02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3MAYIS2005SALI 10 İİAriEjfvLJljIl dishab(ü)cumhuriyet.com.tr KAVŞAK ÖZGEN ACAR Vatandaş Erdoğan, Başbakan Erdoğan Tarih tekerrür etti! "Demokles'in kı- lıcı", yineTürkiye üzerinde s|allandı. Ne zaman Türkiye'de güçsüzlük hissedi- lirse, "Ermeni Soykırım" kılıpı asılır. Bu olaylarının 90. yılı bu kez Tgrkiye açı- sından dahaezikgeçti. Şimdiyedeğin, soykırım kılıcını kullanmayarn bazı ülke- ler de sahnede yerlerini aldılar. En kâr- lı çıkan, herzamanki gibi ABD savun- ma düzeni ve savunma sanayii oldu. ABD BaşkanıGeorgeVV. Bush, Re- cepTayyip Erdoğan'ı, dahaTBMM'ye seçilmeden önce, Beyaz Sprayda ikili görüşmelerin yapıldığı şöm neli odada kabul etmişti. Erdoğan'ın Dacak ba- cak üstüne atması ile övünojüğü o gün- kü buluşmada nelerin konuşulduğunu sormuş, gizli tutanakların açıklanması- nı istemiştik. Aradan iki yıl geçtiği hal- de "vatandaş Erdoğan "dan yanıt ala- madık. Basınagöre, Bush, bu k$z "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı" 'Erdoğan'a hâlâ randevu vermedi. Gençlde bu du- rumlarda"//c/tara- fınziyarettarihle- riarasında uygun birzamanın ayarA lanılmasına çalı\ şılıyor" gibi bir diplomatik yanıt verilir. Anlamadı- ğımız nokta nasıl oluyorda'Vafan- daş Erdoğan"m itiban, "Başbakan Erdoğan "dandaj ha fazla! Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyü- kelçi Ali Tuygan 13 NisaVda Erdo- ğan'ın ziyareti ile ilgili ha.:ırlıklar için VVashington'a gitti. Değertli diplomat Tuygan'ın VVashington ziyareti, öncü- lü Büyükelçi Uğur Ziyal'ın ki yıl önce- ki programına kıyasla sönğk geçti. Zi- yal, dışişleri ve savunma bakanlarınca kabul edilmişti. Tuygan is$ ancak Dı- şişlerinin 3. adamı ile konUşturuldu. Bunun soykırım sorunu ijle bağlantı- sı yok. Erdoğan, ABD'nin Ankara Bü- yükelçisi Eric Edelman'a röndevu ver- mek için haftalarca bekletmemiş miy- di? VVashington "Büyükelçimi bekle- tirsen ben deseni bekletirjm" diye bir ders vermeyi istemiş olmalıydı. Günü- müzün moda deyimiyle vatandaş Er- doğan "in (içeri)", Başbakan Erdoğan "out (dışarı)" idi. Bugünlerde Brüksel, Lorıdra, Atina, Kıbrıs'ın yanı sıra Ankara'^a da gele- cek olan ABD'nin KanadJ Işlerinden Sorumlu Dışişler ve Avrupa Bakan Yar- dımcısı Bayan Laura Kenpedy baka- lım hangi düzeyde ağırlanacak? Bur- nu sürtülmüş olacak ki Eıjdoğan, son günlerde, ABD dostluğunıjı göklere çı- kartan demeçleri boşuna vermiyor. Bu arada Erdoğan, Beyaz Saray'ın "soykırım" açıklamasinı bekledi. Genel- likle seçim öncesinde başkan adayla- rı Ermenileri desteklerler. Beyaz Sa- ray'a girdikten sonra Türkiye'den ya- na tutum içinde olurlar. Bush, 24 Ni- san'da "soykırım" demedi, ama "1.5 milyon Ermenin kitlesel kıyımı ve zor- la göç ettirilmelerini" andı. "Soykırım" sözcüğünü ağzına almadı ama "kitle- sel kıyım" sözcüklerini kullandı. Bush'un "soykırım" sözcüğünü kullanmayışının gerçek nedeni Türkiye değil, ABD'de- ki Yahudi 7ob/"sidir. Çünkü onlar, Be- yaz Saray'a dünyada tek "soykmmın" Yahudilere uygulandığını kabul ettir- mişlerdir. Dolayısıyla Bush, "Ha Ali Ve- //, ha \/e//7W/" gibilerden "soykırım" ye- rine "kitlesel kıyım" demiştir. Erdoğan, bu söylemden hoşnut kal- mış olacak ki, hemen ertesi günü In- cirlik Üssü'nün kullanımını 1 yıl daha uzattı. Incirlik açıldığı gün doğanlar ya- rım yüzyılı geride bırakıp 51 yaşı- naulaştılar. Baş- langıçta NATO, sonraları ikili Sa- vunma ve Işbirli- ğiAnlaşması(SE- IA) çerçevesinde kullanılan Incir- lik'in süresi bu kez BM'in Afga- nistan ve Irak ka- rarları "kılıfına" uyduruldu.. Bu adım, Beyaz Saray'ın kapısını Erdo- ğan'a açması için öngörülen ilk ödün oldu. Daha sonra ikinci ödün geldi. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile Bü- yükelçi Edelman'ın katılımı ile Türki- ye'nin ekonomik durumunun düzeldi- ğini(!) de gösteren 1.1 milyar dolarlık bir anlaşma imzalandı. Türkiye'nin 117 adet F-16 uçağı son elektronik dona- nıma göre yenilenecekti. Anlaşma, 3.9 milyar dolarlık aşamalı yenilemenin ilk ayağı idi. Italya'nın Napoli kentindeki NATO deniz üssünün Türkiye'nin turistik il- çesi Urla'ya taşınması gündeme geli- yor. Üs NATO'nun Akdeniz çıkarların- dan daha çok Ankara-Atina arasında Ege'de olası bir sürtüşmeye karşı çe- lik perde görevini yüklenecek. Ayrıca, Türkiye'nin bir-iki milyar dolarlık 30 sal- dırı helikopteri ihalesine katılan Ame- rikalı firmaların gözetilmesi söz konu- suydu. Pentagorîa "3. adam" olarak atanan Edelman, Ankara'dan Amerika- lı savunmacıların gözdesi olarak ayrı- lacağı haziranda Erdoğan'a da Beyaz Saray'ın kapısı aralanacaktı. VVashington İçin İsrail Vizesi VVashington'un burun $ürtmesi bu kadarla kalmıyordu. Erddğan bir de- meci ile Israil'i "devlet terfyrü" ile suç- lamıştı. Temmuzda Ankara'ya gelen Suriye Başbakanı Naci El Otari'yi ka- bul ederken İsrail Başbakan Yardımcı- sı Ehud Şalomna'yı kabıil etmemişti. İsrail gezisinde Erdoğan, Çumhurbaş- kanı Moşe Katzev, Başbakan Ariel Şaron, Başbakan Yardınfıcısı Simon Perez ile görüşmekle kalrrjamış, Anka- ra'da randevu vermediği Şalomna'nın ayağına giderek tükürdüğünü de yala- mış olmadı mı? Gerçek olan bir şey varsa o da, Beyaz Saray, "Erdoğan'ın ABDziyaretininvi- zes/n/" Israil'deal- masını istemişti. Erdoğan'ın dinsel inançlarını payla- şan bir Türk ga- zetesinin İsrail ge- zisinden önce "Şaron'un kanlı elini nasıl sıkacak- s/n?"başlığını at- ması ilginçti. Kuşkusuz, Tür- kiye İsrail için; İs- rail de Türkiye için çok önemlidir. Hal- kı Müslüman olan laikTürkiye'nin, Arap ülkelerine kıyasla ilişkilefi, laik olma- yan İsrail ile daha iyidir. lljj ülkenin bir- birlerinden alışverişi önceki yılın 1.4 milyarına karşıhk geçen yll 2 milyar do- larafırladı. İsrail, Türkiye'rjin dışticaret- te fazla verdiği ender ülk^lerden biridir. Bu rakama silah bütçesi dahil değildir. Birkaç yüz İsrail firması Türkiye'de iş- yerleri açarken Türk işadamları da ge- lecek yıl Israil'de 3 enerji Bantralı ileTel Aviv - Kudüs demiryolunun yapımına başlayacaklardı. Gündemde, yılan öy- küsüne dönen Manavgat suyunun Is- rail'e ulaştırılması konusunu ucuzlat- mak amacıyla su boru hattının