29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2005 PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI TURKİYE Istanbul Edirne Kocaelı Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizlı Y Y Y PB PB PB B B 8 9 10 13 17 20 21 20 Sinop Y 12 Adana Samsun Y 16 Mersin Trabzon Y 15 Diyarbakır B 17 Giresun Ankara Y 14 Şanlıurfa B 20 PB 15 Mardin B 17 Eskişehir PB 17 Siirt Konya B 15 B 17 Hakkâri B Sıvas PB 11 Van Zonguldak Y 13 Antalya A 22 Kars PB Yurdun kuzey ve ıç kesımlerı parçalı ve çok bulutlu, akşam saatlerınden ıtıbaren Marmara'nın kuzey ve doğusu ıle Karade- nız yağmurlu, dığer yerler az bulutlu ge- çecek Yağışlar Batı Karadenız'de etkılı olacak. Hava sıcaklı- ğındaönemlıbırdeğt- şıklık olmayacak. DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn PB PB PB PB PB Y PB Y -2 -2 -1 18 13 17 20 11 Münıh Y 18 Zürıh Berlın Budapeşte Madrid Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina Y Y B Y Y Y PB B 6 14 22 11 14 14 16 20 PB 19 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahire K B K PB PB PB K B -b 16 -2 16 18 7 1 23 B 22 Q(Açık Parçalı bulutlu B u l u t l u k Çok bulutlu • Yağmurlu karlı Gok gurultulu G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada diğine kadar pek çok konuya değindi ama... ...Velakin açıklama gereğini duymadığı tek ko- nu; AB'nin zorlamasıyla bugünlerde imzalanaca- ğı açıklanan Ankara Anlaşması ek protokolünün ne anlamageldiği... Bu yöntem işine gelmiş olabilir. Ama Başba- kan'la Gül, Güney Kıbrıs'ı da içine alan genişle- me protokolüyle ilgili görüşmelerin bizim açımız- dan olumlu düzeyde ilerlediğini söyleyegeliyor- lar. Hatta Dışişleri Bakanı "Türkiye taahhüt ettiği heralanda gerekeni yapmıştır" gibi cümlelerle ik- tidarlarını övdü de.. Öysa 17 Kasım'da AB'nin eline protokolü 3 Ekim'den önce imzalayacağız diye yazılı bir taahhütname veren bir (bu) hükü- met üyelik görüşmelerinin başlamasını istiyorsa elbette bu taahhüdü yerine getirmek zorunday- dı. Sözünün eri anlamına gelecek davranışlar içi- ne girerek bundan övünülecek bir pay çıkarma- nın ne gereği vardı? Kimi muhalefet sözcülerimize göre, hükümet neyi imzalayacağının farkında değil. Olabilir ama Güney Kıbrıs protokolle neler kazanacağının ayır- dında. örneğin şimdiden kapısını yapıyorlar; pro- tokolle üye ülkelere tanınan hakları Güney Kıbrıs da kullanabilir. Hava ve deniz limanlarımızı Kıb- rıs Cumhuriyeti bayrağı taşıyan gemilere açmak zorunda kalacağımız gibi... ••* Ek protokolün Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıma an- lamına geleceğiniönesürenlervar. Bunakarşı hü- kümetin görüşmelerde AB'den ısrarla protokole Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıma anlamına gelmeye- ceğinin yazılmasını içeren isteği kabul görmedi. AB Komisyonu ile Türkiye arasında bu konuda mektup teatisi de uygun görülmedi. Geriye kala kala Türkiye'nin bu protokolle -kimilerine göre diplomaside geçerli bir yöntem olan- Güney Kıb- rıs'ı tanımadığını açıklayacak deklarasyon ilanı kaldı. Ne ki Güney Kıbrıs (Papadopulos) protokolle tanınmayı gerçekleştirmediklerini görünce he- men her fırsatta veto tehdidini kullanmaya giri- şebilir. Protokol önce -GK'nin üye olduğu- AB Konseyi'ne, sonra tanımaya elverişli hava esen Avrupa Parlamentosu'nun onayına gidecek ve bu iki aşamada neler olabileceğini gelişmeler gösterecek. •••[ Hükümet hemen her fırsatta Kıbrıs sorununda ayaklarını sağlam bastığını savlıyor. Protokolden sonra Rumları masaya oturtabilse bu sonucu za- fer diye kullanacak ama Rumlar -BM gözetimin- de- müzakerelere evet derlerse bu, Annan Planı üstünden yeni ödünler almaya hazırlandıkları an- lamına gelir. Türk askerinin çekilmesi, Türkiyeli göçmenlerin gönderilmeleri, Türkiye garantisi ye- rine BM garantisi gibi ödünler... ABD'nin dayattığı gibi Rumları tanımamız, böy- lece KKTC'ye ölüm fermanını ilan etmemiz gibi aşırı ölçekte ödünler verecek miyiz? MA Talat ödünlere hazır. Ya hükümet? Proto- kolle ilgili derin sohbetten kaçındıklarına göre herhalde ödünlerin boyunu bosunu, ne kadarını halka sindirtebileceklerini hesaplıyorlar. AL GÖZÜM SEYREYLE IŞIL ÖZGENTÜRK Özür Dilerim • Baştarafı Arka Sayfada Hepimiz aynı yerlerden geçtik, ilkokuldan başlaya- rak üniversite de dahil her tanh dersinde mecburiyet- ten okuduğumuz hamasi kahramanlık hıkâyeleri pek çoğumuzu tarihten soğutmuştur. Ayrıca biz büyürken, şimdi de öyle ya, Çanakkale Savaşları'yla ilgili insaıı hikâyelerinı anlatan kaç roman vardı, şimdi kaç roman var? Insan hikâyelerinden geçtik, kaç doğru dürüst bir araştırma var? Bölgeye gidenler bilir, doğru dürüst bir rehber kitap bıle yok. Ama bunlar, ınsanın kendi yakm tarihine bu ka- dar uzak kalmasına, bilgisizliğine bir mazeret ola- maz. Bütün bunları ne zaman mı düşündüm.. de- dim ya, insan evde kalınca çok şey öğreniyor. 18 Mart, Çanakkale Zaferi'nin 90. yıldönümüydü ve NTV bu konuyu tünı boyutlarıyla aktaran muhtc- şem bir nehir program yaptı. Programın önemi, her türlü abartıdan, övgüden uzak; gerçeklerin, özelliklc de insan gerçeğinın konuşuldu- ğu, çok önemli bilgilerin aktartldığı bir program olma- sıydı. Oğuz Haksever'in yönettiği program boyunca, sürekli ağlayarak, annemi yanı başımda hissederek çok önemli şeyler öğrendim. Kendi düzenli ordusu bulun- mayan Ingiltere'nin dünyanın,bır ucundaki Avustralya- hlan (Anzakları), Hintlileri Büyük Britanya Imparator- luğu içın nasıl ateşe attığına bir kez daha tanık oldıım. lngiltere bunu hep yapar Gelibolu Yarımadası gibi çok küçük bir bölgede ay- larca yaşamak zorunda kalan sekız bin askerin, (bunun yarısı Anzak, yarısı Osmanlı erleri) birbirleriyle nasıl dost olmaya başladıklarını, bizimkilerin üzüm ve incir ıkramına karşı Anzakların konserve ve çikolata sunduk- lannı öğrendim. Bu ikramı yaparken birbirlerine aile fotoğraflarını göstermeyi asla ihmal etmemişler Bir- birlerinden izin isleyip ölülerini gömmüşler. Her iki ta- rafın asker mektuplarında öylesine sat'bir inanç, yurt sevgisı ve romanüzm vardı ki, bana sadece ağlamak kaldı. Bu savaşa son centilmen savaşı deniliyormuş; ger- çekten o nehır program sıraşında öğrendiğim her şey bana eski şövalye savaşlannı anımsattı. Şimdi sadece bombalar uçuyor ve insanların hikâyesi hiçbirimize geçmiyor. Bu arada yönetmen Tolga Örnek'in asker mektup- larından yola çıkarak yaptığı çok önemli bir belgesel olan "Gelibolu" gösterime girmiş durumda. Kalkıp gideceğim. En çok annem için. isilozgenturk(" superonline.com Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdür. SAMİKARAÖREN TCK'yi hazırlayanlardan Doç. Ozgenç'in 'hukuk devleti' yorumu: Kaynak 'Ilahi Risalet'ÖZGÜR ERBAŞ Prof. Dr. tbrahitn Kaboğ- lu'nun yerine Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu Başkanlığı'na ge- tirilen Doç. Dr. İzzet Özgenç, hu- kuk devletinin kaynağının "llahi Risalet" olduğuna inanıyor. Al- bayraklar soruşturmasında da sa- nık olan Özgenç, zinanın suç ol- ması ve Devrim Yasalan'na mu- halefet suçunun cezasının ertelen- mesi için de önerge vermişti. TCK Alt Komisyonu bilim da- nışmanlanndan Doç. Dr. Özgenç, aynı zamanda Adalet Bakanlı- ğı'na bağlı olarak hâkimlere TCK'yle ilgili hizmet içi eğitim veriyor. Basını susturmayı hedef- leyen hükünılerde içeren ve 1 Nı- san'da yürürlüğe girecek TÇK'yi hazırlayan komisyonun bilım da- nışmanlanndan olan Gazi Üniver- sitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Özgenç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönem- de belediyenin hukuk müşavirli- ğiniyapıyordu. Büyükşehir Bele- diyesi ile Hukuki Araştırmalar Derneği tarafından 10 Aralık 1994'te Istanbul'da düzenlenen "İnsan Hakları Sempozyu- mu"nda bir konuşınâ yapan Oz- genç, "hukuk devleti" kavramı- m şöyle açıklıyordu: "Davranış normları, devletin varhğına ön- gelen bir yapıya sahiptirler ve bunlar 'hikmet bilgisiyle' idrak edilebilirler. Devlete, hukuk devleti vasfını kazandıran, bu davranış normlarını esas alan pozitif hukuk düzenlemelerini hayata geçirmesidir. Hukuk toplumuna hayatiyet kazandı- ran değerlerin dayanağını teşkil eden davranış normları, kana- ALBAYRAKLAR SORUSTURMASI SANICIYDI ozgenç, Mülkiye başmüfettişleri ve Mali- ye Bakanlığı Hesap Uzmanlan Kurulu tarafından hazırlanan raporlar sonucunda başlatılan soruşturmada da sanık sıfatıyla sorgulanmıştı. Kamuoyunda "Albayraklar soruşturnıası" olarak bilinen ve Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin çeşitli yöntem- lerle zarara uğratılmasına ilişkin soruştur- ma, kaldınlan Istanbul DGM tarafından yüriitülmüştü. Mülkiye başmüfettişlerinin raporunda sanıkların "Çeşitli şirketler aracılığıyla devlete ait olan belediyenin parasını nitelikli yollar kullanılarak, ge- leceğin başbakanını hazırlamak ve cihat hazırlığı yapmak amaçlarına yönlendir- diği ve zimmete geçirdiği" belirtiliyordu. Zina suç olsun' dlyen de Özgenç Özgenç, son olarak Etibank davasındaki bi- lirkişiliği "tarafsız olmadığı" gerekçesiy- le reddedilmesiyle gündeme gelmişti. Öz- genç, TGK'yi hazırlayan Adalet Alt Komis- yonu'na bilim danışmanlığı yaptığı dönem- de de sık sık gündeme geldi. "Zina"nın, Anayasa Mahkemesi'nin daha önce iptal etmesine karşın, son dakikada TCK'nin içi- ne girmesi için önerge veren Özgenç oldu. Komisyonda "müstehcenlik" ile ilgili dü- zenlemeleri içeren maddenin görüşmeleri sıraşında da Özgenç bir önerge vererek, yürürlükteki TCK'de yer alan "Bilim ve sanat eserleri ile edebi değerlere sahip eserler madde kapsamı dışında kalır" ifadesınin tasandan çıkarılmasını istedi. Ozgenç'in edebiyat ve sanatta da müsteh- cenlik bulunduğu yolundaki ısrarlı yaklaşı- mı üzerine, C'HP'li Eraslan toplantıyı terk. etmişti. Özgenç ayrıca CMUK Alt Komıs- yonu'nda da Devrim Yasalan'na muhalefet suçundan verilen cezalann "ertelenmeme- si" konusunda AKP ve CHP'nin vardığı anlaşmaya karşı çıktı. İzzet Özgenç, AKP milletvekili llakkı Köylü'ye dönerek "Si- yasi olarak bu kararın arkasında dura- bilecek misin? Siyasi olarak bu yaptığın yanlış" diyerek ve toplantıyı terk etti. atimizce, yazılı olsun, yazısız ol- sun, 'tlahi Risalete' dayanmak- tadır. Hangi kültür ortamında olunursa olunsun, hangi dünya görüşü benimsenirse benimsen- sin, bütün insanlık için müşte- rek olan değerlerin vc bunların dayanağını teşkil eden davranış normlarının varhğını İlahi Me- saj 'a müracaat etmeden açıkla- mak mümkün değildir. Laik dünya görüşüne mensup düşü- nürler, bu evrensel değerlerin kaynağının akıl olduğunu iddia etmektedirler. Bilinmesi gerekir ki aklın nesnesi yoktur." Kendisı de bir bilim insanı olan Özgenç, bilimsel bilgi ıle "hik- met bilgisi" arasındaki ilişkiyi de şu sözlerle açıklıyor: "Hikmet bilgisiyle ilmi bilgi arasında farklar mevcuttur. İlinı, gerçeği olduğu gibi kabul eder ve onun halihazırdaki gö- rünüş biçimiyle yetinir. Buna karşılık hikmet ise hadiselerin, fiil ve hareketlerin, realitenin derunen, maneıı kavranmasını sağlayan bilgidir. Gerek ilim ge- rek hikmet bilgisinin 'mutlak' sahibi Allah'tır. Kuran'da Al- lah'ın sıfatlarıyla alakalı olarak ilim ve hikmet kavramları yan yana zikredilmektedir." "Doğal hukuk" kavramının kaynağını da "İlahi Mesaj"la açıklayan Özgenç, konuşmasında şu görüşlere yer veriyor: "Doğal hukuk, felsefe tarihin- de sürekli savunulagelen bir hıı- sustur. Bu hukuk nizamının in- sanların 'zihinlerinde ve vicdan- lannda yaşayan bir hukuk' oldu- ğundan söz edümektedir. Bu hukuk nizamının ilkeleri, •ınsa- nın doğasına, evrensel ahlak ku- rallarına ve akıl ve vicdanına uy- gunluk' arz etmektedir. Genel- likle(!) (işaret kendisine ait) doğru teşhis edilmiş olan bu 'ev- rensel hukuk ilkelerı'nin, bu 'ev- rensel ahlak kurallan'nın tek kaynağı İlahi Risalet'tir. Bir başka ifadeyle, bu genel Ukeler İlahi Mesaj'da yer alan davra- nış normlarından çıkarılarak formüle edilmişlerdir." Erdoğan turizmcilere 'Neredeyse bizi vatan haini ilan edecekler' dedi 'Mülk satışı için kamuoyu yaratın' GÜRSU KUNT ANTALYA - Antalya'da turizmcilerle bir araya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan'ın turizmcilerin yabancılara mülk satışıy- la ilgili iptal kararını eleştirmeleri üzerine "Ben de sizinle aynı düşünüyorum. Ancak muhalefet bu konuda üzerimize çok geli- yor. Neredeyse bizi vatan haini ilan edecek- ler. Siz kamuoyunu yaratın, biz yasal dü- zenlemeyi yaparız" dediği belirtildi. Önceki gece Antalya'da partililerle bir ara- ya gelen Başbakan Erdoğan Erkan Mum- cu'nun Kültür ve Turizm Bakanlığı dönemi- ni değerlendirdi. Erdoğan, "Kültür ve Tu- rizm bakanlıklarını birleştirdiğimizde bundan rahatsız olanlar oldu. Bu işi iyi bi- lenler var ya...Turizmin sermayesi kültür- dür. O yüzden turizm ve kültürü birleştir- dik. Ama 2 sene kültüre uğramadık. Atilla Koç ile bu açığı kapatacağız" diye konuştu. Erdoğan dün de Kundu'daki IÇ Otel'de tu- rizmcilerle basına kapalı bir toplantı yaptı. Toplantıda Erdoğan'ın yabancılara mülk sa- tışı konusunda turizmcilerden yardım istedi- ği belirtildi. Turizmcilerin, yabancılara mülk satışıyla ilgili iptal kararının Türkiye ekono- misinde olumsuzluklar yaratacağı yönünde- ki görüşlerine katıldığını ifade eden Erdo- ğan'ın, "Ben de sizinle aynı düşünüyorum. Antalya'da 4 tünel geçişli köprülü kavşağın açılışını yapan Erdoğan'a Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, üzerinde BaşbakaıTın resnıiniıı yer aldığı scramik tabak hediye etti. (AA) Ancak muhalefet bu konuda üzerimize çok geliyor. Neredeyse bizi vatan haini ilan edecekler. Burada, size kamuoyu yaratma görevi düşüyor. Siz kamuoyunu yaratın, biz yasal düzenlemeyi yaparız" dediği id- dia edildi. Toplantı hakkında bilgi veren Alanya Turistik Işletmeciler Derneği Başka- nı Müfit Kaptanoğlu, turizmcilerin KDV oranlannın yüksekliğinden yakınması üze- rine, Başbakan Erdoğan'ın, 2006'da turizm- de uygulanan yüzde 18 oranındaki KDV'nin yüzde 7-8'lere düşürülebileceği müjdesini verdiğini aktardı. Bu arada Başbakan Erdoğan'a açılış yapı- lan kavşakta bulunan MHP il binasının bal- konundakı izleyiciler tepki gösterdi. 'Sofradaki S.O.S' raporuna göre anne sütünde bile ilacın kalıntısına rastlanıyor Yetkin: Tanm ilacı reçeteyle satılsuı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ankara Ticaret Odası (ATO), "hileli gıdalar"ın ar- dından hormonlu gıdalar, tanm ilaçları, katkı maddeleri, antibi- yotikler, genetiği değiştirilmiş gıdalar ve kimyasal gübreleri tartışmaya açtı. ATO vc Türkiye Ziraatçılar Derneği'nin (TZD) hazırladığı "Sofradaki S.O.S" raporuna göre, domates, patlı- can, patates, kabak, üzüm, elma, kavun, buğday, arpa, yulaf, çav- dar ve çeltikte hormon kullanı- lıyor. Meyve ve sebzelerde kul- lanılan tanm ilacı, antibiyotik, katkı maddesi ve kimyasal güb- reler ölçülü kullanılmaz ve de- netimi iyi yapılmazsa insan sağ- lığını tehdit ediyor, hastahklara, sakatlıklara, erken ölümlere da- vetiye çıkarıyor. Rapora göre, Türkiye'de do- mates, patlıcan, patates, kabak, üzüm, elma, kavun, buğday, ar- pa, yulaf, çavdar ve çeltikte hor- mon kullanılıyor. Rapora göre, domates çekirdeksiz ve içi vıcık vıcıksa, patlıcan içi süngerimsi ve çekirdeksizse, kabak çekir- deksizse, biber aşırı büyük ve etliyse, çekirdek evi boş, etli kıs- mı sertse, patates şekilsiz ve yumruları yapışıksa, içinde ka- rarmalar varsa, karpuz çekirdek yerleri boşsa hormonlu olduğu anlamına geliyor. Raporda, 15 Ekim-10 Kasım ve 10 Nisan-5 Mayıs tarihleri arasında doma- tes, 15 Kasım-15 Mayıs tarihle- ri arasında patlıcan ve 1 Kasım- 15 Mayıs tarihleri arasında ka- bak yenmemesi öneriliyor. Rapora göre, kanser vakaları- nın artışmda, "pestisitler" adı verilen tanm ilaçlannın aşın za- mansız ve uygunsuz kullanımı- nın da büyük payı var. Türki- ye'de tarım ilaçlannın ciddi bir sorun oluşturduğu, yaş sebze ve meyve ihracatında yaşanan sı- kıntılar sayesinde su yüzüne çık- tı. Ilaç kalıntısı nedeniyle yurt- dışına ihraç edilemeyenyaş seb- ze ve meyvenin imha edilmeyip iç piyasaya sürüldüğü iddialan endişeleri arttırdı. Türkiye'de zirai mücadelede 1250 çeşit ilaç kullanılıyor. Araştırmalara göre, gerek piya- sada satılan et ve süt ürünlerin- de, gerekse anne sütünde tanm ilacı kalıntısına rastlanıyor. Özellikle Çukurova gibi yoğun tanm ilacı kullanılan bölgeler- de, anne sütünde dikkat çekici oranlarda ilaç kalıntısı görülü- yor. Raporla ilgili değerlendirme- lerde bulunan TZD Başkanı İb- rahim Yetkin "Üretim aşama- sında denetim söz konusu ol- duğunda, en önemli konular- dan biri ilaç konusunun reçe- teye bağlanmasıdır. Bu sağlan- madığı sürece, çiftçinin gelişi- güzel ilaç kullanımı ve buna bağlı olarak gündeme gelen sorunların çözülmesi çok güç olacaktır" dedi. ı GUNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafı l. Sayfada Kişi başına düşen kâğıt tüketimi... Kişi başına düşen doktor sayısı... Bu rakamların yükselmesi için temelde ne ge- rekli? Kişi başına düşen ulusal onurun yüksekliği! Japonlar, Ikinci Dünya Savaşfnın yenilgisinin ardından ülkelerini bir an önce ayağa kaldırmak için başlıca güç olarak bunu kullandılar. Almanlar, benzer duyguyu bambaşka koşullar altında yaşayıp bir kuşak içinde derlenip toparlan- dılar. Ispanyollar, uzun imparatorlukdönemlerinin ar- dından gelen çöküntünün, buna eklenen iç sava- şın yaralarını, "Hep birlikte başarabiliriz" ruhunu öne çıkararak sardılar. Polonyalılar, bloklar ve büyük güçler arasında sıkışmışlığın sancılarını, hep varlıklarını koruma bilincini diri tutarak aştılar. ••• 90. yılını kutladığımız Çanakkale zaferi, bizim için Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ateşlendiği, bilen- diği yer oldu. Oradaki başarı "ölümü göze alan in- san, en güçlü silahtır" ilkesinin bütün dünyaya haykırılmasıydı. Mustafa Kemal ölümü göze al- ma gücünü ölümsüzleştirdi. Savaşın, acının,,onurun ne olduğunu görmek is- teyen insan Çanakkale'ye gitmeli. Ben en son 2000 yılı yazında, salt savaş alanlarını görmek için Çanakkale'ye gitmiştim. Alçıtepe Köyü'ndeki "Çanakkale Harp Hatıraları Gelibolu Müzesi"r\\ unutamam. Kapısında "24 saaf aç;/c"yazılıydı. Fatma-Salim Mutlu çifti, 1930 ların sonunda geldiği Gelibolu'da kemik tarlalarıyla, mermi yığın- larıyla karşılaşmış. Bunlar zamanlaazalınca, "Top- layalım, sonraki nesiller görsün" demişler. Evleri- nin önemli bir bölümünü müze haline getirmişler. Fatma teyzenin şu sözü hâlâ kulaklarımda: "Yavrum, 1940'ların sonuna kadar, yağmurun fazla yağdığı günlerde topraktan kan kokusu ge~ lirdi!" Mutlu ailesi pek çokgeceler "24 saataçık" lev- hasını gördükleri için zili çalıp müzeyi gezmek is- teyenlere kapılarını açmış. Dilerim hayattadırlar, kapıları ve müzeleri hep açıktır... ••• Bugün Türkiye'nin karşılaştığı iç-dış sorunlara çözüm arayışları konuşulurken sık sık Çanakkale günleri, Ulusal Kurtuluş Savaşı günleri akla geli- yor. Ülke bilinci diri insanlar, "O günlerden daha kötü değiliz ya... O zamanlar kişi başına düşen ulusal gelir 70 dolar bile değildi. Bugün her türlü krize, dış borca rağmen birkaç bin dolar. Yapabi- liriz" diyor. Onlara, bence de yapabiliriz diyorum, ekliyo- rum: O günlerde kişi başına düşen ulusal gelir 70 do- lardı ama, kişi başına düşen ulusal onur 70 bin do- larlabileölçülemezdi! Bugün küçük birterslikvar, kişi başına düşen ulusal onur 70 dolarlara doğru geriliyor! Bugün yeniden bu onur grafiğini yükseltmenin yolunu bulmalıyız. Çok da karmaşık bir yol değil, Çanakkale'den girip Samsun'dan çıkacağız... Safları netleştirmek de zor değil: Çanakkale'de şehit olanların, o günkü bilinci ta- şıyanların torunları, bütün önyargılarını atacak, önce ulusal onur diyecek ve yan yana gelecek, o kadar! ankcum(« cumhuriyet.com.tr MİLLİ PİYANGO ÇEKİLDİ 600.000 YTL 108478 200.000 YTL 422562 100.000 YTL 245843 10,000 YTL 062709 086354 160450 169047 178959 205838 224755 344698 380207 520592 5,000 YTL 006970 024090 031216 056470 077459 102966 126980 190202 201535 205863 211147 276416 308222 317234 327635 336041 405650 562539 572324 579580 113177 164758 187392 213573 222151 242272 265701 280914 299144 800 YTL 012942 024683 057353 070759 083622 122551 146665 165397 185786 215396 220521 258431 016481 058227 071385 128180 152098 171023 191839 215533 304544 353736 366404 424421 442740 465388 485786 515217 558778 565487 579959 272122 289871 320742 359190 370982 410557 429546 452579 470179 502799 516237 561386 566201 580943 019490 037284 061417 072430 092901 128246 161484 176213 197507 217838 232289 274302 290172 323680 359473 376822 416158 436513 457405 471933 507806 532407 562445 566914 588082 022833 053864 375437 393334 420323 450409 461746 503282 540745 560525 581907 000514 015840 122272 178596 199491 213909 227217 246072 269720 282260 304011 349247 381860 394109 425755 451549 467251 515448 548911 560749 592348 146648 182211 207285 216842 233955 256602 270092 286339 325966 350731 384612 398880 429663 451604 477565 516148 550536 572728 596533 106929 154001 186467 210648 220519 238561 260571 280632 291038 327579 369541 387524 416070 447422 457306 485431 534864 552573 574452 596564 400 YTL 076384 103616 145193 163219 180626 202708 275825 303534 336253 393847 417005 437577 464962 475106 513991 540663 562671 589436 069493 127885 148320 177508 199034 205741 213860 244210 292078 326768 347546 362197 383136 392651 412885 431394 449722 471872 511527 538280 553960 579012 005043 022709 051955 096274 142244 161681 178446 199887 208025 223906 248461 293958 334193 348508 364170 383180 393864 412900 437613 454595 502032 515603 549510 555926 579429 005132 025984 065532 104486 147117 165116 180251 202801 211185 229710 265925 297775 336559 350397 364591 384441 396865 421748 437785 466321 503003 530286 551314 558370 596381 007385 027514 124735 147159 173534 183060 212512 233776 270529 313699 344141 361042 370288 385527 402100 425826 438277 468157 510922 535139 552921 563595 597133 600 YTL 017238 021179 022392 034429 038421 038831 050352 051575 051878 052680 054051 061278 063909 064211 064792 074933 080484 081840 084103 087161 30 YTL 087 248 313 343 441 î 597 664 709 936 16 YTL 21 61 78 95 Amortİ (1)ve(9)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear