14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2005 SALI HABERLER DÜNYADft BUGÜN ALtSİRMEN Türkiye'nin Irak Politikası Vap mı? Türkiye'nin bir Irak pojitikası var olup olmadı- ğı tartışması sürüyor. Son olarak, CHP Genel Baş- kanı Deniz Baykal da, konuya katkıda bulundu ve Kara Kuvvetleri Korrlutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın haklı olduğtınu, Türkiye'nin gerçek- ten bir Irak politikasının bulunmadığını söyledi. Bilindiği gibi tartışma,rçaraKuvvetleri Komuta- nı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın "Şimdi Irakyeni- den yapılanıyor; söz hakkımız varmı? Yok. BirIrak politikamız varmı? Yok" sözleri üzerine çıkmıştı. Söz konusu konuşmasinda Kara Kuvvetleri Ko- mutanı, terörün yeniden büyük bir tehlike olma- ya başladığını, bugün mücadele koşullarının da- ha da güçleşmekte olduâunu da vurgulamıştı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül hemen karşı çıktı, bir açıklama yaptı; bakanlığından da bir açıklama geldi. Türkiye'nin bir Irak pdlitikası olduğu söyleni- yor ve bunun da TSK ile temas halinde oluştu- rulduğu ileri sürülüyordu. Doğrusu olayları izleyenler ve uyarı üzerine uyarıda bulunanlar, Sayıp Büyükanıt'ın yalnızca açıklamalarına hak verm^kle kalmadılar, aynı za- manda çıkışın, zamanında yapılmış bir uyarı ol- duğunu düşündüler. •*• CHP Genel Başkanı Deniz Baykal haklıdır. AKP hükümeti Irak politikasını AB'ye bırakmıştır. Artık Türkiye'nin kırmızı çizgileri falan da kalmamıştır. Bırakın kırmızı çizgileri biryana, Türkiye Irak'ta teröristler değil, Amerikajılar tarafından öldürü- len yurttaşlarının hesabını bile, hiç değilse gö- rünüşü kurtarmak için olsun, soramamaktadır. Ama AKP, ABD'nin kendisinden şikâyetlerini, kamuoyu önüne getirip ABD'den bağımsız bir politikaları varmış izlenimini uyandırmaya çalış- maktadır. ABD'nin Türkiye ve AKP üzerindeki yoğun psi- kolojik baskısı, bundan böyle bütün istedikleri- ni eksiksiz alırken, Incirlik konusunda daha ön- ce gündeme getirmeye pesaret edemediği ta- leplerinin tam karşılanmaSmın sağlanması için yü- rütülmektedir. ABD'nin asıl şikâyeti Türkiye'deki kamuoyun- dandır. Çünkü Sam Amda, Türklerin büyük ço- ğunluğunun, özelde Irak politikasını, genelde BOP'u desteklemediğini, çok iyi bilmektedir. Yine ABD bilmektedir k\f AKP'nin tabanını oluş- turan kimi çevreler de, bu karşıtlar arasında yer almakta ve Erdoğan iktidarının tepkisizlik poli- tikasını dilediğince rahat|Uygulamasını engelle- mektedir. Erdoğan iktidarının tepkileri aslında ABD po- litikasına değil, Türk kamııoyunu yatıştırma ama- cına yöneliktir. ••* Tartışmayaaçıklıkgetirebilmek için, Türkiye'nin Irak politikasının olup olmadığı konusunda ABD'li uzmanların ne düşündüf üne bir göz atalım. Aşağıdaki satırlar, 25.06.2004 günü "Dünya- da Bugün" köşesinde çıkmış olan ve 22.06.2004 günü Fikret Bila'nın Milliyet gazetesindeki ha- berine dayanan yazıdan alınmıştır: "... Amerikan Savunma ve Bilim Akademesi üye- s/ Judith S. Yapeh, 'Türkiye'nin tehlike algılama- sı konusunda türdeşolmşdığını, dahası sistemin stratejik düşünme mekan|zmasının zayıf olduğu- nu' söylüyor, ardından da,, Başbakan ve Dışişle- riBakanı'nın Kürtkonusundakiesas danışmanının, en güçlü kişi Cüneyd Zapsu olduğunu belirttik- ten sonra 'Hükümetin Irak konusundaki kırmızı çizgilerinin hepsi tekertekerçiğnendi, ne hükümet- ten ne de askerden tepki geldi' diyordu. Yani kırmızı çizgiler konusunda, uzman hanım, 'Neyaparsanız, yapın tepki göstermiyorlar' diyor- du..." Önemli bir uzman ve istihbaratçı olan Bayan Yapeh'in benzer görüşleri daha sonra, birkaç kez daha basınımızda çıktı. Fazla söze gerek yok! Bu açıklamadan sonra fıükümetin, Dışişleri ve TSK ile sürekli temas halinde bir politika oluş- turup oluşturmadığına ve de Türkiye'nin bir Irak politikası olup olmadığına varın siz karar verin! 1 asjrmen@cuniihuriyettcom.tr İÇİŞLERİ BAKANI AKSU 'Misyonerlerin sayısı betti değil' ANKARA (Cumhu- riyet Biirosu) - îçişleri Bakanı AbdülkadirAk- su, Türkiye'de misyoner- lerin sayısının belli ol- madığını bildirdi. Aksıı, "Misyonerler, yoksul ai- lelere ve çocuklarına, et- nik, mezhep,kültürel açı- dantarklıgruplariledep- renı, sel felaketi gibi do- ğal afetlere maruzkalan insanlara yönelik faali- yetlerde bulunmak sure- tiyle çalışmalannı sür- dürmektedir" dedi. Aksu, AKP Milletve- kilı MahmutGöksu'nun yazılı soru önergesine verdiği yanıtta, misyo- nerlık faaliyetlerinin art- tığı, kcnt merkezinde ve köylerdeki gençlerin dın değiştirdiği konusunda basında zaman zaman haberlerin çıktığını anımsattı. Aksu şöyle devametti: "Anayasave uluslararası sözleşmeler- le güvence altına alınan din ve vicdan hürriyeti- ni sııiistimal eden bazı şahıslann yasalara a\ kı- rı faaliyctleri ile ilgili ola- rak, güvenlik birimlerin- ce cumhuriyet savcılık- lanna suç duyurusunda bulunulmaktadır. Tür- kiye'demisyonerlerin sa- yısı belli değildir. Misyo- (ıerierin sayısını tespitet- nıek de mümkün değil- dir. Misyonerlikfaaliyet- leri «i/lilik içinde yiirii- tüldüğünden harcanan paranın miktan konu- sunda net rakamvermek mümkün değildir." Aksu, Protestanların 12 ev kılisesi, Bahailerin 6 mahfilı ve Yehova Şa- tıitlerinin 10 ibadet salo- nu olmaküzere gayri res- ı ni faaliyet gösteren top- am 88 ibadet yeri bu- unduğunu bildirdi. ABD'li tarihçi Prof. Dr. McCarthy, 1915'te Ermenilerden fazla Türk'ün öldüğünü belirtti 'Soykınm değil savaş yaşandı' Prof. Dr. Justin McCarthy. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - CHP'nın davetlisi olarak Türkiye'ye ge- len ve Ermeni soykınmı savlan konu- sundaki çalışmalanyla tanınan ABD'li tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy, temas- lanna başladı. McCarthy, 1915'te bir sa- vaş yaşandığını ve Ermenilerden fazla Türk'ün öldüğünü belırterek "Yaşanan- lar soykınm değildir, bir savaşnr" dedi. CHP lideri Deniz Baykal, ABD Louis- vılle Ünıversitesi'nden "göçvenüfiıs ta- rihi'' alanında uzman tanhçi Prof. Dr. Justin McCarthy'yi, parti genel merke- zinde kabul etti. Kabulde Baykal 'ın dış politika kurmaylan Şükrii Elckdağ,İsma- il Cem ve Onur Öymen de hazır bulun- du. McCarthy'nin, CHP'nın çağnlısı ola- rak Türkiye'ye geldiğını ifade eden Bay- kal, programı hakkında bılgi verdi. McCarthy'nin ortaya koyduğu eserler ve bu eserlerde yer alan önemli bilımsel saptamalara, Türkiye'de ve dünyada ka- • Soykınm iddialannın gerçeği yansıtmadığını belirten McCarthy, "O dönemde bir savaş vardı ve soykınm söz konusu değildi. Ermeniler öldüler, zaman zaman Türkler tarafından öldürüldüler.. Ama çok daha fazla Türk insanı öldü" dedi. muoyunun farkına varması ve bunun üze- rinde ilgi yaratılmasını sağlamak için bu çahşmaya katıldıklannı belirten Baykal, McCarthy'nin nüfus ve göç tarihi üzerin- de çalışmalar yapan değerlı bir bihm ada- mı olduğunu ifade ettı. Baykal, "Prof. Dr. McCarthy'nin yapmış olduğu bilimsel çalışmaların, sadece akademik dünyanm ilgisiyle sınırlanmayıpgeniş kamuoyunun bilgisine yansıyacak olması büyük önem taşıyor. Bir büyük yanılgıyı düzeltme im- kânını böylece elde edeceğimize inanıyo- rıı/, Konunun, bir siyasal tartışma zemi- ninden tarihi belgelere dayalı bilimsel araşürmazeminineçekilniesini sağlamak istiyoruz" dedi. McCarthy de, bir gazetecinin "Erme- ni soykınmı iddialannabakışınr sorma- sı üzerine, ortada bir "soykınm olnıadı- ğuu" belirterek şunlan söyledi: "O dö- nemde bir savaş vardı ve soykınm söz ko- nusu değildi. Bu savaşiçerisinde hükünıc- te baş kaldıran insanlar vardı. I Iükiimct buna reaksiyon gösterdi. Ermeniler öl- düler, zaman zaman Türkler tarafından öldürüldüler.. ama çok daha fazla Türk insanı öldü. Bu bir savaşnr, soykınm de- ğildir. Beni buraya çağıran herkese çok te- şekkür ediyorum. Çünkü bu konuyla il- gili konuşmak benim için bir şeref." McCarty, dün öğleden sonra TBMM Başkanı Bülent Annç'ı ziyaret etti. Annç, "Ermeni soykınmı iddialannın 90. yılın- da, Ermenilerin dünyada bir atakbaşlat- tıklannı; gerek mağduriyete uğradıklan- nı öne sürerekgereksebazıülkelerin par- lamentolanndançıkardıklan kararlarla dünya kamuoyunu etkilemeye çalışhkla- nnı" vurguladı. Annç, Türkiye olarak iktidan ve mu- halefeti ile bunlara karşı durulduğunu ve durulmaya devam edileceğini söyledi. McCarty de konuşmasında, Türkiye'ye yaptığı ziyarette TBMM 'de bulunmaktan ayn bir onur duyduğunu vurgulayarak "Çünkü inanıyorum kiAtatürk'ün ruhu hâlâ bu Meclis'te" dedi. McCarty, Erme- ni yalanlanna karşı hükümet ve muhale- fetin bırlikte karşı durmasını büyük mem- nuniyetle karşıladığını söyledi. McCarthy bir hafta boyunca Ankara ve tstanbul'da sözde Ermeni soykınmı iddialannın ger- çeği yansıtmadığını, yaptığı araştırmala- ra dayanarak anlatacağı bir dizi konferans verecek. McCarthy, perşembe günü de TBMM'de bir konferans sunacak. Feministler Amsterdam Kültür Merkezi'nde bir kadm imam yönetiminde ibadet ediyorlar Dk kadın camisi HollandadaFRANKFURT (Cumhuriyet Biirosu) - Dünyada ilk kadın camisı Hollanda'da kuruldu. Amaca pek uygun olmayan Amsterdam Kültür Merkezi'nde bir kadın imam yönetiminde ibadet eden Müslüman feministler, ibadet için buluşmalarını güvenlik nedeniyle kültürel faaliyet olarak — ^ ~ ılan ediyorlar. 3 yıldan bu yana Kadın lar Camisı kurmak için çalışan gırışımcıler emeklerinin sonucunu aldılar. Kadınlar ayda bir kere Kültür Merkezı dışında da ibadet edebılmek ıstiyorlar. Eeminist Müslüman kadınlar böylece daha fazla mümin kadına ulaşabileceklerıni düşünüyorlar. Hollanda'dakı bu gelişmeyle ABD'de ^ ^ ~ ~ " " kadın ılahiyatçı Emine VVedud'un imamlığında aralarında Türklerin de bulunduğu çeşitlı uluslardan kadın erkek Müslümanların ibadetine bir başka tür eklenmış oldu. "Kuran ve Kadınlar" adlı kitabın da yazarı olan Emine Wedud, Virginıa Ünıversitesi'nde tslam bilımleri okutuyor. New York'taki camı yönetiminın bir kadının imamlığında ibadete izin vermemesi üzerine Amsterdam'da olduğu gibi bir sanat galerısini seçen Emine VVedud, tehditler üzerine buradan da vazgeçmiş ve nihayet geçen — — ^ ^ — — cuma günü New York City'de bir kilısede yer bulabilmişti. Namazdan sonra bir konuşma yapan VVedud, "Kuran'ın kadınlarla erkekier arasında hiçbir aynm yapmamasına rağınen erkekier öğretiyi istedikleri gibi yorumluyorlar ve kadınları yalnızca cinsel obje " ~ ~ " ^ ^ ^ ~ ^ olarak görüyorlar" dedi. Wedud'un imamlığında yapılan ibadet, köktendincilerin sert tepkisıyle karşılaştı. Mısır'da yayımlanan Al Massa (Akşam) gazetesi manşetten büyük puntolarla verdiği haberde "Wedud İslamı lekeledi" başlığını kullandı. • Hollanda'da 3 yıldan bu yana Kadınlar camisi kurmak için çalışan Müslüman feministler, amaçlarına ulaştılar. Ancak, ibadet için buluşmalarını güvenlik nedeniyle kültürel faaliyet olarak ilan ediyorlar. ABD'de cuma nanıazı kıldıran kadın imam Emine Wedud, tartışma yaratü. (AFP) Anadolu'da Vakit gazetesi Emine Wedud'u 'ajanlıkla' suçladı, ilahiyatçılar ikiye bölündü Beyaz: Kadın imam yasak değilİstanbul Haber Servisi - Anadolu 'da Vakit gazetesi, ABD'de cuma namazı kıldıran Vırginia Üniversıtesi'nden profesör Emine Wedud'u "ajan" ılan etti. Gazete görüşüne başvurduğu ba- zı ilahiyatçılara dayanarak bir kadı- nın imamlık yapmasını "BüyükOrda- doğu Projesi'nin (BOP) bir parçası, dininsiyasetealetedilmesi" olarak ni- teledı. Bu konuyu gazetemize değer- lendiren llahiyat Profesörü Zekeriya Beyaz ise Kuranıkerim'de kadınların imamlık yapmasını yasaklayan bir hü- küm bulunmadığını söyledi. Anadolu'da Vakit gazetesi dün "O bir ajan" manşetı ile verdiği haberde ABD'li Prof. Emine Wedud'u hedef gösterdi. Wedud, haberde ABD tara- fından görevlendirilmiş "bir piyon, • îlahiyat Profesörü Zekeriya Beyaz, Kuran'da kadınlann veya erkeklerin imamlık yapabileceğine ya da yapamayacağına dair hiçbir hüküm bulunmadığına dikkat çekti. bir ajan" olmakla suçlandı. Haberde görüşlerıne yer verilen ilahiyatçılar, Islamın Hıristiyanlığa benzetilmek is- tendiği, hatta bir kadının imamlık yap- masının feminist ideolojinin bir poli- tikası olduğu belırtildi. Gazetemize değerlendirme yapan Prof. Dr. Zekeriya Beyaz da Kuran'da kadınların veya erkeklerin imamlık ya- pabileceğine ya da yapamayacağına da- ir hiçbir hüküm bulunmadığına dikkat çekerek "Dygulamaya baktığımızda er- kekier, diğer erkeklere ve kadınlara imamlık yapmış, kadınlar da sadece ka- dınlara imamlık yapmıştır. Dinde sade- ce yasaklar sayılır, yasak olmayanlar serbest dcmektir. Yani kadınlann imam- lık yapması da serbesttir" dedi. "Gelenek haline geldi' Ancak Beyaz, dınde ve toplumda bazı yerleşik geleneklerin artık kural nıtelığınde olduğunu ifade ederek "Ka- dının imamlık yapnıaması, ezan oku- maması gibi konular bir gelenek hali- ne gelmiştir. Bunlan kaldınp atamaz- sıniA yoksa kültürümüz kaybolur. Bu konuyla fazla uğraşmak da yersiz, çün- kü arkası gelmez" dıye konuştu. We- dud'un imamlık yapmasını bir reak- siyon olarak niteleyen Beyaz, Islam ta- rihi boyunca kadınlann haksız olarak ezildiğini, bunun da en çok dine zarar verdiğını vurguladı. Islamın kadını ezen bir dın olarak algılanmasından ya- kınan Beyaz şöyle devam etti: "Kadınlara yapılan haksızlığa iki yönden karşıyız. Birincisi insaıı hakla- n nedeniyle. İkinci karşı olduğumuz nokta ise kadını din adına ezenlerdir. Din adına yapıldığı söy lenen bu davra- mşlar, dinin özüne zararverir. Wedud, İslamiyet ve kadın konusuna dikkat çeknıek amacıyla böyle bir reaksiyon göstermiştir. Ayrıca böyle bir şeyin ABD'den gelmesi rahatsızedici bir du- rum. Çünkü siyasi, sosyal lünı hayatı- mız ABD'den yönetiüyor. Bari dinimi- ze kanşmasınlar." SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR YOLSUZLUKLA SAVAŞ Kıvrıkoğlu: Düğmeye ben bastım Haber Merkezi - 23'üncü Genelkurmay Başkanı emekli Orgene- ral Hüseyin Kıvrıkoğlu, "Yolsuzlukla ilgili düğ- meye basma olayı tara- liııulan verilen emirle başlatılmıştır" dedi. Hü- seym Kıvnkoğlu yaptığı açıklamada, gazetemi- zin 19 Mart 2005 tarihli 8'inci sayfasında yer alan "1.5 ton çikolata tü- ketilmiş" başlıklı haber- de, eski Milli Savunma Bakanhğı Teftiş Heyeti Başkanı Bilgütay Va- nmlı'ya atfen "eski Ge- nelkurmay Başkanı E. Orgenaral Hüseyin Kıv- nkoğlu'nun bile olaya ilk başlarda muktedir olamadığı" ifadesinin şahsını, sözü geçen id- dialar karşısında ılgısiz kalmakla suçlayicı bir mahiyet arz ettiğını bil- dirdi. Kıvnkoğlu, olayla ilgili gelişmelerin şu şe- kilde cereyan ettiğını dı- le getirdi: "Söz konusu yolsuzluk iddialan şah- sınıa ıılaşır ulaşmaz, olay, taranmdan Deniz Kuvvetleri Komutanlı- ğı'na inrikal ettirilerek iddialann incelenmesi ve suçlular hakkında yasal işlemin başlatılması eın- ri verilmiştir. Böylece yolsuzlukla ilgili düğme- ye basma olayı (basında yer alan ifade ile) tara- nmdan verilen emirle başlatılmış ve konu De- niz Kuvvetleri Komu- tanlığı'nca incelemeyi müteakip, benim enıek- liliğimden sonra, mah- kemeye sevk edilmek üzere Genelkurmay Başkanlğf na gönderil- miş ve Genelkurmay Başkanlığı'nca da askeri mahkemeye intikal etti- rilmiştir. Dolayısıyla, ga- zetenizde yer alan, ilgili- nin şahsıma ait iddiala- nnın gerçekle hiçbir iliş- kisi bulunmamaktadır." oralcalislar@cumhuriyet.com.tr CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da Kara Kuvvetleri Komutanı Orge- neral Yaşar Büyükanıt'ın ardından Türkiye'nin bir Irak politikası olmadı- ğını söyledi. Gerçekten Türkiye'nin bir Irak politikası var mı? Aslında, Türki- ye'nin Irak politikası var gibi görünü- yordu. Bu politika daha çok Kuzey Irak'a endeksliydı. Türkiye Kuzey Irak'ta Kürt sorununa odaklandığı için her türlü gelişmeyi, daha önceden belirlenen Kürt sorununa bağlayarak değerlendirmeyi tercih ediyordu. Irak'ın bütününe bakmayan bu po- litika her aşamada, ABD engeline ta- kılarak ışlemez hale geldi. Çünkü ABD'nin Irak politikasıylaTürkiye'nin Kürt hesabı örtüşmüyordu. ABD, Kürt- leri önemli bir müttefik olarak gördü- ğü için, Kuzey Irak'a Türkiye tarafın- dan yapılması düşünülen müdahale- lere karşı çıkıyordu. Kırmızı çizgiler me- selesi de Irak'ın somut durumuna uy- gun düşmediği için aşılıp durdu. Türkiye ise sürekli Kürtlerin bölge- Türkiye'nin Irak Politikası Yok mu? de etkin olmasından endişe ettiğini dile getiren biryol izledi. Tabii Irak'ın işgali öncesi, Kuzey Irak'a rahatça girip çıkan, bölgede askeri varlığını his- settiren Türkiye'nin işgalden sonra askeri olarak yapacağı pek bir şey yoktu. Çünkü ABD böyle bir müda- halenin bölgedeki dengeleri bozaca- ğını söylüyordu ve Türkiye'nin talep- lerine sıcak bakmıyordu. • • • Irak'ın işgali öncesi Türkiye Büyük Mıllet Meclisi'nin, ABD askerlerinin ko- nuşlanmasına izin veren tezkereyi reddetmesi bir dönüm noktasıydı. ABD, bu tutuma çok sinirlendi. An- cak aslında bu tezkerenin reddedil- mesinin arkasındada Türkiye ile ABD arasında Kuzey Irak konusundaki uyumsuzluk yatıyordu. Türkiye, ABD'den Kuzey Irak için vize alama- mıştı. O tartışma ortamında tezkere reddedildi. Tezkere reddedilince, ABD işini Tür- kiye'siz görmeye karar verdi. Zaten, Kürt sorunu konusunda ciddi bir tu- tum farkı oluşmuştu. Türkiye'yı yöne- tenler, bu farklılığa rağmen siyaset- lerini Kürtlere göre ayarlamaktan vaz- geçmediler ve yeni duruma uygun siyasetler üretmeye çaba sarf etme- diler. Kerkük bunalımında bu yanlış ter- cihlerdoruğatırmandı. Kerkük'ün bir Irak kenti olduğu, sorunun Irak'ın bir iç meselesı olduğu gerçeği anlaşıla- madı. Bu noktada AKP ile devletin ge- leneksel siyasetleri örtüştü. Daha açıkçası AKP geleneksel siyasetlere sığınarak durumu idare etmeye ça- lıştı. Kerkük'te Kürtler, Araplar ve Türkmenler bir arada yaşıyorlardı. Türkmen nüfus Saddam'ın saldırı- sından sonra bölgeyi büyük ölçüde terk etmişti. Kürtler ise Kuzey Irak'a çekilip dağlarda tepelerde yaşamla- rını sürdürmüştü. Irak'ın işgali ve Sad- dam'ın devrilmesiyle Kürtler Kerkük'e geri dönerken Türkmenlerin önemli bir kısmı dönmedi. Kerkük'teki nüfus yapısı değişmiş- ti. Aynca Türkmenler seçimler sırasın- da Şiilerın ve Kürtlerin listelerınden aday olmuşlardı. Bu şekilde 10'dan fazla Türkmen Irak parlamentosuna girdi. Türkiye ise daha çok Türkiye'de- ki Türkmen diasporasının yönlendir- mesi ve bölgedeki özel güçlerin tar- tışmalı bilgileriyle siyaset geliştirme- ye çalıştı. Bu eskiden beri böyleydi. Ancak, artık Irak'ta önemli bir deği- şiklik olmuştu. Farklı siyasi hesaplar ve farklı denklemler ortaya çıkmıştı. Türkiye bu gelişmeleri anlamadı. ••• Irak siyaseti bir devlet siyasetiydi ancak artık geride kalmıştı. Yeni du- rumları tahlil eden yeni siyasetlere gerek vardı. Ancak AKP kolay yolu seçti, kendini geleneksel siyasetın ellerine teslim etti. Hatta daha da ge- riye gitti. Çünkü, Türkiye Kuzey Irak'ta- ki Kürtlerle ilişkisini son döneme ka- dar hiç kesmemişti. Bu siyaset Tür- kiye'nin inisiyatifini de arttırıyordu. Türkiye'nin Iraksiyasetini değiştır- mesi şart. Siyaseti, Kuzey Irak'a ve Türkmenlere endekslemek yerine, bölgeye, Irak'ın bütününe bakan ye- ni bir bakış açısına kavuşturmak ge- rekıyor. Baykal bu konularda neler düşünüyor, onu da merak ediyorum. Örneğin Kuzey Irak'a 15 bin kişılik bir kuvvetle girmeyi öneriyordu. Hâ- lâ öyle mi düşünüyor? Irak konusu kolay bir konu değil. Hele de köhnemiş siyasetlerle bir şey yapabilmek hiç mümkün değil.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear