25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 17NİSAN2005PAZAR HABERLER Kendi dillerini yaratıp kimliklerini oluşturan gençler, arkadaşlannı ve eşlerini sanal âlemde buluyor Gençler simgelerleanlaşıyor BERtVANTAPAN Gençler, bırbırlerı ıle sanal ortam- da farklı bır dılle konuşup yarattıkla- n kodlar üzennden ıletışım kuruyor- lar, simgelerle kendi kimliklerini ifa- de edıyorlar. Günümüz gençliği, "ma- kine" ile girdiği diyalogda, yarattığı yeni kodları kimliklennde behrleyıcı unsurlar haline getıriyor, kendi arala- nnda göz kırpmalar yaşıyorlar. Prof Dr Özcan Köknel, sağlıklı ile- tışımın yüz yüze olması gerektiğine dıkkat çekerek, "tnsan ile ıııakine arasındaki iletişim gerçek bir ile- tişimdeğildir.Duygulankülüeşen gençler, kendi aralannda oluştur- dukları özcl bir dil ile yeni bir altkültür mey- dana getirerek toplum- daıı uzaklaşıyorlar.Genç- lerarasındakullaıulansim- geler,bir altkültürüyansıt- maktadır. Kendikimlikle- riniispatcdccckortanıbu- lanıayan genç, bunu mü- zikle, sinıgcylc ya da markayla yap- maya başlıyor." Medya tarafindan "Genç,güzel,güç- lii, enerjik olacaksın" gıbı mesajlaruı gençlenn kımlık oluşumunda etkili olduğunu dıle getıren Köknel, şöyle devam ettı: "Kitie iletişim araçların- da verilen mesajlaı;tüketimeve mar- kaya yönelik olduğu için gençlere fm " ulaşhrılan kodlar, simgeler kimlik- ^ leriifadeetmeyoluhalinegeHyor.Genç- ler de bu yiizden fal, biiyii,riiyagibi 'aklın' egemenolmadığıtaraflarayö- neliyor." İletlşlme vaklt yok Istanbul Bilgi Üniversıtesı Sosyoloji Bölümü öğrehmüye- si Prof. Dr. Arus Yumul, yüz yüze ıletışımın sosyallığın ılk kuralı olduğunu söylerken, "lle- tişimevaktimizüıomıaması,ilişkiler- de hız kaygısını yaratmışür. Hız kay- gısı yüzünden gençler belli kısaltma- larla iletişim kuruyor" dedı. Beden süslemesine tarihin her döneminde rastlanabileceğini dile getıren Yumul, "Beden süslemesinin amacı, iç benli- ğûnizi dışanyansıtmakya da onu giz- leınekiçin2.bir masketakmaisteğide olabilir" dıye konuştu. Yumul, sözle- nnı şöyle sürdürdü: "70'lerde toplu- mun politikolduğu dönemlerde genç- lerkendilerinisaçsakalbiçîmlerifleifa- de edryorlardJL Eskidentoplumsalpro- jeler vardı. Şimdi ise bedenlerprojeye dönüştürüldü. Türban bile bir süsle- me ve kimlik aracı haline geldL" 68'liler Vakfi Başkam GökalpEren, medyanın rekabet ortamım kışkırttı- ğını ve günümüz gençliğinin de bu rekabetin bir ürunü olduğunu ifade etti. "68 kuşağı, bencil olmayana, ko- lektife dönüktü.Günümüzde,kapita- listtoplumuntüketidyaratmakiçinmo- da halinegetirdiğişeyleritüketen genç- ler, aslmda kendilerini yapay bir hale getiriyoıiar'' diyen Eren, şöyle konuş- tu. "Gençler, sanal dünyada kendile- rini ifade ettiklerini sanryorlar.Ancak o ortamın sahte olduğunuanla- yamıyorlar." 78'lıler Vakn Baş- kanı Celalerin Can da "Sanal ortamlarda insanlar birbiri- ne dokunmadan sevgili olu- yorlar. Eskiden gençlerin elleri hayata değiyordu. Medya,gençlerindüşün- ceve davranış kalıplan- nı değiştirerekbireycilik, markacdık, özgüıiük adı altuıdayabancılaşmayıya- ratü." dedı. Cençler ne diyor? Istanbul Üniversitesı îletişım Fa- kultesı'nden konuştuğumuz gençlenn bir kısmı, toplumsal değıl bireysel hareket ettiklerini ve bundan rahatsızlık duymadıkla- nnı ifade ederek, "Ailemizleaynıdil- den konuşmuyoruz. Evde ve arka- daş ortamımızdasiyasikonular ko- nuşulmuyor. tnternette yonja, msn, ekşisözlük, zibidisözlük gibi sitelere takıuyoruz. Geneldebu sitelerde- ki tanımlankullanıyoruz. Genel- de kullanılan aksesuvarlann bir anlamıyok bi/im için.Aynca pa- ranındeğerinibilmeyenbir genç- likvar" diye konuşurken, bir kıs- mı ise görüşlerini şöyle ifade ediyorlar: "Baa gençlerin dışgö- rünüşleri dışında kendikimlikleri- ni var edecek bir şeyleri yok. Dış gö- rünüş,ideolojiyibelirler. Birsolcuile bir sağcı farklı giyim tarzlanna, mü- zik, kitapzevkinesahipler. Ancakbir- çok gencin dış görünüşünü 'popüler olaıı' beliıüyor.Oysadış görünüş'ses- siz bir isyanı' tcnısil etıneli. Bİze sı- nav sistenıi rekabetçiolmayıöğretiyor. Arkadaşım bilebeniarkadaşı olarak değil rakibi olarak görüyor. Eski sol kuşağa inanç kabnadığı için hasta ve güvensiz bir toplumuz. Biz de sıkışn- nlnuş, tutunamamış, çelişkilerle do- lu, duyarsız ve kavanozun içinde ya- şayan bir gençliğjz." UZMANLAR: ClNSELLÎKLE ÎLGlLÎ SORULARA DOĞRU CEVAP VERİLMELİ Çocuğunuzun sorularını duymazlıktan gelmeyin ŞULEKOKTURK Çocuklann cinsellikle ilgılı beklenen yaş- tan önce ve beklenmeyen ortamlarda gelen sorulan karşısında anne babalar zor du- rumda kalabiliyor. Uzmanlar, ço- cuklan duymazlıktan gelmek ye- rine kısa ve net yanıtlar venlmesım onenrken çocuklann, bu sorulan sormazlarsa yönlendirilmeleri gerektiğini belirtiyorlar. Çocuk ruh sağlığı ve has- talıklan uzmanı Dr. Ayten Erdoğan, çocuğu bilgilen- dirmemenin tehlikeli sonuç- lar doğurabıleceğını belırte- rek 3 yaşından önce ço- cukcinselliği ya da be- beğin nasıl oluştuğu- // 1 numeraketmı- yorsa, aile- lerin bu konulardan bahsetmesıne gerek ol- madığını dıle getırdi. Çocuk soru sormaya başladığında, bunlan duymazlıktan gelme- yip sorulann yanıtlanmasını öneren Erdoğan, "Çocuğunuz4-5yaşında olduğu hal- debukonuyumeraketnıiyorya da konuylailgilisorularsornıuyor- sa,onu sizyönlendirin. İlkokul dönemindeki bir çocuğun,cin- sel organlan, kız erkek farklı- lığuıı çoktan öğrenmiş olması gereklidir. Çocuğubu konular- da bilgilendirmezseniz, arkadaş- laruıdan yanlış ve tehlikeli bilgiler edinebilir,fantezilerindeyanuşşey- ler oluşabilirve cinselliğin utanıla- cak bir konu olduğunu düşünebi- lir" dıye konuştu. Çocuğa cinsel organlann gerçek isimlerini açıklamanın en doğ- rusu olduğunuvurgulayan Erdo- ğan, "Diğer isimlerin kulianıl- ması durumundavücutorgan- lan hakkında bilgilenme ve anlamada yanılmalar olabi- lir" dedı. Çocuklann uygun olma- yan ortamlarda bu sorula- rı sormasına hazırhkh olunmasuıı da öneren Er- doğan, "Bebeklernere- den gelir" sorusu karşı- sında, çocuğun bu konu- yu neden merak ertığı- ni anlamak ıçın, gere- kirse bazı sorular sora- rakonlan dikkatle dın- lemekgerektiğini vur- guladı. Erdoğan, "Bazen, 'bebekler annelerinden doğar' gibi bir cevap merakı- nı gidermeye yeterli olabilir. 4 yaşındaki çocuğa hamilelcrin çocuklan karnında taşıdığı söylendiğizaman,çocuk ha- mile kişinin çocuğu yemiş olduğunu düşünerek şa- şırabiliı- de" diye konuştu. Türkiye'yi yakından izlediklerini söyleyen UNI Avrupa Sekreteri Bernadette Segol: Yasakh düzene iziıı veremeyiz • AB üyesi 303 sendikanın 7 milyon üyeli örgütü UNI'nin Avrupa Sekreteri Segol, "Türkiye'de yatınm yapacak AB sermayesi, AB'nin sosyal, sendikal, ekonomik kriterlerini uygulamak zorunda" uyansında bulundu. Segol, "Bir ülkede gelişmiş, diğerinde düşük işçilik, sosyal standartlar sürdürülemez, kabul edilemez" dedi. ŞİJKRAN SONER Bernadette Segol, kısa adı UNI olan, AB üye- si ülkelcrde örgütlü 303 sendıkannı 7 milyon üye- sinin Avrupa ılışkılen sekreten. Türkıye'nin AB üyelığınde destek çalışmalarını yürüten sendika hderlennden bın. Bu kez de birçok işkolundan üye sendıkalannın sorunlannda dayanışma için Türkiye'de. AB kriterlerinin sosyal, sendikal hak- lar iç lıukuk düzenlemelerı, uygulamalan ve AB'den Türkiye'de yattrım yapan çoknluslu şrr- ketlerin Türkiye'deki ortaklıklannda ana ülkele- rindeki standartlannm korunup korunmadığnu araştınyor. Once konuk sendıkacılar ıçın gelenek olduğu üzere UNI'nın örgütlü olduğu işkollan ve AB'de çok yaygın olan bırleşmeler konusunda bilgi ve- nyor. Sermayenin küresel saldırısı karşısında üye kaybeden AB sendikaları ayakta kalmak için hızlı bir birleşme sürecını yaşamışlar. So- nuç olarak TJNI Türkıye'den bankacıhk, fınans, basın, ticaret, sıgorta, habercılık, turizm, hatta kuaförlük dahıl pek çok ış alanı ve ışkolunu bir- den kapsıyor. Çok sayıda Türk sendikasının üst örgütü konumunda. Bu nedenle de BASlSEN'in konuğu olarak geldiği Türkiye'de butün üye sen- dikaların ortak sorunlannı saptayan bır de top- lantı düzenlendi. Tabii kı bızde yürürlükte olan sendikal yasalar ve gündemdekı 2821 ve 2822 sayılı yasalann sözde AB'ye uyunı değişiklik- lennde, örgütlenme, toplu pazarlık ve grev hak- larına gelen bır sürü yasağın içeriğini bile algı- lamakta zorlamyor. Hemen ardından da böyle- UNI Avrupa Sekreteri Segol, gazetemiz yazarı Şükran Soner'le konuştu. sıne yasaklı bu- düzene ızınverilmesınin söz ko- nusu olamayacağını açıklıyor. Kopenhag kriter- lennın genel hükümlerı ıçerdiğini, ancak bundan sonrasuıda sosyal ve sendikal kriterlerin çok da- ha anlamlı biçimde gündeme geleceğinin, AB sendikacılık hareketi tarafindan da gelişmelenn yakından izleneceğini vurguluyor Türklye çok önemll Bernadette Segol, AB sendikacılık hareketi için Türkıye'nin pek çok aday, hatta uye ülkeden da- ha önemli olduğunu vurguluyor Nufusu ve eko- nomısi küçük ülkelerdeki uyumsuzluklann üye- lik ilişkileri içinde kolayca düzeltılebıleceğının, ancak Türkiye gıbı dev ekonomısı ve nüftısu olan bır ulkedekı sosyal, sendücal standartlar düşük- lüğünün, tüm AB üyesı ülkelerdeki kazanılmış sos- yal, sendikal standartlan aşağı çekebileceğinin bi- lıncınde olduklannı vurguluyor. Dünyada yaşandığı üzere küresel gelişmelenn 1980'ler sonrası AB sendikacılık hareketını de ıç ve ayakta kalma sorunlanyla sıkıştırdığını, ulus- lararası dayanışma, AB ıçınde dayanışma çalış- malannı zayıflattığını itiraf ediyor. Uzun bır çal- kantılı sürecin ardmdan yenıden toparlanmada dayanışmanın, hele de AB üyesı ülkeler arasın- da uyumun ön plana çıktığını söylüyor Bernadette, güncel olarak Türkiye'de yatınm yapan AB ülkelennden bankalarla çok ilgılı. Türk bankalannı satın alan AB üUcelerınden ünlü ban- kalann bu satın alma ışlenılennde AB tarafindan kabul edılmış ortak standartlara uyma yükümlü- lüklennı anımsatıyor. AB'nin serbest pazar de- ğıl, geçmışı olan sosyal gelişim tarihi içinde, sos- yal ve sendikal haklar knterleri öne çıkmış, sos- yal dıyaloğun geçerlı olduğu bırbirlik olduğunun unutulnıaması gereğı üzennde duruyor. Sık sık Tur- kıye'de banka satm alma girişimi içinde olan AB ülkelennden bankaların adlannı vererek "Bizim- le sosyal diyalog içinde olarak, AB'nin bir başka ülkede yaünm yapma, ortak olma kriterlerine, gerekfınans yapılanma koşullan, gerekseçalışan haklan boyutunda uymak zorundalar. Kazand- mış çahşan haklannıngeri alınmasısözkonusuola- mayacağıgibi,sendikalhaklarkısıtlamasıgünde- me gelemez. Yani AB'nin bir ülkesinde yüksek sosyal,sendikalhaklar,diğerindedüşükstandart- lar kabul edilemez" diyor. AB'nin taraflann di- yalog ıçınde olmasını öngören knterleri içinde söz konusu banka yönetimleriyle bir araya gelecek- lennı ve korunmasını önemli gördükleri kriterle- re uyulmasını isteyeceklerini anlatıyor. Türk ban- kalannda geçerlı olan sosyal sandıklann işlevle- nnın, ışçıler ıçın kazanılmış haklannın kaldınla- mayacağını belırtiyor. Üyeleri kamu sendıkalan- nın hâlâ toplu pazarlık haklannın olmamasını an- layamadıklannı ve kabul edilebihr bir durum ola- mayacağmı açıklıyor. Hükümcte aykın yasal dü- zenlemeler ıçm gereken uyanlann yapılacağını, ancak ılk aşamada uzun yıllann sendikal daya- nışmakopukluğunun ortadankaldınlması gerek- tiğini bildiriyor. Bu noktada Türk sendikacılık hareketine önemli görevler düştüğünü, kımı uy- gulamalardan ve yasal düzenlemelerden haberlı olamadıklan ıçın gereken duyarhlığı, dayanış- mayı gösteremedıklennı söylüyor. AB krlterlerl öncellkll AB'den birçok şirketin ucuz emek, sosyal, sen- dikal haklardan kaçışı, daha fazla kâr için başka üUcelere gıtmeyi seçtiklerinı, bu nedenle de sen- dikal örgütlülüğün dayanışmasının daha buyük önem ve anlam kazandığının vurgulamasını yapıyor. Ancak AB sendikacılık hareketi olarak Çin ya da emek sömüriısünün yoğun olduğu ül- keler üzerınde yaptırım güçlerının, sendikal dayanışma etkınliklerinın çok zayıf kaldığı ger- çeğinin de altmı çizıyor AB çatısı altında güçlü AB ekonomik, sosyal, sendikal haklar standart- lanyla dünyayı yönlendırmenın daha ışlevsel olacağinı savunuyor AB sendikacılık hareketi olarak da AB üyesı ülkeler ıçınde, AB kriter- lennın geçerlı olması çalışmalannnı önceliklı ol- duğunu ve standartlardan ödün verıhnesine izin veremeyeceklennı belırtiyor. Sözlerini, "Birtaraf- ta gelişmiş ülkeler AB standartlan, diğer tarafla AB içinde düşük standartlar süı düı ülebilir bir durum değildir. Çin değil ama Türkiye AB üyesi. Türkiye'de yasalar ve uygulama AB sendikacılık hareketitarafindanelbctte(ili/Jikk1 bJeııecektir.Ay- nı titizlik Türkiye'de yatınm yapacak AB şirket- leri için geçerii olacakür" diye noktalıyor •" PAZAR ORHAN BURSALI Dinçer ye Islami Ekonomi Bilimsel aşırmacılık nedeniyle üniversite ile ba- şı derde giren Başbakanlık Müsteşarı Sayın Omer Dinçer, 12 Nisan'da bu köşede yayımla- dığım "Cevap ve düzeltme"sinde şöyle diyor- du: "Bir akademisyen olarak uzmanlık alanımın ışletme ve yönetim olduğu doğrudur, ancak ekonominin, toplumun, devletin Islamlaştırıl- masıyla ilgılı biruzman olduğum, bu konuda bir akademık çalışma yaptığım, kitap çevirdiğim iddiası, tamamıyla gerçek dışı ve kasıtlı bir id- diadır." Bu ifadeyı kendi mi yazıp gönderdi yoksa ken- dini emanet ettığı avukatı mı, bilmiyorum, ama yanıt "tamamıyla gerçek dışı ve kasıtlı"dır! ••• Işık Kansu, Dinçer'ın ekonomi ile ilgili kitap çe- virdiğini bulup ortaya çıkarmıştı.. Bir arama da ben yaptım. Kitabı basan Kayıhan Yayınları an- laşılan çevirmeninin üne kavuşmasından yarar- lanarak kitabın yeni baskılarını yaptı ve bunu da Internet sitesinde göğsünü gere gere duyuruyor. Umarım yayınevi, yeni baskılarının telif ücretini ömer Bey'e gönderir ve üzerineyatmaz (Dinçer'e ıhbar ediyorum!)!.. Oradan aktarıyorum: "Islam Ekonomisinin Temel Meseleleri; Yaza- rı: M.Ekrem Han; Çeviri: Prof. Dr. ömer Dinçer, 104 Sayfa. Kitap Detay: Bu kitap 3 bölümden oluşuyor. 1. bölüm; Islam ekonomisinin özellik- leri, anlamı, şartlan, (Ruhi, Ekonomik, Kültürel, Politik) tabı kaynakları ve ihtıyaçlan içerir. 2. bö- lüm; Birbilim dalı olan Islam ekonomisindekiba- zı eğilimler, metodolojı, faız, Islam bankacılığı, zekât, maliye, toprak kullanımı, emek, tüketim, miras, kalkınma, ekonomik ışbırlik ve temel bul- gulan içermektedir. 3. bölüm; Unıversitelerdeoku- tulan Islam ekonomisinde ilmiyapı, araştırma ru- hu, tevhid şuuru, ekonominin Islamlaştırılması, Batılı bilim adamlarının eleştirileri, bilime tevhid anlayışının sokulması, çağdaş ekonominin eleş- tirel değerlendirilmesi...Şuan Başbakanlık Müs- teşan olan Sayın Prof. Dr. ömer Dinçer bu ki- tabı 1988 yılında Ingilizceden Türkçeye çevir- mıştır. Herkese tavsiye ediyoruz. Kitap Kodu: E02-001, Fıyatı: 5 YTL; e-mail: infolkayihanya- yinlari.com" Sayın Dınçer, 1988 yılında kitabı çevirdiği sı- rada henüz yardımcı doçent. Ve kitabı yayıne- vinde "Islam Ekonomısı Serisi 1. Kitabı" olarak çıkıyor. Çiçeği burnunda genç bir akademisyen olarak, Islami ekonomiye meraklı.. Neden? Türkiye bir "Islami ekonomi" ülkesi mi? Islami ekonomiye mi geçecegiz de, şeriat ül- kesindeki sorunları buraya aktarıp tartışıyoruz? Bu kitap çevirisiyle, ülkemiz ekonomisine han- gi saiklerle ve nasıl hizmet edebileceğini düşün- müş? Pakistanlı Islam ekonomisti Muhammed Ek- rem Han'ın "Kapitalistekonomileıiesosyalisteko- nomıler arasında Islam ekonomisinin esasları- m" belırlemeye çalıştığı ve yorumladığı kitap, Arapça "Besmele" ıle başlıyor... Dolayısıyla Dinçer'ın, Islam ekonomisi üzeri- ne kitap çevirdiği iddiasını yalanlaması, "tama- men gerçek dışı" oluyor.. ••• Bu konuda Fethullahçı,dinciveAKP'ye yoğun destek veren gazete ve yazarların çifte standart ve riyakâr tutumuna ve uyduruk gazetecilikle- rine dikkat çekmekte yarar var. Eskı Istanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun benzer şekilde adının "aşır- ma kitap" olayına karıştığı sırada, dinci, şeriat- çı vecemaatçi basın ıle Alemdaroglu'nu sevme- yen yazarçizerler veryansın etmişlerdi.. Hatta Fet- hullahçıların gazetesi, Amerika'ya muhabirgön- dermiş, "büyük gazetecılık" örneği vermiş ve kitabın yazarı ile konuşmuştu. Tabii, yazar haklı olarak Alemdaroğlu ıle kıtapta adı geçen arka- daşlarına ateş püskuren açıklamalar yapmıştı... Aynı yayın organları, aynı yazarlar, şimdi, üni- versitelerin etik kurulları tarafindan "aşırmacılı- ğı" resmen belgelenen ömer Dinçer konusun- da susuyorlar. Aşırmacılığı "Ömer Dinçer'i si- yasi yıpratma kampanyası" olarak duyuruyor- lar. Alemdaroğlu'nun aşırmacılığını yazan, dinci laık veya liberal kesimden, biri hariç, Dinçer ko- nusunda herkes suspus durumda. Bu ıkıyüzlülüğü burada saptamakta yarar var. "Bilim" ve "etik"in evrensel geçerliliği konu- sunda bır "fikri" olmayanlar, veya "bilim ve etik"i politik duzenbazlıkla ılışkili sananların varacağı veya durduğu yer, "Benım aşırmacım iyi, ama senin aşırmacın kötü"diır. Standartların yerleşemedığı bu ülkede, bu dav- ranış biçimini doğal mı karşılamalı? obursali@cumhuriyet.com.tr www.cumok.org DENKTAŞ'A SAYGI KIBRIS ve TÜRKİYE'nin ABD ve AB EMPERYAÜZMİNE KARŞI DİRENGEN KİLİDİ Sn. RAUF DENKTAŞ'ı SEVGÎ VE SAYGILARIMIZLA UĞURLUYORUZ. İSTANBUL CUMOK e-posta: istanbulCacumok.org
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear