23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15MART2005SALI HABERLER DUNYADABUGUN ALt StRMEN Öyle Bir Niyet Zaten Yoktu ki Islam Kalkınma Bankası bünyesinde kurulan "Islam özel Sektörünün Geliştirilmesi Kuru- m</'na Türkiye'nin deortakolmasınısağlayacak anlaşmanın kabul edilmesi için AKP'lilerTBMM Dışişleri Komisyonu'nda olumlu oy kullandılar. Kurumun amacı, "Islami esaslara göre faali- yet gösterecek olan özel sektörün desteklen- mes/"dir. Söz konusu kurum, finansal konular- da deneyim sahibi olan üç Islam bilgininden olu- şan Islam Hukuku Komitesi'ne sahip olacak. Kurum ile bir üye arasında veya üyeliği sona eren tüzel ve özel kişiler arasındaki ihtilaflar üç hakem tarafından şeri hükümlere göre çözüle- cek. Fazla uzatmaya gerek yok. Türkiye'de şeri hu- kukun uygulanması yolundayeni biradım daha atılmaktadır. Tabii ki bu üyelik Türk hukuk sistemine, ana- yasaya, yani rejimin özüne aykırıdır. AKP iktidara geldiği günden beri, kirni zaman sinsice kimi zaman da açıkça Türkiye'yi bir Is- lam cumhuriyeti haline getirme yolunda hızla ilerlemektedir. Ayrıca AKP kendisini iktidara getiren yeşil ser- mayenin önünü açmak için, yalnız bu gibi, öne- mi daha ziyade sembolik olan girişimlerin öte- sinde her türlü çabayı da harcamaktadır. ••• Bu girişimin Türkiye-AB ilişkilerini de zedele- yeceği ve Türkiye'nin zaten çok, ama çok güç olan üyeliğini imkânsızlaştıracağı da açıktır. Hiç merak etmeyin! AB bu olayı not edecek, ama Türkiye'nin önünü hemen kesmeyecek, ön- ce Kıbrıs'ta, Ege'de, elinden gelirse Ermeni so- rununda istediklerini elde ettikten sonra, bu hak- lı itirazı ileri sürecektir. "AKPbugerçeğigörmüyormu?"demen\nb\r âlemi yoktur. Çünkü gerçekte AKP'nin hiçbir za- man AB'ye üye olmak gibi bir niyeti olmamıştır. AKP bir süre, AB aldatmacasını kamuoyunun önündetutarak, Türkiye'de istediği değişiklikle- ri yapma, dengeleri değiştirme politikasını izle- miştir. Ne var ki kamuoyu yavaş yavaş, Türkiye'den ödünler isteyen AB'nin kendisine tam ve eşit üyelik vermeyeceğini anlamaya başlamıştır. Tam ve eşit üyeliğin olup olmaması Tayyip Ef- doğan açısından önem taşımıyor. O yine eski po- litikasını sürdürebildiği kadar sürdürmek niyetin- dedir ve kendi hayalindeki rejimi Türkiye'de ege- men kılabilmek için vermeyeceği ödün de yok- tur. Ancak bu ödünlerin, kamuoyuna ağır maliye- ti yavaş yavaş anlaşılmaya başlandığından, AKP'nin işi zordur. öte yandan AB içinde Türkiye'ye karşı olma- yan çevreler de Türkiye'nin bir Islam cumhuri- yeti'ne doğru yönelmekte olduğunu kavramaya başlamışlardır. ••• Kısacası, AB-Türkiye ilişkileri, hızla bir çıkma- za doğru gitmektedir. Görüşmelerin hemen tıkan- mamasının nedeni, kimi çevrelerin daha yeni ödünleri bu arada koparabilmek için, Türkiye'yi bir süre daha oyalamak istemesidir. Ama Türkiye hangi ödünü verirse versin, AB ile ilişkileri tam bir çıkmaza girecektir. AB, çok haklı olarak, örtülü bir Islam cum- huriyetini kendi bünyesine almayacaktır. Her ne kadar, AKP'liler altına imza koymaya hazırlandıkları anlaşmanın amaç maddesi konusunda şerh koyduklarını ileri sürmektey- seler de bu söylemin bir anlamı yoktur. Çünkü Viyla Anlaşması'na göre imzalanan anlaşmaların amaç maddesine şerh koymanın bir kıymeti har- biyesi bulunmamaktadır. Türkiye'nin AKP ile AB yolunda ilerleyemeyeceği artık açık seçik belli olmuştur. Ama AKP'nin zaten hiçbir zaman öyle bir niyeti olmamıştı ki... asirmenfa cumhuriyet.com.tr KOMÜNÎST GENÇLlK TOPLANTISI 'AB pastadan fazla pay almanm peşinde' tstanbul Haber Ser- visi-Avrupa Komünist Gençlik Örgütleri Top- lantısı sonuç bildirge- sinde, emperyalizmin, kendisini frenleyecek bir unsuru kalmadığı- na dikkat çekilerek "AB genişleme süreci- nin, tekellerin çıkarla- n doğrultusunda iilke- lerin egemenlik hakla- rııu tasfîye ettiği" be- lirtildi. Türkiye Komünist Partisi(TKP)üyesiöğ- rencilerin ev sahipli- ğinde yapılan 4. Avru- pa Komünist Gençlik Örgütleri Toplantısı so- na erdi. Toplantının sonuç bildirgesinde, AB'nin, temellerinin atıldığı Ikinci Dünya Sava- şı'ndan bugüne, birlik içindeki büyük emper- yalist güçlerin, serma- yenin ve üye ülkelerin burjuvazisinin güdü- münde işleyen bir ku- rum olarak değerlen- dirildi. Bildirgede, "AB'nin genişleme stratejisini ekonomik alanda ta- nıamlayan etkenin, AB'nin askeriyapılan- masıolduğu" belirtildi. Bildirgede, "AB'nin, ABÜ'nin militarist yö- nelimlerine karşı za- man zaman tepki gös- termesinin nedeni, da- ha banşçı olması dcğil, emperyalistler arası çe- lişkiler ve mevcut pas- tadan daha fazla pay kapma ihtiyacıdır" ifa- delerine yer verildi. Bildirgede özetle şu görüşlere yer verildi: "Eğitiın alanmda Bo- logna Deklarasyonu ile başlayan süreç, uııivcr- sitelerin doğrudan ser- mayenin lıizmetine su- nulması anlamına ge- lirken Yunanistan, Por- tekiz gibi ülkelerde eğj- tinıin paralı halegetiril- meye çahşıhnasıen çok göze çarpan sorunlar- dır." Kurumu, sosyal hizmet uzmanları yerine ilahiyatçı, psikolog, fizyoterapist, hemşire ve diyetisyenler yönetiyor SHÇEKuzmanyoksunuEMtNEKAPLAN ANKARA-Yurtve gençlik merkez- lerindeki taciz ve tecavüz skandalla- nyla sarsılan Sosyal Hizmetler ve Ço- cuk Esirgeme Kurumu'nu (SHÇEK), sosyal hizmet uzmanları yerine ilahi- yatçı, psikolog, fizyoterapist, hemşi- re ve diyetisyenler yönetiyor. 1018 yöneticiden yalnızca 213 'ü sosyal hiz- met uzmanlanndan oluşuyor. 81 il müdüründen yalnızca 15 'i sosyal hiz- met uzmanıyken 16'sının ilahiyat me- zunu, 59 huzurevi müdüründense yal- nızca 16'sının sosyal hizmet uzmanı olduğu belirtildi. Devlet Bakanı Gül- dal Akşit, yöneticilerin tamamının sosyal hizmet uzmanı olmasının ana- yasanın eşitlik ilkesine aykın oldu- ğunu savunarak tüm yöneticilerin bu alandan atanması durumunda sahada • SHÇEK'te 1018 yöneticiden yalnızca 213'ü sosyal hizmet uzmanlanndan oluşuyor. 81 il müdüründen yalnızca 15'i sosyal hizmet uzmanıyken 16'sının ilahiyat mezunu, 59 huzurevi müdüründense yalnızca 16'sının sosyal hizmet uzmanı olduğu belirtildi. çalışacak uzman kalmayacağını sa- vundu. Devlet Bakanı Güldal Akşit'in CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur'un soru önergesine verdiği yanıt, son günlerde taciz ve tecavüz iddiaları ne- deniyle düzenlenen operasyonlarla gündeme gelen SHÇEK'in içinde bu- lunduğu durumu ortaya çıkardı. Ak- şit, kurumun 52 merkez ve 956 taşra örgütü olmak üzere toplam 1018 yö- netici kadrosu olduğunu, merkezde 30, taşrada da 183 olmak üzere top- lam 213 sosyal çalışmacı (sosyal hiz- met uzmanı) kökenli yöneticinin gö- rev yaptığını bildirdi. Kurum bünye- sinde asil ve vekil olmak üzere 81 il sosyal hizmet müdüründen yalnızca 15'inin, 59 huzurevi müdüründen de 16'sının "sosyal çahşmacı" kökenli ol- duğunu kaydeden Akşit, bir başka so- ru önergesine verdiği yanıtta ilahiyat kökenli il müdürü sayısınıysa 16 ola- rak açıkladı. Akşit, Erbatur'un "Yöneticisi sosyal hizmet uzmanı olmayan kurumlara sosyal hizmet uzmanı yönetici atanıa- yıdüşünüyormusunuz" sorusunaysa "SHÇEK'e bağh kuruluşlarda görev yapan veyapacakolanidarecilerin ta- mamının sosyal çalışmacı kökenli ol- ması yönünde bir hükünı bulunma- makla birlikte bunun da anayasanuı eşitlik ilkesine aykın olduğu bilinen bir gerçektir" yanıtını verdi. Yeni mezun olan sosyal hizmet uz- manlannın özel rehabilitasyon merkez- leriyle özel kreşlerde çalıştığını, bu ne- denle açıktan kuruma atanacak uz- man bulunamadığını savunan Akşit, "Özel bilgi,beceri veihtisas gerektiren bu hizmetierin alanda yürütülmesini sağlayacakmeslekelemanınadaönem- le ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, halen merkez ve taşra teşkilaanda yetersiz olan ve alanda acil ihtiyaç olan sosyal çahşmacılann hepsinin yönetici ola- rak atanması mümkün değildir." Ak- şit, 39'u merkez 899'u taşrada olmak üzere 938 sosyal çahşmacının görev yaptığını, buna karşılık 52'si merkez ve 956'sı taşrada olmak üzere 1018 yö- netici kadrosunun bulunduğunu belir- terek "Söz konusu sosyal çakşmacıla- rm tamamının yönetici kadrosunda görev yapması durumundaysa SHÇEK'in hizmet verdiği yetiştirme yurdu,çocukyuvası, huzurevi, kreşve gündüzbakunevi,rehabilitasyonmer- kezleriyletophımmerkezlerinintemel ilkesi olan alanda mesleğini yapacak nıeslekelemanıihtiyacı lıadsaflıaya ula- şacaknr" dedi. Akşit, yönetmeliklere göre sosyal çahşmacılann yanı sıra psikolog, ço- cuk gelişimcisi, tabip, fizyoterapist, hemşire, diyetisyen ve öğretmen kad- rolannda görev yapanlann da yöne- tici olarak atanabildiğini söyledi. ÖZEL KUVVETLER'DEKÎ YOLSUZLUK 'Emir karşmnda yapılacakşey yok' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Özel Kuv- vetler Komutanhğı inşa- atındaki yolsuzluk dava- sında, eski Milli Savun- ma Bakanhğı lnşaat Em- lak Grup Başkanı Emek- li Albay Hüseyin Tekel, keşif artışlannın onaylan- masında dönenıin Genel- kurmay Başkanı ve Ikin- ci Başkanı'nın emir ve di- rektifleri karşısında yapa- cak bir şeyleri olmadığı- nı söyledi. Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşma- sında Tekel, "tddialaruı doğruluğu araşnnlmadan bizesuçlugözüylebakdma- sı, en çok Silahh Kuvvet- ler'e zarar vermiştir'' de- di. Inşaatın devam ettiği dönemde Milli Savunma Bakanhğı Müsteşan olan emekli Orgeneral Şener Eruygur'un kendisine "Artık grup başkanı ol- dun. Keşifartışlannı önle- meniistiyorunr dediğini belirten Tekel, şunlan söy- ledi: "Komutana verdiğim sözü yerine getirmeye ça- hşırken, ihalede yüzde 617'lik keşif artışı ile kar- şı karşıyakaldım. Keşifar- tışuıı düşürerek, kuruma bugünün değerleri ile 120 trilyon lira tasarrufsağla- dık. Keşifartışlarında Ge- nelkurmay Başkanı ve Ikinci Başkanı'nın emiıie- ri olduğundanyapacak bir şey yoktu. Keşke bu emir- leri veren komutanlar im- zalanna sahip çıkıp arka- mızda durabilselerdi." Görevsizliğe onama Mahkemenin, ilk duruş- mada müteahhit Özmen, şantiye şefı MehmetBaha- dır Gülse, şirket görevlıle- ri Bülcnt Duran, Nurettin Tonguç ve Mehmet Işık'a yüklenen suçlardan verdi- ği görevsizlik karannın Askeri Yargıtay tarafından onandığı belirtildi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN AÇIKLIYORUZ! Tıp Bayramı konuşmasında daha önce söylediği sözlerden dolayı hekimlerden özür dileyen Başbakan'ın gizlice bir Türk hekimine de muayene olduğunu ortaya çıkardık! Eğitim-Sen'in raporu, bölgede eğitimdeki geri kalmışlığı gözler önüne serdi Güneydoğu snufta kaldıANKARA (CumhuriyetBüro- su) - Eğitim-Sen tarafından ha- zırlanan "Sayılar ve Sorunlarla GüneydoğuAnadolu" adlırapor, bölgenin "unutulmuşluğunu" bir kez daha kanıtladı. Rapora göre, bölgede okul çağında olmasına karşın eğitim alamayan yaklaşık 800 bin çocuk bulunuyor. Eğitim-Sen, Güneydoğu Ana- dolu Bölgesi'nde eğitimin sorun- lannı saptamak amacıyla şubele- rinden gelen bilgiler doğrultusun- da "Sayılarve Sorunlarla Güney- doğu Anadohı" başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda, okulöncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğreti- me ilişkin çarpıcı veriler yer al- dı.Buna göre, bölgede 2004-2005 rakamlanyla okulöncesinde 450 bin, ilköğretimde 100 bin, ortaöğ- retimde ise 250 bin çocuk eğitim • 800 bin çocuk eğitim hakkından yoksun • Okullann yüzde 73'ünde ikili eğitim yapılıyor • Bir dersliğe 70 öğrenci düşüyor • 2 bin 555 öğrenci bir bilgisayarla yetiniyor »/100 öğrenciden 30'u ilköğretimi bitirebiliyor. olanağından yoksun. Eğitim ola- nağından yoksun kalanlann büyük bir bölümü kız çocuklanndan olu- şuyor. Çocuklar özellikle mayıs-ekim aylan arasında çalıştınlmak üze- re bölgeden diğer bölgelere götü- rülüyor. Okullarda öğrenci başına dü- şen oyun alanlannın yok denile- cek kadar az olduğu bölgede, kent- lerdeki okullann yüzde 73'ünde ikili eğitim yapılıyor. Bir derslik- te 60-70 öğrencinin eğitim aldı- ğı okullarda 1374 öğrenciye birla- boratuvar, 2 bin 555 öğrenciye de bir bilgisayar laboratuvan düşü- yor. Bölgede 29 bin öğrenci bir dil laboratuvan, 2 bin öğrenci de bir kütüphaneyle yetiniyor. Her 150 öğrenciye bir tuvalet düşen böl- gede, 5 bin 508 öğrenci bir spor salonundan yararlanıyor. Bölgedeki 11 ilde, özellikle şe- hir merkezlerinde bulunan öğren- cilerin toplammın yüzde 71.3'ü sağlıksız ortamlarda, kalabalık ve ikili eğitim yapılan sınıflarda eği- tim almaya çahşıyor. Tam gün eğitim yapılabilmesi için gerekli olan derslik sayısı 26'bini bulurken ilk ve ortaöğre- timde derslik açıklannın kapatı- labilmesi için de 30 derslikli 900 okula gereksinim duyuluyor. Bu- nun için de yaklaşık 2 katrilyon liramaddi kaynak gerekiyor. Böl- gede halen 60 bin öğretmen gö- rev yaparken 30 öğrencıli sınıflar ve tam gün eğitim içın 22 bin öğ- retmen daha atanması gerekiyor. Rapordan çıkan dikkat çekici so- nuçlardan bin de ilköğretıme ka- yıt yaptıran öğrencilerden çok azı- nın eğitimini tamamlayabihnesi. Buna göre, 1995-1996 eğitim öğ- retim yılmda ihcokula kayıt yap- tıran her 100 öğrenciden, ancak 30'u 8'inci suııfı bitirebildı. llköğretimden ortaöğretime gi- rişte kız öğrencilerin sayısı erkek- lere oranla yan yanya azaldı. TÖRE CÎNAYETLER] TOPLANTISI Heray birkadın • •'I "I** •• 1 ** oldurulmuşDtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Ingiltere Dışişleri Bakanhğı'nın finansmanlığında British Council tarafından organize edilen ve KA-MER (Kadın Merkezi) ile Diyarbakır ve Mardin vali- liklerinin işbirliğiyle yürütülen "Namus Adına tşlenen Cinayetierin Önlenmcsi İçin Stratejilerin Geliştirilmesi ve Yürütülmesi Kanıpanyası"nın ilk toplantısı Diyarbakır'da yapıldı. Dedeman Oteli'ndeki toplantıda konuşan Diyarbakır Vali Yardımcısı Canan Hançer Baştürk, yılın ilk 2 ayında 2 namus cinayeti işlendiğini belirterek "Her ay bir kadın öldürühnüş. Sorunun çözümü kaduu eğJtmektir" dedi. KA-MER Başkanı Ne- bahat Akkoç da egemen erkek sisteminin, kadı- nın yaşam alanını kontrol etmek istediğini ifade ederek "Çünkü, kadmlaruı ûrsatiardan yarar- lanmasını istenıenıektedir. Kurallar koynıaktadır. Kadınlar bu kurallara itaat etmedikleri için, şid- det yaşamakta ya da namus adına işlenen cinayet- lerde hayatlarını kaybcrmcktcdirlcr" dedi. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Aytekin Sır ise bölgede- ki insanlann bakış açısını ıncelemek amacıyla yaptıklan ankete göre kadınlann çoğunun erke- ğın görevinin kadını denetim altına almak oldu- ğuna inandığını söyledi. Sır, katılımcılann yüzde 34.4'ünün eşinin aldatması durumunda cezanm ölüm olduğunu düşündüğünü bildirdi. SANIK POLİSE TESLlM OLDU Yine namus cinayeti: 2 ölü ŞANLIURFA(AA)- Şanlıurfa'da bir kişi, uzun süredir ayn yaşadığı eşini ve eşinin birlikte ol- duğunu iddia ettiği kişiyi öldürdükten sonra po- lise teslim oldu. Garsonluk yapan 3 çocuk baba- sı Cemal Ç, 5 ay önce kendisini terk ederek 2 çocuk babası Bozan Ö. (25) ile kaçtığı iddia edi- len eşi Mukaddes Ç'yi (23) takibe aldı. Eşinin Yavuz Selim Mahallesi'ndeki biryakınının evinde saklandığını öğrenen Cemal Ç, sabaha karşı girdiği eyde Mukaddes Ç. ve aynı evde bu- lunan Bozan Ö'yü silahla öldürdü. Ardından po- lisı arayan ve cinayeti itiraf eden Cemal Ç, gözaltına alındı. Sorgusu tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edilen Cemal Ç. tutuklandı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Sözleri Altan Çetin'e ait ve Nalanın söylediği "Acemi Sa/;/c"şarkısının söz- leri "Beni kalbimden vuranlarvarya". Bu sözler aynı zamanda bizım Re- şat'ın (Çalışlar) yeni çıkan romanının adı. (OkuyanUs Yayınları O Kitaplar) Ye- ni çıkan diyorum, Reşat'ın romanı ya- rından itibaren kitapçılaradağıtılmaya başlanıyor. Artık ben bir roman yazarının baba- sıyım. Yaşamım boyunca çok yazılar yazdım, araştırmalar yaptım, birçok kitaba imzamı attım, ama roman yaz- mayı düşünmedim. Edebiyat kolay iş değil. Cesaret edemedim. Reşat, küçük bir çocukken roman- cı olmaya karar vermişti. Şaşırırdık onun kararlılığına. llkokula giderken, kendisiyle alay eden "Şapşal Çocuk" öyküleri yazardı. Hâlâ bu öyküleri sak- lıyoruz. Küçük yaştan beri sürekli yaz- dı. Daha sonra Yeni Binyıl gazetesinin pazar ilavesine, Radikal 2'ye, Haber- türk gazetesine, Milliyet gazetesinin Popüler Kültür ekine, Yapı Kredi Ya- yınlan'nın Kitap dergisine, Medyata- 'Beni Kalbimden Vuranlar Var Ya' va intemet gazetesine, Hayvan, öküz ve Picus dergilerine deneme ve eleş- tiriler yazdı, yazmaya devam ediyor. Bu yaz sonu romanını bitirdiğini söy- lediğinde, Ipek'le birlikte bir "Ohh!" çektik. Çünkü onun nasıl sıkıntılar, bu- nalımlar içinde romanını yazdığınata- nıktık. Tabii bütün kaprislerine de... ••• Reşat'laen büyük eğlencemiz onun eğitimiyle ilgili oldu. Alman Lisesi'ni bitirdikten sonra, yaptığı abitür nede- niyle Alman üniversitelerinde eğitim yapma olanağı kazandı. önce Darms- tadt Üniversitesi'nde sosyoloji oku- du, bir sömestr sonra Mainz Üniver- sitesi'nde karşılaştırmalı edebiyat, ar- dından Romanoloji Bölümü'ne kayıt yaptırdı. Tabii Reşat bu, bunlarla yeti- nir miydi? Madrid'e gidip Ispanyolca öğrendi ve Ispanyol üniversiteleri sı- navına hazırlandı ve de en zor olanı ya- pıp Ckjmplutensa Üniyersitesi'ni kazan- dı. Yine Reşat'lığını yaptı ve bu kez bu üniversitenin Fransızca bölümüne gir- di. Orada da duramadı, bir süre son- ra ülkesine dönmek istediğini söyle- di. Macerası uzun; sonunda Bilgi Uni- versitesi'nin Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'ne kayıt yaptırdı ve şimdi bu bölümün son sınıfında öğrenci. Eğer yeni bir üniversiteye merak salmazsa bu bölümü bitirecek gibi görünüyor. Bizim onunla eğlencemiz, "Reşat sen ünlü biryazarolursan, okuduğun okulları alt alta yazınca uzun bir liste olacak. Herkes de seni çok parlak bir öğrenci sanacak!" Rahmetli babam da bana derdi: "Benim oğlum okul kazanmakta birinci, tabii okulları terk etmekte de..." Reşat'a sürekli okul- larını değiştirdiği için kızmaya niyetlen- diğim zaman kendi geçmişimi hatırlı- yor ve vazgeçiyorum. • • • "Beni Kalbimden Vuranlar Var Ya" romanını Reşat ne bana ne de anne- si Ipek'e okuttu. "Siz romanı yayım- landıktan sonra okuyacaksınız" de- di. Yapabileceğimiz bir şey yoktu. Bu nedenle roman hakkında birdeğerlen- dirme yapamıyorum. Okuyan yakın çevremizden, söyleşi için gönderdiği gazeteci arkadaşlarımızdan, kitabın çok güzel olduğunu, birdönem genç- liğinin ruh halini en iyi anlatan roman olduğunu duyuyoruz ve tabii çok mut- lu oluyoruz. Kitabın teşekkür bölümüne baktım; benim ilgili olarak '7sm//ç/n"teşekkü- ründe bulunmuş. Yani demek istiyor ki senin de ismin işe yaradı. Ne yapa- lım! Söyleyecek bir şey yok. Kitabın ar- ka kapağını ise Cem Yılmaz yazdı. Cem Yılmaz kitabı çok beğenmiş ve hoş şeyler yazmış. Ben de okuyunca düşüncelerimi söyleme olanağı bulu- rum. Bakalım emeklerimize değmiş mi? Kitabın teşekkür bölümünde, Se- zen Aksu için "Madhd'deyken be- nimlepaylaştığı kehanetiçin" diyor. Re- şat, Madrıd'de öğrenciyken yaz tati- linde Sezen Aksu'nun konserine git- miş ve bu konserden sonra Yeni Bin- yıl gazetesinin ekine, "Sezen Aksu ve Asteriks" başlıklı biryazı yazmıştı. Bu yazının ardından Sezen Aksu'dan te- lefon geldi. Sezen Aksu, telefonda Ipek'e, "Ben hakkımdayazılanyazıla- rın ardından kimseyi aramam. Bu ya- zıyı olağanüstü beğendim. Sabahtan beri herkes beni Asteriks diye çağırı- yor" demişti. Reşat, Madrid'deydi, cep telefonunu verdik. Sokakta yü- rürken Reşat'ın telefonu çalmış ve kar- şısında Sezen Aksu. O zaman ne söy- lemişse, Reşat böyle bir teşekkür yaz- maya karar vermişti. Şimdi, Ipek'le, "Her şey için" teşek- kür ettiği dedesi ve anneannesiyle, babaannesiyle, halası Serpil'le vetüm dostlarımızla birlikte heyecanla kitabı bekliyoruz. Bu da başka bir heyecan- mış. Herkesin başına gelebilir...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear