23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA CJM\AJ\\ \_fİVU. ekonomi(« cumhuriyet.com.tr 13 Mevcut borç stokuna göre 2009 sonuna kadar IMF'ye yapılacak borç ödemesi 39.5 milyar dolan bulacak Ödüyoruz ödüyoruz,bitmiyor Ne kullandık, ne odedik? 1999 2000 2001 2002 2003 2004 Toplam Kullanmı 807 3.439 11.317 12.503 1.681 1.163 30.910 3deme (V Anapara 286 8X 1.087 6.138 1.731 4.681 14.011 ilyon ü Faiz 20 59 464 817 873 958 3.191 olar) Toplam 306 147 1.551 6.955 2.604 5.639 17.202 Net kullanım 521 3.351 10.230 6.365 -50 -3.518 16.899 George Soros: Türkiye cazip, yeniyatırımplanlıyorum ANKARA (ANKA) - 1999 yılı sonundan başla- yarak staııd-by anlaşma- ları kapsamında IMF'dcn toplam 30 milyar 910 mil- yon dolar borçlanan Tür- kiye, bu borçlann faiz yü- kümlülüğü ve SDR'nin (Özel Ç'ekme Hakkı) do- lar karşısında önemli öl- çüde değer kazanması yü- zünden oldukça pahalı bir fatura ödemek zorunda kaldı. Ceri ödemeler Bu dönemde Türkiye, geri üdemcnin yapıldığı dönemdeki SDR/dolar paritesine görc IMF'ye 14 milyar 11 mılyon dolan anapara, 3 milyar 191 mil- yon doları da faiz olmak üzere toplam 17 milyar 202 milyon dolarlık gen ödeme yaptı. Söz konusu dönemde yapılan borçlanmalardan ayni yıllarda gerçekleşen anapara geri ödemelerinin indirilmesiyle yapılan net borçlanma hcsabına göre, Türkiye'nın 2004 yılı so- nunda IMF'ye anapara olarak toplam 16 milyar 899 mılyon dolarlık borcıı kalmış olması gerekiyor- du. Ancak, SDR'nin dolar karşısında önemli ölcüde değer kazanması Türki- ye'nın çok yüksek bır kur farkı üstlenmesine neden oldu. TMF'nin verilerine gö- re, Türkiyc'nin 2005- 2008 arasında mevcut borçlan içın IMF'ye 22 milyar 288 mılyon dolar daha ödemesi gerekıyor. Böylece gen ödemelerin toplamı 39 milyar 490 milyon dolara ıılaşacak. Bu ağır faturaya karşın ekonomi yönetimi, TMF ile toplam 10 milyar dolar krcdi içeren üç yıllık yeni bir anlaşma imzalamaya hazırlanıyor. ANKARA (AA) - ABD'li UnlU spekülatör ve yatınmcı George Soros, Türkiye'ye yeni yatınm 1 yapmayı planladığııu söyledi. Soros, sonılan | yamtlarken Avrupa BirliğTnden (A 15) müzakere taıihinin ahnmasmın önemine ılikkal çekerek AB sürecinin, bu süreçte yapılacak reformlann Türkiye'yi daha cazip '> bir ülke haliııe getireceğini, ancak tam L üyeligin bira/ siire gerektireceğini kaydetti. A AB'ye yaklaşan Türkiye'nin AB perspektifinin desteklenmesi gerektiğini belirten Soros, Türk hükümetinin, AB yolunda gayet başanlı bir çalışma göstcrdiğini ve bunun sonucunu da almakta olduğunu kaydetti. Soros, Türkiye'nin, jeostratejik olarak önemine de dikkat çekerek Türkiye'nin hölgesinde etkili bir ülke olduğunu vurguladı. George Soros'un Türkiye'de, sıvıyağ sektöründe yatınmı bulunuyor. Soros, Dünya Ekonomik Fonımu Davos toplantıları çerçevesinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki Türk heyetiyle bir görüşme yapnıış vc görüşmcye Devlet Bakaıu Ali Babacan ile Maliye Bakaıu Kcmal l)nakıtan da katılnuştı. Başbakan Erdoğan'ın da Soros'tan, Türkiye'ye doğrudan yatırım yapmasını istediği öğrenilmişti.74 yaşındaki Soros, tam olarak aktif şirket yönetimi içinde bulunmazken Soros Fund Management (SFM) yaünm şirketinin başkanlığuu yürütUyor. Yiıte kendisi tarafindan flnanse edilen Açık Toplum Enstitüsü, dünyada eğitim, demokrasi ve kalkınmanın yaygınlaşması için çalışıyor. BREZtLYA iMF'yle tamam mı devam mı? LONDRA (AA) - Brezılya, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile mevcut anlaşmanın yenilenmesi konusunu yeniden değerlcndire- cek. Brezılya Maliye Bakanı An- tonio Palocci, sanavileşmiş yedi ül- kenin oluşturduğu G-7 loplantısı için bulunduğu Londra'da yaptığı açıklamada, IMF ile anlaşmanın devam ettirılıp ettırılmeyeceğını, gerçekleşecek ekonomik koşulla- ra göre belirleyeceklerini söyledi. Palocci, mart ayında, IMF'ye nihai kararlannı bildireceklerini bildirdi. (ieçen yıl yüzde 5 büyüyen Bre- zılya, bu yıl yüzde 3.5 ile 4 arası bir büyüme bekliyor. Yoksullara borç yardımı Bu arada, G-7 Mer ilk kez, yok- sul ülkelerin borçlarının tama- mının hafıfletilmesıne katkıda bulunma konusunda anlaşmaya vardılar. G-7 ülkelen, yoksul ülkelerin, özellikle Dünya Bankası ve IMF gibi kurumlara olan borç yükleri- nin hafifletilmesi taahhüdünde bulundular. Ingiltere'nin de öneri- siyle, borç yükünün hafifletilme- si, dünyanın en büyük altın rezer- vine sahip bulunan IMF'nin elin- deki altın stokunun yeniden de- ğerlendınlmesi ya da satılması yo- luyla gerçckleştirilecek. Cem, ttalyalı Bialetti yle ortak EkonomiScrvisi-Türkiye'nin ve ttal- ya'nın mutfak eşyaları sektörünün ön- de gelen şirketleri Cem ve Bialetti güç- lennı bırleştırdı. Cem ve Bialetti ortak- lığı ile lzmit'te 25 bin nıetrekare alana kurulu makine parkını içeren, 250 kişi için istihdam yaratacak olan fabrika üç ay içinde hizmete girecek. Fabnkanın üretım hedefı en kısa vadede 12 mılyon adede ulaşmak. Son teknoloji üretimin gereekleşlirileeeği fabrika sayesinde uluslararası pazarlara çok daha güçlü gırme olanağı bulacak olan Cem-Bıalet- ti AŞ, var olan pazarlannı güçlendire- rek yeni pazarlara yayılmayı hedefliyor. İş Girişim Ortaklığı Yatırım Sermayesi AŞ güçlü projesi olan işletmelere ortak oluyor Iş Bankasrndan KOBFlere destek • KOBTleri güçlendirmek amacıyla banka bünyesindc kurulan tş Girişim Ortakltğı Yatınm Sermayesi AŞ, güçlü projesi olan, ancak sermaye sikıntısı çeken firmalara ortakhk götürüyor. ADANA(AA)-Küçükve orta büyüklüktekı işletme- leri (KÜBİ) güçlendirmek amacıyla !ş Bankası bünye- sinde 2001 yılında kurulan Iş Girişim Ortaklığı Yatırım Sermayesi AŞ, güçlü proje- si olan, ancak sermaye si- kıntısı çeken firmalara or- takhk götürüyor. îş Girişim Ortaklı- ğı Yatınm Sermayesi AŞ, yüksek büyüme potansiyeli olan sek- törlcrde faaliyet gös- teren, personel kalite- si, teknik kapasite ve sahip olduğu ürün ve hizmetlerle rakiplerine görc avantaj sağlayabilen şirketlere giri- şim sermayesi için cazip yatınm fırsatlan sunuyor. Sermaye ihtiyaci olan şir- ketlere 3-5 yıllık bir siire için ortak olan daha sonra ortaklıktan çekilen şırkete, kurulduğu gündeıı bugüne kadar 450 firma proje sun- du. Güçlü ortak için proje sunan bu firmalardan tama- mının merkezi Istanbul'da bulunan 5'i uygun görüldü. Bu firmalara, 13 milyon dolarlık finansman desteği sağlandı. Yatırımlanndan genelde 2 ile 5 yıl arasında çıkmayı planlayan îş Girişim Sermayesi, çıkış sırasında halka arz, stratejik satış ya da mevcut ortaklara geri satış yöntemleri- ni kuilanıyor. Iş Bankası Adana Şubesı Müdürü UğurGökçe, bugüne kadar şirketin ortakhk kıırmayi uygun gördüğü fırmalann tamamının merkezinin Is- tanbul'da bulunduğuna dık- kati çekerek Anadolu'dan da teklif gelmesıni bek- ledıklennı bildirdi. Sektör aynmı yok... Iş Girişim Scrnıayc- si'nin yapacağı yatı- nınlarda öııcclikli sek- tör tercihi bulunma- nıaklii birliktc kimya- sal maddelcr, dayanık- lı ve dayanıklı olmayan tükctim malları, encr- ji, sağlık, perakende, gıda, teknoloji, teleko- nıünikasyon, medya ve lojistik gibi sektör- lerde faaliyet gösteren yeni veya büyük pazar yaratabilme potansi- yeline sahip şirketlere yatıiiin yapılması ön- görülüyor. Ortakhk kurulacak şirketin ön- ccliklc büyüme potan- siyeline,yönetimin ka- litesi, vizyonu ve yatı- nm yapacağı şirketle- rin rakiplerine göre bir avantajının olup olmadığına bakılıyor. Dİ'INYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU erginy(atr.net Geçen hafta, Ingiltere'de, Blair'in ini- siyatifiyle Exeter'de başlayan Iklim Değişiklikleri Bilimsel Konferan- sı"nda ve başkan Bush'un "Birliğin Durumu" konuşmasını yaparken iki kez uyarıldık. Üstelik bu iki uyarının işa- ret ettiği tehlikeli eğilimler hem birbir- leriyle yakından ilişkiliydi hem de bir- birlerini güçlendiriyorlardı. çok zaman kalmadı VVashington'daki World VVatch Ins- titute (Dünya Gözleme Enstitüsü), 15 yıl önce, ilk kez ekonomik koşullarla çevre koşullarını ilişkilendirerek yaptığı değerlendirmede, çevre koşulları açı- sından dengeli bir toplum yaratabilmek için önümüzde en fazla 40 yıl kaldığını söylemişti. Enstitünün direktörü Lester Brovvn (şimdi Earth Policy Institute direktörü), "Bu kırkyıl içinde başanlı ola- mazsak, çevre koşullarındaki aşınma ve ekonomik sorunlarbirbirlehni besleme- ye başlayarak bizi geri dönülmez birsü- rece sokacaktır" diyordu (alternet, 03/02/2005). Exeter konferansına sunulan tebliğler ve Posdam Iklim Değişiklileri Araştır- ma Enstitüsü'nden Bill Hare'in konfe- ransa sunduğu, iklim değişikliklerinin (küresel ısınmanın) çok çeşitli etkilerini ilk kez tek bir model içinde toplayan araştırmanın sonuçları, Lester Bor- wn'ın öngörülerini doğruluyor, aslında önümüzde çok daha az bir süre kaldı- ğını gösteriyordu. Eğergerekli önlemler alınmazsa, ortalama küresel sıcaklık ge- lecek 25 yıl içinde, sanayi devrimi ön- cesi döneme göre 2-3 derece artarak çevre koşulları, canlıların yaşamı, gıda, su kaynakları ve ekonomik büyüme üzerinde ağır bir baskı yaratacak, örneğin Amazon yağmur ormanlarında, kıyılar- daki mercan şeritlerinde başlamış olan yıpranma geri çevrilemez bir noktaya ulaşacak (The Independent 03/02). Bu araştırmav 2001 yılında, "Iklim Değişiklikleri Uzerine Hükümetler Arası Panel"in (IPPC) yaklaşık 100 yıl- da gerçekleşeceğini söylediği değişik- liklerin, bugün birçoğumuzun yaşam dönemi içinde başlayacağını da ortaya koyuyordu. 2003 yılında aşırı sıcakların Avrupa'da 30 bin insanın ölümüne, 30 milyar dolar ekonomik zarara neden ol- muş olması bir yana, konferansa sunu- lan araştırmalar uzun dönemli ve çok tehliklei iki gelişmenin çoktan başlamış olduğunu gösteriyordu. Birincisi, "Bri- tanya Antarktika Araştırmaları" uz- manlarının bulguları, IPPC'nin, buzul tabakalarında, 100yıldan önce başla maz dediği, hızla erime olgusunun çok- tan başlamış oluğunu kanıtlıyordu. An- tarktika'daki buztabakasının yapışık ol- duğu kara parçası deniz seviyesinin al- tında, buzulun, kara parçasıyla arasın- daki bağ eridiği takdirde kayarak suya inecek, böylece küresel deniz seviyesi- ni toplam 5 metre yükseltebilecek. An- tarktika araştırması, erimenin şimdiden yılda 250 km3'e ulaştığını ortaya koydu (BBC 02/02). Ikincisi, sanayiinin ve ula- şım araçlarının üreterek atmosferde bı- raktığı karbondioksit gazları giderek de- nizlere karışıyor sudaki asit düzeyini yükseltiyordu. Bu değişiklik tek hücreli planktonlardan, kıyılardaki mercan şe- ritlerine, bunlarla beslenen balıklara ka- dar çok yaygın bir canlı grubunu öldü- İki Kez Uyanldık rüyor, besin stoklarımızı tehdit ediyordu. Lester Brovvn'ın geçen hafta yayım- lanan "Gerileyen su rezervleri ve yük- selen sıcaklık döneminde besin gü- venliği" başlıklı yeni çalışması da, birta- raftan küresel tüketim hızla artarken bu tüketimi arttıran ve besleyen sanayi üretimi ve kültürünün neden olduğu küresel ısınmanın etkisiyle gerileyen su ve gıda kaynakları arasındaki açığın hızla büyümekte olduğunu gösteriyor- du. Üstelik Çin de artıktahıl ithal etme- ye başlamıştı, öyleyse gıda fiyatları gi- derek yükselecekti. (EPI, 03/02) Sürekli savaş Başkan Bush'un "Birliğin durumu" konuşmasında, yukarıdaki sorunlardan hiçbiri yer almadı. Ancak konuşma, Al- manya'daki Barış Politikası Araştır- maları Enstitüsü'nün biraraştırmasına göre, küresel çevre koşullarının bozul- masına katkısı yüzde 20'ye ulaşan mili- tarist etkinliklerin (Janet M, Ea- ton, Porto Allegre, Nisan 2003) önümüzdeki dönemde daha da hızlanacağını gösterdi. Bush, dünyada "özgürlüğün" yayılması projesi adı altın- da fran ve Suriye'yi tehdit etti. Mısır, Su- udi Arabistan, Fas, Bahreyn gibi ülkele- rin rejimlerini uyardı; böylece Bush, Bü- yük Ortadoğu Projesi'nde kararlı oldu- ğunu da vurgulamış oldu. Bush'un "özgürlük" kavramıysa en azından iki açıdan tüm dünya için büyük birtehlikeoluştumyordu. Birincisi, "öz- gürleştirme", tüm Kuzey Afrika ve Or- tadoğu bölgesindeki ekonomilerin ne- oliberal modele uygun olarak ihracat pa- zarı, ucuz işgücü ve enerji kaynağı, ye- ni yatırım alanları olarak dışa açılması anlamına geliyor. Bu ise bölgedeki yüz milyonlarla ifade edilebilecek toplam nüfusun tüketim kapasitesinde, dolayı- sıyla da karbondioksit üretimi, su, gı- da, kereste, genel olarak doğal kay- nakları tüketme kapasitesinde büyük ve ani ve denetimsiz bir sıçrayış anlamı- na gelecek. Ikincisi, "özgürleştirme" sı- rasında çıkacak savaşlar, ölüm, çevre kirlenmesi, askeri üretim, aşırı petrol tü- ketimi (bir saatte bir B-52, 13.671 litre, bir F-15,800-900 litre yüksek oktan ya- kıt tüketiyor), aşındırılmış uranyum vb.. anlamına geliyor. Dahası, Bush'un konuşması, Nazi Partisi'nin 1934 kongresindeki "Irade- nin zaferi" temasını anımsatıyordu ve Gobbels'e parmak ısırttıracak bir yalan- lar sistemi üzerine kurulmuştu: Irak'a girdik, rejimi yıktık, söz verdiğimiz gi- bi demokrasi getiriyoruz, seçim de yaptık. Bizim irademizin önünde kim- se duramaz. Burada iş bitti Şimdi sı- ı ra da... Yalanlara gelince: Birincisi, ABD Irak'a seçim yapmak için gitmedi. Ikin- cisi Irak'ta kitle imha silahları yoktu. Üçüncüsü, aslında ABD Irak'ta bir genel seçimlerden yanadeğildi. Şiilerin baskı- sına dayanamadığı için, diğer bir deyiş- le Sistani'nin iradesine ve direnişin ba- sıncına boyun eğmek zorunda kaldığı için seçimleri yapmayı kabul etti. Şimdi bir adım geri çekilip bakarsa, büyük Ortadoğu bölgesinin ekono- mik/kültürel küreselleşme süreçleriyle dışa ve ABD'ye istenen hızla açılamadı- ğı, aksine ABD'nin bu bölgede hege- monyacı etkisinin gerilemeye başladığı, bölgeyi açmak için giderek yalnızca as- keri araçlara dayanmak zorunda kaldı- ğı görülür. Diğer bir deyişle ekonomik küreselleşme yoluyla emperyalizm yetersiz kalmış, yerini militarist küre- selleşmeye bırakmaya başlamıştır. Sonuç olarak iki kez uyanldık. Birin- cisi küresel ısınmanın etkilerinin artık geri çevirilemeyeceği bir noktaya hız- la yaklaşıyoruz. Ikincisi, dünya halkla- rına, sürekli bir savaş, rejim değişik- likleri vaat eden, küresel ısınmanın so- runlarını daha da ağırlaştıracak birsü- rece girdik. Tüm iklim değişikliği araş- tırmalarının verileri "küresel ısınma- nın" sanayi devrimiyle başladığını, ka- pitalizm yaygınlaştıkça, özellikle küre- selleşme döneminde, diğer bir de- yişle son 20 yıllık "neoliberal ütop- ya" denemesi döneminde iyice hız- lanmış olduğunu gösteriyor. Şimdi "imparatorluk ütopyası" süreci daha da hızlandırıyor. Kapitalist uygarlık kendi kuyruğunu yiyerek yaşamaya çalışan biryılana benziyor dersek çok mu abartmış oluruz? ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Acıya Yazmak CHP Kurultayı ile ilgili yorumlarda kimi çok önemli noktaların gözden kaçtığı görülüyor. Sorunun özün- de "yönetim biçlmi" ve "ideoloji" yatıyor. Çok gerile- re gitmeden son bir yılın uygulamalarından kimi ör- nekler bu noktaları açıklamaya yeterlidir. Yerel seçimlere gidilirken "aday saptanması" sıra- sında çok büyük "yönetim" olumsuzlukları yaşandı. En üst yönetim organı olan MYK-Merkez Yönetim Kurulu üyelerinin "içtartışmaları"; "karşılıklısuçlama- ları" birbirini kovaladı; aday saptanması sürecinde bunlardan kimilerinin Parti birimlerine de yansıyan olumsuz tutumları güveni sarstı. O kadar ki; toplam biri büyükşehir iki il, 170 dolayında ilçe ve 1050 do- layında beldede Parti seçimlere katılamadı. Daha da kötüsü, bu durum, nedenleri ve sonuçlarıyla, Parti'nin yetkili organlarında tartışılamadı. Yönetimin yapısal bozukluğu diğer çalışmalarada yansıyordu. Parti, düşünsel ya da ideolojik düzlem- de, var olan gizilgücünü sergileyemiyor; Cumhuriye- tin değerleriyle sosyal demokrasinin evrensel doğ- rularının bireşimini öne çıkaramıyordu. Sol ayağı iyi- ce aksayan CHP, iç ve dış kamuoyunda, "demokra- tikleşme" ve "ekonomik gelişme" politikaları oluş- turarak ülke siyasetine "ana muhalefet" olarak ön- cülük edemiyor; damgasını vuramıyordu. 12 Eylül'ün anayasal, yasal ve kurumsal yapılarının değiştirilme- si için yeterince çaba gösterilmedi; siyasi partiler, seçim ve sendika yasalarının demokratik bir yapıya kavuşması doğrultusunda adım atılmadı; Parti'nin "özelleştirme" konusundaki duruşu bile somutluk kazanamadı. Gerek Parti Meclisi'nde gerekse Meclis Grubu'nda, Parti sorunlarının tartışılması amacıyla yaptığım(ız) sözlü ve yazılı istemler, sürekli olarak bir tarafa itildi; içerde tartışma olanağı sağlanmadı; iç tartışma kanal- ları tamamıyla tıkandı. Parti üst yönetimi, "Parti'nin iç ve dış güçler tarafından kuşatılmış olduğu" biçimin- de bir varsayımla muhalefeti suçluyordu. Grup top- lantılarında bu varsayım doğruysa bile bunu aşması, kuşatmadan kurtulması için, Parti'nin tıpkı 1950'lerin ikinci yarısında yaptığı gibi, demokratikleşme ve eko- nomik gelişme alanlarında "ilerici öncülük" yapması gerektiğini vurguladım. Üst yönetim bu konunun da Parti kurullarında görüşülmesine olanak tanımadı. *** Bunun üzerine, 30 dolayında milletvekili, geçen ma- yısta "CHP'nin Iktidar Yürüyüşü" adlı bir bildiri yayım- ladık. Bildiri ile demokratik bir parti yapısı ve halkla bü- tünleşen bir CHP için görüşlerimizi sergiledik. Amacımız, kimi yorumcuların sandığı gibi, "muha- lefete muhalefet" değildi; halkla bütünleşen güçlü muhalefeti oluşturma çabasıydı. Bu çağrımıza Parti yönetiminin yanıtı gerçekten acımasız oldu. Çağrıyı yapan milletvekilleri, en ağır biçimde suçlandı; "tat- minsiz" ve "hain" olarak nitelendirildi; sonraları bu sözcüklere, onurumuzu hiçe sayan, kişiliğimizi aşa- ğılayan yenileri eklendi. Daha sonra toplanan 3 Tem- muztarihli Olağanüstü Kurultay'da, Iktidar Yürüyüşü Çağrısı yapan milletvekillerine saatlerce en ağır suç- lamalar yöneltildi; ancak, söz verilmedi; kendilerini "savunma hakkı" tanınmadı. Çok ağır bir şey daha yapıldı.. yine o tarihlerde, ön- ce "bir", sonra da "dört milletvekilinin" ABD gizli ser- visleriyle ilişkiye girdiği, genel başkanın parasal çıkar sağladığı biçimindeki bir tertibin ya da komplonun içinde olduğu, yine genel başkan tarafından öne sü- rüldü. Bu milletvekillerınin kimler olduğunun açıklan- ması gerektiği yönündeki isteklere de bugüne dek bir yanıt verilmedi; milletvekilleri töhmet altında bırakıldı. "Böyle şey olurmu?" demeyin; oldu! Parti üyeleri ve kurulları, yalnız ve yalnız, yönetim değişikliği istedikleri için, baskı altına alındı; kurullar çalıştırılmadı. Yönetimin kendisi tarafından konulan il- keler ve kurallar ya hiç uygulanmadı, ya da adamına göre uygulandı. Meclis çalışmalarındaeşgüdümsağ- lanamadı. örneğin, geçenlerde, okul-aile birliklerine paratoplamayetkisi verilmesi konusunda yapılan gö- rüşmelerde CHP'nin üç milletvekili, "üç ayrı görüş" ileri sürdü; biri karşı çıktı, diğeri destekledi, Parti'nin "resmi" görüşünü savunan da orta bir yol çizdi, "pa- ra toplanmalı, ancak okul aile birliklerince değil" de- meye getirdi! Hukukun ana kurallarından biri, "suçu kesinleşin- ceye dek kişinin suçsuz olduğu" kuralıdır. Aylarca, "hakkında kesinleşmiş biryargı karan bulunmayan", bir belediye başkanı acımasızca suçlandı. Suçlanma- sı gereken diğerleri görmezlikten gelindi. Yönetim yanlışları birikimli olarak büyüdü; yöne- timin değişmesi gerekirdi. Bu kurultaya gidilirken, son güne kadar, muhalefetin tek genel başkan ada- yı üzerinde birleşmesini önerdim; ancak, çok par- çalılık buna olanak tanımadı. Kanımca yapılması gerekeni yaptım. • •• CHP, on binlerce gönül vereni gibi, benim 30 yılımı verdiğim emektir. Burada Parti için yaptıklarırnın on- ca uyarılarımın hiçe sayılmasına da aldırmayabilirim. Ancak, yönetim yetersizlikleri ve yanlışları sonucu ye- di ay içinde gidilen son iki olağanüstü kurultayda ya- şanan ve yaşatılanlardan acı duyuyorum. Sanırım yal- nız değilim. CHP'nin getirildiği nokta, bu partiye oy ve- renlere, gerçek Cumhuriyetçilere, solculara ve de- mokratlara da çok acı veriyor. Yine de unutulmama- lı, çoğu zaman acılardan mutlu açılımlar çıkabiliyor. yakup@metu.edu.tr ÖZDEMİR: ÇAL1ŞMALAR SÜRÜYOR Arçelik'in hedefi metropollere mağaza GAZİANTEP (AA) - Arcelik AŞ Genel Mü- düni Gündiiz Özdemir, 2005 yılı sonunda 3 mil- yar Euro ciro yapmayı hedefledikleıini ifade ederek büyük mağaza- cılık konusundaki çalış- malaıının sürdüğünü kaydetti. Giindüz Özdemir, büyük mağazacılık ala- nında bu yıl büyük me- safe alacaklarına dikka- ti çekerek açıklamasını şöyle sürdürdü: "Hedefinüz olan bü- yük n lağazala 11n kirala- ma yoluyla yerini sapta- maya çalışıyoruz. Istan- bul, İzmir ve Ankara'da girişimlerimiz var. Bü- yük mağazacılık hedetl- mizi bayilerle ortak ola- rak çok kısa sürcdc ha- yatageçireceğiz. Bu ma- ğazalarda mobilya, hah, ev tekstili, clcktronik, mutfak eşyalan, aydın- latmagibibir- çok farklı alanda ev eş- yası bııluııacak." Özdemir, "Beko" ürünlerinin görünüş olarak yenilendiğini Arçelık marka ürünle- riniyse haziran veya temmuz ayında baştan sona yenileyeceklerini bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear