23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 10 KAVŞAK OZGEN ACAR Tlakçı Ahmef ya da Amerika f da Bir Türk Yerli filmler salonlarda patlama ya- parken, Oscarlı bir film afişten iniyor. Yedi yaşındayken âmâ olan siyah şar- kıcı-piyanist Ray (Charles) Robinson'ın yaşamını anlatan film her açıdan doyu- rucu. "Ray", Türk gişelerinde ilgi gör- medi. Ray'i oynayan siyah aktör Jamie Foxx, olağanüstü başarı gösterdiği bu filmde "En iyi erkek oyuncu" Oscar'ını aldı. Bu filme en azından bu oyuncuyu görmek içın gidilebilirdi. Ray'in öykü içinde öykülerin örüldüğü yaşamını iz- lemek için de gidilebilirdi. Müziksever- ler, filmin 17 şarkılı gör- kemli müziklerini dinle- mek için gidebilirlerdi. Dünyaplakyapımcılığı- na imzasını atmış olan Ahmet Ertegün'ün (82) filmde övünçle "Ben bir Türküm" dediğini duy- mak içinde gidilebilirdi. Filmi bir yana bırakıp Ertegün'e yönelelim. Kendisinı ilk kez 30 yıl önce Bodrum'da Cum- huriyet içın mülakat ya- parken tanıdım. 80'lerin sonlarında New York'ta daha yakından tanıma olanağını buldum. Bir keresinde, Amerika'da- ki Hıristiyanlar ile Yahu- Nesuhi-Ahmet Ertegün, Dino'nun resmi önünde. dilerin kurduğu birtopluluğun Müslüman Ertegün'e "dinlerarası barışa katkıda bu- lunan insan" olarak verdiği ödülün tö- reninı de izledim. Eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ödül konuşmasında "Bu bizim Ahmet'te şeytan tüyü mü ne var? Baksanıza bu gece Hıhstiyanları, Yahudileri, Müslümanlan aynı çatı altın- da bir araya getirdi" demişti. Aklımda kaldığı kadarı ile ilkmülakatımdaöykü- sünü anlatmaya şöyle başlamıştı: kısını dinleyince, kendi kendime 'Yaşa- yan en büyük şarkıcı' dedim. Hanka bir tınısı vardı, piyanoya çokegemendi. 0 günlerde Harlem 'deyaşıyordum. Ken- dısini ziyarete gittim. 'Çok iyi bir şarkı- cısın. Çok iyi bir piyanistsin. Evine hoş geldin' diyerek Atlantik Records'a ka- tılmaya çağırdım. 'Şimdiye değin hiç kimse benimle böyle konuşmadı' söz- lerıyle önerimibenimsedi. 'Seninle -hit (çarpıcı)- plaklaryapacağız' dedım. Ray ile anlaştığım duyulunca, onun gibi bi- rinin'çarpıcı' plakyapamayacağını söy- lüyor, benimle dalga ge- çiyorlardı." Ray'in ünlü sanatçıla- rı taklit etme yerine ken- di özel tınısına yönelme- sinı sağlayan Ertegün, kendı bestesi olan "Mess Around (Çevre- ne Takıl)" şarkısıyla Ray'a ilk önemli çıkışını yap- tırdı. On yıl sonra Ray'in, astronomik rakamlara ABC'ye transferine Erte- gün "olur" diyecekti. Bu şarkıyı, Ertegün'ün daha sonraki yıllarda ünlenen başta "Don't Play That Song (Bu Şarkıyı Çal- ma)", "Chains of Love (SevgiZinciri)", "Sweet Sixteen (Tatlı Onaltı)" adlı besteleri iz- leyecektır. Atatürk'ün diplomatı "Osmanlı padişahı, babam Münir Ertegün ü, Ankara'ya Atatürk'e dire- nişten vazgeçmesini söylemek için el- çi olarak göndermiş. Padişahın sözle- rin'ı Ata'ya aktardıktan sonra 'Verilen görevi yaptım. Ancak isterseniz şimdi bu görevden istifa edip size katılabili- rim' demiş. Sonra Ata 'nın hukuk danış- manı olmuş. Ata, Cemiyet-iAkvam ku- rulunca babamı, Cenevre'ye büyükel- çiatamış. Oradan da Paris, Londra'dan sonra Washington'a büyükelçi olarak gönderilmiş." Ertegün'ün müzik tutkusu ise Lond- ra'da şöyle ortaya çıkmış: "Annem Hayrünisa, çok müzik se- ver, şarkı söyler, dans ederdi. Herza- man yenı çıkan plakları aldığı için evde bol müzik dinlenirdi. 5-6 yaşındayken ağabeyim Nesuhi beni Londra'da Du- ke Ellington'un konserinegötürdü. İlk kez birzenci müziğini dinleyip büyülen- dim. Ağabeyim, ünlü-ünsüz siyah caz- cıları ±ashington 'da elçilik ikametgâhı- na çağırır, onlara 'jam session'yapf/nr- dı. Birgün babamı, DışişleriBakanlığı'na çağırdılar. Iki oğlunun zencilerle arka- daşlıkları, elçilikte siyahlarla müzikpar- tilerini sakıncalı bulduklarını babama bildirmişler. Babam da çocuklarının is- tedikleri kişilerle arkadaşlık yapmakta özgür olduklarını, elçjliğin Türk topra- ğı sayıldığını söylemiş." Babaları 1944'te ölünce ünlü Arling- ton Mezarlığfna gömülecek, savaş son- rasında Rusya'nın Türkiye'den istekle- rinetepki olarak, Missouri Zırhlısı ile Is- tanbul'a gönderildiğinde yeryerinden oy- nayacaktı. Ertegün kardeşlerde kendi- lerini müzik dünyasına adayacaklardı. Nesuhi, Calıfornıa'ya taşınacak, orada üniversıtede caz dersleri verecek, der- gilere caz eleştirileri yazacaktı. Ahmet ise aıle dış hekimi Vahdi Sabit'ten on bin dolar borç alarak, bir Amerikalı ar- kadaşı ile plak yapımına girecekti. Er- tegün o günleri şöyle anlatmıştı: Sıfırdan bol sıfırlama "Bu işin en fazla 2-3yıl süreceğini sa- nıyorduk. Sonrası için bir stratejimiz yoktu. New York'ta bir odada, ikimasa, birpi- yano ile plak yapımına başladık. Geceleridebu tek odalı yerde kalıyor- dum. Başkalannın alaca- ğı türden değil de, biz plak satın alacak olsay- dık, neler alırdık amaçlı plaklar yaptık. İlk plağı 1948'deçıkardık.Daha sonra ağabeyim de bi- ze ortak oldu. ABD'nin Güney eyaletlerinde li- manlarda hamallık ya- pan, uyuşturucu kulla- nan eski cazcıları bulup onlara belgesel nitelikli Ray Charles plaklaryaptırdık. Doğal olarak bu plak- ların en çok satanlar arasına girmesini beklemiyorduk. GerekHarlem'de, ge- rek Güney'de köşede bucakta kalmış gece kulüplerini dolaşarak, sabahlara kadarsigara dumanlı, esrarlı ortamlar- da yetenek avına çıktık. Zenci ve halk müziği kırması, biranlamda acılı insan- ların müziği olan 'blues' ve 'souP gün- demimizi oluşturdu." llkyıldızları Ruth Brovvn ile "eniyi40 şarkı" lıstesine girme başarısını göste- rince, dikkatler kurdukları "AtlanticRe- cords"a çevrilecekti. Bu çıkışa "rock'n'roll" salgını da eklenince Erte- gün kardeşler 1960'da ABD'nin 1 nu- maralı plak şirketinin sahibi oldular. Ray ile bağlantısını Ertegün şöyle anlatıyor: "Ray, bazı plaklar yapmış ama satma- mıştı. 1950'de 'Baby, Let Me Hold Yo- ur Hand (Bebeğim Elinı Tutayım)' şar- Kimler geldi kimler geçti "Mack the Knife" şarkısı ile ünlendir- diği Boby Darin'a "Grammy" ödülünü kazandırdı. 0 yıl yapımcılara ödül ver- me geleneği olmadığı için Ertegün teb- rikleri kabulle yetinecektir. Istanbul ve Londra'da ekonomi okumuş, caz tut- kunu bir Türk olan Arif Mardin'i de ya- nına aldı. Mardin, kaç Grammy kazan- dığını anımsamayacak kadar başarı gösterip şirketin başkan yardımcılığına yükselecektir. Ertegün okulundan geçen sanatçılar arasında kimler yok ki? Rolling Stones - Mick Jagger, Aretha Franklin, Bert- te Midler, The Bee Gees, John Colt- rane, Roberta Flack, Charlie Min- gus, Genesis, The Blues Brothers, Eric Clapton, bu adlardan bazılarıdır. Bir gazetecinın "Kaçırdığınıza üzüldüğü- nüz sanatçılar oldu mu?" sorusunu Er- tegün şöyle yanıtlayacaktır: "Elvis Pres- ley'e 25 bin dolar önerdim. O, 45 bin istedi. 20 binim yoktu! Beatles Gru- bu'nu da almak istedim. Ama avuka- tım beceremedi. Ne var ki aynı avukat bana Woodstock konserlerinin tüm haklannı getirdi!" Ertegün'e Türklerin en çok sordukla- rı "Neden bir Türk şarkıcısını Ameri- ka'da ünlü yapmıyorsunuz" sorusunu ben de yöneltip, yılların gözdesi Ajda Pekkan'ı örnek gösterdiğimde şu ya- nıtı almıştım: "Bugün Amerika'daAjda gibi en az üç bin şarkıcı var. Piyasa, 3001 'inci Ajda 'yı ne yapsın? Farklı bir tını, farklı bir ses, iyıbirlngilizcegerek- li!" New York'ta Sezen Aksu hakkında konser sonrasında görüşünü sordu- ğumda "Anita Franklin gibi bir ses. Ne yazık ki Ingilızce bilmiyor!" demişti. Mar- dın'in çalıştırdığı Tarkan'dan 1998'den bu yana henüz bir sonuç alınmış değil. Buna karşılık, Bodrum barlarında şarkı söyleyen Norah Jones'u keşfedip Grammy kazandırdılar. Ertegün kardeşlerin en büyük tutku- ları futboldu. Hiçbir Dünya Kupası'nı kaçırmadıkları gibi üç dev tenor Jose Carreras, Placido Domingo, Luci- ano Pavarotti üçlüsünü futbolsever- lerin önüne çıkardı. ABD'de futbolun yayılmasına önayak olan New York'un Cosmos Kulübü'ne Pele'nin yanı sıra Türk futbolcusu Yasin Özdenak gibi mil- li kaleciyi de götürmüşlerdı. Ertegün kardeşler, 1967'de Atlantic Records'u Time-Warner'e sattılar. Bir caz müzesi de açan kardeşlerden Nesu- hi'nin resim koleksiyonu 1999'da New York'ta Guggenheim Müzesi'nde ser- gilendi. Ressam Abidin Dino hayranı olan Ne- suhi Ertegün'ün külleri, ölümünden sonra Istan- bul'a getirilerektoprağa verildi. Sanatçılarına Grammy'ler, altın ve pla- tin plaklar kazandıran Er- tegün için BBC ilk plağı- nın 50. yılının anısına özel bir program yayımladı. Çeşitli ödüller alan Ahmet Ertegün'e son olarak "Grammy Endüstrisi Iko- nu Ödülü" verildi. Eşi Romen kökenli Mica ile birlikte yazlan Bodrum'da pek çok ünlüyü ağırlayıp Türkiye'yi ta- nıtıyorlar. Bir gazetecinin beş vakit na- maz kılan babası ile ilgili olarak Samu- el Huntington'un "Uygarlıklar Çatış- ması" bağlantılı sorusunu "Ama bu- günküABD Başkanı da Tanrı'yla konu- şuyor" sözleri ile karşıladı. Bir başka gazetecinin "Nasılanılmakistersiniz" so- rusunaWr/7(a// Amerikalılann müziğini dünyaya gururla tanıtan insan" yanıtı- nı verdi. Çoksatan birgazetemizin birzaman- lar "Plakçı Ertegün" dediği Ahmet Er- tegün, "Ray" filminde "insan gibi in- san" olarak tanıtılıyor. Alçakgönüllülük- le "Filmdeki gibi utangaç bir insan sa- yılmam. Ray ile ilişkilerimiz filme çok iyi yansıtılmış" yorumunu yapıyor. Bugün Amerıka'daki Türkiye karşıtlığına film- de "Ben bir Türküm" yanıtını vermesi ise unutulamaz. Elmek: oacar(«)superonline.com Faks:0312-442 79 90 Sezer'in Şam gezisi sorun oldu ABD'den krizimasıANKARA/BURSA (Cumhuriyet) - Hükümet ile AB ve ABD arasındaki gergınlik C'umhurbaşkanı Ahmet Nec- detSezer'in nisan ayında gerçekleştir- meyi planladığı Şam zıyaretine de yan- sıdı. Lübnan'dan askenni tamamençek- mesı için Sunye'yı markaja alan BM, ABD ve AB, Türkıye"nın Şam ziyaretinin zaman- lamasının uygun olmadı- ğı mesajını venyor. Cum- hurbaşkanlığı ise zıya- retın tarihinin netleşme- diğini belirterek gelış- melerı ızlıyor. ABD'nin Ankara Bü- yükelçisı Eric Edelnıan. Bursa Valisi OguzKağan Köksal'ı ziyareti sırasın- da Cumhurbaşkanı Ah- met NecdetSezer'in Şıı- riye'ye yapacağı ziya- — ^ ^ — — retle ilgili bir soruya şu yanıtı verdi: "Suriye konusunda söylenecek şey, uluslararası camianın BM'nin 1559 sa- yılı kararı gereği tamamenfikirbirüğin- de olmalarıdır. Bu karar, Suriye'nin Lübnan'dan askerlerini derhal çekme- sigerektigidir. Başkan Uush da Avrupa'yı ziyaretinde bu konuda tamamen fikir bir- J O üyükelçi Edelman, Cumhurbaşkanı'nm yapmayı planladığı geziyle ilgili olarak "Umanz, Türkiye de uluslararası camianın içinde yer alacaktır" dedi. liği olduğunu gördü. Fransa Cumhur- başkanı Jacques Chırac, Almanya Baş- bakanı Schröder, Rus ve Mısır liderle- riyle yaptığı görüşmelerde, görüş büii- ği içinde olduklarını gördü. Umanz, Türkiye de uluslararası camianın için- de yer alacakür. Tabii ki bu uluslarara- - ^ — ^ — sı camiaya uyııp ııyma- mak konusu, Türki- ye'nin kendi karandır." Cumhurbaşkanı Se- zer, geçen yıl Ankara'da resmi temaslarda bulu- nan Suriye Devlet Baş- kanı Beşar Esad'ın ziya- retine karşılık olarak Şam'a gitmeyi planlı- yordu. Ancak Suriye'nin Lübnan'dan askerlerini derhal çekmesini iste- yen ABD, bu ülkeye kar- şı uluslararası cephenin genışledığı bir dönemde Türkıye'nın Şam ziyaretı planlan yapmasını "zaman- sız" buluyor. Cumhuirbaşkanlığı kaynaklanysa Şam ziyaretinin tarihinin henüz kesınleşme- diğıne işaret ederek henüz resmi bir programdan söz edılmediğıni belırti- yorlar. Beyrut'ta devgösteriv O tin çağnsıyla yapılan gösteriye 800 bin kişi katıldı. Ciösleri için ülkenin tüm bölgelerinden başkente katıhmcı yağdı. Liibnan'ııı eski Başbakam Relîk Uariri sııikaslınııı a\dınlatıl- masını ve Suriye askerlerinin ülkeyi terk etmesini isteyen göstericiler, Bey- rut'a gelinceye kadar büyük trafik sıkışıkhğına neden oldu. Araçlar kuzey oto- yoluyla Şamotoyolunda tampon tampona gidebildi. (Fotoğraf: REU1HRS) ALMANYA TERÖRLE BÖYLE SAVAŞACAK! Herkes dinlenecekFRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) - Bild gazetesınin pazar yayını Bıld am Sonntag'da yer alan ve daha sonra tüm TV kanallannda yayımlanan bir habere göre, lçişleri Bakanı Otto Schily ve Fe- deral Adalet Bakanı Brigitte Zypries Al- man Telekom yetkililerıyle tüm iletışım ağını dınlemenin pazarlığını yapıyorlar Terörle mücadele gerekçesiyle günde- me getirilen tasarı, Avrupa Birliği'nde de bir süredir tartışılıyordu. Isveç, tngiltere, Irlanda ve Fransa ta- rafından gündeme sokulan öneriye gö- re tüm iletişim ağlan, internet sayfalan ve internet üzerinden yapılan haberleş- meler, eletronik posta mesajlan dinlenıp izlenebilecek ve üç yıla kadar da sakla- nacak. Bu önerinın önümüzdeki aylar- da AB Komisyonu tarafından tasarı ha- line getirilmesi bekleniyor. Bu tasarıya dayanarak Alman lçişle- ri Bakanlığı da benzer bir öneriyi ge- liştirdi. Eyalet içişleri bakanlıklarınca da sempatiyle karşılandığı belirtılen önen için Bavyera lçişleri Bakanı Gün- ter Beckstein, konunun terörle ve adi suç- larla mücadele için çok büyük önem taşıdığını belırttı. Avrupa Birliği'nde ve Almanya'da ta- sarıya karşı genış bir muhalefetın orta- ya çıkacağı da öne sürüldü. Avrupa Par- lamentosu SPD mılletvekilı Wolfgang Kreissl-Dörfler, yurttaşların gereksız gö- zetlenmekten kurtanlması gerektiğini savundu. Hükümetin kışisel bilgilerin saklanması konusundan sorumlu görev- lısı PeterSchaarda öneriyi reddetti. tçiş- leri Bakanı Schily'nın bugüne kadarki girişimlen de federal parlamentoda ye- terli desteği bulamamıştı. Liberal FDP ise önennın malı bakımdan büyük bir yük getıreceğini öne sürerekgerçekçi bulma- dığını açıkladı. Anayasa değişikliği istemi Schily, ordunun havada ve denizlerde terörle daha etkin mücadele edebılme- sı için anayasa değişikliği istemınde de bulundu. Değışiklik önerısı, kaçırılan bir sivil uçağın terör amacıyla kullanıl- masını önlemek içın havada vurulması yetkısıni de hükümete verecek. Aynı şe- kilde denizlerde de terörle etkın müca- dele için yeni yetkıler istenıyor. okuyorsunuz? Türkiye'de her gün 10 milyonu aşkın kişi, en az bir gazete okuyor. okuyorsunuz? Ekonomi, spor, sanat, politika... Her gün tazeienen ıçerik, gazetede. okuyorsunuz? Baştan sona, özümseyerek... En kapsamiı içerik, gazetede. okuyorsunuz? Nerede isterseniz orada, size ulaşan mecra, gazete. manokuyorsunuz? Her an, elinizin altında oian tek mecra, gazete.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear