25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17NİŞAN 2005PAZAR CUMHURİYET SAYFA JV U J_J J. U M \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Bir öptüm;biröptüm...Paul Eluard, 'Asıl Adalet' adlı şiirinde in- sanhğın gerçek kanunlannı sıralar. Fransız şairın dizelerıni okurken, şaırlerın onaylan- mamış yasa koyucular olduğunu söyleyen Shelly'ye de hak vcrmemiz gerekiyor: Insanlarda tek sıcak kanun Ûzümden şarap yapmalan Kömürden ateş yapmalan Öpücükten insan yapmalandıt öpüşmeyi kim icat etti?.. Bu sorunun ya- nıtına doğru yola çıkmadan önce, öpüşmeyi sevmeyen bir yazarı analım. Öpüşmeyi sev- meyen de olur mu demeyin! 'Güliver'in Se- yahatleri'ni yazan Jonathan Swift şunları söylemiştir: "Sormuşumdur dainıa kendi kendime; Tanrım şu öpücüğtt hangi ser- sem icat etti?" Hiç şüphesiz ki, Swift'in bu tepkisi, par- mak adamlar ülkesindekı Gülıver gıbı doğa- ya aykındır! Ben, Swift'in görüşüne katıl- mayan çoğunluk içerisinde yer alarak, Tos- canini'nin öpüşme konusunda yuvarladığı sözle gülüveriyorum:"Birinci karımı öptii- ğünı gün, birinci sigaramı içtim. O günden beri sigara içmeye fırsat bulamadım." Yamyamlık içflüdüsünün kalıntısı Kimilerine göre yamyamlık içgüdüsünün bir kalıntısı olan öpüşmenin kökeni hakkın- da ayrı görüşler vardır. Bunlardan en kabul göreni, öpüşmenin, insanlann hayvan davra- nışlarını taklıt etmesı sonucu doğmasıdır. Kuşlar çiğneyip yuttuklan besinleri tekrar çı- kararak gagalanyla yavrularına verirler. tlk insanlann, kuşlann bu özelliğini gözlemleye- rek öpüşmeyi keşfettiklerine inanan bilim adamlarının sayısı oldukça fazladır. Bir baş- ka görüş de, mağara insanının hemcinsleri- nin yüzünü yalamak suretiyle tuz ıhtıyacını giderdiği, öpüşmenin de bu temasla ortaya çıktığı yönündedir. Bir söylentiye göre sevgililer arasındaki ilk öpüşmenin oldukça garip ve bir o kadar da komik öyküsü vardır: Milattan Önce Ro- ma'da yaşayan bir ayakkabıcının karısı ol- dukça gevezedir. Günün birinde, sabrı taşan adam yerinden fırlar ve susturmak içın kan- sının dııdaklarını kendı dudaklarıyla kapatır. Aralarmdaki bu yakınlaşma hoşlarına gider ve canlaııııııı çektiği her yerde öpüşmeye baş- larlar. Ama bu davramşlarının yalancı tanrı- lara tapınma şekli olduğu iddiasıyla tutukla- nırlar. Ayakkabıcı, yargılandığı mahkemede hayatın tadını anlamak için insanın mutlaka dudak dudağa öpüşmesi gerektiğini söyler. Hâkim, kendisi gibi yaşlı olan karısmı öpse de bir tat alamaz ve ayakkabıcıyı yalancılık- la suçlar. öpüşmenin mucidi, genç bir kızın dudaklannı önerince, hâkimin kansının öfke- siyle karşılaşır ve en karanlık zindana atılır' O kı, yüzyıllar öncesıne gittik, ıçınde öpüş- menin yer aldığı şiirlerin en eskilerinden bi- rini de okuyahm. Işte Asklepiades'in dize- leri: Hermion 'la oynaşıyorduk. Kız dünden hazır. Bir de haktım, çıçeklı tç gömleğinde biryaldız işleme: "Sev beni, öp beni, Senden öncekileri umursama." Bu yazımızda el, etek öpme gıbı ınsana aykm davranışlara yüz vermeyeceğiz. Ko- numuz, bir kadın ile bir erkeğin öpüşmesi. Çünkü, yaşamın anlamı kadın ile erkeğin öpüşmesindedir. Edip Cansever'm bir şı- ınnde yer alan "Bir erkek bir erkeği öper gibi hiçbir şey anlamamış yaşamaktan" dizesinin dogruluguna inanıyorum. Iki ka- dının öpüşmesi mi?.. Bu durumu da H.L. Mencken'ın sözüyle aydınlatahm: "Öpü- şen iki kadın, bana hep iki boksörün el sı- kışmasını ammsatır!" Yasaksız ve devrlmcl bir salr Astronotlann uzayda cinsel ilişkiye ginp girmedikleri tartışması gazetelerin sayfala- nnda boy vermeye başladı. lyi de, neden öpüşmek değil de, cinsel ilişki haber yapılı- yor?.. Cinsel ilişkiden önce öpüşme haberi- nin duyunılması gerekmiyor mu?.. Öpüşül- meden başlayan cinsel ilişki bence tecavüz- dür! öpüşmek, tarih boyunca yadırganan, ya- saklanan bir davranış olmuştur. 70'li yıllar- da, kendini 'devrimci' olarak adlandıran bir- çok insan, öpüşmeyi bir kenara bırakalım, sevgililerin el ele tutuşmasına bile karşıydı. Açıldıklarında Nâzım Hikmet'in şiirlerinin ezbere döküldüğü ağızlar, 'Bacı' diye sesle- nirlerdi kız arkadaşlarına. Oysa Nâzım, ya- şama bir tarikat üyesi gibi bakmayan, bir şi- irinde "Ne güzel olur 160 kilometre hızla giderken öpüşmesi" diyecek kadar yaşam dolu, yasaksız ve devrimci bir şairdir Can Yücel de babası ve annesinin aşkını anlattı- ğı 'tğneli Şiir'inde öpüşmelerine yer verir: "Babanı öpecek olmuş anamı / Ananı çok- tan ra/ı!.." Davetlı olduğum bir kültür etkinliği sonra- sında, Viyana sokaklarında gezinirken, bir balkonda uzun uzun öpüşen çıftı görüntüle- mek için fotoğraf makineme davrandım. Tam deklanşöre basacaktım kı, ıkı sevgili öpüşme- yi bıraktılar. Kendilerine yeniden öpüşmele- ri için bağırdım. Beni kırmayıp bir kez daha birbirinin sıcaklığına bıraktılar yorgun du- daklannı? Ve ben, fotoğrafı çektim. Yurtdışında öpüşen çift görmek çok doğal- dır ve o iki sevgili de dudak dudağa öpüşür- ken gördüğüm ilk insanlar değildiler. Neden mi fotoğraflarını çekmekte ısrarlı davran- dım?.. O balkon, Hitler'ın bir milyon ınsana konuşma yaptığı ve beyinlerini yıkayıp sava- şa gönderdiği balkondu!.. 24. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsammda verilen ödüller sahiplerini buldu Altın Lale'yi iki fılm paylaştıKültür Servisi - Akbank spon- sorluğunda düzenlenen 24. Ulus- lararası tstanbul Film Festiva- li'nin kapanış galası ve ödül töre- ni dün akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yapıldı. Sunuculuğunu Okan Bayülgen ve Tüba Ünsal'ın üstlendiği ve NTV'den canlı yayımlanan etkın- lik boyunca Mor ve Ötesi, izleyi- cilere sahnede film müziklerinden derlenmiş şarkıları seslendirdi. Kapanış töreninde bu yıl, dünya- ca ünlü oyuncu Harvey Keitel'a 'Yaşam Boyu Başarı Odülü' ve Irlandalı yönetmen Neil Jor- dan'a, festivalin 'Sinema Onur Ödülü' istanbul Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı tarafından ve- rildi. Ulusal Yarışma'nın gallbi •Anlat İstanbul' Uluslararası Yarışma'da Altın Lale Ödülü, Belçikalı yönetmen Frederic Fonteyne'nin 'Güles' Wife / Gilles'in Karısı' adlı fil- mi ile ünlü yönetmen Yasııjiro Ozu'ya ithaf edilen Hou Hsiao- Hsien'in 'Kohi Jikou / Cafe Lu- miere' adlı filmi arasında paylaş- tınldı. 'Gilles'in Karısı' ıçın fıl- min Türkiye Dağıtımcısı Chanti- er Film adına Metin Anter ve 'Kohi Jikou / Cafe Lumiere' için Japonya Başkonsolosu Takeo Yoslıikawa, ödüllerini Zuhal Ol- cay'ın elinden aldılar. Ulusal Yarışma'da 'Kültür Ba- kanlığı Yılın En lyi Türk Filmi' ödülü Ümit Ünal, Kudret Saban- cı, Selinı Demirdelen, Yücel Yol- cu ve Ömiir Atay'ın yönetmenlı- ğini paylaştığı 'Anlat tstanbul' adlı filme verildi. Ödülü fılmin yapımcısı Erol Avcı aldı. Ulusal Yarışma Jürisı 'Kültür Bakanlığı Yıhn En tyi Türk Yönetmeni' luslararası Yanşma'da Altın Lale Ödülü, Belçikalı yönetmen Frederic Fonteyne'nin 'Gilles'in Kansı / Gilles' Wife' adlı filmi ile Hou Hsiao-Hsien'in 'Kohi Jikou / Cafe Lumiere' adlı filmi arasmda paylaştınldı. Dünyaca ünlü oyuncu Harvey Keitel'a 'Yaşam Boyu Başarı Ödülü' ve îrlandalı yönetmen Neil Jordan'a, festivalin 'Sinema Onur Ödülü' İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı tarafından verildi. odülü ıse 'Yazı Tura' filminin yö- netmeni Uğur Yücel'e verildi. Ödülü Uğur Yücel aldı. Ödülleri Timuçin Esen takdim etti. Ulusal Yarışma'da Jüri özel Ödülü, Se- mih Kaplanoğlu'nun 'Meleğin Düşüşü' adlı filminin Görüntü Yönetmeni Eyüp Boz'a verildi. Bu yıl Ulusal Yanşma Jünsı'mn scçtiği En tyi Erkek Oyuncu ödülünü 'Yazı Tura' filmindeki rolü ile Olgun Şimşek kazandı. 'En tyi Kadın Oyuncu' ödülü ise 'Anlat İstanbul' filmindeki rolü ile Yelda Reynaud'a verildi. Bu oyunculara Kültür Bakanlığı tara- fından verilen onursal nitelikteki ödülleri Timuçin Esen verdi. Eleştlrmenler 'Meleğin Düşüşü' dedl Uluslararası Fılm Eleştırmen- leri Birliği FIPRESCI ödülleri ise; Uluslararası Yarışma'da Lu- cile Hadzihalilovic'ın yönertığı 'Innocence / Masumiyet' adlı filme, Ulusal Yarış- ma'da Semih Kapla- noğlu'nun 'Mele- ğin Düşüşü' adlı filmine verildi. Ödüller Devin Çı- nar tarafından tak- dim edıldi. Festivalin mekân sponsoru Efes Pil- sen, Ulusal Yarışma kapsamındaki film- ler arasmdan FIP- RESCI jürisi tara- fından seçılen ve Onat Kutlar anısı- na ödüllendirilen 'Meleğin Dü- şüşü' adlı filmin yönetmeni Se- mih Kaplanoğlu'na bir sonraki filminin yapımında kullanılmak üzere 30.000 dolarlık para ödülü verdi. Ödülü Semıh Kaplanoğ- lu'na Efes Pilsen adına tletişim Müdürü Etnre Topsakaloğlu takdim etti. îstanbul Kültür ve Sanat Vak- fı'nın medya sponsorlarından Gilles'in Karısı Radikal gazetesi tarafından veri- len Halk Ödülü hem uluslararası hem de ulusal yarışmada izleyi- cilerin oylarıyla saptanan en iyi filmlere verildi. Altın Lale jüri üyesi Italyan oyuncu Valentina Cervi'nin açıkladığı Halk Ödü- lü'nü Uluslararası Yarışma'da Lucile Hadzihalilovic'ın yönetti- ğı 'Innocence / Masumiyet'; Ulusal Yarışma'da ise Uğur Yü- cel'ın yönertığı 'Yazı Tura' adlı filmler kazandı. Törende, ödülle- ri 'Masumiyet / Innocence' için filmin yönetmeni Lucile Hadzi- halilovic ve 'Yazı Tura' ıçın yö- netmeni Uğur Yücel, Valentina Cervi'nin elinden aldılar. Ödül töreninin ardından ko- nuklar, Carlos Sorin'ın geçen yıl San Sebastian Film Festivali FIP- RESCI Ödülü'nü kazanan 'Bom- bon, The Dog / Bonıbon, Köpek' adlı filmiııi izlediler ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Rusya Senfoni Onkestrası'm Dinlerken... "lyi ki yaşıyorum... iyi ki yaşıyorum."... "Yeryüzü harika, hayat hiç bu kadar güzel olmamıştı"... "Ne şanslıyız! İstanbul'da olmak ve bu geceyi yaşa- mak!" Bunlara benzertümcelerağızlardan düşmüyor- du... Iş Sanat konser salonundan çıkanlar kanat- lanmış, bulutlar üzerinde uçuyordu! Üzerinde ya- şadığımız ceviz kabuğu misali bu minicik geze- genimiz büyümüş, büyümüş, sonsuzluğa ulaş- mıştı. Evet yeryüzü harika, dünyamız muhteşem, İstanbul büyülü bir bahçeydi. Kötülük yoktu, sa- vaş yoktu, Ölüm yoktu, acı yoktu. Yalnızca insa- noğlunun yaratıcı gücü, algılama, yorumlama gü- cü, çalışma gücü vardı. Birikimleri sonucunda in- san, mükemmeldi, mükemmeliyetçiydi. Kötü ola- mazdı, kötülük yapamazdı. İnsanın var olma ne- deni, erdemi, güzelliği, onuru ve yaratıcılığı yücelt- mekti. Yaşamak müthişti... (Kes Zeynep, yeter...) Işte böylesi duygularla doluyduk... Rusya Devlet Akademik Senfoni Orkestrası'nın konserinden çıkıyorduk. Mark Gorenstein'in yö- netimindeki bu 70 yıllık geçmişı olan orkestra, ilk konserde bir Rahmaninof programı sunuyordu: Birinci Senfoni ve genç pıyanıst, üstün yetenek Denise Matsuev'in solistliğiyle üç numaralı piya- no konçertosu... İlk akşamın tadı damağında ka- lanlar, ikinci konsere de akın etmişlerdi. Çünkü bu kez birÇaykovski şöleni vardı: Dördüncü Senfo- ni ve 'Rusya'nın Paganinisi' diye tanınan Sergei Stadler'in solistliğiyle Keman ve Orkestra için Konçerto... Iş Sanat'ın konser programlarından sorumlu Yeşim Gürer'i akıllıca seçimleri için ne denli kut- lasak azdı. Nitekim Yeşim Gürer de, daha ilk kon- serin sonunda Rus klasik müzik geleneğini günü- müze taşıyan orkestrayı gelecek yıla da davet edi- yordu... Bu Rus klasiğiyle havalarda uçuyordum ki, pal- dır küldür yuvarlanmam bir oldu. Insanoğlu hiç de müthiş, yeryüzü harika değildi. Üstelik burası Tür- kiye'ydi! Nicedir internet sitelerinde dolaşan bir haber, konserin ertesi günü bir gazete manşetindeydi. Olayı özetliyorum: Ankara'nın Yenimahalle ilçesi Milli Eğitim Müdürlüğü'nden, tüm okullara, Yu- nus Erdoğan imzalı, 'önemlidir' ibareli resmi bir yazı gidiyor ve 'Eğlence amaçlı gezilere (tiyatro, sirk vs.) kesinlikle yer verilmemesi' isteniyordu. Ancak aynı gün Yenimahalle Milli Eğitim Müdürü Mehmet Yıldırım, yanlış anlaşılmayı önlemek için derhal ikinci bir yazı yolluyor. Bu yazıda, "Yazarı ve kaynağı belli olmayan eserlerin görülüp izlen- mesinin yanlış olabileceği; ancak eğitim amaçlı eserlerin görülebileceği" belirtiliyor. (Ayrıntıları www.tiyatrom.com sitesinde bulabilirsiniz.) Yanlış düzeltilmiş deyip geçebilir miyiz? Ben geçemiyorum. Çünkü çarpık bir zihniyeti ortaya koyuyor. 'Eğlence amaçlı'- 'eğitim amaçlı' ne demek? Bu ikisi birbirinin alternatifi mi? Birbirinin zıddı mı? Eğitim müdürlüklerindeki insanlar nasıl böyle bir yanlışa sapabilir, nasıl olur da bu ikisinin bir bü- tün olduğunu bilmezler? Hem sonra kime göre eğlence, kime göre eğitim? Tüm Türkıye'nın 'eğlence' diye kaynana-gelin- damat yarışmalarına ve aile içi kirli çamaşırları or- taya döküp hesaplaşmaya kilitlendiği bir ortam- da, çocuklarımıza nasıl bir 'eğlence' önereceğiz? Eğlenceyi nasıl yasaklarsınız çocuklara? Vaz- geçtim tiyatrodan, sirkte hayvanlarla insanların ilişkisini, dostluğunu, kendilerini aşmalarını, yete- neklerini sınamalarını görmeleri nasıl bir zarar ve- rebilir çocuklara? Parka gidip, ağaçları, otu çiçe- ği, doğayı tanımak eğlence mi yoksa eğitim mi si- ze göre? Oyun oynamak, kitap okumak, tiyatro iz- lemek (yazarı belirsiz bile olsa), müzik dinlemek eğlence mi, eğitim mi? Eğitimi, çatık kaşlı, asık suratlı, gülmeyi, eğlen- meyi yasaklayan bir olgu olarak gören zihniyet var oldukça, çocuklarımız da cehaletten kurtula- mayacak. Çok yazık! www.zeynep(« zeyneporal.com faks: 0212.257 16 50 Sanatçılar yapıtlarıyla Venedik'te • Kültür Servisi - 9 Haziran'da açılacak Ve- nedik Bienali'nde ülke- mizden iki isim, fotoğ- raf sanatçısı Bülent Şan- gar ve geçen yıl kaybet- tığımız Semiha Berksoy yapıtlanyla yer ala- caklar. Berksoy ve Şan- gar'ın yapıtlaıı 'Allways A Little Further' başlık- lı hazırladığı bölümde yer alıyor. Bu sergide tüm dünyadan 49 sanat- çı var. Venedik Bienali 5 Kasım'a dek sürecek. Rıfat llgaz'ın evi yıkılıyor • CİDE (AA) - Hababam Sınıfı, Karartma Geceleri gıbı eserlerin yazan Rıfat llgaz'ın doğup büyüdüğü ve uzun yıllaryaşadığı K.astamonu'nun Cide ilçesin- dekı tanhı konağın yıkılma tehlıkesı altında olduğu bıldırildı Cide Atatürkçu Düşunce Derneğı (ADD) Başkanı Huriye Öztürkoğlu, cvın tapusunu önce Cide ADD uzerine geçirdiklerini belirterek evin onanmı- nın yapılması için tapuyu Kültür ve Turizm Bakanlı- ğı'na verdiklerini kaydetti. Öztürkoğlu, sn kısa za- manda bu evin onarımını yapacaklarım kaydetti. Ressamlar geçidi • Haber Merkezi - Çemberlıtaş'takı Basın Müzesi "ressamlar geçidine" ev sahıpliğı yapacak. Saime Ya- dıgar'ın öğrencılenyle bırlıkte gerçekleştırdıklen ça- hşmalar, "Saıme Yadıgar ve Oğrencıleri Resim Sergı- si" adı altında 18 Nısan-7 Mayıs 2005 tarihlen arasın- da Çembcrlitaş Basın Muzesi'nde sergilenecek. Farklı meslek grubundan öğrencilerin de aıalaııııda bulun- duğu, "Asuman Gürsu, Demet Dalgın, Gülden Neşe Cüstan, Havva Gülşan, Hüsniye Akçakaya, Necla Ka- lacı, Neslihan Gökdağ, Sinan Acun, Tuğba Kaymaz, Ümran Hancı"nın çalışmaları sergidö'yer alacak. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear