Kolas Akademik Drama Tiyatrosu'nun
takım oyunculuğu bakımından örnek bir ti-
yatro olduğunu belirtmeliyim. Güçlü oyun-
culuklan, çağcıl insan sorunlanyla örtüşen
oyunculuklan \ar. Karakterler. gizemli in-
san yapısını çözümlemek için gerekli yo-
rumla ekip anlayışı içensinde çözüyorlar.
Leonid Andreyev (1871- 1919), kımi
oyunlannda Maksim Gorki'nin gerçekçi
çizgisüıdedir. Genelde oyunlanna Maeter-
linck'ın simgeselciliğini katmıştır. Dış ak-
siyondan çok daha derinliği olan iç aksiyo-
nu kullanıyor, Maeterlinck gibi. En ilgi çe-
kici yönü de, gerçekçiliğinden çok sim-
geciliği daha etkili biçimde kullanmasıydı.
Trabzon'da ızlediğimiz "Yekaterina Îvanov-
na" (1912), karakterleri ve insan yaşamını
simgesel ve psikolojik ağırhklı çiziyordu.
Yakup Kolas Tiyatrosu, yazann oyun tek-
niğıni başanlı oyunculukla kanıtladı. Evli
bir çiftin "kıskançlık psikozuyla evliliği için-
den çıkdmaz bir dununa getirmeleri, yönet-
men ve oyuncuların çözümü ve yorumuyla,
evlüik kurumunu bir tür arka pencereden
görnıemizi sağladılar.
Vyaçeslav Grusov, Svetlana Akruzhnaya,
Tamara Şaskina, S. Astranoviç, Z. Lineviç,
T. Solonakinho, Y. Ta^irko, G. Gaiduk, P.
Laman, M. Krasnobayev, L. At> asova, And-
reyev'in simgeciliğini. psikolojik derinliğini
yansıtan takım oyunculuğuyla başanlı bir
yorum sergilediler.
YAZIODASI
SELtM İLERİ
İhlâl'in Son Gününe
Arzu Başaran'ın Galeri Apel'deki sergisinin son
günü bugün. Benimki, gecikmiş biryazı. Sergi-
yi de -yazık ki- geç ziyaret edenlerdenim.
Gerçi, Ihlâl adı verilmiş bu özel serginin bazı
eserlerini, birkaç ay önce, sanatçının atelyesin-
de görme, izleme fırsatı bulmuştum. llkbahara
daha yeni giriyorduk, serince bir akşamüzeriy-
di. Birden, büsbütün ürpermiş, acı duymuştum.
Resimler henüz son sergileniş şekillerini edin-
memişti. Ama yine de çok şey duyumsanıyor, bir
resimden ötekine, günümüzde yaşanan derin
sorunlar sessizce ve çığlıkla dile geliyordu.
Resim sanatında anlatımcı tavnn iyice geri pla-
na itildiği günümüzde, Arzu Başaran, dikine tı-
raş bir tercihle, anlatmayı, hem de yalın, açık an-
latmayı seçiyor. önce bu karşı tavır şaşırtmıştı.
Epey konuşmuştuk o akşamüzeri. Sanatçının
yola çıkışını, varmak istediği "resim" aşaması-
nı öğreniyor, sezebiliyordum. Fakat hepsi o ka-
dar.
Sonra serginin kendisi bir tokat gibi çarptı.
Her gün sokakta, ekranda, gazetelerin sayfa-
larında gördüğümüz yüz binlerce ihlâl edilmiş
çocuk: Yola çıkış. Ama bu yola çıkış, yaşadığı-
mız dünyanın korkunçluğunu şaşırtıcı bir malze-
meyle birleştiriyor ve sonrasını izleyiciye bırakı-
yor.
Ancak o çocuklann gözünden, yüreğinden ya-
kalayabilirsek, ihlâl de bize bütün sırlannı açıyor.
Çerçeveye gerek duyulmamış, boyanın akıp gi-
dişinde çocuk savrukluğunun bütün güzelliği ve
acısı yakalanmış, kâğıt çarçabuk yıpranışına terk
edilmiş. Çocuklar, az önce resmin sahici özne-
leriydiler... Şimdiyse, resimlerin ve malzemenin
sessiz çığlığı olmuşlar...
Hep görüp de, acır gibi yapıp da, hemen unut-
tuğumuz bu çocuklar, daha doğrusu bu insan-
lar, bize kendilerini artık hatırlatmak bile istemi-
yorlar, besbelli! Bizden bekledikleri hiçbir şey
kalmamış! Bize gönül indirmiyorlar. Elbette res-
sam da gönül indirmiyor, beklemiyor, "yükse-
len değerler" yarışının dışında durmayı sanatı-
nın amacı haiine getiriyor...
Vesikalıkfotoğraflartrajedisi gibi alımlanabile-
cek eserlerde, bana öyle geldi ki, izleyiciyi Fik-
ret'in ve Âkrf'in bazı şiirierine alıp götürecek bir
keder var.
Edebiyattarihi, MehmetÂkif'leTevfıkFikret'in
kavgalarını tekrarlayıp durur. Ikisinin de aynı ço-
cukları dile getirmiş bazı şiirleri üzerinde neden-
se durulmaz. Handiyse yüzyıl öncesinin bu, bay-
ram nedir bilmez çocuklan, geçen zaman için-
de büsbütün çoğalarak, "yok ediş"le baş başa
bırakılarak, Ihlâl'de karşımıza çıkıyorlar.
Bana en çok dokunan, kızlı oğlanlı, çocukla-
rın yüzlerindeki hâlâ sönmemiş küçük gülümse-
yişlerdi. Hâlâ yaşamak istiyorlardı. Hâlâ, çocuk-
luklannı yaşayabileceklerine inanıyorlardı.
Belki biri öyle değil: önüne bakıyordu bir kız
çocuğu. Gülümseyiş onda silinmiş.
Otekilerde, sakat bırakılmışlıklanna, ruhun ve
bedenin uğradığı kötülüklere rağmen gülüm-
seyiş...
Sonra ressamın macerası dokundu. Bazı resim-
lerde ressam da boş yere olduğunu bile bile
gülümsemeye çalışıyordu. Yani çocuklann öz-
deşiydi artık.
"Sosyal endişe"r\\n handiyse eskimişlik sayıl-
dığı irkiltici günümüzde, Arzu Başaran, seçtiği yol-
da adeta tek başına yürüyor.
Eve dönünce, İhlâl'in uçsuz bucaksız çağ-
rışımlarıyla, bir kez daha Sait Faik okudum:
"Insanlann ve onlann ruhlanna, hislerine ait hiç
bir tekâmül olmayacak mıydı ? O halde beyhude
yere niçin şiirler ve romanlar yazılıyordu?"
Öneriler:
Sergi kitabı / İhlâl, Arzu Başaran, 2005.
'5. Türk Belgeselciler Haftasf
• İSTANBUL (AA) - Maltepe Üniversitesı
tletişim Fakültesi tarafından düzenlenen '5.
Türk Belgeselciler Haftası' kapsamında
düzenlenen 'Üniversitelerarası Öğrenci
Filmleri Yanşması'm kazananlar belli oldu.
Etkinlik çerçevesinde düzenlenen yanşma,
'Belgesel' \e 'Kurmaca' olmak üzere dalda
yapıldı. 'Belgesel' film dalında birincilik
ödülüne aday yapıt bulunamazken, ikinciliği,
yönetmenliğinı Marmara Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesı'nden Güray Güngör'ün
üstlendıği 'Metal'ızm', üçüncülüğü ise
yönetmenliğini Konya Selçuk
Üniversitesı'nden Şenol Çöm ve Murat
Koçak'uı yaptığı 'Bit Pazan' adlı filmler
elde ettı. 'Kurmaca' film dalında ise
birincilik ödülü Marmara Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesı'nden Cenk Özakıncı'ya,
ikincilik ödülü Anadolu Üniversitesı'nden
Meltem Cemıloğlu'na ve üçüncülük ödülü de
Maltepe Üniversitesi'nden Bülent Şan'a
verildi. Öğrenciler ödüllerini, bugün
yapılacak törenle alacak.
Ayasofya'nın taritıi
• Kültür Senisi - Dünyaca ünlü
Ayasofya'nın tarihini anlatan 'Üç Devirde
Bir Mabed Ayasofya' adlı kitap tanıtıldı.
Ayasofya Müzesi bahçesinde düzenlenen
tanıtım toplantısında konuşan kıtabın
yazarlanndan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz,
Ayasofya'nın kilise olarak kullanıldıktan
sonra Fatih Sultan Mehmet'in tstanbul'u
fethiyle beraber tslam hukuku çerçevesinde,
Hıristiyanlara ait hiçbir esere
dokunulmadan camiye çevrildiğini söyledi.
Akgündüz. yapıtta Bizans döneminin ihmal
edilmediğini kaydederek "Döneme ait
Bizans kaynaklannın yanı sıra Osmanlı
arşivlerinden de belgeler bulduk. Fatih'in
66 metrelik Vakıfname'sini bularak, tam
metin ve tercüme ile kitaba koyduk" dedi.
Ayasofya'nın bir Bizans yapıtı olduğu
kadar Türk yapısı da olduğunu anlatan
Akgündüz. "Yapıtta Cumhuriyet dönemini
de ele aldık. Ayasofya'nın müze yapılma
karannın metnine kitapta yer verdik. Tüm
konulan fotoğraflarla destekledik. Kitap, 3
yıllık çalışma sonucu tümüyle bilimsel bir
yapıt olmuştur" diye konuştu.