yanın- da doğalgaz ve fiber optik kablolarını taşıyacak üçlü boru hattı dahi konuşu- lur oldu. Şaron- Erdoğan arasında kır- mızı telefon hattı da ilke kararına bağ- landı. Erdoğan'la birlikte Israil'e giden Mil- li Savunma Bakanı Gönül, iki gün da- ha Kudüs'te kaldı. İki savunma baka- nı ve kurmayları Türkiye'nin M-60 tank- larının modernleştirilmesinden başka değişik tasarıları da ele aldılar. Ankara, Israil'in örnek olarak onaracağı tankı inceleyip beğenmesinden sonra 687.5 milyon dolarlık fatura ödeyecekti. Tür- kiye'nin alışveriş listesinde, 10 ca- sus uçak, "Ok- 2" ve "Temel Re- is-2" gibi füzeler de var. Türkiye- Israil arasındaki en önemli ilişki iki ülke istihbaratı- nın teröre karşı yapageldikleri bilgi ahşverişidir. Erdoğan bu arada Filistin'in yeni seçilen başkanı Mahmud Abbas ile görüştü, Yaser Arafat'ın gömütün- de dua etti. Türkiye'nin Osmanlı'dan ge- len güçlü belgeleri tapu kayıtlarıdır. Or- neğin Yunanistan'da eskiden tapu ka- yıtları tutulmadığı için Yunan mahkeme- lerindeki arazi anlaşmazlıkları için Tür- kiye'den yardım istenir, Osmanlı tapu- ları Atina'ya iletilir. Aynı durum, İsrail dahil, öteki komşular için de geçerlidir. Yıllardır Filistinlilerin istediği 140 bin sayfalık tapu kopyalarını Erdoğan, Fi- listinlilere verdi. Ermenistan'ın Osman- lı arşivlerinin açılmasından duyduğu kaygının en önemli nedeni bunların gü- venilirliğiydi. Koç, 'Arkeoloji Sempozyumu' İçin Uyandı Kültür veTurizm Bakanı Atilla Koç'un 27. Uluslararası Arkeoloji Sempozyu- mu kararını imzalamadığıtia dikkat çek- miştik. Gerek yabancı, gerek Türk ar- keologlarının bir yıl önce ne gibi çalış- malaryaptıklarının hesabmı verecekle- rini yazmıştık. Yazımızınl çıkmasından iki gün sonra Bakanlık IV|üsteşarı Prof. Dr. Mustafa Isen telefon etti. Sayın Isen, "Yazımızın çıktığıgüı Bakan'ın ka- ran imzaladığını, bakanlarin değişimine- deniyle geciktiğini, bir art niyet olma- dığını" söyledi. Sempo^yum, 30 Ma- yıs'ta Antalya'da başlayacak. Yabancı katılımcılar için çok geç olsa da karar sevindirici oldu. Ne yazık Türk müze- cilerinin her yıl yaptıklarl kurtarma ka- zıları sempozyumu bu yıl gerçekleşe- medi. Inşallah sonbaharda yapılır. Türkiye'de bazı yabancı arkeoloji enstitüleri var. Bunlardan biri de geçen yıl 75. kuruluşyıldönümünü kutlayan Al- man Arkeoloji Enstitüsü'dür. Enstitü- nün yöneticisi Dr. Adoolf Hoffmann, bir konuşmayla Alman arkeologlarının geçen yıl Türkiye'de neler yaptıklarının hesabmı verdi. Dr. Hoffmann, yalnız ka- zı ya da yüzey araştırmaları ile değil, Ur- fa - Göbekli Tepe, Çorum - Boğazköy, Izmir - Bergama'daki onarım çalışma- larından duyulan övüncü de dile getir- di. Istanbul ve Ankara üniversıtelerinin arkeoloji bölümleri de aynı içerikli top- lantılar düzenlediler. Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 Almanya Başbakanı'nın Türkiye ziyareti iç politika açısmdan 'tehlikeli' görülüyor Schröder'in 'cesareti'GÜRAY ÖZ /OSMANÇUTSAY FRANKFURT- Türkiye'ye iki günlük bir ziyaret yapacak olan Alman Başbakanı Ger- hard Schröder'in kendi ülke- sinde başı dertte. Sosyal De- mokrat-Yeşiller koalisyon hü- kümetinin bundan sonraki se- çimleri kazanması zor görünü- yor. Her hafta yenilenen ka- muoyu yoklamalarına bakılır- sa muhafazakâr CDU-CSU blo- ku önde gidiyor. Başbakan Schröder'in partisi Sosyal De- mokrat Parti (SPD) son seçim- lerde oylannı ancak ABD'nin Irak'a saldınsına karşı çıkarak ve savaşa katılmama sözü ve- rerek koruyabildi. Koalisyon hükümetinin ye- niden kurulabilmesi ise Yeşil- lerin oylarındaki küçük artışla sağlandı. Schröder hükümeti- nin bundan sonraki seçimlerde başarı sağlayabilmesinin ancak yeni bir mucize ile mümkün olabileceği söyleniyor. Schrö- der hükümetinin, AJnıan Sosyal Demokıat Partisi'nin zor du- rıımdan çıknıak için son zaman- larda neoliberal politikalara kar- şı çıkmaya başlaması, özellik- le SPD'nin medyada "antika- pitalist" olarak tanımlanan bir üslup kullanmaya başlaması, bir yandan yaklaşan ve genel se- çımler için büyük öııem taşı- yan 22 Mayıs'taki Kuzey Ren Vestfalya eyalet seçimleri için birtaktik olarak değerlendirili- yor, diğer yandan da neolibe- ral politikalann iflası olarak görülüyor. Son genel seçınılerden bu yana uyguladığı politikalar- la işçüeri, işsizleri ve emek- lileri oldukça zor durumda bırakan Schröder hüküme- tinin, bundan sonra attığı admılan geri alıp almayaca- ğı ise bilinmiyor. Büyük fîrmalara tepki SPD Genel Başkanı Franz Müntefering'in büyük firma patronlarını, işveren örgütleri- ni ve neoliberalizmi eleştiren sözleri ciddi bir tartışma yarat- tı. FCamuoyu yoklanıalan halkın büyük çoğunluğunun sosyal haklann budanmasından büyük firmalan ve uygulanan politi- kalan sorumlu tuttuğunu gös- teriyor. Geçen hafta Der Spi- egel dergısi tarafından yaptın- lan bir araştırma, halkın yüzde 95'inin, büyük firmalarınyük- sek kârlar elde etmelerine rağ- men işsizliğin en büyük nede- ni olduklarına inandığını orta- ya koydu. SPD'nin yeni "anti- kapitalist" söyleminin ise hal- kın yüzde 57'si tarafından bir se- çim taktiği olarak algılandığı- nı, sadece yüzde 30'unun SPD'nin eleştirilerin gereğini yerine getireceğine inandığı- nı gösterdi. Schröder hükümeti dün- ya çapında gelişen neolibe- ral politikalann dışında ka- lamadı. Almanya'nın yaş- lanan ve artmayan nüfusu, yeniden yapılanan ve işsiz üre- • Almanya'da sosyal sorunlar Schröder hükümetini zorluyor. Muhafazakârlar da hükümetin Türkiye politikasma karşı. Schröder'in Kuzey Ren Vestfalya seçimleri öncesi çıktığı Türkiye ziyaretini, iç politika açısmdan tehlikeli ve bu nedenle cesur bir hareket olarak nitelemek mümkün. ten sanayisi ve hemen hemen tüm Avrupa ülkelerini saran ne- oliberal politikalann kurtarıcı olarak görünmesi, işsizliğin art- masının temel nedenleri oldu. tşsizlik 2 katına çıktı 16 yıllık Helnıut Kohl hükü- metini işsizliğe çare bulacağı sloganıyla yenilgiye uğratan Schröder'in döneminde işsiz- lik neredeyse iki katına çıktı. Kohl döneminde 3 milyona yak- laşan işsizlik şimdi 5 milyon ol- du. lşverenler ise kârlarını iki- ye, üçe katladı. lşverenlerin fa- aliyetlerini işçi ücretlerinin dü- şük olduğu ülkelere kaydırma tehditleri ve kimilerinin gerçek- ten ülkeyi terk etmesi de Schrö- der'i zor durumda bıraktı. lşçi- lerin sosyal hakları budandı. Çalışma saatleri arttınldı, reel ücretleri düştü. Işsizlere veri- len işsizlik pa- raları sınır- landırıldı. Sendikalar duruma uyum göstermekle bir- likte SPD-Yeşiller koalisyonu- nun bu politikalanndan hoşnut olmadılar. Sendikalann Schrö- der hükümeti tarafından uygu- lanan ve Volksvvagen firması yöneticilerinden Hartz tarafın- dan hazırlandığı için "Hartz re- fbrmlan" denilen programlara şiddetle karşı çıkıyorlar. Alman ekonomisinin zor durumda ol- duğu iddialarım ise uydurma olarak nitelendiriyorlar. Sendikalar bu yıl 1 Mayıstö- renlerinde büyük tekellerin yük- sek kârlar elde ettiklerini, firma yöneticilerinin yüksek paralar al- dıklannı, firmaların ödedikle- ri vergilerin ise yüzde 42 ora- nında düşürüldüğünü, Alman ordusuna bütçeden 25 milyar Euro aynldığını, hükümetin öde- nen vergilerin yarısını işveren- lere ve savaş araçlanna harca- dığını vurguladılar. 1 Mayıs törenlerinin sloganı "Kapitalizme ve savaşa hayır" oldu. Bu söylem gecikmiş bir şe- kilde Schröder'in partisi ve par- tinin genel başkanı tarafından da dile getiriliyor. Partinin eskı başkanlanndan ve maliye ba- kanlanndan, etkili politikacı Os- car Lafontaine'in kendi partisi- ne yönelttiği eleştiriler ve SPD'den ayrılan bir gurubun kurduğu seçim ittifakı ile da- yanışma göstermesi de SPD'yi zorluyor. Dış politika da sıkıntılı Schröder hükümetinin sıkın- tıları yalnızca iç politika ala- nında değil. Avrupa Birliği'nin yönlendirici ülkesinin başbaka- nı olarak Schröder'in önünde, AB Anayasası'nın oylanması, Almanya'nın Birleşmiş Millet- ler de daha etkin bir role sahip olmasının sağlanması, ABD'nin doğu Avrupa'ya yerleşmesine karşı Almanya'nın da bölgede etkinliğini arttırma çabalannı yoğunlaştırması gibi sorunlar duruyor. ABD yönetiminin özellikle Almanya'yı Irak'ta ve Afganis- tan'da daha fazla rol almaya zor- laması ise halka savaşa kanşma- ma sözü vermiş olan Schröder'i zor dunımda bırakıyor. NATO çerçevesinde Irak polisinin ve ordusunun eğitilmesine katıl- ma karan bile seçmenlerde hoş- nutsuzluk yarattı. Schröder'in Türkiye politi- kası da hem muhafazakâr mu- halefet tarafından sert bir şekil- de eleştiriliyor hem de kamuoyu yoklamalanna göre halk tarafın- dan beğenilmiyor. Muhafaza- kâr CDU-CSU bloku, Türkiye ile AB arasında müzakerelerin başlamasını sağlayan karardan Schröder'i sorumlu tutuyor. CDU Başkanı AngelaMerkelve Bavyera'daki Hıristiyan demok- ratların partisi CSU Başkanı Edmund Stoiber, Türkiye poli- tikasını 2006 seçimlennde ana tema yapmakta kararhlar. Muhafazakârlar, Türkiye ko- nusunda ise üyelik bir yana mü- zakereleri engellemekte de ka- rarlı görünüyorlar. Bu nedenle Schröder'in Kuzey Ren Vest- falya seçimleri öncesi gerçek- leştirdıği Türkiye ziyaretini iç politika açısmdan tehlikeli ve bu nedenle cesur bir hareket olarak nitelemek mümkün. Ermeni sorunu, Kürt sorunu, Kıbrıs gündemde Almanya Başbakanı yeni istekleri iletecek ürkiye hangi hü- kümetle yönetil- miş olursa olsun, Almanya'daki sosyal de- mokrat hükümetler döneminde hep AB konusunda iyi bir destekçi buldu. Zaman zaman gidip gelmekle bir- likte, Schröder hükümeti de Tür- kiye'nin AB üyeliği- ne sürekli destek verdi. 16 Aralık'tan sonra uzun bir vadeye yayılmış olan üyelik müzakerelerinin bundan sonraki dö- nemi, bir mucize olmazsa SPD yönetiminde de- ğil, Türkiye'nin üyeliğine kategorik karşı çıkan muhafazakâr liberal koalisyon döneminde de- vam edılecek. Bu da Türkiye'nin müzakereler- de daha büyük zorluklarla karşılaşması, daha bü- yük tavizlere zorlanması, hatta müzakerelerin tıkanması ve muhafazakârlann tam üyelik ye- rine "ayncalıkh ortaklık" fonnülüne geri dö- nülmesi anlamına geliyor. Bu nedenle Schröder'in iktidarda kalması Türkiye'nin AB üyeliğini savunanlar açı- sından önem taşıyor. Schröder genel se- çimlerde belki de en fazla Türkiye ko- nusunda köşeye sıkıştınlmak istene- cek. Geri adım atması da mümkün. Fransa'da AB Anayasası'nın oylan- ması da yine Türkiye ile bağlan- tılı olarak Schröder açısmdan sı- kıntılı bir sorun. Eğer AB Anaya-' sası Fransa'da reddedılirse bu yalnız Chirac için değil, Schröder için de bir darbe olacak. Schröder'in, Türkiye'de AB'nin yeni istekleri- ni dillendireceğine kesin gözüyle bakılabilir. Av- rupa Birliği Türkiye'nin reformlan hayata geçir- me temposundan rahatsız. Alman basınına göre yeni isteklerle Türkiye'nin kapısını çalan AB'nin isteklerini Schröder Ankara'ya iletecek. Ermeni sorunu ile ilgili olarak geri adım atıl- masını, Kürt sorunu konusunda yeni bazı geliş- meler sağlanmasını istemesi, Kıbns konusunda ise sorunun artık bir AB sorunu olduğunu vur- gulaması olasılıklar içinde. Türkiye'deki Hınsti- yan azınlığın sorunlan, Ruhban Okulu'nun açıl- ması gibi isteklerin Schröder'in çantasında bulun- duğu ise zaten biliniyor. Schröder nazikçe reddedecek Yeşillerin muhalefeti nedeniyle bir türlü ger- çekleşmeyen Leopar 2 tankları konusu da günde- me gelebilir. Türkiye'nin Almanya'da yaşayan Türklerin çifte vatandaşlık ve benzeri sorunlan ko- nusundaki isteklerinin ise Schröder tarafından na- zikçe reddedileceğini söyleyebiliriz. Türk vatan- daşlanna uygulanan vize konusunda da herhangi bir olumlu gelişme sağlanması beklenmemelidir. Schröder'in çantasında başka neler var? Tür- kiye'nin ABD'ye sağladığı yeni askeri kolayhk- lardan sonra, Schröder, Ankara'nın NATO'da sa- hip olduğu veto yetkisini kullanmamasını isteye- bilir. Ayrıca Türkiye'nin Avrupa ordusuna sağla- yacağı katkının niteliği de ele ahnacak dosyalar- dan birinin adı olabilir. Hiç kuşkusuz iki ülke ara- sındaki ekonomik işbirliği, bu ziyarette en fazla sözü edilen konu olacaktır ve zaten bu konuda pek bir sorun da bulunmamaktadır. Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret hacmi sürekli yükselen bir eğri çiziyor ilişkilerin lokomotifi ekonomi rürkiye için Almanya, 1950'lerin ikinci yarısından itibaren en önemli dış ekonomik merkez ha- lini aldı. Ancak Türkiye de, sadece bü- yük bir pazar değil, geniş Ortadoğu ve Asya pazannın önündeki bir tarihsel köprü olarak Almanya'ya bir ekono- mik sıçrama tahtası hizmeti veriyor. Ra- kamlara bakıldığında da görülüyor. Tür- kiye ile Almanya arasındaki ticaret hac- mi sürekli yükselen bir eğri çiziyor ve bu ilişkiye biraz bile olsun yaklaşabilen bir başka ülke bulunmuyor. Türkiye'nin 70'lerin başından itibaren dış ticarette- ki en büyük partneri Federal Almanya. İhracatta rekor üstüne rekor 1 Ocak 1996'dakı "Gümrük BirBği'' anlaşmasından bu yana Almanya'dan Türkiye yönündeki ihracat rakamları art arda rekorlar kınyor. 2004 yılında Tür- kiye'ye Alman ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 34'lük bir artış sağladı. Al- manya, Türkiye'ye 2003 yılında 8.8 mil- yar, 2004 yılında ise 11.8 milyar Eu- ro'luk ihracat yaparken, Türkiye'den Al- manya'ya yapılan ihracat 2003 yılında 7.2 ve 2004 yılında da 7.9 milyar Euro oldu. tki ülke arasındaki toplam dış ti- caret hacmi 2004 yılında 19.7 milyar Euro'yu bulurken Almanya, Türkiye'nin toplam ihracatı içinde yüzde 14, toplam ithalatı içinde de yüzde 13'lük paylarla, on yıllardır neredeyse rakipsiz bir konum- da bulunuyor. Türkiye çok arkalarda TÜRK - ALMAN SANAYİ VE TİCARET ODAS1 Şahin: Beklentileri aştık 3 I Bir yıl önce Köln'de kurulan ve her iki ülkcden 1200'e yakın şirketin temsil edildiği Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası (TD-IHK) Başkanı Kemal Şahin, kurum olarak kendilennin bu kadar kısa sürede tüm beklentilerini aşan bir başarıya ulaştıklannı söyledi. Alman basını sorularını yanıtlayan Türk işadamı, Deutsche Bank, Siemens, DaimlerChrysler, Metro gibi Alman ekonomisinin öncü nitelikli birçok şirketinin artık TD-IHK bünyesinde temsil edildiğini söyledi. Şahin, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin hızlı bir büyüme eğilimi içinde olduğunu kaydederek iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin kısa bir sürede 20 milyar Euro sınınnı da geride bırakacağına inandığını belirtti. Şahin, 4-6 Mayıs Istanbul toplantısına Türk ve Alman başbakanlannın katılmasının, gelişmesini sürdüren bu ilişkilerin bir sonucu olduğuna da dikkat çekti. Ancak, Türkiye'nin Almanya için öne- mi, "olağanüstü alçakgönüllü" sayıla- bilir. Türkiye, Alman dış tıcaretinde bin- delikler sırasında bir yer alabiliyor. Dün- ya ihracat şampiyonu Almanya, 1200'ü aşkın şirketle de, Türkiye'de yatınm ya- pan yabancılar arasında en büyük kay- nak ülkeyi oluşturuyor. Alman ekonomisi, Türk sanayiini sa- dece lisans, know-how ve patentlerle be- lirleyebilecek bir dev güce sahip olmak- la kalmıyor, turizmde de Türkiye'ye en çok turist gönderen ülke kimliğini ko- ruyor. Almanya'dan Türkiye'ye gidecek turist sayısının bu yıl 4 milyon sınınnın çok üzerine çıkması bekleniyor. Bunda elbette Almanya'da yaşayan 2.8 milyon Türkiye kökenli insanın bir payı bulu- nuyor ve bu insanlar, Alman ekonomi- si içinde önemleri her geçen gün artan yeni bir iktisadi faktör olarak sahnede- ki yerlerini alıyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear