14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 MAYIS 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET H J J v U I l v J İ V A J . ekonomi(a)cumhuriyet.com.tr İhalede 'istihdaıp şartı' aranmayacak. Alıcı firmadan Batman Rafinerisi'ni açık tutma taalıhüdü istenecek TÜPRAŞ işçisine yol göründü KARDAYDI ŞİMDİBORÇLU TPAO ya hükümet Çelmesi MURATK1ŞLALI ANKARA-Başbakanlık Yüksek Denetleme Ku- rumu (YDK.), Türkiye Petrolkri Anonim Ortaklı- ğı'nın (TPAO) "Aylık satış geliıinin yüzde 10'unun Maliye Bakanlığı'na ödennıesi" 2004 bütçe yasaları hükümleri kârldığının düştüğünü ve mali y 'lerliliğiniıı olumsuz etküendiğini" bildirdi. YE "TPAO'nun yatınmlannı darboğaza sürüklediğini" belirterek2005 bütçesinde düzeltilmesini istedi. An- cak 2005 bütçesinde de aynı 113 YDK tarafından 2004 Eylül nan "TPAO 2003 YıhRaponTdda, TPAO'nun 2003 yılı faaliyet kânnın bir önceki; azalarak 155 trilyon lira olarak ni öngören 2003 ve nedeniyle "faaliyet ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türkiye Petrol Rafinen- leri AŞ'nin (TÜPRAŞ) yüzde 51 'lık bölümünün satışı için çı- kılan ihalede "istihdam şar- tı"nın aranınayacağı öğrenildi. Buna karşın ihalede alıcı firma- dan Batman Rafinerisi'ni açık tutma taahhüdü istenecek ve ta- ahhüdün yanında alıcı firmadan teminat mektubu da alınacak. Edinilen bilgilere göre TÜP- RAŞ ihalesinde alıcı firma pe- şin ödeme seçeneğı kullanabile- ceği gibi vadeli ödemeyi de se- • TÜPRAŞ'1 yarısı peşin 2 taksitle almak mümkün olacak. Oyak Yatınm, şirketin değerini 3.5 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Kurum, 2004'ün ilk dokuz ayında 270 milyon dolar kâr etmişti. çebilecek. Bu durumda yatınm- cının ihale bedelinin yüzde 50'sini peşin ödemesi istenecek, geriye kalan, yıllık yüzde 7 fa- izle 2 yılda eşit taksitle ödene- bilecek. 2 Eylül'de tekliflerin alınaca- ğı TÜPRAŞ ihalesinde devrin bu yıl içinde tamamlanması ön- görülürken, şirketin bu yılki kâ- nnın dağıtımında sözleşme im- za tarıhinın esas alınacağı belir- tiliyor. Orneğin, aralık başında söz- leşme imzalanması durumunda yüzde 51 'lik bölüme isabet eden kârın 11 aylık bölümii Özelleştirmeldaresi'ne, 1 aylık bölümü de alıcı firmaya kala- cak. TÜPRAŞ 2004 yıhnın ilk 9 ayında 270 milyon dolar kâr et- mişti. 2004 yıhnın tahmini kân 450 milyon dolar olan TÜP- RAŞ için, geçen yıl iptal edilen ihalede 1 milyar 301 milyon do- lar teklif edilmişti. Yapı Kredi Yatırım tarafından hazırlanan 15 Mart tarihli TÜPRAŞ rapo- runda, 2005 'te 361 milyon do- lar kâr etmesi beklenen kuru- mun değerinin 3.5 milyar dolar olması gerektiği belirtiliyor. K bu durumun gulama devam etti. ü itibarıyla hazırla- ıla göre yüzde 29.2 gerçekleştiği belir- tildi. Raporda "Faaliyet kârımıı azalnıasmda asılet- ken 2003 Mali Yılı Bütçe Yasası gereği gayri satî sa- • Hükümet, kâr eden TPAO'nun satışlarından 2003 ve 2004 yıllarında yüzde lOpaykesti. Bu, TPAO'nun "kârlılığmı ve mali yeterliliğini olumsuz etkiledi" ve "yatırımlarmm finansmanmı darboğaza sürükledi". Kurum yatınmlannı yapabilmek için borçlanmak tış lıusılatının yüzde 10'u oranında 57.5 trilyon li- ranıı Maliye Bakanlı- ğı'nii ödcnmesi olmuş- tur" denerek şu sapta- malâra yer verildi: "2003 ydında kârlıkk oranlan düşcn ve yurtiçi veyı rtdışı yatırımlarının fınansmanı ilevergi ve te- nıerrü ödemeleri için fa- aliyetlerindcn yctcrti kay- nağı yaratamayan ortak- lığın, hazır değerlerinin tümıine yakınını kullan- dığı ve 2003 yılı sonuna doğılu ticari bankalar- dan döviz einsinden borçlanma yoluna gittiği «riıülmektedir. İnceleme sırasında (Eylül 2004) NurtenÖztürk,ekibiylc birlikte "TemizTtovalet" ve "YeşilYol" projeleriyle yerel sorunlara çözüm aradı. Tark yaratmaya çahştık ve yarattık' zorunda kaldı. bordlanma ihtiyacının artarak devam ettiği, ticari bankalaıdan döviz cin- sinden krediler kullanıldığı ve borçlanma ihtiyacının 2005 yıhnda da devam ctıııesinin öngörüldüğü görül- nıüştür. Ortaklığın borçlanma ihtiyacının azaltıla- bilmcsi için faaliyctlerinden tlalıa çok kaynak yarat- nıası gerekmcktedir. Bütçeyasasına konulan hiikiim- lerle TPAO'nun gayri safı satış hasüatımn yüzde 10'u oranından bir payın bütçeye aktanlması sağlanmak- tadır. Bu durum ortaklığın faaliyet kârını çok önem- li ölçüde olumsuz etkileınektedir" YDK raporunda, "TPAO'nun gayri safi satış ha- sılaü üzerinden yüzde 10 (»ranında bir payın genel bütçeye aktarılmasının, ortaklıj|ın faaliyet kârlılığt- nı önemli ölçüde olumsuz elkilediği ve orlaklığuı yur- tiçi vc yurtdışında devam eden Çok büyük ve önem- li yatınmlannın finaıısnıanında darboğaza doğru süriiklendiği göz önüne alıııarak 2005 bütçesinde bu yöndc hükiim komılmaması için ilgili merciler nez- dindegirişinıdcbulunulması"öiıenldi. YDK'nin bu önerisine karşın aynı hüküm, 2Ö05 Mali Yılı Bütçe Yasası'nın "Muhtelif Gelirler, başlıklı 29. mad- desinde yine yer aldı. EVRİM KAYA Türkiye merkezli ilk ulus- lararası akaryakıt dağıtım şir- keti olan Opet Petrolcülük AŞ'nin kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk, başarılı bir işkadını olması- nııı yanı sıra şirket bünyesin- de gerçekleştirdiği "Sosyal Sorunıluluk Kampanyala- n"yla da Türkiye'ye ışık tu- tuyor. Öztürk, "Opet, bir baş- latıcı, düşündürücü, bir itici. Önemli olan Türkiye'nin so- runlanna sahip çıknıak ve çö- züm üretmek" dedi. Ekibiyle birlikte bugüne değin "Temiz Tuvalet" ve "Yeşil Yol" projeleri kapsa- mında çok sayıda çalışma gerçekleştirerek yerel sorun- lara çözüm bulan Öztürk, "Kazanmazsanız harcaya- mazsuıız, ticaret amaç değil araçtır. Türkiye'yi daha iyi «3*1. yerlere götürmek ve dışanda daha iyi temsil etmek için ça- lışıyoruz" diye konuştu. Opet olarak farklı bir yerde olduk- larının altını çizen Öztürk, sektörde ilk üç şirket arasın- da olduklarını, gelecek he- deJlerininse birincilik oldu- ğunu vurguladı. Ecevit'in "Köy-Kent" pro- jesini anımsatan "Örnekköy" projesiyle de tüm illerde bir Örnekköy yaptnak istedikle- rini anlatan Öztürk, "Ben za- • Hedeflerinin liderlik olduğunu belirten Opet Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk, "Şosyal Sorumluluk Kampanyaları" ile dikkat çekiyor. Öztürk, son olarak tüm illerde bir "Örnekköy" yapmak ıstediklerini anlattı. man kaybetmek istemiyorum. Önemli olan düşünmek değil, uygulamak. Iıısanlaıın mut- luluğunu görmek çok önemli" diye konuştu. Öztürk rurizm potansiyeli olan illerde çalışmalaryaptık- larını anlatarak "Biryerlerde elimi/i başımızın arasına alıp düşünmemiz gerekiyor. Biz doğaya olan borcumuzu ödü- yoruz, herkes de ödesin istiyo- ruz. Fark yaratmaya çalıştık veyarattık..."dedi. CHP'Ll ÖNDER: Tekel'in satışı yoksulluk demek CEMİLCİĞERİM SAMSUN - Tekel ve Tütün Araştırma Komisyonu üyesi, CTIP Samsun Millet- vekili Sezai Önder, Tekel'in özelleştirme gündemine alınmasıyla 2000 yılında 583 bın olan tütün ekicisi sayısının 300 binin altına düştüğünü, üretici sayısının azalma- sıyla yaklaşık 1 milyon insanın ekonomik olarak cıddı bir gelir kaybına uğradığını söyledı 2000-2004 arasında Tekel çalışanları sa- yısında da yüzde 46 oranında azalma ol- dıığuna, 2000 yılında toplam 38.733 olan Tekel çalışanı sayısının 2003 yılı sonunda 22.600'e düşiirüldüğüne dikkat çeken Ön- der, "Mevcut sigara fabrikalanıun Sam- sun, Tokat, Malatya ve Bitlis gibi görece az- gelişmiş bölgelcrde kurulu olması ve bu yö- relerin ekonomiierine getirdiği canlılık ne- deniyle bu fabrikalann kapannıası ve ye- rinc ikamc cdecek ürctim birinüerinin ku- rıılmaınası durumunda bölgesel olarak bir yoksullaşnıa yaşanacaktır" dedi. KÜFÜR ÎDDİALARI Mersin Limanı 'nda işler karıştı MERSİN (Cumhuriyet)- Mersin Lima- nı'nda örgütlü işçi ve memur sendikalan, liman personeline küfrettiği iddia edilen Mersin Vali Yardımcısı İbrahinı Şeker'i kınadı. Çalışanlar, limanda iş yapan özel firmalann işçi ve memurlara hakaret ettik- lerini ve her işlerinde torpil kullandıklan- nı da ıleri sürdüler. Mersin Limanı A Kapısı önünde topla- nan BASK, Memur-Sen, Kamu-Sen ve KIiSK'e bağlı limanda örgütlü sendikalar ile Liman-lş Sendikası ortak bir açıklama yaptı. KESKtemsilcisi AliGüllü, limanın iç işleyişine müdahale eden Vali Yardım- cısı Ibrahiın Şeker'ın eksik bilgiye daya- narak personele küfrettiğini söyledi. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Toplu Kaçış Türkiye aylardır, dış açmazlarıyla uğraşıyor. Gün- demi, çok sayıda dış konu oluşturuyor. Böyle olun- ca da toplumun ana sorunları unutuluyor. Kuşkusuz, AB üyeliği bağlamında Kıbrıs, Erme- ni ve öbür dış ilişkilerin tartışılması önemlidir. Bu sorunların çoğu on yıllardır bizimledir. Bunların bu- günlerde yoğun tartışılmasının dış etkenlerden kaynaklandığı söylenebilir. Bu tartışmaların, çö- zümlerin öncüsü olması istenebilir. Ancak, toplumun sorunları yalnızca dış değiş- kenlere indirgenemeyecek kadar ağırdır. Ve başta siyaset olmak üzere kamuoyunu oluşturan tüm kesimlerin bunları tartışması ve çözüm üretmesi gerekir. Dünün tarihiyle yüzleşmek iyi; ya bugün- lerin yolsuzlukları ve işsizliğiyle yüzleşmek? Üstelik bu dış bağlantılı sorunların yoğun biçim- de tartışılması, toplumu, milliyetçilik titreşimine çe- kiyor. Milliyetçilik titreşimi, kimi kez aşırıya kaça- biliyor; iç çatışmaların kaynağı olabiliyor. O zaman da akılcı ve soğukkanlı yaklaşımların önü kesiliyor. • •• Girilen ortam, ülkenin ana sorunlarının tartışılma- sını ve bunlara çözüm üretilmesini büyük ölçüde engelliyor. Ana sorunların unutulmasına yol açıyor. Hükümet, 2005'i, ekonomide kayıt dışılıkla sa- vaşım (mücadele) yılı ilan etmişti; bu konuda ne ka- dar yol alındığı sorgulanmıyor. Işsizlik çözüm bekliyor. Esnaf ve sanatkâr kesi- mi, faiz borcu, sınırsız dışalım kaynaklı rekabet ve daralan alım gücü sonucu büyük sıkıntılaryaşıyor. Bahar geldi, geçiyor; çiftçinin sorunları tartışıl- mıyor; çiftçilik ve hayvancılığın canlandırılması amacıyla yapılması gerekenler unutuluyor. Özelleştirme adı altında, ülkenin en büyük üre- tim birimleri, tam anlamıyla yağmalanıyor. Devle- tin mal ve hizmet alımında, saydamlıktan uzak uy- gulamalar devam ediyor. Arkasında, ne hükümet ne de doğru dürüst basın desteği olan bir avuç ka- mu denetmeni, rüşvet ve yolsuzlukla savaşmaya çalışıyor. Ekonominin büyükleri, önce özelleşiyor, sonra da yabancılara satılıyor. Bankalar elden gidiyor. Enerji Bakanlığı, yeniden, rüşvet ve yolsuzlukla- rın yatağı durumuna geliyor. Toplum, enerjisini, iç ve dış düşman aramada kullanıyor. Hükümet, iki yılı aşkın bir süredir, TÜBİTAK ile sa- vaşıyor; bilimi teslim alıyor; ülkenin beynine kur- şun sıkıyor; bilimsel araştırma özgürlüğünü yerle bir ediyor. Türkiye'nin bilim ve teknoloji alanında atılım yapmasının önü kesiliyor. Bu konuda da bir- kaç cılız sesin dışında toplumsal tepki gösterilmi- yor. Yargının etkinleşmesi, kamu çalışanlarının top- lumsal sorumluluğunun arttırılması, niteliğininyük- seltilmesi, polisin, insana ve insan haklarına say- gısı bakımından neleryapılabileceği akla gelmiyor. Demokratikleşmenin yollarını açacak anayasa, seçim ve siyasal parti yasaları es geçiliyor. Egitim- den sağlığa, ulaştıımadan kentsel altyapıya, çalış- ma sürelerinden çevreye değin liste uzatılabilir. Buna gerek var mı? Hepimiz, hep birlikte, dış düşmanları hele bir ye- nelim, bu sorunları da "birgün" çözeriz(!).. Dün, 1 Mayıs'tı; emeğin bayramını kutlarım. 1 Mayıs, sorunlardan kaçışın değil, tam tersine "bi- linçle hak aramanın" insanlığa armağanıdır. DİINYA EKONOMtSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LÜNDRA Vakıfbank'tan faiz indirimi"Savaş ittifakı" zayıflıyor. Blair, siyasi yaşamını, tarihe "yalancı" Başbjakan ola- rak geçerek bitirmeye hazırlanyor.. Böl- gesel seçimlerdeki hezimetin ardından, bir siyasi krizle boğuşmakta olan Eterlusco- ni de gidici. Bush tarafından, Birleşmiş Milletler'e ABD temsilcisi olar^k atanan John Boltonun, Kongre'den oriay almak- ta zorlanması, Bush yönetimınih hiç iste- mediği tartışmaları yeniden canlandırdı. Ingiltere ve Italya'daki siyasi ç elişmeler, iki ülkeyi askerlerini Irak'tan çekme nok- tasına, bu da ABD'de "zorunİLi askerlik" gibi siyasi olarak son derecede' sakıncalı bir uygulamayı gündeme getirebilir. Blair, Berlusconi, Bush (ve Bolton) "Yalancı" Irak savaşına giderken, büyi ık çoğun- luğu savaşa karşı olan Ingiltere halkını ik- na edebilmek için ileri sürdüğü, ama da- ha sonra doğrulanamayan iddialar, Tony Blair'e olan güveni sarsmıştı. önceki pa- zar günü Mail on Sunday gaze^si, yargı- nın başı Lord Goldsmith'in savaşla ilgili olarak Blair'e verdiği ilk ve ayrıntılı (hükü- metin ısrarla açıklamayı reddettjği) değer- lendirmesinin bazı kısımlarını yayımladı. Lord Goldsmith bu ilk değerlendirmesin- de, savaşın yasallığına, yalnızca: Birleşmiş Milletler'in karar verebileceğinö işaret et- tikten sonra, Ingiliz siyasileri ve âskeri per- soneli hakkında uluslararası rnahkeme- lerde dava açılabileceğine ilişkln endişe- lerini dile getiriyordu. Pazar günü Obser- ver, Irak savaşı sırasında genelkurmay başkanı olan Amiral Boyce'ur), siyasile- ri kast ederek, "Ben ve askerletim hapse düşersek başkaları da bizimle gelir" dediğini aktardı. Blair "spekülâsyona son vermek, Irak tartışmasını seçim kampanya^ı günde- minden çıkarmak umuduyla",, belgenin tamamını açıkladı ama, Irak savaşı gün- demin başına oturdu (The Ind^pendent, 29/04). Blair bu ilk değerlendirmeyi ne- den bakanlardan ve meclisten saklamış- tı?.. Lord Goldsmith neden değerlendir- mesini Blair'i destekleryönde d$ğiştirmiş- ti? Eğer Blair, ülkeyi bir yalan üzerine hak- sız bir savaşa soktuysa, şimdi savaş suç- lusu sayılabilir miydi? Nitekim Iriak'ta ölen askerlerden birinin annesı, Blair'i mahke- meye vermeye hazırlandığını açıkladı (Scottish Press Association, 29/04). Pa- zar günü basına sızan yeni bir belge, Bla- ir'in, kararını savaştan sekiz ay önce ver- diğini, istihbarat şefinin "veriler bu karar etrafında düzenlenmeye başladı" dediği- ni gösteriyordu (The Independent, 01/05). Muhafazakâr The Spectator dergisin- deki bir yorumun da kabul ettiği gibi İşçi Partisi büyük bir olasılıkla bu seçimleri de kazanacak. Ancak meclisteki çoğunluğu büyük ölçüde azalacak. Seçimlerden son- ra Blair'in parti başkanlığında kalması ola- naksızla- şacak; eğer kendisi istifa et- mezse, ilk kong- rede dü- şürüle- cek. Ni- tekim gözlemcilere göre kimi İşçi Partisi aday- ları kampanyalarını, seçimlerden sonra Blair'i devirme vaadiyle sürdürüyorlar. Di- ğertaraftan, eğerseçimlerde Liberal Par- ti beklenenden daha iyi bir sonuç alırsa, Yeni İP'si hükümeti imajını parlatmak için Irak'tan çekilmeye ilişkin bir tarih açıkla- yabilir, hatta kısmen asker çekmeye bile başlayabilir. Berlusconi Berlusconi'nin başındaysa iki bela bir- den var. Birincisi, koalisyon partilerinin toplumsal desteği hızla eriyor. 3-4 Nisan bölgesel seçimlerinde, 13 bölgenin 12'si- ni muhalefete kaptırdılar. Bu, koalisyon içinde panik yarattı. Çünkü, "seneye ya- pılacak genel seçimleri merkez sol ko- alisyonun kazanacağını gösteriyor- du"(BBC). Hıristiyan Demokratlar'ın ba- kanları istifa etti. Berlusconi önce istifa et- meye yanaşmadı, sonra artan baskılara dayanamadı. Devlet Başkanı, hükümet kurma yetkisini yeniden Berlusconi'ye verdi. Böylece kurulan yeni hükümet, sağ blokun milletvekilleri bir erken seçimden korktukları için meclisten güvenoyu aldı. Bu ikinci hükümetin de yaşamının kısa ol- ması bekleniyor. Çünkü bir önceki hükü- metin çökmesine neden olan sorunlardan hiçbiri çözülmedi. örneğin, bu hükümetin, güneyde, faşist eğilimli Ulusal Ittifak'ın, Hıristiyan Demokratlar'ın sosyal tabanı- nı oluşturan yoksullara yardımcı olacak bir adım atması, bütçe açığının boyutla- rından dolayı, olanaksız. Bu sırada, Italyan gizli servis görevlisi Nicol Calipa- ri'nin, Irak'ta bir yol kont- rol nokta- sında, ABD as- kerleri ta- rafından öldürül- mesini soruşturmak üzerine kurulan ABD- Italyan ortak komisyonunun ortak bir yar- gıya ulaşamaması (Associated Press 29/04), Italya'da zaten çok güçlü olan sa- vaş karşıtı tutumun hızla ABD düşmanlı- ğına dönüşmesine neden oldu (USATO- DAY, 28/04). Bu yüzden, başsavcıya ayrı bir soruşturma için yetki veren Berlusco- ni hükümetinin (Reuters, 01/05), yıl sonu- na kadar Italyan askerlerini Irak'tan çek- meye karar vermesi olasılığı giderek güç- leniyor. Bush (Bolton) Başkan Bush, The New York Times'ın "muhafazakârların muhafazakârı" dedi- ği, militarist görüşleriyle tüm uluslararası anlaşmalara ve Birleşmiş Milletler'e düş- manlığıyla bilınen John Bolton'u, ABD Birleşmiş Milletler temsilcisi olarak ata- yınca, yer yerinden oynadı. Halbuki, libe- ral eğilimli The American Prospect'ten Te- rence Samuel'e göre "Böyle olmaması gerekiyordu, Bolton hiçbir zorlukla karşı- laşmayacaktı, Demokratlar birlikte dav- ranmayı başaramayacaklardı". Demokrat Parti temsilcileri uyum içinde çalışarak Kongre'de Bolton'a karşı güçlü bir direnç yükselttiler, Eski Dışişleri Baka- nı Colin Powell kaygılarını belirtti. Ingiliz hükümeti de hoşnut değıldı bu atamadan. Bu direncin basıncı Chuck Hagel, Arlen Specter, George Voinovich, Lisa Mur- kovvski gibi Cumhuriyetçi senatörlerin de tereddüde düşmesıne neden oldu; Bolton'un onaylanması ertelendi (The VVashinton Post, 26/04). Halen, Bush, Bolton'un arkasında ka- rarlılıkla durduğu için büyük bir olasılıkla Bolton'un atanmasının eninde sonunda onaylanacağı düşünülebilir. Ancak Bol- ton, gerek siyasi çizgisıne ve tarzına (zor- ba, fanatik vb..) ılışkin eleştirilerin gerek- se de alttan alta sürmekte olan dış politi- ka tartışmalarının etkisiyle iyice aşınmış olacak. Bu sırada Bolton'un, istihbarat ku- ruluşları üzerinde yaptığı baskılara ilişkin ifadelerortayadöküldükçe.tüm 11/09so- ruşturmaları, Irak süreci, yeniden konu- şulmaya başlandı (La Times, 28/04). CIA Başkanı Tenet'in kitle imha silahlarının varlığına ilişkin verdiği garantiyle ilgili "Ha- yatımda sarf ettiğim en salakça sözler" demesi de (CNN 28/04), deyim yerindey- se sürece tüy dikti. Halbuki Bush yönetiminin şu günlerde daha iyi habere gereksinimi var. Irak'ta as- kerı yapı, personel ve malzeme yetersiz- liği, Partizan Savaşındaki yoğunlaşmanın etkisiyle artan moral bozukluğu, yeni as- ker bulmakta çekilen zorluklar gibi neden- lerle giderek zayıflıyor (The Asıa Times, 27/04). Bu koşullarda, Italya'nın askerle- rini çekmeye kalkması, hele bunu Ingilte- re'nin izleme olasılığı, ABD'nin Irak'ta kal- maya devam etmesını son derecede zor- laştırır. Irak'tan çekilmek söz konusu olmadığı- na göre Bush hükümeti, zorunlu askerliği getirmeyi gündemine almak zorunda ka- labilir. Bu ise Vietnam anılarını canlandı- rarak, ABD halkından, ama özellikle orta sınıflardan büyük bir tepki çeker; gelecek seçimlerde Cumhuriyetçi Parti'nin kazan- ma şansını sıfıra indirir. ANKARA (AA)- Vakıfbank, tüm taksıtlı ticari kredi faiz oranlannda ındirime gittiğini açıkladı. Vakıfbank'tan yapılan açıklama- da, bankanın taksitli ticari işletme kredisı faiz oranının, 1 -36 ay vadede aylık yüzde 2.00'den yüzde 1.95'e, "0" km araç kredisi faiz oranınınsa kaskosunun banka tarafından yapılması durumunda aylık yüzde 1,70'ten yüzde 1.59'a indirildiği bıldirildi. 1-36 ay vade- lerde franchising kredisi için aylık yüzde 1.95, VaKobi yatınm kredisi için aylık yüzde 1.75 ve 3 sezoıı ödemeli tıırizm kredisi için aylık yüzde 1.90 faiz uygulamaya başladığı da ifade edildi. avea AVEA İLETİŞİM HİZMETLERİ A.Ş. Milli Plyango Idaresi Genel Müdürlüğü'nden alınan 22/04/2005 tarlh ve B.07.1.MPİ.0.13.00.02/647/2369 sayılı Izlnle düzenlenen plyanqoya 655 Iştirakçl katılmıştır. 25/04/2005 - 26/04/2005 - 27/04/2005 tarihlerinde yapılan çekilişlerde ikramiye kazanan asil/yedek talihlilerin listesi aşağıda belirtilmlştir. 25/04/2005 tarihinde yapılan çekilişte kazanan asil ve yedek talihlilerin listesi: Adet ikramiye Adı 1 l-MatePDAZKCep Bilgisayarı Kupon No 219 233 310 317 Adı Soyadı Selim BIZCANLI Gökhan ÇOLAK EnverZENGİN Mesut ÖZKAN (Asıl) (1. Yedek) (2. Yedek) (3. Yedek) 26/04/2005 tarihinde yapılan çekilişte kazanan asil ve yedek talihlilerin listesi: Adet İkramiye Adı Kupon No Adı Soyadı 1 I-Mate PDA2K Cep Bilgisayarı 247 459 385 271 Ismaıl DURANKAYA (Asil) SelımTAŞKIN (1 Yedek) llknurAYDIN (2. Yedek) Fatıh KORUK (3. Yedek) 27/04/2005 tarihinde yapılan çekilişte kazanan asil ve yedek talihlilerin listesi: Adet İkramiye Adı 1 i-MatePDA2KCep Bilgisayarı Kupon No Adı Soyadı 252 Zekerıya KÖROĞLU (Asil) 312 Mustafa PALAZ (1. Yedek) 336 Mustafa ŞAHIN (2. Yedek) 129 Umut KÜÇÜKKABAK (3. Yedek) İkramiye kazanan asil talihlilerin 18/05/2005 tarihine kadar, yedek talihlilerin fse, 02/06/2005 tarihine kadar AVEA iletişim Hizmetleri A.Ş. Abdi ipekçi Cad. No: 75 Maçka 34367 istanbul adresine veya (0212) 460 19 41 no'lu teiefona başvurmaları gerekmektedir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear