17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 MAYIS 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ARSEN LÜPEN TURHAN SELÇUK DURUST TABİAILI İSTANBUL SFENDİSİ ABDÜICA^EAZ' HAHİKULÂDE MAC3RALARI KISIM HEKMİLİ BÎRDEN BM KAP/MIN ÖNÜNDE ÖNCEDEN « 3'lL-E .. Avrupa Konseyi, Ingiltere'de Sellafield Thorp santralındaki ciddi sızıntının ardından güvenliği arttırdı Avrupa'da 'niMeer' alarmıİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Ingıltere Sellaıîeld'dekı SeDafieMThorp adlı 50 yıllık nükleer santralda geçen ay yaşanan sızıntı üzerine, Avrupa Kon- seyi'ıun nükleer güvenlik standartlan- nı arttırma karan aldığı belirtildi. Santraldaki sızıntının, Uluslararası Nükleer Olaylar Cetvelı'ne göre 3. sı- rada yer aldığı ve ciddi sayılabilecek ko- numda olduğu kaydedildı. Internet sitelerinde yer alan bilgile- re göre 50 yıllık santralın bır bölümün- de meydana gelen kazada, 83 metreküp- lük uranyum ve plütonyum karışımı kınk borudan sızmıştı. Ortaya çıkan yüksek radyoakuf maddelerüzenne, Av- • Sellafield Thorp 'daki 20 tonluk sızıntının plütonyum içeriği bakımından 20 nükleer silaha eşit nitelikte olduğu belirtildi. Uluslararası Nükleer Olaylar Merkezi kazanın önemini 7 üzerinden 3 ile değerlendirirken AB Komisyonu güvenlik standartlannın arttırüması karan aldu rupa Birliğı, yetkili komisyonunda nük- leer güvenlik standartlannı yükseltme karan aldı. 20 tonluk sızıntının, plütonyum içe- riği bakımından 20 nükleer silaha eşit nitelikte olduğu belirtildi. 18 Nisan'da- ki sızıntının fark edılmesi üzerine sant- ral 9 Mayıs'ta kapatılmıştı. Sızıntıya, yapımdan kaynaklanan bozukluğun mu, yoksa borunun kınlmasının mı ne- den olduğu hakkında bır açıklama ya- pılmamıştı. ÇEVREYE ZARAR VERİYOR Avrupa Birliği Komisyonu'nun, gü- venlik standartlannı arttırma karan da- ha önce tngiltere, Almanya ve tsvıçre tarafından hoş karşılanmamıştı. Bu ne- denle, Sellafield ile komısyon da kar- şı karşıya gelmişti. tngiltere'nin kom- şulan, başta Norveç ohnak üzere, bu radyoaktif tehlikenin çevreye zarar ver- diğini ve tngiltere'nin bu konuda da- ha duyarlı olması gerektiğini düşünü- yor. Sellafîeld'in sıvı atıklan, 2003 ba- hanna kadar Irlanda denizine dökülmek- teydi. Radyoaktif atıklar, içerdiğı Tc- 99 denilen kimyasal "technetium" mad- desinın temizlenememesı yüzünden, denızi kirletiyor ve canlılara zarar ve- nyordu. AB Komisyonu'nca dıkkatle uıcelenen nükleer güvenlık standart- lannı arttıncı yeni önlemlerin, tngilte- re gıbı bazı AB üyesi devletler tarafın- dan hoş karşılanmayacağı düşünülü- yor. Sellafıeld'de meydana gelen \iik- sek radyoaktif madde tçeren sızıntıyı inceleyen Uluslararası Nükleer Olay- lar Merkezi, bu kazanın önemini cet- vel üzerinde 7 üzerinden 3 ile değer- lendirirken önemli bir olay olarak açık- ladı. Nükleerle ilgili yeni kanun, Av- rupa Parlamentosu ve Bırhği'nce hâlâ dıkkatle inceleniyor. Bucak davasında heyet oluşturulamadı • İstanbul Haber Servisi - Susurluk davasuıda hakkında verilen beraat karan Yargıtay tarafından "ceza alması gerektiği" gerekçesiyle bozulan eski DYP Şanlıurfa Millerv ekili Sedat Bucak" ın "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" suçundan yargılandığı davaya, tstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Tutuksuz sanık Sedat Bucak'ın katılmadığı duruşmada, "Birtürlü heyet oluşturamıyoruz" dıyen mahkeme başkam, dosyanın, heyet değişikliği nedeniyle Yargıtay'ın bozma ilamına uyulup uyulmadığı yönünde incelemeye alındığını, ancak bugünkü heyette de değişiklik olduğunun görüldüğünü tutanağa yazdırdı. 'Ah Şu Gençler' sahnede • tstanbul Haber Servisi - "Çağdaş Sanatçılar Derneği Tiyatro Gnıbu'nun sahneye koyduğu "Ah Şu Gençler" adlı oyun, önceki gün Bakırköy"de sanatseverlerle buluştu. Yazar Turgut Özakman'uı yazıp Erdoğan Taymaz'ın yönettiği iki perdelik müzikal komedide günümüz gençliğinin k l r i gözünde nasıl şekillendigi — t Kppya koyun Dolly'yi üreten ekibin üyesi Murdog istanbul'da insan kopyalama tyrtışmaya ıldı ^eüşk gd ş anlatıhyor. As Yapı-Aks tnşaat'ın katkılanyla Bakırköy Erbulak Sahnesi'nde gerçekleştirilen oyun, izleyicilerin beğenisini kazandı. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) Yollar trafığe kapalı • İstanbul Haber Servisi - tstanbul Emnıyet Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, tstanbul'un fethinin 552. yıh kutlamalan nedeniyle bugün saat 07.30'dan itibaren Belgratkapı 10. Yıl Caddesı'nin Seyit Nizam Caddesi'yle birleşriği nokta, Prof. Muammer Aksoy Caddesi'yle birleşmiş olan bölüm ve platformun kumlacağı alan olan bölgeyi de içine alacak şekilde Belgratkapı surlannın Fatih ilçesi sorumluluk alanında kalan bölümü trafığe kapanacak. ŞULE KÖKTÜRK Y ardımla Üreme Teknık- leri Kongresi'nde insan kopyalama ve kök hüc- re mercek altına alınır- ken insamn 100 yıl hastalıksız ya- şayabilmesini sağlayacak tekno- lojinin var olduğu belirtildi. Tüp bebeğin babası Robert Ed- wards, ilk kopya koyun Dolly'yi üreten ekibin üyesi Alison Mur- dog'un da aralannda bulunduğu 30 ülkeden 2 bın bilim adamı. Lüt- fi Kırdar Kongre ve Sergi Sara- yı'ndadüzenlenen "D.Dünyaln- vitro FertiKzasjon, Yanhm- la Ureme Tek- niklerive Üre- me Genetiği h * Kongrea"nde ^ bir arayageldı. Kongreniftaçıhş konuşmasını, 27 yıl önce tüp bebek yöntemini gelişti- ren ilk hekim Prof. Dr. Edvvards yap- tı. Sorulan da ya- nıtlayan Edvvards, kök hücre çahşma- larının gelecek 10 yıl içinde in- sanlara uygu- lanacağını belirterek "Ütopik gelrvor ama insan organlan geBştirilecek" dedi. Prof. Edvvards. kadın yumurta- sı ve embriyolann gizinin çözül- mesiyle hatasız bebeklerin üreti- lebileceğini belirtti. Dünyanın ilk kopya koyunu Dolly'yi üreten ekibin üyesi olan Alison Murdog da gelecek 10 yıl içinde kalp gibi hayati organların ürerileceğıni açıklayarak "Karaci- ğer hücrelerinden karaciğer yet- mezliği olan Idşilere belki yeni ma- kineler gibi organ üreteceğiz. Diğer taraftan da ensülin yapan hücre- leri ortaya çıkanrken belki şeker hastahğmm ortadan kaJdmlmasj ya da tedavisine döniik önemli şeyler yapacağız" diye konuştu. ORTAK ÇAUŞABİLİRİZ1 Bılim insanlannın bütün ülke- lerde birlıkte çalışması gerektiği- ni ifade eden Murdog, Türkiye'de de bütün merkezlerle or- tak çalışmaya ve bil- gi paylaşmaya hazır olduk- lannı söyledi. tngiltere'de insan kopyalanmasıyla ilgili çalışmalar- da Tony Blair'in desteğini aldıkla- nnı belırten Murdog. böylece klon- lama ile ilgili çalışmaların kötüye kullanılma şansının azalacağını kaydetti. Kuzey Kalifornia Üreme Sağlı- -ğt Mcrkczi'ndcn Prof. Dr. Veriinski. tüp bebek teknolojileri- nin. yaşlı kadmlara da bebek sa- hibi ohna olanağı sunduğunu söy- ledi. Comel Ünh ersitesi'nden Prof. Dr. GianpieroPalermo, insanı 100 yıl hastalıksız yaşatacak teknolo- jinin var olduğunu, ama insanla- rın mükemmel insanı yaratmaktan korktuğunu belirtti. Alison Murdog. J İstanbul Haber Servisi - Bahçeşehirde sahibi Evren Açıkgöz'ü öldürdüğü akaryakıt istasyonunda çalışan Zehra Selin Işkın'ı kaçırdığı öne sürülen Mustafa Baran ve kendisine yardımcı clduklan iddia edilen 3 sanığın yargılanmasma devam edildi. Turuklu sanıklann tutukluluk hallerinin üevamına karar veren mahkeme teyeri, duruşmayı erteledi. İstanbul Tabip Odası Başkam Gürsoy, 'Heldmlik tehlikeli işkolu halinegeldV dedi 'Yeni TCY hekimliği zorlaştınr' İstanbul Haber Servisi - "Uluslararası KaO- hmlı 1. Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Sempozyu- mu"nun açıhşında konuşan tstanbul Ünrversıtesı Hulcuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tan- kutCentel, hukukun tıp etiğiyle kesiş- tiği bu-çok noktamn bulunduğuna dik- kat çekerek bu duruma geçen hafta- ı larda yediz cenin görüntülerinin ka- muoyuna yansıtıunasını örnek gös- terdi. İstanbul Tabip Odası Başkam Prof. Dr. GençayGürs<^'da yeni Türk Ceza Yasası'nın bu halıyle kabul edil- mesi halinde hekimlik uygulamalan- nın olanaksız hale gelecegini de söyledi. Tıp etiği açısından yapılan değerlendirme- nin hukukçulann görüşlerinin oluşmasına bü- yük katkı sağladığını belirten Prof. Tankut Centel şöyle devam etti: "Tıp etiği, organ ve do- ku nakli ile insan üzerine denevlere ilişkin ya- sal düzenlemelerde yol göstericidir. Ötanazinin Türk hukukuna yansıülması zamanı geldiğin- de vine hukukçuİar ile hekimlerin birükte ça- bşması gerekecek." Prof. Dr. Gençay Gürsoy da konuşmasında yeni TCY'ye göre bir hekımin yasa karşısın- daki durumunun, içkiii bir şoförün trafik ku- rallarım ihlali karşısında bulunduğu durum- dan farklı ohnayacağmı belirterek. "Hekimlik gerçekten tehlikeli işkolu haline gelmiş durum- dadır" dedi. YASAL PÜZENLEMELER YETERSİZ' Zürih Üniversitesi'nden Prof. Dr. Brigitte Tag da, hukuk ve etiğin birbirini tamamladığı- m belirtirken. AÜ Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Berna Arda. yürürlükte bulunan yasal düzen- lemelerin, bilimsel gelişmeye karşı yetersiz kaldığmın altını çizdi. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİIVÇ İskelemi İstiyorum Gecen gün gazeteye gitmek için Kadıköy'deki Emi- nönü lskelesfnin turnikesinden geçtiğimde beni Dol- mabahçe vapurunun beklediğini gördüm. Boşalmasını ve kapılann açılmasını beklerken biran- da kendimi yıllar öncesinde buldum. "Bahçe tipi" olarak tanımlanan Fenerbahçe, Paşa- bahçe ve Dolmabahçe yeni gelmişti ama ağıriıklı ola- rak Adalar-Yalova hattında çalıştınlıyorlardı. Merdi- venle çıkılan güvertenin ortasında kahve ocağı yeri- ne sempatik bir bar, önündeki masalann etrafında da şık hasır koltuklarta iskemleler vardı. Vapur Kadıköy'e uğrayacaksa kalkıp Inci Burnu'nu döndükten sonra, değilse Saraybumu'ndan kıvnlıp Adalar rotasına gir- diğinde bar açılır ve içki servisi başlardı. Yandan çarklı değildi ama, gerçekten cafcaflıydı. • • • O yıllarda Haydarpaşa ve Kadıköy iskeleleri lodo- sa tümüyle açıktı. Sadece Haydarpaşa Iskelesi'nin önünde bugün de bulunan ve gözlere kısacık gelen mendirek vardı. Lodosun azıttığı günlerde Kadıköy'den karşıya geç- mek bir maceraya dönerdi. Artık pek rastlayamadı- ğım, belki de jilete dönüşüp atılmış Erenköy, Heybe- liada, Göztepe adlı vapurlar ceviz kabuğu gibi salla- nırdı. Dalgalan baştan alma zorunluluğu yüzünden bata çıka Ahırkapı Feneri'ne doğru gidilir, Saraybur- nu açıklannda durduğu yerde çark ederken zangır zangır titrer, hem iskele hem de sancak taraflanndan alabora oluverecek diye korku yaratırdı. Suvat ya da Ülev geldiğinde ise herkes mutlu olur- du. Çünkü onlar hem daha büyük hem de söylenen- lere göre su altındaki kısımlan uzun olduğu için daha az sallanırlardı. Bahçe tipi vapurlar satın alındığında (galiba tanesi 6 milyon liraydı) Istanbul'un en büyük ve görkemlile- ri olmuşlardı. Ara sıra Kadıköy- Karaköy hattında ça- lışırlar ve rastladığımızda ikramiye vurmuş gibi sevi- nirdik. 27 Mayıs 1960 Devrimi sonrasında Paşabahçe ile Dolmabahçe'ye abone olan gazeteciler arasında ben de vardım. Yassıada davalannın sürdüğü 203 duruş- ma günü yakalanmıza, oturacağımız yer numaralan- nın yazılı olduğu kartlanmızı takıp, Dolmabahçe Ca- misi'nin önündeki iskeleden sabahın kör karanlığın- da binip Yassıada'nın yolunu tutardık. Lodosun şid- detlı olduğu günlerde Heybeliada'ya uğrayıp Yüksek Adalet Divanı üyelerini alma görevi de bu vapuriara düşerdi. Gidiş sırasında ustalanmızdan Ferdi Öner'in anlat- tığı fıkralan dinler, dönerken notlanmızı gözden geçi- rir, uzun uzun yazılacak bir gün geçirmemişsek Mü- cahit (Beşer) Ağabey'le kelime bulmaca oynardık. Dolmabahçe'yle dostluğum bu nedenle pekişmiş- ti. Ne güzel, ne büyük vapurdu... • • • Kapılar açılıp, arka alt salona girdiğimde, Dolma- bahçe'nin de küçük kaldığını fark ettim. Çünkü Fah- ri S. Korutürk ve Emin Kul vapurlan çok daha bü- yüktü. Eski gözağnlanmdan Dolmabahçe, gözümden düş- medi ama keyfim kaçmadı desem yalan olur. O hayal kınklığı içinde Eminönü'ne çıktım ki ne gö- reyim? Sol taraftaki iskelenin üzerindeki "Üsküdar Iskele- si" yazısı yok. Yerine renkli bir yafta asılmış, üzerinde de "Eminönü Terminali I" yazıyor. Dolmabahçe'nin yarattığı düş kınklığı birden katmer- leşiverdi. Demek artık iskelelerimize de veda etmek zorunda kalmıştık. Oysa iskele sözcüğü, bütün denizcilik terimleri gi- bi Italyanca aslından alınmıştı ve neredeyse İstanbul için 200 yıl önce bizim olmuştu. Sözlükte sadece vapuriarın yanaşmasına uygun yer olarak geçmiyordu. Anadolu'nun merkezleri içe- ride olan şehirlerinin deniz yoluyla bağlantısını sağla- yan yerleşim yerleri için de srfat olarak kullanılmak- taydı. İskele babası ise sadece vapurun halatla bağ- landığı demirden silindirferi değil, evine, çoluk çocu- ğuna sorumluluk duymayan babalan anlatmak için di- limize yerleşmişti. Böyle giderse terminale girip, sürme iskelenin üze- rinden geçerek vapuriara bineceğiz demektir. Doğru- su yadırgadım. Şehır Hatlan Işletmesı, Büyükşehir Belediyesi'nin şir- ketlerinden İstanbul Deniz Otobüsleri'ne (İDO) dev- redildi. Deniz otobüslerinin iskelelerine terminal de- nildiğinde yadırgamamıştık. Çünkü otobüs denildiği- ne göre terminal denilmesi de aykın gelmemişti. Ama Şirketi Hayriye'den bu yana kullanılan, bu ne- denle çoğunun özgün yapısı ve ışlevi olan iskelelere terminal denilecek olmasını, kıdemli bir Istanbullu ola- rak kendime yediremedim. Iskelelerde başlanılan güzelleştirme çalışmalanna evet, adlannın değiştirilmesine hayır. Istanbul'un adında "iskele" sözcüğü geçen binler- ce sokağı ile meydanı anlamsız ve yetim kalmasın di- ç§ç Bir kez daha yineleyeyim: İskelemi istiyorum. oerinc@ cumhuriyet.com.tr. YARGITAY KARARI: Doktor zararın tümünden sorumlu ANKARA (ANKA) - Yargıtay, hastaya zarar veren doktorun kusuru oranında değil zarann tümünden sorumlu tutulmasına hükmetti. AJL'nin eşi, hastanede çocuk doktorunun kontrolü altında 1998'de ikiz çocuk dünyaya getirdi. Çocuklar prematüre doğduğu için 25 gün küvezde kaldılar, bu sırada aşın oksijen yüklemesi nedeniyle çocuklardan Kağanv-üzde 85, Dorukise yüzde 100 oranında görme kaybına uğradı. A.Z., çocuklan düzenli olarak doktora kontrole götürmelerine karşın doktorun dunımun normal olduğunu belirterek kendilerini yönlendirmedığı ve telafısı mümkün olmayan zarara neden olduğu gerekçesıyle dava açtı. Mahkemeye sunulan bilişkişi raporunda maddı tazminat miktan 277 mih/ar 824 milyon 523 bin 788 lıra olarak behrlendi. Olayı değerlendiren Yüksek Sağlık Şûrası, hastane ve davalı doktoru ayn a>Ti 8'de 1 orarunda kusurlu buldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear