Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kurallar
Ismail Ok,
"Geçenlerde
Beşiktaş'tan kalkan
vapurla Bebek'e
gidiyorum. Davudi bir
sesle 'Gemilerimizde
içki içmek, kumar
oynamak
yasaktır' anonsu
yapıldı. 50 yıldır
vapura binerim,
içki içilip kumar
oynandığını hiç
görmedim ve ilk defa
böyle bir uyarıyla
karşılaştım" diyor.
Vapurlar, belediyenin
eline geçti ya, şeriat
kurallarını
anımsatıyorlar!"
Elektronik posta: denizsom@cumhurlyet.com.tr www.denizsom.com Tel: 0,212.512 05 05 Faks: 0,212.512 44 97
- Öcalan, adil
yargılanmamış...
"Doğru; karar, yüzüne
tükürülerek açıklanmalı!"
Rumlar Türkleri
tutuklama
kararı almış.
Bu işin "tutukluk
yapacağı belliydi!
DEVLET Bakanı Ali Babacan, sermayenin
yerlisinin yabancısının olmayacağını belirterek
ERDEMİR, Türk Telekom, Türk Hava Yolları, TÜPRAŞ
gibi kamu varlıklarının hepsini yabancılara
satabileceklerini söyleyince Siyasi, Ekonomik ve
Stratejik Araştırmalar Merkezi de şu yorumu yapıyor:
"AKP iktidarının üç yıla yaklaşan icraatlarını
gördükten sonra bu sözlere hiç şaşırmadık.
Brüksel'den VVashington'a uzanan süreçlerde
AKP'nin 'satma yeteneği'nın ne denli gelişmiş
olduğunu hep birlikte gördük. AB ilişkilerinde, Kıbrıs
ve Kuzey Irak politikalarında nasıl satışa geldiğimız
ortada. Âycell'in Berlusconi'ye 'tamamen duygusal'
gerekçelerle nasıl pazarlandığını unutmadık. Telecom
Italia'nın bugünlerde yaptığı 'Türk Telekom tehdidi'
gibi kaç tehdide kapı açıldığını ise düşünmek bile
istemiyoruz. Parayı veren düdüğü çalar mantığıyla en
çok parayı veren hepsini alır gider derken sanki
Kelepir çîftlik
'oyuncak' sattığınızı düşünüyorsunuz. Ama sizi
milletimiz değıl, 'uluslararası spekülatörler' çok takdir
ediyordur muhakkak! Sizi denetlemeye gelen ve
kendilerinden bir lıse talebesi edasıyla 'aferin' almaya
pek hevesli olduğunuz 'hocalarınız' da ayrıca takdir
ediyorlardır. 'Yabancılara toprak satışından kimse
endişelenmesin; ülkemizde toprak satın alan
yabancılar üretime ve ülkenin kalkınmasına katkı
sağlıyorlar' denmişti; üretim nerede, katkı nerede,
gören var mı? Bir zamanlar Filistinli Araplar da sizin
gibi düşünmüşlerdi herhalde. Şimdi; sahibi oldukları
o eski toprakiarda ıçinde bulundukları durum bilmem
size bir şey ifade etmiyor mu?
Iktidar süresince satacağınız varlıkları ikame
edebilecek, ülkeye unutulmaz bir eser mi
kazandırdınız ki aklınıza gelen her şeyi
satabileceğinizi vaat ediyorsunuz? Bir ERDEMİR, bir
TÜPRAŞ, bir Karakaya Barajı ayarında sizin yaptığınız
ne var? Ticarette satanın değıl, alanın kazandığını
basit bir ticari kaide olarak bu işin içinden gelen sizler
de iyi bilirsinız. Bu bilgiye rağmen 'her şeyi
yabancılara satarım' cümlesinden en ufak bir iyi niyet
göstergesi çıkarmamız mümkün değil. Ama 'tüccar
siyaset' zihniyetine sahip olanlardan başka bir şey de
bekleyemezdik. Herkesin ıktidarı neden pışpışladığını
anlamanız için Türkiye'yi uluslararası arenada 'kelepir
ülke' durumuna düşürdüğünüzü kavramanız
gerekiyor. Ama hâlâ satarım diyorsanız, kendi
evinizi, arabanızı; bilemediniz kendi itibarınızı
satabilirsiniz. Yok illa 'her şeyi yabancıya satarız'
diyorsanız bu millet de size, 'Önce git
Samanpazar'ında babanın malını sat' der. Çünkü
Türkiye 'babanızın çiftliği' değil!"
GitJişat
Zafer Demir: "11
Mayıs gecesi TRT
1 'de yayımlanan
'Dinin Hayatımızdaki
Yeri' programına
bir seyirci
görüşünü iletiyor
-. ve bu program
sayesinde elindeki
içki kadehini bırakıp
aptes alarak huzura
eriştiğini öğreniyoruz.
Türkiye'nin nereye
götürüldüğünü ise
daha sonra
öğreneceğiz!"
SESSÎZ SEDASIZ (!) Müstehcenlik aldı başını gidiyor!
SAMSUN Sanat Tiyatrosu, "Yobaz"
oyunu ile turneye çıkmış, Güneydoğu
Anadolu'yıı dolaşıyor. Oyun, din
bezirgânlarının inanç sahibi insanları
nasıl kandırdığını anlatıyor. Fakat
Güneydoğu'da bazı valiler halkın
bu oyunu seyretmesini sakıncalı
buluyor. Gerekçesi de müstehcenlik!
Hem de oyun hakkında hiçbir şikâyet
olmadığı halde. Aynen Şırnak
Valiliği'nin yaptığı gibi:
"Polis Vazife ve Salahiyetleri
Kanunu'nun 11. maddesinin a
bendinde, 'genel ahlak ve edep
kurallarına aykırı olarak, utanç verici
tavır ve davranışlarda bulunanlar ile
bu nitelikte gösteri yapanlar herhangi
bir müracaat veya şikâyet olmasa bile
engellenir' denilmekte olup iş bu
madde uyarınca oyun uygun
görülmemiş olup ilgiliye tebliğ
edilmiştir falan filan."
Öte yandan "Televizyon Valisi" de
Digiturk'un paralı televizyon yayını
içinde hem ek ücretli ve hem de şifreli
kanalları şikâyet olmadığı halde
erotiğin de ötesinde "porno" bulup
kapatıyor. Yakında, televizyonlarda
türbansız kadın görüntüsü ve
tiyatrolarda türbanlı dahi olsa kadın
oyuncu müstehcen sayılırsa hiç
şaşmamalı...
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku'' yahoo.com
Bu hükümet daha çok öbür dünyaya
yatırım yapıyor.
ÇED fcÖŞESİ
OKTAY EKİNCt
Bilimsellikte 'dokunulmazlık'
"Dokunulmazhk" denilince ak-
la hep "milletvekilleri" geliyor..
Çünkü bu olanak, "nıillet"in
haklannı korumak için "vekirie-
rinin alabildiğine "özgür" davfa-
nabilmelerini amaçlayan evrenSel
bir demokrasi kuralı... Ancak t u-
nu unutturan en "adi suçlar" i(:in
dekullanılıroldu...
Bir bakıma "paılamentonun
saygmhğı"nı da gözeten dokunul-
mazlık, tam tersine bu "milli ku-
rum"a yakışmayan kimi suçlulan
da "korumaya" dönüşünce, halkın
gözünde artık hiç de lıak etmediği
»şekilde "suçlularuı kayırılnıasr
"^anlamına geliyor...
"i Ne var ki dokunulmazhk, sac e-
'ce siyasal yaşamda geçerli değil.
-.Örneğin "bilim" alanında da te-
!jmelde toplum yarannı gözeten o
îcutsal amacının dışında kullanıla-
^biliyor.
* Tıpkı "parlamcntonun saygınlı-
»ığı" için üyelerine
u
Suçlusun" de-
Jıilemediği gibi, "bilimin saygınlı-
Erdoğan Başol (Bulgaristan'ıla ödiil alan
karikatürü)
ğı" adına da bu alandaki kimi ya tı-
lışları ve aynıazhklan eleştirrm;k
;kolay değil.
Çünkü, bu kez de karşımza "fei-
limscldokunulnıazlık" çıkıyor. Uı-
rakın iyi niyetinizi, yerden göğe ka-
dar hakh olsanız bile "akadcmik
kimlik"leri zedelediğiniz gerekçe-
,siyle her türlü eleştiriniz "biliııe
hakaret" kabul edilip, "bilim d« ş-
manı" bile ilan edilebiliyorsunu?...
Dahası, yine bilim dünyamızfla
birçok "bilim dışı" tutumlar, kja-
rarlar ve üstelik bundan "çıkarsağ-
lamak" bile "bilimin saygınlığuıa
sığuularak" gerçekleştiriliyor.
Çünkü akademik kimlikler "biüı «-
leözdeş" sayılıyor; böylece hatala-
ra da "dokunulmazlık" kılıfı bi< i-
Aiyov...
Böylesi davranışlar içinde olân
• kimi bilim insanlarının, toplum
içinde "siyasetçiden daha temii"
•olarak dolaşmalarına sessiz kai-
mak ise yıllardır yine "bilimin hö-
tın"na sineye çekiliyor...
Ne var ki ulus olarak bilime su-
samışlığımızdan kaynaklanan bu
açık "hoşgörü"nün bile uyarıcı
olamadığı; hatta "cesaret" verdiği;
. bilime bilimsel kimlikleriyle ters
düşenlerin çoğalmalarından anla-
şılıyor... I
Bu gözlemlerimizin "herkesj"
kapsamadığını belirtebilmek için
bazı örnekler gerekiyor: j
Yazıya ilham verenler arasıncjla
öncelikle kimi "bilirkişiler" var.
Daha doğrusu "bilirkişilik kurü-
mu"ndan aldıkları dokunulmaz-
lıkları...
Özellikle yargıda, hâkimlerin
"larklı uzmanhk gerektiren" ko-
nularda "bilirkişiler"in görüşünü
almalan çokdoğal. Sonunda kara-
rı elbette yine hâkim veriyor ama
bir uzmana "Sen bunu iyi biliyor-
sun, nedersin" diye sorulduğunda,
yanıtının tersine karar vermek ko-
lay mı?
Temelde "bilime" duyulan bu
"güven" içinde üretilmiş bilirkişi
raporlanna itiraz hakkı olsa bile,
"müelliflerinin" adeta "dokunul-
mazlığı" var. Dahası o konuyu
"bilmediği" ortaya çıksa bile "bi-
lirkişilik künliği"ne asla bir söz
söylenemez... Ve aynı kişiler, yine
de bilirkişilik yapmaya, bundan
para kazanmaya ve hatta "kazan-
dırmaya" devam ederler...
'Tarüşılmaz' üniversiteler
Kimi "üniversite"ler için de ay-
nı durum geçerli...
Yöneticileri demok-
rat ve hoşgörülü olsalar
bile, o üniversitedeki
herhangi bir eğitimin,
örneğin "yetersizliği''ni
ya da "ülke koşulları-
na ters düştüp"nü bir
söyleyin bakalım, başı-
nıza neler gelecek...
Alacağınız ılkyanıt,
ünıversitenin yetiştir-
diği kuşaklara ve say-
gın hocalanna "haka-
ret" etmiş olmanızdır.
Ardından gelecek tepki
de "bilimle bütünleş-
miş kurumsal kimliği küçük düşü-
riicü" tavrınızadır. Yani "dokunul-
mazhk" öylesine hâkimdir ki do-
kunanın haklı ya da haksız olduğu
bile asla tartışılamaz...
'Karar'sız karaıiar
Konunun örnekleri arasında
"Koruma Kurullan"nı da sayma-
dan geçmek olanaksız. Tarihi ve
doğal mirasımıza karşı şu "genel
duyarsızhk" içinde, bu değerleri-
mizi "korumak"la görevli kurul-
larımızı "yıpratmamak" elbette ki
temel göreviraiz. Kaldı ki zaten çı-
kar çevreleri ile onlara yakın med-
ya ve siyasetçiler, yıllardır Koru-
ma Kurullan'na yükleniyorlar...
Ancak bu kurullarımızda da ba-
zen öyle kararlar üretiliyor ki
"Yanhş yaptınız" denildiğinde;
"bilimsel özerkliğe müdahale" sa-
yılıyor ve asla tartışma olamıyor.
Hatta bazen de "kararsız karar-
lar" alınıyor ve insanlar ne yapa-
caklarını şaşınyorlar...
Oysa bilim, her şeyden önce
"açık"lığı ve "anlaşüır"lığı içer-
miyor mu?
Evet... Dokunulmazhk konusu,
milletvekiUeri ile sınırlı kalan bir
kavram oldu. Ne var ki aynı konu-
da benzer durumları yaşadığımız
bilim dünyamızı da "dokunulmaz-
hğa sığınmadan" bu ülkeye hizmet
etme kültürüne kavuşturmamız
gerekiyor...
oekinci(//cumhuriyet.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakı turk.net
ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciuı mynet.com
J a&k,
HARBt SEMİH POROY semihporoy(d yahoo.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA hayatepikiı mynet.com
URFA'DA
"DİNLER PARKI"
KURULACAKMIŞ!..
r
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Mayıs www.mumtaz-arikan.com
GünSM
Büyük
"-.
TACNA-AR/CA SORUNU
1923'DA 8U6ÜKI, P£#U l/£ ŞİÜ, ABP ' N'M
Ğ , 4O Y/U Ç Ş
Ç üzeee ıroPLANMişrr.
VE BOCİVYA İTTİFAZtA/A KA&Ç( "PAS/&K: Stf-
VSlÇt'Mr (jf8?3-i861J AS424A/P/Ğ/ St/SAOA
TACNA İL£ ARICA KeNTLBBİMİ /?GAt erMİŞTİ.
ÇÖZÜMÜ UZUN ZAHAAN ALM/Ç, SO-
, 77ICAJA '/I/W PEHia'yA, ARlCA'NtN İSE
ŞİU'YE BlRAICtLMASf K/teARtMA VA&ILMrŞT).
BU 4GADA Ş'Lf, P£GU 'YA & AJİL.YOM DOLA/5
İ ÖÜB/UEYİ /&4&UL ETMİŞTİ.
, AISfcA UMAfJINt GÜMGÜ
MEPBU KULLAMABİLeCeKTl. BÖLGEPE YEAJt DO-
ĞAAJ ÇOCUICLAR.. Üİ-KE TTEKCMtMİ 2-1 Y/4ŞINA
OE&İM YAPABLSCEKT- P&ru'ntın simgesı
SAYFA
17
GÖRÜŞ
ALPASLAN BERKTAY
Saygınlık..
Ciddiyet.. Ağırlık..
Aylardır Bush'tan bir randevu koparamayan Tay-
yip Erdoğan, onunlaarasını düzeltebilmek için ken-
dine bir "misyon" yaratıp Israil'e ve Filistin'e gitti.
Iki ülkenin arasını bulacak, Ortadoğu'da barışı ve
dengeyi sağlayacak, böylece "tarihi" bir rol de oy-
namış olacaktı! Gelin görün ki işler hiç de umduğu
gibi olmadı, Şaron da, Filistin Başbakanı da hiç il-
gi göstermediler. Turistik bir geziden öteye geçme-
yen program da birfiyasko oldu. Tayyip Erdoğan bu
duruma nasıl düştü?
Kendisi, yine böyle, kendi kendine kalkışıp daha
hiçbir resmi sıfatı yok iken Bush'un kapısına varıp
saygılarını ve bağlılığını sundu. Schröder'e de ay-
nı şeyi yaptı. Ciddiye alındığını kanıtlamak için de
15 günde 50 bin kilometre yol gidip 16 hükümet ve
2 devlet başkanı tarafından kabul edildiğini duyur-
du!
Bir çırpıda, "Ben değiştim. Gerekirse papaz kılı-
ğına bile girerim" dedi.
"Zina suçtur" dedikten 24 saat sonra Strasbo-
urg'da TV'lerin karşısında, aynen "Zina suç değil-
dir" dedi, hep izledik. Bunu söylerken niçin kızardı,
ezilip büzüldü?
Güney Kore'den limuzin istedi. Verdiler. Schrö-
der'den de bir helikopter istedi, amaalamadı. Adam
gülerek, bunun yerine bir "Mercedes" sundu. Bu
kez helikopteri Putin vaat etti, adı da "Erdoğan he-
likopteri"\
Birde durup durup bağırıyor. Tayyip neden bağı-
rıyor? Ne zaman sıkışsa, etinden parça koparılmış-
çasına avaz avaz, yüzü pençe pençe, gözleri çak-
mak çakmak, haykırıyor. Attan düşünce, çamlarde-
virdikçe bağırıyor. Böylece daha etkili, daha inan-
dırıcı olduğunu mu düşünüyor, yoksa kendi sesin-
den kendisi de mi etkileniyor? Benzetmek gibi ol-
masın, Hitler de böyle bağırırdı ve bu, ona yarama-
dı. Kıbrıs 3 Ekim'de gidiyor, Kuzey Irak'ta kırmızı çiz-
gi filan kalmadı. 3 Ekim'de de bağıracak mısınız?
Recep Tayyip'in durup dururken yaptığı Kenya,
Güney Afrika, Güney Asya gezilerinin, oralarda
boy göstermekten ötede biranlamı, ciddiyeti var
mı? Yoksa, böylece Bush'un verdiği "değişik kül-
türleri, kıtaları yakınlaştırma" görevini mi yerine
getiriyor? Köpek-kedi davalarıyla para kazanılır,
saygınlık ve ağırlık ise asla!
Beri yandan, dünyanın hangi ülkesinde aklı ba-
şında bir meclis başkanı, ilk iş, "Inadına türban!" de-
yip arkasından "Şeyini şey yaptığımın şeyi!" diye
yapıştırır (ömrümde böyle şey duymamıştım, ya
siz?), "Anayasa Mahkemesi'ni kapatınm!" diyebi-
lir?
Dışişleri Bakanı'na gelince.. Türk askerinin başı-
na Coni'ler çuval geçirdiklerinde, o, "Rumsfeld
haklı! Wolfowitz haklı!" diyor. Ebu Garib'deki iş-
kence sahneleri yayımlandığında, "Demokrasinin
zaferi!" diyebiliyor. Siz kimden yanasınız? ABD'nin
her dediğini yapmak zorunda mısınız? Her şeyiniz-
le bağlandığınız Bush elinizi bıraktığı an, nesiniz? In-
cirlik'i niçin verdiniz, "insaniamaçla" mı?
Recep Tayyip neden kendisini ciddiye aldıramı-
yor? O çok güvendiği "vücut çalımı" artık etkisini
yitirdi mi? Bunca akrobasi, kapı kapı dolaşmak, ters
mi tepti?
Saygınlık, ağırlık, inandırıcılık nasıl bir şeydir, na-
sıl elde edilir, nasıl korunur? Ya açıkgözlülük ya da
saygınlık... Önce kendinize saygınız var mı? Bir de-
diğiniz bir dediğinizi tutmazsa, kişiliğiniz ve saygın-
lığınız olmazsa, ne Isa'ya yaranabilirsiniz, ne Mu-
sa'ya... Son Israil-Filistin fiyaskosundaki gibi... Şu
durumunuzda, Şaron'un ve Filistin Başbakanı'nın
ziyaretinizi ciddiye almamalarından daha doğal ne
olabilir?
Bu ülkenin, olanca yoksulluğuna karşın, tüm dün-
yada seçkin, saygın bir yeri vardı; onu hızla, miras-
yedice harcadınız! Yeni TCY ile saygınlık kazanıl-
maz!
Teslimiyetçilikle ulaşabileceğiniz noktadasınız.
Evet, önce, kendinize saygınız var mı? Yoksa, bu,
nostaljik bir sözcük mü?
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7
4/ 6
7
SOLDANSAĞA:
1/ Meyvesi iri
ve yuvarlak,
kabuğu koyu
kırmızı olan
bir kiraz cin-
si. 2/Niğdeve
Nevşehir yö-
resinde yeti-
şen, kaliteli
bir şarap ve-
ren beyaz
üzüm cinsi...
Antalya ve
Fethiye körfezleri
arasında yer alan ya-
rımadanın adı. 3/
Dayanıklı bir yün
kumaş... Şama-
nizm'in din adamla-
nna verilen ad.
Aritmetik hesap
yapmakta kullanı- 8
lan, birçok devingen 9
parça dizisiyle donatılmış düzenek... Lityum ele-
mentinin simgesi. 5/ Köfteyle servis yapılan bir
türpilav. 6/Eski dilde su... Müjdeli haber. 7/Yaz
yağmuru... Kapalı bir yerin ısısını ayarlayan ay-
gıt. 8/ Osmanhlar döneminde harman ürünlerin-
den onda bir oranında alman vergi... Baymdır,
mamur. 9/ Elazığ yöresinde yetişen ve şarap ya-
pımında kullanılan kırmızı üzüm cinsi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yağı ahnmış sütten ya da yoğurttan yapılan
peynir... Arka, art. 2/Gözleri görmeyen... Deniz-
cilikte "alt, aşağı" anlamında kullanılan sözcük.
3/ Suudi Arabistan' ın para birimi... " Söz ola ağu-
lu aşı / Bal ile — ede bir söz" (Yunus Emre). 4/
"Gümüş sepet" de denilen, pembe ya da beyaz çi-
çekli bir süs bitkisi... Radyum elementinin sim-
gesi. 5/ Bir kabın üstünü örtmeye yarayan nesne.
6/Argoda esrar... Kabuğu dökülmüş ağaç. 7/Hi-
le, düzen... Bir şeyden kalan kötü iz. 8/Bilecen...
Eski dilde yılan. 9/lskambillerle oynanan bir tür
oyun... Tanrıtanımaz.