Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 NİSAN 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET
EKONÖMTekonomi<v/)cumhuriyet.com.tr
ATO raporuna göre Atatürk'lü yıllar ödünsüz bütçe disiplini ve ticaret fazlası bakımından örnek olan tek dönem
ÖÖdün verdikçe açıkarttı
ATO BAŞKANI AYGÜN:
Bizi bu hale
IMFveAB
getirdi
ANKARA(AINKA)- ATO Baş-
kanı Sinan Aygün, Türkiye'nin,
dolar kurunuıı düşük olması ne-
deniyle "büyüyor gözüktüğüTI
nü
savunurken, İMF politikalarından
vazgeçilnıesi, günırük biı liğinden
çıkılması, ulusal ckonomi uygu-
lanmasını öncrdi
Aygün, hizlı büyümenin ise kıı-
run düşük kalmasından kaynaklı
fıktif bir durum olduğunu, gerçek
gelir artışına bir ctkisi bulunma-
dığını anlattı. Aygün,"Sanayinin
enerji kııllanını oranı 2003'teıı
2004'e yüzde 3.9 düşmüş. Tarım-
sal sulama 8.9 düşmüş.Türkiye it-
halatla büyüdü." dedı.
OECD VERtLERİ
Türkiye
yabancıya
'sudan ucuz'
ANKARA (ANKA)-Tiirkıye, 30
OECD iilkesi içmde Çek Cıımhun-
yeti, Slovakya, Polonya ve Meksi-
ka'mn ardından Macaristan'la bir-
hkte en ueuz 5'inci ülke oldu
OECD tarafından tüketici fiyatlan
baz alınarak hesaplanan "karşılaş-
tırmalı flyat düzeyi" çalışmasının
Şubat2005 sonuçları açıklandı. Bu-
na göre OECD'nin en pahalı iilke-
sinin tzlanda, en ucuz ülkesınin Çek
Cumhunyetı olduğu belirlendi. Ve-
nlere göre, bir lzlandalı kendi ülke-
sinde 100 tzlanda Kronu ödcyerek
aldığı bir mal ve hizmeti Türkiye'de
42 krona elde edebıliyor.
YDKRAPORU
Her özelleştirmede
borçlar ertelendi
ANKARA (ANKA) - Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu, yapılan
özelleştirme ihalclerinin neredeyse
tümünde borç ertelemesi yapıldığını
saptadı.
Raporda şu saptamalar yapıldı:
- Bütün sözleşmelerin ödeme plan-
lan değiştinlmiş, bazılannda birden
fazla erteleme olmuş.
- Taksit ödemelcrinin vadesi gel-
mekle birlikte, firmalardan ertele-
me talebinde bulunanlarla ilgili de-
ğerlendırme ve kararların gecikmesi
karşısıııda idarece bir işlem lesis edil-
memiş, firmalar tarafından da vade-
si gelen taksitler ödenmemiş, 2001-
2002 yıllarında yapılan erteleme ta-
lepleriyle ilgili kararlann 2002 yılı-
nın sonunda alınması ve sözleşmele-
rin 2003 yıhnda imzalanabılmesi ne-
deniyle bazı alacaklar 2 yıldan fazla
geciknıeyle tahsil edilebilmiştir.
• Cumhuriyetin ilk
yılları, bütçe disiplini ve
dış ticaret fazlası
açısından örnck yıllardı.
Daha sonra ödün
verildikçe bütçe ve ticaret
açıkları büyüdü. 82 yıllık
Cumhuriyet tarihinin 59
yılı açıklarla geçti.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara Ticaret
Odası'nın (ATO) hazırladığı
"Açıklar Tarihi" başlıkh ra-
porda, Türkiye'nin 82 yıllık
cumhunyet tanhınin 59 yı-
hnda bütçe açığı verdiği, bü-
yük bölümü Atatürk döne-
minde olmak üzere 23 yılı ıse
denk ya da bütçe fazlası ıle
tamamladığı bildirildi. Rapo-
ra göre, 1923-2004 yıllan
arasında bütçe açıklan topla-
mı 233 milyar dolara ıılaşır-
ken bunun 171.3 milyar do-
larlık bölümü 2 ekonomik
krizin yaşandığı son lOyılda
gerçckleşti
ATO'nun raporuna göre
Türkiye, 66 yıl dış ticaret açı-
ğı verirken, 82 yılda toplam
dış ticaret açığı miktan 303
milyar dolaroldu. Dış ticaret
fazlası venlen yıllar ise 16 yıl
ıle sınırlı kaldı. Toplam dış
ticaret fazlası tutan 418 mıl-
yon dolar olarak gerçekleşti.
Dış ticaret açıklannın yüzde
60'ını oluşturan 183 milyar
dolarlıkbölüm, Gıimrük Bır-
liği'nden sonrakı 9 yılda
oluştu. Aynı döııemde veri-
len bütçe açığı da 165.3 mil-
yar dolar oldu. Gümrük Bir-
liği'nde geçen 9 yıllık döne-
min bütçe ve dış ticaret açığı
toplamı 348 milyar doları
buldu. Bütçesinde ve dış tica-
retinde 82 yılda toplam 536
milyar dolar açık veren Tür-
kıye, bu açıklan borçlanma
ya da para basma yolu ile ka-
patmaya çalışmca, enflas-
yonlardan ve krizlerin pen-
çesinden kurtulamadı.
Rapora göre, bütçe ve dış
ticaret disiplininden ödün ve-
rilmeyen yıllar cumhunyetın
ilk yıllan ıle Atatürk'ün ölii-
müne kadaı- geçen süre oldu.
Krizler açığı büyüttü_
1974 yı1ında petrol fıyatla-
nndaki yükselme, Kıbns Ba-
nş Harekâtı nedeniyle
ABD'nin koyduğu ambargo
bütçe açığının hızla büyüme-
Gerçek
büyüme
yıllan
Devletin denk bütçeyle yö-
netildiği yıllarda bir yandan yc-
ni kurulan Cumhuriyetin kay-
nak ihtiyacı karşılandı, diğer
yandan yabancı işletmelermil-
lileştirildi. Raporda, Atatürk
donemine ilışkın şu tespitler
yapıldı: Türkiye, Atatürk'ün
ölümüne kadar geçen 15 yıllık
dönemde Türkiye'nin 35 yıldır
göremediği dış ticaret fazlası-
nı üst üste 9 yıl yakalamayı ba-
şardı. Dışarıdan toplu iğneye
vanncaya kadar ithalat yapılsa
da Türkiye bu dönemde aldı-
ğından fazlasını sattı. 1923-
1938 yıllan arasında Türki-
ye'nin mılli gelıri yüzde 104.8
artarken tanm sektörü yüzde
101.3, sanayi sektörü yüzde
148.8 oranında büyüdü. Türk
Lirası dolar karşısında yüzde
24.6 oranında değer kazandı
...veborç
a
gırış
•" İsmet Inönü'nün 7, Celal Bayar'm ve Fethi Okyar'ın 1 kez başbakan
olarak görev yaptığı Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı
döneminde 5 yıl hariç, devlet bütçesi devamlı fazla verdi.
^ Türkiye, dış ticaret açıklannın yüzde 60'ını teşkil eden 183 milyar
dolarlık kısmını Gümrük Birliği'nden sonraki 9 yıla sığdırdı.
v' Gümrük Birliği'nde geçen 9 yıllık dönemde bütçe ve dış ticaret açığı
toplamı 348 milyar doları buldu.
• Bütçesinde ve dış ticaretinde 82 yılda toplam 536 milyar dolar açık veren
Türkiye, bu açıklan borçlanma ya da para basma yoluyla kapatmaya
çalışınca, enflasyonlardan ve krizlerin pençesinden kurtulamadı.
sıne yol açtı. Devlet bütçcsi
0 yıl, 303 milyon dolarlık re-
kor açık verirken dış ticaret
açığı, 769 milyon dolardan
2.3 milyar dolara yükseldi.
Bütçe açığının milli gelire
oranı 1980'li yıllarda yüzde
1-2, 1990-1995 arasında ıse
yüzde 4, 1996'da yüzde 8 2,
2000'de yüzde 10.2,2001 'de
de yüzde 16.1'e kadar çıktı.
Bu yıldan itibaren de giderek
düşlü. 2004'te ise yu/de 7Tc-
re kadar genledı Dış ticaret
açığının mıllı gelire oranları
da benzer bir seyir izledi.
1980'li yıllarda yüzde 5-7'lcr
seviyesinde seyreden oranlar,
1995'te 10.6, 1996'da 14 6,
1997'del5.5'e yükseldi.
2000'de yüzde 14.2 olan
dış ticaret açığının milli geli-
re oranı, 2004'te yüzde 11 4
oldu.
Rapora göre, Türkiye son 20
yılda 544 milyar dolar vergi ge-
liri elde etti. Aynı dönemde 1
trilyon 43 milyar dolarlık ıç
borçlanma, 194 milyar dolarlık
dış borçlanma yaptı. Sadece
son 10 yılda iç ve dış borç ana
para ve faizine toplam 970.8
milyar dolar ödedı. Türkiye sa-
dece son 10 yılda 171.3 milyar
dolar bütçe açığı verdi. 162.9
milyar dolar dış borç aldı. 1964
yıhnda 964 milyon dolar olan
dış borç, 2004 sonunda 158 kat
artarak 153 milyar dolan buldu.
Ekonomide Atatürk'ün izle-
rinin bulunduğu ve ülkcnın en
agır koşullar altında boğulduğu
bir dönemde bıle Türkiye'nin
denk bütçeyle ve dış ticaret faz-
lası verdirilerek yönetildiğıne
dikkat çekcn ATO Başkanı Si-
nanAygün, "Demekki 1970yı-
lından beri bütçe değil, yaınalı
bohça yapmışız" dedi.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Büyüme-2004
Geçen yılın tamamına ait büyüme verileri, eko-
nominın yüzde 9.9 gibi çok yüksek oranlı bir
büyüme yakaladığını kanıtlıyor. Hesaplama yön-
temleriyle ilgili soru işaretleri bir tarafa, ekono-
mınin bu ölçüde büyümesi, olumlu sayılmalıdır.
Bununla birlikte büyümenin görünen güzel yü-
zü yakından incelendiğinde çekiciliğini büyük öl-
çüde yitiriyor.
Yıllık ortalama olarak yüzde 9.9 olan büyüme
oranı, sıra alt sektörlere geldiğinde, değişik bir
görüntü çiziyor. Ana sektörlerden tarımın büyü-
me oranı yüzde 2.0 düzeyinde kalıyor. Nüfusun
yaklaşık yüzde 35 dolayında bir bölümünün
doğrudan geçim kaynağı olan tarımın bu düşük
büyüme oranı, kırsal kesımın gönencinin hiç de
artmadığını ayrıca kanıtlıyor.
Büyüme oranı en yüksek olan kesim, yüzde
26.2 ile dışalım vergileridir. Mal ve hizmet dışa-
lımına koşut olarak artmış olan bu oranın, üre-
tim ve gelirle doğrudan bir ilgısı bulunmuyor.
Büyüme oranı ikinci derecede yüksek olan sek-
tör, yüzde 12.8 ile ticarettir. Ekonomi, dışalım ve
ticarete dayalı bir hızlı büyüme yaşıyor.
Bankacılık sektörünü içeren mali kuruluşların
yıllık büyümesi yüzde 1.1 düzeyinde kalıyor. Oy-
sa, bankacılık, yayımlanan bilançoların da ka-
nıtladığı gibi, 2004'te çok kârlı bir yıl geçirdi. Bü-
yüme, sermaye kesimi için kârların artması an-
lamına gelir. Çok kârlı görünen bankacılığın bir
önceki yıla göre büyümemesi, kendi içinde çe-
lişkilidir; bu bir. Ikincisi de, bankacılık ekonomi-
nın kan dolaşımı gibidir; ekonomi ortalama yüz-
de 9.9 büyürken bankacılığın büyümesinin yüz-
de 1.1 düzeyinde kalması, sağlıklı biryapıyı işa-
ret etmıyor.
Büyüme oranı yaya kalan bir diğer alan, yüz-
de 1.2 büyüme oranıyla devlet hizmetleridir.
Devlet hızmetleri, eğitim ve sağlık başta olmak
üzere, kamu yönetimi, güvenlik, yargı ve altya-
pıyı içerır. Devlet hizmetlerinin özellikle eğitim,
sağlık ve altyapı boyutları, toplumun geleceği-
ni belirler. Bu alanlarda kamu hizmetinin yeter-
sizliği, aynı zamanda, yoksul kesimlerin bu hiz-
metlerin dışında kalmaları sonucunu verir. Gü-
venlik ve yargı ise günlük yaşamın niteliğinin
göstergeleridir. Verilerden izlenebileceği gibi,
geçen yıl bu alanlardaki hizmet genişlemesi çok
sınırlı kalmaktadır. Yıllık nüfus artışının yılda yüz-
de 1.8 dolayında olduğu göz önünde tutulursa,
devlet, hizmetlerini, nüfus artışı oranında bile
büyütmemiştir. Bu olgu, ekonominin büyüme-
sinin toplumsal dokuyu sağlamlaştırıcı olmadı-
ğının bir kanıtı sayılmalıdır.
Geçen yıl sabit sermaye yatırımlarının yüzde
32.4 artması; sanayinin yüzde 9.4 büyümesi,
hiç kuşkusuz olumlu göstergelerdir. Ancak, ör-
neğin inşaat sektörü yüzde 4.6 ile ülke ortala-
masının yarısından az bir büyüme oranı yakala-
mıştır. Oysa inşaat, bir yandan diğer sektörler-
den sağladığı girdiler, diğer yönden de iş bulma
olanakları açısından çok önemlidir.
Kısaca, yakından bakıldığında büyüme, "in-
sansız uzay aracı" özelliği gösteriyor.
yakup@metu.edu.tr
TekeVin
pazarı
böyleyok
ediliyor!
AYŞESAYIIN
ANKARA-Başbakanhk Yüksek Denet-
leme Kurulu (YDK), Tekel Yaprak Tutun
îşletmeleri'nde yaptığı denetımlerde, ışlet-
me yönetimının Almanya merkezli We-
sertrucht GmbH International adlı meyve
suyu konsantrcsi üreten firmayla yaptığı
198 bin 625 tonluk tütün satışı sözleşme-
sındeki usulsüzlüklerle Tekel'in tütün pa-
zannın nasıl yok edildiğini ortaya koydu.
YDKraporunda, Tekel'in 25 bin Furo ku-
ruluş sermayeli fırma ıle adeta "danışıklı
dövüş" şekhnde anlaşma yaptığı, ışletme-
nın "riskaltma sokulduğu" vurgulandı.
Wescrfrucht GmbH International adlı
fırma, 26 Hazıran 2003 'te Tekel üenel Mü-
dürlüğü'ne gönderdiği yazıda 30 ay sürey-
le çeşitli lip ve menşelerde, 500 bin dolar
teminat ödeme koşuluyla 200 bin ton işlen-
mış-ışlenmemış tütün talebinde bulundu.
Yaprak Tütün Işletmesi Yönelim Komite-
si ise VVeserfrucht'un genel mudurlüğe baş-
vurduğu gün, 600 bin dolar tenıınat ve 198
bin 652 ton tütün satışına onay verdi. YDK
raporunda firmanın teklifi ile müessese
komite kararının aynı tarihi taşıdığı ve ıki
gün sonra da Tekel Yönetım Kurulu'ndan
onay çıktığına ışaret edildi.
Firmanın 1348 tonluk "Trabzon tütünü"
talebi dışında bütün isteklerinin aynen ka-
bul edildiği vc yüzde 85'lere varan fiyat ın-
dirimleriyle firmaya satış yapıldığı kayde-
dıldı. Raporda, firmanın Tekel'in tütün sto-
kununyüzde 70'ini oluşturan toplam 198.6
ton tütünü alma taahhüdünde bulunduğu,
ancak bunıı yenne getıremediği kaydedil-
dı. Bıına göre, 2003 yılı sonuna kadar Te-
kel'den 50 bin ton tütun satın alarak karşı-
lığını ödemesi lazım gelen fımıa, ancak 19
bin 750 dolar karşıhğında 20 bin 293 ton
tütün aldı.
Firma taahhüdünü yerine getiremeyince,
bu kez teminatmı 900 bin dolara çıkarmak
kaydıyla kendısıne 6 aylık süre tanındı. Ek
protokol yapılan firma Al Baraka Türk
Özel Finans Kurumu aracıhğıyla 300 bin
dolarlık ek teminat mektubıı sundu. Ancak
firma 2004 yılına ılışkin alım taahhüdünü
de yenne getiremedi ve sadece 23 tonluk
alım yapabildi.
Raporda, "Firma, Tekerdençokniiktar-
da tütün alacağmı vaat cdcrck bir tarafitan
sanlabilir tütün stoklarııuıı yü/de 70 dola-
yındaki kısmını kendi lelıine bloke ettirir-
ken kalan tütünün sahlabilmeşansınıolunı-
sıı/ etkilemiş, binde 3 gibi çok düşük oran-
da teminat ödcviick büyük bir avanlaj sağ-
lamış, yüzde 85'lere varan yüksek indirim-
lcr elde etmiştir" denıldı.
DÜNYA EKONOMİStNE BAKIŞ / EKGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net
Ingiltere Başbakanı Tony Blair, genel
seçımlerin 5 Mayıs'ta yapılacağını açıkla-
dı. Ingiltere'de ve dünyada genel kanı, Bla-
ir'in bu seçimleri de kazanacağı yolunda.
Böylece, Ingiltere tarihinde en uzun süre
iktidarda kalan başbakan olmanın yanı sı-
ra Blair, Işçi Partisi'ni de genel seçimlerde
ilk kez üst üste 3 dönem iktidara taşımış
olacak. Ancak katılımın çok düşük olma-
sı, yarışın başabaş geçmesi beklenen se-
çimlerin sonuçlarını, The Guardian editö-
rüne göre önceden tahmın etmek bu kez
olanaksız.
Cüven sorunu
Kamuoyu yoklamaları halen seçmenin
yüzde 37'sinin Işçı Partisi'ne, yüzde 35'inin
Muhafazakâr Parti'ye, yüzde 19'unun ü-
beral Parti'ye oy vermeye niyetli olduğu-
nu gösteriyor. Ancak kamuoyu yoklama-
ları, seçmenin seçimlerde yarışacak üç
ana partinin lıderlerinin üçüne de güven-
mediğini gösteriyor.
Ingiltere son yıllarda Batı'nın en sakin ve
ekonomik olarak istikrarlı ülkelerinden bi-
ri. Halkın gündeminde, Charles ve Ca-
milla'nın düğününden başka ilginç birso-
mn yok gibi... Ancak yine bu dönemde Iş-
çi Partisi, Tony Blair, büyük halk muhale-
fetini hiçe sayarak ülkesini bir savaşa sok-
tu. Savaşa giderken ileri sürdüğü gerek-
çelerin hiçbiri doğrulanmadı, soruşturma
kornısyonları, hükümetin istihbarat örgüt-
lerinden gelen verileri çarpıttığını, abarttı-
ğını, meclisı yanılttığını ortaya koydu. Bu
yüzden, seçimlere giderken gündemdeki
konuların başında Irak sorunu gelmemek-
le birlikte, halk, The Economist'in yoru-
muna göre, böyle önemli bir konuda ken-
dilerini yanıltan Blair'in, başka konularda
da yalan söylemiş olabileceğine ınanıyor.
Bu yüzden, seçmenin yüzde 6O'ı Blair'in
gerçekleri değil halkın duymak istediği
şeylerı söylediğini, yüzde 73'ü esas poli-
tikasını gizlediğini düşünüyor.
Ana muhalefet partisi Muhafazakâr
Parti'nin başkanı Michael Hovvard,
Thatcher döneminde oluşan güvensiz-
liği üzerinden atabilmiş değil. Seçmenin
yalnızca yüzde 42'si onun güçlü lider ol-
duğuna inanıyor; bu oran Blair için yüz-
de 66. Kamuoyu yoklamaları Hovvard'ın
da seçmene güven telkin etmediğini
gösteriyor. Hovvard'ın savaştan yana tu-
tum alması, hem Thatcher mirasına hem
de Işçi Partisi'nin politikalarına sahip çı-
karak"mertez/"yakalamayaçalışıyor ol-
ması, ırkçılığa kayan göçmenlik politika-
ları da kuşku uyandırıyor. Pazar günü The
Independent'in aktardığına göre, göç-
menlik konusunda gerçekleri yansıtma-
dığı için Birleşmiş Milletler tarafından
uyarılmış olması, Hovvard'ın işinı dahada
zorlaştırdı. Muhafazakâr seçmenin bir
kısmı Hovvard'ın yeteri kadar sağda ol-
madığını düşünürken bir diğer kesimi,
partidegereken modernleşmeyi başara-
Blair 3. Kez Başbakan Olabilecek mi?
madığına, partiyı yönetime uygun birdü-
zeye getiremediğine inanıyor. Bu kesi-
min Howard'ın seçimleri kazanmasını is-
temediği bile söylenebilir. Sonuçta parti
hâlâ, Thatcher sonrası kimliğini, kendi
seçmenine en uygun
liderini bulabilmiş de-
ğil. Bu parti işçi sınıfı
içinde desteğini arttır-
makla birlikte, gele-
nekseltabanıolanor-
ta sınıf çalışanları ve
iş çevrelerinde yöne-
tici kesım içinde bek-
lediği momentumu
elde edebilmiş değil.
Bu kesim hâlâ Blair'in
etki alanı içinde (The
Times). Yine de Fi-
nancial Times, Ho-
vvard'ın "Blair'i terle-
teceğini" düşünüyor.
Liberal Parti'nin
başkanı Charles
Kennedy'ye gelince;
başlangıçta savaşa
karşı çıkmış olmasından dolayı, seçmen
görelı olarak ona daha çok güveniyor.
Ancak seçmen, savaş başlar başlamaz,
Ingiliz askerlerinin arkasında olduğunu
açıklayan Kennedy'nin yeterince güçlü
bir siyasetçi olmadığını, birinci ligde oy-
nayamayacağını düşünüyor. Hem parti-
nin belirgin bir siyasi hat çizememiş ol-
ması hem de Kennedy'nin genelde her-
kesin malumu olan içki sorunu seçme-
nin bu partiden
yanakararverme-
sini -partinin
programındaki
halktan yana poli-
tikalara rağmen-
zorlaştırıyor. Libe-
ral Parti, en üst
gelir dilimlerinde
gelir vergilerini
arttırmayı, vatan-
daşlık haklarını
korumayı, geliştir-
meyi, Avrupa Bir-
liği'ne girmeyi ve
dış politikada ba-
ğımsız bir çizgi iz-
lemeyi vaat edi-
yor. Bu platform,
Liberal Parti'yi si-
yasi yelpazede Iş-
çi Partisi'nin soluna yerleştiriyor. Ancak
partinin maliye bakanı adayı neo-liberal
bir ekonomi politikasından yana olduğu-
nu gösteren konuşmalaryapıyor. Bu yüz-
den Işçi Partisi'nden soğuyan emekçi
kesimlerin Liberallere yönelmesinin ola-
sılığı çok düşük.
Ilglnç dlnamlkler
Kamuoyu yoklamaları halen halkın üç-
te ikisinin (yüzde 70+), Işçi Partisi'nin bu
seçimleri de kazanacağına inanıyor. Bu is-
tatistik, The Guardian'ın aktardığına göre,
Işçi Partisi'nin, Blair hukürnetinden hoş-
nutsuz çekirdek seçmeninin sandık başı-
na gitme olasılığını azalttığı için Tony Bla-
ir'i kaygılandırıyor. Bu yüzden son kamu-
oyu yoklamalarında Muhafazakâr Parti'nin
desteğının yavaş yavaş artıyor olması, Iş-
çi Partisi kampanya stratejistleri açısın-
dan, tehlıkeyı büyüttüğü için sevinçle kar-
şılanıyor.
Ancak The Guardian'dan Martin Kett-
le, Işçi Partisi bürokrasi ve tabanı içine, du-
rumun kamuoyu yoklamalarının yansırtığı
kadar iyı olmayabileceğine ilişkin bir kor-
kunun yayılmakta olduğuna işaret ediyor-
du. Martin gibi düşünen birçok yorumcu,
bu seçimlere giderken Işçi Partisi'nin,
2001 seçimlerıne göre birçok olumsuz-
lukla karşı karşıya olduğuna inanıyor.
örneğin, seçime katılımın çok düşük,
kimi kamuoyu yoklamalarına göre seçme-
nin yalnızca yüzde 3'ü gibi son derece kü-
çük bir azınlığın oy vermenin siyasi etkisi-
ne inanıyor olması, seçimin çok dar bir ta-
ban üzerine yaşanacağına, bu yüzden ka-
rarsızların, dolayısıyla medyanın belirleyi-
ci olabileceğine inanıyorlar.
2001 seçimlerinde, Tony Blair'in ımajı,
Işçı Partisi'nin seçimleri kazanmasında
büyük rol oynamıştı. Bu kez tam tersi bir
durum söz konusu. Blair'e "küsen" çekir-
dek seçmenin önemli bir kısmının seçim
günü evde kalması bekleniyor. Blair'in po-
pülaritesindeki büyük gerilemenin, bu kez
taktik oy verme (Işçi Partisi'nin kazanma
şansı olmayan yerlerde İP seçmeninin Li-
beral Parti'ye kayması, Liberal Parti seç-
meninin de salt Muhafazakârlar kazanma-
sın diye İP'ye oy vermesi) olgusunun bu
kez Işçi Partisi'nden yana işlememesi ola-
sılığı yüksek. Ayrıca yerel konulara ya da
tek bir konuya odaklanmış 80'den fazla
küçük parti ve bağımsız aday söz konu-
su. Bir önceki seçimde "taktik oy" kulla-
nan seçmenin, oylarını bu kez bu "marji-
nallere" vermesi bekleniyor.
Işçi Partisi'nin aleyhine çalışacak bir et-
ken daha var. Tony Blair seçimleri kazan-
sa bile bu dönem sona ermeden görevini
bırakacak. Dolayısıyla Işçi Partisi'ne oy ve-
renler, biri bılinen diğeri henüz belli olma-
yan iki lidere birden oy vermiş olacaklar.
Bu seçimlerde, solu küreselleşmeye ve
savaşa karşı muhalefetin içindeki çeşitli
grup ve akımların birlikte oluşturduğu
"Respect" (Saygı) adlı oluşumun platfor-
mu temsil ediyor. Geçen dönemdeki ara
seçimler ve belediye seçimleri Respect'in
işçi ve öğrenci bölgelerinde giderek güç-
Irnmekte olduğunu gösteriyordu.