02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 10MAYIS2005SALI HABERLER DÜNtfADA BUGÜN ALİSİRMEN Biri Söylemeliydi Türkiye'de Cumhuriyetirı ilanından bu yana, rejimin anayasal rıitelenme- si, parlamanterolmasınakarşılık, cum- hurbaşkanlığı kurumunun g srçek ağır- lığı herzaman bu sistemin sınırlarının çok dışına taşmıştır. Cumhurbaşkanının parlamentoya ve yürütmeye egemen olan CHP'nin Genel Başkanı olduğu "teh parti" dö- neminde Çankaya'da oturan Atatürk ve Inönü, ülkenin gerçek ogemenle- riydiler. 14 Mayıs 1950 seçimler yle iktida- ra gelen DP'de ise kuruluşta en güç- lü kişi olan Celal Bayar, yıldızı yük- selmekte olan Adnan Munderes'e başbakanlığı bırakıp Çankaya'ya Ç'k- mayı yeğledi ve cumhurbaşkanının tarafsızlığı ilkesini hiçe sayarak, DP saplı bastonlarla gezerek, iktidar par- tisi ile bağını hep öne çıkardı. 1961 Anayasası'nın öngördüğü ni- telikteki Cumhurbaşkanı'na ulaşabil- mekiçin iseTürkiye27 Meyıs'ın üze- rinden 12 yıl geçmesini bcskledi. Askerkökenli, Fahri Korırtürk, Çan- kaya'nın yetki ve eylemlerini sistemin öngördüğü sınırlar içinde tutma ko- nusunda kendisinden önce ve sonra gelen nice sivili gölgede bırakacak bir sivillik titizliği sergiledi. ••• Korutürk'ten sonra Meclis'in birtür- lü yerine geçecek kimsev i seçeme- miş olmasının da katkısıyl^ gerçekle- şen 12 Eylül darbesinden SDnra, emir- le oluşturulan 1982 Anayasası gerçi Cumhurbaşkanı'na 1961 Anayasa- sı'nın verdiğinden daha geniş yetki- ler bahşediyordu ama yin 3 de siste- min başkancı olduğunu söylemek mümkün değildi. Nevarki, 1982 Anayasası ile birlik- te metazori sistemle seçi en Kenan Evren, anayasadan çok cuntanın hâ- lâ kırılamamış olan sultasından ve TSK'den aldığı güçle hükınetti. Onu izleyen ve her ikisi de başba- kanlık ve parti liderliğinden Çanka- ya'ya yatay geçiş yapan Özal ve De- mirel, anayasadan çok, konumların- dan ve siyasal kişiliklerincen aldıkla- rı yetkiyle, yürütme üzerinde ağırlık- larını hissettirdiler. Tıpkı Özal gibi, Süleyman Demirel de özellikle dış politika konularında, çok etkin bir rol oynadı. Şimdiki Cumhurbaşkanı nız Ahmet Necdet Sezer ise kökeninin de etki- siyle (eski Anayasa Mahkemesi Baş- kanı) Çankaya'nın konuklarının parla- manter sistemin gerektirdiği sınırlar içinde kalmaya özen göstermeleri ko- nusunda titizdir. *•• Yaşadığımız olaylar, Cumhurbaş- kanı'nın parlamenter sistemin tanıdı- ğı sınırlar içinde kalmasının günlük aktif politikanın üstünde bir konumu korumasının illa kişiliksizlik ya da et' kisizlik anlamına gelmediğini göster- di. Hattarejimeyöneliktehditleri.ana- yasanın kendisine verdiği sınırları aş- madan, ama sonuna kadar kullan- mayı da ihmal etmeden göğüslemek- te büyük başarı gösteren Ahmet Nec- det Sezer, kışilikli ve tutarlı tavrıyla Cumhuriyet tarihinde çok önemli bir yer edinmiştir. Sayın Sezer, yabancı devlet adam- larıyla görüşmelerinde, kendisinden önceki Demirel ve özal'ın tersine, pek öne çıkmamaktadır. Ancak Cumhurbaşkanı'nın yavaş yavaş değişik birtutumu benimsedi- ğini belirten ipuçları görüyoruz. Nitekim, geçen hafta, Alman Şan- sölyesi Gerhard Schröder ileyaptı- ğı görüşmede Sayın Sezer ilk kez can alıcı noktalara doğrudan dokunma gereğini hissetmiştir. Sezer, görüşmede, Berlin'in hem Erdoğan'ın komisyon kurulması öne- risini destekleyip hem de ortaya çıka- cak sonucu beklemeden parlamen- toda soykırım kararı verilmesinin bü- yük bir çelişki olduğunu, Türk-Alman dostluğuna sığmayacağını söylemiş, hem de Kuzey Kıbrıs konusunda ya- pılan vaatlerin gerçekleşmemesi ne- deniyle doğan durum üzerine, "Rum- ları sorun çözülmeden AB 'ye almak- la hata ettiniz. Bu noktaya varacağı belliydi. Hem Türkiye'ye hem de KKTC'ye verilen sözler tutulmadı" diyerek tok bir sesle konuşmuştur. Uzun süredir, tok sesle konuşmayı unutmuş, aldatılmayı, itilip kakılmayı kanıksamış, verdiği ödünleri zafer gi- bi görmüş bir dış politikanın egemen olduğu ortamda Ankara'dan böyle tok bir ses çıkması insanın içinı serin- letıyor. Evet, birinin bu gerçekleri söyle- mesi gerekiyordu. [email protected] Liselerde eğitim kademeli olarak 4 yıla çıkarken bazı süper liseler kapatılacak Eğitimde düzenlemeHaber Merkezi - Talim ve Terbiye Kurulu'nun hazırladığı yeni müfredat- la liselerde eğitim kademeli olarak 4 yı- la çıkacak. Yeni müfredatla, Anadolu ve fen liselerindeki hazırhk sınıflan kaldırılarak yabancı dil eğitimi ilköğ- retim ve ortaöğretim süresine yayıla- cak, süper liselerse zaman içinde Ana- dolu liselerine dönüşecek, bazılarıysa kapatılacak. Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Ter- biye Kurulu'nca hazırlanan, ortaöğre- tim müfredatında son aşamaya gelin- dı. Aralık ayında ortaöğretim müfreda- tının ilk bölümünü tamamlayan Talim ve Terbiye Kurulu,diğerbölümleriçin çalışmalarına devam ediyor. • Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu'nca hazırlanan, ortaöğretim müfredatında son aşamaya gelindi. Yeni müfredatla, Anadolu ve fen liselerindeki hazırlık sınıfları kaldırılarak yabancı dil eğitimi ilköğretim ve ortaöğretim süresine yayılacak. Çalışmalann tamamlanmasının ar- dından yeni müfredat, lise 1 'inci sınıf- lardan başlamak üzere gelecek öğretim yılından itibaren uygulanacak. Yeni müfredatla birlikte liseler de kademe- li olarak 4 yıla çıkacak. Anadolu ve fen liselerindeki hazırlık sınıflan kal- dınlarak yabancı dil eğitimi ilköğretim ve ortaöğretim süresine yayılacak. Sü- per liselerse zaman içinde Anadolu li- selerine dönüştürülecek, bazılarıysa kapatılacak. Yeni ortaöğretim müfreda- tına göre, 9. sınıfta düz liselerle mes- lek liselerinde ortak ders programı uy- gulanacak. Bütün okullarda lisenin ilk senesinde fen bilimlerine giriş, sosyal bilimlere girış, tanıtım ve yönlendirme, ortak beceriler, Ingilızce ve bilgisayar gibi dersler okutulacak. Ikinci seneden itıbarense alınan notlar ve ilgi alanla- nna göre branşlaşma başlayacak. llkokul dördüncü sınıflan başlaya- cak olan yabancı dil öğretimi sekizin- ci sınıfa kadar sürecek. İlköğretim bit- tiğinde öğrenciler A-l ve A-2 seviye- sinde Ingilizce bilecek. 2008 yılından sonraysa liseyi bitıren her öğrencinin elinde dil pasaportu olması hedefleni- yor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın üzerinde çahştığı bir başka projeyse liseyi bitir- me sınavı. Liselerde, "bakalorya" (ol- gunluk) sınavı açılacak. Meslek lisesi öğrencüeriyle düz lise öğrencileri ken- di müfredatlanndan sorumlu olacak. Smavda alınacak puanlar üniversiteye giriş için de belirleyici olacak. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in Ba- kanlar Kurulu'na anlatacağı bu düzen- lemelerin 2005-2006 eğitim-öğretim yılında hayata geçirilmesi planlanıyor. KONU MECLIS'E TAŞINDI Imamlıktan emekli öğretmen FIRATKOZOK ANKARA-Denizli'nin Acıpayam ilçesindeki Ala- attin ve Yazır ilköğretim okullannda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri- ne bir imam emeklisinin girdiği ortaya çıktı. CHP Denizli Milletvekili Mus- tafa üazalcı, konuyu Mec- lis gündemine taşıdı. Yaklaşık 2.5 yıllik ikti- dan boyunca Milli Eğitim Bakatüığı'nda (MEB) kad- rolaşma rekoru kıran AKP hükümeti, binlerce adayın öğretmen olabılmek için sıraya girdiği bir dönemde emekli imamı öğretmen yaptı. Cumhuriyet'in edin- dıği bilgilere göre, Deniz- li'nin Acıpayam ilçesin- deki Alaartın ve Yazır il- köğretim okullarında boş geçen Din Kültürü ve Ah- lak Bilgisi derslenne imam emeklisi Ismail Özgen gi- riyor. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ise bazı dersle- re dışandan ücret karşılı- ğı uzmanların girebilece- ğini savundu. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ise durumun "ka- bul edilemez" olduğunu vurguladı. Dinçer, "Emek- li de olsa sonuçta imam imamdır. Öğretmenkünli- ği almamışür* dedı. Konuyu TBMM günde- mine taşıyan CHP'li Ga- zalcı, Milli Eğitim Baka- m Hüseyin Çelik'in yanıt- laması ıstemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği so- ru önergesinde Çelik'e ola- yın doğru olup olmadığı- nı sordu. L_ L_ " \ •' • "L. L_ il ^ ,L_ L- A • A 1 '<KC UGUR OERSHANELERI Türkiyc'nin çcşitli il ve ilçeleriıulçkf iOO'e ulaşan Uğur Dershanelcri şubesindc, sınavlara hazırlanan biıılerce Uğur Oğrencisi yılda 36 kez "Ortak ÖSS Dencmcsi"ne, 18 kez de "Ortak OKS Denemesi"ne katılır... Büyük u smav"lar için Türkiye gcnelİnde yapılan bu Ortak Dcneme sı Sıııavlan, öğrcncilertımzin binlerce kişi arasında yerlcrini görnie açıstn- y dan çok önenılİdir. Çiinkü; Uğur Dershanelcri'nde hedcftektir: Gençleri- 1 İlköğretim 7. ve Lise 2. Sınıf Öğrencileri; 20 MayiS 2005 larihınde Türkıye'nin 100 Ugur'ıında ynpılııcak "Genel Oegerlendırme Sınavı'na kalılarak yerinizi görme ayrıcaltgımzı yaşayın! Başarıya ulasmak için "SİZ6 ÛZ6İ Uğur S!mflari"nıla yerinizi alın. lişvuru; Tüm Uğur Oershaneleri IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİIN AB, Balkanlar'da bağımsızlığını kazanamayan bazı bölgeleri üyelik statüsüne hazırlayacak. ^iNt^T/V Kemal Derviş BM'deki görevine ağustos ayında başlayacak MıUetvekîlliğinden istifa etti ANKARA(CumhuriyetBürosu)-BMKal- kınma Programı Başkanlığı'na seçilen CHP Istanbul Milletvekili KemalDerviş, milletve- killiğinden istifa etti. İstifa dilekçesini TBMM Başkanlığı'na gönderen Derviş, 11 Mayıs Çarşamba günü TBMM Genel Kurulu'nda konuşmak için de söz ıstedi. Derviş, "Yarı- şı Türkiye'nin kazanması hoş oldu" dedi. Parlamentoda gazetecilerin sorulannı ya- nıtlayan Derviş, yeni görevine resmen ağus- tos ayında başlayacağını bildirdı. Bazı hazır- lık toplantılanna katılması gerektiğini, bir geçiş dönemi yaşanacağını kaydeden Derviş, bu olayın aslında birdenbire gelıştiğini ve dolayısıyla biraz sürpriz olduğunu söyledi. Derviş, BM Kalkınma Programı Başkanlı- ğı'na seçilme süreciyle ilgili olarak, "Buya- nşta Türkiye vardı. Yanşı Türkiye'nin ka- zanması dünyada hoş oldu. Ben kendimi, 'Türkiye için yanşıyorum' diyehissettim.Di- ğer ülkelerde bunu hissettiler. Gerçekten say- gın, deneyimüadaylarvartü. Çokşeflfafbir ya- rış oldu. 21. yüzydda bu tür atamalann veya seçimlerin kamuoyu öniinde, dünyaya açık, bütünmilledereaçıkolnıası bence BM' nin gü- zel bir örneğL Çünkü her yerde böyle olnıu- yor. BM bu yöntemi geliştiriyor. Bence iyi bir yöntem, kolay bir yöntem degil. Resmen im- tihana giriyorsunuz. Fakat iyi oldu. Türkiye olarakçoksevindik. Dışişleriçokiyiçabşü.Tür- kiye BM Kalkınma Teşkilaü'yla yakın ilişki içinde, bunlar devam edecek" diye konuştu. Kemal Derviş. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Votka Limon ya da Limonlu Votka mizin hayallerinigerçekleştirmek! 1968'den bcri bu Uğur'da çalışıyorıız... ıv Ucrctsızdtn Sovyetler Birliği'nin dağılmasının o büyük coğrafyada ne gibi sonuç- lar doğurduğuna ilişkin çok öykü- lerdinledik. Ermenistan'dabirKürt köyünde Sovyetler'in dağılması ne gibi sonuçlar yaratmıştı? Ermenis- tan Kürtleri bu yoksul ülkede ne gi- bi acılarla yüz yüze gelmişlerdi? Sürgündeki Iraklı Kürt yönetmen Hiner Saleem (Salim), acılar, kâ- buslar ve karlar içindeki bir köyde yaşananları filme almış. Hamo, Er- menistan'dakı bir Kürt köyünde ya- şıyor. Üç oğlunun birisi Fransa'da, bir oğlu yine uzak bir diyarda yaşı- yor, diğer oğlu ise köyde. Köydeki oğul işsiz, Hamo da işsiz. • •• Hamo, bir süre önce yitirdiği ka- rısı Gülistan'ın mezarına her gün düzenli olarak gidiyor. Onunla ko- nuşuyor, yaşadıklarını anlatıyor. Ya- nı başındaki bir başka mezara ise kocasını yitirmiş orta yaşlı güzel bir kadın geliyor. Nina isimli bu kadın- la Hamo arasında zaman içinde bir romans gelişiyor. İkisi de yoksullu- ğun pençesinde umutsuzca çırpı- nıyor. Evlerindeki eşyaları satıp tü- ketiyorlar. Geleceğe ilişkin hiçbir umutlan kalmamış gibi bir yaşam sü- rüyorlar. ••• Hamo, geçmişe yönelik değer- lendirmeler yaparken bir arkadaşı, "Sovyetler döneminde özgürlüğü- müz yoktu" deyince Hamo şöyle birtepki gösteriyor: "Ama onun dı- şında her şeyimiz vardı." Sovyetler'in dağılması, bütün bu dünyayı büyük birçaresizlik içine iti- yor. Insanlar büyük dramlar yaşı- yorlar. Nina'nın kızı piyanist, iyi bir müzik eğitim almış. Ancak yaşamı- nı sürdürebilmek için vücudunu sat- mak zorunda kalıyor. O da karınla- rını doyurmaya yetmiyor. Çok ağır şekilde itilip kakılıyorlar. ••• Içki, köylülerin yaşamının en te- mel parçası. Paraları olsadaolma- sa da bir şekilde votka içmeyi sür- dürüyorlar. Nina, "Votka Limon" adlı yol üstünde bir içki dükkânın- da çalışıyor. Açlık sınırında yaşarken bu dükkân da kapanıyor ve iyice zor duruma düşüyor. Hamo da Fransa'daki oğlundan para beklerken, oğlunun ondan pa- ra istemesi onu iyice çaresiz bir ha- le getiriyor. Acı ve açmaz iki insanı birbirine yaklaştırıyor. Bir akşam Hamo'nun evinde buluşup dans ediyorlar. Oncayoksulluğun içinde Hamo ve Ninasevgiyi, romansı ya- şıyorlar. ••• Nina'nın yoksulluğu onu son ve çaresiz birteşebbüse itiyor. Kızının herşeyi olan piyanoyu satmaya ka- rar veriyor. Piyanoyu yola çıkarıp satabilmesi için Hamo'nun yardı- mını istiyor. Birlikte piyanoyu yolaçı- kanyoriar. İlk müşteri geldiğinde Ha- mo piyanonun satılık olmadığını söylüyor ve Nina ile birlikte piyano- nun başına oturup çalmaya başlı- yorlar. Votka Limon filmi, yer yer mizah- la örülü çok etkileyici bir film. Gö- rüntüler birertablo niteliğinde. Her kare dikkatle ve özenle seçilmiş. Hamo'nun ve Nina'nın yitirdikleri eşlerine olan bağlılıkları, geçmişte- ki mutlu günlerine özlemi ifade edi- yor. Aralarında böyle bir ortak nok- ta oluşuyor. Votka Limon, sosyalizmin sorgu- lanması, sonuçları üzerine birdeğer- lendirme yapma olanağı da veriyor. En önemlisi, her koşul altında bile insanın aşk ve sevgiyi üretebildiği- ni gösteriyor. Çok etkileyici, çarpı- cı bir film izlediğimi söyleyebilirim. Hiner Saleem önemli bir yönetmen. Üstelik çok da genç. Onun başka başarılı filmler üreteceğine de ina- nıyorum. ••• Sabahat ve Halim Spatar, 1950 TKP tutuklamasının acısını yaşa- mış iki büyüğümüz ve de arkada- şımız. Halim Ağabey'le 12 Eylül dö- neminde de aynı davadan yargılan- dık ve 12 Eylül cezaevlerinde birlik- te hapis yattık. Mümtaz, Sabahat Abla'nın ve Halim Ağabey'in en bü- yük çocuklarıydı. Mümtaz'ı kanser hastalığından pazar günü kaybet- tik. Cenazesi bugün öğle namazı- nın ardından Levent Camii'nden kaldırılacak. Yakışıklı, sempatik, dünyalar iyisi Mümtaz'ı hep sev- giyle anacağız. Sabahat Abla'ya ve Halim Ağabey'e sabırlar dilemekten başka şey gelmiyor elimden.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear