Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 15MART2005SALI
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALt StRMEN
Öyle Bir Niyet
Zaten Yoktu ki
Islam Kalkınma Bankası bünyesinde kurulan
"Islam özel Sektörünün Geliştirilmesi Kuru-
m</'na Türkiye'nin deortakolmasınısağlayacak
anlaşmanın kabul edilmesi için AKP'lilerTBMM
Dışişleri Komisyonu'nda olumlu oy kullandılar.
Kurumun amacı, "Islami esaslara göre faali-
yet gösterecek olan özel sektörün desteklen-
mes/"dir. Söz konusu kurum, finansal konular-
da deneyim sahibi olan üç Islam bilgininden olu-
şan Islam Hukuku Komitesi'ne sahip olacak.
Kurum ile bir üye arasında veya üyeliği sona
eren tüzel ve özel kişiler arasındaki ihtilaflar üç
hakem tarafından şeri hükümlere göre çözüle-
cek.
Fazla uzatmaya gerek yok. Türkiye'de şeri hu-
kukun uygulanması yolundayeni biradım daha
atılmaktadır.
Tabii ki bu üyelik Türk hukuk sistemine, ana-
yasaya, yani rejimin özüne aykırıdır.
AKP iktidara geldiği günden beri, kirni zaman
sinsice kimi zaman da açıkça Türkiye'yi bir Is-
lam cumhuriyeti haline getirme yolunda hızla
ilerlemektedir.
Ayrıca AKP kendisini iktidara getiren yeşil ser-
mayenin önünü açmak için, yalnız bu gibi, öne-
mi daha ziyade sembolik olan girişimlerin öte-
sinde her türlü çabayı da harcamaktadır.
•••
Bu girişimin Türkiye-AB ilişkilerini de zedele-
yeceği ve Türkiye'nin zaten çok, ama çok güç
olan üyeliğini imkânsızlaştıracağı da açıktır.
Hiç merak etmeyin! AB bu olayı not edecek,
ama Türkiye'nin önünü hemen kesmeyecek, ön-
ce Kıbrıs'ta, Ege'de, elinden gelirse Ermeni so-
rununda istediklerini elde ettikten sonra, bu hak-
lı itirazı ileri sürecektir.
"AKPbugerçeğigörmüyormu?"demen\nb\r
âlemi yoktur. Çünkü gerçekte AKP'nin hiçbir za-
man AB'ye üye olmak gibi bir niyeti olmamıştır.
AKP bir süre, AB aldatmacasını kamuoyunun
önündetutarak, Türkiye'de istediği değişiklikle-
ri yapma, dengeleri değiştirme politikasını izle-
miştir.
Ne var ki kamuoyu yavaş yavaş, Türkiye'den
ödünler isteyen AB'nin kendisine tam ve eşit
üyelik vermeyeceğini anlamaya başlamıştır.
Tam ve eşit üyeliğin olup olmaması Tayyip Ef-
doğan açısından önem taşımıyor. O yine eski po-
litikasını sürdürebildiği kadar sürdürmek niyetin-
dedir ve kendi hayalindeki rejimi Türkiye'de ege-
men kılabilmek için vermeyeceği ödün de yok-
tur.
Ancak bu ödünlerin, kamuoyuna ağır maliye-
ti yavaş yavaş anlaşılmaya başlandığından,
AKP'nin işi zordur.
öte yandan AB içinde Türkiye'ye karşı olma-
yan çevreler de Türkiye'nin bir Islam cumhuri-
yeti'ne doğru yönelmekte olduğunu kavramaya
başlamışlardır.
•••
Kısacası, AB-Türkiye ilişkileri, hızla bir çıkma-
za doğru gitmektedir. Görüşmelerin hemen tıkan-
mamasının nedeni, kimi çevrelerin daha yeni
ödünleri bu arada koparabilmek için, Türkiye'yi
bir süre daha oyalamak istemesidir.
Ama Türkiye hangi ödünü verirse versin, AB
ile ilişkileri tam bir çıkmaza girecektir.
AB, çok haklı olarak, örtülü bir Islam cum-
huriyetini kendi bünyesine almayacaktır.
Her ne kadar, AKP'liler altına imza koymaya
hazırlandıkları anlaşmanın amaç maddesi
konusunda şerh koyduklarını ileri sürmektey-
seler de bu söylemin bir anlamı yoktur. Çünkü
Viyla Anlaşması'na göre imzalanan anlaşmaların
amaç maddesine şerh koymanın bir kıymeti har-
biyesi bulunmamaktadır.
Türkiye'nin AKP ile AB yolunda ilerleyemeyeceği
artık açık seçik belli olmuştur. Ama AKP'nin zaten
hiçbir zaman öyle bir niyeti olmamıştı ki...
asirmenfa cumhuriyet.com.tr
KOMÜNÎST GENÇLlK TOPLANTISI
'AB pastadan fazla
pay almanm peşinde'
tstanbul Haber Ser-
visi-Avrupa Komünist
Gençlik Örgütleri Top-
lantısı sonuç bildirge-
sinde, emperyalizmin,
kendisini frenleyecek
bir unsuru kalmadığı-
na dikkat çekilerek
"AB genişleme süreci-
nin, tekellerin çıkarla-
n doğrultusunda iilke-
lerin egemenlik hakla-
rııu tasfîye ettiği" be-
lirtildi.
Türkiye Komünist
Partisi(TKP)üyesiöğ-
rencilerin ev sahipli-
ğinde yapılan 4. Avru-
pa Komünist Gençlik
Örgütleri Toplantısı so-
na erdi.
Toplantının sonuç
bildirgesinde, AB'nin,
temellerinin atıldığı
Ikinci Dünya Sava-
şı'ndan bugüne, birlik
içindeki büyük emper-
yalist güçlerin, serma-
yenin ve üye ülkelerin
burjuvazisinin güdü-
münde işleyen bir ku-
rum olarak değerlen-
dirildi.
Bildirgede, "AB'nin
genişleme stratejisini
ekonomik alanda ta-
nıamlayan etkenin,
AB'nin askeriyapılan-
masıolduğu" belirtildi.
Bildirgede, "AB'nin,
ABÜ'nin militarist yö-
nelimlerine karşı za-
man zaman tepki gös-
termesinin nedeni, da-
ha banşçı olması dcğil,
emperyalistler arası çe-
lişkiler ve mevcut pas-
tadan daha fazla pay
kapma ihtiyacıdır" ifa-
delerine yer verildi.
Bildirgede özetle şu
görüşlere yer verildi:
"Eğitiın alanmda Bo-
logna Deklarasyonu ile
başlayan süreç, uııivcr-
sitelerin doğrudan ser-
mayenin lıizmetine su-
nulması anlamına ge-
lirken Yunanistan, Por-
tekiz gibi ülkelerde eğj-
tinıin paralı halegetiril-
meye çahşıhnasıen çok
göze çarpan sorunlar-
dır."
Kurumu, sosyal hizmet uzmanları yerine ilahiyatçı, psikolog, fizyoterapist, hemşire ve diyetisyenler yönetiyor
SHÇEKuzmanyoksunuEMtNEKAPLAN
ANKARA-Yurtve gençlik merkez-
lerindeki taciz ve tecavüz skandalla-
nyla sarsılan Sosyal Hizmetler ve Ço-
cuk Esirgeme Kurumu'nu (SHÇEK),
sosyal hizmet uzmanları yerine ilahi-
yatçı, psikolog, fizyoterapist, hemşi-
re ve diyetisyenler yönetiyor. 1018
yöneticiden yalnızca 213 'ü sosyal hiz-
met uzmanlanndan oluşuyor. 81 il
müdüründen yalnızca 15 'i sosyal hiz-
met uzmanıyken 16'sının ilahiyat me-
zunu, 59 huzurevi müdüründense yal-
nızca 16'sının sosyal hizmet uzmanı
olduğu belirtildi. Devlet Bakanı Gül-
dal Akşit, yöneticilerin tamamının
sosyal hizmet uzmanı olmasının ana-
yasanın eşitlik ilkesine aykın oldu-
ğunu savunarak tüm yöneticilerin bu
alandan atanması durumunda sahada
• SHÇEK'te 1018 yöneticiden yalnızca 213'ü sosyal hizmet uzmanlanndan oluşuyor.
81 il müdüründen yalnızca 15'i sosyal hizmet uzmanıyken 16'sının ilahiyat mezunu,
59 huzurevi müdüründense yalnızca 16'sının sosyal hizmet uzmanı olduğu belirtildi.
çalışacak uzman kalmayacağını sa-
vundu.
Devlet Bakanı Güldal Akşit'in CHP
Adana Milletvekili Gaye Erbatur'un
soru önergesine verdiği yanıt, son
günlerde taciz ve tecavüz iddiaları ne-
deniyle düzenlenen operasyonlarla
gündeme gelen SHÇEK'in içinde bu-
lunduğu durumu ortaya çıkardı. Ak-
şit, kurumun 52 merkez ve 956 taşra
örgütü olmak üzere toplam 1018 yö-
netici kadrosu olduğunu, merkezde
30, taşrada da 183 olmak üzere top-
lam 213 sosyal çalışmacı (sosyal hiz-
met uzmanı) kökenli yöneticinin gö-
rev yaptığını bildirdi. Kurum bünye-
sinde asil ve vekil olmak üzere 81 il
sosyal hizmet müdüründen yalnızca
15'inin, 59 huzurevi müdüründen de
16'sının "sosyal çahşmacı" kökenli ol-
duğunu kaydeden Akşit, bir başka so-
ru önergesine verdiği yanıtta ilahiyat
kökenli il müdürü sayısınıysa 16 ola-
rak açıkladı.
Akşit, Erbatur'un "Yöneticisi sosyal
hizmet uzmanı olmayan kurumlara
sosyal hizmet uzmanı yönetici atanıa-
yıdüşünüyormusunuz" sorusunaysa
"SHÇEK'e bağh kuruluşlarda görev
yapan veyapacakolanidarecilerin ta-
mamının sosyal çalışmacı kökenli ol-
ması yönünde bir hükünı bulunma-
makla birlikte bunun da anayasanuı
eşitlik ilkesine aykın olduğu bilinen
bir gerçektir" yanıtını verdi.
Yeni mezun olan sosyal hizmet uz-
manlannın özel rehabilitasyon merkez-
leriyle özel kreşlerde çalıştığını, bu ne-
denle açıktan kuruma atanacak uz-
man bulunamadığını savunan Akşit,
"Özel bilgi,beceri veihtisas gerektiren
bu hizmetierin alanda yürütülmesini
sağlayacakmeslekelemanınadaönem-
le ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, halen
merkez ve taşra teşkilaanda yetersiz
olan ve alanda acil ihtiyaç olan sosyal
çahşmacılann hepsinin yönetici ola-
rak atanması mümkün değildir." Ak-
şit, 39'u merkez 899'u taşrada olmak
üzere 938 sosyal çahşmacının görev
yaptığını, buna karşılık 52'si merkez
ve 956'sı taşrada olmak üzere 1018 yö-
netici kadrosunun bulunduğunu belir-
terek "Söz konusu sosyal çakşmacıla-
rm tamamının yönetici kadrosunda
görev yapması durumundaysa
SHÇEK'in hizmet verdiği yetiştirme
yurdu,çocukyuvası, huzurevi, kreşve
gündüzbakunevi,rehabilitasyonmer-
kezleriyletophımmerkezlerinintemel
ilkesi olan alanda mesleğini yapacak
nıeslekelemanıihtiyacı lıadsaflıaya ula-
şacaknr" dedi.
Akşit, yönetmeliklere göre sosyal
çahşmacılann yanı sıra psikolog, ço-
cuk gelişimcisi, tabip, fizyoterapist,
hemşire, diyetisyen ve öğretmen kad-
rolannda görev yapanlann da yöne-
tici olarak atanabildiğini söyledi.
ÖZEL KUVVETLER'DEKÎ YOLSUZLUK
'Emir karşmnda
yapılacakşey yok'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Özel Kuv-
vetler Komutanhğı inşa-
atındaki yolsuzluk dava-
sında, eski Milli Savun-
ma Bakanhğı lnşaat Em-
lak Grup Başkanı Emek-
li Albay Hüseyin Tekel,
keşif artışlannın onaylan-
masında dönenıin Genel-
kurmay Başkanı ve Ikin-
ci Başkanı'nın emir ve di-
rektifleri karşısında yapa-
cak bir şeyleri olmadığı-
nı söyledi.
Genelkurmay Askeri
Mahkemesi'nde görülen
davanın dünkü duruşma-
sında Tekel, "tddialaruı
doğruluğu araşnnlmadan
bizesuçlugözüylebakdma-
sı, en çok Silahh Kuvvet-
ler'e zarar vermiştir'' de-
di. Inşaatın devam ettiği
dönemde Milli Savunma
Bakanhğı Müsteşan olan
emekli Orgeneral Şener
Eruygur'un kendisine
"Artık grup başkanı ol-
dun. Keşifartışlannı önle-
meniistiyorunr dediğini
belirten Tekel, şunlan söy-
ledi: "Komutana verdiğim
sözü yerine getirmeye ça-
hşırken, ihalede yüzde
617'lik keşif artışı ile kar-
şı karşıyakaldım. Keşifar-
tışuıı düşürerek, kuruma
bugünün değerleri ile 120
trilyon lira tasarrufsağla-
dık. Keşifartışlarında Ge-
nelkurmay Başkanı ve
Ikinci Başkanı'nın emiıie-
ri olduğundanyapacak bir
şey yoktu. Keşke bu emir-
leri veren komutanlar im-
zalanna sahip çıkıp arka-
mızda durabilselerdi."
Görevsizliğe onama
Mahkemenin, ilk duruş-
mada müteahhit Özmen,
şantiye şefı MehmetBaha-
dır Gülse, şirket görevlıle-
ri Bülcnt Duran, Nurettin
Tonguç ve Mehmet Işık'a
yüklenen suçlardan verdi-
ği görevsizlik karannın
Askeri Yargıtay tarafından
onandığı belirtildi.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
AÇIKLIYORUZ!
Tıp Bayramı konuşmasında daha önce söylediği sözlerden
dolayı hekimlerden özür dileyen Başbakan'ın gizlice bir Türk
hekimine de
muayene
olduğunu
ortaya
çıkardık!
Eğitim-Sen'in raporu, bölgede eğitimdeki geri kalmışlığı gözler önüne serdi
Güneydoğu snufta kaldıANKARA (CumhuriyetBüro-
su) - Eğitim-Sen tarafından ha-
zırlanan "Sayılar ve Sorunlarla
GüneydoğuAnadolu" adlırapor,
bölgenin "unutulmuşluğunu" bir
kez daha kanıtladı. Rapora göre,
bölgede okul çağında olmasına
karşın eğitim alamayan yaklaşık
800 bin çocuk bulunuyor.
Eğitim-Sen, Güneydoğu Ana-
dolu Bölgesi'nde eğitimin sorun-
lannı saptamak amacıyla şubele-
rinden gelen bilgiler doğrultusun-
da "Sayılarve Sorunlarla Güney-
doğu Anadohı" başlıklı bir rapor
hazırladı. Raporda, okulöncesi
eğitim, ilköğretim ve ortaöğreti-
me ilişkin çarpıcı veriler yer al-
dı.Buna göre, bölgede 2004-2005
rakamlanyla okulöncesinde 450
bin, ilköğretimde 100 bin, ortaöğ-
retimde ise 250 bin çocuk eğitim
• 800 bin çocuk eğitim hakkından yoksun • Okullann
yüzde 73'ünde ikili eğitim yapılıyor • Bir dersliğe 70
öğrenci düşüyor • 2 bin 555 öğrenci bir bilgisayarla
yetiniyor »/100 öğrenciden 30'u ilköğretimi
bitirebiliyor.
olanağından yoksun. Eğitim ola-
nağından yoksun kalanlann büyük
bir bölümü kız çocuklanndan olu-
şuyor.
Çocuklar özellikle mayıs-ekim
aylan arasında çalıştınlmak üze-
re bölgeden diğer bölgelere götü-
rülüyor.
Okullarda öğrenci başına dü-
şen oyun alanlannın yok denile-
cek kadar az olduğu bölgede, kent-
lerdeki okullann yüzde 73'ünde
ikili eğitim yapılıyor. Bir derslik-
te 60-70 öğrencinin eğitim aldı-
ğı okullarda 1374 öğrenciye birla-
boratuvar, 2 bin 555 öğrenciye de
bir bilgisayar laboratuvan düşü-
yor. Bölgede 29 bin öğrenci bir dil
laboratuvan, 2 bin öğrenci de bir
kütüphaneyle yetiniyor. Her 150
öğrenciye bir tuvalet düşen böl-
gede, 5 bin 508 öğrenci bir spor
salonundan yararlanıyor.
Bölgedeki 11 ilde, özellikle şe-
hir merkezlerinde bulunan öğren-
cilerin toplammın yüzde 71.3'ü
sağlıksız ortamlarda, kalabalık ve
ikili eğitim yapılan sınıflarda eği-
tim almaya çahşıyor.
Tam gün eğitim yapılabilmesi
için gerekli olan derslik sayısı
26'bini bulurken ilk ve ortaöğre-
timde derslik açıklannın kapatı-
labilmesi için de 30 derslikli 900
okula gereksinim duyuluyor. Bu-
nun için de yaklaşık 2 katrilyon
liramaddi kaynak gerekiyor. Böl-
gede halen 60 bin öğretmen gö-
rev yaparken 30 öğrencıli sınıflar
ve tam gün eğitim içın 22 bin öğ-
retmen daha atanması gerekiyor.
Rapordan çıkan dikkat çekici so-
nuçlardan bin de ilköğretıme ka-
yıt yaptıran öğrencilerden çok azı-
nın eğitimini tamamlayabihnesi.
Buna göre, 1995-1996 eğitim öğ-
retim yılmda ihcokula kayıt yap-
tıran her 100 öğrenciden, ancak
30'u 8'inci suııfı bitirebildı.
llköğretimden ortaöğretime gi-
rişte kız öğrencilerin sayısı erkek-
lere oranla yan yanya azaldı.
TÖRE CÎNAYETLER] TOPLANTISI
Heray
birkadın
• •'I "I** •• 1 **
oldurulmuşDtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Ingiltere
Dışişleri Bakanhğı'nın finansmanlığında British
Council tarafından organize edilen ve KA-MER
(Kadın Merkezi) ile Diyarbakır ve Mardin vali-
liklerinin işbirliğiyle yürütülen "Namus Adına
tşlenen Cinayetierin Önlenmcsi İçin Stratejilerin
Geliştirilmesi ve Yürütülmesi Kanıpanyası"nın
ilk toplantısı Diyarbakır'da yapıldı. Dedeman
Oteli'ndeki toplantıda konuşan Diyarbakır Vali
Yardımcısı Canan Hançer Baştürk, yılın ilk 2
ayında 2 namus cinayeti işlendiğini belirterek
"Her ay bir kadın öldürühnüş. Sorunun çözümü
kaduu eğJtmektir" dedi. KA-MER Başkanı Ne-
bahat Akkoç da egemen erkek sisteminin, kadı-
nın yaşam alanını kontrol etmek istediğini ifade
ederek "Çünkü, kadmlaruı ûrsatiardan yarar-
lanmasını istenıenıektedir. Kurallar koynıaktadır.
Kadınlar bu kurallara itaat etmedikleri için, şid-
det yaşamakta ya da namus adına işlenen cinayet-
lerde hayatlarını kaybcrmcktcdirlcr" dedi. Dicle
Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim
Dalı öğretim üyesi Prof. Aytekin Sır ise bölgede-
ki insanlann bakış açısını ıncelemek amacıyla
yaptıklan ankete göre kadınlann çoğunun erke-
ğın görevinin kadını denetim altına almak oldu-
ğuna inandığını söyledi. Sır, katılımcılann yüzde
34.4'ünün eşinin aldatması durumunda cezanm
ölüm olduğunu düşündüğünü bildirdi.
SANIK POLİSE TESLlM OLDU
Yine namus
cinayeti: 2 ölü
ŞANLIURFA(AA)- Şanlıurfa'da bir kişi, uzun
süredir ayn yaşadığı eşini ve eşinin birlikte ol-
duğunu iddia ettiği kişiyi öldürdükten sonra po-
lise teslim oldu. Garsonluk yapan 3 çocuk baba-
sı Cemal Ç, 5 ay önce kendisini terk ederek 2
çocuk babası Bozan Ö. (25) ile kaçtığı iddia edi-
len eşi Mukaddes Ç'yi (23) takibe aldı. Eşinin
Yavuz Selim Mahallesi'ndeki biryakınının
evinde saklandığını öğrenen Cemal Ç, sabaha
karşı girdiği eyde Mukaddes Ç. ve aynı evde bu-
lunan Bozan Ö'yü silahla öldürdü. Ardından po-
lisı arayan ve cinayeti itiraf eden Cemal Ç,
gözaltına alındı. Sorgusu tamamlandıktan sonra
adliyeye sevk edilen Cemal Ç. tutuklandı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Sözleri Altan Çetin'e ait ve Nalanın
söylediği "Acemi Sa/;/c"şarkısının söz-
leri "Beni kalbimden vuranlarvarya".
Bu sözler aynı zamanda bizım Re-
şat'ın (Çalışlar) yeni çıkan romanının
adı. (OkuyanUs Yayınları O Kitaplar) Ye-
ni çıkan diyorum, Reşat'ın romanı ya-
rından itibaren kitapçılaradağıtılmaya
başlanıyor.
Artık ben bir roman yazarının baba-
sıyım. Yaşamım boyunca çok yazılar
yazdım, araştırmalar yaptım, birçok
kitaba imzamı attım, ama roman yaz-
mayı düşünmedim. Edebiyat kolay iş
değil. Cesaret edemedim.
Reşat, küçük bir çocukken roman-
cı olmaya karar vermişti. Şaşırırdık
onun kararlılığına. llkokula giderken,
kendisiyle alay eden "Şapşal Çocuk"
öyküleri yazardı. Hâlâ bu öyküleri sak-
lıyoruz. Küçük yaştan beri sürekli yaz-
dı. Daha sonra Yeni Binyıl gazetesinin
pazar ilavesine, Radikal 2'ye, Haber-
türk gazetesine, Milliyet gazetesinin
Popüler Kültür ekine, Yapı Kredi Ya-
yınlan'nın Kitap dergisine, Medyata-
'Beni Kalbimden Vuranlar Var Ya'
va intemet gazetesine, Hayvan, öküz
ve Picus dergilerine deneme ve eleş-
tiriler yazdı, yazmaya devam ediyor.
Bu yaz sonu romanını bitirdiğini söy-
lediğinde, Ipek'le birlikte bir "Ohh!"
çektik. Çünkü onun nasıl sıkıntılar, bu-
nalımlar içinde romanını yazdığınata-
nıktık. Tabii bütün kaprislerine de...
•••
Reşat'laen büyük eğlencemiz onun
eğitimiyle ilgili oldu. Alman Lisesi'ni
bitirdikten sonra, yaptığı abitür nede-
niyle Alman üniversitelerinde eğitim
yapma olanağı kazandı. önce Darms-
tadt Üniversitesi'nde sosyoloji oku-
du, bir sömestr sonra Mainz Üniver-
sitesi'nde karşılaştırmalı edebiyat, ar-
dından Romanoloji Bölümü'ne kayıt
yaptırdı. Tabii Reşat bu, bunlarla yeti-
nir miydi? Madrid'e gidip Ispanyolca
öğrendi ve Ispanyol üniversiteleri sı-
navına hazırlandı ve de en zor olanı ya-
pıp Ckjmplutensa Üniyersitesi'ni kazan-
dı. Yine Reşat'lığını yaptı ve bu kez bu
üniversitenin Fransızca bölümüne gir-
di. Orada da duramadı, bir süre son-
ra ülkesine dönmek istediğini söyle-
di. Macerası uzun; sonunda Bilgi Uni-
versitesi'nin Karşılaştırmalı Edebiyat
Bölümü'ne kayıt yaptırdı ve şimdi bu
bölümün son sınıfında öğrenci. Eğer
yeni bir üniversiteye merak salmazsa
bu bölümü bitirecek gibi görünüyor.
Bizim onunla eğlencemiz, "Reşat
sen ünlü biryazarolursan, okuduğun
okulları alt alta yazınca uzun bir liste
olacak. Herkes de seni çok parlak bir
öğrenci sanacak!" Rahmetli babam
da bana derdi: "Benim oğlum okul
kazanmakta birinci, tabii okulları terk
etmekte de..." Reşat'a sürekli okul-
larını değiştirdiği için kızmaya niyetlen-
diğim zaman kendi geçmişimi hatırlı-
yor ve vazgeçiyorum.
• • •
"Beni Kalbimden Vuranlar Var Ya"
romanını Reşat ne bana ne de anne-
si Ipek'e okuttu. "Siz romanı yayım-
landıktan sonra okuyacaksınız" de-
di. Yapabileceğimiz bir şey yoktu. Bu
nedenle roman hakkında birdeğerlen-
dirme yapamıyorum. Okuyan yakın
çevremizden, söyleşi için gönderdiği
gazeteci arkadaşlarımızdan, kitabın
çok güzel olduğunu, birdönem genç-
liğinin ruh halini en iyi anlatan roman
olduğunu duyuyoruz ve tabii çok mut-
lu oluyoruz.
Kitabın teşekkür bölümüne baktım;
benim ilgili olarak '7sm//ç/n"teşekkü-
ründe bulunmuş. Yani demek istiyor
ki senin de ismin işe yaradı. Ne yapa-
lım! Söyleyecek bir şey yok. Kitabın ar-
ka kapağını ise Cem Yılmaz yazdı.
Cem Yılmaz kitabı çok beğenmiş ve
hoş şeyler yazmış. Ben de okuyunca
düşüncelerimi söyleme olanağı bulu-
rum. Bakalım emeklerimize değmiş
mi?
Kitabın teşekkür bölümünde, Se-
zen Aksu için "Madhd'deyken be-
nimlepaylaştığı kehanetiçin" diyor. Re-
şat, Madrıd'de öğrenciyken yaz tati-
linde Sezen Aksu'nun konserine git-
miş ve bu konserden sonra Yeni Bin-
yıl gazetesinin ekine, "Sezen Aksu ve
Asteriks" başlıklı biryazı yazmıştı. Bu
yazının ardından Sezen Aksu'dan te-
lefon geldi. Sezen Aksu, telefonda
Ipek'e, "Ben hakkımdayazılanyazıla-
rın ardından kimseyi aramam. Bu ya-
zıyı olağanüstü beğendim. Sabahtan
beri herkes beni Asteriks diye çağırı-
yor" demişti. Reşat, Madrid'deydi,
cep telefonunu verdik. Sokakta yü-
rürken Reşat'ın telefonu çalmış ve kar-
şısında Sezen Aksu. O zaman ne söy-
lemişse, Reşat böyle bir teşekkür yaz-
maya karar vermişti.
Şimdi, Ipek'le, "Her şey için" teşek-
kür ettiği dedesi ve anneannesiyle,
babaannesiyle, halası Serpil'le vetüm
dostlarımızla birlikte heyecanla kitabı
bekliyoruz. Bu da başka bir heyecan-
mış. Herkesin başına gelebilir...